Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Soruları Arşivi THS Hukuk Soruları alanına 2000-2007 yılları arasında gönderilmiş eski soruların arşivlendiği forum alanımız. Bu alan yeni mesajlara ve yanıtlara kapalıdır ve sadece arşiv amaçlı olarak yayında tutulmaktadır.

Kamulaştırma ..

 
Old 09-01-2007, 22:06   #1
dark

 
Varsayılan Kamulaştırma ..

Olay : DSİ Genel Müdürlüğü yaptırmakta olduğu barajın rezerv sahasında kalan köy yerleşim yerindeki taşınmaz sahipleriyle uzlaşma sağlayamaması nedeniyle söz konusu taşınmazların Kamulaştırma Bedellerinin Tesbiti ve Taşınmazların Mülkiyetinin idare adına tesciline karar verilmesi davası açmıştır.
Yerel Mahkeme taşınmazların KBT ile mülkiyetin DSİ adına tesciline karar vermiştir. Bu kararın bedele ilişkin kısmı davalı taşınmaz sahipleri tarafından temyiz edilmiş Yargıtay hem zemin değerinin hem de üzerindeki muhdesat değerinin Kamulaştırma Yasası hükümlerine uygun olmadığını saptayarak mahkeme kararını bozmuştur. Yargıtay bozma ilamında taşınmazların DSİ adına yapılan tescillerininde Hazine adına yapılması gerektiği belirtilerek bu yönünde doğru olmadığı belirtilmiştir.
Kamulaştırma Yasasında KBT – Tescil davaları sonucu Mahkemece verilen hükmün kamulaştırmaya ilişkin bölümü kesin olduğu belirtildiğinden 3 Mayıs 2006 tarihinde de yerel mahkeme karar verdiğinden üzerinde ev ,ahır ve samanlık bulunan taşınmaz sahipleri 3091 sayılı Yasa hükümlerine göre ( kamulaştırılan malın boşaltılmasında bu yasa hükümleri uygulanamayacağı halde ) taşınmazlarından ZORLA ÇIKARILMIŞLARDIR.
Yargıtay bozma ilamı Aralık 2006 ayı içerisinde Yerel Mahkemeye ulaştığından yerel mahkeme yeni esas numarası verdiği davaların duruşmmalarını şubat 2007 ayı içerisine koymuştur.

Soru1 – Kamulaştırma Yasası zemin üzerindeki muhdesatın (yapıların) bedel tesbitini dava tarihindeki resmi birim fiyatları dikkate alınarak belirlenmesini ön görmekte Anayasamız ise ‘’ gerçek karşılık ‘’ ilkesini esas almaktadır. Taşınmaz mal sahipleri taşınmazlarından zorla çıkarıldıklarına göre yerel mahkeme 2006 yılı resmi birim fiyatlarını mı dikkate alması gerekir ? Yoksa aradan 1 yıl gibi uzun süre geçtiğini , malzeme fiyatlarının arttığını dikkate alarak 2007 yılı birim fiyatlarına göre mi yapıların bedellerini tesbit ettirecektir?

Soru2- Davalı taşınmaz mal sahipleri taşınmazlarından 3 Mayıs 2006 tarihinde zorla çıkarıldıklarına göre ecrimisil (tazminat) talep hakları doğmuş mudur? Taşınmaz tapu kaydının DSİ adına tesciline dair Mahkeme kararı Yargıtay tarafından Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiği nedeniyle de bozulduğuna göre bu aşamadan sonra bu davalara ‘’Kamulaştırmasız El Atma ‘’ hükümlerinin kıyasen uygulanması gerekmez mi?

Düşüncelerinizi ve sorularla ilgili Yargıtay kararları ayrıca tartışmayı bekliyorum.Katılımlar için şimdiden teşekkürler..


Saygılar...
Old 10-01-2007, 17:55   #2
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/855
K. 2002/1577
T. 12.2.2002
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN ARTIRILMASI ( Davada İkinci Kez Bilirkişi Raporu Alınmasının Birinci Raporun Test Edilip Kamulaştırılan Taşınmazın Gerçek Değerinin Bulunması Nedeni Olması )
• İKİNCİ KEZ BİLİRKİŞİ RAPORU ALINMASI ( İkinci Rapor Alınmasının Birinci Raporun Test Edilip Kamulaştırılan Taşınmazın Gerçek Değerinin Bulunması Nedeni Olması )
• FAİZİN BAŞLANGICI ( Kamulaştırma İşleminin Kesinleşip Mülkiyetin İdareye Geçtiği Tarihten İtibaren Hükmedilmesi )
2942/m.3,11,15
3194/m.18
3095/m.1,2
ÖZET : Kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında, ikinci kez bilirkişi raporu alınması, başka bir uzman gurubunun inceleme ve görüşü açısından da değerlendirme yapılarak, birinci raporun test edilip kamulaştırılan taşınmazın gerçek değerinin bulunmasını amaçlar. Bu nedenle ikinci bilirkişi kurulunca birinci kurulun raporu ile bağlantı kurulmadan, bağımsız olarak ve yöntemince değerlendirme yapılıp sonuca ulaşılması gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Mahkemece iki kez bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, ikinci bilirkişi kurulundan alınan 13.4.2001 havale tarihli raporda, incelenen emsal satışların uygun emsal olmadığına işaret edildikten sonra birinci bilirkişi kurulunun bulduğu değerin benimsendiğinin belirtilmesiyle yetinilmiş, ayrıca yöntemince değer takdiri yapılmamıştır.
Kamulaştırma Kanununun 15.maddesinin, 4650 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki onbirinci fıkrasında yer alan ve hakimin, kıymet takdir komisyonu tarafından tayin edilen kıymet ile bilirkişi kurulunun belirlediği kıymet arasında önemli bir oransızlık ( Yargıtay uygulamalarına göre %100'ü aşan ) gördüğü takdirde, yeni bilirkişi kurulu oluşturularak kıymet takdiri yaptıracağına ilişkin hüküm, ilk bilirkişi kurulunun takdirinde olabilecek yanılgıyı gidermek, başka bir deyişle başka bir uzman gurubunun inceleme ve görüşü açısından da değerlendirme yapılarak birinci raporun test edilip gerçek değerin bulunmasını temine yöneliktir. Bu bakımdan ikinci bilirkişi kurulunca birinci kurulun raporu ile bağlantı kurulmadan, bağımsız olarak ve yöntemince değerlendirme yapılıp sonuca ulaşılması gerekir. Anılan Yasanın aynı maddesinin dokuzuncu fıkrasında öngörülen, bilirkişi kurulunun taşınmaz malın kıymetini 11. ve 12.maddeler hükümlerine göre tayin ve takdir ederek gerekçeli raporunu düzenleyeceğine ilişkin hüküm de, oluşturulacak her bilirkişi kurulunun birbirinden bağımsız değerlendirme yapacağını göstermektedir.
Bu durumda ikinci bilirkişi kurulundan, tarafların göstereceği, ya da resen seçilecek uygun emsal ile dava konusu taşınmazın değere etki yapan bütün unsurları yönünden ayrı ayrı karşılaştırılıp bulunacak eksik ve üstün yönlerin değere etkileri de saptanmak suretiyle ve emsalin değerlendirme tarihinde endeksleme sonucu bulunacak fiyatından hareketle dava konusu taşınmazın değerini saptayan ek rapor alındıktan sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yöntemince kıymet takdiri yapmadan birinci raporda ulaşılan sonucu benimseyen ikinci bilirkişi kurulu raporunun yeterli bulunarak hüküm kurulması,
2-Birinci bilirkişi kurulunca, dava konusu taşınmazın somut emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden İmar Kanununun 18.maddesinin 2.fıkrası hükmü uyarınca düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerekip gerekmediği hususunun, bu taşınmazların imar düzenlemesi sonucu oluşup oluşmadıklarının Belediye İmar Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorularak gözetilmemiş olması,
3-Faize, kamulaştırma işleminin kesinleşip mülkiyetin davalı idareye geçtiği 14.11.1996 tarihi yerine daha önceki ( 1984 yılında ölen murise çıkartılıp tebliğ edilen kamulaştırma evrakında yapılan tebligatın geçersiz olduğu dikkate alınmadan ) bir tarihten hükmedilmiş olması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.2.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/5887
K. 2002/6629
T. 10.6.2002
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN ARTIRILMASI ( Değerlendirme Tarihinden Önceki Satışların Emsal Alınması Gerekliliği - Bilirkişi Raporları Sonucu Belirlenen Değer İle Emlak Vergisine Esas Değer Arasında Fahiş Fark Olması )
• EMSAL KARŞILAŞTIRMASI ( Kamulaştırma Bedelinin Arttırılması - Değerlendirme Tarihinden Önceki Satışların Emsal Alınması Gerekliliği / Bilirkişi Raporları Sonucu Belirlenen Değer İle Emlak Vergisine Esas Değer Arasında Fahiş Fark Olması )
• EMLAK VERGİSİNE ESAS DEĞERLER ( Kamulaştırma Bedelinin Arttırılması - Değerlendirme Tarihinden Önceki Satışların Emsal Alınması Gerekliliği / Bilirkişi Raporları Sonucu Belirlenen Değer İle Emlak Vergisine Esas Değer Arasında Fahiş Fark Olması )
2942/m.11
1319/m.12
ÖZET : Dava konusu taşınmazın ve emsallerin bağlı bulundukları cadde veya sokak için belediyelerce emlak vergisine esas olmak üzere değerlendirme tarihi itibariyle belirlenen asgari arsa metrekare fiyatlarının ilgili Belediye Başkanlıklarından getirtilip bu değerlerin birbirine oranı ile bilirkişi raporlarında emsal karşılaştırması sonucu değerlendirmeye esas alınan oran birbirinden fahiş ölçüde farklı ise bu farklılık ve çelişkinin mutlaka giderilmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması hatalıdır.
DAVA : Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Şöyle ki; 1-Bozma ilamının ( 1 ) nolu bendinde, arsa niteliğindeki taşınmazlara ilişkin değer belirleme yönteminin Kamulaştırma Yasasının 11.maddesinin 3.fıkrası ( g ) bendi ve 4.fıkrasında belirlenen esaslara uygun olması gerektiği ve bilirkişi raporlarının bu yönden yeterli bulunmadığı, emsal incelemesi ve dava konusu taşınmazla karşılaştırması yapılmadan genel nitelikte değerlendirmeyle yetinildiği belirtilerek bilirkişi kurullarından buna göre ek raporlar alınması öngörülmüş olmasına karşın birinci ve ikinci bilirkişi kurullarından bu yönde ek raporlar alınması gereğine uyulmaması,
2-Ayrıca bozma ilamının ( 2 ) nolu bendinde ayrıntılı açıklamaya yer verilerek, dava konusu taşınmazın ve emsallerin bağlı bulundukları cadde veya sokak için belediyelerce emlak vergisine esas olmak üzere değerlendirme tarihi itibariyle belirlenen asgari arsa m2 fiyatlarının ilgili Belediye Başkanlıklarından getirtilip bu değerlerin birbirine oranı ile bilirkişi raporlarında emsal karşılaştırması sonucu değerlendirmeye esas alınan oranı birbirinden fahiş ölçüde farklı ise bu farklılık ve çelişkinin mutlaka giderilmesi gerektiği belirtilmiş iken, bu hususta da gerekli araştırma ve inceleme yapılmamış olması,
3-Üçüncü bilirkişi kurulu tarafından bozma sonrası düzenlenen ek raporda somut emsal olarak incelenen 236 ada 10 No.lu parselin emsal alınan satış tarihi 12.4.1999 ve dava konusu taşınmazın kamulaştırma ( değerlendirme ) tarihi ise 26.2.1999 olup, Kamulaştırma Yasasının 11.maddesinin 3.fıkrasının ( g ) bendine göre değerlendirme tarihinden önceki satışların emsal alınması gerektiği gözetilmeden bu emsal satışına göre değerlendirme yapılıp taşınmaza bedel biçilmesi, doğru görülmemiştir.
Mahkemece yukarıda değinilen hususlarda gerekli araştırma ve inceleme yapılarak bilirkişi kurullarından ek raporlar alınmalı, raporların bozma gereklerine uygunluğu denetlenmeli ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.6.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
T.C.
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/1646
K. 2002/3176
T. 26.3.2002
• KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN ARTIRILMASI ( Değerlendirme Tarihinin Kamulaştırma Tarihi Olarak Kabulü )
• TEBLİGAT YAPILMASI ( Kamulaştırmadan İtibaren Bir Yıl İçinde Usulüne Uygun Tebligat Yapılması Halinde Değerlendirme Tarihinin Kamulaştırma Tarihi Olarak Kabulü )
• FERAĞ ( Kamulaştırmadan İtibaren Bir Yıl İçinde Usulüne Uygun Tebligat Yapılması Halinde Değerlendirme Tarihinin Kamulaştırma Tarihi Olarak Kabulü )
• DEĞERLENDİRME TARİHİ ( Kamulaştırmadan İtibaren Bir Yıl İçinde Usulüne Uygun Tebligat Yapılması Halinde Değerlendirme Tarihinin Kamulaştırma Tarihi Olarak Kabulü )
2942/m.11,15
ÖZET : Kamulaştırmadan itibaren bir yıl içerisinde usulüne uygun tebligat yapılması veya ferağ verilmesi ya da dava açılması halinde değerlendirme tarihinin, kamulaştırma tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği dikkate alınmadan daha sonraki dava tarihine göre değerlendirme yapılması hatalıdır.
DAVA : Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Taşınmazın değerinin belirlenmesi konusunda yaptırtılan ilk inceleme sonucunda düzenlenen birinci bilirkişi kurulu raporunda ulaşılan değer ile takdir komisyonunca takdir olunan bedel arasında önemli bir oransızlık bulunmadığı halde yeniden keşifler yapılıp raporlar alınmış olması doğru değil ise de, geçerli kabul edilen ilk bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğundan bu husus bozma nedeni sayılmamıştır.
Ayrıca, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-Kamulaştırma evrakının davacıya tebliğ tarihi tespit edilmeden davanın süresinde olduğunun kabulü,
2-Dosya içerisine getirtilen tapu kaydına göre davacı 18.2.2000 tarihinde ferağını vermiştir. İdareden getirtilen yazıda ise davacının 18.12.2000 tarihinde ferağını verdiği belirtilmiştir. Davanın yasal süresi içerisinde açılıp açılmadığının tespiti bakımından yazılar arasındaki bu çelişkinin giderilmemesi ve taşınmaza ait akit tablosunun getirtilmemiş olması,
3-Dava konusu taşınmaz 27.7.2000 tarihinde kamulaştırılmış olup, davacı ferağını verdikten sonra 10.1.2001 tarihinde bedel artırım davası açılmıştır.
Kamulaştırma Kanununun 15.maddesinin 13.fıkrasına göre, kamulaştırmadan itibaren bir yıl içerisinde usulüne uygun tebligat yapılması veya ferağ verilmesi ya da dava açılması halinde değerlendirme tarihinin, kamulaştırma tarihi olan 27.7.2000 olacağı dikkate alınmadan daha sonraki dava tarihine göre değerlendirme yapılması,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 10-01-2007, 18:02   #3
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

KANUN NO: 2942
KAMULAŞTIRMA KANUNU
Kabul Tarihi: 4 Kasım 1983
Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 8 Kasım 1983 - Sayı: 18215
5.t. Düstur, c.22 - s.
......
......

DÖRDÜNCÜ KISIM
KAMULAŞTIRMADA BOŞALTMA, VAZGEÇME VE GERİ ALMA


BİRİNCİ BÖLÜM
BOŞALTMA
TAŞINMAZ MALIN BOŞALTILMASI

Madde 20 - (Değişik ibare: 4650 - 24.4.2001 / m.12) "Bu Kanun uyarınca" lehine kamulaştırma yapılan idare adına tapu dairesince tescil edilen taşınmaz malın boşaltılması idarece icra memurundan istenir. İcra memuru taşınmaz malı onbeş gün içinde boşaltmalarını içindekilere tebliğ eder. Bu süre içinde taşınmaz mal boşaltılmazsa icraca boşaltılır. İtiraz ve şikâyet boşaltmayı durdurmaz ve mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilemez.

Taşınmaz malın boşaltılması sebebiyle mal sahibi ve idare tazminat ile sorumlu tutulamaz.

Ekili arazinin boşaltılması hasat sonuna bırakılır. Hasat zamanının beklenmesi mümkün olmadığı hallerde kamulaştırmayı yapan idare, mahkemece takdir edilecek ekin bedelini tazmin etmek şartıyla, arazinin boşaltılmasını talep edebilir. Ekin bedeli 11 ve 12 nci Madde ler uyarınca yapılan kamulaştırma değerinin tespitinde nazara alınmış ise, taşınmaz malın boşaltılması için tekrar bu bedelin tespit ve ödenmesi gerekmez.
Old 11-01-2007, 11:09   #4
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan ecrimisil ile ilgili bazı kararlar



T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2001/5-459

K. 2001/555

T. 27.6.2001

• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA ( Geçici El Atmalar - Bir Zarar Oluşmuş Olsa Bile Bu Hususun Taşınmaz Bedelini Talep Hakkı Vermeyeceği )

• ECRİMİSİL ( Kamulaştırmasız Elatmaya Dayanan Bedel Davaları - İdarenin Taşınmazdan Davanın Açılmasından Sonra Çekilmesi Durumunda Konusuz Hale Geleceği )

• ASKERİ GÜVENLİK BÖLGESİ ( Kamulaştırmasız Geçici Elatma - Bir Zarar Oluşmuş Olsa Bile Bu Hususun Taşınmaz Bedelini Talep Hakkı Vermeyeceği )

221/m.3

2565/m.21

1086/m.186

2709/m.141/son

ÖZET : Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için, Kamulaştırma yetkisi olan idarenin taşınmaza fiilen el koyarak, malikin el koyulan taşınmazlarda tasarrufunun yasaya aykırı olarak tamamen ortadan kaldırılmış olması ve bu durumun kalıcı olması gerekir.
Davalı idarenin geçici kullanım nedeniyle davacıların bir zararı oluşmuş olsa bile, bu husus taşınmaz bedelini talep hakkı vermez.
DAVA : Taraflar arasındaki "kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Oltu Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.7.2000 gün ve 2000/92 E-122 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 14.11.2000 gün ve 2000/16421 - 17971 sayılı ilamı;
( ... Dava, kamulaştırmasız elatmaya dayanan bedel istemine ilişkindir.
Kamulaştırmasız elatmaya dayanan bedel davaları davalı idarenin taşınmazda davanın açılmasından sonra çekilmesi durumunda konusuz hale gelir.
Dava konusu taşınmazlar 1. derece Askeri Yasak bölgede bulunmadığından kamulaştırma zorunluluğu yoktur.
Davalı idare geçici bir dönem için dava konusu taşınmaz ile aynı bölgede bulunan bir kısım taşınmazlara kamulaştırmasız olarak elatıldığını ve bu elatmadan, sonradan vazgeçildiğini, taşınmaza herhangi bir müdahalesinin kalmadığını, taşınmaz maliklerince taşınmazların kullanımının engellenmediğini savunmuş ve taşınmazın fiili durumunu gösteren fotoğraflar ibraz etmiştir.
Aynı bölgedeki taşınmazlar için birlikte dava açılmış, mahkemenin muhtelif esasına kaydı yapılarak sonuçlandırılmış ve Dairemizde yapılan duruşmayı takiben birlikte incelenmiştir.
Bu dosyalardan Oltu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/87-89-93-95 Esasında kayıtlı olanların içinde bulunan keşif tutanaklarında da taşınmazların ekili olduğu mahkemece bizzat müşahade edilmiştir,
Taşınmazın davalı idarece tel örgü içine alınıp davacıların kullanımın engellenmesinin devam ettiğine ilişkin davalı idarenin savunmasının aksine dava dosyasının içinde herhangi bir bilgi ve belge mevcut değildir.
Davalı idarenin dava konusu taşınmazla aynı bölgede bulunan diğer taşınmazlara kamulaştırmasız elatmasının kabul edilmesi ve bedeline hükmedilmesi bu davanın da kabulünü gerektirmez.
Yukarıda açıklanan bilgilerin ışığı altında dava konusu taşınmazın halen tel örgüsü içinde bulunup davacının kullanımının imkansız hale getirilme durumu devam ettiği tespit edilmeden davanın kabulüne karar verilmesi, doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için kamulaştırma yetkisi olan idarenin taşınmaza fiilen el koyarak malikin el koyulan taşınmazlarda tasarrufunu yasaya aykırı olarak tamamen ortadan kaldırılmış olması ve bu durumun kalıcı olması gerekir.
Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle davacıların taşınmazları üzerinde her türlü tasarruf hakkının sınırlandırıldığını belirtirken taşınmazlarını rahat kullanamadıklarını, ekip sulayamadıklarını, çoğu zaman taşınmazlarına sokulmadıklarını, bazı taşınmazların üzerine ahır yapmak istemişler ise de; yaptırılmadığını, bazı taşınmaz maliklerine taşınmazlarında benzinlik yapımına müsaade edilmediğini bildirmiştir. Bu açıklamalar dahi davalı idarenin el koymasının kalıcı olmadığını açıkça belirtmektedir. Nitekim davacı vekili el koymanın kalıcı olmadığını bildiği için müvekkili adına olan tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline talep etmemiştir.
Davalı idare dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeyi Askeri Güvenlik Bölgesi olarak ilan etmiştir. İdare burada 2565 sayılı Kanunun kendisine tanıdığı yetkileri çerçevesinde taşınmazlara bir takım müdahalelerde bulunmuştur. Ancak; bu müdahalenin kalıcı olmadığı keşif, tanık anlatımları, resmi yazışmalar ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davalı idarenin geçici kullanımı nedeniyle davacılar tarafın bir zararı oluşmuş olsa bile bu husus taşınmaz bedelini talep hakkı vermez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasının reddine karar vermek gerekirken, direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yerel mahkemenin direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı bozmada oybirliği sebebinde oyçokluğu ile ( BOZULMASINA ), karar verildi.
KARŞI OY YAZISI:
Araştırmaya yönelik Daire bozması usul ve Yasaya uygundur. Daire bozması doğrultusunda yapılacak inceleme sonucu kamulaştırmasız el koyma davasının konusunun kalmadığının belirlenmesi halinde, davacının HUMK. nun 186. maddesi uyarınca isteğini haksız işgal tazminatına yönelterek davaya devam edilmesi olanağını ortadan kaldıracak ve bu konuda davacıyı yeni bir dava açmaya zorlayacak biçimde kesin bozma yapılması yönündeki ağırlıklı görüş davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması ilkesini benimseyen 2709 sayılı 1982 Anayasasına 141/son maddesine aykırı olduğu görüşündeyim. Bu bakımdan Yüksek Hukuk Genel Kurulu sayın çoğunluğunun kesin bozma yönündeki görüşüne açıklanan nedenlerle katılmıyorum.
Yusuf ULUÇ
8. Hukuk Dairesi Üyesi
yarx




T.C.

YARGITAY

5. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/13971

K. 2004/1390

T. 19.2.2004

• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZ BEDELİNİN TAHSİLİ ( Bu Nedenle Taşınmaz Bedeli Ecrimisil Ve Tazminat İstenmesi )

• ECRİMİSİL ( Kamulaştırmasız El Atma Nedeniyle Taşınmaz Bedelinin Tahsili Ecrimisil Ve Tazminat İstemi )

• TAŞINMAZIN DERE HALİNE GELMESİ ( Bu Durumda Taşınmazın Tapusunun İptali İle Tapusunun Dere Olarak Terkinine Karar Verilmesinin Gerekmesi )

4721/m.999

2942/m.11

ÖZET : Kamulaştırmasız el atılıp bedeline hükmedilen taşınmazdaki bölümün çay suları altında kalması nedeniyle Türk Medeni Kanununun 999. maddesi uyarınca davacı üzerindeki tapusunun iptali ile dere olarak tapudan terkinine karar verilmemesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili, ecrimisil ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı idare vekili yönünden verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili, ecrimisil ve tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Mahallinde yapılan keşif sonucu taşınmazın el koyma günündeki niteliğine göre dava tarihindeki değerinin biçilmesinde ve alınan rapor uyarınca taşınmazın bedeli ile ecrimisile hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Kamulaştırmasız el atılıp bedeline hükmedilen taşınmazdaki bölümün çay suları altında kalması nedeniyle Türk Medeni Kanununun 999. maddesi uyarınca davacı üzerindeki tapusunun iptali ile dere olarak tapudan terkinine karar verilmemesi doğru değil ise de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden gerekçeli kararın hüküm fıkrasının sonuna ( kamulaştırmasız el atılan ve bedeline hükmedilen Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesi, Güvercinlik Köyü 119 sayılı parselde davacı adına kayıtlı taşınmazın fen bilirkişisi Harita Mühendisi Şükrü Mercimek tarafından düzenlenen 03.06.2003 tarihli krokili raporunda b harfi ile gösterilen 1133.50 m2'lik bölümünün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile dere olarak tapudan terkinine, fen bilirkişisi Harita Mühendisi Şükrü Mercimek'in krokili raporunun karara eklenmesine ) cümlesinin yazılmasına,
SONUÇ : Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde ödeyene geri verilmesine 19.02.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
T.C.

YARGITAY

5. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/11677

K. 2006/300

T. 26.1.2006

• KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA ( Davacının Hazine Köy Muhtarlığı ve Orman Genel Müdürlüğü Aleyhine Açtığı Tescil Davasının Kabul Edildiği Henüz Kesinleşmediği Gözetilerek Tescil Davasının Kesinleşmesi Beklenmemesinin Hatalı Olduğu )

• MUHDESATA EL ATMA ( Tescil Davasının Kabul Edildiği Henüz Kesinleşmediği Gözetilerek Tescil Davasının Kesinleşmesi Beklenmeden Tescil Edilen Taşınmaz Üzerindeki Muhtesatın Davacıya Ait Olduğunun Kabulü İle Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğu )

• BEKLETİCİ MESELE ( Tescil Davasının Kabul Edildiği Henüz Kesinleşmediği Gözetilerek Tescil Davasının Kesinleşmesi Beklenmeden Tescil Edilen Taşınmaz Üzerindeki Muhtesatın Davacıya Ait Olduğunun Kabulü İle Hüküm Kurulmasının Hatalı Olduğu )

• HÜKÜM FIKRASI ( Davada Maliye Hazinesi Taraf Olarak Gösterilmesine Rağmen Kararın Hüküm Fıkrasında Hazine Hakkında Olumlu veya Olumsuz Karar Verilmemesinin Doğru Görülmediği )

2942/m. 14

ÖZET : Davacının Hazine, Köy Muhtarlığı ve Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açtığı tescil davasının kabul edildiği henüz kesinleşmediği gözetilerek tescil davasının kesinleşmesi beklenmeden; tescil edilen taşınmaz üzerindeki muhtesatın davacıya ait olduğunun kabulü ile hüküm kurulması,
Davada Maliye Hazinesi taraf olarak gösterilmesine rağmen kararın hüküm fıkrasında Hazine hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmemesi, doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazdaki mütemmim cüzlerin davacıya aidiyetinin tesbiti ile bedellerinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekillerince verilen dilekçelerle istenilmiş ise de dava değeri on milyarı aşmadığından duruşma isteminin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmazdaki mütemmim cüzlerin davacıya aidiyetinin tesbiti ile bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
1- Muhtesata kamulaştırmasız el atma nedeniyle bedel davası açılabilmesi için davacının öncelikle muhtesatın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu mahkeme karar ile ispatlanması gerekir. Ergani Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/1280 Esas, 2000/89 Karar sayılı davacının Hazine, Köy Muhtarlığı ve Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açtığı tescil davasının kabul edildiği henüz kesinleşmediği gözetilerek tescil davasının kesinleşmesi beklenmeden; tescil edilen taşınmaz üzerindeki muhtesatın davacıya ait olduğunun kabulü ile hüküm kurulması,
2- Davada Maliye Hazinesi taraf olarak gösterilmesine rağmen kararın hüküm fıkrasında Hazine hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde ödeyenlere geri verilmesine 26.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 14-01-2007, 12:17   #5
A.Turan

 
Varsayılan Geleceğin değerli hukukçu adayı sayın DARK

Soru1 – Kamulaştırma Yasası zemin üzerindeki muhdesatın (yapıların) bedel tesbitini dava tarihindeki resmi birim fiyatları dikkate alınarak belirlenmesini ön görmekte Anayasamız ise ‘’ gerçek karşılık ‘’ ilkesini esas almaktadır. Taşınmaz mal sahipleri taşınmazlarından zorla çıkarıldıklarına göre yerel mahkeme 2006 yılı resmi birim fiyatlarını mı dikkate alması gerekir ? Yoksa aradan 1 yıl gibi uzun süre geçtiğini , malzeme fiyatlarının arttığını dikkate alarak 2007 yılı birim fiyatlarına göre mi yapıların bedellerini tesbit ettirecektir?

Cevap 1: Kamulaştırma kanunu gereğince, davanın açıldığı yıla ait resmi veriler esas alınarak hüküm kurulmak zorundadır.

Soru2- Davalı taşınmaz mal sahipleri taşınmazlarından 3 Mayıs 2006 tarihinde zorla çıkarıldıklarına göre ecrimisil (tazminat) talep hakları doğmuş mudur? Taşınmaz tapu kaydının DSİ adına tesciline dair Mahkeme kararı Yargıtay tarafından Hazine adına tesciline karar verilmesi gerektiği nedeniyle de bozulduğuna göre bu aşamadan sonra bu davalara ‘’Kamulaştırmasız El Atma ‘’ hükümlerinin kıyasen uygulanması gerekmez mi?

Cevap 2: Tescile ilişkin hüküm kesin olup temyizi kabil olmadığı gibi yargıtayca da re'sen denetlenemez. Bu durumda sadece DSİ adına verilen tescilin yanlış olduğu doğrusu hazine adına denmesi gerektiğine ilişkin yargıtay ilamı bölümü öğretici bozma niteliğindedir, bunun mahkemece yeni hüküm kurulurken nazara alınması tapuya önceden yazı yazılmış ise ki İİK 28 maddesi uyarınca yazılması zorunludur, yeniden yazı yazılarak düzeltilmesi gerekir. Dolayısıyla burda ecri misil isteyemezssiniz. Kamulaştırma yapılan yerde kamulaştırma olmadan el atma nedeniyle tazminat davası söz konusu olamaz.
 


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kamulaştırma av.fatmanur Meslektaşların Soruları 5 21-12-2006 20:37
Kamulaştırma Ayşe Çalışkan Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 19:52
Kamulaştırma GENCER CANATAN Hukuk Soruları Arşivi 1 21-02-2002 21:39
Kamulaştırma orkun Hukuk Soruları Arşivi 2 17-02-2002 01:34
kamulaştırma bedeli şaban güler Hukuk Soruları Arşivi 1 12-02-2002 00:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06378603 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.