Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Hakim'in Avukatı, Avukatın Hakimi Şikayeti

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-11-2006, 13:22   #31
medenikal

 
Varsayılan

asker de olduğu gibi;

ben rütbeye selam veririm içindekine değil;

türk milleti adına karar veren ;

bir hakimsen ;savcıysan davranış ve sözlerinde o makam ve koltuğun hakkını vererek oturacaksın;

o makama sen değer katacaksın ;

yoksa o makam sana değil,

Old 01-11-2006, 14:25   #32
avhchngr

 
Varsayılan

Avukata kalemde, duruşma salonunda gösterilen yada daha doğrusu ( gösterilmeyen ) saygının büyük bir kısım sorumluluğunun biz avukatlarda olduğuna inanıyorum. Hakimin karşısında ağzını açamayan, hakimin makamına gösterilen saygının ötesinde neredeyse kutsal bir dokunulmazlık sağlayan, kaleme rica minnet iş yaptıran bizlerin tavrı değişip, birlikte hareket etmeyi öğrenmediğimiz sürece sanırım bu yaşadıklarımız mesleğimizin kaderi olmaya devam edecek.
Old 01-11-2006, 18:02   #33
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Hakim'in Avukatı, Avukatın Hakimi Şikayeti

Arkadaşlar unutmayın;

Oyun bittiğinde şah ile piyonu aynı kutuya koyarlar.

Ama bu deyim biraz değişecek gibi gözüküyor.

Ankara barosu geçenlerde emekli bir savcının avukatlık başvurusunu reddetti.

Saygılar
Old 08-11-2006, 09:08   #34
mustigocer

 
Varsayılan

merhaba
sayın muzaffer erdoğan görüş ve düşüncelerinize aynen katılıyor ve destekliyorum. Öncelikle biz düşünen fikir üretebilen bir diğer canlılardan çok ama çok farklı ayrıcalıklara sahibiz ama kişisel kullanıyoruz. aslında toplumsal kullansak sorunlar kendiliğinden çözülür. Saygılarımla.

mustafa göçer
Emekli bankacı
Old 14-11-2006, 01:00   #35
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Hakim'in Avukatı, Avukatın Hakimi Şikayeti

Sevgili arkadaşlar

Unutmayın

"Oyun bitince şah da piyon da aynı kutuya konur"

Bence "şahların" kutunun dışında kalması riski artıyor. Bu istediğimiz bir durum değil

Sokakta kalmasınlar.

Saygılar
Old 16-11-2006, 02:56   #36
ibreti

 
Varsayılan

Şimdiki zamanın siyasilerinden birisi derslerimize giriyordu üniversitedeyken.
Şahıs daha ilk dersine girmişti. Sınıfta bir gürültüdür koptu. Sıralara vurmalar, homurdanmalar, laf atmalar... Şahıs hiç umursamadan kürsüye geçti. Yazı tahtasının önünde durup "Arkadaşlar! Bir dakika dinlemenizi rica ediyorum." dedi ki bütün sınıf birden sustu.
Eline tebeşiri alıp geçti yazı tahtasını önüne. Tahtaya 1 yazıp sınıfa dönerek "Arkadaşlar bu 1 şahsiyettir! Kişide yaradılış itibari ile varsa vardır yoksa yoktur!"... Devam etti konuşmaya...
"Hanım kızımız kolej mezunu..." deyip 1'in yanına 0 yazdı...
"Hanım kızımız ... ülkelerini gezmiş, görmüş..." 10'un yanına bir 0 daha yazdı..
"Hanım kızımızın ... hobileri var.." 100'ün yanına bir 0 daha yazdı...
Kişinin edinimleri ile ilgili anlatımlar ve sıfırlar arttıkça arttı.
En sonunda baştaki 1'i silip "Arkadaşlar, bütün bu değerler, yani 1 rakamını trilyonlara vardıran değerler 1 ile, yani şahsiyet ile varlık ifade ederler. Şahsiyet olmayınca hepsi sıfırdır! Hepinize teşekkür ederim.." diyerek bizlere ilk dersimizi vermiş oldu.

O ders epey derin etkiler yaratmış olacakki aradan 24 yıl geçmiş olmasına rağmen hala bugün gibi hafızamda.
-

Sorun yargıçlık, savcılık ya da avukatlıkta değil. Sorun şahsiyette.

Çok eski sayılmaz. 09.09.1996'dan bu yana avukatlık yapıyorum. Bu süre içerisinde;

1)Taraflar fazla gider ödemesin ve işler sürüncemede kalmasın diye kadastro bölgesine çadır kurup bir hafta boyunca çadırda barınarak 200'e yakın dosyanın keşif işlerini yürüten ve o hali ile kimseyi küçümsemeyen yargıç Ferda'ları,

2)Tanıkları dikkatli bir şekilde dinleyip, en ince ayrıntısına kadar tanığın beynini didik didik ettikten sonra hemen her tanığa mahkemeye gelip bilgi verdiği için teşekkür etmeyi ihmal etmeyen yargıç Sezai'leri,

3)Yargılamasını sürdürdüğü davalarda babacan yanını ön plana çıkararak tarafları sulh edip barıştırmadan bırakmayan yargıç Serhat'ları,

4)Müşteki vekili olarak baktığım bir soruşturma dosyasını sanık vekili meslektaşım ile birlikte inceler iken karşı vekiller olduğumuzu öğrenince "yahu burada ben eksik kalmışım.." diyerek dosya üzerinde üçlü tartışma keyfini yaşatan savcı Özcan'ları tanıdımız kadar,..

Doğal ortamlarında hiç bir şey (ya da her neyse o) iken yargıç, savcı, avukat vs. payeleri ile varlık ifade etme çabasında (kendini kanıtlama çabası) boğulan sorunlu tiplerle de karşılaşacağız.

Sorunlu tipler olmazsa ötekilerin kıymeti zor anlaşılır

Saygılarımla..
Old 24-12-2006, 04:16   #37
KocherO

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ibreti
Şimdiki zamanın siyasilerinden birisi derslerimize giriyordu üniversitedeyken.
Şahıs daha ilk dersine girmişti. Sınıfta bir gürültüdür koptu. Sıralara vurmalar, homurdanmalar, laf atmalar... Şahıs hiç umursamadan kürsüye geçti. Yazı tahtasının önünde durup "Arkadaşlar! Bir dakika dinlemenizi rica ediyorum." dedi ki bütün sınıf birden sustu.
Eline tebeşiri alıp geçti yazı tahtasını önüne. Tahtaya 1 yazıp sınıfa dönerek "Arkadaşlar bu 1 şahsiyettir! Kişide yaradılış itibari ile varsa vardır yoksa yoktur!"... Devam etti konuşmaya...
"Hanım kızımız kolej mezunu..." deyip 1'in yanına 0 yazdı...
"Hanım kızımız ... ülkelerini gezmiş, görmüş..." 10'un yanına bir 0 daha yazdı..
"Hanım kızımızın ... hobileri var.." 100'ün yanına bir 0 daha yazdı...
Kişinin edinimleri ile ilgili anlatımlar ve sıfırlar arttıkça arttı.
En sonunda baştaki 1'i silip "Arkadaşlar, bütün bu değerler, yani 1 rakamını trilyonlara vardıran değerler 1 ile, yani şahsiyet ile varlık ifade ederler. Şahsiyet olmayınca hepsi sıfırdır! Hepinize teşekkür ederim.." diyerek bizlere ilk dersimizi vermiş oldu.

O ders epey derin etkiler yaratmış olacakki aradan 24 yıl geçmiş olmasına rağmen hala bugün gibi hafızamda.
-

Sorun yargıçlık, savcılık ya da avukatlıkta değil. Sorun şahsiyette.

Çok eski sayılmaz. 09.09.1996'dan bu yana avukatlık yapıyorum. Bu süre içerisinde;

1)Taraflar fazla gider ödemesin ve işler sürüncemede kalmasın diye kadastro bölgesine çadır kurup bir hafta boyunca çadırda barınarak 200'e yakın dosyanın keşif işlerini yürüten ve o hali ile kimseyi küçümsemeyen yargıç Ferda'ları,

2)Tanıkları dikkatli bir şekilde dinleyip, en ince ayrıntısına kadar tanığın beynini didik didik ettikten sonra hemen her tanığa mahkemeye gelip bilgi verdiği için teşekkür etmeyi ihmal etmeyen yargıç Sezai'leri,

3)Yargılamasını sürdürdüğü davalarda babacan yanını ön plana çıkararak tarafları sulh edip barıştırmadan bırakmayan yargıç Serhat'ları,

4)Müşteki vekili olarak baktığım bir soruşturma dosyasını sanık vekili meslektaşım ile birlikte inceler iken karşı vekiller olduğumuzu öğrenince "yahu burada ben eksik kalmışım.." diyerek dosya üzerinde üçlü tartışma keyfini yaşatan savcı Özcan'ları tanıdımız kadar,..

Doğal ortamlarında hiç bir şey (ya da her neyse o) iken yargıç, savcı, avukat vs. payeleri ile varlık ifade etme çabasında (kendini kanıtlama çabası) boğulan sorunlu tiplerle de karşılaşacağız.

Sorunlu tipler olmazsa ötekilerin kıymeti zor anlaşılır

Saygılarımla..


Abi bu yazdığınız herşeyi yeteri kadar açıklıyor. Sorun kişilik sorunudur, başka bişey değil. Daha stajyer olmama rağmen yargıcın iyisini de gördüm kötüsünü de.
Saygılar...
Old 24-12-2006, 15:32   #38
Kadir COŞKUN

 
Varsayılan mesele şahsiyet meselesi

Sevgili Meslektaşım KocherO' ya katılmamak elde değil, 1 in yanına konan 0 lar ne kadar çok olursa olsun eğer baştaki 1, sağlam bir temelde kişiliğin ayrılmaz bir parcası haline gelmemiş ise; 0 ların yani konumuzda mesleki sınıf ve ya statülerin hiç önemi olmadan maalesef yakışıksız davranışlar sergilenebilmekte.

Olaya başka bir yönden bakacak olursak da bi çok meslektaşım bu durumda baronun etkin olabileceğinden bahsetmekte ki ben buna maalesef katılma imkanı bulamıyorum. Zaten barolarımız yeterince etkin olsa ve temsilde liyakatı sağlayabilmiş olsalar bir yargıcın, bir savcının, - bırakın onları- bir kalem memurunun diyaloğu avukatlarla daha farklı olurdu diye düşünüyorum.

Saygılarımla...
Old 24-12-2006, 18:00   #39
bozoli

 
Varsayılan

anlayışlı davranmak ve herkese hoş görülü yaklaşmak zorunda olan hakimler hiç bir avukata ne emir verebilir ne de ondan alabilir. duruşma günü ve saati için uygun zamanı avukatlara sormak ve ona göre duruşma saati tayin etmek zorunda olan hakimi bence şikayet edebilirsiniz.
Old 24-12-2006, 22:54   #40
Av.Ergün Vardar

 
Acil Saygı

Emredersiniz efendim,emriniz olur,nasıl taktir buyurursanız,efendim ,efendim efendim....Avukatların tamamına yakını hakim ve savcılara gerken saygıyı göstermektedir.Hatta bazen yukarıdaki ifadelerde belirtidiği gibi bu aşırıya kaçmaktadır,bu kadarına da pes doğrusu dedirtecek derecede aşırıya kaçınılan hal ve hareketler avukatı hakim karşısında biraz da kendi söz ve tavırlarının neticesi olarak zor durumda bırakmaktadır.Bence ne olursa olsun önce nezaketi, nezaket ölçüsünde göstermek gerekir.Efendimiz yok bizim,köle de kullanmadık.Saygılarımla....
Old 25-12-2006, 19:04   #41
beccaria

 
Varsayılan

Lütfen şikayet edin.. Mahkemeler Hakime/Savcıya mülk olmadığını öğrensin ler.Sonuna kadar da işin peşini bırakmayın...
Old 25-12-2006, 19:38   #42
papoose

 
Varsayılan şikayet şikayet şikayet

gerçekten de şikayet etmek doğruya ulaşmak için en güzel yolmuş kavga ettiğimiz bir hakim ben adalet bakanlığına şikayet ettikten sonra öyle bir düzeldi ki neredeyse tüm avukatlara karşı olan tavrı bir anda tam olarak ters döndü avukatları düşman görmeyen hakimlere bir diyeceğim yok ancak kötüniyetli olanları küçükken ezerseniz adalet de doğru işleyecektir. Sonuçta onlarda bir insan tamam bazen kötü zamanları olabilir tıpkı bizim olduğu gibi ancak bir hakim de kötüniyetli hareket etmekteyse bu durumda şikayetçi olmak onun kendine gelmesi için en sağlıklı olan yol olacaktır.
Old 25-12-2006, 22:27   #43
nergiskaragulle

 
Varsayılan

Şikayet etmek neyi çözer ki,yapmayın lütfen...Sonra başlasın karşılıklı şikayetler,ohhh ne ala... Hakimlerin ve avukatların kişisel hırslarla birbirlerini ezmeye çalışmasından ziyade daha önemli görevlerinin olduğunu düşünüyorum,yanılıyor muyum acaba???Bir hakim avukatlara veya taraflara bu şekilde davrandı diye olayı bu boyutlara getirmemek lazım meğer ki bu tarz davranışları süreklilik arzetmesin..Süreklilik arzetmesi de zaten o hakimin kürsüde çok fazla kalamayacağının göstergesidir..
Old 26-12-2006, 13:09   #44
onur uğur kaplan

 
Varsayılan

avukat hanım kesinleşmiş yargı kararlarına karşı olağanüstü kanun yolu olan Adalet bakanlığına itiraz yolu ile dosyanın tekrardan incelenmesini isteyin
Old 26-12-2006, 22:03   #45
avukat1980

 
Varsayılan olmaaaaazzz...

Bende 3 yıl önce bir savcıyı baroya ve bakanlığa şikayet etmiştim Hala ses soluk yok.Bence barolar ve birliğin hiç bir işlevi yok...Kapatılsınlar ve sendika tarzı barolara izin verilsin...tabiplerin birliği mimarların odası var,ya bizim neyimiz var..vestiyerimiz ve fotokopi odalarımız...
Old 26-12-2006, 23:36   #46
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Türk Hukuk Sitesi Forum Alanları > Hukuk Forumları > Hukuk Sohbetleri > Hakim'in Avuk

Arkadaşlar bu olay bir savcının avukatlığa başvurusu ve reddi nedeni ile de tartışıldı.

baroların yasdl olarak etkinliği var. Savcının B.B. itirazı reddedildi. Top adalet bakanlığında.

Bence hiç bir baro, görevi nedeni ile karşısına gelen avukatlara siz sahtekarsınız anlamında sözler söyleyen bir insanı mesleğe kabul edemez. (bunlar bana anlatılanlar) Biz meslek kurallarına uymama nedenbi ile bir sürü avukatı mesletket yasaklıyoruz. BÖYLE BİR SAVCIYI ALMAK ZORUNLUĞUMUZ NEREDEN DOĞUYOR?

Adelet BAKIŞ AÇISI eşitlik, Hukuk; haklar temelinde oluşur.MESLEĞİ SAHTEKARLIK OLRARAK NİTELEYEN BU İNSAN NİYE AVUKAT OLMAK İSTİYOR?

Herkese saygılar.
Old 03-02-2007, 12:00   #47
Av.Neşe

 
Varsayılan

Bance kimsenin kimseyi aşağılama hakkı yoktur. Bunu sadece hukukçular açısından değerlendirmemek gerekir. Hiç bir insanın hiç bir insana üstünlüğü yoktur.Nasıl ki astın üstüne saygılı davranması gerekiyorsa üstün de astına aynı saygıyı gösterme zorunluluğu vardır. Kaldı ki hakim ve savcılar avuktaların üstü kesinlikle değildir. Bunu akıllarından geçirmeye bile hakları yoktur. Aynı hukuk fakültelerinden mezun olup meslektaş olduklarını kabul etmek zorundadırlar. Ancak ülkemizce hepsi demiyorum ama pek çok hakim "meslektaşımız!" tarafından bu durum gözardı edilmektedir.Durumu bu hale getirme açısından da her iki cümlenin birinde mutlaka "efendim" kelimesini kullanmamız açısından katkımızın yüksek olduğunu düşünüyorum.Şunu da belirtmekte yarar vardır ki "Şikayet anayasıl bir haktır" ve herkes bu haktan yararlanabilir.
Old 09-03-2007, 14:08   #48
duha

 
Varsayılan

maalesef yargılama devam ediyor.hiç bir olumlu gelişmede yok
ve barom çok sağolsun ilgilenmiyor bile
Old 10-03-2007, 17:28   #49
persona

 
Varsayılan

bence sorun iki tarafinda birbirini tanimamasi ve kendini karsi tarafin yerine koyammasindan kaynaklaniyor, bunu onleminin belki bir yolu , hakim olma yonteminin degistirilmesi olabilir, bazi yabanci ulkelerdeki gibi hakimleri belli bir sure tertemiz bir sicille avukatlik yapmis insanlardan secsek bence aradaki saygi ve anlayis bagi buyuk oranda kurulacak gibi... boyle, ayri bir kampta yetisen hakimlerimiz ister istemez kafalarinda onyargilarla meslege basliyorlar, bu da aradaki saygi bagini kopariyor...
saygilar...
Old 10-03-2007, 17:54   #50
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Sayın Av.Neşe
Durumu bu hale getirme açısından da her iki cümlenin birinde mutlaka "efendim" kelimesini kullanmamız açısından katkımızın yüksek olduğunu düşünüyorum.
1980'li yıllarda İzmir 2.Sulh Hukuk Mahkemesinde duruşmam olursa mutlu olurdum. Hakim Erdoğdu Çalış iri cüssesinden beklenmeyecek kadar kibar bir insandı. Her avukata her cümlesinde ''efendim'' diye hitap ederdi. Avukatlar kendisini çok sever ve sayardı. Ama onun bu incelikli hitabına bazen aynı incelikle yanıt vermezlerdi. İşte o zaman ben içimden meslektaşlarıma kızardım.

Keşke iş ilişkisi mesafesinde olan herkes birbirine 'efendim' diye hitap etse. Bu hitap çalışmayı daha kolay ve daha zevkli hale getirebilir.

Sayın Hakim Erdoğdu Çalış'ı daha emekli olmadan bir kalp krizi sonucunda kaybedeli 20 yılı geçti. Adı hala aklımda. Sesi hala yüreğimde.

Saygılarımla
Old 13-03-2007, 15:10   #51
ANTEPLİ

 
Varsayılan müjde arkadaşlar!!!!!

siz bunları tartışadurun,yargıtay çok güzel bir karara imza attı.
Bundan böyle bırakın hakimlerin avukatları fırçalamasını,adamlar trafik kurallarını hiçe sayarak ve tüm kuralları ihlal ederek trafikteki diğer insanların canlarına kast edercesine kurallara aykırı davransalar bile hiç kimse onlara ceza yazamayacak haberiniz olsun karşınıza çıkan trafik canavarının önce kimliğine bakın sonra kafa tutun!!!
Yani aynı kategoride olan bir avukat olaki hakim dosyasını müracaata bırakmasın diye hız sınırını %10 bile geçse cezayı yiycek ama,böyle bir sorunu olmayan bir hakim hız sınırını %100 bile aşsa bu beyefendiye kimse ceza yazamayacak.
Old 15-03-2007, 13:13   #52
duha

 
Varsayılan

siz zannediyormusunuzki bakanlık hakim için izin verecek
mümkün değil anında koruma altına alınarak.şikayet reddedilir.zaten ilginç olan avukat şikayetlerinde baronun hiçbir elemanının olmaması sadece hakimlerden oluşan bakanlık ceza işleri genel müdürlüğünün soruşturma ve kovuşturma işlemi hakkında karar vermesi ve gene hakim olan en yakın ağır cezanın son soruşturma izni vermesi değilmi.yargılamada nerede yapılıyor zaten barolar birliğinin herhangi bir üyesi bulunuyormu?Elbette hayır
Old 14-06-2007, 20:42   #53
Av.Hatice Çilenger

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım herhalde bugün başıma gelen hiçkimsenin başına gelmemiştir .Şöyle ki Sulh Ceza mahkemesinin kapısı önünde duruşma bekliyorum duruşma saati 9.30 ama listede 25.inci sıradayım.Bir meslektaşımla oturarak sıramızı beklerken muhabbet ediyoruz .Beklerken 1 saat geçti ,mübaşirin hiç isim seslenmediğini görünce arkadaşım gidip baktı ve yanıma gelerek
"Boşuna bekliyormuşuz hakim başvuranı alıyormuş dedi. Sizi de söyledim şimdi bizi de alacaklar dedi. Nitekim ; biraz sonra arkadaşım alındı 10.sıradaydı..ben kendimi hatırlattım mübaşire.. A,o dosyayı aldık dedi.Nasıl olur ben buradayım ve 25.inci sıradayım bak 10.yeni giriyor,ismimi okumadınız..Cevap aynen şöyle:"Biz seslenmiyoruz geleni alıyoruz,hakim böyle istiyor" dedi .duruşma salonuna girdim ,hakime durumu ilettim ."Ne yapalım alın dosyaya bakın" dedi. Dosyaya baktım;Hakkımızda ihzaren celbine kararı vardı .Ve müşteki avukatı girmişti .Yani o başvurmuşve girmiş ben dışarda beklerken sanık vekili okunmadan duruşma yapılarak ,dava 6 ay sonraya ertelenmişti.Hakim sızlanmama sinirlenerek Git Adalet Bakanlığına şikayet et,ben kırk senelik hakimim diye bağırdı.Maalesef hakim 40 senede bu usulü öğrenememiş mi diye düşünmem lazım ..?
Lütfen Meslektaşlarım ,hep böyle çaresiz mi kalacağız. Kürsüden Ben ne dersem o olur diyen ,yeni yeni usuller icat eden, hakimler karşısında Tabi ki biz sac ayağını özenle koruyalım ama böyle hakimlerle çalışırken bu nasıl olacak,Onlara nasıl anlatacağız avukatın da sac ayağından biri olduğunu ...
Tabiki kürsüden indikten sonrada emekli hakim unvanlarından vazgeçemiyorlar,Avukatı bir meslektaş olarak görmeyenler, emekli olunca kendilerine Emekli hakim sıfatı ile farklı bir statü yaratmaya çalışarak aramızda dolaşıyorlar ..Bu doğru mu ?Barolar bu unvanlarla ortaya çıkanları baroya kabul etmemeli diye düşünüyorum.Ama Emekli Hakim Avukatlar Barosu diye bir Baro kurulursa bir diyeceğimiz olamaz orada kendi üst sınıfları içinde birbiriyle teşriki mesaide bulunabilirler.Avukat azarladıkları hırpaladıkları günlerin anılarını kendi aralarında yad edebilirler.
Çok değerli ,onurlu, vakur, hukuku da onun tüm müesseselerinide onların üyelerinide benimsemiş saygı dolu hakimlerimizin bulunduğunuda biliyoruz.Herhalde onlar sayesine yargı düzenimizde bütün olanlara rağmen ayakta duruyor.Selam olsun Hukuka ve hukukçuya saygısı olanlara..
Old 18-06-2007, 05:49   #54
Deniz İpek

 
Varsayılan

savcı - hakım /hakım- avukat bunlar en cok tarsılan konular,herkes yorulmus ne bunları konusmaktan,
ama sunda hemfikiriz hakımler uzerımızde baskın rolledeler madem tum Turkıye budurum bukadar farkındalar pekı.. neden elımızden bıseyler gelmıyor.avukatlar Turkıyede cok fazla.bırlık olup bu engelı asabılmenın bı yolu olmalı AAMMAAA O YOL NEDIR?? BIR BILEN YOKMU
Old 16-08-2008, 10:48   #55
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Ses verince fikirler, ne sonuçlar çıkıyor...

İnisiyatif.Net'ten bir elektronik posta düşmüş de sepetime.

Paylaşmak istedim.


"Fakülteyi Bitir de! En Kötüsü, Bir Avukat Olursun...

M. Görkem Büyükgövez



Oysa kötüsü değil bence, avukat olmak. Ciddi bir süreç olan yargılamanın üçayağından biri avukat. Kırık ya da kısa ayak değil. Makamın üzerine oturtulmaması mı diğer ayaklardan kısa gösteriyor avukatı, yoksa avukat mı makama saygıyla mesleğine olan saygısını dengeleyemiyor? Belki de duruşmayı yöneten, uyuşmazlıklara çare bulan ve aslında yaptığı iş küçümsenmeyi hiç hak etmeyen yargıç, avukatın yaptığı işi ciddiye mi almıyor? Bunları düşünür oldum bu aralar.

Ben ve fakültedeki arkadaşlarımın içinde bulunduğu süreç, zor, yorucu ve zaman zaman sıkıcı. Öğrenmeyi öğrenmek yerine önümüze sunulanları hap gibi yutmamız isteniyor bizden. Araştırmaktan sakınılıyoruz nedense. Yani akvaryumumuzun dışına pek çıkartılmıyoruz fakültede. Kitapta olanların dışında uygulama adına hiçbir şey öğretilmediği gibi öğrenmemiz için teşvik de edilmiyoruz. Diplomamızı elimize almamızla akvaryumumuz kırılacak ve biz sudan çıkmış balıklar olarak staj dönemine başlayacağız. İşte ben sudan biraz erken çıkıp staj döneminde üzerimde olması muhtemel şaşkınlığı azaltmak, okulda yuttuğumuz hapların(!) uygulanmasını görmek ve işin mutfağındaki kokuyla biraz erken tanışmak amacıyla akvaryumumu biraz erken kırıp, karşıma çıkan “sen önce okulunu hallet”, “daha çok erken, otur ders çalış” gibi tüm sözlü engellere inat, yaz tatilimi bir hukuk bürosunda, çalışarak değerlendirmek istedim. Bu isteğim, hayatın, sıralarımızda çözdüğümüz olaylar kadar basit olmadığını, birçoğumuzun hayatının kıymete değer olduğunu fark etmeme neden olurken ileriye dönük mesleki planlarımın ve özellikle yargılama yetkisini kullanan hâkimlere karşı bakış açımında değişmesine sebep oldu.

Çoğumuz fakültedeki yaşamımızın sonunda bizi bu yaşamdan daha zor olmayan bir meslek hayatının beklediğini umut ediyoruz ve yine bir çoğumuz sınava tabi olan hâkimlik ve savcılığı, sınava tabi olduğu için ikinci plana atıyoruz. İşte işin başında biz avukat adaylarına, daha başarılı olan, hâkim olur dayatması uygulanıyor istemsiz. “Okul bitsin hâkimlik-savcılık sınavlarına hazırlanacağım savcı olmak istiyorum” dediğiniz zaman prestijiniz artıyor. Zaten çoğumuz büyüklerimiz tarafından “Hâkim ol savcı ol, avukat olup da ne yapacaksın” nasihatlerine maruz kalıyoruz. En azından benim yaşadıklarım bunlar oldu bugüne kadar. Duruşma salonlarında karşılaştıklarım ise sorunun aslında daha karmaşık ve trajik olduğunu gösterdi bana. Ve düşündürdü; acaba büyükler mi haklı?

Yargı yetkisini kullanan hâkimin yetkinin tek elinde olmasına dayanarak, makamının da ona verdiğine inandığı güçle, kürsüden, alaycı, azarlayıcı ve karşısındaki avukatın meslek onurunu zedeleyici sözlerde bulunduğuna şahit oldum. Hâkimin, oturduğu makama kendisinin değer katacağını fark edemeyip kendisiyle beraber mesleğinin adına da zarar verecek sözler sarf ettiğini görmek ve karşısındaki avukatın kişiliğine saygı duymasa da savunma makamına saygı duyması gerektiğini unutmasına tanık olmak, makamlarına duyduğum saygının yaralanması bakımından beni üzdü. Müvekkillerinin haklarını savunmayla görevli avukatların ise kendi haklarını savunmamaları, üzüntüme şaşkınlık ekledi. İşte bu noktada makama saygı-mesleğe saygı dengesizliği ile karar verene cevap vermeme adına mesleğe zarar verme başlıkları canlandı kafamda. Adalet dağıtmakla görevli olan yargıçlarla adalet peşinde koşan avukatlar arasındaki adaletsizlik, kendi adıma “ileride ben ne yapmalıyım, azarlayan tepeden bakanlardan mı yoksa azarlananlardan mı olmalıyım?” diye düşünmeme sebep oldu.

Gerçekten ne yapılmalı? Kürsüde oturmayı mı seçmeli, alaycı gözlerle bakıp azarlayıcı sözler söyleyebilmek için; yoksa annemin de dediği gibi fakülteyi bitirip en kötüsü bir avukat olmakla mı yetinilmeli. Şapkasını önüne almalı bence herkes. Hâkimler kendilerini o salonun efendisi, avukatları da karşısına gelen herhangi biri olarak görmekten vazgeçmeli. Yargılama sürecinin olmazsa olmazı olan avukata kendilerinin de bir gün ihtiyaç duyabileceğini, onlarla aynı fakültenin aynı sıralarında hukuk ilmini öğrendiklerini, aralarında altlık üstlük ilişkisinin bulunmadığını unutmamalı. Tabi ki avukatlar da, sıfatlarının hak ettiği saygının farkına varıp duruşlarını ona göre değiştirmeli. Daha dik, hatta dimdik durmalı. Gerektiği yerde karşılarındaki yargıcın çiğnediği haklarının sonuna kadar koruyucusu olabilmeli. Hâkim bana şunu dedi bunu dedi diye forumlarda dövünmektense[1] hak arayıcı olarak önce kendi haklarını sonuna kadar aramalı. Barolarıyla bu sıkıntılarını paylaşmalı, barosunun işin üstünde durması için konunun takipçisi olmalı. Peşini bırakmamalı. Hâkimlere ve savcılara aralarındaki ilişkinin karşılıklı saygı esasına dayandığını ısrarla hatırlatmalı.

Biz genç avukat adaylarının, duruşma salonlarında hâkimler tarafından azarlanan avukat görüntülerine şahit olup mesleğe, geleceğe karamsar gözlerle bakmasına engel olmak, çoktan yara görmüş meslek onurunu onarmak, en önemlisi mesleğe sahip çıkmak siz avukatların görevi.

Bu sistemin, “en kötüsü, bir avukatı (!)” olunmamalı.

Ankara, 12.08.2008"


--------------------------------------------------------------------------------

[1] http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=4947 (son yararlanma 11.8.2008
Old 17-08-2008, 00:31   #56
Av.Ali Erdem

 
Varsayılan

Aslında önemsiz gibi gelebilir ama bir konu daha var bu da önemli....Bu da mahkemelerde ki avukat-savcı-hakimlerin bulundukları yerle ilgili...Bu konuyu geçen günlerde diğer avukat arkadaşlarla ve de aramızda bulunan hakim-savcı adayı arkadaşla da konuştuk.Konu şu;
mahkemelerde savcı ile avukatlar eşit kürsüde olmalı olmamalı mı?Ben olmalı diyenlerdendim.Sebeplerini de söyledim.Ama bir meslektaşım ile diğer hakim savcı adayı dostum muhalefet ettiler.Yani kürsü eşitliği istedim.Mahkemenin fiziki ortamından başlıyor ast-üst ilşkisi ve bu da tavırlara yansıyor...
Old 30-08-2008, 00:18   #57
üye25667

 
Varsayılan

Öncelikle duruşma esnasında veya odasına girdiğinizde yargıç ve savcılarımıza "Efendim" le başlayarak hitap edip; ara kararına "başüstüne efendim" diyen arakadaşlar bu alışkanlıklarını terkederse dirayetli meslektaşlarımız aradaki dengeyi itinayla koruyacaktır. Sonuç olarak kimse kendini avukatın üstünde bir emir makamı olarak görmeyecek aşağılamaya çalışmayacak saygı ortamı oluşmaya başlayacaktır.
Old 30-08-2008, 09:30   #58
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın murdican

Dünyayı güzelleştiren nezaketten adalete zarar gelmez:

Avukatlar ''efendim'' demekten vazgeçeceğine hakimler de avukatlara ''efendim'' dese daha iyi olur diye düşünüyorum.

Bakınız: http://www.turkhukuksitesi.com/showp...4&postcount=50

Saygılarımla
Old 30-08-2008, 18:55   #59
üye25667

 
Varsayılan

Aramağan Bey; benim anlatmak istediğim ezilip büzülenler, hakimi avukat gibi yargı mensubu değil de efendi olarak görenler. Yoksa nezaketen kime efendim demiyoruz ki. Anlatmak istediğim cümlenin ruhunda gizli lafzında değil.Son yazdığım bir kaç yoruma acaip muhalefetsiniz
Old 30-08-2008, 19:16   #60
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan murdican
Armağan Bey; benim anlatmak istediğim ezilip büzülenler, hakimi avukat gibi yargı mensubu değil de efendi olarak görenler. Yoksa nezaketen kime efendim demiyoruz ki. Anlatmak istediğim cümlenin ruhunda gizli lafzında değil.
Cümlenizin ruhuna vakıf oldum; memnun oldum.
Alıntı:
Anlatmak istediğim cümlenin ruhunda gizli, lafzında değil. Son yazdığım bir kaç yoruma acaip muhalefetsiniz
Siz de benim ruhuma vakıf olsanız memnun olurdunuz. Kişisel bir sorunumuz yok.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakimin Yanıltması - Temyiz Süresinin Kaçırılması - Sanığın Avukatı Şikayeti bahar kesici Meslektaşların Soruları 42 28-07-2009 22:37
idari yargı hakimi nasıl olunur? arkhe Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 33 08-03-2009 03:29
mal beyanı şikayeti katrin Meslektaşların Soruları 12 05-05-2007 20:42
Anayasa Şikâyeti (bireysel Başvuru) Av. Hulusi Metin Hukuk Sohbetleri 1 10-12-2005 16:07
Hukuk Hakimi mi? Hakim Hukuku mu? fikirbay Hukuk Sohbetleri 0 27-09-2004 22:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09789300 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.