Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Mahkemeler içtihatları benzer her olaya matbu uygulamak zorundamı?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 31-05-2012, 13:22   #1
ismiaydin

 
Varsayılan Mahkemeler içtihatları benzer her olaya matbu uygulamak zorundamı?

sevgili arkadaşlar vicdanım sızlatanı bir kararı sizinle paylaşmak istiyorum.
müvekkilim kadın 6 aylık hamile iken bir cenaze evinde taziyeleri paylaşırkan kendisinden 20 yaş büyük amcasının oğlunun elini öpüyor o da kendisini yanaklarından öpüyor. bunu gören müvekkilimin kayınpederi müvekkilimi iffetsizlikle suçluyor ve namusuna halel geldi (çünkü nikah düşen biriyle böyle bir şey yapılmazmış) diyerek oğluna bu kadından sana hayır gelmez diyerek evden kovdurtuyor. kadın babasının evine gelip çocuğunu burda doğuruyor. erkek bu anlattığım olayları aynen anlatarak boşanma davası açıyor. biz de kadının vekili olarak karşılık dava açtık ve boşanma ile birlikte çocuğun velayeti, nafaka, maddi ve manevi tazminat istedik. yargılama sırasında davacı ve davalı tanıkları olayları bu şekilde anlatıyor. erkek yargılamanın hemen başında başka bir kadınla dini nikahla birlikte yaşamaya başlıyor ve kadın hamile kalıyor. bu durumu erkeğin ablası olan tanıkta söylüyor. KARAR: erkeğin açmış olduğu davanın %100 kusuru nedeniyle reddine, kadının açmış olduğu davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığı ve sürdürübilme ihtimali nediniyle reddine, (ben şok haldeyim) karar her iki tarafça temyiz edildi. temyiz aşamasında bizim müvekkilin sürekli talipleri çıkıyor. dosya yargıtaydan dönmek bilmiyor. müvekkil 2 yıl sonra evlendi hemen de hamile kaldı. erkek hemen zina nedeniyle boşanma davası açtı. bu dava devam ederken dosya yargıtaydan döndü. erkeğin açtığı davanın reddine dair hükmün onanmasına kadının açmış olduğu karşılık davanın reddine dair hükmün bozulmasına diye karar verilmiş. esasa yeni kayıt, bozmaya uyma kararı, sosyal durum araştırması ve tarafların boşanmalarına, iki tarafında başka biriyle nikahsız yaşaması nedeniyle tazminat isteminin reddine (taarfların başka biriyle birlikte yaşamasını eşit kusur sayan ilgili yargıtay kararına atıfta bulunularak)
mümkün olduğunca özetlemeye çalıştım yine de uzadı.
arkadaşlar kararla ilgil değerli düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim.i
Old 31-05-2012, 16:12   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
sevgili arkadaşlar vicdanım sızlatanı bir kararı sizinle paylaşmak istiyorum.
müvekkilim kadın 6 aylık hamile iken bir cenaze evinde taziyeleri paylaşırkan kendisinden 20 yaş büyük amcasının oğlunun elini öpüyor o da kendisini yanaklarından öpüyor. bunu gören müvekkilimin kayınpederi müvekkilimi iffetsizlikle suçluyor ve namusuna halel geldi (çünkü nikah düşen biriyle böyle bir şey yapılmazmış) diyerek oğluna bu kadından sana hayır gelmez diyerek evden kovdurtuyor. kadın babasının evine gelip çocuğunu burda doğuruyor. erkek bu anlattığım olayları aynen anlatarak boşanma davası açıyor. biz de kadının vekili olarak karşılık dava açtık ve boşanma ile birlikte çocuğun velayeti, nafaka, maddi ve manevi tazminat istedik. yargılama sırasında davacı ve davalı tanıkları olayları bu şekilde anlatıyor. erkek yargılamanın hemen başında başka bir kadınla dini nikahla birlikte yaşamaya başlıyor ve kadın hamile kalıyor. bu durumu erkeğin ablası olan tanıkta söylüyor. KARAR: erkeğin açmış olduğu davanın %100 kusuru nedeniyle reddine, kadının açmış olduğu davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılmadığı ve sürdürübilme ihtimali nediniyle reddine, (ben şok haldeyim) karar her iki tarafça temyiz edildi. temyiz aşamasında bizim müvekkilin sürekli talipleri çıkıyor. dosya yargıtaydan dönmek bilmiyor. müvekkil 2 yıl sonra evlendi hemen de hamile kaldı. erkek hemen zina nedeniyle boşanma davası açtı. bu dava devam ederken dosya yargıtaydan döndü. erkeğin açtığı davanın reddine dair hükmün onanmasına kadının açmış olduğu karşılık davanın reddine dair hükmün bozulmasına diye karar verilmiş. esasa yeni kayıt, bozmaya uyma kararı, sosyal durum araştırması ve tarafların boşanmalarına, iki tarafında başka biriyle nikahsız yaşaması nedeniyle tazminat isteminin reddine (taarfların başka biriyle birlikte yaşamasını eşit kusur sayan ilgili yargıtay kararına atıfta bulunularak)
mümkün olduğunca özetlemeye çalıştım yine de uzadı.
arkadaşlar kararla ilgil değerli düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim.i
Sayın ismiaydin;

Müvekkiliniz olan kadının boşanma davasının reddine ilişkin karar, dosyaya siz vakıf olduğunuzdan ve şoke edici bir karar olarak nitelendirdiğinizden tarafımca da hatalı bir karar olarak algılanmış olup zaten Yargıtay'ca da isabetli bir şekilde bozulmuştur.

Ancak Yargıtay ilgili dairesinin, her iki tarafın da başka şahıslarla birlikteliklerinin mevcudiyetine dayanarak tazminat taleplerini reddetmesinin yerinde ve doğru bir yaklaşım olarak nitelendirilebileceği kanaatindeyim.

Saygılarımla..
Old 31-05-2012, 20:49   #3
Av. Rak

 
Varsayılan İçtihatlar teknik olarak bağlayıcı değildir.

İçtihatlar teknik olarak bağlayıcı değildir. Sadece Y.İ.B.K. kararları bağlayıcıdır. Ancak sizin olayda mahkeme haklıdır. Çünkü sadakat borcu dava sırasında da devam eder.
Old 31-05-2012, 21:14   #4
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Rak
İçtihatlar teknik olarak bağlayıcı değildir. Sadece Y.İ.B.K. kararları bağlayıcıdır. Ancak sizin olayda mahkeme haklıdır. Çünkü sadakat borcu dava sırasında da devam eder.

İçtihatlar teknik olarak bağlayıcı değil ama hakimlerin Yüzde 70' den fazlası İçtihatlara göre karar vermiyor mu ?
Old 31-05-2012, 22:36   #5
ismiaydin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Sayın ismiaydin;

Müvekkiliniz olan kadının boşanma davasının reddine ilişkin karar, dosyaya siz vakıf olduğunuzdan ve şoke edici bir karar olarak nitelendirdiğinizden tarafımca da hatalı bir karar olarak algılanmış olup zaten Yargıtay'ca da isabetli bir şekilde bozulmuştur.

Ancak Yargıtay ilgili dairesinin, her iki tarafın da başka şahıslarla birlikteliklerinin mevcudiyetine dayanarak tazminat taleplerini reddetmesinin yerinde ve doğru bir yaklaşım olarak nitelendirilebileceği kanaatindeyim.

Saygılarımla..
sanırım yanlış anlaşıldım. kararın içtihatlara uygunluğunu tartışmıyorum. her davanın kendine özgü durumu ve şartları vardır. bu durumun sonucu olarak ortaya çıkan bir içtihadı her olaya aynen uygulama ne kadar doğrudur. bir müddet sonra kopyala yapıştır kararları çıkmazmı? (ki zaten şu anki durum budur.)
bizim olayımızda erkek bütün kusurlu davranışların yanı sıra başka biri ile birlikte yaşamaya başlamış ve çocuk sahibi olmuştur. şimdi kadının bu evlilik birliğini sürdümeye yönelik bir imkanı ve umudu olabilirmi? ayrıca sadakat yükümlülüğü karar kesinleşinceye kadar (artık kaç yıl ise) devam edermi?
Old 01-06-2012, 08:11   #6
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ismiaydin
sanırım yanlış anlaşıldım. kararın içtihatlara uygunluğunu tartışmıyorum. her davanın kendine özgü durumu ve şartları vardır. bu durumun sonucu olarak ortaya çıkan bir içtihadı her olaya aynen uygulama ne kadar doğrudur. bir müddet sonra kopyala yapıştır kararları çıkmazmı? (ki zaten şu anki durum budur.)
bizim olayımızda erkek bütün kusurlu davranışların yanı sıra başka biri ile birlikte yaşamaya başlamış ve çocuk sahibi olmuştur. şimdi kadının bu evlilik birliğini sürdümeye yönelik bir imkanı ve umudu olabilirmi? ayrıca sadakat yükümlülüğü karar kesinleşinceye kadar (artık kaç yıl ise) devam edermi?
Somut durumda Yargıtay kararı, aşağıda bağlantısını paylaştığım sadakat yükümlülüğünün boşanma kesinleşene dek sürdüğü hususuyla ilgili Yargıtay kararıyla paralellik arz ettiğinden içtihatlarla ilgili herhangi bir yorumda bulunmayıp direkt karara ilişkin bir değerlendirmede bulunmuştum.

Ancak, boşanma davasının devamı süresince eşlerin sadakat yükümlülüğünün bulunduğuna dair mevcut Yargıtay kararı mevcut olmakla birlikte henüz kökleşmiş bir içtihattan bahsetmek mümkün değil. Dolayısıyla siz, "boşanma davası açılmış ise eşlerin sadakat yükümlülüğü ortadan kalkmalıdır" şeklinde görüş beyan ediyor ve Yargıtay 2. HD ile farklı görüşü benimsiyorsunuz.

bknz:http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=13541

Konu tartışmaya muhtaçtır.

Saygılarımla..
Old 01-06-2012, 09:12   #7
yılmazkan

 
Varsayılan

Olayın ayrıntılarına baktığımızda koca davanın açılmasında kesin ve tam kusurludur. Kadın da sadakat yükümüne aykırı davranmışsa da eşinin evden kovan, başkasıyla yaşamaya başlayan, çocuk sahibi olan kocanın bu eylem ve davranışları karşısında kadının başkasıyla yaşamaya başlamasını eşit kusur kabul etmemek hukuka ve hakkaniyete daha uygun olacaktır. Kocanın bu davranışları karşısında kadının da kendi hayatına devam etme hakkı vardır. Aynı sonuç kadın erkeği yer değiştirsek diğer taraf içinde geçerli olmalıdır. Somut olayda tazminat isteminin tamamen reddi doğru olmamıştır, diye düşünüyorum.
Old 02-06-2012, 13:56   #8
ismiaydin

 
Varsayılan

2.H.D ile içtihadı ile farklı düşündüğüm doğru. fakat bu içtihadı her olaya aynen uygulamak ne kadar doğru olabilir ki. içtihada kaynaklık eden madde 4721 SK. 185 maddesi, eşlerin birbirine sadık olmasının yanı sıra birlikte yaşamasını ve birbirlerine yardımcı olmasınıda belirtiyor. şimdi bu üç durumu da kendi kusuru ile ihlal eden kişinin eşine karar kesinleşinceye kadar herhangi bir birliktelik yaşamayacaksın denilebilirmi? her na kadar kocan (yada karın) seni kovmuş, hakaret etmiş, başka biriyle birlikte yaşamaya başlamış olsa da denilebilirmi? Evet bu noktada daireden farklı düşünüyorum.
neticeten koca dava başında tazminat istemeyin boşanalım talebi yerine gelmiş oldu. her ne kadar %100 kusurlu olsada...
Old 04-06-2012, 08:54   #9
yılmazkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ismiaydin
2.H.D ile içtihadı ile farklı düşündüğüm doğru. fakat bu içtihadı her olaya aynen uygulamak ne kadar doğru olabilir ki. içtihada kaynaklık eden madde 4721 SK. 185 maddesi, eşlerin birbirine sadık olmasının yanı sıra birlikte yaşamasını ve birbirlerine yardımcı olmasınıda belirtiyor. şimdi bu üç durumu da kendi kusuru ile ihlal eden kişinin eşine karar kesinleşinceye kadar herhangi bir birliktelik yaşamayacaksın denilebilirmi? her na kadar kocan (yada karın) seni kovmuş, hakaret etmiş, başka biriyle birlikte yaşamaya başlamış olsa da denilebilirmi? Evet bu noktada daireden farklı düşünüyorum.
neticeten koca dava başında tazminat istemeyin boşanalım talebi yerine gelmiş oldu. her ne kadar %100 kusurlu olsada...
Yukarıda da dediğim gibi kararın en başta hakkaniyete uygun olmadığını düşünüyorum.
Old 29-03-2013, 00:57   #10
ismiaydin

 
Varsayılan karar bozuldu

sayın meslektaşlar yargıtay bu konuda benim gibi düşünmüş olacak ki temyiz nedenlerim doğrultusunda hükmü bozdu. içihad mı değiştirdi bilmiyorum ama eşlerin sadakat yükümlülüğünün yanı sıra evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan eylemlerin de nazara alınması ve uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekir diye bozdu. kısa bir süre içinde içtihadı paylaşacağım.
Old 29-03-2013, 09:31   #12
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ismiaydin
sayın meslektaşlar yargıtay bu konuda benim gibi düşünmüş olacak ki temyiz nedenlerim doğrultusunda hükmü bozdu. içihad mı değiştirdi bilmiyorum ama eşlerin sadakat yükümlülüğünün yanı sıra evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan eylemlerin de nazara alınması ve uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekir diye bozdu. kısa bir süre içinde içtihadı paylaşacağım.

Tebrikler, içtihatı paylaşmanızı bekliyoruz...
Old 29-03-2013, 09:57   #13
Lpolat

 
Varsayılan

Boşanma davanız devam ederken (boşanmaya karar verilse bile dosyanız Yargıtayda iken) yani boşanma kararı kesinleşmeden önce başka biri ile yaşama olgusu diğer bir deyişle ilişki aldatma sayılmakta ve tazminat sorumluluğunuzu doğurmaktadır.
Eşler arasındaki boşanma davası kesinleşinceye kadar evlilik birliği süreceği kabul edildiğinden bu durumun doğal sonucu olarak taraflar arasında sadakat yükümü de evlilikbirliğinin sona ermesine kadar devam etmek zorundadır. Yani eşler arasında devam eden bir boşanma davası olması tarafların birbirlerine karşı sadakat yükümlülüklerinin de sona erdiği anlamına gelmemektedir
Bu husus özelikle taraf arasındaki kusur durumuna etki eder ki bu da devam eden bir boşanma davasının seyrini oldukça önemli ölçüde etkiler. Örneğin tarafların eşit kusurlu olması halinde tazminata hükmedilmezken taraflardan birinin boşanma davasının kesinleşmediği temyiz süresi içerisinde bir başkası ile ilişki yaşaması evlilik dışı ilişki yaşayan tarafı daha çok kusurlu hale getirir ve diğer eş tazminata hak kazanabilir. Bu durumda müvekkilinizin boşanma kararı kesinleşene kadar beklemesi makul olurdu .
—————————————————————————————————————————–
Davalı-Davacı Koca Evlilik Birliği Devam Ederken Yapmış Olduğu Sadakatsizlik Nedeniyle Daha Fazla Kusurlu Olup Bu Nedenle Kişilik Hakkı Saldırıya Uğrayan ve Eşit Kusurlu Olmayan Eş Lehine Manevi Tazminata Hükmedilmesi Gerektiği 4721/m.174/2,185;
ÖZET : Dava; karşılıklı boşanma, maddi-manevi tazminat ve ziynet alacağı istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, henüz boşanma kararı verilmeden kocanın başka bir kadınla ilişkiye girdiği anlaşılmıştır. 4721 Sayılı kanunun 185. maddesi hükmü uyarınca boşanma kararı verilip kesinleşinceye kadar evlilik birliği süreceğinden, bu durumun doğal sonucu olarak taraflar arasında sadakat yükümü de evlilik birliğinin sona ermesine kadar devam edecektir.
Bu düzenleme dikkate alındığında, kocanın evlilik birliği sona ermeden, diğer bir anlatımla sadakat yükümü devam ederken başka bir kadın ile evlilik dışı ilişkiye girdiği hususunun hüküm kurulurken dikkate alınması gerekir. Özellikle, tarafların kusur durumuna etkili olan bu husus göz ardı edilmemelidir. Hal böyle olunca; davalı-davacı koca evlilik birliği devam ederken yapmış olduğu sadakatsizlik nedeniyle daha fazla kusurlu olup, bu nedenle kişilik hakkı saldırıya uğrayan ve eşit kusurlu olmayan eş lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki “karşılıklı boşanma, maddi-manevi tazminat ve ziynet alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;İzmir 13.Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, maddi-manevi tazminat ve ziynet alacağı davasının reddine dair verilen 29.03.2007 gün ve 2006/684 E., 2007/211 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 27.11.2008 gün ve 2007/15965 E., 2008/16186 K. sayılı ilamı ile;
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacı kocanın temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-davalı kadının temyizine gelince;
a-Toplanan delillerden cinsel birlikteliği gerçekleştiremeyen, ailesinin hakaretlerine ses çıkarmayan, eşini evden kovan ve başka bir kadınla ilişkiye giren davalı-davacı koca daha ziyade kusurludur.
Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ( TMK. 4 BK. 42,43,44,49 ) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
b-Toplanan deliller ve özellikle tanık Ramazan’ın beyanından davacı-davalı kadının evden ayrılırken bileziklerinin rızası hilafına elinden alındığı anlaşılmaktadır. Kadının talep ettiği bilezikler yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır… ),
Gerekçesi ile kısmen bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece manevi tazminat yönünden önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava; karşılıklı boşanma, maddi-manevi tazminat ve ziynet alacağı istemine ilişkindir.
Davacı-Davalı … vekili, taraflar arasında davalının kusuru nedeniyle cinsel ilişki gerçekleşmeyince davalının davacıyı hem fiziksel hem de psikolojik şiddete maruz bıraktığını ileri sürerek tarafların boşanmasını, davacıya düğünde takılan takıların bedeli olan 2.500,00 TL’nin davalıdan tahsilini, 10.000,00 TL. manevi tazminat ile 150,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmolunmasını istemiştir.
Davalı-Davacı … vekili, cinsel ilişkide bulunamamaları üzerine davalının soruna tıbbi çözüm bulmak yerine evliliklerinin onbeşinci gününde ailesi ile gitmek istediğini, bütün ısrarlara rağmen yirminci gün ailesi ile birlikte İzmir’e döndüğünü ve eşine yönelik olarak “erkekliği yok, yanaşamadı” türünden dedikodular çıkmasına sebep olduğunu, bu durumun evlilik birliğini temelinden sarstığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına, davacının uğradığı maddi ve manevi zarar nedeniyle 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel Mahkemece,” her iki tarafın iddialarının usulünce kanıtlanamadığı ancak vuku bulan ayrılık akabinde tarafların bir araya gelip evlilik birliğini ihya etmek için yeterli ve etkin çaba göstermek yerine ailelerin de karıştığı ve tarafların birbirlerine karşı sevgi, saygı, güven ve hoşgörüyü tamamıyla ortadan kaldıracak şekilde karşılıklı suçlama ve kavgalarla evlilik birliğinin her iki tarafın kusuruyla temelinden sarsılmasına yol açtıkları gerekçesi ile tarafların açtıkları her iki boşanma davasının kabulüne, eşit kusurlu oldukları dikkate alınarak maddi-manevi tazminat istemlerinin ve davacı-davalı …’in ziynet eşyalarının davalı-davacı ..tarafından alıkonulup iade edilmediği iddiası kanıtlanamadığından ziynet bedelinden alacak isteminin reddine, 150,00 YTL. yoksulluk nafakasının davalı-davacı Aydın’dan alınıp davacı-davalı ….ye verilmesine” karar verilmiş; tarafların maddi-manevi tazminat, nafaka ve ziynet eşyası yönünden temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile kısmen bozulmuştur.
Yerel mahkeme ziynet eşyalarına yönelik bozma kararına uymuş ve bu hususta açılan davayı tefrik ederek ayrı bir esasa kaydetmiş, manevi tazminat yönünden ise aynı gerekçe ile önceki kararında direnmiştir. Hükmü temyize Davacı-karşı davalı kadın vekili getirmektedir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı-davalı kadın yararına manevi tazminata hükmetme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasındadır.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ( TMK )’nun 174/2.maddesi uyarınca, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat adıyla uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.
Somut olayda, tarafların evlilik boyunca cinsel yönden bir araya gelemedikleri sabit olmakla birlikte boşanma davası açıldıktan sonra davalı-davacı kocanın başka bir kadınla ilişkiye girdiği anlaşılmaktadır.Kural olarak, sadece dava dilekçesinde bildirilmiş olan vakıalar davanın sınırını belirler ve mahkemece ancak bu vakıalar hakkında inceleme ve değerlendirme yapılabilir. Dava tarihinden sonra meydana gelen maddi bir olgunun değerlendirilmesi ve hükme esas alınması olanaklı değildir.Ne var ki Hukuk Genel Kurulu’nun 26.11.2008 gün 2008/2-7698 E., 2008/711 K. sayılı kararında da aynen benimsendiği gibi boşanma davası açıldıktan sonra gerçekleşen bir kısım olaylar somut olayın özelliğine göre dava sonucunu etkileyebilir.
4721 sayılı TMK’nun 185.maddesi eşlerin yasal olarak birbirlerine karşı hak ve yükümlülüklerini düzenlemektedir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen sadakat yükümlülüğünün de evlilik birliği süresince devam etmesi gerekir.Somut uyuşmazlıkta, henüz boşanma kararı verilmeden kocanın başka bir kadınla ilişkiye girdiği anlaşılmıştır.4721 Sayılı kanunun 185. maddesi hükmü uyarınca boşanma kararı verilip kesinleşinceye kadar evlilik birliği süreceğinden, bu durumun doğal sonucu olarak taraflar arasında sadakat yükümü de evlilik birliğinin sona ermesine kadar devam edecektir.Bu düzenleme dikkate alındığında, kocanın evlilik birliği sona ermeden, diğer bir anlatımla sadakat yükümü devam ederken başka bir kadın ile evlilik dışı ilişkiye girdiği hususunun hüküm kurulurken dikkate alınması gerekir.Özellikle, tarafların kusur durumuna etkili olan bu husus göz ardı edilmemelidir. Hal böyle olunca; davalı-davacı koca evlilik birliği devam ederken yapmış olduğu sadakatsizlik nedeniyle daha fazla kusurlu olup, bu nedenle kişilik hakkı saldırıya uğrayan ve eşit kusurlu olmayan eş lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı-davalı A.E. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının manevi tazminat yönünden Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.12.2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.(T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2010/2-636 E., 2010/680K. , 22.12.2010T.)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
eşim evi terkederse geçimimi sağlamak zorundamı Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 10-03-2012 18:35
Maddi olaya yönelik Tanık dinletme miryusufhan Meslektaşların Soruları 1 25-01-2011 13:46
Borçlunun miras kalan taşınmazlarına Haciz uygulamak polatcane Meslektaşların Soruları 2 22-04-2010 22:05
kalp hastası borçluya haciz uygulamak ve cezai sorumluluk GECE Hukuk Sohbetleri 5 04-02-2010 16:48
Küçük bir kıza ostrojen terapisi uygulamak Y£LİZ Hukuk Haberleri 12 25-04-2007 09:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05470490 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.