Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ticareti Terk Sucu Son Durum ??

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-05-2012, 21:56   #1
gencerx07

 
Varsayılan Ticareti Terk Sucu Son Durum ??

merhaba iyi çalışmalar.. son bir yılda ticaret terk sucu hakında bır cok karar cıktı. son uygulama nedir. ceza cıkıyor mu veya bunun ile ilgili bir karar var mı. kazancıda bulamadım yeni bir karar
Old 30-05-2012, 08:00   #2
stj.av.T.Kağan

 
Varsayılan

merhaba sayın gencerx07.
Benim müvekkilim hakkında da aynı suçtan dolayı yargılama devam etmekte, hakim, mağdur vekiline 300 TL lik bilirkişi masrafını yatırması için süre verdi. Genelde bu masraf yatırılmadığı için dava reddediliyor. Bildiğim kadarıyla da Yargıtay bu tarz dosyalardan beraat kararı veriyor, mahkumiyet kararlarını da bozuyor..
Yargıtay 16.Hukuk Dairesi 2010/4776 E, 2011/5802 K.
Old 30-05-2012, 10:26   #3
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Ticareti terk suçuyla ilgili Yargıtay görüş değiştirdi.

Bu suçun failinin sadece gerçek kişi tacirler olabilileceği, tüzel kişinin temsilcisinin (şirket müdürleri) bu suçun faili olamayacağına hükmetti.

Bu görüş, taciri "(1) gerçek kişi" "(2) tüzel kişi" olarak tanımlayan mevcut ve yeni T.Ticaret Yasası hükümlerine açıkça aykırıdır.





T.C.

YARGITAY

16. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/2798

K. 2011/6672

T. 31.10.2011

2004/m.44, 337, 354

5237/m.50


ÖZET : Ticaret terk hükümlerine muhalefet etmek suçunda; icra ve iflas Kanunun 16 Bap’ında yazılı suçlardan takibi şikayete bağlı olanların müştekisinin feragati veya borcun itfa edildiğinin sabit olması halinde dava ve bütün neticeleri ile beraber cezanın düşeceği, zararın giderilmesinin İİK’nun 16 Bab’ında takibi şikayete bağlı olan suçlar hakkında uygulanamayacağı gözetilmeksizin, sanık hakkında verilen hapis cezasının, zararın tamamen tazmini suretiyle giderilmesi seçenek yaptırımına çevrilmesine karar verilmesi,
Dava ve cezanın İİK'nun 354. maddesinde yazılı sebeplerden düşeceğinin kararda belirtilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
Hükmün açıklandığı duruşmaya katılan sanığa son sözü sorulmadan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
DAVA : Ticaret terk hükümlerine muhalefet etmek sonucundan sanık A. G.’ in İİK 337/a maddesi gereğince 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve kararın mağdurun uğradığı zararın tazmin suretiyle tamamen giderilmesi cezasına çevrilmesine karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
KARAR : İcra ve İflas Kanunu’ nun 44. maddesinin 1. Fıkrasında, “Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicil memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazetede ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemeyen tacir beyanda bulunmamış sayılır.” Hükmü ile ticareti terk eden tacirin yapması gereken yükümlülüğü belirlenmiş, aynı yasa’ nın 337/a maddesinin birinci fıkrasında ise 44. maddedeki yükümlülüğe aykırı davranılması da, “Ticareti terk edenlerin cezası” başlığı altında, “44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gören veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikayeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez.” şeklinde düzenleme ile yaptırıma bağlanmıştır. Maddeden anlaşılacağı üzere ticareti terk suçunun oluşabilmesi için, ticareti terk eden tacirin bu durumu on beş gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret sicil memurluğuna bildirmesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaması gerekmektedir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 44. maddesindeki mükellefiyet münhasıran tacirler için öngörülmüş olup, ticaret sicil memurluğuna kayıtlı gerçek kişilerin ve ticaret şirketlerinin tacir oldukları hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, ticaret şirketlerinin ticareti terk edip edemeyeceklerine, eş anlatımla ticareti terk etmesi durumunda şirket yetkilisi/müdürünün bildirme ve mal beyanında bulunma yükümlülüğü bulunup bulunmadığına yöneliktir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 136. maddesinde ticaret şirketlerinin nev’ilerinin; kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerinden ibaret olduğu belirtilmiştir. Yukarıda sayılan ticaret şirketleri yönünden Türk Ticaret Kanunu’ ndaki düzenleme incelendiğinde, bunlar için ‘ticareti terk’ değil, bunun yerine infisah ve tasfiyelerinin öngörüldüğü, diğer bir anlatımla Türk Ticaret Kanunu’nun 136. maddesinde sayılan şirketlerde ticareti terk değil, ortaklık ilişkisinin sona erdirildiği kabul edilmektedir.
Anılan şirketlerin her biri için infisah ve tasfiye yolu ayrı ayrı gösterilmiştir. ‘İnfisah’ ortaklıklar hukukunda iki manada kullanılmaktadır. Geniş manada; irade ve irade dışı yani kendiliğinden sona ermeyi ifade etmektedir. TTK’ nun 439. maddesinde infisah eden şirketin tasfiyeye gireceği hükme bağlanmıştır. Tasfiye süresince ticaret şirketinin alacak ve borçları belirlenir, alacakları tahsil edilip, borçları ödendikten sonra varsa kalan mevcudu, esas mukavelede aksine bir hüküm olmadıkça, pay sahipleri arasında ödedikleri sermaye ve paylara bağlı olan imtiyaz hakları nispetinde dağıtılır. Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden terkini tasfiye memurları tarafından talep olunur. İş bu talep üzerine terkin keyfiyeti tescil ve ilan olunmakla ticaret şirketinin tüzel kişiliği sona ermiş olur. Terkin işlevi için tasfiye bilançosu ile birlikte başvurulduğundan ve zaten tasfiye sonucu ticaret şirketinin herhangi bir mal varlığı da kalmadığından tasfiye memurunun ya da şirket yetkilisinin İİK’ nun 44. maddesine göre mal beyanında da bulunması söz konusu olmayacaktır. Terkin işleminden sonra ticaret şirketinden alacağı bulunduğunu iddia eden bir alacaklı, bu alacağını ancak terkin edilen ticaret şirketini yasaya göre ihyasını sağlamak suretiyle tahsil edebilecektir.
Ticaret şirketlerinin vergi hukuku açısından mükellefiyetinin sona erdirilmesi de, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre yapılması gereken işlemlere göre getirilen tasfiye ve iflasın sona erdiğinin tescil ve ilanına bağlıdır. Başka bir anlatımla, ticaret şirketinin işi bırakması ancak tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması ile mümkündür. Bu nedenle tüzel kişiliği sona erdirilmemiş bir ticaret şirketinin ticari işletmeyi kapattığından, dağıttığından ( terk ettiğinden )söz edilemeyecektir. Nitekim Danıştay 4. Dairesinin 2004/602 – 2021 sayılı kararında da tüzel kişiliği sona erdirilmemiş şirketin mükellefiyetinin sona erdirilmeyeceği belirtilmiştir.
Öte yandan, İcra ve İflas Kanunu’nun 44. maddesinin ikinci fıkrası, mal beyanının ticaret sicili gazetesinde ilan tarihinden itibaren bir sene içinde, ticareti terk eden tacir hakkında iflas yolu ile takip yapılabileceğini içermektedir. Buradaki tacirden maksat, gerçek kişi olan tacirlerdir. (Neden??? Niye??? Nasıl???) Yani, tüzel kişi tacirler ( ticaret şirketleri )hakkında 44 üncü maddenin 2. Fıkrasının uygulama kabiliyeti yoktur. Ticaret şirketleri, ticareti terk edince tasfiyeye gireceklerinden ve tasfiye sonunda şirketin ticaret sicilindeki kaydının silinmesinden sonra tüzel kişiliği son bulacağından, artık, ticaret şirketlerini sicilden silindikten sonra iflas yolu ile takip etmeye imkan yoktur. Esasen ticaret şirketleri bakımından buna lüzum da yoktur. Zira tasfiyede şirketin bütün malları tasfiye edilmiştir. ( Prof. Dr. Baki KURU, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi ( Cilt XXVII, 1970, Sayı 1-2 )Bu açıklama ile İİK’nun 44. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemenin, ticareti terk suçunun gerçek kişi tacirler için geçerli olduğunun, ticaret şirketleri yönünden geçerliliği bulunmadığının net olarak ifade edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar İİK'nun 44. maddesinin gerekçesinde, ticareti terk eden kötü niyetli borçluların işyerlerini terk ederek ve ellerindeki mallarını başkalarına devrederek alacaklılarının zarara uğratmaları nedeniyle İİK’nun 337/a maddesindeki yaptırım düzenlendiği belirtilmekte ise de, ticaret şirketleri yönünden ticareti terk değil ortaklık ilişkisinin sona erdirebileceğinden, buradaki borçlu ifadesiyle gerçek kişi tacirin kastedildiğinin kabulü zorunludur. Kaldı ki, Kanun’un 345. maddesi uyarınca sorumlu tutulması gereken ticaret şirketlerinin müdür/yetkilileri tarafından alacaklıları zarara uğratmaya yönelik eylemlerinin cezasız bırakılmadığı, nitekim kanun’un 331,333/a, 345/a maddelerinden gerekli yaptırımlar düzenlediği gibi, unsurları bulunduğu taktirde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda müeyyideye bağlanan hileli iflas veya dolandırıcılık suçlarından da cezalandırılabilmeleri mümkün olduğundan diğer bir deyişle ticaret şirketlerinin müdür/yetkililerinin alacaklıyı zarara uğratan bu tür davranışlarının yaptırımsız kaldığından söz edilemeyecektir.
Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, İİK’nun 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan eylem, yalnızca ticareti terk keyfiyetinin ticaret sicili memurluğuna bildirilmemesi değil, bununla birlikte İİK’nun 44. maddesine uygun olarak bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerinin bulunduğu bir mal beyanında bulunulmamasıdır. Bu durumda, Türk Ticaret Kanunu’nun 136. maddesinde sayılan ticaret şirketlerin de ticaretin terki söz konusu olmayıp, ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesi nedeniyle İcra ve İflas Kanunu’nun 44. maddesi ile getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğünün, gerçek kişi tacirlere yönelik olduğu, yukarıda sayılan ticaret şirketlerini kapsamadığı, eş anlatımla ticaret şirketlerinin müdür veya yetkililerinin İcra ve İflas Kanunu’nun 337/a maddesinde yaptırıma bağlanan ticareti terk suçunu işlemeleri yasal olarak mümkün olmadığı kabul edilmelidir. Hal böyle olunca sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
1- İcra ve İflas Kanunun 16 Bap’ında yazılı suçlardan takibi şikayete bağlı olanların müştekisinin feragati veya borcun itfa edildiğinin sabit olması halinde dava ve bütün neticeleri ile beraber cezanın düşeceği hususunda aynı Kanunun 354.maddesi ile özel bir düzenleme bulunduğu, 5237 sayılı TCK’nun 50/1-b maddesinin İİK’nun 16 Bab’ında takibi şikayete bağlı olan suçlar hakkında uygulanamayacağı gözetilmeksizin, sanık hakkında verilen hapis cezasının, zararın tamamen tazmini suretiyle giderilmesi seçenek yaptırımına çevrilmesine karar verilmesi,
2- 30.07.2003 gün ve 25184 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4949 sayılı İİK’nunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 99.maddesi ile İİK'nun 352. maddesine eklenen fıkra uyarınca dava ve cezanın İİK'nun354. maddesinde yazılı sebeplerden düşeceğinin kararda belirtilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,
3- Hükmü açıklandığı 17.03.2010 tarihli duruşmaya katılan sanığa son sözü sorulmadan mahkumiyetine karar verilmesi suretiyle CMK’nun 216/3 maddesine aykırı davranılması,
SONUÇ : Yasaya aykırı olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün kısmen istem gibi BOZULMASINA, 31.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi. yarx
Old 30-05-2012, 13:12   #4
glyclk

 
Varsayılan

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/16-75 E. 2010/129 K1.6.2010 tarihli kararında tüzel kişilik yetkilisinin cezalandırılması gerektiği yönünde karar vermiştir.

"İİY 44. maddesinde "ticareti terk eden tacir" ifadesi kullanılmış olup bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hüküm konulmamıştır. O halde tacir sayılan limited şirketlerin, temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasası'nın 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmamaktadır. [/b][/b][/b]Diğer yandan, İİY'nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin "ticareti terk eden kötü niyetli borçluların" bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığı da gerekçede açıkça ifade edilmektedir.
Ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerinin bu suçu işleyemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirlerin İİY'nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekecek, ancak aynı fiili işleyen ve İİY'nın 345. maddesi uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticari şirket müdür ve yetkililerinin cezai sorumluluktan muaf tutulmaları anlamına gelecektir ki bunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, İzmir Ticaret Sicili Memurluğunun 14.11.2008 ve 05.05.2009 tarihli yazılarında sanık Bilge Doğru'nun, suç tarihini de içine alacak şekilde 09.08.2007 - 09.08.2017 tarihleri arasında münferiden Mateksa Teknik Montaj Sanayi ve Tic. Ltd. Şirketini temsile yetkili olduğu ve yine şirketin ticaret siciline bildirdiği adrese çıkarılan tebligatın, bu adresten taşınılmış olması nedeniyle yapılamadığı anlaşılmaktadır. Adresin değiştirilmesi olgusunun tek başına ticaretin terk edildiği anlamına gelmeyeceği de göz önüne alınarak, sanığın müdürü olduğu şirketin ticareti terk edip etmediğinin araştırılması ve sonucuna göre, şirketin müdürü olan sanık açısından ticareti terk suçunun oluşup oluşmayacağının değerlendirilmesi zorunludur."
Old 30-05-2012, 13:53   #5
Av.Selen

 
Varsayılan

Benim de hali hazırda derdest A.Ş. yetkilisi hakkında açmış olduğum ticari terk davasında; şikayetimizin temelini yukarıda belirtilen 2010 tarihli CGK kararı oluşturmasına rağmen yine Sn.Hakan EREN tarafından eklenen 2011 tarihli 16 HD kararı savunma olarak dosyaya sunulmuştur. 2010 yılında CGK; şirket yetkilisi sanık olabilir derken 16 HD nin bir yıl sonra aksi görüş belirtmesi Yargıtay'ın görüş değişikliği olarak anlaşılabilir mi? CGK kararı daire kararı ile değiştirilebilir mi?
Old 30-05-2012, 14:01   #6
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selen
Benim de hali hazırda derdest A.Ş. yetkilisi hakkında açmış olduğum ticari terk davasında; şikayetimizin temelini yukarıda belirtilen 2010 tarihli CGK kararı oluşturmasına rağmen yine Sn.Hakan EREN tarafından eklenen 2011 tarihli 16 HD kararı savunma olarak dosyaya sunulmuştur. 2010 yılında CGK; şirket yetkilisi sanık olabilir derken 16 HD nin bir yıl sonra aksi görüş belirtmesi Yargıtay'ın görüş değişikliği olarak anlaşılabilir mi? CGK kararı daire kararı ile değiştirilebilir mi?

Daire kararları ile Genel Kurul (Ceza/Hukuk) kararları birbirine çelişik olabilir.

Böyle bir durumda, elinde tam da bu konu ile ilgili bir dosyası bulunan bir meslektaşımız çıksa, Bolu Bey'ine şahlanan Köroğlu misali, Yargıtay 1. Başkanlığı'na bir dilekçe gönderse ve dese ki "daire ile genel kurul arasında görüş ayrılığı var, görüşlerin birleştirilmesi için gereğini" talep etse!

Biz de hazıra konsak!

Olur mu olur?
Old 30-05-2012, 14:08   #7
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan glyclk
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2010/16-75 E. 2010/129 K1.6.2010 tarihli kararında:

"İİY 44. maddesinde "ticareti terk eden tacir" ifadesi kullanılmış olup bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hüküm konulmamıştır.

...


Teşekkürler Ceza Genel Kurulu!

Bir an "yasayı ben mi yanlış yorumluyorum?" diye şüphe etmiştim.

16. Hukuk Dairesi'nin "icra ceza hukuku" ile ilgili çok başarısız bir karnesi var.

Bu daire, tazyik hapsinin niteliğini dahi anlayamamıştı; kararlarında icra mahkemelerine, "taahhüdü ihlalde '3 aya kadar' deme, kesin süre (!) yaz!" diyordu da sağolsun Ceza G.K. bu yanlışı da düzeltmişti. (gerçi düzeltti de ne oldu, İstanbul İcra Mahkemelerinin çoğu hala taahhüdü ihlalde "3 aya kadar tayyik hapsi" vermesi gerekirken "1 ay - 2 ay ya da 10 gün !!!!" tazyik hapsi kararı veriyor.

Biz de duruşma salonlarında gerizekalı gibi elimizde ceza genel kurulu kararı ile dolanıyoruz.

İcra ceza hukukunun, hukuk dairelerinin görev alanından derhal alınması gerekir.
Old 30-05-2012, 14:43   #9
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selen
Hazırlıklara başlıyorum Sn.EREN

İşte Bolu'luluk böyle bir şey...




Çorbada az bir tuzum olsun diye, selam ve saygı ile...



YARGITAY KANUNU

İÇTİHADLARIN BİRLEŞTİRİLMESİNİ İSTEMEK YETKİSİ VE BAĞLAYICILIĞI
MADDE 45 - İçtihadların birleştirilmesini Birinci Başkan, doğrudan doğruya veya Yargıtay dairelerinin veya genel kurulların verdikleri karar sonucunda veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bizzat yazı ile başvurması halinde, ilgili kuruldan ister. Bu istemlerin gerekçeli olması zorunludur.
Diğer merci veya kişilerin gerekçe göstererek yazılı başvurmaları halinde, içtihadı birleştirme yoluna gitmenin gerekip gerekmediğine Birinci Başkanlık Kurulu karar verir. Bu karar kesindir.
İçtihadı birleştirme kararlarının değiştirilmesi veya kaldırılmasının istenmesi de yukardaki usule bağlıdır.
İçtihadı birleştirme görüşmeleri, alınmış olan ilke kararları çerçevesinde yürütülür ve kararları yazılır.
İçtihadı birleştirme kararları benzer hukukî konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.
İçtihadı birleştirme kararlarının niteliğini açıkça belirten özeti, kararın verilmesini izleyen en kısa zamanda Adalet Bakanlığınca bildirilir. Adalet bakanlığı bütün adliye mahkemelerine ve Cumhuriyet savcılıklarına bu kararları gecikmeksizin duyurur.
İçtihadı Birleştirme Kurulları, genel kurulların veya dairelerin kararlarındaki gerekçe ve görüşlerde bağlı olmaksızın sorunu başka bir görüşle karara bağlayabilirler.
Old 30-05-2012, 16:12   #10
Av.Ahmet ZENGİN

 
Varsayılan

Ticareti terkten açtığım davadan beraat kararı verildi.
Temyiz ettim onandı.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı onama kararına itiraz etti ve YCGK 2012-47 Esas ile incelemi devam etmektedir.
Old 30-05-2012, 16:45   #11
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ahmet ZENGİN
Ticareti terkten açtığım davadan beraat kararı verildi.
Temyiz ettim onandı.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı onama kararına itiraz etti ve YCGK 2012-47 Esas ile incelemi devam etmektedir.

Sevgili üstadım,

CGK kararı çıktığında bizlerle de paylaşmanız dileğiyle...
Old 23-07-2012, 23:48   #12
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ahmet ZENGİN
Ticareti terkten açtığım davadan beraat kararı verildi.
Temyiz ettim onandı.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı onama kararına itiraz etti ve YCGK 2012-47 Esas ile incelemi devam etmektedir.

Yargıtaydan baktım;

İlgili Yargıtay Dairesi :Ceza Genel KuruluEsas Numarası :2012/47Tebliğname Numarası :IT - 2011/58791Savcı İstem :Geliş Tarihi :04/01/2012Mahkemesi :Antalya 2. İcra Ceza MahkemesiMahkeme Esas Numarası :2010/1395Mahkeme Karar Numarası :2010/1995Mahkeme Karar Tarihi :13/10/2010Savcılık Esas Numarası :2010/1395Savcılık Tarihi :13/12/2010Dava/Suç Türü :Ticareti usulüne aykiri terk etmek.Durum :İncelemedeİlişkili Dosya Listesi :Yargıtay CBS Bölüm IT - 2011/58791
Old 24-07-2012, 08:45   #13
av_yaseminceylan

 
Varsayılan

Yeni tarihli ve önemli kararlar olmaları sebebiyle ekliyorum.


T.C. YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/1252 K. 2012/3116 T. 3.4.2012

"Ticaret şirket yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerekmesi nedeniyle, Vergi Dairesi Müdürlüğünün yazısı ekindeki beyannamenin şikayet tarihini kapsamadığı gibi, bir ticari faaliyetin yapıldığının da belirlenememesi, borçlu ticaret şirketinin ticaret sicili adresinde yaptırılan zabıta araştırmasına göre adresini terk ettiği veya yeni adresinin tespit edilemediği ve sanıklardan duruşmadaki savunmasında, işyerini taşıdıklarını, ancak şu anda bir işyerinin olmadığına ilişkin beyanı karşısında, sanıkların üzerine atılı suçun oluştuğunun kabulü ile mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi isabetsizdir."


T.C. YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/1702 K. 2012/3708 T. 24.4.2012

Ticaret şirketlerinin müdür ve yetkililerinin ticareti terk suçunu işlemeleri mümkündür. Şirket yetkilisi sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyannamesi vermemesi gerekmektedir.Sanığın fiili bir çalışması bulunmamaktadır ve şahsın ticaret sicilinde kaydı ise halen devam etmektedir.Bu nedenle sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizdir.


T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU

E. 2011/16-509 K. 2012/30 T. 14.2.2012

Uyuşmazlık; Türk Ticaret Kanunu'nun 136. maddesinde sayılan ticari şirketlerin müdür veya yetkililerinin, İcra ve İflas Yasası’nın 337/a maddesinde düzenlenen ticareti terk suçunu işlemelerinin olanaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Tacir sayılan limited şirketlerin, temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasası’nın 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmamaktadır. Diğer yandan, İİY’nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların” bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığı da gerekçede açıkça ifade edilmektedir. Adresin değiştirilmesi olgusunun tek başına ticaretin terk edildiği anlamına gelmeyeceği de göz önüne alınarak, sanığın müdürü olduğu şirketin ticareti terk edip etmediğinin araştırılması ve sonucuna göre, şirketin müdürü olan sanık açısından İİY’nın 337/a maddesinde düzenlenen suçun oluşup oluşmayacağının değerlendirilmesi zorunludur.

T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU

E. 2011/16-505 K. 2012/28 T. 14.2.2012

2004 sayılı İcra ve İflas Yasası’nın 337/a maddesi uyarınca hakkında dava açılan sanığın, ticari şirket yetkilileri açısından ticareti terk suçunun işlenemeyeceği gerekçesiyle beraatına karar verilen somut olayda uyuşmazlık; Türk Ticaret Kanunu'nun 136. maddesinde sayılan ticari şirketlerin müdür veya yetkililerinin, İcra ve İflas Yasası’nın 337/a maddesinde düzenlenen ticareti terk suçunu işlemelerinin olanaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerinin bu suçu işleyemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirlerin İİY’nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekecek, ancak aynı fiili işleyen ve İİY’nın 345. maddesi uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticari şirket müdür ve yetkililerinin ise cezai sorumluluktan muaf tutulmaları anlamına gelecektir ki bunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Somut olayda adresin değiştirilmesi olgusunun tek başına ticaretin terk edildiği anlamına gelmeyeceği de göz önüne alınarak, sanığın müdürü olduğu şirketin ticareti terk edip etmediğinin araştırılması ve sonucuna göre, şirketin müdürü olan sanık açısından İİY’nın 337/a maddesinde düzenlenen suçun oluşup oluşmayacağının değerlendirilmesi zorunludur.
Old 24-07-2012, 11:03   #14
Av.Ahmet ZENGİN

 
Varsayılan

YCGK 2012-47 Esas sayılı dosyasında , ticareti terkten yerel mahkemenin beraat kararının onanmasına ilişkin yargıtay dairesinin kararının bozulmasına karar vermiştir.
Old 24-07-2012, 12:27   #15
tiryakim

 
Olumlu

Alıntı:
Yazan av_yaseminceylan
Yeni tarihli ve önemli kararlar olmaları sebebiyle ekliyorum.


T.C. YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/1252 K. 2012/3116 T. 3.4.2012

"Ticaret şirket yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemesinin gerekmesi nedeniyle, Vergi Dairesi Müdürlüğünün yazısı ekindeki beyannamenin şikayet tarihini kapsamadığı gibi, bir ticari faaliyetin yapıldığının da belirlenememesi, borçlu ticaret şirketinin ticaret sicili adresinde yaptırılan zabıta araştırmasına göre adresini terk ettiği veya yeni adresinin tespit edilemediği ve sanıklardan duruşmadaki savunmasında, işyerini taşıdıklarını, ancak şu anda bir işyerinin olmadığına ilişkin beyanı karşısında, sanıkların üzerine atılı suçun oluştuğunun kabulü ile mahkumiyetleri yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi isabetsizdir."


T.C. YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/1702 K. 2012/3708 T. 24.4.2012

Ticaret şirketlerinin müdür ve yetkililerinin ticareti terk suçunu işlemeleri mümkündür. Şirket yetkilisi sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyannamesi vermemesi gerekmektedir.Sanığın fiili bir çalışması bulunmamaktadır ve şahsın ticaret sicilinde kaydı ise halen devam etmektedir.Bu nedenle sanığın mahkumiyeti yerine beraatine karar verilmesi isabetsizdir.


T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU

E. 2011/16-509 K. 2012/30 T. 14.2.2012

Uyuşmazlık; Türk Ticaret Kanunu'nun 136. maddesinde sayılan ticari şirketlerin müdür veya yetkililerinin, İcra ve İflas Yasası’nın 337/a maddesinde düzenlenen ticareti terk suçunu işlemelerinin olanaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Tacir sayılan limited şirketlerin, temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasası’nın 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmamaktadır. Diğer yandan, İİY’nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların” bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığı da gerekçede açıkça ifade edilmektedir. Adresin değiştirilmesi olgusunun tek başına ticaretin terk edildiği anlamına gelmeyeceği de göz önüne alınarak, sanığın müdürü olduğu şirketin ticareti terk edip etmediğinin araştırılması ve sonucuna göre, şirketin müdürü olan sanık açısından İİY’nın 337/a maddesinde düzenlenen suçun oluşup oluşmayacağının değerlendirilmesi zorunludur.

T.C. YARGITAY CEZA GENEL KURULU

E. 2011/16-505 K. 2012/28 T. 14.2.2012

2004 sayılı İcra ve İflas Yasası’nın 337/a maddesi uyarınca hakkında dava açılan sanığın, ticari şirket yetkilileri açısından ticareti terk suçunun işlenemeyeceği gerekçesiyle beraatına karar verilen somut olayda uyuşmazlık; Türk Ticaret Kanunu'nun 136. maddesinde sayılan ticari şirketlerin müdür veya yetkililerinin, İcra ve İflas Yasası’nın 337/a maddesinde düzenlenen ticareti terk suçunu işlemelerinin olanaklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerinin bu suçu işleyemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirlerin İİY’nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekecek, ancak aynı fiili işleyen ve İİY’nın 345. maddesi uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticari şirket müdür ve yetkililerinin ise cezai sorumluluktan muaf tutulmaları anlamına gelecektir ki bunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Somut olayda adresin değiştirilmesi olgusunun tek başına ticaretin terk edildiği anlamına gelmeyeceği de göz önüne alınarak, sanığın müdürü olduğu şirketin ticareti terk edip etmediğinin araştırılması ve sonucuna göre, şirketin müdürü olan sanık açısından İİY’nın 337/a maddesinde düzenlenen suçun oluşup oluşmayacağının değerlendirilmesi zorunludur.

Siz hangi hukuk programını kullanıyorsunuz avukat hanım...
Old 24-07-2012, 12:35   #16
av_yaseminceylan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan tiryakim
Siz hangi hukuk programını kullanıyorsunuz avukat hanım...

Bu kararlar Kazancı'dan.
Zaman zaman İst. Barosu internet sitesinden de faydalanıyorum.
Old 06-08-2012, 11:28   #17
basaran_s

 
Varsayılan

Yargıtay bir kararında da; vergi dairesi müdürlüğünden mükellefiyetin devam edip etmediği sorularak, sonucuna göre yetkilisi sanığın hukuki durumunun takdir edilmesi gerekir diyor.
Ceza çıkması için vergi dairesinin nasıl bir cevap vermesi gerekir ?
Sonuç olarak fiilen ticaret terk edilmiş, Ticaret Sicilinde de aktif gözüküyor yani 44. maddeki gerekenler yapılmamış. Neden Yargıtay hala vergi dairesi cevabı istiyor ki sonuca/karara ne etkisi olacak anlamadım.
Old 06-08-2012, 12:00   #18
tiryakim

 
Varsayılan

Yargıtayın kararında icra müdürlüğü tarafından mı sorulması gerekir diyor yoksa ,icra ceza mahkemesi tarafından mı sorulması gerekmektedir diyor ... Benim merak ettiğim bir diğer husus ise ; bu suçtan dolayı şikayet ederken icra dosyasında hangi işlemleri yapmamız lazım...haciz yapmamız gerekir mi , vergi dairesine yazı yazmamız gerekir mi icra dosyasında vb...............
Old 06-08-2012, 14:00   #19
basaran_s

 
Varsayılan

bu suçun oluştuğuna vekil olarak kanaat getirebilmemiz için takip dosyasından zabıta araştırması istememiz ya da pratik olarak hacze gitmemiz gerekir diye düşünüyorum ancak dava şartı olarak bir zorunluluk yok. Zaten siz takip dosyasından ticaret sicile vs. yazsanız dahi mahkeme kendisi de yazıyor.
Old 06-08-2012, 15:57   #20
av.mansur

 
Varsayılan

şu halde yargıtay 16. h.d. görüşü değişmiştir ve tüzel kişi yetkilileri ile ilgili olarak da ceza verilebilir mi!
Old 06-08-2012, 16:01   #21
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Benzer bir tartışma için:

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=49456
Old 06-08-2012, 16:20   #22
basaran_s

 
Varsayılan

T.c. Yargitay Ceza Genel Kurulu E.2011/16-505 K. 2012/28 T. 14.2.2012 Tİcarİ Şİrketlerİn MÜdÜr Veya Yetkİlİlerİnİn Bu SuÇu İŞleyebİleceklerİnİn KabulÜ GereĞİ
Old 06-08-2012, 16:21   #23
basaran_s

 
Varsayılan

Yargıtay bir kararında da; vergi dairesi müdürlüğünden mükellefiyetin devam edip etmediği sorularak, sonucuna göre yetkilisi sanığın hukuki durumunun takdir edilmesi gerekir diyor.
Ceza çıkması için vergi dairesinin nasıl bir cevap vermesi gerekir ?
Sonuç olarak fiilen ticaret terk edilmiş, Ticaret Sicilinde de aktif gözüküyor yani 44. maddeki gerekenler yapılmamış. Neden Yargıtay hala vergi dairesi cevabı istiyor ki sonuca/karara ne etkisi olacak anlamadım.
Old 06-08-2012, 16:30   #24
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan basaran_s
Yargıtay bir kararında da; vergi dairesi müdürlüğünden mükellefiyetin devam edip etmediği sorularak, sonucuna göre yetkilisi sanığın hukuki durumunun takdir edilmesi gerekir diyor.
Ceza çıkması için vergi dairesinin nasıl bir cevap vermesi gerekir ?
Sonuç olarak fiilen ticaret terk edilmiş, Ticaret Sicilinde de aktif gözüküyor yani 44. maddeki gerekenler yapılmamış. Neden Yargıtay hala vergi dairesi cevabı istiyor ki sonuca/karara ne etkisi olacak anlamadım.

Vergi mükellefiyetinin bir başka yerde sürdürüldüğüne dair vergi dairesi cevabı, "ticaretin fiilen terk edildiğini kabule" engel olabilir. Bu durumda, vergi dairesi cevabında bildirilen mükellefiyet kaydının araştırılması gerekir. Karara etkisi budur.
Old 07-08-2012, 21:30   #25
tiryakim

 
Varsayılan

Fiilen ticareti bırakması yeterli mi acaba bu suç oluşması için...
Old 04-09-2012, 18:27   #26
tiryakim

 
Varsayılan

Ticareti terk sekli bir suc olduğunu düşünmekteyim ve bunun için haciz yazmaya veye hacze cikmaya gerek olmadıgını düşünüyorum sizin düşüncelerinizide merak ediyorum doğrusu
Old 30-01-2013, 16:37   #27
muratmert

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
16. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/6405
KARAR NO : 2012/8525
TEBLİĞNAME NO: 2010/141836

TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGITAY İLAMI

MAHKEMESİ : İZMİR 8. İCRA MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2010
NUMARASI : 2009/471-2010/493
DAVACI : S. K.
SANIKLAR : S. O., S.O, A. O.

Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanıklar S. O., S.O, A. O.’ın beraatlerine karar verilmiş, hüküm şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının sanık S. O. yönünden bozma, diğer sanıklar yönünden onama istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmekle Dairemizce yapılan inceleme sonunda 17/10/2011 tarihli karar ile mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiş, sadece sanık S. O. yönünden verilen karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 29/12/2011 tarihli itirazı üzerine, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/07/2012 tarih ve 2011/853 Esas, 2012/645 sayılı kararı ile 6352 sayılı yasanın 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazın Dairemizce değerlendirilmesi için dosya yeniden gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
Somut olayda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında; İİK'nun 44. maddesinde “ticareti terk eden tacir” ifadesi kullanılmış olup bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün bulunmadığı, bu sebeple limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin de, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İİK'nun 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı; diğer yandan, İİK'nun 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların” bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, Yüksek Özel Dairenin kararında tüzel kişi tacirler hakkında 44. maddesinin 2. fıkrasının uygulama kabiliyetinin olmadığı belirtilmiş ise de, aynı maddenin 1. fıkrasının gözönüne alınmadığına değinilmiş ve bozma kararı verilmesi gerekirken onama kararı verilmesinin isabetsizliği ileri sürülerek hükmün bozulması talep edilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının aynı konudaki itirazına ilişkin Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/02/2012 tarih ve 2012/16.HD - 505, 509 ve 513 Esas sayılı dosyalarında özetle; ticareti terk eden borçlunun 6762 sayılı Türk Ticaret Yasası anlamında tacir olmasının gerektiği, 6762 sayılı Kanunun 18. maddesinde ticaret şirketlerinin de tacir olduğunun belirtilmesi nedeniyle ticaret şirketlerinin ve bu anlamda limited şirketin anılan Kanunun 18. maddesi
./...
2012/6405-8525 S/2
uyarınca tacir olduğunda kuşku bulunmadığı, İİY'nın 44. maddesinde 'ticareti terk eden tacir' ifadesi kullanılmış olup, bu ifadenin yalnızca gerçek kişi tacirleri kapsadığına ilişkin herhangi bir kısıtlayıcı hükmün konulmadığı, o halde tacir sayılan limited şirketlerin temsil ve idareye yetkili müdürlerinin, şirketin ticareti terk etmeleri halinde İcra İflas Yasasının 44. maddesindeki yükümlülükleri yerine getirmeyeceklerine ilişkin bir istisna getirilmediğine göre, tıpkı gerçek kişi tacirler gibi aynı Yasanın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmalarına da bir engel bulunmadığı, diğer yandan İİY'nın 44. maddesinde yapılan değişikliğin “ticareti terk eden kötü niyetli borçluların” bu davranışlarının önlenmesi amacıyla yapıldığının da gerekçede açıkça ifade edildiği, ticari şirketi temsil ve idareden sorumlu müdür ve yetkililerinin bu suçu işleyemeyeceklerinin kabulü halinde, ticareti terk suçunu işleyen gerçek kişi tacirlerin İİY'nın 337/a maddesi uyarınca cezalandırılmaları gerekecek, ancak aynı fiili işleyen ve İİY'nın 345. maddesi uyarınca bu fiilden sorumlu tutulması gereken ticaret şirketi müdür ve yetkililerinin ise cezai sorumluluktan muaf tutulmaları anlamına gelecektir ki bunun yasal bir dayanağı bulunmadığı gerekçesiyle oyçokluğuyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığının itirazı yerinde görüldüğünden kabulü ile Dairemizin 17/10/2011 tarih ve 2010/7252 Esas, 2011/5765 sayılı kararının sanık S. O. yönünden kaldırılmasına karar verilerek yapılan inceleme sonunda;
Sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaması gerekmekte olup, somut olayda, sanığın vergi mükellefiyetinin devam edip etmediği kayıtlı olduğu vergi dairesi müdürlüğünden sorularak, ticareti terk ettiğinin anlaşılması halinde hangi tarihte terk ettiği, buna göre de şikayetin süresinde olup olmadığının tespiti ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir edilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi BOZULMASINA, 31.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Old 31-01-2013, 14:52   #28
tiryakim

 
Varsayılan

Valla benim yaptığım şikayetlerin hepsinde İİK 354 e göre düşme kararı veriyor...Anlamadım gitti...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ticareti terk gencerx07 Meslektaşların Soruları 28 25-11-2015 12:21
usulsüz ticareti terk suçu yönünden artık mahkumiyet hükmü tesis edilmiyor Bikeran Hukuk Sohbetleri 19 26-10-2013 11:57
Ticareti terk Av.DM Meslektaşların Soruları 0 29-12-2011 16:52
Ticareti Terk avturker Meslektaşların Soruları 3 09-05-2011 18:05
Ticareti terk 337/a mdelen82 Meslektaşların Soruları 9 09-05-2011 17:32


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09408808 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.