Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Son danıştay kararları

Yanıt
Old 05-12-2008, 15:00   #1
av.sally

 
Varsayılan Son danıştay kararları

İdare hukuku alanında e-postama zaman zaman düşen en son danıştay kararlarını müsadenizle bu alanda paylaşmak istiyorum.

Saygılarımla
Old 05-12-2008, 15:01   #2
av.sally

 
Varsayılan

Danıştay Beşinci Daire Başkanlığından:
Esas No : 2007/6423
Karar No : 2008/2285
Kanun Yararına Temyiz İsteminde Bulunan: Danıştay Başsavcılığı
Davacı: Mustafa Gönül
Vekili: Av. Rabia Can, Cumhuriyet İş Merkezi, Kat: 4, No: 178 ERZURUM
Davalı: Erzurum Valiliği
İsteğin Özeti: Erzurum 2. İdare Mahkemesi'nce verilen 29.12.2006 günlü, E:2006/2111, K:2006/2920 sayılı kararın bozulmasına ilişkin Erzurum Bölge İdare Mahkemesi'nin 2.5.2007 günlü, E:2007/195, K:2007/197 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Serap Erkan
Düşüncesi: Davacının Edirne Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde asistan olarak görev yapmakta iken, Devlet hizmeti yükümlülüğü kapsamında Erzurum Palandöken Devlet Hastanesi'ne uzman doktor olarak 13.4.2006 tarihinde yapılan atamasının açıktan atama niteliğinde olması ve adı geçenin atandığı tarih itibariyle açıktan atamalarda yolluk ödeneceğine ilişkin olarak 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nda herhangi bir hüküm bulunmaması karşısında; adı geçene söz konusu atamadan dolayı herhangi bir yolluk ödenmemesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, Erzurum Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması yönündeki temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Başsavcısı: Tansel Çölaşan
Düşüncesi: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalında asistanlık eğitimini tamamlayan ve 13.4.2006 tarih ve 25/129 sayılı atama onayı ile Erzurum Palandöken Devlet Hastanesine uzman hekim olarak atanan davacının, sürekli görev yolluğunun ödenmesi isteğinin reddine ilişkin işlemin iptali yolundaki Erzurum İkinci İdare Mahkemesinin 29.12.2006 gün ve E:2006/2111, K:2006/2920 sayılı kararını bozarak davayı reddeden Erzurum Bölge İdare Mahkemesinin 2.5.2007 gün ve E:2007/195, K:2007/197 sayılı kararının, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek , kanun yararına temyiz edilmesinin istenilmesi üzerine konu incelendi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. maddesinde, Bölge İdare Mahkemesi kararları ile İdare ve Vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği hükme bağlanmıştır.
Olayda, kanun yararına bozma isteminde bulunan davacının, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalındaki asistanlık eğitiminden sonra 13.4.2006 tarihli olur ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa 21.6.2005 tarih ve 5371 sayılı Kanunla eklenen Ek 3. madde uyarınca Devlet hizmeti yükümlülüğünü ifa etmek üzere 12.4.2006 tarihinde çekilen kura ile Erzurum Palandöken Devlet Hastanesi'ne uzman hekim olarak atandığı, Başhekimliğe verdiği 1.6.2006 tarihli dilekçe ile yol harcırahının ödenmesi için başvurduğu, isteğinin 13.6.2006 tarihli işlemle reddedildiği anlaşılmaktadır.
6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun; 9/a. maddesinde "İlk defa bir memuriyete tayin olunanlara tayinleri sırasında mütemekkin oldukları mahalden"; 10. maddesinin 1. bendinde de "yurt içinde veya dışında daimi bir vazifeye yeniden veya naklen tayin olunanlarla yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut bu yerlerden yurt içinde diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur ve hizmetlilere yeni vazife mahallerine kadar" harcırahın verileceği hükümleri yer almakta iken, 12.8.2003 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 4969 sayılı Kanunun 1/a. maddesi ile 6245 sayılı Kanunun 10. maddesinin 1. bendinin başına "kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere" ibaresi eklenmiş ve bentte yer alan "yeniden veya" ibaresi metinden çıkartılmış, c bendi ile de 9/a maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu değişiklikle, 6245 sayılı Kanunun 9. ve 10. maddelerinin sadece naklen atamaya ilişkin hükümleri uygulamada kalmıştır.
Daha sonra 27.4.2005 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 5335 sayılı Kanunun 4. maddesinin a bendi ile de 6245 sayılı Kanunun 10. maddesinin 1. bendinin başına; "zorunlu yer değiştirme, sınav, sağlık sebepleri ve eş durumu dışında" ibaresi eklenmiş, ancak daha sonra bu hüküm de 12.7.2006 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 5538 sayılı Kanunun 2. maddesinin (a) bendi ile kaldırılmıştır.
Öte yandan 6245 sayılı Kanunun (4969 sayılı Kanunla değişik) 10. maddesinin 1. bendinin "kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere" ibaresi Anayasa Mahkemesinin 26.11.2005 tarih ve 26005 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 4.5.2005 gün ve E:2004/54 , K:2005/24 sayılı kararıyla Anayasa'ya aykırı görülerek iptal edilmiştir.
Ayrıca, 4969 sayılı Kanunun 1. maddesinin (a) bendi ile 6245 sayılı Kanunun 10. maddesinin 1. bendinden "yeniden veya" ibaresinin çıkarılmasına ilişkin kısmı eksik düzenleme oluşturduğu iddiası ile Anayasa Mahkemesinde açılan bir davanın da derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan 19.6.2002 tarih ve 24790 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tıpta Uzmanlık Tüzüğünün "Asistan" başlıklı 13. maddesinde; Asistan: "kurumlarındaki kadro unvanları ne olursa olsun, tıp veya diş hekimliği uzmanlık ana veya yan dallarından birinde uzman olarak yetiştirilmek amacıyla bu Tüzük ve özel mevzuat hükümleri çerçevesinde öğrenim, eğitim, araştırma ve uygulama yapmak üzere atanan tıp doktoru veya diş hekimi" olarak tanımlandığı, 14/b. maddesinde; asistanlığa giriş sınavında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin (A) fıkrasının 4 ve 5 numaralı bentlerinde sayılan şartların arandığı, 17. maddesinde de; asistanlık giriş sınavlarında başarılı olanların uzmanlık ana dallarına asistan olarak atanacakları hükme bağlandığı, yine 21.6.2005 gün ve 5371 sayılı Kanunla Sağlık Hizmetleri Temel Kanununa eklenen Ek 3. maddede, ilgili mevzuata göre yurt içinde veya yurt dışında öğrenimlerini tamamlayarak tabip, uzman tabip ve yan dal uzmanlık eğitimini tamamlayarak uzman tabip unvanını kazananların, Sağlık Bakanlığı veya Sağlık Bakanlığınca uygun görülen diğer kuruluşlarda Devlet memuru (veya ilgililerin talebi halinde sözleşmeli sağlık personeli) olarak Devlet hizmeti yapmakla yükümlü olacakları, Ek 4. maddede ise, Tıp Fakülteleri Dekanlıklarının uzmanlık öğrenimlerini tamamlayan tabip ve uzman tabiplerin isim ve adreslerini onbeş gün içinde Sağlık Bakanlığına bildirmekle yükümlü olduğu, Sağlık Bakanlığınca da en geç iki ay içerisinde atamaya ilişkin sürecin başlatılacağı belirtilmiştir.
Bu düzenlemeler karşısında, sonuç olarak davacı Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinde asistanlık sınavını kazanıp asistanlığa başlamakla Devlet memuru statüsüne girmiş, uzmanlık eğitimini tamamladıktan sonra da 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ek maddelerinde belirtilen süreçler içerisinde Erzurum Palandöken Devlet Hastanesine uzman hekim olarak naklen atanmıştır.
Bu durumda, Trakya Üniversitesindeki asistanlık eğitimini tamamlayarak Erzurum Palandöken Devlet Hastanesine doktor olarak atanan davacı; istek üzerine ve açıktan atanan kişi değil, Devlet memuru olarak yaptığı asistanlık görevinden, Devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirmek üzere 6245 sayılı Kanun'un, işlem tarihinde yürürlükte bulunan 10/1. maddesi uyarınca naklen atanan kişi konumunda olup, maddede belirtilen görev yolluğunu alması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Erzurum İkinci İdare Mahkemesince verilen ve davacının asistanlık eğitimini tamamlayarak Devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirmek üzere Devlet hastanesine doktor olarak yapılan atamasının naklen atama olarak değerlendirilmek suretiyle 6245 sayılı Yasa'nın olay tarihinde yürürlükte olan 10/1. maddesi uyarınca görev yolluğu ödenmesi gerektiğine dair 29.12.2006 gün ve E:2006/2111, K:2006/2920 sayılı kararı hukuka uygun bulunduğundan, davacının isteğinin kabulü ile Erzurum Bölge İdare Mahkemesinin 2.5.2007 gün ve E:2007/195, K:2007/197 sayılı kararının kanun yararına bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü;
Davacı, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde asistanlık eğitimini tamamladıktan sonra, "Devlet Hizmeti Yükümlülüğü" görevini yerine getirmek üzere Erzurum Palandöken Devlet Hastanesi'ne uzman doktor olarak atanmasına ilişkin 13.4.2006 tarihli işlemden dolayı yolluk ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 13.6.2006 tarih ve 4793 sayılı işlemin iptali ile söz konusu yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
Erzurum 2. İdare Mahkemesi'nin 29.12.2006 günlü, E:2006/2111, K:2006/2920 sayılı kararıyla; 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 3. maddesinde, ilgili mevzuata göre yurt içinde veya yurt dışında öğrenimlerini tamamlayarak tabip, uzman tabip ve yan dal uzmanlık eğitimini tamamlayarak uzman tabip unvanını kazananların belirtilen sürelerde Devlet hizmeti yapmakla yükümlü oldukları; 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun davacının bu kapsamda atandığı tarihte yürürlükte olan ve 5335 sayılı Kanun'la değişik 10. maddesinde, zorunlu yer değiştirme, sınav, sağlık sebepleri ve eş durumu dışında kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere tayin olunanlara... yolluk verileceği hükmünün getirildiği; anılan 10. maddenin söz konusu değişiklik öncesi 4969 sayılı Kanun ile değişik halinde "kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenlere yolluk ödenmeyeceğine ilişkin'' olarak getirilen düzenlemenin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olması karşısında, 6245 sayılı Kanun'un 10. maddesine 5335 sayılı Kanun'la yapılan düzenlemenin, Anayasa Mahkemesi'nin sözü edilen kararı ile çelişkili olduğu; bu durumda, 657 sayılı Kanun'un 62. maddesi ve Harcırah Kanunu'nun amacının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, bu atamadan dolayı davacıya sürekli görev yolluğunun ödenmesi gerektiğinden, aksi yönde kurulan işlemde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiş ve söz konusu yolluğun yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.
Bu karara davalı idare tarafından itiraz edilmesi üzerine Erzurum Bölge İdare Mahkemesi'nin 2.5.2007 günlü, E: 2007/195, K: 2007/197 sayılı kararıyla; 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun, memuriyete yapılan ilk atamalarda yolluk ödeneceğine ilişkin düzenleme getiren 9. maddesinin (a) bendinin, 23.7.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4969 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırıldığı; olayda, uzmanlık eğitimini tamamlayarak Devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirmek üzere 2006 yılında uzman hekimliğe açıktan atandığı sabit olan davacıya bu atamadan dolayı yolluk ödenmemesinde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle Erzurum 2. İdare Mahkemesi'nin 29.12.2006 günlü, E: 2006/2111, K: 2006/2920 sayılı kararı bozulmuştur.
Danıştay Başsavcılığı, Erzurum Bölge İdare Mahkemesi'nin söz konusu kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kanun Yararına Bozma" başlıklı 51. maddesinde, "1- Bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştayca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.
2 – Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
3 – Bozma kararının bir örneği ilgili bakanlığa gönderilir ve Resmî Gazete'de yayımlanır." hükmü yer almaktadır.
19.6.2002 günlü, 24790 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tıpta Uzmanlık Tüzüğü'nün 13. maddesinde, asistanın, kurumlarındaki kadro unvanları ne olursa olsun, tıp veya diş hekimliği uzmanlık ana veya yan dallarından birinde uzman olarak yetiştirilmek amacıyla, bu Tüzük ve özel mevzuat hükümleri çerçevesinde öğrenim, eğitim, araştırma ve uygulama yapmak üzere atanan tıp doktoru veya diş hekimi olduğu; 14. maddesinin (b) bendinde, asistanlık giriş sınavına başvurabilmek için 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin (A) fıkrasının 4 ve 5 numaralı bentlerinde sayılan koşullara sahip bulunmanın zorunlu olduğu hükmü getirilmiş; 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'na 21.6.2005 günlü, 5371 sayılı Kanunla eklenen Ek 3. maddede, ilgili mevzuata göre yurt içinde veya yurt dışında öğrenimlerini tamamlayarak tabip, uzman tabip ve yan dal uzmanlık eğitimini tamamlayarak uzman tabip unvanını kazananların, her eğitimleri için ayrı ayrı olmak kaydı ile bu maddede belirtilen gün kadar, Sağlık Bakanlığı veya Sağlık Bakanlığı'nca uygun görülen diğer kurumlarda Devlet memuru veya ilgililerin istemi halinde sözleşmeli sağlık personeli olarak Devlet hizmeti yapmakla yükümlü oldukları; ek 4. maddesinde ise, tıp fakülteleri dekanlıkları ve eğitim hastaneleri baştabipliklerinin, mezun olan veya uzmanlık ve yan dal uzmanlık öğrenimini tamamlayan tabip ve uzman tabiplerin isim ve adreslerini onbeş gün içinde Sağlık Bakanlığı'na bildirmekle yükümlü oldukları ...Devlet hizmeti yükümlülüğü kapsamındaki personelin, bu görevlerini tamamlamadan mesleklerini icra edemeyecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde asistanlık eğitimini tamamladıktan sonra, uzmanlık sınavını kazanıp tercih dilekçesine dayanılarak Devlet hizmeti yükümlülüğü görevini yerine getirmek üzere 13.4.2006 tarihli işlemle Erzurum Palandöken Devlet Hastanesi'ne uzman doktor olarak atandığı; bu atamadan dolayı yolluk ödenmesi istemiyle 1.6.2006 tarihinde yaptığı başvurunun reddine ilişkin 13.6.2006 tarih ve 4793 sayılı işlemin iptali ile söz konusu yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle incelenmekte olan işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun, 9. maddesinin, ilk defa memuriyete atananlara daimi görev yolluğu verilmesi gerektiğini düzenleyen (a) bendi, 12.8.2003 günlü, 25197 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
6245 sayılı Kanun'un, davacının atandığı tarihte yürürlükte olan ve 27.4.2005 günlü, 25798 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5335 sayılı Kanun'la değişik 10. maddesinin 1. bendinde zorunlu yer değiştirme, sınav, sağlık sebepleri ve eş durumu (bu madde uyarınca sürekli görev yolluğu almaya hak kazananların eşlerinin atamaları) dışında kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere, yurt içinde veya dışındaki daimi bir vazifeye naklen tayin olunanlarla, yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut bu yerlerden yurtiçinde diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur ve hizmetlilere yeni vazife mahallerine kadar yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masraflarının verileceği hükmü getirilmiş olup; bu maddede yer alan ''Zorunlu yer değiştirme, sınav, sağlık sebepleri ve eş durumu (bu madde uyarınca sürekli görev yolluğu almaya hak kazananların eşlerinin atamaları) dışında kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere'' ibaresinin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi'nin 25.7.2006 günlü, E: 2005/142, K: 2006/80 sayılı kararıyla Konusu Kalmayan İstem Hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan dava konusu olay ve ilgili mevzuat çerçevesinde atamanın nitelendirilmesi, uyuşmazlığın çözümü bakımından önem taşımaktadır.
Mevzuatımızda açıktan atama, "yer değiştirme" kavramı içinde yer alan atama biçimleri dışında düzenlenmiş olup, bir koşul işlem niteliği taşımaktadır. Nesnel hukuktan doğan bir güç ve yetkinin kullanılması sonucu kişi, atama işlemiyle, hak ve yükümlülükleri, yetki ve sorumlulukları kural işlemlerle önceden belirlenmiş bir statüye sokulmaktadır. Yer değiştirme işlemlerinde ise, görev yerinin ya da kurumun değiştirilmesi devreye girmektedir.
3359 sayılı Yasa, özel bir düzenlemeyle, mezun olan tabib ve uzman tabibler için "Devlet hizmeti yükümlülüğünü'' öngörmüş ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesini, mesleklerini yapmalarını engelleme yaptırımına bağlamıştır. Bu düzenlemeyle, girmiş oldukları sınavları kazanarak asistanlık görevine başlama ve uzmanlık eğitimini tamamlama sürecine, Devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirme eklenmiştir. Sürecin kendine özgü niteliği gereği, süreçte bir süreklilik, bir başka anlatımla kesintisizlik bulunduğundan, kamu hizmeti alanına giren süreçteki işleyiş, Devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirmek üzere sürdürülmüştür. Zorunluluk öğesini içinde taşıyan bu atamanın, içerik itibariyle naklen atama niteliğinde olduğu sonucuna varılmış olup; dava konusu olay da bu çerçeve içinde gerçekleşmiştir.
15.2.2006 tarihinde girdiği uzmanlık sınavında başarılı olduğu ve Nöroloji Uzmanı olmaya hak kazandığı anlaşılan davacının, 7.1.2006 tarihinde Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki görevinden ayrıldıktan üç ay sonra, 24.4.2006 tarihinde Erzurum Palandöken Devlet Hastanesi Nöroloji Servisinde Nöroloji Uzmanı olarak göreve başlamış olması; 3359 sayılı Yasadan kaynaklanan bir zorunluluk olup; davacının kendi isteği dışında Sağlık Bakanlığı tarafından re'sen yapılan atamasının, 657 sayılı Yasa'nın açıktan atama ile ilgili hükümleri kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.
Bu durumda; uzmanlık eğitimini tamamlayarak Devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirmek amacıyla naklen atanmasından dolayı, 6245 sayılı Kanun uyarınca davacıya yolluk ödenmesi gerektiğinden; söz konusu atamadan doğan yolluğun adı geçene ödenmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı'nın kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile Erzurum Bölge İdare Mahkemesi'nce verilen 2.5.2007 günlü, E: 2007/195, K: 2007/197 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 51. maddesi uyarınca hükmün sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına; kararın bir suretinin Sağlık Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı'na gönderilmesine ve bu kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasına, 21.4.2008 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
(X) KARŞI OY:
Harcırahla ilgili uyuşmazlıkta, çözüme kavuşturulması gerekli olan husus, davacının atamasının nitelendirilmesidir.
Davacı, kendisini Erzurum'a atayan Sağlık Bakanlığı yönünden açıktan atanan bir kişidir. Zira, Sağlık Bakanlığı kadrolarında olmayıp zorunlu hizmet nedeniyle Bakanlık birimlerine atanan tüm doktorlar "açıktan" atanmaktadırlar.
Personel hukukunda açıktan atama dışında atama biçimleri, yeniden atama, yer değiştirme suretiyle atama ve kurumlararası atamadan ibarettir. Dava konusu olaydaki atama, bu atama biçimlerine uygun atama değildir. Atandığı sırada davacı kamu görevlisi olmadığı gibi, iki kurum arasında yapılan bir atama da söz konusu değildir. Başka bir ifade ile davacı Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden Sağlık Bakanlığı Erzurum Palandöken Devlet Hastanesine atanmamaktadır. Her zorunlu hizmet yükümlüsü serbest hekim gibi, zorunlu hizmetini ifa için Sağlık Bakanlığı kadrosuna atanmaktadır ki, bu açıktan atama niteliğindedir.
Öte yandan davacının, kendi adına ihtisas yaptığı Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesindeki Asistanlık görevi sırasında kamu görevlisi sıfatını taşıdığı kuşkusuz ise de, sonuç itibariyle ihtisas yapması, asli ve sürekli bir kamu görevini yerine getirme amacı dışında, eğitim görme amaçlı bir süreçtir. Kaldı ki, ihtisas sona erdiğinde kamu görevlisi sıfatı da sona eren davacının zorunlu hizmet yapmak üzere bekleyen diğer hekimlerle hiçbir farkı kalmamıştır.
Tüm bu değerlendirmelere göre, davacının atanmasını "açıktan atama" olarak nitelendirmek suretiyle uyuşmazlığı çözüme kavuşturan Erzurum Bölge İdare Mahkemesi kararının isabetli olduğu ve bu nedenle temyiz isteğinin reddi gerektiği görüşüyle bozma kararına karşıyım.
Old 29-12-2008, 14:10   #3
av.sally

 
Varsayılan

İDARİ PARA CEZALARI KESİNLEŞMEDEN TAKİP VE TAHSİL EDİLMEYECEK
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca ilgililere verilen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 5326 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ve anılan Kanun hükümleri gereğince genel bütçeye gelir kaydedilen idari para cezalarının kesinleşmeden takip ve tahsil edilemeyeceği sonucuna vardı.

Kurul kararına göre, tahsilâttan önceki aşamaya ilişkin bulunan bu davalarda davacıların ayrıca yürütmenin durdurulmasını istemelerine gerek bulunmuyor.


T.C. DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

YD. itiraz No: 2008/939



İtiraz Eden (Davacı) : ... Petrol Otomotiv ve Tekstil Tic. San Ltd. Şti.

Vekili : Av

Karşı Taraf (Davalı) : Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu

Ziyabey Cad No:19-Balqat/ANKARA

Vekili : Av

İstemin Özeti : Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce verilen ve yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin bulunan 14 7.2008 günlü, E:2008/1955 sayılı karara, davacı itiraz etmekte ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini istemektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi ... Düşüncesi: 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası'nın değişik 19 maddesi uyarınca kesilen idari para cezalarının tahsilinde 5326 sayılı Kabahatlar Yasası hükümlerinin uygulanacağı açık bulunduğundan ve 5326 sayılı Yasa gereğince ceza kararları kesinleşmeden tahsil edilemeyeceğinden yürütmenin durdurulması isteminin reddine dair Daire kararına yapılan itirazın bu nedenle reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı ... Düşüncesi: itiraz dilekçesinde ileri sürülen nedenler Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce verilen yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, itirazın reddi gerekeceği düşünülmektedir.



TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay idari Dava Daireleri Kurulu'nca gereği görüşüldü:

Davacıya istasyonundan alınan akaryakıt numunesinin analizi sonucunda düzenlenen rapora dayanılarak teknik düzenlemelere uygun olmayan akaryakıt ikmal ettiğinden bahisle 5015 sayılı Kanunun 19/2-(b)-3 maddesi ve aynı maddenin 4. fıkrası uyarınca 62.758.00.-YTL idari para cezası verilmesine ilişkin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun 31 12.2007 günlü, 1453/25 sayılı kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada; Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen ve yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin bulunan 14.7.2008 günlü, E:2008/1955 sayılı karara, davacı itiraz etmekte ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini istemektedir.

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesine göre ancak idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.

5326 sayılı Kabahatlar Kanunu'nun 2. maddesinde; "Kabahat" deyiminin, kanunun karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; aynı Kanun'un "Genel Kanun Niteliği" başlıklı, değişik, 3. maddesinde, Bu Kanunun;

-İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,

-Diğer genel hükümlerinin, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Kanun'un 17. maddesinin, 19.12.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5560 sayılı Yasayla değişik 3. fıkrasında; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idari para cezalarının Genel Bütçeye gelir kaydedileceği, aynı Yasayla değişik 4 fıkrasında da; Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararların, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderileceği hükme bağlanmıştır Bu arada 5018 sayılı Yasa'nın eki III sayılı cetvelde Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna da yer verilmiştir.

Öte yandan, Maliye Bakanlığınca hazırlanıp 12.5.2007 günlü, 26520 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 442 sayılı "Tahsilat Genel Tebliği"nde; 5326 sayılı Yasa hükümleri gözetilerek "İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi" konusunda da açıklama yapılmış ve genel bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarının 6183 sayılı Yasaya göre takip ve tahsil edilebilmesi için, bu cezalara ilişkin idari yaptırım kararlarının kesinleşmesinin gerektiği, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna başvurulmaması veya kanun yoluna başvurulması halinde yargılama aşamalarının son bulması neticesinde idari para cezalarının takip edilebilir asamaya gelmesinin, idari para cezasının kesinleşmesi anlamına geleceği ifade edilmiştir.

Tebliğde ayrıca idari para cezasına yönelik Kabahatler Kanunu'nun hükümleri dışında kanun yolu öngörülmesi halinde, ilgili kanunlarında yer verilen kesinleşme nedenlerine bağlı olarak idari para cezalarının kesinleşeceği belirtilmiştir.

Dava konusu işlemin dayanağı olan 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu'nun "20 12.2003 ila 8.2.2008" tarihleri arasında yürürlükte olan "idari para cezalan" başlıklı 19. maddesinde, eylemlere göre idari para cezası miktarları düzenlenmiş, maddede ayrıca;

"... Cezalar tahsil edilinceye kadar, mahkeme kararı ile ilgililerin varlıklarına tedbir konulabilir...

Kurulun ceza vermesinde zamanaşımı süresi, ihlalin ve/veya olayın meydana geliş tarihinden itibaren beş yıldır.

Ay içinde tahsil edilen idari para cezaları müteakip ayın yirminci iş günü sonuna kadar irat kaydedilmek üzere Hazineye devrolunur. İdari para cezalarının tahakkuk tarihini izleyen otuz gün içerisinde ödenmemesi halinde, cezanın ilgili vergi dairesi aracılığı ile tahsili sağlanır. Tahsilatta 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.

idari para cezalarının miktarları her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi uyarınca belirlenen yeniden değerlendirme oranında artırılmak suretiyle uygulanır...." hükümlerine yer verilmek suretiyle tahsil, zamanaşımı, artırım konularında özel düzenlemeler yapılmıştır Ancak, 8.2.2008 günlü, 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 528. maddesi ile 5015 sayılı Yasanın 19 maddesi yeniden düzenlenmiş ve madde metninde daha önce yer alan (ve yukarıda değinilen) tahsil, zamanaşımı, artırım hükümlerine yer verilmemiştir. 5728 sayılı Yasa'da ayrıca 8.2.2008 tarihinden önce Kurulca verilen idari para cezalarının tahsilinde eski hükümlerin geçerli olacağı yönünde bir geçici madde düzenlemesi de yer almamıştır.

Bu arada 24.5.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5496 sayılı Yasa'nın 5. maddesi ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 15. maddesine eklenen (e) fıkrası ile, Kurumun 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerine tabi olmadığı düzenlenmişken, yine 5728 sayılı Kanun ile bu düzenleme de yürürlükten kaldırılmıştır.

5728 sayılı Yasanın gerek genel, gerekse madde "Gerekçe"sinde bu değişikliklerin nedeni" İdari yaptırım kararlarının tebliği, kesinleşmesi, takip ve tahsili ile zamanaşımı konularının Kabahatler Kanununun genel hükümler kısmında ayrıntılı olarak düzenlendiğinden buna ilişkin düzenlemelere madde metninde yer verilmemiştir." Denilerek açıklanmıştır.

Bu durumda, 5015 sayılı Kanun'un 19. maddesi uyarınca ilgililere verilen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 5326 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ve anılan Kanun'un yukarıda değinilen hükümleri gereğince genel bütçeye gelir kaydedilen idari para cezalarının kesinleşmeden takip ve tahsil edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla tahsilattan önceki aşamaya ilişkin bulunan bu davalarda davacıların ayrıca yürütmenin durdurulmasını istemelerine gerek bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, olayda yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için 2577 sayılı Kanunun 27 maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmemiş olduğu anlaşıldığından, davacının itirazının bu nedenle REDDİNE, 13.11.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 11-03-2009, 10:54   #4
fatihn

 
Varsayılan E-maİl...

Alıntı:
Yazan avsevil
İdare hukuku alanında e-postama zaman zaman düşen en son danıştay kararlarını müsadenizle bu alanda paylaşmak istiyorum.

Saygılarımla

Merhaba size e-mail atmayı denedim ama yetkiniz yok diyor.. Bir konu hakkında bilgi almak istiyorum,ben de danıştay yargıtay kararlarının,veya güncel hukuk haberlerinin e-mailime gelmesini istiyorum böyle bir imkanım var mı nasıl yardımcı olabilirsiniz??


Bir hukuk öğrencisi olarak bu kararlara rahatça ulaşabilmek işime çok yarayacaktır..
Saygılarımla...

Cevabınızı bekliyorum.....olumlu veya olumsuz bir cevap yazarsanız sevinirim!!!
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Danıştay kararı cemile_ist Meslektaşların Soruları 2 10-12-2007 14:51
danıştay kararı-acil parézer Meslektaşların Soruları 3 16-10-2007 12:34
Danıştay kararı Gaspıralı Hukuk Soruları 0 02-09-2007 22:00
danıştay kararı cemile_ist Meslektaşların Soruları 0 17-07-2007 09:51
Danıştay Kararları Armağan Konyalı Hukuk Haberleri 0 05-04-2005 18:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04940391 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.