Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Yargının Kanayan Yarası Bilirkişilik

Yanıt
Old 27-04-2006, 08:52   #1
irfan AYDIN

 
Rahatsiz Yargının Kanayan Yarası Bilirkişilik

Saygı Değer Dostlar;
Yargıçların ve yargı yerlerinin birçok sorunları var.
Yargıç güvencesinin yetersizliği;maaşların düşüklüğü;eleman yetersizliği;bilgi ve birim yetersizliği;iş yoğunluğu dolayısıyla hakim sayısı yetersizliği gibi,ancak unutulan önemli bir sorun daha var.O da BİLİRKİŞİLİK MÜESSESESİ, bence bugünkü haliyle bilirkişilik YARGININ KANAYAN YARASIDIR.Eğer yargıdan beklenen sağlıklı sonucun alınması isteniyorsa, diğer sorunlarla birlikte bu müessese de en kısa sürede yeniden ve gerçekçi bir şekilde düzenlenmelidir.
Bu konuda bilgi ve birikim sahibi olan hukukçuların,bilirkişilik müessesesinden kaynaklanan ilginç anıları bulunan davacı ve davalılar konuya ilgi duyanların düşüncelerini paylaşmalarını diliyor,katkı vereceklere peşinen teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.İrfan AYDIN
Old 27-04-2006, 14:14   #2
Av. Zeynep TÜFEKÇİ

 
Varsayılan

..... Ticaret Mahkemesinde tanık olduğum bir olay:

Davacı Banka ( tam olarak hatırlamamakla birlikte yaklaşık 1.000.000 YTL ) Kredi borcunu dava etmiş, davalı vekili 600.000 YTL tutarında ödeme olduğunu iddia ile makbuzlarını dosyaya ibraz etmiş. Bilirkişiden rapor alınmış, Bilirkişi Banka Kayıtlarını incelediğini, dosyaya makbuzları sunulmuşsa da banka kayıtlarında ödemelerin görünmediğini, banka kayıtlarının esas alınması gerektiğini bildiren raporu Mahkemeye ibraz etmiş. Duruşmada Davacı Vekili banka kayıtlarında 600.000 YTL ödeme yapıldığının göründüğünü belirtiyor ve ödeme miktarını kabul ederek, bu miktarı atiye bıraktığını söylüyor. Mahkemede bu beyan doğrultusunda aynı Bilirkişiden ek rapor alınması kararını veriyor ve tabi davalı vekili itiraz ediyor: " Efendim Bilirkişi Banka Kayıtlarını incelediğini ödemelerin görünmediğini beyan etmiş, şimdi davacı banka vekili ödemelerin banka kayıtlarında göründüğünü ikrar etti, demek ki Bilirkişi banka kayıtlarını incelemeden rapor tanzim etmiş, aynı Bilirkişiden rapor alınmasını kesinlikle kabul etmiyorum."
Davacı Vekili araya giriyor" Avukat bey biz Bilirkişiye Banka Kayıtlarında eksik bildirimde bulunmuşuz, Bilirkişinin hatası yok"
Davalı Vekili " Efendim ara kararda; sunulan belgeler ve dosya üzerinde değil, Banka Kayıtlarında üzerinde inceleme kararı var"
Nihayet Hakim " Avukat bey, bu işler böyle yürüyor biliyorsunuz, yaz kızım bilirkişiden Ek Rapor alınmasına....."

Gülelim mi ağlayalım mı?

Old 28-04-2006, 10:34   #3
master

 
Varsayılan

Evet aynı durumla bende karşılaştım. Bir davada mahkeme ehil olmayan bilirkişi atadı Yanı atayacağı bilirkişinin Maden Mühendisi olması gerekirken ne yapalım elimizde inşaat mühendisi var deyip atadı
Old 28-04-2006, 17:34   #4
hatice selci

 
Varsayılan

bilirkişilik müessesi hukuk camiasının muzdarip olduğu konulardan biridir bu konuda size katılıyorum.başımdan geçen bir olay yok bu konuyla ilgili ancak ileride bu konuyla ilgilenmek zorunda kalacağımın bilincindeyim.
Old 30-04-2006, 21:35   #5
irfan AYDIN

 
Varsayılan

Saygıdeğer Hakimler,Savcılar,Avukatlar,Bilirkişilik yapan uzman beyefendiler ve hanımefendiler,bilirkişi yetiştiren saygı değer hocalar,davalılar, davacılar ve Adalet Bakanlığı yetkilileri,neredesiniz? Bu müessesenin elden geçirilmesi gerekmiyormu? Aksaklıklar neler? bunları paylaşmak istemiyormusunuz? Lutfen suya sabuna dokunalım. Saygılarımla.
Old 05-05-2006, 06:20   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Bilirkişilik Yasası

Bilirkişiler “Hâkimden etkili, hasımdan tehlikelidir”ler. Bilirkişinin oy ve görüşü yargıcı bağlamaz (HUMK.m.286) ise de, gerçek öyle değildir!

Hukuk düzenimizde “Bilirkişi saltanatı”nın varlığı yadsınamaz. Çalışması sürdürülen “Bilirkişilik Kanunu”nun
(1)bu saltanata son vermesi dileğimiz ve umudumuzdur.

Yargı’da sorun var. Yargılama sürecinde sorun var. Sorunun çözümüne yardımcı olması gereken bilirkişilik kurumunun “kendisinin” sorun olduğunu söylemek, “malûmu ilân” olsa da söyleyelim: Bilirkişi konusunda sorun var (2).(Bu konudaki ilk yazımız Cumhuriyet'te 14.Nisan.1991 tarihinde yayımlanmıştır). Zaten yasaya yapılmış olan ekleme de bunun bir kanıtı sayılmadır. (HUMK.m.286, Ek fıkra)(3).

Yargıtay hemen her konuda bilirkişi kurulunda hukukçu bilirkişi bulunmasını istemekte ya da buna göz yummaktadır. Oysa yasa koyucu, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektirmedikçe, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına olur vermemiştir (HUMK.m.275). Çoğu yargıcın bilirkişiye sorulacak soruları dahi belirlemeden (HUMK.m.279), “iddia ve savunma doğrultusunda incelenmek üzere, dosyanın bilirkişiye verilmesine…” buyruğu da yasaya aykırılığın bir başka örneğidir.

Yargıcın, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanması yasa gereğidir (4721 s.K.m.1/son). Ancak, yargıcın bilimsel görüşlerden yararlanması için, bilirkişi kuruluna bir hukukçunun (hele bir avukatın) katılmasının yasaya açıkça aykırı olduğu kanısındayız. Hukukçu bilirkişiye başvurulması yolu, “kabul edilebilirlik” sınırını çoktan aşmıştır. Bu uygulama yasaya aykırıdır. Dahası yargıca güvensizliğin; onun hukuk bilgisinin yetersizliğinin itirafıdır. Eğer ille de bir hukukçuya başvurulacak ise, bu kişinin üniversitelerden seçilerek, bilirkişinin yetkinlik ve yeterliği yönlerinden nesnel bir ölçütün oluşturulması gerekir. Bir avukattan hukuksal görüş alarak karar verilmesi, Anayasaya (m.141) ve yasaya (HUMK.m.275) aykırıdır. Ya yasa hükmü değiştirilmeli, ya da hükmüne uyulmalıdır.

Türk Ulusu adına yargı hakkını kullanan yargıcın bilmesi gerekli hukuksal konuda bilirkişiye, hukukçu bilirkişiye, hele avukata başvurması (meslek için onurlandırıcı olsa da) yasayı çiğnemektir. Öte yandan davaların en az giderle ve en kısa sürede sonuçlandırılması yargının görevidir. Mahkemeler ve Yargıtay, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141. maddesinde yargıya yüklenen bu görevde özensizlik göstermekte, pahalı adaletin gerçekleşmesine, “Bilirkişi saltanatına” neden olmaktadırlar. Bilirkişi konusuna sessiz kalmanın Yasa Koyucuyu da rahatsız ettiği kuşkusuzudur. “Bilirkişi Kanunu” çalışmaları bu bakımdan umut verici somut bir adım sayılabilir.

Yargılama sürecinde yargıcın hangi konularda ve neden bilirkişiye başvurduğu ve Yargıtay’ın bilirkişiye ve raporlarına nasıl baktığı, bilirkişi ve raporlarının yarattığı sorunlar, kararlarda açıkça görülmektedir. İşin ironik tarafı da, sorunun çözümünün aslında bu kararların içinde olmasıdır. “Böyle gelmiş, böyle gider” demekten vazgeçildiği gün, “bilirkişi sorununun” sona ereceğine inananlardanım.

Üzerinde çalışılan “Bilirkişi Kanunu”nun yasalaşmasıyla tüm tartışmalara son verecek yeni bir dönemin başlayacağını umut ediyorum. Bu yazımız “hukuki yorum ve nitelendirmede yardımcı olmak üzere hukukçu bilirkişi”ye başvurulmasının yolunu açan yorumculara (4) armağan (ithaf) ve arz olunur.
----
(1)Bilirkişilik Kanunu Tasarısı
“Uyuşmazlıkların çözümünde önemli rolü olan bilirkişilik kurumunun, kötü bir şekilde veya amacı dışında kullanılmasının adaletin tesisini engellemesi yanı sıra, kamuoyunda yargıya ve dolayısıyla Devlete olan güvenin zedelenmesine yol açması nedeniyle, bilirkişilik kurumunun arzulanan şekilde işlemesini sağlayacak gerekli yasal düzenlemeleri ve değişiklikleri yapmak üzere bir kanun tasarısı hazırlamak amacıyla, yüksek mahkeme üyeleri, bilim adamları ve uzmanlardan oluşturulan Komisyon, çalışmalarına devam etmektedir.” (www.kgm.adalet.gov.tr).

(2)Adalet Bakanı Cemil Çiçek, vatandaşın yolsuzlukla mücadele duyarsız kaldığından yakınarak, "Her meslek grubu 'kol kırılır yen içinde kalır' dediği, derbi maçını seyreder gibi kenarda seyrettiği, bilirkişi kepazeliği ortadan kalkmadığı sürece yolsuzlukla mücadele edilmez" dedi. Radikal, 07.01.2004

(3)HUMK.m.286-Ehlivukufun rey ve mütalâaları hâkimi takyit etmez.
(Ek fıkra: 5020 - 12.12.2003 / m.1) Mahkemeye sunulan bilirkişi raporunun maddî olgu ve fiilî gerçeklerle bağdaşmadığı yönünde kuvvetli emare ve şüphelerin bulunduğu kanaatine ulaşıldığı takdirde, bu bilirkişiler hakkında diğer kanunlardaki hukukî ve cezaî sorumluluklar saklı kalmak şartıyla 19.4.1990 tarihli ve 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu hükümleri uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının tasdikli bir örneği yetkili Cumhuriyet savcılığına gönderilir.

(4)Yargıtay 15. HD.,E. 2004/4609,K. 2005/1507,T. 16.3.2005
.
Old 06-05-2006, 22:23   #7
ridvaneroglu

 
Varsayılan

maalesef bilirkişilik kurumu esaslı bir çalışma gerektiren bir kurumdur maalesef hepimiz bundan muzdaribiz. bir dosyamızda 8 ay boyunca bilirkişi raporu beklemiştirk. mahkeme bilirkişiye talep ettiğimiz mikatarı faiziyle beraber hesaplatmak için göndermişti. sayın bilirkişi hesap işine hiç karışmadan davamızın reddine karar verilmesi gerekir diye kanaat bildirip dosyamızı geri gönderdi. Gülelimmi ağlayalımmı....
Old 08-05-2006, 22:54   #8
sertac2587

 
Varsayılan Yasayi İhlal Etmek İÇİn Zorluyorlar !!!

SAYIN İRFAN BEYE ATIFTA BULUNARAK HUKUK SİSTEMİMİZDE BİLİRKİŞŞİİN KANAYAN BİR YARA OLDUGUNU ÖNEMLE HATIRLATMAK İSTERİM.BEN DOKUZ EYLÜL HUKUK FAKÜLTESİ 3 SINIF ÖĞRENCİSİYİM.YENİ DÖNEMDE ÇIKACAK YENİ USÜL YASASI KANUN TASARISINA GÖREVLİ HOCAM SNOĞUZ ATALAY GEÇENLERDE BASINDAN GEÇEN BİR OLAYI ANLATTI DA BİZ DE SASIRDIK.YEREL MAHKEME HUKUKÇU BİLİRKİŞİNİN ATANMASINA KARAR VERİYOR VE OĞUZ HOCA A MAHKEMEYE BİLİRKİŞİYE ÖZEL VE TEKNİK BİLGİYİ GEREKTİREN KONULARDA BASVURULMASI GEREKTİĞİ GEREKÇESİYLE BU TALEBİ REDDEDİYOR(zira hmuk un ilgili hükmü de buu gerektirir).BUNUN ÜZERİNE SAVCILIK İHAR ÇEKİYOR VE GELMEDİKLERİ TAKDİRDE YASAL İŞLEMLERE BASLAYACAKLARINI BELİRTİYOR,ŞİMDİ ÜZERİNDE DURDUĞUM ASIL NOKTA SU,BU GÜZEL ÜLKEMİZİN SAVCISI HUKUKCU BİRİNİ BİR YASA HÜKMÜNÜ İHLAL ETMESİ İÇİN ZORLUYOR,YOK BÖYLE BİŞEY.yorum sizin...
Old 10-05-2006, 00:25   #9
irfan AYDIN

 
Varsayılan Sevgili Sertaç BRAVO

Konuşması gerekenler hala susarken çok ilginç bir konuyu bizlerle paylaştığın için sana yürekten teşekkürler. Hocanı da kutluyorum. Hocana selem ve saygılarımı iletiver. Anlattığın olayı herkes hocanızın ağzından duyarsa daha da iyi olur diye düşünüyorum.
Sana selam,sevgi ve saygılarım var.Kendimne iyi bak.
Old 11-05-2006, 15:29   #10
sertac2587

 
Varsayılan

GenÇ Bİr HukukÇu Adayi Olarak Benİ CesaretlendİrdİĞİnİz İÇİn TeŞekkÜr Edrİm İrfan Bey.sn Hocama TŞk Lerİnİzİ İlettİm Çok Mutlu Oldular.farkli Konularda Tekrar Ayni DÜŞÜncelerİ PaylaŞmak DİleĞİyle..saĞlicakla Kalin
Old 11-05-2006, 18:21   #11
Brusk

 
Varsayılan

Bir müvekkilime arkadan çok hızlı gelerek çarpan davacı kendi kusuruyla bu tarafik kazasına sebep olmuş ve hemen kaza sonrasında tutulan Trafik Tespit tutanağında arkadan hızla gelen aracın ani fren yapmasına rağmen 17 metre fren izinin olduğu tespit edilmiş ve netice itibariyle 8/8 kusurlu bulunmuş. Olay bu şekilde gerçekleştikten yaklaşık 1 ay sonra olayın mağduru ve kazada tamamen kusursuz olan müvekkile mahkemeden bir celp geliyor. müvekkilin kendisine tebliği edilen dava dilekçeni okudum hayretler içinde defalarca okudum ve okuduklarıma inanamadım. Bir Trafik kazasının oluşumunda %100 yani 8/8 asli ve tam kusurlu olan kişi dava açarak utanmadan meydana gelen zararını kazada hiçbir kusuru bulunmayan müvekkilimden talep ediyor. Neyse dava devam ederken merakla bende yapılacak keşifte nasıl bir sonuççıkacağını bekliyorum. Bekleen gün geldi keşfe gittik Allah Allah bilirkişi diye emekli bir trafik polisinin geldiğini gördüm. Bu kişi yani olayda bilirkişi olarak görev yapacak kişi keşif sırasında okadar ehlikeyf bir adamki biz tanık dinlerken gidip hemen yakınımızda bulunan bakkaldan kendisine sigara alacak kadar rahat bir insan...Sonuç noldu biliyormusunuz...Bu zatı muhterem değerli bilirkişi(utanmaz herif) 8/8 kusuru davacıdan alıp tamamen kusursuz olan davalı müvekkiel yükledi...İnsaf yaa Arkadan çok hızlı gelerek hatta 17 merte fren izi tespit edilen ve hatta şehiriçinde bu hızı yapan bir kişinin keşif sonrasında kusursuz çıkması beni deliye döndürdü...(teknik bir konuda %100 yanılmanın olması mümkün değildir)Yani bilirkişilik müessesesi dediğiniz zaman aman dikkatli olun ben kesinlikle bu kurumu sürekli eleştiren ve bunun karşısında olan biri olmuşumdur hep
Old 12-05-2006, 23:04   #12
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Konuya farklı bir boyut kazandırmak isterim.
Resmi bilirkişilik uygulaması yanı sıra, zaman zaman bazı akademisyenlere hazırlatılıp avukatlarca mahkemeye sunulan "hukuki mütalaa" adını verdiğimiz bilimsel görüşler hakkında ne düşünür sünüz?
Resmi bilirkişi görüşü dahi hakimi bağlayıcı olmadığına göre, hukuki mütalaaları diğer deliller kapsamında değerlendirmek mümkün müdür?
Yoksa mahkemeyi etkileyen görüşler olarak ibrazını sakıncalı görür müsünüz?
Nitekim mahkemelerde her iki uygulamaya da rastlamaktayız.
Old 13-05-2006, 05:47   #13
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan eski konular - yeni görüşler

" Ticaret Hukukuna ilişkin bir alacak davasında, bir hukuk öğretim üyesine yazdırılan ve dava konusu olayı değerlendiren bir hukuki mütalaanın taraflardan biri eliyle mahkemeye sunulması, AY.m.138/II anlamında hakimin yargılama yetkisine müdahale eden bir "telkin" veya "tavsiye" sayılabilir mi? Hukuki değeri nedir? Hakimin, yargılama yetkisine müdahale ettiğini düşündüğü bu hukuki mütalaanın dosyadan çıkarılmasına karar vermesini nasıl değerlendirirsiniz?-Hukuk Doktoru,21.03.2002"

"hukuki yorum ve nitelendirmede yardımcı olmak üzere ... hukukçu" bilirkişi seçilebildiğine göre...
Old 13-05-2006, 10:17   #14
nfb

 
Varsayılan

Geçenlerde meslektaşımız bir bilirkişinin raporu üzerine şöyle bir itiraz dilekçesi yazmıştım.

Bu raporda en önemli eksiklik: "Türk milleti adına karar veren bilirkişi" başlığının bulunmamasıdır.Ama öğrendim ki raporların böyle olması isteniyormuş. Yani işin kolayı bulunmuş, ver bilirkişiye senin yerine çalışsın kararlar bulsun yorumlar yapsın, üstelik bilirkişi de zaten hukukçu.
Son zamanlarda aklıma takılan şu soru, karşılaştığım olaylarla iyice pekişti sanki. Adalet en çok iş mahkemelerinde mi yara alıyor.?

Avukat veya Hukuk Fakültelerinde görevli akademisyenlerin bilirkişi olmaları ilk bakışta olumlu gibi görünse ve güven telkin etse de, çoğu zaman taraflardan birisi için çok da tehlikeli oluyor.Elbette burada mahkemeler bilirkişilere yorum yapma imkanı tanıdıklarında tehlike had safhaya ulaşıyor.Karşılaştığımız olaylar nedeniyle rahatlıkla bunu söyleyebiliyorum.

HUMK 275.md Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez.

Şimdi bana söylermisiniz lütfen, bir işçinin İş K. 22. md. göre iş koşullarında işçi aleyhinde esaslı bir değişiklik olup olmadığını işyerini görmeden, çalışma koşullarını bilmeden, işin ve işletmenin gereklerini kavramadan bir hukukçu bilirkişi evrak-dosya üzerinde nasıl mütalaa verebilir.Bu sorunu değerlendirecek olan hukukçu mudur yoksa teknik bir bilirkişi mi olmalıdır? Ya da bu sorunun çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektirmekte midir ki bilirkişi görüşüne başvurulsun?

Bir sorum da Sayın Hulusi Metin' e olacak.

Öğretim üyesine haricen başvurularak alınan ve dava dosyasına sunulan hukuki mütalaasının, kendi eserlerine ve kendi görüşlerine aykırı olan bir mütalaaya hiç tesadüf etmediniz mi? Özellikle Ticaret Hukukunda sıkça karşılaşılan bu uygulama elbette ki yargıyı etkilemeye ve yönlendirmeye yönelik olarak değerlendirilebilir. Mütalaanın dava dosyasından çıkarılmasına karar verilmiş ise, çok da yürekli bir karar verilmiştir, bu saçma uygulamaya doğru ve yerinde bir tepkidir.
Bir soru daha. Son yıllarda öğretim üyelerinden ziyade avukat, hakim, savcı, müfettiş gibi meslek sahiplerinin eserlerinin yayınlanmasına ne diyorsunuz? Elbette ki bu eserler de bilimsel değere sahiptir ancak artık Prof.ların neden kitap yazmadıklarını da pek merak etmekteyim.
Old 14-05-2006, 23:16   #15
Av.Dr.Yahya DERYAL

 
Varsayılan

Bendeniz 10 yılı aşkın bir süredir ticari davalarda resmi bilirkişilik yapmaktayım. Pek ender şekilde dava dosyasından adımı öğrenen bazı tarafların (vekiller değil) görüşme teklifleri dışında bir anormallikle, usulsüzlükle ve dahi yolsuzlukla karşılaşmadım.
Elbette bu alanın sorunsuz olduğunu iddia edemem.
Tekemmül etmeden bilirkişiye havale edilen, bilirkişiye soru sormadan rapor yazması talep edilen, bilirkişiyi raportör olarak gören dosyalarla karşılaştım. Ayrıca açık kanun hükmünü veya kanun değişikliğini göz ardı eden savunma dilekçeleri de gördüm.
Fakat inanır mısınız, hiç rüşvet teklifi almadım. Sadece dosyayı dikkatlice okumamı rica eden bazı dostlarım oldu.
Açıkça ben bilirkişiliğin "yargının kanayan yarası" olduğu hükmünü verdirecek bilgiye sahip değilim.
Bu nedenle, bilirkişiliğin yargının kanayan yarası olduğu yargısına ulaşmış deneyimli avukat meslektaşlarımızdan yaşanmış örnekler duymak isterim.
Old 15-05-2006, 00:25   #16
irfan AYDIN

 
Yeni Fikir Kanayan Yara Sözcüğü ile Rüşveti Nasıl bağdaştırdınız?

Sn Hukuk Doktoru,
"Yargının Kanayan Yarası Bilirkişilik" tümcesinden rüşvet tanımına nasıl vardınız anlamak mümkün değil.. Hem bu tümce size başka şeyler çağrıştırmadı da neden rüşvet sözcüğünü çağrıştırdı. Bildiğiniz olaylar varsa lutfen paylaşın. Yazınızın giriş bölümünde anlattıklarınız bilirkişilik müessesinin sorunlarının bulunduğunu göstermiyormu? Dediğiniz sorunları ilgili hakime yazılı olarak yansıttınız mı? Bunu kanıtlayabilirmisiniz? Yansıtmamışsanız neden yansıtmadınız? Bu konulara açıklama getirirmisiniz? Ayrıca kimliğinizi açıklarsanız Sizinle iletişim kurmamız daha kolay olur ve konuya daha fazla katkı sunmuş olursunuz.Saygılarımla.
Old 29-05-2006, 21:16   #17
irfan AYDIN

 
Varsayılan Hukuk Doktoruna

Yargının Kanayan Yarası Bilirkişilik,konu başlıklı yazımızla ilgili olarak yaptığınız değerlendirme üzerine istediğim açıklamayı aradan uzun bir süre geçmesine karşın yapmadığınız anlaşılmaktadır. Açıklamalarınızı bekliyorum.Saygılarımla.
Old 29-05-2006, 22:49   #18
Hamit

 
Varsayılan

gercekten deginilen bu konu yargıtay ın kanayan yarasıdır fakat başka yönden bakacak olursak meslektaşlarımızın büyük bir çogunlugu bilirkişilik kavramını kullanarak %100 kusurlu olan bır kişiyi serbest bırakarak büyük paralar alabiliyorlar bu olaya çok yönlü bakmak gerekir ve elimize gelen bu tarz bir dosyayı hakkaniyet geregi geri çevirmemiz gerekir bu hususta bütün hukukcular sag duyulu davranırsalar bilirkişi diye bir şey kalmaz ve yargıtayın kanayan bir yarasına derman bulunur saygılarımla
Old 30-05-2006, 13:08   #19
ustam

 
Varsayılan

İzmirde x asliye hukuk mahkemesinde açmış olduğumuz koperatif üyeliğinden ihraçın iptali davasında temel dayanağımız olan ihtarnameleri içeren tebliğatların usulsüzlüğünü dile getirmiştik mahkeme tebliğatların usulüne uygun olup olmadığı konusunda kooperatifler konusunda uzman bir hukukçu bilirkişiye dosyayı havale etti.Ve bilmez kişi tebliğatların usulüne uygun olduğunu ve ihracın haklılığı konusunda görüş bildirdi.bizde rapora itiraz ederek bilirkişinin diplamasını da rapora eklemesini istedik ki gerçekten bu zat hukuk fakültesi mezunu mu merek ettik Neticede hakim geçte olsa olaya uyandı ama ne care bu kişiye gereksiz ve haksız yere 100 YTL gitti.selamlar
Old 31-05-2006, 14:17   #20
Av. Nurten Kozan

 
Varsayılan

Herkese merhaba, site yeni üye oldum. Sayın İrfan Aydın'ın görüşlerine sonuna kadar katılıyorum. Bilirkişilik bencede tam anlamıyla yargının kanayan yarası. Ve bence yargıçlarıda olumsuz yönde etkilemektedir. Maalesef bu gün bazı yargıçlarımız dosyayı, dilekçeleri- savunmaları okuma zahmetine katlanmadan, olaya vakıf olmadan bilirkişi raporuyla hüküm vermektedir. Bilirkişilik sadece teknik konularda yargıcı aydınlatacak düzeyde olması gerekirken, raporların sonucunda hüküm yazdıklarını görmekteyiz. Bence bu durumdan yargıçlar ve biz avukatlar da sorumluyuz. Burada bilirkişilikle ve özellikle hukukçu bilirkişilikle ilgili yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Old 31-05-2006, 14:53   #21
Av. Nurten Kozan

 
Rahatsiz

Sözleşmeye dayalı kısmi dava olarak açılan bir alacak davası ve bilahere ek dava açılmıştır. Kısmi dava kabülle sonuçlanıp, yargıtay aşamasında davalı ek davada sözleşmenin geçerliliği hususunda üniversiteden bir bilirkişiden rapor alınmasını talep etti.yargıç itirazlara rağmen talebi kabül etti ve dosya bir huk.fak. öğr.gör. bilirkişi olarak verildi. raporda kısmi dava ile ek davanın birbiriyle hiç bir ilgisinin olmadığı ek davada tüm hususların ayrı incelenip, tüm hususlarda ayrı ayrı delil toplanması gerektiği, reddedilen tanık dinletme taleplerine bile dinlemesi gerektiğini (tanıklar tüzel kişi yöneticisi,davalıda tüze.kiş.)bildiren rapor geldi Neyseki bu elle tutulur yanı olmayan rapora yargıç itibar etmedi. Ya etseydi? Neyseki bu arada kısmi dava kesinhüküm olmuştu. Yargıda kanayan en büyük yaranın bilirkişilik olduğuna sonuna kadar katılıyorum.
Old 01-06-2006, 21:09   #22
hasan öner

 
Varsayılan

Yargıtay kısmen lehime karar verdi.Mahkeme bozma kararına uydu.Mahkemenin ilk kararının red gerekçesi oluşturduğu bilirkişilere, bozmadan sonra iki sefer dosyayı gönderdi.3 seferde talimatla İstanbul Ticaret Mahkemesi aracılığı ile bilirkişilere gönderdi.Mahkeme 5 seferde ara kararındada Yargıtayın bozma ilami doğrultusunda davacınını alacağının hesaplanmasına karar vermesine rağmen bilirkişiler mahkemenin isteğine uymadılar.5 adet rapordan sonra mahkeme ilk mahkemede red gerekçesine benzer gerekçe ile davayı red etti.Yargıtayda bilirkişiler aynı doğrultuda rapor hazırladıkları için davamı ret etti.O zaman bilirkişiler mahkemelerden daha yetkili.Mahkemeler bilirkişilerden gelen raporu mühürleyip gönderiyorlar.Bu anlatıklarım hepsi belgelidir.28 yıllık öğretmenim.Hukuk adına üzülüyorum.Saygılar sunarım.
Old 10-06-2006, 11:16   #23
Av. Hasan Kuru

 
Varsayılan

Sayın hukukçular bizde bir sorunla karşılaşınca hemen kanuna bahane buşuluz. Vay efendim kanun böyle ne yapalım gibisinden. Allah aşkıan söyleyin HUMK ve CMK da düzenlenen bilirkişiyle ilgili hangi hükümler yerinde değil. Bencede hepsi gayet güzel ve düşünülerek hazırlanmış hükümler mevcuttur. Bence sorun bilirkişi raporlarını sadece sonuç bölümünü okuyan hakimlerdedir. Onlara sorsan ne yapalım işler yoğun gibisinden bahaneler hazır. Oysa adliyede hakim aramaya kalsak nerde savcı beyin yanında, savcı beyi sorsan oda müfettiş gelmiş onun yanında zaten müfettişinin yanınada koymuyorlar bizi. Müfettişlerimiz o kadar yoğun çalışıyorlar yaptıkları tek şey harçları incelemek. Güya harç eksik alınmış mı. Zaten harçları fazla fazla alıyorlar. Siz şimdi bilirkişileri eleştiriyorsunuz. Bence sorun bilirkişi ve yasal düzenlemelerde değil sorunu başka yerlerde aramak gerekir.......
Old 12-07-2006, 07:06   #24
yazoglu

 
Varsayılan

asliye hukuk mahkemelerine bakan hakimlerin dosyaların çoğunu okumadıklarını iyice öğrenmiş oldum. şöyle ki: limited şirketin kâr payı kaçırması iddiası ile ortaklar diğer ortaklara ve müdüre dava açıyor. dava 2 senedir devam ediyor. geçen hafta dosya bilirkişiye gönderiliyor. bilirkişi ttk nın 538. maddesine göre önce ortaklar kurulu usulüne göre toplantıya çağrılır bilancolar bu toplantıda görüşülür haksızlık varsa ondan sonra yargıya başvurulur. bu kanun maddesi ihlal edildiği için şirketin bilancoları üzerinde inceleme yapmaya gerek yoktur. diye yazarak mahkemeye raporunu verdi. tabii davacılar bu rapora itiraz ettiler mahkeme valilikten 5 kişilik bilirkişi istenmesine karar verdi. sayın hakimimiz bilirkişinin belirttiği kanun maddelerini bilmiyor mu acaba. herşey kanuna göre sırasıyla yapılmak zorunda değil mi. Yargıcın, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanması yasa gereğidir (4721 s.K.m.1/son) bu kanun maddelerini görebilmesi için bilirkişiye mi ihtiyacı vardı. halbu ki ben savunmalarımda bunu defalarca yazdım. okusaydı görürdü. bir dosyayı sonuçlandırıp adaleti sağlamak bu kadar zor olmasa gerek diye düşünüyorum.
Old 12-07-2006, 17:00   #25
hukukçu42

 
Rahatsiz Bilirkişilik=dört işlem

Şu anda derdest olan (Davanın reddine karar verilmişti. Temyiz talebimiz neticesinde Yargıtaydan Bozularak geldi) bir davamda bilirkişiliğin ne olduğunu öğrendim(!)

Dava özetle temerrüt nedeniyle tahliyeye ilişkin bir dava.

Kiracının ödemelerinde bir düzen yok. Banka kayıtları celbedilip ödemelerle temerrüt durumu incelenecek ve kira miktarına itiraz olduğu için kira miktarını tespit edecek. Hakim bunun için mahkemenin yazı işleri müdürünü bilirkişi olarak atıyor. Bilirkişi adı üstünde bilmese bilirkişi olmazdı(!)

Bilirkişi (!) 30 aydır kiracı olan davalının yaptığı ödemeleri topluyor ve 30 aya bölüyor. İşte size aylık kira miktarı.

Demekki bilirkişi olmak için dört işlemi bilmek yetiyormuş
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bilirkişilik Fevzi Yavuz Hukuk Sohbetleri 7 03-10-2013 12:48
Sosyal güvenlikte son söz yargının canan ufuk Hukuk Haberleri 0 04-12-2006 09:03
Soykütüğü ile bağı koparılmış bir kurum : bilirkişilik hilmiseker Hukuk Sohbetleri 2 09-07-2006 22:46
Yargının İdare İle İlişkileri Av.Mehmet Saim Dikici Hukuk Sohbetleri 3 26-03-2002 18:12
Yargının devlet yapılanmasındaki konumu Umutlu Hukuk Sohbetleri 0 10-02-2002 14:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08154106 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.