Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kiracının açtığı kira bedelinin indrilmesi davası-kiracının temerrüdü

Yanıt
Old 12-11-2009, 17:16   #1
Aybüke Kağan

 
Varsayılan kiracının açtığı kira bedelinin indrilmesi davası-kiracının temerrüdü

Değerli meslektaşlarım,

Bu dönemde kira hukukuyla ilgili birkaç dosyam var. Konuları da bir hayli kafa karıştırıcı. Elimdeki kaynaklar yetersiz. Kira hukukuyla ilgili önerebileceğiniz kaynak var mı? Öncelikle bu konuda yardımcı olursanız sevinirim.

Olayımız şöyle : A ve B arasında 4 yıllık kira sözleşmesi imzalanır. B,hava parası alarak burayı C 'ye kiralar. Bu tarihten sonra C kiraları ilk kiralayan A ya öder. A nın itirazı olmaz.

1- Şimdi bu durumda C ile A arasında yeni bir kira ilişkisi mi kurulmuştur? Yoksa A ile B arasındaki kira sözleşmesindeki kiracılık hakkı devredilmiş mi olur?

Kira parası yıllık ve peşinen ödenmektedir.

C, 4 yılın bitiminde öncesinde ihtar keşide ederek ilk kiralayan A ya karşı kira bedelinin indirilmesi davası açmıştır. Bu arada yeni dönem için peşin ödemesi gereken kira bedelini ödememiştir!

2- Kiracı C, bu şekilde kira indirilmesi davası açabilir mi? yoksa uyarlama davası mı açması gerekirdi?

3-Ben kiralayan A nın vekiliyim. 6570 sayılı kanun gereği sözleşmenin aynı şartlarla uzamış olduğundan hareketle önceki yılın kira bedeli üzerinden 13 örnekle takip yapıp tahliye talep edebilir miyim? Yoksa fazlaya ilşkin haklarımızı saklı tutarak kiracının kabul ettiği miktar üzerinden mi takip yapmalıyım?

4-Kira indirilmesi davasının takibimize veya itiraz olursa açacağımız itirazın iptali davasın etkisi ne olacaktır?

Değerli görüşlerinizi bekliyorum.

Saygılarımla.
Old 12-11-2009, 20:23   #2
Admin

 
Varsayılan

1. sorunuz için kira sözleşmelerindeki detayları vermeniz gerekiyor. Hatta aslında iki kontratta ayrıntılı incelenip bir sonuca ulaşılmalı. İlk sözleşmede kiracıya kiraya verme hakkı verilmiş mi, ikinci sözleşmede A'nın durumu nasıl tesbit edilmiş, sözleşme sonrası B'nin şimdiki durumu nedir gibi sorular 1. sorunuzun cevabını verirken önem taşıyor.

2. sorunuzun cevabı tartışmalı. Detaylı bilgi için:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=1448

3. Üçüncü sorunuz için cevap evet. Sizin esas alacağınız kira sözleşmesidir, kiracının indirim yapılması talebi mahkemeden kesinleşmiş bir karar getirmediği sürece sizi bağlamaz. Örnek no 13 gönderebilirsiniz, ayrıca muacceliyet şartı varsa ödenmeyen ilk ay kirası için bu şartı da devreye sokup tüm dönem kirasını isteyebilirsiniz.

4. Ben bir etkisi olmayacağı kanaatindeyim. İtirazın iptalini SH'ye değil, merciye götürürsünüz ve Merci de büyük ihtimalle kira tesbit falan dinlemez, yazılı sözleşmeye karşı kiranın ödendiğini yazılı ispatlayamayan kiracının gözünün yaşına bakmaz kanaatindeyim.

Bana sorarsanız kiracı ateşle oynuyor, ben onun vekili olsaydım DERHAL sözleşmedeki kirayı -ihtirazi kayıtla- öder, kira indirilmesi meselesini ayrı bir dava konusu yapardım. Ben "kirayı fazla bulunuyorum, belki dava açacağım" diyen her kiracının kira ödememe hakkı olsaydı, vay halimize! Kira sözleşmede belirlenmiştir, fazla buluyorsa süresi içinde akdi fesh edebilirdi, bu talep eksik ödeme veya ödememenin bir mazereti olamaz.
Old 13-11-2009, 10:53   #3
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Alıntı:
1- Şimdi bu durumda C ile A arasında yeni bir kira ilişkisi mi kurulmuştur? Yoksa A ile B arasındaki kira sözleşmesindeki kiracılık hakkı devredilmiş mi olur?


Alıntı:
1. sorunuz için kira sözleşmelerindeki detayları vermeniz gerekiyor. Hatta aslında iki kontratta ayrıntılı incelenip bir sonuca ulaşılmalı. İlk sözleşmede kiracıya kiraya verme hakkı verilmiş mi, ikinci sözleşmede A'nın durumu nasıl tesbit edilmiş, sözleşme sonrası B'nin şimdiki durumu nedir gibi sorular 1. sorunuzun cevabını verirken önem taşıyor.

Sayın Admin,öncelikle cevabınız için teşekkür ederim.

-Kiralayan A ile B arasındaki sözleşmede ''kiracı,taşınmazı başka birisine kiraya verebilir,alt kira ilişkisi kurabilir '' diyor. B de C 'ye burayı kiralıyor.Hava parası alıyor. (Aslında C nin burayı tahliye etmek istememesinin nedeni de B ye ödediği hava parası )Aralarındaki sözleşme yazılı mı bilmiyorum. Kira tespit davasına bu sözleşme sunulmamış. Ayrıca C burayı B den kiraladıktan sonra B aradan tamamen çekiliyor ve 3 yıldır A ile B arasındaki sözleşmeye göre C kira bedellerini yıllık olarak kiralayan A ya ödüyor. Yani zımnen A, C nin kiracılığını C de, A yı kiralayan olarak kabul ediyor. Bu nedenle olayda alt kira ilişkisi olmadığını düşünüyorum. Hatta kira tespit davasından önce C , gönderdiği ihtarda '' üç yıldır kirayı ben ödüyorum,dolayısıyla beni kiracı olarak kabul etmiş bulunmaktasınız, size (A'ya ) geçen yıl yıllık 20.000 TL. kira ödedim. Bu yıl 15.000 TL. olmasını istiyorum.Çünkü çevredeki kiraların hepsi düştü,ekonomik kriz vs...'' yazıyor.Ancak peşin mi aylık mı ödemiş belirtmiyor. Kira tespit davasında da yıllık 15.000 E İNDİRİLMESİNİ TALEP EDİYOR.

---Elimizde sadece A ile B rasındaki yazılı kira sözleşmesi ve C nin yazılı ihtarı var . ( yıllık 20.000 TL. ödediğini ve kiracı olduğunu kabul eden.)

13 örnekle yenilenen yıl için 20.000 TL kira bedelini, (peşin ödenmesi gerektiği için ) takibe koymayı düşünüyorum. Ancak itiraz halinde C nin Noterden gönderdiği ihtar kira ilişkisinin ve bedelin ispatı ile tahliye için yeterli belge midir?

***Bu arada kişisel görüşüm ; 6570 sayılı kanuna göre sözleşme süresi dolmadan kira sözleşmesini feshetme yetkisi olan kiracının kiranın indirilmesi davası açmasında hukuki yararı olmadığını düşünüyorum. Çevredeki kiralar çok düşmüşse çevreden istediği işyerini ya da meskeni kiralayabilir.Kaldı ki kira indirilmesi talebi süre dolmadan 3 ay önce kiralayana tebliğ edilmiş ve kabul edilmemiş. Aynı şekilde kabul ettiği 15.000 TL yi de ödememiş. Açıkça dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı hareket edilmekte.Tespit davası bu nedenlerle reddedilmelidir diye düşünüyorum.


Teşekkürler.
Old 16-11-2009, 10:14   #4
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Sayın Admin ve site üyelerinin yorum ve önerilerini bekliyorum. Teşekkürler.
Old 16-11-2009, 10:27   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
Sayın Admin ve site üyelerinin yorum ve önerilerini bekliyorum. Teşekkürler.
Benim yorum ve önerimi beklemeyiniz: Sizin gibi düşünüyorum.
Old 16-11-2009, 10:47   #6
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
13 örnekle yenilenen yıl için 20.000 TL kira bedelini, (peşin ödenmesi gerektiği için ) takibe koymayı düşünüyorum. Ancak itiraz halinde C nin Noterden gönderdiği ihtar kira ilişkisinin ve bedelin ispatı ile tahliye için yeterli belge midir?
Evet bence yeterlidir. Bir kişi kiracı olduğunu ve kira bedelinin de 20.000-TL olduğunu noterden çektiği ihtarname ile ikrar ediyor. Siz de 20.000-TL ödemeyen bu kiracı için icra takibi yapıyorsunuz. Bu takipte kira bedelinin ne kadar olduğunun veya kiracı sıfatı bulunup bulunmadığının daha ne tartışması yapılabilir ki? Elinizde kapı gibi "noter onaylı ikrar" var.

Bu durumun sizin için tek handikapı, C'ye icra takibi yaptığınızda siz de kiracınızın C olduğunu ikrar ediyor olacaksınız ve B ile yaptığınız sözleşme sizinle C arasında artık bir hüküm ifade etmeyecek, o sözleşmeden kaynaklanan haklarınızı (C'ye karşı) yitireceksiniz ve elinizde miktarın belli olduğu ancak onun dışında hiçbirşeyin belli olmadığı şifahi bir kira sözleşmesi bulacaksınız. (Mesela -varsa- muacceliyet şartınızı, kira artış oranlarınızı vs. yitireceksiniz)

Bir diğer deyişle C'ye karşı icra takibi yapmanız, artık sizin de kiracınızın B değil, C olduğunu kabullenmeniz ve aranızda yazılı bir sözleşme olmadığı için de ilişkinizin bundan böyle sözlü kira akdine dönüşmesi demek.

Öte yandan siz bu icra takibini yapmasanız dahi durumun bu olduğu iddia edilebilir -ve zaten C ediyor- çünkü hatalı şekilde kirayı C'den bizzat almışsınız. Oysa sizin kiracınız B idi, sizin C'nin ödediği kirayı kabul etmemeniz ve kiraları B'den tahsil etmeniz gerekirdi.

Ancak zaten bu konuda olan olmuş, o nedenle sizin önerdiğiniz yoldan gitmeniz bence de en doğru strateji.
Old 16-11-2009, 10:49   #7
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Sayın Konyalı, kiracının tespit talebi hakkında aynı görüşte olduğumuza sevindim.

Ancak 2 nolu mesajımda detaylı olarak açıklamıştım, (özellikle bu mesajıma cevap bekliyorum)
13 örnekle C ye karşı takip yapmayı düşünüyorum.

1- Ancak C ile kiralayan A arasındaki İLİŞKİ yeni bir sözlü kira sözleşmesi midir yoksa C ilk yazılı kira sözleşmesindeki kiracı B nın kiracılığını devralarak ilk sözleşmeye taraf mı olmuştur?Ben ilk sözleşmeye taraf olduğunu düşünüyorum. Çünkü müvekkile karşı açtığı kira tespit davası ilk sözleşmedeki (A ile B arasındaki)kira süresinin bitiminde açıldı. Yani C ,baştan beri kendini ilk sözleşmeyle bağlı görüyor ancak bu ilişkinin hukuki boyutunu tartışmak istedim.

Ayrıca 2 nolu mesajımdaki şu sorumu da yineliyorum.
Alıntı:
2 ---Elimizde sadece A ile B rasındaki yazılı kira sözleşmesi ve C nin yazılı ihtarı var . ( yıllık 20.000 TL. ödediğini ve kiracı olduğunu kabul eden.)

13 örnekle yenilenen yıl için 20.000 TL kira bedelini, (peşin ödenmesi gerektiği için ) takibe koymayı düşünüyorum. Ancak itiraz halinde C nin Noterden gönderdiği ihtar kira ilişkisinin ve bedelin ispatı ile tahliye için yeterli belge midir?
3-- Kira Ödemesinin aylık mı yıllık mı yapıldığı konusunda tanık dinletebilir miyiz?Bu halde takibe itiraz olursa davayı sulh hukukta mı açmalıyım?
Teşekkürler.
Old 16-11-2009, 11:56   #8
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Aybüke Kağan
Sayın Konyalı, kiracının tespit talebi hakkında aynı görüşte olduğumuza sevindim.
Benim yorum ve önerimi beklemeyiniz: Sayın Admin gibi düşünüyorum.
Alıntı:

C ile kiralayan A arasındaki İLİŞKİ yeni bir sözlü kira sözleşmesi midir ?
Evet. Çünkü B hava parasını alarak çekilmiştir. B'nin çekilmesine A rıza göstermiştir. C yeri kiracı olarak gelmiş ve A yeni kiracılığa rıza göstermiştir.

Alıntı:
Ben ilk sözleşmeye taraf olduğunu düşünüyorum. Çünkü müvekkile karşı açtığı kira tespit davası ilk sözleşmedeki (A ile B arasındaki)kira süresinin bitiminde açıldı. Yani C ,baştan beri kendini ilk sözleşmeyle bağlı görüyor ancak bu ilişkinin hukuki boyutunu tartışmak istedim.
(C'nin kira süresinin bitimini kendi ihtarnamesi ile belirlemesi iyi olmuş; yoksa sözlü kira sözleşmelerinde kira döneminin başlangıç ve bitim tarihinin kanıtlanması kiralayan açısından büyük zorluk yaratırdı.)

Çekilen ihtarnameye bakılarak C'nin kira dönemini A ile B arasındaki sözleşmeye bağladığı söylenemez. Belki bu konuda C ile B arasındaki sözleşmede bir hüküm vardır. Çünkü C, A ile B arasındaki sözleşmenin tarafı olmadığından sözleşmenin bitim tarihini de bilmesi mümkün değildir.

2 nolu sorunuzu siz yazarken yanıtını Sayın Admin yukarıdaki mesajında vermiş. Sayın Admin'in görüşüne katılıyorum.

3- Tanık dinletilmesi için bir neden göremiyorum: C ihtarnamesinde kiranın yıllık ödendiğini yazmış zaten. Kiranın yıllık olduğu banka dekontlarından da anlaşılabilir. Tanığa ihtiyacınız olmaz kanısındayım.

Kira bedeli olarak hiç ödeme yapılmadığına göre kiranın ödenmemesine ilişkin tahliye davasını isterseniz icra mahkemesinde, isterseniz sulh hukuk mahkemesinde açabilirsiniz kanısındayım.

Yine de Sayın Admin'e soralım: Kira hukuku konusunda üstat kendileridir.

Saygılarımla
Old 16-11-2009, 13:49   #9
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Alıntı:
3- Tanık dinletilmesi için bir neden göremiyorum: C ihtarnamesinde kiranın yıllık ödendiğini yazmış zaten. Kiranın yıllık olduğu banka dekontlarından da anlaşılabilir. Tanığa ihtiyacınız olmaz kanısındayım.

Kira bedelinin yıllık olduğu kabul ediliyor ama ne zaman ödeme yapılacağına/yapıldığına dair ihtarnamede birşey yazmıyor. Temerrüt için Yıllık olan kira bedelinin peşin ödenmesi vb. mahalli uygulama veya yerleşmiş bir içtihat var mı acaba?
Old 16-11-2009, 14:11   #10
Aybüke Kağan

 
Varsayılan ilginç ve güzel bir karar

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi
Esas: 1991/14062
Karar: 1992/7143
Karar Tarihi: 25.05.1992
K
İRATESPİT DAVASI - BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ - ALACAK MUAACCEL OLMADIKÇA TEMERRÜTTEN SÖZ EDİLEMECEĞİ - KİRACININ EDAYI YERİNE GETİRME BORCU - KİRA TESPİT KARARI KESİNLEŞENE KADAR MUACCEL BİR BORCUN BULUNMADIĞI GİDEREK TEMERRÜT OLUŞMADIĞININ KABULÜ GEREĞİ
ÖZET: Taraflarca ittifakla belirlenen ifa günü, kira tespit davasından önceki uyuşmazlık konusu teşkil etmeyen kira miktarı ile ilgilidir. Mahkeme kararı ile saptanan yeni kira ile eskisi arasındaki farkların ifa günü ise anılan tespit kararının kesinleşme gününden önce olamaz. Bu nedenle, uyuşmazlığın B.K.nun 101/2. maddesine göre çözümlenmesi kira farklarının kararın kesinleşmesinden önce, ay be ay, yada yıllık kiralarda yeni dönem başlangıcından itibaren muaccel olduğunun kabulü mümkün değildir. Faiz ancak kesinleşme tarihinden itibaren istenebilir.
(818 S. K. m. 101, 248)
Dava: Yukar
ıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Borçlu Vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 23.12.1991 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: 1 - 12.1.1979 tarih 1/3 Sayılı İçtihadi Birleştirme Kararına göre kira tespit ilamları kesinleşmeden infaz edilemez. Borçlu, takip dayanağı tespit ilamının kesinleşmediğini ileri sürdüğüne göre bu husus incelenmeden karar verilmesi doğru değildir.
2 - Kabule göre de; temerrüdün ilk koşulu alacağın muaccel olmasıdır. Alacak muaccel olmadıkça temerrütten söz edilemez. Alacaklının alacağını isteyebilmesi için ne kanuna ne de sözleşmeye dayanan bir engelin bulunmaması halinde ortada muaccel bir alacak var demektir. (H. Özer, W Schönen Berger Borçlar Hukuku 1. kısım sayfa 751) ihtilaflı borçlarda temerrüt söz konusu olamaz. (Soymen-Erbil Türk Borçlar Hukuku Umumi Hükümler Sayfa 736: BEcker, Borçlar Kanunun Genel Hükümleri, 1. kısım 1967.S.594) Başka bir anlatımla, muaccel olmaktan maksat, borcun ifa zamanının gelmiş olması ve ifaya engel bir durumun bulunmamasıdır, Öyleki borçlu ifayı geciktirmek için artık herhangi bir sebebe dayanamayacak, alacaklıda borcun derhal ifasını istemek imkanına kavuşmuş bulunacaktır. İfa zamanı gelmiş olmasına rağmen borçlunun ifayı geciktirecek, ya da ifadan tüm olarak kaçınacak herhangi bir imkandan da yararlanamaması şarttır. (Feyzioğlu, B.Hukuku, 1969 S. 193) alacağın muaccel olması için öncelikle alacaklının edayı talep ve bu sebeple borçluyu dava edebileceği zamanının gelmiş olması gerekir. Ancak, bu koşul dahi bazı hallerde borçlunun temerrüde düşmesine yetmemektedir. Çünkü borçlu edayı yerine getirmeye mecbur olmadığı sürece edada bulunmadığından dolayı sorumlu tutulamaz. (V. Thur. B. Hukukun Umumi Kısmı C. Edege Tercümesi, S. 539 ve 650) 7.7.1965 tarih ve 5/5 Sayılı İçtihadi Birleştirme Kararının gerekçesinde açıklandığı gibi kira farkının mahkemede dava veya icrada takip edilebilir hale gelmesi için miktarının kesin olarak belli olması gerekir. Bu belirlilik ise ancak tespite ilişkin kararın kesinleşmesi ile olur ve kiracının edayı yerine getirme borcu da o zaman doğar. Kira tespit davası sonunda verilen karar uyuşmazlık bulunduğuna göre, yukarıda yazılı İlmi İçtihatlar ve 12.11.1979 tarih ve 1/3 Sayılı İçtihadi Birleştirme Kararının gerekçesinde vurgulandığı gibi, kira tespit kararı kesinleşene kadar muaccel bir borcun bulunmadığı giderek temerrüt oluşmadığının kabulü gerekir.
Taraflarca ittifakla belirlenen ifa günü, kira tespit davasından önceki uyuşmazlık konusu teşkil etmeyen kira miktarı ile ilgilidir. Mahkeme kararı ile saptanan yeni kira ile eskisi arasındaki farkların ifa günü ise anılan Tevhidi İçtihat Kararı gereğince tespit kararının kesinleşme gününden önce olamaz. Bu nedenle, uyuşmazlığın B.K.nun 101/2. maddesine göre çözümlenmesi kira farklarının kararın kesinleşmesinden önce, ay be ay, yada yıllık kiralarda yeni dönem başlangıcından itibaren muaccel olduğunun kabulü mümkün değildir. Faiz ancak kesinleşme tarihinden itibaren istenebilir.
Sonuç: Borçlu Vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmekle merci kararının yukarda yazılı nedenle İİK.366 ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 25.5.1992 gününde, oyçokluğu ile ile karar verildi.
KARŞI OY
Kira tespit kararı eda hükmü taşımamaktadır. Kiracının tespiti isteminin içeren dava dilekçesinin karşı tarafa tebliği ihtar niteliğinde değildir. Zira dilekçede tespit edilecek kira farklarının tahsili değil sadece aylık kira miktarının tespiti istenmektedir. Bu nedenle, tespit kararının kesinleştiği andan itibaren borçlunun temerrüde düştüğü söylenemez. Taraflarca belirlenen ifa günü, kira tespit davasından önceki, uyuşmazlık konusu teşkil etmeyen kiralarla ilgilidir. tespit kararının kesinleşmesi tarihine kadar geçen zaman için gerçekleşen kira farkı alacakları, birikmiş ve kararın kesinleşme tarihinde muaccel hale gelmiş alacak niteliğindedir. B.K.nun 101/1. maddesi gereğince alacaklının ihtarı olmadan borçlunun temerrüde düştüğü kabul edilemez. Ancak, tespit kararının kesinleştiği tarihten sonraki aylar kiraların, taraflarca kararlaştırılan ödeme tarihlerinde ödenmezse, o takdirde mücerret kararlaştırılan tarihlerde tespit edilen kiralar ödenmemesi ile borçlu mütemerrit olur. Somut olayda, biriken kira farklarının ödenmesi için borçluya ihtar çekilmemiş ve borçlu temerrüde düşürülmemiş olduğundan birikmiş kira farklarına takip tarihinden itibaren faiz istenebilir. Bu itibarla, bozma ilamının 2. bendindeki "faizin kesinleşme tarihinden itibaren istenebileceğine" ilişkin çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.


Old 16-11-2009, 15:11   #11
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Aybüke Kağan

Yukarıdaki karardaki kira tespit davası kira arttırımı içindir. Kararda eski kiranın ödenmesi gerektiği ama tespit edilecek yeni kira ile eski kira arasındaki farkın faizinin tespit kararının kesinleşmesinden sonra istenebileceği ifade edilmiştir.

Kiranın arttırılması davası sırasında
eski kira miktarı muaccel olur ise de
arttırılması istenen kira miktarı henüz muaccel olmaz.

Halbuki kiranın indirilmesi hakkındaki davada indirilmesi istenen kısmın dahi ödenmesi gerekir. Kiranın indirilmesi davasında eski kira ödeme zamanında muaccel olur; ihtarname ile kiracı temerrüde düşer. Davanın sonucu beklenmez.

Sizin aktardığınız kararda da aynı konu şu cümleyle işlenmiştir: "İfa zamanı gelmiş olmasına rağmen borçlunun ifayı geciktirecek, ya da ifadan tüm olarak kaçınacak herhangi bir imkandan da yararlanamaması şarttır." (Feyzioğlu, B.Hukuku, 1969 S. 193)

Hep hemfikiriz.
Old 19-11-2009, 16:55   #12
Aybüke Kağan

 
Varsayılan sözleşmenin yüklenilmesi ile ilgili bir karar-lütfen okuyun.

Alıntı:
Aybüke Kağan
Alıntı:
1- Ancak C ile kiralayan A arasındaki İLİŞKİ yeni bir sözlü kira sözleşmesi midir yoksa C ilk yazılı kira sözleşmesindeki kiracı B nın kiracılığını devralarak ilk sözleşmeye taraf mı olmuştur?Ben ilk sözleşmeye taraf olduğunu düşünüyorum. Çünkü müvekkile karşı açtığı kira tespit davası ilk sözleşmedeki (A ile B arasındaki)kira süresinin bitiminde açıldı. Yani C ,baştan beri kendini ilk sözleşmeyle bağlı görüyor ancak bu ilişkinin hukuki boyutunu tartışmak istedim.


Bu sorumla alakalı çok güzel bir karar buldum ve eklemek istedim.Sayın Admin ve sayın Konyalı ne dersiniz?

T.C. YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/9625
Karar: 2004/10945
Karar Tarihi: 14.10.2004
S
ÖZLEŞMENİN DEVRİ-DEVRALANIN DAVA HAKKI
ÖZET: Sözleşmeyi yüklenen taraf tam olarak girdiği sözleşmenin kendiliğinden tarafı olur. Yüklenen taraf, devreden taraf nasıl hak sahibi ve yükümlü ise, sözleşmenin diğer tarafına karşı aynı şekilde sorumlu ve hak sahibidir. Taraf değişikliğine rağmen sözleşme ilişkisi değişmeksizin devam eder.


(818 S. K. m. 259)
Dava dilek
çesinde kira parasının 1.1.2004 gününden başlayarak aylık 1.250.000.000 lira olarak tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
I- MADDİ OLAY VE YEREL MAHKEME KARARI
Davada 1.2004 tarihinden itibaren aylık kiranın 1.250.000.000 lira olarak tespiti istenilmiştir.
Mahkemece, davacının ne malik ne kiralayan olduğu, ibraz edilen temliknamenin ise davacıya dava açma hakkı vermeyeceğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiş olup hükmü davacı taraf temyiz etmektedir.
Dosya içine ibraz edilen 1.1.2003 tarihli temlikname ile "tüm yazılı ve sözlü kira sözleşmesine dayanan hakların, bu tarihe kadar ödenmeyen kira alacakları, ödenmeyen kiralardan doğan tahliye haklarının tamamen Mehmet'e (davacı) devir ve temlik edildiği" anlaşılmaktadır.
II- SÖZLEŞMENİN YÜKLENİLMESİ KAVRAMI
Devredilebilir nitelikte sözleşmeye dayanan bir borç ilişkisi, sözleşmenin taraflarının irade beyanları ile şekle tabi olmaksızın yüklenilebilir.
Sözleşmenin yüklenilmesi ile yüklenilen sözleşme ortadan kalkmaz. Sözleşme ilişkisinin sadece tarafları değişir, ilişkideki taraflardan biri ayrılır ve üçüncü kişi onun yerine geçer.
Sözleşmeyi yüklenen taraf tam olarak girdiği sözleşmenin kendiliğinden tarafı olur. Yüklenen taraf, devreden taraf nasıl hak sahibi ve yükümlü ise, sözleşmenin diğer tarafına karşı aynı şekilde sorumlu ve hak sahibidir. Taraf değişikliğine rağmen sözleşme ilişkisi değişmeksizin devam eder.
Yüklenen taraf, sadece varolan hakların sahibi ve borçların sorumlusu değildir. Aynı zamanda, gelecekte doğacak olan hak ve borçlarla da ilgilidir.
Yukarıda sözü edilen belgeden, kira sözleşmesinde kiralayanın bu ilişkiden ayrıldığı ve kendisinin yerine davacıyı ikame ettiği, bu hukuksal olguya cevabi ihtarname ile davalının onay verdiği anlaşılmaktadır. O halde bütünlük içerisinde ve üç taraflı olarak kendine özgü bir şekilde "sözleşmenin yüklenildiği"nin kabulü gerekecektir. Bu hukuksa ilişkiden çıkan sonuçlar şunlardır:
1- Taraflar anlaşma ile sözleşmede taraf değiştirmişlerdir.
2- Sözleşmeyi yüklenen (davacı) taraf devreden tarafın konumuna, baştan itibaren sözleşmenin tarafı imiş gibi sahip olur. Buna bağlı olarak da alacak haklarını kendi adına takip eder, yenilik doğuran hakları tek taraflı beyanı ile ileri sürer ve bu hakların ileri sürülmesine muhatap olur. Zira eski sözleşme ortadan kalkmamıştır.
3- Devreden taraf ile yüklenen tarafın devir sözleşmesi yapması ve bu sözleşmenin hüküm ve sonuç doğurmasını sözleşmede kalan tarafın icazet vermesine bağlı kılmaları olanaklıdır.
III- UYUŞMAZLIĞIN HUKUKSAL TAKDİRİ
Dosya kapsamından; uyuşmazlık konusu olayda; dava dışı kişilerin (malik ve kiralayanlar) kira sözleşmesine dayanan haklarını; ödenmeyen kira alacaklarını ve kiralardan doğan tahliye haklarını davacıya temlik ettikleri; davalının ise 27.5.2003 tarihli cevabi ihtarname ile davacıyı hak sahibi olarak kabul edip bundan sonraki ödemelerin kendisine yapılacağını bildirdikten sonra makul bir bedel üzerinden yeni dönem kira parası hakkında uyuşmak istediğini bildirdiği anlaşılmaktadır.
Davalının duruşmadaki davacının sıfatına ilişkin açıklamaları çelişkili davranış olup hukuken himaye görmez.
IV- SONUÇ
Mahkemece, yukarıda anlatılanlar ışığında davacının "dava açma sıfatı"nın olduğu kabul edilerek işin esası hakkında inceleme yapması gerekirken eksik inceleme ile ve yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önüne tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.





Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kiralananın erken tahliyesi&kiracının temerrüdü hidayet Meslektaşların Soruları 12 26-02-2016 12:42
Ödeme Emrinin Tebliğinde Önce Ödenmesi Halinde Kiracının Temerrüdü av.taydin Meslektaşların Soruları 4 26-04-2011 17:19
Kiracının Açtığı Kira Tesbit Davası Admin Meslektaşların Soruları 32 22-02-2010 15:40
Kiracının Temerrüdü Nur Hukuk Soruları Arşivi 4 01-08-2005 21:20


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07395196 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.