Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

işçinin çalışma koşullarında esaslı değişiklik midir?

Yanıt
Old 09-04-2010, 12:36   #1
Pınar

 
Varsayılan işçinin çalışma koşullarında esaslı değişiklik midir?

Herkese iyi çalışmalar dilerim

İşçiye , önce 7 yıldır çalıştığı pozisyona artık başka bir birimde çalışan ,diğer işçi Ahmet'in getirildiğine dair yazılı bir tebliğ yapılıyor. İşçi, 6 iş günü içinde bu karara itiraz edip, değişikliği kabul etmeyip, gerekçelendirilmesini ve yeni görevinin ne olacağının açıklanmasını yazılı olarak işverene bildiriyor. Bunun üzerine bir ay sonra, işveren, işyerinde yeni bir birim kurup, bizim işçiye sen artık bu birimde görevlendirildin, şu sürede gel başla, aksi halde İş kanunu md 25 2/h " İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi maddesi gereği iş akdinin feshedileceği bildiriyor.

Bu arada Toplu iş sözleşmesi, "hizmetin gerektirdiği hallerde isteklerine bakılmaksızın istisnasız her işçi başka bir işyerinde çalıştırılabilir ancak ; x, y, v, z birimlerinde çalışan personel kendi aralarında görevlendirilebşilir " şeklinde bir hüküm içeriyor.

İşçi, 7 yıldır x biriminde çalışmaktaydı. kendisine verilen yeni görev ise TİS nde belirtilen diğer birimlerden olmayıp yeni kurulmuş bir birimdir.

İşçi, uzmanlık alanının dışında olacağı gerekçesi ile yeni görevde çalışmak istememektedir. Aslında, işyeri, maaşı, mesai saatlerinde bir değişiklik olmayacak, ancak gösterilen yeni pozisyonu uzmanlık alanı dışında olup,hiç bilmediği bir alana ilşkindir ve mesleğine has yıllar içinde oluşmuş bazı vasıflarını (buna yabancı dilleri dahil)kullanamayacağıbir birimdir.

İşçi işvereni ile görüşmüş, eski biriminde çalışmak istediğini beyan etmiş, ama ille de işten çıkarılacaksa, tazminatlarının ödenmesini talep etmiş, işveren ise, işçi de fesh etse, kendisi de feshetse tazminat ödemeyeceğini belirtmiştir.

Hal böyle iken,

1)işçi madde 22 gereği,haklı fesih imkanı kazanır mı ?
2)Bu değişiklik, esaslı değişikliklerden sayılabilir mi?
3) Verilen görevi yapmadığı gerekçesiyle, işveren,işçinin haklı feshi yoluna gidebilir mi?

Yanıtlarınız için şimdidien teşekkür ederim
Old 09-04-2010, 13:19   #2
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın Pınar;

Önceki görevinin ardından hiç bilmediği bir pozisyonda çalışacak olması ve daha önceki kazanımlarını yeni pozisyonunda kullanamayacak olması kanaatimce çalışma koşullarındaki esaslı bir değişikliktir müvekkilinize haklı nedenle fesih hakkı tanımaktadır. Sunduğum kararı incelemenizi öneririm.

--------------------------------------------------------------------------

YARGITAY 9. HD. 13.12.2005 tarih ve 2005/26748 E. 2005/39367 K.


İş koşullarında DEĞişİKLİK NEDENİYLE işÇİNİN iş AKDİNİ HAKLI SEBEPLE FESHETMESİ ( Kıdem Tazminatı Talebinin Kabulü ve iş Akdini işçi Feshettiğinden İhbar Tazminatı Talebinin Reddi Gereği - Süresi İçinde Türkiye iş Kurumuna Başvurmayan işçinin işsizlik Ücretine Hak Kazanamaması ve Bu Alacaktan işverenin Sorumlu Tutulamaması )
İHBAR TAZMİNATINA HÜKMEDİLEMEMESİ ( iş Akdinin koşullarında esaslı Değişiklik Nedeniyle işçi Tarafından Haklı Sebeple Feshi - Muhasebe Sorumlusu Olan işçinin Genel Müdür Sekreteri Yapılmak İstendiğinden Akdi Feshetmesi )
KIDEM TAZMİNATI TALEBİ ( işçinin Muhasebe Sorumlusuyken Genel Müdür Sekreteri Yapılmak İstenmesinin koşullarında esaslı Değişiklik Niteliği - iş Akdinin Feshinin Haklı Sebeple Feshedilmiş Olması )
İŞSİZLİK ÖDENEĞİNE HAK KAZANILAMAMASI VE işVERENİN SORUMLU TUTULAMAMASI ( iş Akdini Haklı Sebeple Fesheden işçinin 1 Aylık Süre İçinde Türkiye iş Kurumu'na Başvurmaması )
İKRAMİYE ALACAĞI TALEBİ ( işyerinde İkramiye Uygulaması Bulunduğunun işçi Tarafından Yazılı Delille İspatı Şartı - Soyut Tanık Beyanlarına Dayanarak Hüküm Kurulamaması )

ÖZET :
1- Davacının muhasebe elemanı olarak çalışırken genel müdür sekreteri olarak görevlendirildiği ve bu değişikliği kabul etmeyen davacı işçinin 30.4.2004 tarihinde işyerini terk ettiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. koşullarında değişikliği kabul etmeyen davacının işyerinden ayrılması, 4857 sayılı iş Kanununun 24/2-f maddesi uyarınca sözleşmesinin haklı olarak feshi niteliğindedir. Davacı işçi haklı olarak iş sözleşmesini feshettiğinden kıdem tazminatı isteğinin kabulü yerinde ise de, ihbar tazminatına hak kazanılmasına olanak bulunmamaktadır. Mahkemece ihbar tazminatı isteğinin reddine karar verilmelidir.
2- Davacı işçi iş sözleşmesinin haklı olarak feshetmesinin ardından 4447 sayılı yasanın 48 maddesi uyarınca bir aylık süresi içinde Türkiye iş Kurumuna başvurduğunu kanıtlayabilmiş değildir. Bu nedenle işsizlik ödeneğinden yararlanma şartları oluşmadığı gibi, davalı işverenin bu ödenekten sorumlu tutulması da doğru değildir. Öte yandan, davacı muhasebe sorumlusu olduğu halde ikramiye ile ilgili yazılı bir delil sunamamıştır. Davacı tanıklarının soyut nitelikteki beyanlarına dayanarak ikramiye alacağına hükmedilmesi de doğru olmaz.

DAVA :
Taraflar arasındaki, kıdem, ihbar, izin, fazla çalışma ücreti, ücret, işsizlik sigortası ve ikramiye alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.12.2005 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına kimse gelmedi.Karşı taraf adına Avukat S. T. geldi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR :
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının muhasebe elemanı olarak çalışırken genel müdür sekreteri olarak görevlendirildiği ve bu değişikliği kabul etmeyen davacı işçinin 30.4.2004 tarihinde işyerini terk ettiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. koşullarında değişikliği kabul etmeyen davacının işyerinden ayrılması, 4857 sayılı iş Kanununun 24/2-f maddesi uyarınca sözleşmesinin haklı olarak feshi niteliğindedir. Davacı işçi haklı olarak iş sözleşmesini feshettiğinden kıdem tazminatı isteğinin kabulü yerinde ise de, ihbar tazminatına hak kazanılmasına olanak bulunmamaktadır. Mahkemece ihbar tazminatı isteğinin reddine karar verilmelidir.
3- Davacı işçi iş sözleşmesinin haklı olarak feshetmesinin ardından 4447 sayılı yasanın 48 maddesi uyarınca bir aylık süresi içinde Türkiye iş Kurumuna başvurduğunu kanıtlayabilmiş değildir. Bu nedenle işsizlik ödeneğinden yararlanma şartları oluşmadığı gibi, davalı işverenin bu ödenekten sorumlu tutulması da doğru değildir. Anılan isteğin reddine karar verilmelidir.
4-Davacının aylık ücretinin 550.000.000.-TL brüt olduğu dosya içinde bulunan davacının imzasını taşıyan ücret bordrolarıyla sabittir. Davacı işçi, bu yönde işverenin imzasını taşıyan belge sunamamıştır. Davacı tanıklarının da bu konuda kesin bir anlatımları olmamıştır. Böyle olunca bilirkişi raporunun birinci seçeneğine göre karar verilmesi gerekirken 2. seçeneğin kabulü hatalı olmuştur.
5- işyerinde ikramiye uygulamasının varlığı da kanıtlanabilmiş değildir.
Davacı muhasebe sorumlusu olduğu halde ikramiye ile ilgili yazılı bir delil sunamamıştır. Davacı tanıklarının soyut nitelikteki beyanlarına göre sonuca gidilmesi doğru olmaz. İkramiye isteğinin reddi gerekirken kabulü cihetine gidilmesi hatalıdır.

SONUÇ :
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 13.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 09-04-2010, 13:39   #3
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Yargıtay'ın verdiği kararın hatalı olduğunu düşünüyorum...

Bence:

BİR... İşçinin başka bir işte görevlendirilmesi, somut olayın özellikleri ve verilen bilgiler dikkate alındığında "çalışma koşullarında esaslı değişiklik" olarak kabul edilmelidir.


İKİ... Esaslı değişikliğin geçerli olabilmesi için işçi tarafından yazılı olarak kabul edilmesi gerekir.

ÜÇ... İşçinin değişikliğe itiraz etmek gibi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır.

DÖRT... İşçi çalışma koşullarındaki esaslı değişikliği kabul etmediğinde işveren, işçiyi eski koşullarıyla çalıştırmakla yükümlüdür.

BEŞ... İşçi kendisine bildirilen yeni işi yapmayıp eski işini yapmaya devam ettiğinde işveren, iş sözleşmesini haklı nedenle feshedemez.

ALTI... İşveren, işçinin eski işini yapmasını engelleyecek nitelikte davranışlar sergilerse kanımca bu iş sözleşmesinin işveren tarafından eylemli olarak feshidir. Zira işçinin çalışmasını engelleme yönündeki davranış iş ilişkisinin bu haliyle devam ettirilmesini istememek şeklinde yorumlanır ve fesih iradesi olduğu kabul edilir.

YEDİ... İşçi bu tavra karşılık açacağı davada hem ihbar tazminatı hem de kıdem tazminatı kazanır. Ayrıca koşulları varsa işe iade davası açma hakkı da olur.

SEKİZ... Eğer sözleşmeyi işçinin feshettiği şeklinde bir yorum geliştirirsek işçi sadece kıdem tazminatına hak kazanır.

Saygılarımla
Old 09-04-2010, 13:53   #4
wastelander67

 
Varsayılan

İyi günler.
1. sorunuzun cevabı evet kazanır şeklinde olmalıdır. Sn. Av.Engin'in eklediği Yargıtay kararına benzer bir karar da ben ekleyeceğim. Bu kararda sizin sorunuzla ilgili olarak "... işçiden iş görmesinin istenmemekle birlikte, ücret ve diğer ayni ve sosyal haklarının aynen devam ettirilmesi de çalışma koşullarında değişiklik anlamına gelebilir. Gerçekten, işçinin çalıştığı sürece kendisini geliştirme imkânına sahip olduğu kabul edilmelidir." ifadesine yer verilmiştir. Bu doğrultuda ikinci soruya da evet çalışma koşullarında esaslı değişiklik sayılır diyebiliriz.
3. soruyla ilgili olarak, işveren çalışma koşullarında esaslı değişiklik yaratan yeni işin işçi tarafından yapılmamasına dayanarak haklı fesih yoluna gidemez. İşveren eğer iş akdini bu sebepten feshederse bu haksız bir fesih olacaktır. Engin Bey'in açıklamalarındaki 5. madde de buna ilişkin
Saygılarımla.

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/36366
Karar: 2009/2936
Karar Tarihi: 18.02.2009
İŞÇİ ALACAKLARI DAVASI - VERİLEN EK GÖREVİN MAHİYETİ - ÇALIŞMA KOŞULLARINDA ESASLI DEĞİŞİKLİK YAPILDIĞI - DAVACININ ALTI İŞ GÜNLÜK SÜRE İÇİNDE DEĞİŞİKLİĞİ YAZILI OLARAK KABUL ETMEDİĞİ - KIDEM VE İHBAR TAZMİNATLARININ HÜKÜM ALTINA ALINMASI GEREĞİ
ÖZET: Çalışılan işyerinin fiziki durumu, kapatılması istenen kepenklerin miktarı ile verilen ek görevin mahiyeti ve davacı işçiye yüklediği külfet dikkate alındığında işveren tarafından çalışma koşullarında esaslı değişiklik yapıldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda davacı işçinin 6 işgünlük süre içinde bu değişikliği yazılı olarak kabul etmediği de dikkate alındığında, davalı işveren tarafından yapılan fesih haksızdır. Haksız feshin sonucu olarak davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin hüküm altına alınması gerekir.
(2709 S. K. m. 48, 49, 50, 51, 53, 54) (4857 S. K. m. 17, 18, 19, 20, 21, 22, 24, 39, 41, 42, 63) (2822 S. K. m. 6) (818 S. K. m. 19) (9. HD. 21.02.2006 T. 2005/38473 E. 2006/4428 K.)
Dava: Davac
ı, kıdem, ihbar ve kötü niyet tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davarım reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi İ.Polat tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Çalışma koşullarında işçi aleyhine esaslı değişiklik olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İş Hukukunun en tartışmalı alanlarından biri, çalışma koşullarının tespiti ile bu koşulların uygulanması, değişiklik yapılması, en nihayet işçinin kabulüne bağlı olmayan değişiklik ile işverenin yönetim hakkı arasındaki ince çizginin ortaya konulmasıdır.
İş Hukuku, işçi haklan yönünden sürekli ileriye yönelik gelişimci bir karaktere sahiptir. Bu anlayıştan hareket edildiğinde, işçinin haklarının iş ilişkisinin devamı sırasında daha ileriye götürülmesi, iş hukukunun temel amaçları arasındadır. En azından çalışma koşulları bakımından geriye gidişin işçinin rızası hilafına yapılamaması gerekir.
Çalışma koşullarının değişikliğinden söz edebilmek için öncelikle bu koşulların neler olduğunun ortaya konulması gerekir.
İş ilişkisinden kaynaklanan ve işin yerine getirilmesinde tabi olunan hak ve borçların tümü, <çalışma koşulları> olarak değerlendirilmelidir.
4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesinde, düzenleme, çalışma koşullarındaki değişikliğin normatif dayanağını oluşturur.
4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesinden de yola çıkılarak, Anayasa, yasalar, toplu ya da bireysel iş sözleşmesi, personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ile işyeri uygulamasından doğan işçi ve işveren ilişkilerinin bütünü, çalışma koşullan olarak değerlendirilmelidir.
İş sözleşmesinin esaslı unsurları olan işçinin iş görme borcu ile bunun karşılığında işverenin ücret ödeme borcu, çalışma koşullarının en önemlileridir. Bundan başka, işin nerede ve ne zaman görüleceği, işyerindeki çalışma süreleri, yıllık izin süreleri, ödenecek ücretin ekleri, ara dinlenmesi, evlenme, doğum, öğrenim, gıda, maluliyet ve ölüm yardımı gibi sosyal yardımlar da çalışma koşulları arasında yerini alır. İşçiye özel sağlık sigortası yapılması ya da işverence primleri ödenmek kaydıyla bireysel emeklilik sistemine dahil edilmesi de çalışma koşulları kavramına dahildir (Yargıtay 9.HD. 27.10.2008 gün 2008/29715 E, 2008/28944 K.).
Kanunların içinde ve üstünde bir yere sahip olan Anayasa'da çalışma koşullarına ilişkin bir takım genel düzenlemeler yer almaktadır. Anayasa'nın güvence altına aldığı temel hak ve özgürlükler ile sosyal ve ekonomik haklar, bütün çalışma koşullarının oluşumunda ve çerçevelerinin belirlenmesinde etkilidir. Bu açıdan Anayasa'nın temel hak ve özgürlükler ile sosyal ve ekonomik hakları çalışma koşulları belirlenirken göz önünde bulundurulmalıdır (Yargıtay 9.HD. 18.07.2008 gün 2007/23508 E, 2008/20604 K.).
Anayasa'nın 48. maddesinde öngörülen çalışma yerini serbestçe seçme hakkı, 49. maddedeki çalışma hakkı ve ödevi, 50. maddedeki çalışma şartları bakımından öngörülen özel koruma ile dinlenme hakkı, 51. maddedeki sendika kurma hakkı, 53. maddedeki toplu iş sözleşmesi yapma hakkı ile 54. maddedeki grev ve lokavt haklan iş ilişkisine etkileri olan anayasal haklardan en belirginleri olarak karşımıza çıkar.
Anayasal temeli olan yıllık izin hakkı yönünden bir örnek vermek gerekirse, işverenin işçinin bu dinlenme hakkını kısıtlayan uygulamalara gitmesi durumunda, çalışma koşulları işçi aleyhine ağırlaştırılmış olmaktadır.
Çalışma koşullarını belirleyen kaynaklardan en önemlisi şüphesiz 4857 sayılı İş Kanunu olmaktadır. İşçinin ücretinin alt sınırının gösterildiği (m 39), günlük ve haftalık çalışma sürelerinin belirlendiği 41 ve 63), hangi hallerde günlük ve haftalık iş sürelerini aşan çalışmaların yapılabileceğinin ve bu durumda ödenmesi gereken ücretlerin ve daha pek çok konunun açıklandığı İş Kanunu, çalışma koşullarının temelini oluşturur. İş ilişkisinde bu gibi emredici hükümlerin dışında ve işçi aleyhine bir uygulamaya gidilemeyeceği gibi aksine uygulama iş koşulu haline gelmez. Örneğin tam süreli bir iş sözleşmesi ile çalışan bir işçiye sürekli olarak asgari ücretin altında ücret ödenmiş olması iş koşulunu oluşturmaz.
Hafta Tatili Kanunu, Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun gibi kanun hükümleri de çalışma koşullarının belirlenmesinde etkilidir.
Toplu iş sözleşmesi de, çalışma koşullarının belirlenmesinde önemli yeri bulunan bir hukuk kaynağıdır. Çalışma koşullarının işçi lehine olarak değiştirilebileceği ve bunun iş sözleşmesi hükmü olarak geçerli olduğu 2822 sayılı yasanın 6. maddesinde öngörülmüştür.
Toplu iş sözleşmesini düzenleyen taraflarca toplu iş sözleşmesi hükümlerinin değiştirilmesi mümkündür. Ancak Dairemizin kökleşmiş uygulamasına göre toplu iş sözleşmesinde yapılacak olan değişiklik geçmişe etkili olamaz (Yargıtay 9. HD. 21.02.2006 gün 2005/38473 E, 2006/4428, Yargıtay 9. HD. 18.07.2008 gün 2007/23508 E, 2008/20604 K.). Toplu iş sözleşmesinin tarafları arasında çoğunlukla adı altında yapılan bu değişiklikler, yapıldıkları tarihten ileriye dönük olarak sonuçlanın doğurur.
Borçlar hukukunda olduğu gibi İş Hukukunda da kural, (BK 19/1) sözleşme serbestisidir. Taraflar iş ilişkisinde dikkate alınması gereken kuralları yasalarla belirlenen emredici hukuk kurallarına aylan olmamak kaydıyla serbestçe belirleyebilirler. 1475 sayılı İş Kanununda yazılı sözleşmede bulunması gereken unsurlar gösterildiği halde, 4857 sayılı İş Kanununda bu yönde bir kurala yer verilmemiştir. Bu noktada iş sözleşmesinde bulunması gereken öğeler yönünden de bir serbestinin olduğu söylenebilir. Çalışma koşullarında değişikliğe dair sözleşmenin de kural olarak yazılı biçimde yapılması gerekmez.
Uygulamada, yazılı olarak yapılan iş sözleşmelerinde çoğunlukla işçinin yerine getireceği iş, unvanı, ücret ve ekleri belirtilmekle birlikte, çalışma koşullarının tespitine yönelik ayrıntılı düzenlemelere yer verilmemektedir. Bu noktada çalışma koşullarının tespiti ve değişikliğin yapılıp yapılmadığı konularında ispat sorunlarım beraberine getirmektedir. Çalışma koşullarında işçi aleyhine esaslı değişiklik olduğu konusunda ispat yükü işçidedir. Çalışma koşullarının belirlenmesinin ardından, yapılmak istenenin değişiklik olup olmadığı ve en sonunda işçi aleyhine olduğu işçi tarafından kanıtlanmalıdır.
İş ilişkisinin taraflarının iş sözleşmesinde, gerektiğinde işverence çalışma koşullarında değişiklik yapabileceğine dair düzenlemelere gitmeleri halinde, işverenin genişletilmiş yönetim hakkından söz edilir. Bu halde işveren, yönetim hakkım kötüye kullanmamak ve sözleşmedeki şuurlara uymak kaydıyla işçinin çalışma koşullarında değişiklik yapma hakkım sürekli olarak kazanmış olmaktadır. Örneğin, işçinin gerektiğinde işverene ait diğer işyerlerinde de görevlendirilebileceği şeklinde sözleşme hükümleri, işverenin bu konuda değişiklik yapma hakkını saklı tutar. Anılan hak objektif olarak kullanılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshini sağlamak için sözleşme hükmünün uygulamaya konulması, işverenin yönetim hakkının kötüye kullanılması niteliğindedir.
Çalışma koşullarını belirleyen kaynaklar arasında, iş sözleşmesinin eki sayılan personel yönetmeliği veya işyeri iç yönetmeliği gibi belgeler de yerini alır. Bu nedenle işçinin açık veya örtülü onayını almış personel yönetmeliği, iş sözleşmesi hükmü niteliğindedir, işyerinde öteden beri uygulanmakta olan personel yönetmeliğinin kural olarak işçi ile iş ilişkisinin kurulduğu anda işçiye bildirilmesi gerekir. Daha sonra yapılacak olan değişikliklerin de işçiye duyurulması, bağlayıcılık açısından gereklidir. İşveren tarafından kanuni ve sözleşmesel bir zorunluluk olmadığı halde, işverence işyerinde uygulana gelen işyeri uygulamaları da çalışma koşullarının belirlenmesinde etkindir.
İşyerindeki uygulamaların tüm işçiler yönünden toplu bir nitelik taşıması mümkün olduğu gibi, eşit konumda olan bir ya da birkaç işçi açısından süregelen uygulamalar da çalışma koşullarını oluşturabilir.
Çalışma koşullarının değiştirilmesi, işçiye hiç iş verilmemesi ya da daha az iş verilmesi şeklinde de ortaya çıkabilir. İşçinin parça başı ücret usulüne göre çalıştığı durumlarda bu durumun işçi aleyhine olduğu tartışmasızdır. Ancak işçiden iş görmesinin istenmemekle birlikte, ücret ve diğer ayni ve sosyal haklarının aynen devam ettirilmesi de çalışma koşullarında değişiklik anlamına gelebilir. Gerçekten, işçinin çalıştığı sürece kendisini geliştirme imkânına sahip olduğu kabul edilmelidir.
İşçinin işyerinden kaynaklanan geçerli nedenlerle sürekli olarak işyerinin değiştirilmesi şeklinde bir uygulamanın varlığı halinde, başka işyerlerinde zaman zaman görevlendirilmesi çalışma koşulları arasındadır. Böyle bir durumda işçinin bir başka işyerinde görev verilmesi, kural olarak, çalışma koşullarında değişiklik niteliğinde sayılamaz.
Örneğin işçinin çeşitli şantiyelerin proje müdürü olması halinde ve sürekli olarak değişik yerlerde kurulu bu şantiyelerde görev yapması halinde, işverence kabul edilebilir şuurlar dahilinde aynı türdeki bir başka görevlendirmeyi reddedemez.
Çalışma koşullarını belirleyen faktörler arasında yukarıdan aşağıya doğru bir sıralama yapmak gerekirse; Anayasa, kanunlar, toplu iş sözleşmesi, bireysel iş sözleşmesi, personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ve işyeri uygulamaları bir bütün olarak çalışma koşullarını belirler.
Buradaki temel sorun normların çatışması halinde ortaya çıkar. Özellikle, çalışma koşullarını belirleyen kaynaklar piramidinin üst şualarında mutlak emredici olarak düzenlenen bir hususun, işçi lehine olsa da daha alt sıradaki kaynaklarla değiştirilmesi mümkün değildir. 4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesinin son fıkrasını hükmü bu konuda örnek olarak verilebilir. Feshin geçersizliğinin tespiti üzerine işverenin bir aylık işe başlatma süresi, işe başlatmama tazminatının alt ve üst sınırı ile boşta geçen sürenin en çok dört ayla sınırlı olduğu yönündeki yasa hükümleri yasada mutlak emredici olarak belirlenmiş ve işçi lehine de olsa değişiklik yolu kapatılmıştır.
Bunun dışında mutlak emredici hükümlerin bulunmadığı hallerde çalışma koşullarını belirleyen kaynaklar arasında çatışma durumunda, işçinin yararına olan düzenleme ya da uygulamanın, çalışma koşulunu oluşturduğu kabul edilmelidir. Örneğin yasada haftalık 45 saati aşan çalışmaların %50 zamlı olarak ödeneceği kuralına rağmen, işverenin bu yönde hiç ödeme yapmamış olması, çalışma koşullarının fazla çalışmanın ödenmeyeceği yönünde ortaya çıkmasını gerektirmez. Aynı şekilde işverenin % 50 zamlı ücret yerine daha az bir oranda ödeme yapmış olması da, işçi aleyhine olmakla bağlayıcılık taşımaz. Buna karşın, işçiye fazla çalışma ücretlerinin %100 zamlı ücret üzerinden ödenmesine dair iş sözleşmesi ya da süreklilik gösteren işyeri uygulaması geçerli olup, işçiye fazla çalışma ücretlerinin %100 zamlı olarak ödenmesi yönünde çalışma koşulu ortaya çıkmış olur.
Çalışma koşullarında değişiklik, işverenin yönetim hakkı ile doğrudan ilgilidir. İşveren işyerinin karlılığı, verimliliği noktasında işin yürütümü için gerekli tedbirleri alır. İş görme ediminin yerine getirilmesi şeklini ve zamanını, hizmetin niteliğini işveren belirler. İşverenin yönetim hakkı, taraflar arasındaki iş sözleşmesi ya da işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinde açıkça düzenlenmeyen boşluklarda uygulama alanı bulur.
Aynı şekilde işyerinin devri de işverenin yönetim hakkının son aşamasıdır. İşyeri devri çalışma koşullarında değişiklik olarak nitelendirilemez. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre, işyeri devrinin çalışma koşullarını ağırlaştıran bir yönü olup olmadığı araştırılmalıdır (Yargıtay 9.HD. 11.07.2008 gün 2007/23953 E, 2008/19878 K, Yargıtay 9. HD. 27.10.2005 gün 2005/5396 E, 2005/34825 K).
İşçinin acil ve arızi durumlarda görev tanımının dışında çalıştırılması ve fazla mesai yaptırılması olanaklıdır. İşverenin yönetim hakkı bu tür olağanüstü durumlarda daha geniş biçimde değerlendirilmelidir. Örneğin işyerinde yangın, sel baskım veya deprem gibi doğal afetler sebebiyle önleyici tedbirlerin alınması sırasında işçinin işverenin göstereceği her türlü işi, iş güvenliği tedbirleri ve insanın dayanma gücü dâhilinde yerine getirmesi beklenir. Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 42. maddesi çerçevesinde zorunlu nedenlerle fazla çalışma işçinin kabulüne bağlı değildir ve yasal şuurlar gözetilerek işçinin işverence verilecek talimatlara uyması gerekir.
İşverenin yönetim hakkı kapsamında kalan ya da geçerli nedene dayanan değişiklikler, çalışma koşullarında esaslı değişiklik olarak nitelendirilemez. Geçerli neden işçinin verimi ile davranışlarından ya da işyeri gereklerinden kaynaklanabilir. Örneğin işçinin çalıştığı bölümde objektif olarak ortaya konulan performans kriterlerine göre verimsizliğinin saptanması ve hatta işverence bu yönde verilen eğitime rağmen sonuç alınmaması durumunda işverence işçinin başka bir işte görevlendirilmesi mümkündür.
İşçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli nedenlerle de çalışma koşullarının değiştirilmesi mümkün görülmelidir. Şoför olarak istihdam edilen işçinin sık sık trafik cezası alarak işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, ya da sürücü belgesine mahkeme kararıyla geçici olarak el konulması gibi durumlarda, işverenin işçiyi geçici ya da sürekli olarak başka bir işte görevlendirebileceği kabul edilmelidir.
4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesinin ikinci fıkrasında, çalışma koşularının, tarafların karşılıklı uzlaşmaları ile değiştirilmesinin her zaman mümkün olduğu kurala bağlanmıştır.
Çalışma koşullarında değişiklik konusunda işçinin rızasının yazılı alınması yasa gereğidir. Aynı zamanda işverence değişiklik teklifinin de yazılı olarak yapılması gerekir.
İşçi çalışma koşullarında yapılmak istenen değişikliği usulüne uygun biçimde yazılı olarak ve süresi içinde kabul ettiğinde, değişiklik sözleşmesi kurulmuş olur. İşçinin değişikliği kabulü, sadece bu işlem yönünden geçerlidir. Bir başka anlatımla işveren işçinin bir kez vermiş olduğu değişiklik kabulünü, daha sonraki dönemlerde başka değişiklikler için kullanamaz.
İşçinin değişikliği kabul yazısının işverene ulaşma anma kadar bu değişiklikten vazgeçmesi mümkündür.
Yazılı olarak bir kabul olmamakla birlikte işçinin değişikliği kuşkuya yer vermeyecek biçimde kabul anlamına gelen davranışlar içine girmesi halinde ise, işçinin bu davranışı, 22. maddenin 2. fıkrası anlamında çalışma koşullarında anlaşma yoluyla değişiklik olarak değerlendirilmelidir. İşyerinde müdür unvanım taşıyan bir işçinin daha alt bir göreve verilmesi ve işçinin bu yeni görevim benimseyerek çalışması durumu buna örnek olarak verilebilir.
İşçiye yapılan değişiklik önerisi altı işgünlük sürenin geçmesinden yazılı olarak kabul edilmediği sürece işçiyi bağlamaz. Bu sürenin geçirilmesinden sonra, işçinin değişiklik önerisi kabul etmesi, işverene işçi tarafından yöneltilen yeni icap olarak kabul edilir. İşveren iş sözleşmesini ancak altı işgünlük sürenin geçmesinden sonra feshedebilir. İşçinin altı işgünü geçmesinden sonra yaptığı kabul beyanı üzerine işverenin iş sözleşmesini feshi, kendisine yöneltilen yeni icap beyanının örtülü olarak reddi anlamına gelir.
İşçi çalışma koşullarında esaslı değişikliği kabul etmez ve işyerinde çalışmaya devam edilirse, değişiklik gerçekleşmemiş ve sözleşme eski şartlarla devam ediyor sayılır. Bu durumda işveren, değişiklik teklifinden vazgeçerek sözleşmenin eski şartlarda devamım isteyebilir ya da çalışma koşullarında değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak koşulu ile sözleşmeyi feshedebilir.
Fesih bildiriminin şarta bağlanamayacağı kuralının, istisnasını, gerçekleşmesi muhatabın iradesine bırakılan iradi şart oluşturur, iradi şartın tipik örneğini, fesih bildirimin sonuç doğurmasının değişiklik önerisinin kabulü veya reddi şartına bağlanmasıdır. Bu anlamda, fesih bildiriminin geciktirici veya bozucu şarta bağlanması mümkündür.
Geciktirici şarta bağlı fesih bildiriminde, işveren, fesih bildiriminin, işçinin değişiklik önerisini reddetmesi veya zamanında kabul etmemesi durumunda hüküm ve sonuçlarım doğuracağını ifade ederek, değişiklik fesih bildiriminde bulunabilir. Feshin hüküm ve sonuçlan değişiklik önerisinin işçi tarafından reddi ve kabul edilmemesi durumunda doğar.
Geciktirici şarta bağlı değişiklik feshinde, değişikliğin yazılı olarak kabulü için altı gününden az süre tanınamaz. Aynı zamanda değişikliğin dayanağı ile fesih için geçerli neden işverence yazılı olarak açıklanmalıdır.
İşçinin değişiklik önerisini kabul etmesi halinde iş sözleşmesinin feshinin, geçersiz olacağının açıklandığı durumlarda, bozucu şarta bağlı değişiklik feshi söz konusudur. Belirtilen uygulama biçiminde, işveren işçinin sözleşmesinin bildirim süresine uygun olarak feshedildiğini bildirmekle birlikte, çalışma koşullarında değişiklik önerisini getirmekte ve değişikliğin kabul edilmesi durumunda feshin geçersiz olacağını açıklamaktadır. Bu durumda da işçiye en az altı iş günü süre tanınmalı ve bozucu şarta bağlı bildirim yazılı olarak yapılmalıdır. İşçinin değişiklik teklifini kabul etmesi halinde, fesih geçersiz olur ve iş ilişkisi yeni çalışma koşullarında çalışma şeklinde devam eder. Aksi halde fesih, bildirimin işçiye tebliği ile birlikte geçerli olur ve bildirim önelinin geçmesiyle iş ilişkisi sona erer.
Değişiklik feshinde geçerli neden denetimi iki aşamalı olarak yapılmalıdır. İlk olarak, iş sözleşmesinin muhtevasında değişikliği gerekli kılan geçerli neden bulunmalıdır. Dolayısıyla, İş Kanunu'nun 18'inci maddesinde fesih için aranan geçerli nedenler, değişiklik feshinde de aynen bulunmalıdır. Bir başka anlatımla, değişiklik feshine gidebilmek için işçinin yeterliliğinden, davranışından veya işletme gereklerinden kaynaklanan geçerli bir nedenin bulunması gereklidir. Dolayısıyla, İş Kanunu'nun 18'inci maddesinden belirtilen geçerli nedenlere ilişkin denetim burada da aynen yapılmalıdır. Denetimin ağırlığı ve ölçüsü farklılık arz etmez. Yapılacak denetimde, söz konusu madde anlamında geçerli bir nedenin varlığı tespit edilmezse, ikinci aşamaya geçmeden değişiklik feshi geçersiz kabul edilmelidir.
İş sözleşmesinin değiştirilmesini gerektiren bir geçerli nedenin varlığının tespiti halinde, ikinci aşamada, fiilen teklifi edilen sözleşme değişikliğinin kanuna ve toplu iş sözleşmesine uygun olup olmadığı; ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığı ve işçiden bu teklifi kabul etmesinin haklı olarak beklenebilip beklenemeyeceğinin; bir başka anlatımla, kendisine yapılan değişiklik teklifini kabullenmek zorunda olup olmadığı denetiminin yapılması gerekir. Demek ki, değişiklik feshinin geçerliliğine ilişkin denetiminin ikinci aşamasında, değişiklik teklifinin denetimi söz konusudur. Bu bağlamda esas itibarıyla ölçülülük denetimi yapılmalıdır(Yargıtay 9. HD. 07.07.2008 gün 2007/24548 E, 2008/19209 K.). Denetim, somut olayın özelliklerine göre yapılmalıdır. Buna göre, değişiklik feshi, ancak, çalışma şartlarının değiştirilmesi için uygun ve daha hafif çare olarak gerekli ve takip edilen amaca göre orantılı ise, ultima-ratio olarak gündeme gelebilir. Çalışma şartlarının değiştirilmesini gerektirmeyecek veya daha hafif çalışma şartlarının önerilmesinin gerektirecek ve aynı amaca aynı şekilde ulaşılmasını mümkün kılacak organizasyona yönelik veya teknik ya da ekonomik alana ilişkin başka bir tedbirin mevcut olmaması gerekir. İşveren ayrıca, mümkünse, sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin olarak daha az radikal olan bir teklifte bulunmalıdır. Değişiklik teklifi, iş hukukuna ilişkin eşit davranma ilkesini ihlal ediyorsa, bu teklife işçi katlanmak zorunda olmadığından, değişiklik feshi geçersiz sayılır.
İş sözleşmesinin içeriği birkaç unsur açısından değiştirilmesi teklif edilmişse, işçi tarafından kabul etmesinin beklenebilir olup olmadığının denetimi her bir unsur açısından ayrı ayrı gerçekleştirilmelidir. Değiştirilmesi teklif edilen birkaç unsurdan sadece birisinin kabulünün işçi açısından beklenemez olduğuna karar verilirse, değişiklik feshinin tamamının geçersizliğine hükmedilmelidir. Mahkeme, sözleşme değişikliğinin kısmen geçerli kısmen geçersiz olduğuna karar veremez.
İşçiye, mümkünse, onun açısından en az olumsuzluk teşkil eden teklifte bulunulmalıdır. Şüphesiz, işverenin önerdiği değişiklik teklifinin feshin tek alternatifi olduğu; başka içerikte bir değişiklik önerisinin yapılmasının mümkün olmadığı sonucuna varılırsa, işçi tarafından teklifin kabul etmesinin beklenebilir olup olmadığının denetimi yapılmaz.
4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesinde çalışma koşullarında esaslı değişiklik sebebiyle işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedebileceği öngörülmemiştir. Bununla birlikte çalışma koşullarının değiştirilmesi, aynı zamanda koşullarının uygulanmaması anlamına geldiğinden aynı yasanın 24/11- f bendinde belirtilen hal, işçinin haklı fesih nedenleri arasında sayılmıştır. Bu durumda işçinin ihbar tazminatı talep hakkı doğmazsa da, kıdem tazminatı ödenmelidir. Bununla birlikte, çalışma koşullarında esaslı değişikliği kabul etmeyen işçinin iş sözleşmesinin işverence feshi halinde, ihbar ve kıdem tazminatlarını talep hakkı doğar.
Somut olayda davacı işçinin güvenlik elemanı olarak çalıştığı işyerinde davalı tarafça 12.04.2005 tarihinde alınan karar gereğince site güvenliğinin daha iyi sağlanması amacı ile genel kullanıma açık olan zemin kat ortak kullanım merdivenlerinin giriş kapılarının akşam kapatılıp, sabah açılması kararlaştırılmıştır. Böylece, daha önce bu konuda karar olmayıp, sonradan çıkartılan bu yönetim kurulu kararı ile davacı işçiye ek görev verilmiştir. Çalışılan işyerinin fiziki durumu, kapatılması istenen kepenklerin miktarı ile verilen ek görevin mahiyeti ve davacı işçiye yüklediği külfet dikkate alındığında işveren tarafından çalışma koşullarında esaslı değişiklik yapıldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu durumda davacı işçinin 6 işgünlük süre içinde bu değişikliği yazılı olarak kabul etmediği de dikkate alındığında, davalı işveren tarafından yapılan fesih haksızdır. Haksız feshin sonucu olarak davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmiş olması hatalıdır.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.02.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.

Old 09-04-2010, 14:40   #5
Pınar

 
Varsayılan

Sayın Av.Engin, Engin Özoğul ve Can Yamak,

Yorumlarınız çok yardımcı oldu teşekkür ederim, özellikle Can Bey in eklediği içtihata ben ulaşamamıştım, çok güzel bir karar , tekrar teşekkür ederim.

İyi çalışmalar
Old 14-04-2010, 14:22   #6
Pınar

 
Varsayılan

Biz feshe hazırlanırken,dün, işveren sadece 25/2 yi gerekçe göstererek iş sözleşmesini feshetmiş.
Old 14-04-2010, 14:36   #7
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Pınar
Biz feshe hazırlanırken,dün, işveren sadece 25/2 yi gerekçe göstererek iş sözleşmesini feshetmiş.

Sizin bakımınızdan daha hayırlı olmuş. İşe iade davası + ihbar tazminatı talepleri de gündeme gelmiş olacak.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
işçinin SSK kayıtlarında yapılacak değişiklik melbaska Meslektaşların Soruları 1 26-10-2009 16:19
esaslı tamir ve değişiklik için tahliye konusunda, kiracının izin vermemesi hakkaniyet_ Meslektaşların Soruları 2 25-09-2009 22:21
çalışma koşullarında değişiklik nedeniyle derhal iş sözleşmesi feshi avzey Meslektaşların Soruları 1 20-06-2009 11:42
Çalışma Koşullarında Değişiklik/6 işgünü içinde kabul/Aynı süre içinde cayma Av.Ufuk Bozoğlu Meslektaşların Soruları 7 30-04-2009 12:28
İş Hukuku/ Çalışma Koşullarında Esaslı Değişiklik ad-hoc Meslektaşların Soruları 4 13-09-2007 19:37


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08468604 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.