Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

TCK 62 yanlıştır ben karar aldım kimseye uygulamıyorum!

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 04-11-2008, 00:51   #1
Av.Fahri ALİMOĞLU

 
Varsayılan TCK 62 yanlıştır ben karar aldım kimseye uygulamıyorum!

Başlıktaki cümle bir ceza hakimine ait.
TCK 62’de sözü edilen 1/6 oranındaki takdiri indirime ilişkin düzenlemeyi yanlış bulan ve bu yüzden kimse için bunu uygulamayacağını beyan eden bir hakim.
Yargıtay denetimine tabi olan bir takdir yetkisinin kullanımından bu şekilde bir genel gerekçe ile sarfınazar eden ama kararlarında bu gerekçeyi değil standart bildiğimiz klişe cümleler kurduktan sonra TCK 62’nin uygulanmasına yer olmadığına şeklinde karar veren hakim görevini kötüye kullanmış sayılabilir mi?
Düşünün yargılama süreci içinde hastalanan ve akciğer kanseri olduğu anlaşılan sanığa verdiği cezada dahi TCK 62’yi uygulamayan bir hakimden söz ediyorum. Üstelik uygulanmaması için bir neden de yok. TCK 62 yeni düzenlemede fiil ile değil fail ile ilgili olduğu halde yine de fiilin silahla yaralama olduğunu, yaralanan kişinin hayati tehlike geçirmediğini, tarafların birbirlerinden şikayetçi olmadıklarını ve sanığın hiçbir zaman kaçmadığını, duruşmalarını takip ettiğini sadece hastalanıp hastaneye yatırıldığı son iki duruşmasına gelemediğini, geldiği hiçbir duruşmasında bir saygısızlığının olmadığını da belirtmem gerekiyor.
Şimdi sorun şu;
Sanık lehine olan hiçbir şeyi uygulamam diyen bir hakim, nitelik ve donanım olarak hakimlik yapmaya uygun mudur?
Saygılarımla
Old 04-11-2008, 04:24   #2
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sayın Alimoğlu,
Hakimleri değil, kararlarını eleştirerek bir sonuca varabiliriz diye düşünüyorum.
Saygılarımla.
Old 04-11-2008, 12:06   #3
AvTürk

 
Varsayılan

“... TCK’nın 62’nci (mülga TCK 59) maddesi bir atıfet maddesi olarak görme*mek ve yargı denetimine tabi tutmak gerekir. Bu maddenin uygulanması, mahke*melerin taktirine bağlı hususlardan olmakla beraber, bu taktir hakkını kul*lanması ya da kullanmamasında gösterilen sebeplerin, makul ve makbul olması, hukuk kaidelerini zedelemeyecek, kanunların esas maksat ve ama*cına aykırı düşmeyecek, vicdanları rahatsız etmeyecek bir mahiyet taşıması, hak ve nesafet kurallarına uygun olarak kullanıldığının açıkça anlaşılması gerekir...”(YCGK 9.6.1998 8-163/216)
Old 11-11-2008, 17:09   #4
Batu Han

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın Alimoğlu,
Hakimleri değil, kararlarını eleştirerek bir sonuca varabiliriz diye düşünüyorum.
Saygılarımla.

eleştirilen zaten tck 62'yi hiç kimseye ve hiçbir şekilde uygulamama kararı. kimsenin kişiliğine bir şey dendiği yok.

bir kimsenin yaptığı işler mesleki başarısının sorgulanmasına neden olabilir. bu çok doğaldır. hele bir hakim bir hukuk kuralını yok saydığını beyan ediyorsa

bence ortada yanlış bir yaklaşım yok.

sizi rahatsız eden ne oldu gönderilen mesajda?
Old 11-11-2008, 23:40   #5
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Deren
eleştirilen zaten tck 62'yi hiç kimseye ve hiçbir şekilde uygulamama kararı. kimsenin kişiliğine bişey dendiği yok.

bir kimsenin yaptığı işler mesleki başarısının sorgulanmasına neden olabilir. bu çok doğaldır. hele bir hakim bir hukuk kuralını yok saydığını beyan ediyorsa

bence ortada yanlış bir yaklaşım yok.

sizi rahatsız eden ne oldu gönderilen mesajda?

Sayın Deren,
Mesajımda "rahatsız oldum" ibaresi yoktur; "...diye düşünüyorum" vardır. Onun nedeni de sayın Alimoğlu'nun mesajında kararın değil, hakimin özne yapılmasıdır.
Ama bazı meslektaşlarımın Türkçe'yi doğru kullanamamaları, özensiz yazmaları beni rahatsız etmektedir; o başka...
Old 13-11-2008, 15:11   #6
Batu Han

 
Varsayılan

zaten "rahatsız oluyorum" diye bir ibare var demedim. ama mesajınızın dilinden de içeriğinden de açıkca anlaşılacağı gibi ortada bir rahatsızlık var. bu da hakimin özne yapılması.

ben şahsen zihinlerimizde hakimlerin bu kadar dokunulmaz olması gerektiğine katılmıyorum. malesef kimi hakimler kendilerine verilen yetkileri aşmaktadır. örneğin duruşmalarda avukatları azarlama hakkını kendilerinde görenleri var. yada avukatlara söz vermeme hakkını kendilerinde görenler... yada bu konuda olduğu gibi bir hukuk kuralının yok sayılması. yada açıkca uygulanması gereken bir maddeyi uygulamayan hakimler var, hani hukuk sınavında yazsanız fahiş hata yüzünden üzeri çizilecek kağıtlar vardır ya, kararlarında o kabul edilemez hataları yapanlar var. kimse kusura bakmasın bu hakimlerin öznesini de subjesini de eleştiririm ben. çünkü gereksiz anlayış, gereksiz gözümüzde büyütme nedeniyle ortada bir dogmalaşma var. evet çok iyi hakimler var ve onlara sonsuz saygı duyuyorum. ama kötü niyetli davranışları biz sineye çektikçe hakimler de, icra memurları da, kalemler de tepemize çıkmaya çalışıyor.

bakın ne kadar acı bir şey, izmir'de çok fazla davamın olduğu bir iş mahkemeside yaşadım ve her seferinde de yaşıyorum. istisnasız gittiğim bütün duruşmalarda görüyorum ki avukatlara hakimin genel tavrı inanılmaz kaba. meslektaşlarıma bakıyorum her türlü muameleyi kabul ediyorlar. bundan bir buçuk sene önce aynı hakim beni de azarlamaya kalktı, ağzının payını tabiki saygı sınırları çerçevesinde verdim. o gün bu gündür izliyorum tüm meslektaşlarıma aynı tavrı devam ederken ben duruşmaya çıktığımda son derece ölçülü davranıyor. yani tepki işleri düzeltmede işe yarıyor. Yanlış hareketlere genel olarak bir tepki, direnç olacağı inancı yerleşirse bu otokontrol o zaman, o hareketleri de ortadan kaldıracaktır.

sayın meslektaşım bir konu ile ilgili şikayetini yazmış ve bunu tarıtşmak istemiş. altına sizin son derece kibar bir dille de olsa gereksiz bir uyarı içeren mesajınız açıkcası beni yukarıdaki gerekçelerle rahatsız etti. napalım yani bu davranış tarzı sergilendiğinde olayların üzerini kapayalım mı, bu kişileri görmezden mi gelelim?

yanlış anlamayın insanlara yardım çabanızın farkındayım ve bu site üzerinden verdiğiniz emeği de çok takdir ediyorum. yazdıklarınızdan da birçok defa faydalandım. sadece demek istediğim hakimlere saygı duyalım ama gerekirse onları eleştirelim. dokunulmaz değiller. dogmalaştırmayalım. yapacakları hareketlerin sonuçlarını düşünmek zorundalar. bu zorunluluğu da biz ortaya çıkarmalıyız.
Old 13-11-2008, 16:56   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Düşüncemi açıklamakla verdiğim rahatsızlık nedeniyle özür dilerim sayın Deren.
Old 14-11-2008, 06:25   #8
Batu Han

 
Varsayılan

sayın cengiz, bu kadar kırılgan olmaya gerek yok.
siz hakimlere nasıl yaklaşmamız gerektiği konusunda ki öğretici düşüncenizi açıkladınız ben de hem aynı konu hem de sizin düşünceniz hakkında ki düşüncemi açıkladım. bu kadar basit. ama bu forumda sizin düşünceleriniz aleyhine bir düşünce beyan edilmesi uygun değilse ve sitemkar ifadelere neden olacaksa esas ben özür dilerim.
Old 27-11-2008, 11:52   #9
Av.Fahri ALİMOĞLU

 
Varsayılan

Alıntı:
Av.Cengiz Aladağ Sayın Alimoğlu,
Hakimleri değil, kararlarını eleştirerek bir sonuca varabiliriz diye düşünüyorum.
Saygılarımla
Sayın ALADAĞ bu eleştiriyi hakimi özne kılmadan yapmak mümkün mü pek bilmiyorum. Ayrıca eleştirinin öznesi de hakim'dir, karar değil. Çünkü kararı oluşturan zihinsel altyapı bu cümlenin sahibi olan hakime aittir. Yani özne hakimdir ve bana kalırsa br hukuk kuralını bu şekilde yok kabul eden ama kararlarında uygulamama nedenini standart cümlelerle ifade eden hakim aynı zamanda kanuna karşı hile yolu ile görevini kötüye kullanmaktadır.
Saygılarımla
Old 27-11-2008, 14:38   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
TCK 62’de sözü edilen 1/6 oranındaki takdiri indirime ilişkin düzenlemeyi yanlış bulan ve bu yüzden kimse için bunu uygulamayacağını beyan eden bir hakim.

O hakim, kendisine tanınan takdirini bu yönde peşinen kullanmış işte. Netice itibariyle mecburiyet değil, takdirden bahsediliyor Sayın Alimoğlu.

Bu itibarla ben de burada karar verilirken kullanılan takdir yetkisinin ancak yerindelik bakımından irdelenebileceğini fakat kullanılmamış takdir yetkisinin "neden kullanılmadığının "irdelenemeyeceğini düşünüyorum.

Saygılarımla.
Old 27-11-2008, 14:51   #11
Ali Basyurt

 
Varsayılan

Sayın Alimoğlu,
Bir hakim,hiç bir zaman kanun da yer alan bir hükmü benimsemdiği için o hükmü uygulamam eğilimi gösteremez ve bu düşüncesini açıklayamaz.
Hakim ,kanunu uygulayan kişidir. kanunda yer alan bir hükmü,kendi anlayışına uygun olmadığı inancı ile kanunun kişiye tanıdığı hakları ondan esirgeyemez.
Kuşkusuz 62 maddesinin uygulanıp uygulanması hakimin takdirine bağlı bir husus olmakla beraber,bu takdir hakkı kullanılırken, gösterilen sebeplerin, makul ve makbul olması, hukuk kurallarını zedelememesi, kanunların esas amacına aykırı olmaması ve vicdanları rahatsız etmemesi,toplumsal düzenin korunması, sanığın topluma kazandırılması, ıslah amacı gibi hususların nazara alınması gerekir. Ceza ile adalet arasında bir denge kurulması zorunludur.
Bu düşüncelerin dışında yapılacak uygulamalar sadece keyfi davranışları çağrıştırır. keyfiliği barınamadığı yer hukuktur. Uygulamacı,kanunun ruh ve amacını göz ardı eder ve kendi anlayışını hukuka hakim kılmaya çalışırsa o yerde adaletten söz etmez mümkün olmaz. Adaletin olmadığı yer bir mezbahadan farksızdır. Hakim, şartları oluştuğu halde kanuna göre uygulanması gereken bir kuralı hiçe sayarak, kendi düşüncesini kişilerin aleyhine olabilecek biçimde kanunun önünde tutuyorsa bu anlayışıyla doğru ve kabulü mümkün bir davranışın içinde olduğu söylenemez.Kanunu ihmal etmekle görevini tam olarak yapmış biri olduğunu da iddia edemez. "Kanun benim" anlayışı ile hareket eden kişi yanılgı içine giren kişidir.
Kaldı ki anlatılana bakılınca bu maddeyi uygulamadığı zaman da kanunun kabul ettiği gerekçenin arkasına sığındığı da ileri sürülmektedir. Bu anlayış daha vahim sayılmaktadır. Mademki o 62 maddenin şartlar ne olursa olsun uygulanmasını kabul etmiyorsa ,bunu uygun bir biçimde kararında belirtmelidir. Aksi hali yargıca yakışmaz kişilerin güven duygusunu zedeler.
Old 27-11-2008, 15:02   #12
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Kuşkusuz 62 maddesinin uygulanıp uygulanması hakimin takdirine bağlı bir husus olmakla beraber...

Sayın Başyurt,

Bir husus "kuşkusuz" ise o hususun kabul edilmesi gerekir. Başka deyişle kuşkusuz olan bir hususun eleştirilmesi artık o konunun "kuşkulu" hale getirilmesi anlamı taşır düşüncesindeyim.

Ülkemizde bir yetki kanunla verilse bile bir şekilde Yargıtay kararları ile budanabiliyor. Hakime bir indirimi uygulayıp uygulamama konusunda bir takdir hakkı tanınmış ise bu takdir yetkisinin kullanılmaması noktasında eleştirilmesi yahut takdiri indirim yetkisini kullanmamasının yerinde olmadığını sorgulamanın doğru olmayacağı kanaatindeyim.

Aksi durum geçerli ise eğer, o halde 62. maddedeki takdir yetkisini kaldırmak gerekir. Hakim, şu şu şu hallerde cezada indirim yapar... denilsin! bitsin...

Saygılarımla.
Old 27-11-2008, 15:54   #13
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Saim
O hakim, kendisine tanınan takdirini bu yönde peşinen kullanmış işte. Netice itibariyle mecburiyet değil, takdirden bahsediliyor Sayın Alimoğlu.

Bu itibarla ben de burada karar verilirken kullanılan takdir yetkisinin ancak yerindelik bakımından irdelenebileceğini fakat kullanılmamış takdir yetkisinin "neden kullanılmadığının "irdelenemeyeceğini düşünüyorum.

Saygılarımla.

Faruk Erem Hoca bu konuda şöyle der:" hiç bir suçlu diğerine, hiç bir suç başka bir suça benzer, denilemez." Devam eder:" Hadisenin bütün hususiyetleri gözönünde tutularak verilecek cezanın ve ancak böyle bir cezanın sosyal ve psikolojik bir değer taşıyabileceği ve bu namütenahi hususiyetlerin kanunlarda evvelden tayinine imkan olmadığı düşünülecek olursa cezayı azaltıcı takdiri sebeplere olan ihtiyaç daha fazla kendini gösterir."

Dolayısıyla, takdiri sebeplerin "neden kullanılmadığının" irdelenmesi gerektiğini düşünmekteyim.

Alıntı:
Yazan Av.Fahri ALİMOĞLU
düzenlemeyi yanlış bulan ve bu yüzden kimse için bunu uygulamayacağını beyan eden bir hakim.

Bu sözü, duruşma dışında herkesin içinde söylemişse, bence hakimi red sebebidir. Açıkça dava sonucunda vermesi gereken kararı baştan söylemektedir. İhsas-ı reydir. Ancak görevi suistimal suçunun oluşmayacağını, düşünüyorum.
Old 27-11-2008, 16:02   #14
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Fahri ALİMOĞLU
Sayın ALADAĞ bu eleştiriyi hakimi özne kılmadan yapmak mümkün mü pek bilmiyorum. Ayrıca eleştirinin öznesi de hakim'dir, karar değil. Çünkü kararı oluşturan zihinsel altyapı bu cümlenin sahibi olan hakime aittir. Yani özne hakimdir ve bana kalırsa br hukuk kuralını bu şekilde yok kabul eden ama kararlarında uygulamama nedenini standart cümlelerle ifade eden hakim aynı zamanda kanuna karşı hile yolu ile görevini kötüye kullanmaktadır.
Saygılarımla

Sayın Alimoğlu,
Daha önceki mesajmda "Hakimleri değil, kararlarını eleştirerek bir sonuca varabiliriz diye düşünüyorum." demiştim. Bu düşüncemi biraz açayım:
Hakimi eleştirmenin hiç kimseye bir yararı yoktur. Ne kararın değişmesini sağlar, ne de benzer kararları önler. Görevin kötüye kullanıldığı yönündeki şikayetler ilgili mercie bildirilmelidir; bu, bir suç varsa hakimin cezalandırılmasına yol açabilir. Yani bir sonuç doğar; suç varsa cezalandırılır. Ama aynı iddiayı yalnızca bu forumda dile getirmek bir yarar sağlamaz.
Hakim kararları elbette tartışılabilir; bu hukuksal tartışmadan bir sonuç çıkabilir. Ama hakimleri tartışmak, hele de tanımadığımız insanlar sözkonusu olduğundan, bizi bir yere, bir sonuca götürmez diye düşünüyorum. Bu nedenle tartışmaya katılamayacağım. Saygılarımla.
Old 27-11-2008, 19:44   #15
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Saim
fakat kullanılmamış takdir yetkisinin "neden kullanılmadığının "irdelenemeyeceğini düşünüyorum.

Saygılarımla.


Bir indirim nedeninin neden tatbik edilmediğinin "Gerekçelendirilmemesi" , bozma nedenidir (Yani irdelenmesi gerekir ).

Forum mesajına konu yargıcın anılan maddeyi uygulamama gerekçesini; "Yasa maddesini hatalı buluyorum!" üzerine inşa edemeyeceği inancındayım.
Old 27-11-2008, 20:06   #16
avukatsamil

 
Varsayılan

Avukatlık Kanunu hükümlerine göre vekalet ücreti Avukata aittir. Ancak kararında vekalet ücretini davacı veya davalı yerine avukatına verilmesi bozma nedenidir Müstekarr Yargıtay kararları
Temyiz incelemesini bu şekilde yapan temyiz makamı ve TCK 62. maddede ki düzenlemeyi yanlış bulduğu için kimsee uygulamayacağını beyan eden Hakim mantık aynı mantık karar aynı karar
Bu işi kanun koyucu bilemez biz daha iyi biliriz
Saygılarımla
Old 27-11-2008, 23:30   #17
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın Suat Ergin,
Sayın Şehper Demirel,

Ben bu konuda Sayın Cengiz Aladağ'ın henüz dile getirmediği fikre katılıyorum.

Diğer yandan bozma nedeni olabilir ama bu Yargıtay'ın kanaatidir. Yargıtay bu gün böyle diyor, yarın tersini söyler...

Benim düşüncem aksi yöndedir. Yani benim kanaatim "Yarın" a dairdir.

Saygılarımla.
Old 28-11-2008, 20:47   #18
jurist27

 
Varsayılan

*Tipik bir "reddi hakim" talebi gerekçesidir....
Old 28-11-2008, 23:40   #19
Nermet

 
Varsayılan

Sayın Alimoğlu güzel bir konuyu gündeme taşımış ama
Alıntı:
Av.Fahri ALİMOĞLU= Sanık lehine olan hiçbir şeyi uygulamam diyen bir hakim, nitelik ve donanım olarak hakimlik yapmaya uygun mudur?

sorusu ile bitirmesi tartışmayı başka yönlere saptırmış.

Alıntı:
Av.Cengiz Aladağ= Hakimleri değil, kararlarını eleştirerek bir sonuca varabiliriz diye düşünüyorum.
Sayın Aladağ düşüncenizde çok haklısınız ama bildiğimiz halde ispatlayamadığımız, hissettiğimiz halde anlatamadığımız bir gerçek su yüzüne çıkmıştır. Kararları her zaman mütalaa edebiliriz. Fakat bu fırsat kaçmaz

Bana göre tartışılması gereken bir kişi vardır ve bu da; karar veren değil; kanun yapan hakimdir. Çünkü kanun yapmak sadece müspet değil; menfi olarak da mümkündür.

Hakimin daha baştan bir kanunu yok sayması yerindelik denetimi olur ki bu Rousseau'nun güçler birliğini düşüncesini yeniden diriltmek demektir.
Alıntı:
Hakimin düzenlemeyi yanlış bulması ve bu yüzden kimse için bunu(62 yi) uygulamayacağını peşinen söylemesi

Hakim burada takdir hakkını, değerlendirip ölçümleyerek, kullanmamazlık yapmıyor. Doğrudan şartları oluşmuş bir kanunu dahi uygulamayacağını belirtiyor. İndirim yapmanın takdir yetkisindeymiş gibi görünmesi, konuyu keyfiyetle bağlı olduğu haline dönüştürmez.
Alıntı:
Saim= Hakim, şu şu şu hallerde cezada indirim yapar... denilsin! bitsin...
Zaten kanunun 2. fıkrası da bundan bahsediyor,ama bunları sınırlamak takdir yetkisini sınırlamak olmaz mı? Kanun : Hakim indirim yapar. Bunu da şu şu şu durumlar GİBİ...diyerek örneklendirmiştir. İddialı olacak belki ama burada takdir yetkisinden zerre yoktur. Hatta 2. fıkradaki durumlar indirim olarak talep edilmelidir.

Takdir yetkisini kullanmak demek: 62/2 deki "...göz önünde bulundurabilir" cümlesinin zıttı anlamından "bulundurmayabilir de" yi çıkartmak, demektir diyemeyiz. İlk fıkrasının son kelimesi ise "indirilir"dir. Takdir yetkisini kullanma açısından; Hakim, bu durumlarla bağlıdır. Zaten bundan kaçmak için maktu gerekçeler sunmaktadır. Olayın, kişinin özelliğine göre takdir yetkisini kullanmak zorundalığı, zaten bununun sonucudur.
Eğer 62. madde "...göz önünde bulundurur" deseydi: o zaman da illa indirim yapacaktı da denemez. Çünkü aynı şeydir. Başka bir olay üzerinden somutlaştırmaya çalışıyım.

Söz gelimi; hakim, hukuka aykırılığı ortadan kaldıran durumlardan biri olan meşru müdafayı yerinde bulmayarak hiçbir zaman uygulamayacağını söyleseydi, hangi yaptırımla karşılaşacaktı ise; bu durumda da o yaptırımla karşılaşmalıdır.

Tartışma yaratan TAKDİR yetkisi asla kişiye münhasır değildir. Kanundaki takdir yetkisiise hukuk kaideleri, kanunların esas maksat ve amacı, vicdanları rahatsız etmeyecek bir mahiyet, hak ve nesafet kurallarına uygun olarak kullanıldığının belirtilmesi ile sınırlıdır.

Alıntı:
Saim =Bu itibarla ben de burada karar verilirken kullanılan takdir yetkisinin ancak yerindelik bakımından irdelenebileceğini fakat kullanılmamış takdir yetkisinin "neden kullanılmadığının "irdelenemeyeceğini düşünüyorum.

Sayın Saim bu düşüncenize katılmadığımı söylemeden geçemeyeceğim. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılmamasında takdir yetkisinin gözetilmemesi bozma nedeni olarak kabul ediliyor. Kullanılmayan bir takdir yetkisi sanığın mağduriyetine, kullanılan takdir hakkı ise müştekinin mağduriyetine neden olabilmektedir. Bence her durumda irdelenmesi gereken "takdir hakkı" gözetme olarak değiştirilmelidir.

Yani kısacası hakim hiçbir şeye hakim değildir. Aksi takdirde İstersem hep uygular, istersem hiç uygulamam gibi bir durum ortaya çıkar ki bu yasaları vakıa ve fiillere uygun olarak uygulamak görevini kötüye kullanmak olur Ancak söz konusu suç iddiasının kanıtlanması çok zordur. Sadece
Alıntı:
Av.Suat Ergin=İhsas-ı reydir.
Red sebebidir.
Hakimin kararındaki gerekçe de (yanlıştır demiyorum kararlar tartışılır)hukuk nosyonundan yoksun olduğu için, hukuka aykırı olacaktır. Hukuka uydurmak gibi bir hukuksuzlukla sabote edilmiştir.

Hakim, Yargıtay'a takılmamak için, Yargıtay'ın takdir hakkının kullanılmamasının doğru olduğunu kabul ettiği gerekçelerle; zihni kayıtta tuttuğu maksadını gizlemiştir.

Biz bunu biliyor isek reddetmeli, kanıtlayabiliyorsak ihbar etmeliyiz.
Old 29-11-2008, 00:26   #20
Armanaltunkaya

 
Varsayılan

“TCK 62 yanlıştır,ben karar aldım kimseye uygulamıyorum!” cümlesi üzerine benim gibi bu mesleğin başında bile olmayan birinin düşüncelerini yazması ne kadar doğru olur bilemiyorum.Bununla birlikte hukukta “benim görüşüm doğru ,kanunda yazan yanlış!” demenin mümkün olmadığını düşünmekteyim Ancak bu cümlenin sahibinin bir hakim olması beni gerçekten şaşırttı. Çünkü bize öğretilen hakimlerin böyle bir şeçim hakkına sahip olmadıklarıydı.Bu mantık doğrultusunda ben bu dosyayı beğenmedim incelemeyeceğim deme hakkını da kendisinde bulabileceğini düşünmekteyim. Unutulmamalıdırki hakim kanunu uygulayan kişidir ve kanun yapma yetkisi yasama organındadır. TCK 62’nin uygulanması kuşkusuz hakimin takdirindedir ancak maddenin içeriğinden ve gerekçesinden anlaşılan bunlara ek olarak doktrinde kabul ediliği gibi; keyfiliğin önlenmesi ve gerekli denetiminin yapılabilmesi amacıyla hukuki ve somut kriterlere uygun açıklamalar yapılmalıdır. Gerekçesiz yada yetersiz gerekçeli kararların inceleme sonucunda bozulması gerekmektedir. Bu tür düşüncelerin hukuka olan güveni azaltacağı, huzursuzluklara yol açacağı ve AİHS’ne aykırı olacağı açıktır.
“Sanık lehine olan hiçbir şeyi uygulamam!” cümlesi üzerine üzülerek susmak zorunda kalıyorum.

Yanlış ve rahatsız edici bir şey yazdıysam şimdiden özür dilerim…
Old 11-12-2008, 01:57   #21
EEE

 
Varsayılan

TCK Madde 62 UYGULAMASI yazıp google'da arama yaparak Yargıtay Tetkik Hakimi Cengiz OTACI'nın makale-sini inceleyiniz.
Değerli Hukukçular,
Zaman zaman basına yansıyan haberlerde, şu kadar hakim, bu kadar savcı, bilmem ne kadar avukatın meslekten çıkarıldığına veya tutklandığına tanık oluyoruz. Hepimiz insanız. Tahsili, ekonomisi ve sosyal durumu ne kadar iyi olursa olsun, her meslekten hataya düşen kişiler olmaktadır. Yapılan hatalar sadece hatayı yapana zarar veriyorsa, hoş görülebilir. Aksi halde bu hataların devamına izin verilemez. Hele hukuk mesleğinden ekmek yiyenler, mesleklerinin gereği olarak, meslektaşlarının başkalarına zarar vermelerine tepkisiz olamazlar. Tepki- sizlik haksızlık yapanı cüretlendirir ve yasa tanımaz bir tavır takınmasına yol açar. Buna rıza göstermek insanı o- nursuzlaştırır ve ruhen yıpratır.
Bu konuda yapılan açıklamalardan, TCK Madde 62 yapılan her ceza yargılaması sonunda verilen kararların tamamına uygulanmak zorundadır. Yargıç bunun gerekçelerini de belirtmelidir. Aksi halde verilen tüm kararlar Yargıtay tarafından bozma nedenidir. Bu husus her yargıcın mesleki bilgisi dahilindedir. Yargıtay aşama- sında verdiği kararın bozulacağını bile bile, her ceza yargılamasında 62. maddeyi uygulamadan karar vermek suç değil midir?
Daha baştan kararlı olarak, kanun koyucunun koyduğu kanunu yok saymak, egemen devletin hukuk düzeni- ne aykırıdır. Eğer elinden geliyorsa, yargıç gücünü yargıladığı sanıklara karşı değil, kendi görüşüne uygun yasal düzenleme yapılması için,yasa koyucuya karşı kullanmalıdır.
Yargıç yargıçtır. Ne ağadır, ne derebeyi ve ne de kadı. Çağdaş yargı sisteminde de son merci değildir. Ekmek yediği kanunu yok sayarak karar veren yargıç, yargıladığı sanığın da bu kararı yok sayarak, kendisine karşı saldırgan eylemlerine, hangi yasaya dayanarak karşı durabilir? Tarafların, devletin kanunlarını birtarafa bırakıp, kendi kafalarına göre karar vermeleri kaos yaratmaz mı? Cengiz OTACI. Bir Türk yargıcı. Türkiyede de yargıçlar var. Saygılarımla...
Old 14-12-2008, 22:37   #22
AV.HARUN UYANIKOĞLU

 
Varsayılan

Hakim'in yanlış kanaatini,yanlış düşüncesini eleştirmek onu ön plana çıkarmak anlamına gelmez.

Bir çok avukat arkadaşımızı da hatta kendimizi de eleştiriyoruz.Türk Hukuk Sisteminin gelişmesi için sürekli de eleştirmeye devam edeceğiz.
Bu nedenle hiç çekinmeden yanlış kararları bu olayımızda olduğu gibi eleştirmeliyiz.Ben de sayın Alimoğlunu destekliyorum.ve bu konuyu bizle paylaştığı için teşekkür ediyorum.
Old 15-12-2008, 00:19   #23
Gemici

 
Varsayılan

Alman ceza hukukunda ‘Rechtsbeugung’ olarak tanımlanan bir kavram var. Bir hukuk normunun bir hakim veya başka bir devlet görevlisi tarafından, bir kişinin lehine veya aleyhine, bilerek yanlış uygulanmasını konu ediniyor. Cezası bir seneden beş seneye kadar hapis.

Yürürlükteki hukukun en önemli kaidelerindendir; hakim kanunu uygulamakla yükümlüdür. Yok mu peki bu ‘kanun kanundur’ un istisnası? Doğru olmadığına inandığı bir hukuk normunu da mı uygulamak zorundadır hakim?

Sorunun cevabını Alman Hukukçu’larından Gustav Radbruch kendi adı ile tanınan RadbruchscheFormel (Radbruch Formülü) ile veriyor. Radbruch Formülü Nazi’lerin kendi çıkarlarına alet ettikleri positiv hukuka bir çıkış yolu bulmak, hukukla adalet kavramlarının birbirilerini tamamlamalarını sağlamak için gelştirilen bir formüldür.

Radbruch hakime, adalet mefhumu ile, haksız bulduğu bir kanunu uygulamak zorunda olduğu bir durumda şu çıkış yolunu gösteriyor:

‘Adalet ile hukukun bağlayıcılığı ve yürürlükteki hukuka güven arasında bir seçenek karşısında bulunan hakim, yürürlükte olan, belirli bir prosedür ve devlet gücüne dayanılarak çıkarılan hukuka öncelik vermek zorundadır. Yürürlükteki kanun adaletsiz olsa bile. Fakat diye ekliyor Radbruch, ...eğer yürürlükteki kanunla adalet arasındaki çelişki dayanılmaz bir safhaya gelmişse ve kanun ‘yanlış/haksız hukuk’ durumuna düşmüşse ‘adalet’e öncelik verilmelidir.

Bunu kısaca şöyle özetlemek mümkün:
  • Yürürlükteki hukuk, yanlış ve adaletsiz olsa bile uygulanmalıdır,
  • Adalet kavramı dayanılmıyacak derecede haksız ve adaletsiz olan kanunlardan önce gelir,
  • Eğer kanunlar adaletli olma amacına yönelik değillerse, hukukla alakaları yoktur.
Ben TCK 62 de söz konusu hakime, ‘bu hüküm dayanılmıyacak derecede haksız ve adaletsizdir’ dedirtecek bir durum göremiyorum, tam tersine hakimin uygulamak zorunda olduğu bir hükmü bilerek uygulamadığı ve hukuka aykırı bir davranış içinde olduğu düşüncesindeyim.


‘Takdir Yetkisi’ hakimin, ‘ben böyle takdir ettim’takdir yetkimi kullanıyorum veya kullanmıyorum’ türünden bir davranışla atlatabileceği bir durum değildir. Takdir yetkisi ‘hakimin keyfiliği’ değildir kısacası. Kanunun kendisine bu yetkiyi verdiği yerde bu yetkiyi kullanmak zorundadır hakim. Takdir yetkisi sanığın lehine veya aleyhine olmuş önemli değil. Önemli olan bu yetkiyi kullanan hakimin lehteki veya aleyhteki gerekçeleri sayarak belirli bir sonuca varmasıdır. Lehte veya aleyhte olan gerekçelerin öne sürülmediği yetki ‘takdir-i ilahidir’ hakimin takdir yetkisi değil.

Saygılarımla
Old 19-12-2008, 21:13   #24
judge-law

 
Varsayılan

Yürülükteki hukukun uygulanmaması diye bir durum olamaz. "Dayanılmayacak" kriteri ise subjektif bir ölçütür. Bu konuda daha somut bir yol vardır. O da itiraz yolu ile iptale müstehak görülen kanun maddesinin Anayasa Mahkemesi'nde iptalinin istenmesidir.
Old 27-12-2008, 21:28   #25
mubah

 
Varsayılan

Üstad üzülmeyin,karar kesin bozulur.ancak belirtiğiniz nedenden değil ,hükmün açıklanmasını geri bırakma koşulları oluşup oluşmadığından .yoksa avukatın ceza yargılamalarına etkisi sanılandan fazladır.
Old 05-01-2009, 01:35   #26
echokosmos

 
Varsayılan

merhaba:sevgili meslektaşlarım,HAKİMİN TAKTİR HAKKI,kanunu uygulayan hakimin ,o günki ruhsal durumu ile ilgili bir durumdur,kanaatini taşımaktayım.her ne kadar keyfiyet değildir desekde, malesef kanunu uygulayan hakimin keyfiyetine kalıyor..ceza mahkemeleri olsun,hukuk mahkemeleri olsun ve diğer mahkemeler olsun bu konuda,rahatsızlık veren bir sürü hüküm ler var...YARGITAY dada iş yogunluklarından,%95 onaylanıyor bunlar.....KANUNLAR,ANLAŞILIR,AÇIK VE ŞEFFAF OLMALIDIR..olmadığı sürecde..hakimlere TAKTİR HAKKI..devamlı hak kayıplarına ve maduriyetlere neden olmakta devam edecek dir..saygılar.(hukukcu)ECHOKOSMOS
Old 06-01-2009, 12:40   #27
Ali Basyurt

 
Varsayılan

Sayın echokosmos
Ne yazık ki sizin açıklamalarınza katılmam mümkün değildir.
1-Hakim yasada belirtilen takdir hakkını, kendisinin içinde bulunduğu ruh hali,günlük problemlerine, kendi kişisel anlayış ve düşüncelerine dayanılarak kullanılacak bir yetki değildir.
2-Hakim "yargı yetkisinin doruk noktasında bulunan kişidir" Bu nedenle hakim ön yargılarına, senpati ve antipatilerine kapılmadan,duygusal davranışlarına düşmeden,objektif değer ölçülerinden ayrılmadan, kendi dünya görüşünü,değer yargılarını, inancını,kişisel eğilimlerini bir yana bırakarak karar vermek zorundadır. Bu unsurlar hakimlik mesleğinin vazgeçilmeyen meziyetleridir.
3-Cezanın amacı, suçluyu tekrar topluma kazandırmaktır.Ceza suçluyu iyileştirmeli, düzeltmeli ve başkasını suç işlemekten caydırmalıdır. Ceza bir öc alma ya da bir işkence değildir
4-Ünlü Hukukçu GERMANN hakimin takdir hakkı için" Hakimin takdiri ve ceza ölçümü serbestçe at oynatacağı bir meydan değildir" der O halde ceza tayin ve takdirinde yasanın verdiği yetki doğru kullanılmalıdır.
5-Yargıtay Ceza Genel Kurulu 20.11.1981,1/252-395, 06.02.1984, 57253-50,15.10.1990, 1/172-224, 10.02.1992,356-15 tarihli kararlarında hakimin takdir hakkını nasıl ve hangi ölçüler içinde kullanabileceği veya kullanamayacağını açıkça belirtmiştir. Bu takdir hakkı içinde keyfiliği barındıramaz. Bu nedenle takdir hakkının kullanılması veya kullanılmaması konusunda "gösterilen sebeplerin makul ve makbul olması, hukuk kaidelerini zedelemeyecek, kanunların esas maksat ve amacına aykırı düşmeyecek, vicdanları rahatsız etmeyecek bir mahiyet taşıması, hak ve nesafet kurallarına uygun olarak kullanılması gerekir" görüş ve ölçüsünü ortaya koymuştur.
5-Keyfilik, hukukun içinde barınamaz. Keyfilik kimden gelirse gelsin hukukun ihlali anlamını taşır.
6-Hakimin takdir yetkisi, yargıtayın denetimine tabidir. Belirtilen esas krıterlere uyulmamaışsa bu kararın bozulma nedeni sayılmaktadır.
7-Hakim, tarafsız, kişisel kapris ve duygularından arınmış,toplumun bozulan düzenin tesisi için yapılması gerekli olan ve olmayan dvaranışları açık bir biçimde sergileyen, güven duyulan,kızgınlığını dile getirmeyen, kendi problemlerini kararına yansıtmayan, zaaflarından korunan, taraflara karşı her zaman aynı mesafede kalmayı başaran, kişi suçlu olsa bile horlamayan, küçük düşürmeyen,savunmanın kutsallığına inanan, nezaket kurallarına önem veren meziyetleri taşımaktadır
Bu nedenle günlük yaşantısı içindeki problemleri nedeniyle yanlış yapma hakkı olamaz. Bu anlayışın kabulü bir bakıma hakime olan güvenin kaybına neden olur. Hakime tanınan takdir hakkı, kişiliğine değil bir bakıma sanığa da tanan bir haktır. Çünkü sanık hakimden bu yetkinin lehine kullanılmasını isteme hakkına sahiptir.Saygılarımla
Old 07-01-2009, 10:56   #28
Armanaltunkaya

 
Varsayılan

Sayın echokosmos;

Bu tür bir yaklaşımın sonuçlarını düşündünüz mü? Ben bugün hastayım, karşımdaki ölsün; ben bugün çok mutluyum her nekadar sanığın suçu sabit ama serbest bırakalım bugünün hatrına TCK 62 uygulaması bu değildir, olamazda. Aynı dosyayı alıp aynı hakime götürüp günlük psikolojisine göre karar vermesini beklemek benim bile hukuka olan güvenimini ve saygımı azaltır.(gözden kaçan nedenleri tekrar değerlendirmesi durumu hariç) Tck 'nın 62. maddesi gayet açıktır. Örneğin hayatı boyunca suç işlemeyen biri hakimin karşısına talihsiz bir olay neticesinde gelecek ama hakim çıkıp ben TCK 'nın 62. maddesini doğru bulmuyorum kullanmıyorum diyecek!! Bu hangi hukuk mantığı ile bağdaşır???
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kısa karar/gerekçeli karar/iş davası/vekalet ücreti Av. Bülent Sabri Akpunar Meslektaşların Soruları 4 04-12-2012 14:36
İş mahkemesinde tefhim edilen kısa karar ve gerekçeli karar TABUOSMAN Meslektaşların Soruları 3 18-06-2008 13:04
fikri sınai haklar ceza mahkemesinde beraat aldım tazminat davası için görevli mah? Av. ece Meslektaşların Soruları 3 29-04-2008 16:49
Ölü Kimseye Dava Dilekçesi Tebliği Ap_aydın Meslektaşların Soruları 1 04-11-2004 10:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10633302 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.