Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Senetle İspat ZorunluluĞu- EnİŞte Kayinbİrader Arasindakİ Hukukİ İŞlemler

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-10-2007, 16:24   #1
fatoskayaismi

 
Varsayılan Senetle İspat ZorunluluĞu- EnİŞte Kayinbİrader Arasindakİ Hukukİ İŞlemler

Enişte ile kayınbirader arasında yıllara dayalı bir vekalet ilişkisi vardır. bu vekalet ilişkisinde tapu devirleri resmi vekalete bağlanmıştır. Bu tapu devir vekaleti ile biri üç yıl öncesine ait , biri de 1 yıl öncesine ait iki adet satış işlemi kayınbirader tarafından gerçekleştirilmiştir. Ancak daha sonra enişte(davacı) bu bedellerin kendisine ödenmediğine dair alacak davası açmıştır. Vekalet ilişkisi uzun yıllara dayandığı için hiç bir konuda ibraname yoktur. Bu konuda tanık dinletilebileceğine dair elinde içtihat olan ve fikir sunabilecek arkadaşlar varsa yardımcı olursanız sevinirim.
Old 22-10-2007, 17:15   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 1966/3-1224
Karar: 1970/44
Karar Tarihi: 21.01.1970

ÖZET : Davanın konusu davalı tarafından davacıya haricen satılıp ferağı verilmeyen gayrimenkule ilişkin satış bedelinin geri alınması isteminden ibarettir. Bir bölgede her hangi bir kuralın teamül halinde olduğunun kabulü için o kurala ammece istisnasız herkes tarafından uyulduğunun ve geçmiş zaman içinde tekrar edilerek istikrar unsurunun meydana geldiğinin belli olması zorunludur. Bilirkişilerden teamül hukukunun unsurlarını belirten gerekçeli mütalaa alınmak ve sonucuna göre uyuşmazlık çözümlenmek gerekirken önceki kararda direnilmesi usule ve yasaya aykırıdır.

(1086 S. K. m. 288, 293) (743 S. K. m. 1)

Dava : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 3.7.1964 gün ve 1160-556 sayılı hükmün incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla Yargıtay 3. Hukuk Dairesince ( davacı avukatı dava dilekçesinde davalının tarlasını 26300 lira bedel karşılığında müvekkiline satıp teslim ettiği ve satış bedelinden 10300 lirasını nakten aldığı halde resmi muamelenin yapılmasına yanaşmayıp tekrar satılığa çıkardığını ileri sürerek 19300 liranın faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı avukatı, davacının iddiasının haklı ve varit olmadığını davanın şahitle ispat edilemeyeceğini beyanla reddini talep etmiş ve şahit dinlenmesine muvafakat etmediğini bildirmiştir. Davacı avukatı senet yapılmadığını 12.6.1964 günlü layihasında açıklamıştır. Taraflar bahsi geçen tarlanın tapu sicilinde kayıtlı olduğunda birleşmişlerdir. Mahkemece harici satışın senede raptının müteamel olmadığı bilirkişi avukat İhsan Uçal tarafından tanzim edilen rapora müsteniden kabul edilip davacının şahitleri dinlenmiş ve davacının davalıya 18000 lira ödediğinin şahitlerin ifadelerinden anlaşıldığından bahsile bu paranın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı, davalının eniştesi olduğuna göre Hukuk Yargılamaları Usulü Kanununun 293. maddesinin ilk bendi hükmünden faydalanamaz. Ödendiği iddia edilen paranın miktarına ve mezkur kanunun 288. maddesi hükmüne nazaran olayda şahit istimaina cevaz yoktur. Ancak 293. maddenin 4 numaralı bendinde yazılı istisnanın mevcudiyeti halinde 50 lirayı aşan davalar hakkında şahit dinlenebilirse de yurdumuzda gayrımenkullerin harici satımlarının meyane senetleriyle yapıldığı bir gerçek olduğuna göre olayda 4 numaralı bentteki istisnai halin varlığı da söz konusu edilemez. Kaldı ki yukarıda sözü geçen bilirkişi raporu teamül hukukunun unsurlarını belirtecek mahiyette değildir. Bu yönler gözönünde tutularak gayrimenkul bedeline ilişkin ihtilafın davacının davalıya teklif edeceği yemini ile çözülmesi lazım gelirken bu yolda muamele yapılmaması isabetsiz ve davalının bozma dileği yerinde olduğundan hükmün bu sebepten bozulmasına şimdilik diğer cihetlerin incelenmesine yer olmadığına 1189/1518 sayı ile 29.3.1965 gününde ) karar verilip yerine geri çevrilmekle yapılan yargılamanın sonunda bazı sebep ve düşüncelerle eski hükümde direnmeye karar verilmiştir.

Temyiz süresi hakkında bir diyeceği olmadığı davacı vekilinden sorularak ve temyiz dilekçesinin müddetinde verilip kaydedildiği incelenerek anlaşıldı.

Hukuk Genel Kurulunca gelen Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra vaktin yetersizliğinden ötürü işin karara bağlanmasının başka güne bırakılması uygun görüldü.

Bugün Hukuk Genel kurulunca dosyadaki kağıtlar okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşüldü.

Karar: Davanın konusu davalı tarafından davacıya haricen satılıp ferağı verilmeyen gayrimenkule ilişkin satış bedelinin geri alınması isteminden ibarettir. Davacı davalının kız kardeşi ile evli bulunduğunu satış bedelinden bir kısmını ödeyerek tarlayı teslim aldığını ileri sürmüş ve HUMK. 293/4. maddesi uyarınca davasını tanıkla ispat edeceğini bildirmiştir. Davalı, davayı tüm olarak yalanlamış ve olayda tanık dinlenemeyeceğini savunmuştur.

HUMK.nun 288. maddesinde yazılı bulunan tanıkla ispat yasağının istisnaları aynı kanunun 293. maddesinde gösterilmiştir. Bu maddenin 4 numaralı bendi uyarınca halin icabına ve iki tarafın durumlarına nazaran senede bağlanması müteamel olmayan muamelelerde tanık dinlenebilir. Olayda tanık dinlenmesini veya dinlenmemesini öngören başkaca kanuni bir hüküm bulunmadığından mahkemece bilirkişi marifetiyle teamül araştırılarak buna göre işlem yapılmasında isabetsizlik yoktur. Ancak aşağıda açıklanacağı üzere hükmün dayandığı bilirkişi raporu yeterli ve teamül hukukunun unsurlarını belirtecek nitelikte değildir. Olayda halin icabına ve iki tarafın durumlarına nazaran tapu sicilinde kayıtlı gayrımenkullerin harici satışlarının ve paranın verildiğinin senede bağlanmamasının müteamel olup olmadığı yönünün araştırılması gerekmektedir. Bir bölgede her hangi bir kuralın teamül halinde olduğunun kabulü için o kurala ammece istisnasız herkes tarafından uyulduğunun ve geçmiş zaman içinde tekrar edilerek istikrar unsurunun meydana geldiğinin belli olması zorunludur. Adet ve teamül hukuku yazılı kurallardan olmadığı için yurdun her tarafı ayrı ayrı incelenmeden genel olarak yurtta veya köylerdeki teamülün şu yada bu yönde olduğu söylenemez. Özellikle olayda olduğu gibi iki tarafın durumlarına ve halin icabına göre tayin edilecek teamülün tespiti için tarafların ve bölgenin durumlarının iyice bilinmesi gerekir. Oysaki seçilen bilirkişinin yerli adeti bilemeyeceği ileri sürülmüş mahkemece adı geçenin Ankara Avukatlarından olduğu gerekçesiyle bu itiraz reddedilmiştir. Bilirkişinin yukarı çanlı köyündeki tarafların durumunu halin icabını ve teamülü ne dereceye kadar bildiği araştırılmadan bu itirazın reddi doğru olamaz. Esasen bilirkişi genel olarak rapor vermiş bu gibi olaylarda bütün köylerde senet düzenlenmesinin adet edinilmediğini bildirmiştir. Bozma ilamında işaret edildiği gibi bu rapor teamül hukukunun unsurlarını belirtecek nitelikte değildir. Burada genel değil yerli adet ve teamülün araştırılması yani bölgede iki tarafın durumu ve halin icabı aynı olan işlemlerde senet düzenlenmemesinin adet olup olmadığı bu kuralın kamuca benimsenip benimsenmediği ve istikrar unsurunun meydana gelip gelmediği yönlerinden bilirkişiden gerekçeli mütalaa alınması gereklidir.

Bu yönden yerinde olan özel daire bozma ilamına uyulmaz, yerli adet ve teamülü iyi bilen bilirkişi veya bilirkişiler marifetiyle yukarda açıklanan şekilde inceleme yapılmak, bilirkişilerden teamül hukukunun unsurlarını belirten gerekçeli mütalaa alınmak ve sonucuna göre uyuşmazlık çözümlenmek gerekirken önceki kararda direnilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Temyiz itirazlarının bu yönden kabulüyle direnme kararının bozulmasına ve bozma nedeni karşısında diğer itirazların incelenmesine yer olmadığına karar verilmelidir.

Sonuç: Temyiz itirazlarının kabulüne direnme kararının yukarıda yazılı nedenle HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozmaya göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına ve davalı taraf yararına avukatlık ücret tarifesi uyarınca takdir olunan 650 lira avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine 21.1.1970 gününde çoğunlukla karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
*********************************
www.sinerjias.com.tr

Old 27-10-2007, 12:53   #3
fatoskayaismi

 
Varsayılan

İlgİnİzden Dolayi Çok TeŞekkÜr Ederİm. Benzer Bİr KaÇ Karar Daha İhtİyacim Var.
İyİ ÇaliŞmalar
Old 27-10-2007, 13:17   #4
fatoskayaismi

 
Acil Yenİ İÇtİhat Karari

Cevapla gönderilen içtihat 293/4 teamül unsurunun ' Gayrimenkullerin ilgili bölgede senetle satımı ve ispatına ilişkindir.'

Tarafların yakın akraba olması (Ancak 293/1 de sayılan kişilerden olmaması ) aralarındaki güven ilişkisi nedeniyle yazılı belge-ibraname almamasında 293/4 ün uygulunubileceğine dair kararlara ihtiyacım var. Gerçekte de bölge de bir çok kişi yurtdışında yaşamakta ve bu kimseler Türkiyedeki işlemlerini , akrabaları aracılığıyla halletmektedirler. yaşanılan bölgenin niteliği, örf adet ve enişte-kayınbirader ilişksi yazılı belge istemini olanaksız kılmıştır. Buna dair ya da benzer içtihat varsa ve tarafıma uluştırılırsa sevinirim.
Old 07-03-2008, 04:03   #5
Av. Salim

 
Varsayılan -Akrabalar Arasında Senede karşı senetli İspat Kuralı

Arkadaşlar,

HUMK 293/1 anlamında akraba olan (abi-kardeş) iki kişi borç nedeniyle aralarında senet (bono) yapıyorlar. Borcu ödemeyen kardeş hakkında icra işlemi yaptık, menfi tespit davası açtı, borcum yok, teminat senedi verdim diyor. Ve yakın akraba olduğunu ileri sürerek tanıkla bunu ispat edeceğini söylüyor.

Biz tanık dinletmeye muvafakat etmedik ama mahkeme akrabalık durumunun tekkiki için nüfus kayıtlarını istetti. Benim bildiğim kadarıyla kardeşler arasında sözleşmeler tanıkla ispatlanabilir. Ancak davalı kardeş senet vermiş, o senedi hükümden düşürecek bir iddiayı ancak yine senetle ispatlaması gerekmiyor mu? Senet vermemişy olsaydı tanıkla ispat olabilirdi ancak senet verdiğine göre akraba da olsa senedin aksini yine senetle ispatlaması gerekiyor diye biliyorum. Ancak bu konuda mahkemeye sunacak yargıtay kararı bulamadım.

Fikrini söyleyecek ve yargıtay kararı gönderebilecek arkadaşlara şimdiden teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Reeskont (%23) Ve Avans (% 25) Faİzİ Arasindakİ Fark Ve Hukuktakİ Uygulamasi Hoca Meslektaşların Soruları 7 27-12-2013 14:03
Dershane İle Öğretmen Arasındaki İş Akti Örneği Acil!!! Av.bozkara Meslektaşların Soruları 2 06-03-2008 15:49
Yalova Adlİyesİnden Hukukİ Yardim av.meryemk Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 1 06-10-2007 11:46
bozmadan sonra hukukı sebebın degıstırılmesı.. Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 5 04-04-2007 22:07
Bİlmece Gİbİ Bİr Soru ( Hukukİ) erdal7 Meslektaşların Soruları 18 06-11-2006 14:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06287193 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.