Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Site Lokali Edebiyat, Müzik, Spor, Sinema, Bilgisayar.. Site üyelerimizin hukukla ilgisiz konularda sohbetleri için. [Siyaset ve din bu sitede konu dışıdır!]

Okul Anilari

Yanıt
Old 07-10-2007, 23:44   #1
Gülümse

 
Neşeli Okul Anilari

Sevgili THS dostları,

Beş sene ilkokul, 3 sene orta, 3 sene lise, en az 4 senede universite toplam 15 senemiz okulda geçti. Eminim bizimle paylaşmak isteyeceğiniz okul anılarınız vardır.

Acısı ve tatlısı ile anılarınızı paylaşma dileği ile

Sevgi ve saygı ile kalın..
Önce Gülümsemenizi ardından anılarınızı bizimle paylaşın lütfen
Old 08-10-2007, 20:06   #2
suskun_juliette

 
Varsayılan

Ortaokul birinci sınıfa geçmiştik..'99 senesiydi.O yıl 17 Ağustos depreminin ardından sarsıntılar devam ediyordu..Okula başladığımız gün feci bir deprem olmuştu,okul bir hafta tatil edilmişti.Asıl komik olan:Biz derse geç kalmıştık hoca bizi ayakta bekletiyordu,tam azarlanacaktık ki deprem oldu,biz direkt kapıyı açıp dışarı fırladık.Hocamız herkese masanın altına girin demiş ama kafasını kaldırdığında kimse yokmuşOndan sonraki zamanlarda hep deprem tatbikatı yapmıştık.Hoca masaya güçlü bir yumruk vurur ki ufak çapta bir deprem yaratıyorduSonra tıklım tıkış sıraların altına girip depremden korunmaya çalışıyorduk.Bu tatbikatlar sırasında zil çalardı bazen,siz iki dakikada okulu boşaltamadınız hepiniz öldünüz deyip müdürümüz duyuru yapıyordu
Old 09-10-2007, 05:02   #3
Ahmet Turan

 
Varsayılan

ilk okul 4. sınıfta sınıf başkanı seçildim, ortaokul 1. sınıfta sınıf başkanı olarak atandım, 2 de sınıf başkanı seçildim taaa ki liseyi bitirene kadar
Old 09-10-2007, 08:37   #4
ParanoidAndroid

 
Varsayılan

Uluslararası Hukuk Dersine sürekli geç kalıyordum. (Sabah uykusu her zaman tatlı gelmiştir). Yine iki hafta üst üste geç kaldığım için üçüncü hafta kapının önünde bekledim, giremedim sınıfa; ama dersi de kaçırmak istemiyordum; dersi derste öğrenenlerdendim. Çantamdan kağıt ve kalem çıkardım. "Yine geç kaldım biliyorum, ama dersinizi dinlemek istiyorum, kapıda bekliyorum; lütfen beni içeri alın." yazdım ve kapının altından attım. Postam çabuk farkedildi; sevgili hocam kapıyı açtı ve "gel başımın belası" edasıyla beni içeri aldı
Old 09-10-2007, 21:01   #5
Gülümse

 
Varsayılan

İlkokul okulla başladığımda öğretmenimiz yanımızda bol kalem getirmemizi istedi çünki kalemtraş ve silgi yasaktı.. Sarınım çocukların yaptıklarını hep silmelerinden ve devamlı kalemlerini açmalarından sıkılmıştı..

Belki haklıydı ama helen silgi ve kalemtraş taşımayı ve sahip olmayı öğrenemedim.. Öğretmenim bize iyilik mi yaptı kötülük mü yaptı diye halen düşünürüm.

Sevgi ile
Old 11-10-2007, 01:22   #6
Gülümse

 
Varsayılan

Orta ikinde rehberlik dersindeyiz.. Sınıf hocamız aynı zamanda ing hocamiz.. S hanım..
S hanım ilk rehberlik dersimizi sınıfı almanca ve fransızca okuyan tanımadığı talebeleri ile tanışmaya ayırdı.. Her birinin yanını gidip annesini babasını ileride ne olmak istediğini soruyor, daha önceden onun merakını tatmin etmiş talebeleri ise ödevlerimizi yapabiliyorduk..

Arada dolasan S hanım sonunda yanımıza geldi ve yere atılmış zeytin çekirdeklerini gördü.. Çevresine bir suçlu arar gibi baktı.
Ve sessiz sedasiz oturan arkaşımıza dönüp "Sen" dedi.."Bu zeytin çekirdeklerini sen mi attın?"

Arkadaşım B kızardı bozardı.. kekeleyerek zeytin çekirdeklerinin ona ait olmadığını söyledi..

S hanım... "Sen atmamış olabilirsin ama hocan olarak rica ediyorum onları kaldır"

B yerinden kipirdamadi..

S hanım arkadaşımızın davranışına bir anlam veremediği için kalkmasını ve zeytin çekirdeklerini toplaması istedi..

B zeytin çekirdeklerine baktı anlaşılmaz bir şeyler mırıldandı..

S hanım istediği bir daha bir daha tekrarladıysada.. Arkadaşım B yerinden kalkıp ing hocamızın isteğini yerine getirmedi..

S hanım sinirlenmekden çok hayretler içindeydi.. Sonunda dayanamadım kalkıp zeytin çekirdeklerini almaya karar verdim. S hanım beni durdurdu ve sınıfa dönerek..

"Çocuklar arkadaşınızın bu davranışına anlamverebilen var mı? " diye sordu..

B de halen tık yok..

S hanım.. "Çocuklar arkadaşınız hep böylemidir?"

B gülümsedi.. gayet sakin ayağa kalktı, kendisinden toplanması beklenen zeytin çekirdeklerin toplayıp şaşkın bakışlar altında çöpe attı ve yerine döndü.. Hepimiz adeta donmuştuk..

Neyse sonunda zil çaldı.. Arkadaşım B gülerek yanıma geldi.. Kimseye duyurmadan bana teşekkür etti..

Sasirdim ne yaptım ki..

Sonunda durum anlaşıldı.. S hanım bize doğru geldiğini gören arkadaşım gizlice okuduğu cep fotoğromanı yakalanmamak için saldalyesine koyup üstüne oturmuş.. Hoca gelip ondan zeytin çekirdeklerini atmasını isteyince yakalanmamak adına bir türlü yeriden kalkamamış. Ben çekirdekleri toplamaya karar verdiğimde hocanın ilgisinin dağılmasından itifade ederek romanı çantasının içine atıp, hocanın istediğini yerine getirmişti..

Zavallı B bu olay yüzünden uzun süre herkezin kafasında soru işareti bıraktı..
Old 11-10-2007, 19:57   #7
suskun_juliette

 
Varsayılan

Unutulmayacak bir okul deneyimi yaşadım.Birinci sınıfa başlamıştık,ben o zamanlar sanıldığı gibi 7 değil 5 yaşımdaydım.Okumayı neredeyse evde öğrenecek bu deyip beni okula postalamışlar,o yıllar okulu çok seviyordum.Malumunuz bilirsiniz okulun ilk günleri eğri büğrü çizgiler çizdirilir.Arka sıralarda bir bağırış çığırış olmuştu,arkamı dönüp baktım.Öğretmen çizgileri temiz ve düzgün çizemiyor diye bir çocuğun defterini parçalayıp çöpe atmıştıKıyamam ona,ailesi kim bilir ne zorlukla da almıştı,o zamanlar çocuk aklıyla düşünemiyorsun,hocanın yaptığını ahlaki çerçevede değerlendirmek için çok küçüksün,ben de çok korkmuştum sadece..Eve gittim ama hiçbir şey anlatmadım.Bunca zaman okula gitmek için dil döken ben bir daha okula gitmemek için anname yalvardım.Annem daha sonra bunun nedenini araştırmak istedi,ben de anlattım en sonunda.Gitti öğretmenle konuştu,kadın sinir hastasıydı..Anneme şöyle dmeiş:Ben kızdığımda bir tokat vuramayacak mıyım?Annemden gelen cevapki benim annem gurur kaynağımdır):Bunca yıl ben ona fiske dahi vurmamışım annesiyken bu hakkı kendimde görmüyorum sen öğretmen sıfatıyla bu hakka asla sahip olamazsın..Alkışlar annemeDaha sonra sınıfta gözbebeği oldumSebepsiz karın ağrıları diz ağrıları göz ağrıları bilimum bir sürü ağrıyı bahane ederek eve gidip sokakta oyun oynuyordum,hoca da bana bir şey diyemiyordu)Bir insanın açığını görmeyeyim anında kullanırım)
Old 12-10-2007, 11:24   #8
Av.Duygu Keleş

 
Varsayılan

Ortaokula başladığımda 4 kişilik bir çetem vardıK,S,G ve ben.Okulun hem en çalışkan,hem en şımarık hem de en güzelkızlarıydık.Ders dinlemez ama tam not alır,öğretmenleri umursamaz ama onlar tarafından çok sevilir ve dersleri her daim kaynatırdık.

2 sınıftayken okulumuza yeni bir İngilizce öğretmeni gelmişti.AMa bizi tanımıyordu ne o bize ne biz ona alışmamıştık.Aksilik de tam beden dersinden sonra dersi vardı.Biz hiç bir zaman beden dersinden sonra sınıfa zamanında çıkmazdık.Yine bir geç kaldık iki geç kaldık...derken öğretmenimiz bizi idareye şikayet etmiş.Tam sınıfa çıkarken müdür muavini eli belinde bizi koridorun başında bekliyordu."İçeri geçin bakayım kızlar" dedi.Bizde geçtik.Hani şu sınıf tahtalarında çizim yapmak için kullanılan cetveller varya işte onu eline aldı sırayla başımıza vurmaya kalktı ki K bize göz kırptı.ANlamıştıkona vurur vurmaz kendini yere attı.Bayılmıştı.TAbi bizde öğretmenim naptınızz falan filan derken Öğretmenin d beti benzi attı.Neyse kolonya falan K yı güya ayılttık.Kollarına girdik.Sınıfa çıkardık ama hepimiz kıpkırmızıyız.Kahkaha atacağız atamıyoruzSınıfa asık suratla girdik.Öğretmende bir gurur sizi altettim der gibi.Bizde durumu anlattık.Sizin yüzünüzden oldu falan dedik.Öğretmen de çok üzüldü vs vs.
Şimdi düşünüyorum da korkunç öğrencilermişiz.Başarımızı fırsat bilip her tür şımarıklığı yapmayı kendimize hak görürmüşüz.Ve ortaokul bitene kadar bu böyle devam etti.Ama anımsayınca hala çok gülerim
Old 12-10-2007, 11:27   #9
Av.Duygu Keleş

 
Varsayılan

Lise yıllarındayken formamız çok komikti.Komikti diyorum çünkü kravat takardıkOkuldaki halimizle dışardaki halimiz hiç birbirini tutmazdı:Hatta okulda benim için bir dedikodu yayılmıştı.Duygunun çok güzel bir ikizi var.Beni tanıyan arkadaşlarım olmadığını bilirdi ama okuldaki diğer öğrencilerden bana gelip soran olurdu.Ya gecen c.tesi senin ikizi gördük.Bizi tanıştırsana onunla diye
Old 13-10-2007, 12:04   #10
Gülümse

 
Varsayılan

Sevgili dostlar #6 daki olayın devamını da paylaşmak isterim..

Sevgili ve meraklı ing hocamız S hanım imtahan yapmakta.. Imtahan kağıdını vermiş olan sınıf arkadaşlarımla sohbet ediyor. Konu döndü dolaştı rehberlik dersindenki olaya geldi...

"Çocuklar o arkadaşınızın nesi var?"

Duygu kardeş haklı, çocuk yaşlarda insan çok acımasız ve gaddar olunabiliniyor.. Her arkadaştan ayrı bir ses çıktı. B'nin dengesizliğinden başlandı ailesinin bir tuhaf olduğuna varıncaya kadar bir sürü hikaye yazıldı. Halbuki B sevimli kendi halinde bir kız aileside onun kadar şeker ve samimi insanlardandı..

Sonunda sinirlendim imtahanda olduğumu unutup ayağa kalktım..

"Hayır efendim, B hiçde sizin sandığınız gibi biri değil"

S hanım onun dersinde sessiz durmama alıştığı için çıkışımı yadırgadı..

S: "Peki o geçen günkü olaya ne diyorsun?"

Ben: "Zeytin çekirdeklerini mi soruyorsunuz ?"

Hoca kendinden emin...

S: "Evet o hareketin mantıklı bir açıklaması olamaz.."

Ben: "Hayır o olayan mantıklı bir açıklaması var"

S hanım bütün ilgisi bana yöneldi ve bana doğru yürümeye başladı..Ben ayağa kalktım. O arada S hanım benim önümde halen sınav kağıdımın olduğunu görüp şaşırdı..

S:"Aaa sen daha sınav oluyorsun.." şimdi ki aklım olsa "günaydın hocam" derdim.. "hadi sen sınavını bitir sonra konuşuruz"

Ben sınav kağıdıma döndüm. Ama S hanım meraktan çatladığı için yanımdan hiç ayrılmadı.. İkide bir "bitti mi" diye sordu. Bende muzurluğuna sınav kağıdım ile oyalandım.. Sonunda başımı kaldırıp bitti dercesine hocaya bakmama fırsat bırakmadan hoca elimden sınav kağıdımı kaptı ve haykırdı..

"Anlat bakalım.."

Ayağa kalkıp sınavın ortasında B nin altında cepfotograman olduğu için ayağa kalkamadığını anlattım..

S hanım kahkahalarla gülerdü.. "hayallah bende bir kızın bir anormanlliği var sanmıştım" dedi..

Kendimce arkadaşımı anormal bir kız olmaktan kurtarmıştım.. Ama bu yeni bir çilenin başlangıcı oldu..

Ders bitiminde herkez gidip B ye anlattığımı yetiştirmiş, B de bana kırgın bir şekilde gelip sitem etmişti.

"Neden herkeze sırrımı anlattın"

Ne cevap vereceğimi bilemedim. Nasıl derdim tüm sınıf arkadaşların bir anda seni harcadılar o yetmedi ailenide karaladılar bende dayanamadım gerçeği söyledim.. Sustum.. Kendi silahımla kendim vurulmuş gibi kalakaldım..

"Ben sırrımı sadece sana söyledim sen de herkeze yaydın sen çok kötü güvenilmez bir kızsın.."

Kendimi toparladım.. "Evet bunu ben söyledim ama senin halen okulda güvenebileceğin tek arkadaşın benim dedim..

Seneler sonra o arkadaş ile karşılaştığımda B "Sen garip bir kızdın, ama halen benim sırrımı neden bütün sınıfa yaydığını anlayamadım" dedi.. Güldüm ama yinede inatla olayın diğer tarafını anlatmadım..
Old 13-10-2007, 12:16   #11
Gülümse

 
Varsayılan

Son bir kaç senedir bazı eğitim kurumunda öğretmenlik yapmaya başladım.. Ve her okulla ilk gidişimde kapıdaki görevliler beni öğrenci zannedip "bu saatte okulla gelinirmi hiç" azarı işitiyorum..
Old 14-10-2007, 22:17   #12
Av.Duygu Keleş

 
Varsayılan

Üniversite 1 sınıfta Hukuk BAşlangıcı dersinde hocamız konuları anlatırken bende kitapta anlattığı yerlerin altını çiziyordum.En önde oturuyordum üztelik.Bir anda hocamız dersi kesip bana döndü ve "çiz çiz sanki bişey olacak" dedi.Önce şaşırdım.Şimdi olsa cevap verirdim ama acemilik işte.kalemi kitabı bıraktım.Çok bozulmuştum ve oyüzden bir daha ne derse girdim ne de sınava çalıştım.
Sırf hocamı mahçup etmemek için de kaldım
Old 14-10-2007, 23:03   #13
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Okul hayatım boyunca yalnızca bir kez, orta birinci sınıfta din ve ahlak dersi sınavında kopya çektim. Aslında tam olarak kopya çekmiş de sayılmam, en çok ben çektim

Hazırlıksız yapılan sınav telaşı sonrası düşük not almak ile, kopya çekerek durumu kurtarmak arasında uzun uzadıya bocaladıktan sonra, karar kolaylaştırıcı müttefiklerimin çokluğunu da kararımın ağırlık merkezine koyarak, ders kitabını sıramın altına koydum. Sınav başladı. Sıramın altında sanki kopya aracı ders kitabım değil de, henüz hiç dokunmadığım halde, üç beş adam öldürmüş ruhsatsız bir silahtı ve öğretmen de er ya da geç onu bulacaktı

Sınav bitti. Ben de bittim. Kitabım da Acemilikten paramparça olmuştu, üstelik ben de hiç yararlanamamıştım. Sınav notum açıklandı: 6

Öğretmenim kızgın bir edayla yanıma yaklaştı:" Şehper, bunu senden hiç beklemezdim!"

Başka bir şey söylemedi, ben de neden diye sormadım. Elbette kopya çektiğimi anlamış, beni yüzlememiş, düş kırıklığı yaşamış, yaptığım hatayı bağışlamamış, ama tekrar etmemem için uyarmıştı. Daha doğrusu, bana göre öyle olmuştu.

Teneffüsü iple çektim. Öğretmen sınıftan ayrıldıktan sonrsa, öğretmenler odasının kapısında mekik dokudum.Nihayet kapıyı çalıp, hocamı dışarı davet ettim. Biraz sonra, itiraf etmenin dayanılmaz hafifliğine kavuşacaktım.

*..Öğretmenim, lütfen beni bağışlayın, bunu yapmak istemezdim, hazırlıksız olduğum için düşük not almak istemedim, bir daha tekrar etmeyeceğine size yemin ederim.

*..Sen, kopya mı çektin???
Ben daha önce 9-10 aldığın ve 6'yı sana yakıştıramadığım için sana kızmıştım. Bunu senden hiç beklemezdim!!!


??!!!

Bu itirafımın ne işe yaradığını hala düşünürüm. Kopya çektiğimi farketmemesinin yarattığı hayal kırıklığı bir yana -o her şeyi bilmeliydi-, itirafımın onda yarattığı şaşkınlık duygusuyla, beni benden sonra, ikinci kez cezalandırarak dışarıda bırakmasını değil, hoş görerek kazanması gerektiği sanısı arasında yaşanan gel-git. Keşke itiraf etmeseydim, dedirtmişti.

Bu olay sonrası, bir daha benimle olumlu diyalog kurmaktan adeta kaçındı. Sene sonu geldiğinde, o yıllar meşhur, anı defterimi uzattığımda yazdıkları , kimsenin yazısı kadar beni düşündürtmedi:

-İnsanların en hayırlısı, insanlığa en çok yararı dokunandır.


Hala kurarım, acaba hocam, ne demek istemişti...
Old 14-10-2007, 23:29   #14
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Çocuksu saffaniyet ve pişmanlığınla gidip; "bir hatadır ettim, dersimi de aldım, bir daha yapmayacağım" dediğin halde "bi daha olmasın e mi güzel kızım" deme büyüklüğünü gösteremediğinin itirafıdır belki de...

İmza:İtiraf kompetanı
Old 14-10-2007, 23:54   #15
Admin

 
Varsayılan

İ.Ü.H.F. 2. sınıf Kriminoloji (seçmeli ders) sınavı yapılıyor. İ.Ü.H.F'nin meşhur 1. nolu anfisinde VİZE sınavına giriyoruz. Bilenler bilir, o anfi İNANILMAZ BÜYÜK bir anfidir. Yakın zamana kadar dünyanın en büyük 2. barosu olan İstanbul Barosunun genel kurul toplantıları o anfide yapılıyordu, bilmeyenler ne kadar büyük olduğunu oradan anlayabilirler sanırım. Hala gözünüzün önüne gelmediyse, şöyle büyükçe bir sinema salonu düşünün, onu enine 2'yle boyuna da 4-5'le çarpın işte 1. nolu anfi!

Tabii o kadar büyük anfide kopya çekilmesin diye herkes önündekiyle birer sıra atlayarak, yanındakiyle de 4 sandalye boşluk bırakarak oturuyor ve anfi de 7-8 tane de gözetmen oluyor. Sınav kağıdı boş olarak verildi, soru bir adet ve hoca anfiye gelip soruyu yüksek sesle bağırarak yazdırdı. Soru çok kısa ve basit "Siyah Sayılar Nedir?".

"Siyah Sayılar" kriminolojinin en önemli konularından biri ve kitapta yaklaşık 20-30 sayfa bu konuya ayrılmış, o kadar önemli bir kriminoloji kavramı. Arkadaşların bir kısmı ise kriminoloji seçmeli ders olduğu için ve yoğun bir sınav döneminde olunduğu için dersi kaale almamış ve kitabı açmadan gelmiş. İÜHF'de yoklama zorunluluğu olmadığından ve seçmeli derslere de hemen kimse girmediğinden, kitabı açmayan bu arkadaşlar, aynı zamanda derse de hiç girmiş değiller, dolayısıyla kriminoloji konusundaki bilgileri tıp öğrencilerinden fazla değil! Sonuçta vize sonuçları pek önemli de görülmediğinden amaç sınava girmiş olmak için girmek ve eğer mümkün olursa oradan buradan kopya ile birşeyler yazıp sınavı birşekilde atlatmak.

Sonuçta sınavdan çıktık ve sınavın sonunda her sınav sonrasında olduğu gibi, kim ne yazdı, yazıların hangileri doğruydu, kim kaç alır tarzında yoğun bir sınav sohbeti yapılmaya başlandı. Bu kitabı açmayan arkadaşlardan birisi sınavdan çıkar çıkmaz koşarak yanımıza geldi ve heyecanla "ya biri söylesin neymiş şu tiyah tayılar!!" dedi. Herkes önce bir an dondu kaldı, sonra yüzlerde şaka mı yapıyor acaba bakışı belirdi, sonra ise durumun tam bir kara mizah olduğu anlaşıldı: Olay şu şekilde cereyan ediyor: Arkadaşımız o devasa anfinin arkalarına bir yere oturuyor (niyeti kopya çekmek ya). Hoca soruyu yazdırırken, "Siyah Sayılar Nedir?" sorusunu anfinin büyüklüğünden ve sesin eko yapmasından "Tiyah Tayılar Nedir?" şeklinde anlıyor! Derse hiç girmediğinden ve kitabı da açmadığından siyah sayı kavramından zaten haberdar olmadığından, "tiyah tayı" herhalde bir kriminoloji kavramı diye düşünüyor ve birşeyden şüphelenmiyor ve soruyu kağıda bu şekilde yazıyor. Ancak işin komik tarafı bitmiyor: Ordan burdan fısıltıyla cevap alıyor ve onları kendi cümleleriyle süsleyip cevap olarak kağıda geçiriyor. Fısıltıyla aldığı tiyolar doğru ancak tüm sınav kağıdı "Tiyah tayılar şudur, tiyah tayıların türleri şunlardır, tiyah tayılar hakkında doktrinde şunlar söylenir.." ile dolu. Ancak sınavda çıktığında farkediyor ki, "tiyah tayı" diye birşey yok, soru "siyah sayılar" ve krimiloji kitabının 30 sayfası da buna ayrılmış!

Ve eğlence burada da bitmiyor. Biz herhalde hakkında kopya çekmekten işlem yapılır derken, bu arkadaşımız o vizeden 70-80 arası bir not aldı! İşin benim için trajik yanı ise benim o sınava kaç saat çalıştığım halde ondan düşük almamdı. Arkadaşımız şimdi çok büyük bir uluslararası firmada hukuk müşaviri pozisyonunda, buradan "tevgiler taygılar ve telamlar"!
Old 15-10-2007, 00:04   #16
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

)))))))))))))))


Üniversitede ingilizce sınavında (testti) kopya veren durumundaydım. Benden kopya çeken arkadaşım arkamda, ondan da kopya çekecek olan da onun arkasında oturuyordu. (ve her ikisi de, "this is a pen" in anlamını dahi bilmiyordu! )

Sınav sonuçları: Ben 80, arkamdaki 85, onun arkasındaki 90. Sonucu hiç birimiz mantıklı biçimde açıklayamadık

Daha ilginç olanı, kriminolojiyi finalde verdim. Ama siyah sayılar diye bir konu okuduğumu, hiç hatırlamıyorum! )))


Ps: AÜHF 4.sınıf anfisinden de büyük olamaz bence
Old 15-10-2007, 09:49   #17
tuval2310

 
Varsayılan

lise sonda bir arkadaşımla evde test çözmek için okuldan kaçmaya karar verdik,daha dogrusu vermeye calıştık..tam okul kapısından çıktık,hala kararsızız gitsek mi gitmesek mi diye düşünürken arkadaşım birden bağırdı,'Koş!'...ben öyle bir koşuyorum öyle bir koşuyorum ki yetişmek imkansız ama niye koştuğumu bilmiyorum,arkama dönüp baktım bizim okul müdürü hızımızı daha da artırdık,okulumuz da pek gelişmiş bir yerde değildi,mahalle ararlarında kovalamaca oynadık müdürle..biz koştuk o kovaladı,üstelik de avazı çıktığı kadar bağırarak...neyse ki atlattık ve hemen dolmuşa binip evimize gittik..

ertesi gün müdür hiç de adeti olmadığı üzere sabah konuşma yapmak için kürsüye çıktı,bizim olayı kendisi de gülerek anlattı,tabi arkadaşımla ben de şımardık etrafımızdakilere 'he he bizdik onlar nasıl da yakalayamadı he he' filan diyorduk ki müdür biren sinirlendi,esti gürledi..kim olduğumuzu bildiğini,isterse bizi o anda tüm okula rezil edebilecegini ama dün mahalledeki rezilliğimizin bize yettiğini,gururumuzu tüm okul önünde kırmayacagını söyledi..ama artık cok geçti çünkü biz kendi ellerimizle onların biz olduğunu tüm okula duyurmuştuk..

o günden sonra müdürü nerde görsem kactım..o sabaha kadar hayatımda hiç bu kadar utanmamıştım ama şimdi hoş bir anı olarak gülümseyerek hatırlıyorum
Old 15-10-2007, 10:57   #18
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Ps: AÜHF 4.sınıf anfisinden de büyük olamaz bence

çok daha büyük tabi sadece anfisiyle değil
Old 15-10-2007, 12:12   #19
Gülümse

 
Varsayılan

Bir sabah okullu kırmaya karar vermiş olan kızlar aynı yoldan yokuş aşağıya iniyorduk. Yokuşun sonunda hepimiz gideceğimiz yere dağılacaktık.

O zamanlar bizden iki sınıf büyük olan ablamız ki o dönemde abla demek zorundaydık, erkek arkadaşınının kolunda şen şakrak bir şekilde önümüzden yürüyordu..

Birden sonradan edebiyat hocam olacak Neriman hanım ile burun buruna geldik.. Hepimiz sanki şokla dondurulmuştuk.. Neriman hanım kararlı bir şekilde öndeki çifte doğru yürüdü, delikanlıya sert bir ses ile

"Oğlum yanında bir bayan varken ellerin cebinde yürüyemezsin" çocukcağız şaşkın ellerini cebinden çıkarttı. Neriman hoca hiç bir şey olmamış gibi onların arasından geçti. Sonra bizim önümüzde durup ders verir bir tavır ile..

"Kızlar siz siz olun yanınızda elleri cebinde yürüyen bir erkeğe asla pirim vermeyin.. hele hele siz onun kolunda yürürken ellerini cebine koyanın yüzüne bile bakmayın. Bu sizi yapılacak en büyük hakarettir."

Sonra hepimize şöyle süzdükten sonra..

"Hadi size iyi günler"

Dedi ve hiç bir şey olmamış gibi okulla doğru yürümeye devam etti.
Old 16-10-2007, 22:22   #20
Gülümse

 
Varsayılan

Okuduğum okul kız lisesi olup deneme lisesi olduğu için okulla orta birden başlamak gerekiyordu.. okul belli bir dönem sonra karma olmaya karar verdi ve orta okula erkek öğrenci alındı..

O ana kadar erkek sineğin bile gezmesini yasak olan okulda bu değişik bir hava yarattı. Zavallı çocuklar okulun en favori öğrencileri oldu.. (şimdilerde o çocukların eşlerine allah kolaylık versin demek geldi içimden).. Çocuklar kendilerine gösterilen ilginden ne yapacaklarını şaşırdılar.. Hele hele liseli ablaların arasında voleybol oynayan damlacık çocuklar aklıma geldikçe halen kendimi tutamam..
Old 16-10-2007, 23:00   #21
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Hiç bir zaman futbola fazlaca ilgi duymadım. Hatta çoğu zaman antipati duydum. Biliyorum şaşırtıcı değil, klasik

Ama Zalad'ın kaleci olduğu sezon, nerden aklıma estiyse Beşiktaş'ın ilk onbirini tarih kitabıma not etmiştim. Öyle bir talihsizlik ki, anlatamam. Kitaplarımızı karalamamızı kesin olarak yasaklayan belki de tek öğretmenimizdi tarihçi. Bir gün beni sözlüye kaldırdı, tahtaya gelirken kitabımı da masasına bırakmamı istedi. Bir yandan soru sorup, bir yandan kitabı kurcalarken, muhteşem onbirle karşılaştı Felaket!

-Kızım ben size kitaplarınıza hiç bir şey yazmayacaksınız demedim mi?!

-Şey, hocam, ben yazmamışımdır onu, geçen yıl okuyan bir arkadaştan almıştım, herhalde o yazmış olmalı -ne ayıppp, evet yalan söyledim-

-Yaaaaaaaa, dedi, Zalad'ı bu sene transfer etti"k" sanıyordum?!


Tarihçinin koyu bir Beşiktaş'lı olması yalanımı da, kitap karalama suçumu da bağışlatmaya yetmişti. Fanatizm o kadar da kötü bir şey değildi galiba
Old 17-10-2007, 00:02   #22
slide

 
Varsayılan

üniversite son sınıfta..tabi uzatmalı son sınıf..finallere çok az kalmışken ısrarla ceza usul derslerine devam ediyorumders adedi de fazla oldukca gerginim..bilirsiniz ankara üniveristesinde zil çalarzilin çalışıyla kendimi zor attım kantine..kahve içerken bir arkadaş yaklaşıp bir kaç sayfanın zımbalanmış olduğu bir test uzattı elime..baktım ki en çok ilgilendiğim alanalardan biripsikolojibir sürü soru işaretle işaretle bitmiyor..ama zevk aldığımdan olsa gerek dalmışım..kahvemi elime aldığım gibi koşturdum sınıfa..bir de baktım ki 20dk geçikmişim derse..böyle durumlarda derse almazlardı ama hocanın sevimliliğinden olsa gerek bir cesaretle giriverdim hem de elimde kahvem..bir de en ön sıranın ortasındayım..ayakkabılarım ses çıkarıyorrr..hoca sustu..insanlar ayağa kalktı ben geçip oturdum yerime..hoca hala dersi anlatmaya devam etmiyor..yüzüme bakıp ''sizden 5dk önce gelen bir arkadaşı parladığım için size bir şey demeyeceğim '' dedi..ve gülümsediii''tekrar hoşgeldiniz ''dedi...tekrar ders arası zil çaldı..hoca derse devam ediyor..insanlar sızlanıyor..ben de yanımdaki arkadaşa ''bir sigara içseydik bari''dedimdemez olaydım..hoca ''siz 20dk geç geldiniz size tenefüs yok..''dedi...derse devam etti..birden dönüp''geçen hafta sabah 9 da sigara iiçen hanımefendisiniz siz''dedi....sonra sigaranın zaralarını anlattı...ben o gün herkes 20dk geç gelmemi ayıplasalar da biz olsak utanırdık deseler de hiç utanmamıştım...ben ceza usul dersiyle çok uğraşmıştım...kaçırmış da olsam devamına yetişmem lazımdı..o dersten kurtulmalıydımnefret ederdimmm..şimdi çok sevsem de o zamanlar şiddetle neferet ederdim..
Old 17-10-2007, 13:50   #23
tuval2310

 
Varsayılan

üniversite 2'de bahar şenliklerine gitmiştik arkadaşlarla,orda bir firma darbuka filan dağıtmıştı,çok eglenceli gecen günün ardından evlerimize gitmek için tramvaya bindik,tıklım tıklım dolu tramvay..
.küçük bir gurup kendi arasında şarkı söylüyordu,sonra bizde katıldık,derken başkaları başkaları da..sonra bi baktık tramvaydaki tüm öğrenciler hep bir ağızdan şarkı söylüyoruz,bir yerden sonra iş artık çığrından çıkmaya başladı,koltukların üzerine çıkıp oynayanlar,darbuka çalanlar..bir yandan da vatman sürekli uyarıda bulunuyor susalım diye..o eglencede kim dinler vatmanı..adamcagız bir uyardı iki uyardı sonunda edemedi durdu,epey bekledi.bu arada arkaya da yıgıldı dığer tramvaylar.sonra herkes susunca tekrar hareket etti,e öğrenci milleti bu durur mu tekrar başaladık şarkılara türkülere,o bir daha durdu,biz söyledik o durdu,o durdu biz söyledik derken gece gece tramvay hattı birbirine girdi....45 dakikalık yolu 1 saatte ancak aldık..ama hayatımın en eglenceli yolculuguydu
Old 17-10-2007, 18:36   #24
Gülümse

 
Varsayılan

Orta 1 deyim.. Yeni kıyafetler kitaplar aile bütçemiz bayağı sarsılmış durumda.. O zamanlar vesikalık fotoğraf da pahalı.. Tüm hocalarımızda not defterini yapıştırmak için bir tane istiyor. En son gelen hocalardan bir tanesi de müzik hocası.. Ona fotoğraf kalmamış, annem ay sonu git söyle diyor, hoca ben anlamam.. Birinci ayın sonuna kadar kapının arkasında cezalı kaldım..

Sonuç: Orta 1 den sonra seçmeli olan müzik dersini bir daha seçmedim.. Ve uzun süre sadece sol notası dışında hiç bir notayı da hatırlamadım..

Seneler sonra bir müzik aleti çalmaya kalktım ve yeniden notaları öğrenmek zorunda kaldığımda müzik hocamı hiç de saygı ile anmadım..
Old 17-10-2007, 18:44   #25
Gülümse

 
Varsayılan

Lisede okuyorum, vesikalık fotoğraflar daha ucuzlamış durumda.. Yeni bir mantık hocası geldi.. o da not defteri için fotoğraf istiyor ama tanıdıklarına "sen getirmesen de olur" diye ayrımcılık yapıyor..
Bende bu tür konulara karşı inatçılık bayağı gelişmiş durumda..

Kendi kendime "O zaman beni getirmeyen biri olarak tanırsın" diyorum..

Hocalığın biricil yasası öğrenciden daha inatçı olmak ya o da benim notumu söylemiyor.. Umurumda bile değil çünki okuduğum okulda sınıfının en yüksek notunu alanlar ödüllendiriliyor.. Ve mantık okuduğum sürece tüm ödülleri ben topluyorum
Old 17-10-2007, 18:52   #26
üye18721

 
Varsayılan

Lise 1' di herhalde! İlginç bir coğrafya hocamız vardı; bu siteye Ataköy Lisesinden katılanlar varsa sevgili hocamızın kim olduğunu hemen anlayacaklardır. Gerçi şimdi rahmetli oldu. Hocamızın kardeşiyle birlikte oturduğu; evi adeta kedi sığınma evi gibiydi.Zira;ev ilk katta olduğu için yakındaki tüm sokak kedilerinin günün her saatinde balkondan içeri girerek serbestçe dolaştığı hocamızın hazırladığı ciğerleri yediği geceleri kaldığı bir evdi. Hocamız her gün 80 küsur yaşına kadar hiç üşenmeden Bakırköye gider;kilolarca akciğer alır ve kedilere ziyafet çekerdi.Yani bunlar hocamız sayesinde sokak kedisi değil;"adeta ciğercinin kedisi" olmuşlardı. Ama işin ilginç yanı bu kadar çok kedisever görünen hocamızın aslında bir kedisavar olduğunu öğrenmemizdi.Bir gün aynı zamanda benden önce hocamızın öğrencisi olan ablam, hocasının evine gittiği bir gün hocamızın kedileri bir sopayla acımasızca dövdüğünü görmüştü. Yani kısaca hocamız "Alf"ten betermiş. Alf; hani şu kedi yiyen tuhaf tüylü yaratık.(Yabancı bir T.V dizisi)
Bu Hocamız sakin gibi gözükmesine rağmen çok sinirli bir yapıya sahipti. Diyelim ki derste yere bir kalem! düşürdünüz; son derece sinirlenir,bağırır çağırır biz de korkudan köşemize sinerdik. Ben o zamanlar gerçekten çok haylaz bir öğrenciydim; çok hareketliydim.Okumayı çok seviyor,ama çalışmayı hiç sevmiyordum!!! Her gün büyük bir özenle okula hazırlanır! -tabi ki derslere değil- saçlarıma fön çeker gayet havalı bir şekilde okula giderdim. Derslerde asla ders dinlemez, mutlaka en arka sıraya oturur; benim gibi derslerle ilgisi olmayan bir kaç arkadaşla laflaşırdık.Bu nedenlerle hocamız beni hiç sevmez, nefret ederdi. Nefret katsayısını arttıran nedenlerimden biri de bir gün hocamız derse kendini kaptırmış büyük bir heyecanla fiyordları,akarsuları v.s anlatırken ben içi kitaplarla dolu kocaman çantamı yere düşürmemdi.Tabi tahmin edeceğiniz üzere kıyametler koptu.Dersin sonuna kadar kadıncağız sinir krizi geçirdi...Eğer bir öğrenciyi sevmezse ne yapar ne eder sınıfta bırakırdı. Bu olaydan sonra beni de bırakacak korkusuyla var gücümle coğrafya çalıştım. Ona rağmen yazılı sınavlardan kötü notlar alıyordum. Ben de parmak kaldırarak sözlü olmak istediğimi belirttim. Tahtaya kalktım.Hoca soru soruyor; ben cevaplarken sözümü kesiyor,sınıfın en çalışkan öğrencisine konuyu tamamlattırıyordu. Sınav sonucu zayıf bir not verdi,ben dahil istisnasız bütün sınıf hayretler içinde kalmıştık.Ama niye hayret etmiştik ki ben hayatımın hatasını yapmış yere çanta düşürmüştüm!
Old 17-10-2007, 20:37   #27
suskun_juliette

 
Varsayılan

İlkokul ve ortaokul zamanlarındaki eğitim hayatımda matematik özürlüydüm.Hiçbir şekilde anlamıyordum,hatta ilkokul dördüncü sınıfta anneme söylediğim sitem dolu söz hala aklındadır.Aynen aktarıyorum:Bize ne problemlerinden problemlerini kendileri çözsünler yahu!Bana zar zor havuz problemlerini anlatırken bu sözü söylemişim.İlkokul 5'e geçip okulu bırakmak tek hedefimdi,o zamanlar zorunlu eğitim beş yıllıktı,ama ben beşinci sınıfa geçtiğim vakit zorunlu eğitim sekiz yıla çıkarıldıAnnem de hocalarım gibi umudunu kesmişti benden.Ortaokul birinci sınıfta matematik yazılısından '3' aldığım zaman(bizde 5lik sistem geçerliydi) hoca beni tahtaya çıkarır ve sınıfa beni alkışlamalarını söylerdiAma ertesi sınavda hemen yazıyla:BİR rakamla:'1' alırdımLiseye geçtiğimde bana bir ilham geldi,lisede matematiği su gibi biliyordum ve orta okulun en tembeli lise birincisi olmuştu.Yıllar sonra hocamı gördüğümde beni hatırlaması kolay olduMatematikte uzun yollar kat ettiğimi() söylediğimde inanmadı.Okuyor musun sen cidden dedi,hukuk okuduğumu söylediğimde daha çok şaşırdı ve 'Ee kızım onu kazanmak için ÖSS'de matematik çözmen gerekmiyor muydu' dediUmutsuz VakaydımHalâ da inanabilmiş değildir
Old 17-10-2007, 20:46   #28
üye18721

 
Varsayılan

Sonra mı ne oldu;coğrafyadan sınıfta kaldım. İkinci sene:- neyse ki c.hocamız değişti,bu dersten sorun çekmedim ama- diğer derslerle başım dertte!. Babam da her zaman olduğu gibi!... çareyi benim yüzümden ailede mutad olan çözüm yolunda buldu! daha doğrusu bulduğunu zannetti!. Mezkur coğrafya hocamla; babamın yaptığı 'tasarlayarak ve planlayarak kasden' strateji! gereği hocamızla ailecek pek sıkı-fıkı olduk! Artık her hafta sonu ex hocam evinden alınıyor; İstanbulun o zamanlar en çok rağbet gören yerlerine;Emirgan,Lale Bahçesi gibi yerlere gidiyorduk! Bir de unutmadan söyleyeyim; Bu hocam hergün evine 'serbest dolaşım hakkını' kullanarak giren kedilerden ara sıra bıkıyor ve babama telefon açıp bir kaç kediyi toplayıp Fatih'e götürmesini rica ediyordu. Canım babacığım da el-mecbur! hafta sonlarını: bizlerin de iştirak etmesi suretiyle kedileri kovalamak; yakalanan kedileri;( 3-5 kedi oluyordu her seferinde) çuvala tıkmak ve fatihe götürüp orada bırakmak suretiyle gayet mutlu olarak geçiriyordu!... Valla babacığım; İ.Etmek gerekirse sana çektirdiklerim nedeniyle öteki dünyada yatacak yerim yok ! Babamın planı;okuyan herkezce malûm olduğu üzere belliydi! Ama maalesef! ben yine kaldım!... Sınıfta kalsam yine iyi! İşin vahim tarafı; çok sevgili! ex hocam annemle samimiyet tesis edip evimizden çıkmaz oldu!Ta ki 3 sene önce annem vefat edene kadar!
Old 17-10-2007, 23:03   #29
Gülümse

 
Varsayılan

Failatün, feilün... aruz vezninden nefret ediyorum ve o vezin ile yazılmış şiirleri anlamıyorum.. Lise 1 edebiyat hocam her seferinde şiiri açıklamamı istiyor, bende şiiri anlamadığımı belirtip oturuyorum.. Aynı zamanda sınıf hocası olan edebiyat hocası dersine katılmadığım için benden hoşlanmıyor..

O günkü rehberlik dersinin konusu tüm sınıfın matemtikten nasıl zayıf aldığı ile ilgili.. Şikayetler aynı anlamıyoruz, sorunca öğrende gel diyor.. falanca bile 13 aldı.. (100 üzerinden)

Edebiyat hocamız hayretler içinde matematik hocamızın okulun en iyi matematik hocası olduğunu, matematik bölümüne ders verdiğini bize ders vermesinin büyük şans olduğunu anlatıyor ama sınıf başarısı rezalet.. Hoca çaresiz bir şekilde sınıfa baktı ve beni başı ile küçümseyen bir tavırla "sen, sen kaç aldın sınavlarından".. Ayağa kalkıp ilk defa hocanın gözlerinin içine bakarak "birinciden 67 sözlü yazılısından 89 ikincisinden de 86" hocanın gözleri faltaşı gibi açıldı yutkundu. Onun şaşkınlığını halen unutamam... Üstelik onu daha sonra çok şaşırtacaktım..
Old 18-10-2007, 00:46   #30
Opioid

 
Varsayılan zzZzzzZZzzzzzZz.....

Lise kaçtayım bilinmez
uyuyordum her zamanki gibi derste.
öğretmen tayfun gene mi uyuyorsun dediğinde hayır cevabını vermiştim ve arkasından sormuştu.
-madem uyumuyorsun en son ne dediğimi arkadaşlarınla paylaşır mısın? dedi.
cevap şuydu:
TAYFUN! GENE Mİ UYUYORSUN? demiştiniz örtmenim
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hayalimdeki Okul Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 8 25-09-2009 22:07
Yalancı tanığa 3 ay okul temizleme cezası Av.Yüksel Eren Hukuk Haberleri 2 15-11-2007 23:34
Kızların okul isyanı Y£LİZ Hukuk Haberleri 0 06-01-2007 12:30
Güncel Haber / Okul Masrafları Av.Ceylan Pala Karadağ Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 0 13-09-2006 11:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07794905 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.