İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubuna katkı :)

Dünya'daki ilk Toplu İş Sözleşmesi'nin Fransa ya da İngiltere'de değil de Osmanlı İmparatorluğu'nda yapıldığını biliyor muydunuz?

Dünyanın ilk toplu iş sözleşmesi 1766 yılında Kütahya'da imzalanmış olup, sözleşme metni Kütahya Çini Müzesi'nde sergilenmektedir. Çinicilikte rekabet artınca 1766 yılında toplu iş sözleşmesi yapma gereği doğmuştur.

"Fincanlılar Esnafı Anlaşması" Kütahya Şer'iyye Mahkemesi, Kadı Ahmet Efendi dönemine ait SİCİL'in 57. sayfasına kayıtlıdır.

"Kütahya'da Hicri 4 Safer 1180 (Miladi 13 Temmuz 1766) tarihinde, Vali Ali Paşa huzurunda, Anadolu Eyaleti Kethüda Çavuşu Salih Ağa tarafından; Abdulkadir Çavuş, İbrahim Çavuş ve Müderrisinden Muhyizade Muhittin Efendilerin katılımı ile imzalanan"

Kalfa ve çırak ücretleri tespit edilen 1766 tarihli Fincancılar Esnafı Anlaşması şöyledir:

a) Bir kalfa en az 100 has fincan işlemesi karşılığı 40 akçe,

b) Bir kalfa en az 150 has fincan işlemesi karşılığı 60 akçe,

c) Bir şakird ( acemi işçi) en az 100 bayağı fincan işlemesi karşılığı 24 akçe,

d) Bir şakird en az 250 bayağı fincan işlemesi karşılığı 40 akçe yevmiye alacaktır.

İş hukukunda ilklere imza atmış gibi gözüksekse, işçinin haklarının en çok ihlal edilen ülkeler başında geldiğimizi düşünüyorum.

Acaba ilk grev nerede yapıldı

Alıntı: Yazan olgu İş hukukunda ilklere imza atmış gibi gözüksekse, işçinin haklarının en çok ihlal edilen ülkeler başında geldiğimizi düşünüyorum. Acaba ilk grev nerede yapıldı

1. Esasen öyle diyebiliriz; özellikle iş güvencesi hükümlerinin çok uzun bir süre yasalaşmadan askıda beklemesi bunun en önemli örneklerinden biri

2. Google amcama göre;

GREV...

Fransa Gündemi

SELMA AKKAYA

Haziran 1969’da Miletos’ta kazı yapan Alman arkeoloji profesörü Kreiner, kazılarda elde edilen tarihi kalıntı ve taş yazıtların çözümlemesinden şöyle bir sonuca ulaşır: Tarihi mermer kalıntılar üzerinde Miletos kent meclisinin grev nedeniyle sonradan onaylandığı kararları içeren tutanaklar bulunuyor. Böylelikle dünyada ilk grevin 2 bin 551 yıl önce Miletos’ta gerçekleştiği anlaşılıyor. Brahnit rahiplerinin hayatlarını sürdürdüğü, Tanrı Apollon adına yaptırılan ve yapımı 300 yıl devam etmesine rağmen tam olarak bitirilemeyen bir tapınakta yaşanan bir grevdir bu. Ücretlerini yetersiz bulan 6 bin işçi, işlerini bırakıyor ve greve gidiyor. Yerlerine getirilmek istenen grev kırıcı olarak tabir edilen işçilerin çalışmalarını zor kullanarak engelliyorlar. Ardından işçiler, yapılan anlaşmayla ücretlerini arttırmayı ve bazı sosyal haklar almayı başarıyor …
Bahsettiğimiz olay 2 bin 551 yıl önce yaşanmış. O tarihten sonra dünyada sayısız grev yaşandı. Grev hakkı birçok ülkede işçinin en büyük silahı haline geldi. Değişen dengeler, işçi sınıfının haklarında yaşanan gerilemeler, sendikaların güçsüzleşmesi ya da mevcut sistemle içiçe geçişi, işçi sınıfı mücadelesinde geriye çözülüşler... daha birçok nedenle bağlantılı olarak grev hakkı bile artık işçiler için bir lüks haline geldi.

Büyük grevlere sahiplik etmiş Fransa’da bu hafta havayollarında iki grev yaşanıyor. Birincisinin nedeni yeni bir hak elde etmek değil aksine elde edilmiş grev hakkını koruyabilmek. Hükümetin havayollarında grev hakkını kısıtlayan “garanti hizmet” projesine karşı çıkan sendikaların başlatmış olduğu grev Fransa’da çok sayıda uçuşun iptal olmasını sağladı.
Ulaşım Bakanı Thierry Mariani tarafından Ocak ayı sonunda parlamentoya sunulup kabul edilen yasa tasarısı Fransa Senatosu’nda 15 Şubat tarihinde görüşülecek. Tasarıya göre grevciler 48 saat önce eyleme katılacaklarını bireysel olarak deklere etmek zorunda, aksi taktirde cezalandırılacaklar. Fransa’da grev hakkı sloganıyla başlatılan grev hava ulaşımını iki günde felç etti. Hükümet ise halen sessizliğini koruyor.

Diğer taraftan aynı alanda hizmet gösteren tur şirketlerinde de başka bir nedenle grev başladı. İngiliz Tur Operatör şirketi TUİ bünyesinde bulunan (Yeni Sınırlar, Marmara, Tourinter ve Aventuria Corsairfly) şirket zincirlerinin toplamında 500 şubeyi kapatacağını açıkladı. Bu bin 598 kişinin işten atılması anlamını taşıyor. Alanda örgütlü olan FO ve CGT sendikalarının çağrısıyla Çarşamba günü çalışanlar greve başladı.

Grevci işçiler, yapmış olduğu basın açıklamasında şunları dillendiriyor; “Ne zaman “sosyal” bir plan yapılsa bedeli biz ödüyoruz. Biz zaten düşük ücretler, çalışma koşullarıyla bir bedel ödüyoruz. On yıl önce kriz bahane edilerek 400 şube kapatılmıştı. O dönem işten atılan binin üzerindeki arkadaşımızdan sadece 150’si geri işe dönebilmişti. Aynı şey tekrar ediyor. Tazminatların ne olacağı bile söylenmiyor.”

Her iki grevin nasıl bir sonuç getireceği ise belirsiz. Aynı alanda faaliyet yürüten farklı sendikaların başlatmış olduğu iki grev arasında ortak bir talep bulunmuyor. Amaç işçilerin haklarını korumak olsada Fransız sendikaların son yıllarda gerçekleştirmiş olduğu grev ve direnişlerin sonuçsuz kalması, her iki grevin şimdiden akibetini işaret ediyor. Oysa Fransa’da işçilerin grev tarihi büyük direnişler ve kazanımlarla dolu. 1847’lerde krallığı başkaldırıp kurşuna dizilmeyi göze alan tarihte ilk siyasi grevi gerçekleştirmiş Fransa işçi-sınıfı bugün aynı direngenliği göstermekten uzak. Çünkü, 2 bin 551 yıl önce Miletos’ta işçilerin başardığı birlikte hareket etme ruhunu Fransa işçi sınıfı yitireli çok oldu!