Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ayıp tespitinde tanık dinlenmesi mümkün müdür?

Yanıt
Old 14-05-2007, 15:25   #1
denipre

 
Varsayılan Ayıp tespitinde tanık dinlenmesi mümkün müdür?

Ticaret mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında davalı tarafa mallar teslim edildikten 5 hafta sonra maların hatalı ve ayıplılı olduğunu iddia ederek müvekkil şirkete iade faturaları noter kanalıyla tebliğ ettirmiştir.Gizli ayıp iddiasında bulunmayan davalı taraf açık ayıplarla ilgili yasal süreyi geçirdikten çok sonra ihtarname keşide etmesine rağmen ,cevap dilekçesinde ayıp durumunun ispatı için malları muayene ettiğini iddia ettiği şirket yetkililerini tanık olarak göstermiştir.Bu halde ilgili ayıp ihbar süresini kaçırmasına ve ayıpla ilgili bir hukuki tespit yaptırmamasına rağmen ,davalı tarafın tanık yolu ile ayıbı kanıtlaması olasımıdır ? İlgi gösteren meslektaşlara şimdiden teşekkürler ...
Old 14-05-2007, 16:25   #2
av.murat kalkan

 
Varsayılan

Sn. Denipre, öncelikle belirtmek isterim ki, ticari işlerde ayıp konusu TTK 25. maddeye göre belirlenir. Bu madde üzerinden gerekli araştırmaları ayrıntılı olarak yapabilirsiniz.

Sorunuza gelecek olursak ise, gerek BK ve gerekse de TTK da ayıp araştırmasının makul bir süre içerisinde yapıldığı ve ayıp ihbarının da süresinde yapıldığına dair ispat hususunda belli bir delile dayanılmamıştır. bu durumda, bu hususlar her türlü delille ispatı mümkün olan hususlardır. O yüzden de tanık deliline de dayanılabilir.

Ancak, dikkatimi çeken husus şu olmuştur ki, ifadenizde tanık olarak şirket yetkililerinin gösterildiğini belirtmişsiniz. Bu durumda, eğer dinlenecek şirket yetkilileri, şirketin ortakları ve özellikle de temsile yetkili ortakları ise bu şahısların tanık olamayacaklarını talep ve iddia edebilirsiniz. Bu kişiler zaten davacı niteliğinde olup ancak, isticvap davetiyesi yolu ile dinlenebilirler şeklinde bir itirazda bulunabilirsiniz.

Gene yan bir husus olarak belirtmek isterim ki, TTK 25/2 ydi sanırım, TTK hükümlerine göre ticari işlerdeki dava açma zamanaşımı süresi BK'nun aksine malın tesliminden itibaren her halukarda 6 aydır. Eğer bu zaman geçmişse zamanaşımı def'inde de bulunabilirsiniz.

Saygılarımla,
Old 14-05-2007, 16:42   #3
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Sn .meslektaşımız,
Sn.av. murat kalkan'ın mesajında belirtilen TTK 25. md. ndeki süre ile ilgili Yargıtay kararları aşağıdadır.

Fikir vermesi için ekleme gereğini duydum.

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/2445
K. 2002/3993
T. 13.5.2002
• TİCARİ SATIŞ SÖZLEŞMESİ ( Satıcının Ayba Karşı Tekeffül Sorumluluğu - Ayıp İhbarında Şekil Şartı )
• AYBA KARŞI TEKEFFÜL SORUMLULUĞU ( Ticari Satış Sözleşmesinde - Ayıp İhbarında Şekil Şartı )
• ŞEKİL ŞARTI ( Ticari Satış Konusu Maldaki Ayıbın İhbarında )
• İHBARDA ŞEKİL ŞARTI ( Ticari Satış Konusu Maldaki Ayıbın İhbarı )
• SATICININ AYBA KARŞI TEKEFFÜL SORUMLULUĞU ( Ticari Satış Sözleşmesinde - Ayıp İhbarında Şekil Şartı )
6762/m.20/3
ÖZET : Davacı, davalıdan alıp yurtdışına ihraç ettiği malların ayıplı olduğunu ileri sürerek uğradığı zararın tazminini istemiştir. Mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapıldığının tanık beyanları ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Satılan maldaki ayıpların ihbarı herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Ancak, uyuşmazlık halinde ayıp ihbarının kanıtlanması şekle tabidir. Tacirlerarası ticari satımlarda ayıp ihbarının TTK.nun 20/3. maddede öngörülen şekilde yapıldığı kanıtlanmalıdır. Mahkemece bu yön düşünülmeden yazılı gerekçeyle davanın kabulünde isabet görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 24.03.1997-19.08.1997 tarihleri arasında 13 adet fatura ile 3.724.892.882.-TL. bedelli mal alıp bedelini ödediğini, alınan reflektörlü şeritlerin Sweatshirtlere dikilip Almanya'ya ihraç edildiğini, malların yıkanması sırasında şeritlere dayalı meydana gelen bozulmalar nedeniyle Almanya'daki firmaya 104.697.-DM ceza ödendiğini, müvekkilinin zararı öğrendiği 10.11.1997 tarihinden bu yana çeşitli kereler davalıyı uyardığı ve ihtar çektiği halde zararın giderilmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak şartıyla 80.000.-DM. zararın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, davacıya en son 19.08.1997 tarihinde mal teslim edildiğini, malların ayıpsız ve sağlam olduğunu, ilk teslimden yaklaşık bir yıl sonra yapılan ayıp ihbarının dinlenemeyeceğini, davacıya teslim edilen malzemenin sağlam ve ayıpsız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacının yurtdışındaki alıcı firmanın ayıp ihbarı üzerine durumu derhal davalıya bildirdiğini, tanık anlatımları ve ibraz edilen belgelerden anlaşıldığı gerekçesiyle 3.385.200.000.-TL.'nin tahsiline manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı, davalıdan alıp yurtdışına ihraç ettiği malların ayıplı olduğunu ileri sürerek uğradığı zararın tazminini istemiştir. Mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapıldığının tanık beyanları ile sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Satılan maldaki ayıpların ihbarı herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Ancak, uyuşmazlık halinde ayıp ihbarının kanıtlanması şekle tabidir. Tacirlerarası ticari satımlarda ayıp ihbarının TTK.nun 20/3. maddede öngörülen şekilde yapıldığı kanıtlanmalıdır. Mahkemece bu yön düşünülmeden yazılı gerekçeyle davanın kabulünde isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 97.500.000.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine 13.05.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/201
K. 2004/9919
T. 11.10.2004
• TİCARİ SATIM SÖZLEŞMESİNE KONU MALIN AYIPLI OLMASI ( Süresi İçinde Ayıp İhbarında Bulunmayan Alıcının Malı Ayıbı ile Kabul Etmiş Sayılacağı )
• SÜRE ŞARTI ( Ticari Satım Sözleşmesinde Alıcının Ayıp İhbarında Bulunması İçin - Satıcının Ayba Karşı Tekeffül Sorumluluğu )
• AYBA KARŞI TEKEFFÜL SORUMLULUĞU ( Ticari Satım Sözleşmesinde Alıcının Ayıp İhbarında Süre Şartı )
• SATICININ AYBA KARŞI TEKEFFÜL SORUMLULUĞU ( Ticari Satış Sözleşmesinde - Ayıp İhbarında Süre Şartı )
6762/m.25
ÖZET : Dava, satın alınan kumaşın ayıplı olması nedeniyle akdin feshi, teminatın iadesi ve ödenen bedelin istirdadı talebine ilişkindir. Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonrası alınan raporda, teslim olunan 7474 metre kumaşın açık ayıplı olduğunun basit muayene ile anlaşılabileceği bildirilmiştir. Bu durumda ayıbın TTK'nun 25. maddesinde belirlenen süreler içinde satıcıya ihbarı gerekirken, ihbarın yasada öngörülen müddet geçirildikten sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı yanca 7474 metre kumaş yönünden usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmadığından anılan malı ayıbı ile kabul etmiş sayılır. Ancak, sözleşmenin kalanı yönünden ise ayıp ihbarının süresinde yapıldığından, davalı satıcının depolarında olduğu anlaşılan kumaşlar incelenerek ayıplı olup olmadıklarının belirlenmesi, ayıplı iseler akdin feshinin 7474 metre kumaş dışındaki miktar yönünden koşullarının oluştuğunun kabulü gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. A.P. ile davalı vek. Av. M.B'nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz İtirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacı, davalıdan satın alınan kumaşların ayıplı olması nedeniyle akdin feshini, teminatın iadesini ve ödenen bedelin istirdadını talep etmiştir.

Taraflar arasındaki sözleşme 71650 metre kumaş satışına ilişkin olup, satım konusu malın 15.01.1998 tarihinde 7474 metresinin davacıya teslim edildiğinde çekişme bulunmamaktadır.

Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesi sonrası alınan raporda, teslim olunan 7474 metre kumaşın açık ayıplı olduğunun basit muayene ile anlaşılabileceği bildirilmiştir. Bu durumda ayıbın TTK'nun 25. maddesinde belirlenen süreler içinde satıcıya ihbarı gerekirken, ihbarın yasada öngörülen müddet geçirildikten sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacı yanca 7474 metre kumaş yönünden usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmadığından anılan malı ayıbı ile kabul etmiş sayılır.

Ancak, sözleşmenin kalanı yönünden ise ayıp ihbarının süresinde yapıldığından, davalı satıcının depolarında olduğu anlaşılan kumaşlar incelenerek ayıplı olup olmadıklarının belirlenmesi, ayıplı iseler akdin feshinin 7474 metre kumaş dışındaki miktar yönünden koşullarının oluştuğunun kabulü gerekir.

O halde mahkemece yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek inceleme ve araştırma yapılıp, uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, bedelinin iadesine karar verilen 7474 metre kumaşın satıcıya iade edilmemiş olması da kabul şekli itibari ile isabetsizdir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) sayılı bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili YARGITAY duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 375.000.000.- TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.10.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 14-05-2007, 17:14   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ayıp ihbarının tanıkla kanıtlanmasının mümkün olduğuna dair içtihatlar olduğu gibi,şekil şartına tabi olarak yapıldığının kantlanması gerektiğini kabul eden içtihatlar da mevcuttur. Bu konuda Yargıtay uygulamaları çelişkilidir. Bu nedenle davanın mevcut ve mümkün delillerle yürütülmesi ve ayıp ihbarının şekline ilişkin Yargıtay uygulamalarındaki çelişkinin giderilmesine çalışılmasına ilişkin hukuki çabayı da içeren bir yol izlenmesi en doğrusu olacaktır. Araştırmanız halinde her iki yönde,tanıkla ispatın mümkün olduğuna ve olmadığına dair çok sayıda içtihat bulabilirsiniz.Ancak ayıp ihbarının değil, ayıbın kendisinin tanıkla ispatı tabii ki mümkündür.
Old 18-05-2007, 18:21   #5
denipre

 
Varsayılan

Ayıbın tespitinde somut duruma göre tanık dinlenmesine karar verilebileceği anlaşılıyor ancak ilgili olayda ayıplı olduğu iddia edilen malların davalının deposunda muhafaza edildiği de beyan edildi.Bu halde keşif yapıldığı takdirde ,ayıplı olduğu iddia edilen malların davacı müvekkil şirkete fason verilen mallar olduğu yönünde ispat hangi tarafa düşecektir?zira söz konusu mallar başka bir firma tarafından da fason olarak işlem görüp ayıplı hale gelmiş olabilir ? Cevaplarınız için teşekkür ediyorum ...
Old 19-05-2007, 12:26   #6
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

bahsi geçen tüm bu konular tanık dahil her tür delille ispatı mümkün konulardır. Konuya ilişkin kitap vs yayınlar
( Tıc. kanunu şerhleri ve ictihat programlarında kısa bir araştırma) faydalı olacaktır.
Old 19-05-2007, 13:01   #7
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Dava konusu malların teslim edilen mallar mı,başkaca mallar mı,depoda bekleme,muhafaza süresinde mi,teslim edildiği anda mı ayıplı oldukları veya ayıplı hale geldikleri,v.s. tüm sorular fiili hususlara taalluk etmekte olup tanık dahil her delille,ve genel usul kuralı gereği,her iddia kendi müddeisince ispat edilmek üzere halli mümkün konulardır,düşüncesindeyim. İddia sahibi iddiasını ispat edecektir.Kim neyi iddia ediyorsa,ispat görevi kendisine ait olacaktır.
Old 19-05-2007, 16:14   #8
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan

Sayın Olguner' e ayıbı isbat noktasında katılmakla birlikte ayıp ihbarının mutlaka TTK nun 20. maddesinde belirtilen şekilde yapılması gerektiğini belirtmek isterim. Saygılarımla...
Old 19-05-2007, 20:09   #9
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Ayıp ihbarının tanıkla ispatının mümkün bulunduğunu kabul eden Yarg. Tic. daireleri olduğu gibi,noter ihtarını ıspat şartı kabul eden daireler arasında farklı uygulamalar mevcuttur.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Delil Tespitinde, Hakimin Zorlama Gücü Var Mıdır? Av.Mehmet Saim Dikici Meslektaşların Soruları 26 12-09-2017 14:40
Mağdurun tanık olarak dinlenmesi genç osman Hukuk Sohbetleri 6 22-03-2008 03:49
Vasıyetnamenin Tenfızı mümkün müdür? ad-hoc Meslektaşların Soruları 1 22-01-2007 17:19
Yeniden tanık dinletebilmek mümkün müdür? ruze Meslektaşların Soruları 3 28-11-2006 20:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06145000 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.