Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Belirsiz Alacak kaç kez harç tamamlanabilir?

Yanıt
Old 29-04-2016, 10:38   #1
ekinheval

 
Soru Belirsiz Alacak kaç kez harç tamamlanabilir?

Tazminat davasında hesap raporu alındıktan sonra harcı tamamladık, karar aşamasında mahkeme bakıcı süresini de hesaplatalım deyince bakıcı süresi 3 aydan 1 yıla çıktı. Doğallıkla ilk rapordaki bakıcı ücreti kalemi arttı. Şimdi bu kısım için yeniden harcı tamamlayarak talepte bulunmak mümkün olur mu?
Old 29-04-2016, 16:04   #2
Av.mehmet.av

 
Varsayılan

Davayı belirsiz olarak açtığınız için hesaplamadan sonra harç tamamlama talebi ıslah olarak değerlendirilmeyecektir. Dolayısı ile harç tamamlama işleminden sonra alacaktaki artışı ıslah ile isteyebilirsiniz diye düşünüyorum
Old 25-04-2017, 09:01   #3
djazz

 
Varsayılan

Sayın Ekinheval ,mahkeme sonucunuzda ne yaptınız acaba ,mahkeme 2 harç tamamlama dilekçenizi kabul ettimi .benimde aynı mahiyette bir davam var emsal ararken gördüm mesajinizi sonucu çok merak ettim mümkünse paylaşabilirisiniz .
Old 25-04-2017, 11:48   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Belirsiz alacak davasında davacı bir kez talep sonucunu yükseltme hakkına sahiptir. Davacı bilirkişi raporuna göre eksik harcı tamamlamakla (aksini veya çekincesini saklı tutmamışsa) talebini belirlemiştir. Bundan sonraki yükseltmeler iddianın genişletilmesi yasağına girer.Yeniden ek harç yatırarak talebini değiştiremez. Islah yada ek dava yoluna gitmesi gerekir.Diye düşünüyorum.
Old 25-04-2017, 11:53   #5
ekinheval

 
Varsayılan

Belirsiz alacak davaları konusu hakkında adli tatil öncesinde verilecek İBK bekleniyor. Ancak bu aşamada Yücel beyin cevabına katılıyorum. ( Benim davamda fark miktar yüksek olmadığından riske atmadım ve talepte bulunmadım)
Old 29-11-2017, 10:56   #6
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan İhtiyati haciz talep edilen oranda tamamlama harcı yatırrmak

Merhaba,

5 müvekkilin annesi ve babası vefat edince erkek kardeşleri beşinden de vekaletname alarak mirasa konu 5 kıymetli arsayı satmış ve fakat bir müvekkilin bir miktar hakkı dışında diğer haklarını/satış bedelinden alacağı olan parayı ve diğer 4 müvekkilin ise hiçbir hakkını vermemişti. Müvekkillere vekil olan kardeşleri vefat etti. Şu an mirasçılarına karşı dava açtım.

Davanın başında 20.000 TL lik belirsiz alacak davası açıp %15 teminat mukabilinde davaya konu 1 arsa ile ilgili olarak müvekkillerin vekilleri olan ölen erkek kardeşlerinin hesabındaki paraya ihtiyati tedbir koydurdum. Davalı yanların bu ihtiyati tedbir kararına karşı istinaf yoluna başvurmaları üzerine BAM, para alacakları için ihtiyati tedbir konulamayacağını, koşuları varsa ihtiyati haciz konulabileceğine karar verdi. Davaya konu rakam çok yüksekti. Müvekkillerin ilgili rakam üzerinden bir kalemde tamamlama harcı verme imkanları yoktu. En nihayetinde müvekkiller tamamlama harcı verdikçe 3 kez tamamlama harcı yatırarak neticede ilgili hesaptaki paranın tamamı için 3 ayrı ihtiyati haciz kararı aldım.

Bu durumda davamı ıslah etmiş olduğumu düşünmüyorum. Bugün davalı yanların dosyaya dilekçe ibraz ederek davamı birden fazla kez ıslah ettiğimi ve bunun usule aykırı olduğunu beyan etmiş olduklarını görüyorum. Oysa ben davaya konu sadece bir arsanın belli olan satış bedeli (tedbir konulan hesaba alıcı tarafından havale edilen miktar) için tamamlama harcı yatırdım. Yapılacak keşifler sonrasında davaya konu kalan 4 arsanın da takdir edilecek kıymetlerine göre de tamamlama harcı yatırmam gerekecek.

Kıymetli görüşlerinizi paylaşabilirseniz minnettar kalırım.

Saygılarımla

Av. Kamer Akgül
Old 29-11-2017, 12:27   #7
avukat erdoğan

 
Varsayılan

her davada 1 kez ıslah yapılabilir.Fazlaya ait hakla saklı tutulmak kaydıyla Bu ıslahdan sonra ancak ek dava açılabilir diye düşünüyorum.
Old 29-11-2017, 16:34   #8
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Arsalar satılmış olduğuna göre dava konusu para alacağıdır. Bu davayı belirsiz alacak olarak açmak için sebebiniz nedir onu anlayamadım. Arsaları ne kadar paraya sattığı belli değil ise belirsiz alacak davası olabilir. Bu durumda yargılama sırasında alacak belirli hale geldiği anda harcı yatırılarak talep arttırılmalıdır.

Teminat karşılığı ihtiyati haciz kararlarını kısım kısım almak bence de ıslah değildir. Alacak belirli hale geldiğinde talebi arttırmak ve bu esnada harç yatırmak gerekir. Burada açık olmayan nokta yatırdığınız paranın harç mı yoksa ihtiyati haciz için teminat mı olduğudur?

Kısmen teminat ve o kısım için harç yatırıyorsanız gerçekten aynı davada birden fazla kez talep arttırımı yapmış olursunuz ki belirsiz alacak davasında (talep arttırımı) kısmi davada da (ıslah) birden fazla kez yapılamaz.
Old 29-11-2017, 19:54   #9
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan İhtiyati haciz talep etmiş olduğum miktar üzerinden %15 teminat

Merhaba Can Bey,
İlginiz ve çok kıymetli paylaşımınız için çok teşekkür ederim. Mahkemenin talebi üzerine; ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş olduğum alacağın %15'i üzerinden nakdi teminat yatırmışım 3 kalemde.

Evet, müvekkillerin erkek kardeşi onlardan aldığı vekaletnamelerle miras malı olann5 arsayı satmış. Dört arsanın değeri belirsizdi. İhtiyati haciz konulmasını talep ettiğim davalı yanların murislerinin adına olan hesaptaki para ise 2016 yılında satılan son arsanın parası olduğu, hesaba akan paranın kaynağı olan takas çekten anlaşıldı.

Davayı 20.000 TL üzerinden belirsiz alacak davası olarak açmıştım. Satılan son arsanın satış bedelinden müvekkillerin payına düşen 663.000 € müvekkillerin vekili olan ve ölen kardeşlerinin adına olan hesapta bulunuyordu. İhtiyati tedbir talebim üzerine mahkeme %15 teminat alarak hesaba ihtiyati tedbir koydu. Davalı yanların bu ihtiyati tedbir kararına karşı istinaf yoluna başvurmaları üzerine Antalya BAM para alacaklarında ihtiyati tedbir konulamayacağı, koşulları varsa ihtiyati haciz konulabileceğine karar verdi. Mahkeme BAM kararını bana tebliğe çıkarmamıştı. Davalı yanların vekilleri olan 2 vekil BAM kararının üzerine hemen mahkemeden tedbirin kaldırılmasına ilişkin müzekkereyi alıp parayı çekmeye çalışmışlardı. BAM KARARINDA, KOŞULLARI VARSA DAVALI YANLARIN MURİSİNİN ADINA OLAN HESABA İHTİYATİ HACİZ KONULMASI şeklinde hüküm olmasına rağmen, davanın görüldüğü mahkemenin bu kararı bana tebliğ edip ihtiyati haciz için varsa eksiklikleri tamamlamama imkan vermeden, davalı yanların vekillerinin talebi üzerine hesaba konulan tedbiri kaldırması hukuka aykırı değil mi?

Ben tesadüfen BAM kararını uyap üzerinden görünce hemen ihtiyati haciz talebinde bulundum. Mahkeme davamın belirsiz alacak davası olması gerekçesiyle talebimi reddetti. Ben de hesaptaki paranın en az 5/6'inin müvekkillere ait olduğu iddiasıyla gerekli tamamlama harcını yatırdım ve ihtiyati haciz talep ettim. Mahkeme, ihtiyati tedbir için daha önce yatırmış olduğum %15 teminatı da dikkate alarak ihtiyati haciz kararı verdi. İhtiyati haciz kararının çıkmasından birkaç gün önce iki grup davalı yanı temsil eden 2 vekilin davalı yanların murisinin hesabındaki 663.000 € nun tamamını çekip kendi adlarına olan hesaplara yatırdıkları ortaya çıktı. Davalı yanlara ve vekilleri olan 2 avukata karşı tasarrufun iptali davası açtım. Avukatların hesaplarına da %15 teminat mukabilinde ihtiyati haciz konulması kararın verildi fakat kararı takip eden 10 gün içinde teminatı yatırıp icra takibi başlatamadığımız için ve ilgili iki avukatın da bu yöndeki itirazları üzerine ilgili mahkeme ilgili avukatların hesaplarına yönelik verdiği ihtiyati haciz kararını kaldırdı. Davalı mirasçılara karşı açtığım alacak davasından aldığım ihtiyati haciz kararını icraya koydum. İlgili 2 avukata 3. Kişi sıfatıyla 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildi. Buna karşın avukatlardan birisi davalılara vekaleten çektiği 464.000 € nun 64.000 € sunun, kendi avukatlık ücreti olduğunu, 50.000 € sunu ise müvekkillerine teslim ettiğini, kalan 350.000 € nun ise kendisinde kalmasına izin verilmesini talep etti. İcra dairesi paranın icra dairesine ödenmek zorunda olduğu gerekçesiyle bu talebi reddetti.

Diğeri vekil ise hesaptan çektiği 199.000 € nun 22.000 € sunun avukatlık ücreti hakkı olduğu şeklinde itiraz etti.

DAVA KONUSU OLAN BİR PARAYI SIRF BAM KARARI SEBEBİYLE OLUŞAN BOŞLUKTAN FAYDALANIP İHTİYATİ HACİZ KARARI ÇIKANA KADAR ÇEKEN VEKİLLERİN, ÇEKTİKLERİ PARADAN AVUKATLIK ÜCRETİ İDDİASIYLA YÜKLÜ MİKTARDA KESİNTİ YAPMAK İSTEMELERİ/HATTA YAPMALARI HUKUKA UYGUN MUDUR? Kesinlikle hukuka uygun değildir diyebiliyorum.

2 avukata karşı da icra hukuk mahkemesinde ceza ve tazminat davası açacağım ve kendilerini barolarına şikayet edip savcılığa suç duyurusunda bulunacağım.

Saygılarımla
Old 29-11-2017, 23:18   #10
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

HMK.Madde 107 / (1)'e göre dava dilekçesinde asgari bir değer olarak belirtilen miktara öğretide " geçici talep sonucu" maddenin 2'nci fıkrasındaki alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda davacının arttırdığı bedele ise "kesin talep sonucu" denilmektedir.

Diğer yandan “ Usul hukukunda taraflar dürüstlük kuralına uymak zorundadır.Geçici talep sonucunun belirlenmesi harç avans alınması,ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde önem taşımaktadır. Davacının sırf eksik harç ödemek için çok düşük bir geçici talep sonucu göstermesi halinde hakim davacıya asgari miktarı ( geçici talep sonucunu) arttırması ve buna bağlı olarak harcı tamamlaması için uygun süre vermelidir." ( Hakan PEKCANITEZ ve ark. Medeni Usul Hukuku,2017,C:2,sh.1044,1045) Böylece 2.fıkradaki kesin talep sonucu yönünden artırmanın dışında 1.fıkrada yazılı geçici talep sonucunun da arttırılabileceği kabul edilmektedir.

Somut olayda, davacı ihtiyati haciz kararı alabilmek üzere ulaştığı alacak bilgilerine uygun olarak mahkemeye ihtiyati hacize esas alacak miktarını bildirmiştir. İhtiyati haciz talebine dayanak miktarların bildirilmesi için ıslaha gerek olmadığı gibi , bir davada bir defa ihtiyati haciz talebinde bulunulacağına dair bir usul kuralı da mevcut değildir. Harç yatırmasının sebebi ise, geçici talep sonucunu , dürüstlük kuralı gereği ihtiyati haciz talebinde ulaştığı miktarlara uygun hale getirme gayesini taşıdığı söylenebilir.

Burada, gayenin 107/2 maddede yazılı kesin talep sonucunu belirlemek veya kesin talep sonucunu ıslah yolu ile değiştirmek olmadığı, ihtiyati haciz teminini sağlamak ve bunun sonucu olarak dürüstlük kuralı gereği "geçici talep sonucunu arttırmak olduğu, kesin talep sonucunun ise ileride yargılama aşamasında ortaya çıkacak duruma ,toplanacak delillere göre alacak miktarının kesin olarak belirlendiği anda HMK.nun 107/2 maddesi gereği ayrıca mahkemeye bildirileceği v.b. nedenlerle cevap verilebileceğini düşünüyorum.
Old 30-11-2017, 14:29   #11
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Bu aşamada Sn. Kocabaş'ın belirttiği şekilde bu iddiaya karşı savunma geliştirilebilir.
Ayrıca davadaki talep sonucu, "satılan arsanın tespit edilecek rayiç değeri" şeklinde ise burada hesaptaki para miktarının ortaya çıkması alacağı belirli hale getirdi denilemez. Hesapta hiç para yakalayamamış olsanız davadan vazgeçecek değildiniz. Bu nedenle arsaların işlem tarihindeki rayiç değerine ilişkin bilirkişi raporu alınmadan alacağın belirli hale gelmeyeceği de savunulabilir.
Old 08-12-2017, 05:14   #12
Avukat Kamer Akgül

 
Varsayılan HMK nın en önemli hükümlerinden 107. madde düzenlemesini tam olarak kavradım

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
HMK.Madde 107 / (1)'e göre dava dilekçesinde asgari bir değer olarak belirtilen miktara öğretide " geçici talep sonucu" maddenin 2'nci fıkrasındaki alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenmesinin mümkün olduğu anda davacının arttırdığı bedele ise "kesin talep sonucu" denilmektedir.

Diğer yandan “ Usul hukukunda taraflar dürüstlük kuralına uymak zorundadır.Geçici talep sonucunun belirlenmesi harç avans alınması,ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde önem taşımaktadır. Davacının sırf eksik harç ödemek için çok düşük bir geçici talep sonucu göstermesi halinde hakim davacıya asgari miktarı ( geçici talep sonucunu) arttırması ve buna bağlı olarak harcı tamamlaması için uygun süre vermelidir." ( Hakan PEKCANITEZ ve ark. Medeni Usul Hukuku,2017,C:2,sh.1044,1045) Böylece 2.fıkradaki kesin talep sonucu yönünden artırmanın dışında 1.fıkrada yazılı geçici talep sonucunun da arttırılabileceği kabul edilmektedir.

Somut olayda, davacı ihtiyati haciz kararı alabilmek üzere ulaştığı alacak bilgilerine uygun olarak mahkemeye ihtiyati hacize esas alacak miktarını bildirmiştir. İhtiyati haciz talebine dayanak miktarların bildirilmesi için ıslaha gerek olmadığı gibi , bir davada bir defa ihtiyati haciz talebinde bulunulacağına dair bir usul kuralı da mevcut değildir. Harç yatırmasının sebebi ise, geçici talep sonucunu , dürüstlük kuralı gereği ihtiyati haciz talebinde ulaştığı miktarlara uygun hale getirme gayesini taşıdığı söylenebilir.

Burada, gayenin 107/2 maddede yazılı kesin talep sonucunu belirlemek veya kesin talep sonucunu ıslah yolu ile değiştirmek olmadığı, ihtiyati haciz teminini sağlamak ve bunun sonucu olarak dürüstlük kuralı gereği "geçici talep sonucunu arttırmak olduğu, kesin talep sonucunun ise ileride yargılama aşamasında ortaya çıkacak duruma ,toplanacak delillere göre alacak miktarının kesin olarak belirlendiği anda HMK.nun 107/2 maddesi gereği ayrıca mahkemeye bildirileceği v.b. nedenlerle cevap verilebileceğini düşünüyorum.

Saygıdeğer Üstadım Yücel Kocabaş,

Öncelikle size teşekkür etmekte, yanıt yazmakta geciktiğim için kusura bakmayınız.

Göndermiş olduğunuz kıymetli bilgileri duruşmadan birkaç saat önce yazmaya fırsat bulabildiğim dilekçeme uyarladım ve 1,5 saate yakın zaman alan 6 sayfaya uzayan bir tensip ile mahkeme hakimini davalı yanların yanıltmaya yönelik beyanlarına itibar etmemesini sağlayabildim.

Sayenizde çok önemli bir hüküm olan HMK nın 109. maddesi düzenlemesinin mantığını her daim fayda edecek şekilde kavramış oldum.

Saygılarımla
Old 13-03-2018, 09:25   #13
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan Düzeltme

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Belirsiz alacak davasında davacı bir kez talep sonucunu yükseltme hakkına sahiptir. Davacı bilirkişi raporuna göre eksik harcı tamamlamakla (aksini veya çekincesini saklı tutmamışsa) talebini belirlemiştir. Bundan sonraki yükseltmeler iddianın genişletilmesi yasağına girer.Yeniden ek harç yatırarak talebini değiştiremez. Islah yada ek dava yoluna gitmesi gerekir.Diye düşünüyorum.

Yukarıdaki yazımda belirsiz alacak davasında "ek dava yoluna da gidilebileceğini" yazmışım. Konuyu yeniden gözden geçirdiğimde ek davanın kısmi davada söz konusu olduğu, belirsiz alacak davasında kesin talebin ancak ıslah yolu ile arttırılabileceği ayrıca ek dava yoluna başvurulamayacağı sonucuna vardım.

Yukarıdaki yazımdaki (ek dava) ifadesinin kaldırılarak görüşümün değerlendirilmesini bilgilerinize sunarım.
Old 14-03-2018, 16:12   #14
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Yukarıdaki yazımda belirsiz alacak davasında "ek dava yoluna da gidilebileceğini" yazmışım. Konuyu yeniden gözden geçirdiğimde ek davanın kısmi davada söz konusu olduğu, belirsiz alacak davasında kesin talebin ancak ıslah yolu ile arttırılabileceği ayrıca ek dava yoluna başvurulamayacağı sonucuna vardım.

Yukarıdaki yazımdaki (ek dava) ifadesinin kaldırılarak görüşümün değerlendirilmesini bilgilerinize sunarım.
Konuya ben de biraz takıldım.
Yargıtay görüşlerini şöyle özetleyebiliriz.
-Yargıtay tipik belirsiz alacak davasında belirlenebilen alacağın tamamının gösterilmesini ve tam ve kesin olarak belirlenebildiği anda ise değer artırımı yapılmasını arıyor.
-Bunun dışında alacağın küçük bir kesimini (belirlenebilenden az) dava ederek alacağın tespitinin de talep edildiği davaya kısmi eda külli tespit davası adını veriyor. Hükümleri bakımından belirsiz alacak davasının sağladığı hukuki korumayı (zamanaşımı, faiz başlangıcı) sağlamayacağını söylüyor.
-Davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutmasına sonuç bağlıyor ve sen belirsiz alacak da desen ben buna kısmi eda külli tespit derim diyor. (Şunu da belirteyim ki Yargıtay'ın önüne giden davaların çok büyük bir oranı kısmi eda külli tespit şeklinde. Kendim ve çevremde gördüğüm davaların yaklaşık oranının oraya yansıdığını düşünürsek)(Şu da var ki ben daha tam bir belirsiz alacak davasına hiç rastlamadım.))

Buna göre; benim bunlardan vardığım sonuç: Yargıtay belirsiz alacak davalarının gereği gibi açılamadığını görerek, katı bir uygulama yapmaktansa 107 ve 109. maddelerin karışımı bir davanın açılabileceğini kabul ediyor. Yani eda talebi kısmi dava, tespit talebi belirsiz alacak davasından alınmış karma bir dava. Böyle bakılınca aslında olabilir neden olmasın.

Ancak fazlaya ilişkin hakları saklı tutmaya böylesi bir sonuç bağlanmasını ben pek doğru ve gerekli görmüyorum. Bu ifadenin "o hukuki ilişkide" yalnızca bir kısımın dava edildiği anlamına gelmediğini düşünüyorum. Kastedilen o hukuki ilişki ile nispeten ilişkili ancak o hukuki ilişkiden başka ilişkilerden doğan hak ve alacaklar olup olmadığının ortaya konulması en azından davacıya açıklattırılması gerektiğini düşünüyorum.

Buradan hareketle eldeki davanın kısmi eda külli tespit davası ile tipik belirsiz alacak davası ayrımının iyi ortaya konması gerekliliği ortaya çıkıyor. Yani ek dava açılamaz diyebilmek için eldeki davanın bu davalardan hangisi olduğunu ortaya koymak gerekir.

Kısmi eda külli tespit ise fazlaya ilişkin kısım rahatlıkla ek davaya bırakılabilir. Çünkü Yargıtay bu davada zaten belirsiz alacak davasının tanıdığı hukuki imkanları davacıya tanımıyor.

Tipik belirsiz alacak davasında ek dava açılamaz diyebilir miyiz? Davacı son aşamada şu talepte bulunsa "alacağın belirsiz olup tespit edilen kesimine ilişkin davamı takip etmiyorum mevcut talebime göre (alacağın belirleyebildiğim kısmının tamamı ile tespit) karar verilsin. Bence diyememesi için hiçbir sebep yok. Belirleyebildiği alacak ve tespit için gerekli harcı zaten yatırmış. Belki harç temin edemediğinden belki başka bir sebeple alacağın mahkemece belirlenen değer arttırarak talep edebileceği kesimini şimdilik talep etmek istemiyor. Bu kesime ilişkin bu aşamada bir harç ödenmediğinden davayı takip etmemek için davalının muvafakat etmesi de gerekmez. Çünkü harcı yatırılmamış taleplerin esastan reddi ya da kabulü mümkün değildir. Zaten kanundaki "talebini arttırabilir." ifadesi de emredici değil "davacının iradesine bağlı" olduğunun ifade edildiği izlenimini doğuruyor.
Hak arama özgürlüğü açısından bakınca davacı tespit hükmü ile belirlenen kesim için ilamsız takip yapabilir. Doğrudan karşı tarafla anlaşabilir ya da ek dava açabilir. Dilerse hiç talep etmez. Kendine kalmış. Ancak ek dava açamaz gibi kalın bir çizgi çekmeyi gerektirecek bir sebep göremiyorum. Örneğin farkın çok yüksek bir bedel olup, harcın temin edilemediği durumda da hak arama özgürlüğünün zedeleneceğini düşünüyorum.
Old 15-03-2018, 14:27   #15
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Konuya ben de biraz takıldım.
Yargıtay görüşlerini şöyle özetleyebiliriz.
-Yargıtay tipik belirsiz alacak davasında belirlenebilen alacağın tamamının gösterilmesini ve tam ve kesin olarak belirlenebildiği anda ise değer artırımı yapılmasını arıyor.
-Bunun dışında alacağın küçük bir kesimini (belirlenebilenden az) dava ederek alacağın tespitinin de talep edildiği davaya kısmi eda külli tespit davası adını veriyor. Hükümleri bakımından belirsiz alacak davasının sağladığı hukuki korumayı (zamanaşımı, faiz başlangıcı) sağlamayacağını söylüyor.
-Davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutmasına sonuç bağlıyor ve sen belirsiz alacak da desen ben buna kısmi eda külli tespit derim diyor. (Şunu da belirteyim ki Yargıtay'ın önüne giden davaların çok büyük bir oranı kısmi eda külli tespit şeklinde. Kendim ve çevremde gördüğüm davaların yaklaşık oranının oraya yansıdığını düşünürsek)(Şu da var ki ben daha tam bir belirsiz alacak davasına hiç rastlamadım.))

Buna göre; benim bunlardan vardığım sonuç: Yargıtay belirsiz alacak davalarının gereği gibi açılamadığını görerek, katı bir uygulama yapmaktansa 107 ve 109. maddelerin karışımı bir davanın açılabileceğini kabul ediyor. Yani eda talebi kısmi dava, tespit talebi belirsiz alacak davasından alınmış karma bir dava. Böyle bakılınca aslında olabilir neden olmasın.

Ancak fazlaya ilişkin hakları saklı tutmaya böylesi bir sonuç bağlanmasını ben pek doğru ve gerekli görmüyorum. Bu ifadenin "o hukuki ilişkide" yalnızca bir kısımın dava edildiği anlamına gelmediğini düşünüyorum. Kastedilen o hukuki ilişki ile nispeten ilişkili ancak o hukuki ilişkiden başka ilişkilerden doğan hak ve alacaklar olup olmadığının ortaya konulması en azından davacıya açıklattırılması gerektiğini düşünüyorum.

Buradan hareketle eldeki davanın kısmi eda külli tespit davası ile tipik belirsiz alacak davası ayrımının iyi ortaya konması gerekliliği ortaya çıkıyor. Yani ek dava açılamaz diyebilmek için eldeki davanın bu davalardan hangisi olduğunu ortaya koymak gerekir.

Kısmi eda külli tespit ise fazlaya ilişkin kısım rahatlıkla ek davaya bırakılabilir. Çünkü Yargıtay bu davada zaten belirsiz alacak davasının tanıdığı hukuki imkanları davacıya tanımıyor.

Tipik belirsiz alacak davasında ek dava açılamaz diyebilir miyiz? Davacı son aşamada şu talepte bulunsa "alacağın belirsiz olup tespit edilen kesimine ilişkin davamı takip etmiyorum mevcut talebime göre (alacağın belirleyebildiğim kısmının tamamı ile tespit) karar verilsin. Bence diyememesi için hiçbir sebep yok. Belirleyebildiği alacak ve tespit için gerekli harcı zaten yatırmış. Belki harç temin edemediğinden belki başka bir sebeple alacağın mahkemece belirlenen değer arttırarak talep edebileceği kesimini şimdilik talep etmek istemiyor. Bu kesime ilişkin bu aşamada bir harç ödenmediğinden davayı takip etmemek için davalının muvafakat etmesi de gerekmez. Çünkü harcı yatırılmamış taleplerin esastan reddi ya da kabulü mümkün değildir. Zaten kanundaki "talebini arttırabilir." ifadesi de emredici değil "davacının iradesine bağlı" olduğunun ifade edildiği izlenimini doğuruyor.
Hak arama özgürlüğü açısından bakınca davacı tespit hükmü ile belirlenen kesim için ilamsız takip yapabilir. Doğrudan karşı tarafla anlaşabilir ya da ek dava açabilir. Dilerse hiç talep etmez. Kendine kalmış. Ancak ek dava açamaz gibi kalın bir çizgi çekmeyi gerektirecek bir sebep göremiyorum. Örneğin farkın çok yüksek bir bedel olup, harcın temin edilemediği durumda da hak arama özgürlüğünün zedeleneceğini düşünüyorum.
üstad teşekkürler.
biz ön incelemeden önce bedelle ilgili arttırım yaptık.tahkikata geçildikten sonra bilirkişi incelemesi yapılıyor.alacağın tam olarak belirlenebilmesi de bu andan itibaren mümkün.ıslah ile yada bedel arttırım dilekçesiyle bilirkişinin tespit ettiği değere yükseltemez miyiz? saygılar.
Old 15-03-2018, 14:41   #16
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imsel
üstad teşekkürler.
biz ön incelemeden önce bedelle ilgili arttırım yaptık.tahkikata geçildikten sonra bilirkişi incelemesi yapılıyor.alacağın tam olarak belirlenebilmesi de bu andan itibaren mümkün.ıslah ile yada bedel arttırım dilekçesiyle bilirkişinin tespit ettiği değere yükseltemez miyiz? saygılar.
Ön incelemeden önce davayı genişletme yasağı başlamıyor. İlk arttırımı buna dayandırabilirsiniz. Tahkikat aşamasında ise bilirkişi raporu ile belirlenen değere, davanın türüne göre değer artırımı ya da ıslahla yükseltebilirsiniz diye düşünüyorum.
Old 16-03-2018, 22:30   #17
imsel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Ön incelemeden önce davayı genişletme yasağı başlamıyor. İlk arttırımı buna dayandırabilirsiniz. Tahkikat aşamasında ise bilirkişi raporu ile belirlenen değere, davanın türüne göre değer artırımı ya da ıslahla yükseltebilirsiniz diye düşünüyorum.
üstadım teşekkür ederim bu görüşte idim ve destek aramaktaydım.saygılar, kolay gelsin.
Old 18-03-2018, 16:50   #18
Mehmet Mustafa ÖZÜNVER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Can DOĞANEL
Bunun dışında alacağın küçük bir kesimini (belirlenebilenden az) dava ederek alacağın tespitinin de talep edildiği davaya kısmi eda külli tespit davası adını veriyor. Hükümleri bakımından belirsiz alacak davasının sağladığı hukuki korumayı (zamanaşımı, faiz başlangıcı) sağlamayacağını söylüyor.

Üstadım,
Yukarıda yazınızın alıntıladığım kısmında, alacak kalemleri içinde küçük bir kesimi dava edildiğinde, belirsiz alacak davasının sağladığı hukuki korumanın Yargıtayca kabul edilmediğini ifade etmişsiniz. Sizin de belirttiğiniz gibi, açılan davaların ekserisi bu surette açılmakta, örneğin trafik kazasından kaynaklı destek hesabında 1.000 TL gibi rakamlar belirtilmektedir. Bu davaların belirsiz alacak davası olmadığını söylemek Kanunun kendi ifadesi ile de terslik teşlik etmektedir.

Teferruatlı araştırmamış olsam da, sizin bahsettiğiniz kararlara denk gelmedim. Elinizde karar örneği varsa paylaşırsanız sevinirim. Ayrıca aşağıda alıntıladığım Yargıtay kararlarında kısmi eda külli tespit davasının, belirsiz alacak davasının bir türü olduğu ve zamanaşımının dava tarihi itibari ile dikkate alınması gerektiğinden bahsetmektedir. İlgili kararlar aşağıdadır:

Dava belirsiz alacak davası olarak açılmış olup, bu dava kısmi eda külli tespit davasının türüdür. Bu nedenle zamanaşımı tüm alacak için dava tarihi itibari ile değerlendirilecektir. Davalı taraf cevap süresi içinde zamanaşımı defiinde bulunmamış, ıslahtan sonra ise zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Davanın türü nedeni ile ıslahta zamanaşımı itirazı dikkate alınamayacağının gözetilmesi gerekir.2016/27191 E.2016/21497K.

Somut uyuşmazlıkta; açılan dava belirsiz alacak davasının türü olan, “kısmi eda külli tespit” davasıdır. Bu tür davalarda zamanaşımı, alacağın tamamı için dava tarihi esas alınarak dikkate alınır. Dolayısıyla ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def’i dikkate alınamaz.2015/7443E.2016/20243K

Ancak sizin dediğiniz şekilde Yargıtayın kısmi eda külli tespit olarak nitelendirdiği davalarda, zamanaşımı hususunda gerekli hukuki korunma sağlanmıyorsa, bu durum çok vahim sonuçlara sebebiyet verebilecektir. Örneğin, bir şirketin zararın tazmini için açılan davada, zararın en az 1 milyon olduğunu bilmesine rağmen davacı davasını, belirsiz alacak davası olarak açıp 10.000 TL üzerinden dava ikame ettiğinde, bu davada zamanaşımının dava tarihi itibari ile kesilmeyeceğini söylersek çok büyük zararların doğacağı da aşikardır.

100 TL üzerinden belirsiz alacak olarak açtığım fazla mesai alacağında, Mahkeme tensiple birlikte davacının maaşı ve hizmet süresi ile orantılı olarak miktar belirtmem gerektiği ve belirttiğim miktar üzerinden eksik harcı yatırmam üzere kesin süre verdi. Ve harç tamamlama işleminin 107/2 manasında olmadığı ve hak kaybına sebebiyet vermeyeceği belirtildi. Ben bu sebeple en kötü ihtimal Mahkemenin bana süre verdiği şekliyle, çok cüzi miktarlar üzerinden dava açıldığı takdirde süre vererek bu işin çözüleceğini düşünüyorum. Aksi halde, çok büyük zararlara sebebiyet verilecek ve belirsiz alacak davasının bir anlamı kalmayacaktır.

NOT :Ben belirsiz alacak davasında belirtilen asgari tutarın sembolik olduğunu düşünmekteydim. Ancak, Yargı uygulaması belirttiğiniz şekilde ise bu asgari tutar sembolik olmayıp; devletin harcı peşinen alma gayesine matuf ve üzerinde titizlikle durulması gereken bir unsurdur diyebiliriz.
Old 19-03-2018, 09:03   #19
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Bu konuya zaten en çok iş daireleri giriyor ve dediğiniz gibi zamanaşımı yönünden alacağın başlangıçtan itibaren kesileceği yönünde kararlar.
Ben bunu nerede gördüm hatırlamıyorum.
Kısmi eda külli tespit davasında zamanaşımı dava tarihinden faiz ise (arttırılan kısım için) ıslah tarihinden itibaren şeklinde.
Yine de tehlike yok diyemeyiz. Davanın kısmi eda külli tespit olarak kabulü için de talep sonucunun bu hususta net olarak kısmi davadan ayrılması gerekiyor. Yani belirsiz alacağın tespiti ile talebin arttırılacağına ilişkin ifadelerin olması gerektiği belirtiliyor. Aksi halde dava kısmi dava sayılıp eskisi gibi ıslahla arttırılan kısım zamanaşımına uğrayabiliyor.
Burada sıkıntı ifadeler çok girift ve her dava türü için birbirine benzer. Fazlayı saklı tutmak, tutmamak, şimdilik, sonradan arttırılmak üzere, alacağın tespiti vs. Ayrımı çok iyi yapmak ve talep kısmında meramı doğru düzgün anlatmak çok önemli.
Old 18-09-2019, 15:36   #20
ekinheval

 
Varsayılan

Heyet dosyalarında da durum sıkıntılı. Tazminat davalarında hesap raporu alınıp harç tamamlandığında dosya heyet sınırına girebiliyor, heyete tevdii edildiğinde de tekrar hesaplama gereği görülürse ve dönem olarak asgari ücrette artış oluyorsa doğallıkla hesaplanan tutarda da artış oluyor.
Old 23-12-2019, 09:12   #21
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Merhaba, Benim bir sorum olacak; Belirsiz alacak davası olarak açtım. İlk bilirkişi raporu geldi. Bedeli artırım yaptım. Sonra ikinci bilirkişi raporu geldi. 30 BİN TL daha fazla alacağımız olduğu ortaya çıktı. İkinci kez artırabilirmiyim? Yoksa ek dava mı açayım?
Old 23-12-2019, 09:20   #22
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.murat kılıç
Sonra ikinci bilirkişi raporu geldi. 30 BİN TL daha fazla alacağımız olduğu ortaya çıktı. İkinci kez artırabilirmiyim? Yoksa ek dava mı açayım?

T.C.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2015/10962
K. 2016/16755
T. 7.6.2016
* AYNI DAVADA TARAFLARIN ANCAK BİR KEZ ISLAH YOLUNA BAŞVURABİLECEĞİ (İşçilik Alacakları - İlk Bilirkişi Raporu Sonrasında Davacı Vekilinin Islah Dilekçesi İle Davaya Konu Alacak Miktarlarını Arttırarak Davayı Islah Ettiği Sonradan Tanzim Edilen İkinci Bilirkişi Raporuna İstinaden de Islah Dilekçesi İle Tekrar Alacak Miktarlarını Artırmak Suretiyle Davayı Islah Ettiği/İkinci Kez Gerçekleştirilen Islah İşlemine İtibar Edilmeksizin Sonuca Gidilmesi Gerektiği)

* İŞÇİLİK ALACAKLARI (İlk Bilirkişi Raporu Sonrasında Davacı Vekilinin Islah Dilekçesi İle Davaya Konu Alacak Miktarlarını Arttırarak Davayı Islah Ettiği/Sonradan Tanzim Edilen İkinci Bilirkişi Raporuna İstinaden de Islah Dilekçesi İle Tekrar Alacak Miktarlarını Artırmak Suretiyle Davayı Islah Ettiği - Aynı Davada Tarafların Ancak Bir Kez Islah Yoluna Başvurabileceği/İkinci Kez Gerçekleştirilen Islah İşlemine İtibar Edilmeksizin Sonuca Gidilmesi Gerektiği)

* DAVANIN BİRDEN FAZLA ISLAHI (İşçilik Alacakları - İlk Bilirkişi Raporu Sonrasında Davacı Vekilinin Islah Dilekçesi İle Davaya Konu Alacak Miktarlarını Arttırarak Davayı Islah Ettiği Sonradan Tanzim Edilen İkinci Bilirkişi Raporuna İstinaden de Islah Dilekçesi İle Tekrar Alacak Miktarlarını Artırmak Suretiyle Davayı Islah Ettiği/Aynı Davada Tarafların Ancak Bir Kez Islah Yoluna Başvurabileceği)

6100/m.176

ÖZET : Dava, işçilik alacaklarına ilişkindir. Uyuşmazlık, davanın birden fazla ıslah edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.Somut olayda, ilk bilirkişi raporu sonrasında davacı vekili 10.4.2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile davaya konu alacak miktarlarını arttırarak davayı ıslah etmiş, sonradan tanzim edilen ikinci bilirkişi raporuna istinaden de 23.2.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile tekrar alacak miktarlarını artırmak suretiyle davayı ıslah etmiş olup, ikinci kez gerçekleştirilen ıslah işlemine itibar edilmeksizin sonuca gidilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Davacı, ihbar tazminatı, yıllık izin ile fazla mesai ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, istemi kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, tazminat ile işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.

Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.

1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-)Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davanın birden fazla ıslah edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176 ve ardından gelen maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. 6100 Sayılı Kanun'un 176. maddesinde, taraflardan her birinin yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği ve aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği düzenlenmiştir. Aynı davada ikinci kez ıslah yoluna başvurulması halinde bu yöndeki talebin reddi gerekir.

Somut olayda, ilk bilirkişi raporu sonrasında davacı vekili 10.4.2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile davaya konu alacak miktarlarını arttırarak davayı ıslah etmiş, sonradan tanzim edilen ikinci bilirkişi raporuna istinaden de 23.2.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile tekrar alacak miktarlarını artırmak suretiyle davayı ıslah etmiş olup, ikinci kez gerçekleştirilen ıslah işlemine itibar edilmeksizin sonuca gidilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde ilgiliye iadesine, 07.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

(Karar: Kazancı)
Old 24-12-2019, 08:57   #23
İlkan Altunkaynak

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım;

Belirsiz alacak davalarında ikinci kez bedel artırımı hususunda; 6100 sayılı kanunun 107. maddesinin gerekçesinde bedel artırımının bir kez yapılabileceği şeklinde yorumlanabilecek ifadeler mevcuttur. Ayrıca Yargıtay 9. H.D. 2014/24405 esas sayılı içtihadın içerisinde " ... HMK’nın 107. maddesinin gerekçesine göre, alacak belirli hale geldiğinde artırım, sadece bir kez yapılabilir. İkinci kez artırım yapılmak istenirse, iddianın genişletilmesi yasağı ile karşı karşıya kalınır..." şeklinde atıf bulunmaktadır.

Ancak kanunun lafzına dayanarak bu yorumun doğru olduğu kanaatinde değilim.

Saygılarımla,
Old 23-06-2020, 00:30   #24
ekinheval

 
Varsayılan

17. Hukuk Dairesi 2018/1398 E. , 2019/11575 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, 20/02/2011 tarihinde ... yönetimindeki ... plakalı araçla karşı yönden gelen aracın çarpışması sonucunda ... plakalı araçta yolcu olarak bulunan 1960 doğumlu ...'in vefat ettiğini, ...'in eşi olan müvekkilinin onun desteğinden yoksun kaldığını, davayı belirsiz alacak davası olarak açtıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kazanın meydana geldiği 20/02/2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir, 18/08/2015 tarihli talebini artırarak 122.948,18 TL’ye yükseltmiş, 12.1.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 182.651,04 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile 113.077,47 TL destekten yoksun kalma tazminatının 19/04/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,Davacının davaya konu ettiği 59.702,86 TL'lik arttırım talebinin HMK 107 maddesi gereğince 2. kez arttırım mümkün olmadığından usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince yapılan yargılamada delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 8,50 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 05/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 23-06-2020, 00:54   #25
ekinheval

 
Varsayılan

17. Hukuk Dairesi 2017/1017 E. , 2019/9303 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, 10.11.2013 tarihinde, davacılardan ...’nin sürücü, ...’ın yolcu konumunda bulunduğu motosikletle, plakası tespit edilemeyen aracın çarpışması sonucu davacıların yaralandığını belirterek, 6100 sayılı HMK'nın 107.maddesine göre, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davacılar için ayrı ayrı 500,00’er TL geçici, 1.500,00’er TL sürekli işgöremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiş, 15.06.2015 tarihli dilekçe ile, davacı ... yönünden geçici ve sürekli işgöremezlik tazminat talebini 34.160,00 TL olarak artırmış, 24.03.2016 tarihli dilekçe ile de davacı ... yönünden toplam alacaklarının 41.573,00 TL olduğunu belirterek, harcını tamamlamıştır.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ...’nun tazminat talebinin kısmen kabulü ile 828,37 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı ...'ün tazminat talebinin kısmen kabulü ile 34.160,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde” (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın
miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkânsız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK 176. ve devamı maddelerine göre bir kezde ıslah edebilir.
Somut olayda, dava tarihi 17.06.2014 olup, dava tarihinde yürürlükte olan HMK'ya göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Davacı vekili, 15.06.2015 tarihinde vermiş oldukları dilekçe ile alacağını 34.160,00 TL. artırmıştır. Daha sonra mahkemece ek rapor alınarak alacağın 41.573,00 TL olarak belirlenmesi üzerine davacı davasını ıslah ederek alacağını 41.573,00 TL TL'ye çıkarmışlardır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak HMK.'nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkı da mevcuttur. Mahkemece davacının ıslah dilekçesi esas alınarak bir karar vermek gerekirken bedel artırım dilekçesini ıslah dilekçesi olarak kabul ederek bu dilekçedeki talep gibi karar verilmesi ve ikinci dilekçe olan ıslah dilekçesinin dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ...'e geri verilmesine 14.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 23-06-2020, 01:00   #26
ekinheval

 
Varsayılan

17. Hukuk Dairesi 2016/16262 E. , 2019/8747 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 23/06/2016 tarih 2016/İHK-1505 sayılı sayılı kararın, süresi içinde davacılar vekili ve davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili sigorta tahkim komisyonu başvurusunda; 19.09.2015 tarihinde davacılar murisi ...'un yolcu olduğu araç ile karşı aracın karıştığı trafik kazasında davacılar murisinin vefat ettiğini, ...'un davacılar ... ve ...'nin oğlu, ... ve ...'nın babası, davacı ...'nın eşi olduğunu ve davacıların murisin ölümü ile desteğinden yoksun kaldığını, desteğin vefatından önce ... belediyesi'nde işçi olarak çalıştığını, B ve E sınıfı ehliyetinden dolayı iş makinesi kullanımını da üstlendiğini, aynı zamanda hafta sonları da ek iş olarak duvar ustası olarak çalıştığını ve günlük 100 TL yevmiye kazandığını, kaza tespit tutanağı ile her iki araç sürücüsünün de kusurlu olduğunun belirlendiğini, desteğin kusurunun bulunmadığını, davalı ... şirketinin her iki aracın da trafik sigortacısı olduğunu, talebinin belirsiz alacak niteliğinde olduğunu beyanla eş ... için 130.000,00 TL, çocuk ... için 14.000,00 TL, çocuk ... için 16.000,00 TL, anne ... ve baba ... için 10.000,00'er TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Uyuşmazlık Heyeti tarafından, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacı ... için 171.660,83 TL, ... için 21.222,55 TL, ... için 21.222,55 TL, ... için 25.547,00 TL, ... için 39.174,50 TL olmak üzere toplam 278.827,43 TL nin 17.11.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsili ile başvuru sahiplerine ayrı ayrı ödenmesine, fazlaya ilişkin 111.395,92 TL nin reddine, 2.kere ıslah mümkün olmadığından 11.218,29 TL hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili İtiraz Hakem Heyeti nezdinde itiraz etmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından taraf vekillerinin itirazının reddine, davacı ... için 171.660,83 TL, ... için 21.222,55 TL, ... için 21.222,55 TL, ... için 25.547,00 TL, ... için 39.174,50 TL olmak üzere toplam 278.827,43 TL nin 17.11.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sigorta şirketinden tahsili ile başvuru sahiplerine ayrı ayrı ödenmesine, fazlaya ilişkin 122.614,21 TL nin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle ölenin yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı taraf başvuru dilekçesinde; davacılar desteği ...'un vefatından önce ... Belediyesi'nde işçi olarak çalıştığını, mevcut ehliyetlerinden dolayı iş makinesi kullanımını da üstlendiğini, aynı zamanda da hafta sonları da ek iş olarak duvar ustalığı yaptığını beyanla destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur. Hakem heyetince alınan hesap raporu ile; desteğin SGK kayıtlarına göre net asgari ücret ile çalıştığı ve hafta sonları duvar ustası olarak çalıştığının kabulü ile asgari ücretin 1.53 katı gelir üzerinden tazminat hesaplanmıştır. Taraf vekillerinin itirazı üzerine alınan ek rapor ile ihtimalli olarak net asgari ücret ve asgari ücretin 1.53 katı gelir ihtimallerine göre destek tazminatı belirlenmiştir. Hakem heyetince; asgari ücrete göre belirleme yapılan ihtimal benimsenerek karar verilmiştir.
Dosya kapsamında bulunan terhis belgesi, takdir belgesi ve diğer belgelere göre desteğin ek iş olarak duvar ustalığı yaptığı ispatlanmış olduğuna, dosya kapsamında bulunan oda yazısı cevapları da birlikte değerlendirildiğinde desteğin gelirinin net asgari ücretin 1.53 katı olarak kabulü dosya kapsamına uygun düşmesi gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile net asgari ücrete göre hesaplama yapan ihtimalin hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
3-Kabule göre; Davacılar desteği yolcu olup, meydana gelen çift taraflı kazada vefat etmiştir. Davalı ... kazaya karışan her iki aracın da zorunlu mali sorumluluk sigortacısıdır. Davacılar vekili dava dilekçesinde; yolcu olan destek için teselsül hükümlerine göre destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur. Dosya kapsamında bulunan her iki trafik sigorta poliçesinde de ölüm halinde kişi başı 290.000,00 TL teminat limiti bulunmaktadır. Hakem heyetince hükme esas alınan hesap raporunda; araçların sigorta aktüer raporunda desteğin yolcu olduğu araç %75 ve karşı araç %25 kusurlu bulunduğu ve taraf kabulünde olduğu belirlemesi ile davacıların zararları %75 ve %25 kusur oranlarına göre bölünerek ayrı ayrı 290.000,00'er TL limite göre değerlendirme yapılmış, desteğin yolcu olduğu araç trafik poliçesi yönünden davacıların %75 kusura tekabül eden zararları poliçe limiti olan 290.000,00 TL teminatın üzerinde kaldığından davacılar için garame yapılmış, kalan %25 olan zararlar 290.000,00 TL limit altında kaldığından garame yapılan zarar ile karşı aracın kusura denk düşen zarar toplamı davacıların destek zararı olarak kabul edilmiş, hakem heyetince de hükme esas alınmıştır. Hakem heyetince alınan aktüer raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Davacılar vekili, başvuru dilekçesinde destek olan yolcu için teselsül hükümlerine göre davalıdan zararın tazminini talep etmiş olmasına, kusur oranına göre talebini sınırlandırmamış olmasına göre, davalı ... davacılara karşı her iki aracın poliçe limiti ile tam kusura göre müteselsilen sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken her iki aracın poliçe limiti kusur oranlarına göre ayrı ayrı değerlendirme yapılması doğru görülmemiştir.
4-Yine kabule göre; 6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde” (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin
olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkânsız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır. Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK 107. maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK 176. ve devamı maddelerine göre bir kez de ıslah edebilir. Somut olayda, davacı taraf davasını HMK'ya göre belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Davacılar vekili, alacağını bir kez bedel artırım dilekçesi ile artırmış, daha sonra ıslah dilekçesi ile talebini bir kez daha artırmıştır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak HMK.'nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkı da mevcuttur. Hakem heyetince; yanılgılı değerlendirme ile talebin iki kez ıslah edilemeyeceği gerekçesiyle ikinci dilekçe olan ıslah dilekçesinin dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
5-Yine kabule göre; hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK'nin 51. maddesi (818 sayılı BK'nin 43.) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi, indirim yapacak ise de Dairemizin uygulamalarına göre %20 oranında hatır taşıması indirimi yapması gerekmektedir.
Somut olayda, davacılar desteği davalıya trafik sigortalı araçta yolcu olup davalı vekili hatır taşıması savunmasında bulunmuştur. Hakem heyetince; hatır taşımasının varlığı davalı tarafça ispat edilemediği gerekçesiyle indirim
yapılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm verilemez. Bu durumda, ceza dosyası getirtilerek irdelenmek suretiyle söz konusu taşımanın hatır taşıması olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususu tartışıldıktan sonra karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara ve davalı ...Ş.'ye geri verilmesine, 01/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 23-06-2020, 01:04   #27
ekinheval

 
Varsayılan

17. Hukuk Dairesi 2016/19844 E. , 2019/8286 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

- K A R A R -

Davacı vekili; müvekkilinin 10/12/2011 günü Oltu ilçesine bağlı ... Köyü önünde sürücü ... yönetimindeki aracın içerisinde bulunduğu sırada meydana gelen kaza neticesinde yaralandığını ve bedensel zarara uğradığını, sürücü ...'ın ise kaza neticesinde öldüğünü, davacının kaza neticesinde geçirdiği operasyonlar sonucu dalağını kaybettiğini ve ayağında meydana gelen kırık nedeniyle bacağına platin takıldığını, bu nedenlerle meydana gelen trafik kazasında davacının uğradığı bedensel zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın, 6100 sayılı Yasanın 107. maddesine göre maddi zararın tamamı tespit edildikten sonra ise tespit edilen zararın tamamına göre belirlenecek maddi tazminatın tamamının 6100 sayılı Yasanın 107. maddesi uyarınca işleten ... Oto Kiralama Ltd. Şti. ve sürücü ...'ın mirasçıları olan diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren davalı ... şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren faizi ile
birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen işleten ... Oto Kiralama Ltd. Şti. ve sürücü ...'ın mirasçılarından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ve dahili davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ...'ın maddi tazminat talebinin kabulü ile taleple bağlı kalınarak, davacı için 40.500,00 TL maddi tazminatın davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi için dava tarihi olan 12/11/2012 tarihinden yasal faizi ile birlikte ve teminat limiti ile sınırlı olmak üzere, diğer davalı ... Kiralama Ltd. Şirketi yönünden olay tarihi olan 10/12/2011 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, davacı ...'ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 4.000,00 TL manevi tazminatın 10/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Kiralama Ltd. Şirketinden alınarak davacıya verilmesine, davacının 20/04/2015 havale tarihli feragat dilekçesi dikkate alınarak davalılar ...,..., ..., ..., ... ve ... yönünden maddi - manevi tazminat bakımından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik zararı ile manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. Maddesinde ”(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkânsız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK'nın 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK'nın 176. ve devamı maddelerine göre bir kezde ıslah edebilir.
Somut olayda, dava tarihi 12.11.2012 olup, dava tarihinde yürürlükte olan HMK'ya göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda zarar toplamı 68.815,51 TL olarak belirlenmiştir. Davacı vekili, 05.12.2013 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile alacağını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 40.500,00 TL olarak ıslah etmiştir.Daha sonra ıslah edilmeyen 28.815,51 TL için tamamlama harcını 06.03.2015 tarihinde yatırmıştır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak HMK'nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkı da mevcuttur. Mahkemece davacının ıslah dilekçesi ve bedel artırım talebi esas alınarak bir karar vermek gerekirken sadece ıslah dilekçesindeki talep gibi karar verilmesi ve bedel artırım talebinin dikkate alınmaması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2-Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 23-06-2020, 01:11   #28
ekinheval

 
Varsayılan

17. Hukuk Dairesi 2016/19540 E. , 2019/7428 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin eşi olan ...'ın 19/08/2011 tarihinde traktörü ile seyir halinde iken davalılardan ... yönetimindeki kamyonun traktöre arkadan çarpması sebebi ile yaralandığını ve kaldırıldığı hastanede 28/08/2011 tarihinde vefat ettiğini, bu olay nedeni ile Elmalı ASCM'nin 2011/300 esas sayılı dava dosyasında alınan kusur raporuna göre ...'in asli kusurlu olduğunu, müteveffa ...'ın ise tali kusurlu olduğunu belirterek, davacının destekten yoksun kalma tazminat tutarının belirlenmesini ve davalılardan faiziyle birlikte tahsil edilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre davanın kısman kabulü kısmen reddine, 32.284,86 TL maddi tazminatının davalı ... açısından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi davalı ... şirketi açısından dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine (sigorta şirketinin sigorta poliçe sınırı olmak üzere) karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nin belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde” (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkânsız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK 176. ve devamı maddelerine göre bir kez de ıslah edebilir.
Somut olayda, dava tarihi 02/05/2012 olup, dava tarihinde yürürlükte olan HMK'ya göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Davacı, 30/06/2015 tarihinde vermiş olduğu dilekçe ile alacağını 32.284,86 TL artırmıştır. Daha sonra mahkemece ek rapor alınarak alacağın 48.774,24 TL olarak belirlenmesi üzerine davacı taraf verdiği dilekçe ile alacağını 48.774,24 TL'ye çıkarmıştır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak HMK.'nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkı da mevcuttur.

O halde mahkemece; davacı tarafın 30/06/2015 tarihinde vermiş olduğu dilekçenin bedel artırım dilekçesi, 24.02.2016 tarihinde verdiği dilekçenin ise ıslah dilekçesi olduğunun kabulü ile davacının ıslah dilekçesi esas alınarak bir karar verilmesi gerekirken bedel artırım dilekçesini ıslah dilekçesi olarak kabul ederek bu dilekçedeki talep gibi karar verilmesi ve ikinci dilekçe olan ıslah dilekçesinin dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 25-06-2020, 15:37   #29
vosge

 
Varsayılan

Meslektaşlarım Yargıtay Kararları çok faydalı oldu gerçekten ancak benim bir sorum olacak.
2015 de belirsiz alacak davası açtım.Belirsiz alacak davası açmasaydım 2016 yılında zamanaşımı dolacaktı.Dosyada 2019 yılında alacağımı belirledim ancak istinaftan döndüğünde muhtemelen alacak daha fazla çıkacak.Islah için benim zamanaşımı sürem ne zaman dolar?Nitekim belirsiz alacak davası ile tüm alacak yönünden zamanaşımı kesiliyor?
Old 30-06-2020, 20:29   #30
furugferruhzad

 
Varsayılan

İlki bedel arttırım dilekçesi belirsiz alacak sebebiyle ikinci harç için ıslah olmalı.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacak bir konuda belirsiz alacak davası açılması lawyer0202 Meslektaşların Soruları 7 20-09-2019 11:33
Sözleşmenin ihlalinden doğan alacak davası belirsiz alacak davası serdar30 Meslektaşların Soruları 0 02-12-2014 17:12
belirsiz alacak mı? egemen48 Meslektaşların Soruları 3 12-08-2013 13:28
Belirsiz Alacak Mı Kısmi Alacak Mı? aurorainci Meslektaşların Soruları 4 05-07-2012 11:50
Belirsiz Alacak-Islah.... lawyer34 Meslektaşların Soruları 7 19-06-2012 12:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09243393 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.