Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Terekenin koruma önlemi olarak yazımı-Yargıtay kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-12-2017, 10:21   #1
üye52818

 
Varsayılan Terekenin koruma önlemi olarak yazımı-Yargıtay kararı

Merhaba meslektaşlarım.. Aşağıdaki madde ile ilgili Yargıtay kararı aramaktayım fakat bulamıyorum.. Bir de buradaki bildirimi bir gerekçeli kararın tebliği olarak mı anlamalıyız madde hiç açık değil . Yardımlarınızı rica ediyorum.. teşekkürler

b. Terekenin yazımında
Madde 607-
Koruma önlemi olarak terekenin yazımı hâlinde mirası ret süresi, yasal ve atanmış mirasçılar için yazım
işleminin sona erdiğinin sulh hâkimi tarafından kendilerine bildirilmesiyle başlar.
Old 14-12-2017, 12:12   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Katkı

Sayın meslektaşım, aramıza hoş geldiniz.

Madde 607- eski MK.'nın " 547 nci maddesini karşılamaktadır. Maddenin kenar başlığındaki "ihtiyati* defteri tutmada mebde" ifadesi yerine 589 oncu maddede kullanılan ifadeyle uyumlu olarak "Terekenin yazımında" ifadesi kullanılmıştır. Hüküm değişikliği yoktur. Madde anlaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır" (Madde Gerekçesinden).

MK. 547
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/10309
K. 1997/12315
T. 14.11.1997
• MİRASÇILARDAN BİRİSİNİN MİRASI KABUL ETMESİ ( Resmi Tasfiyeye Gidilememesi )
• TEREKENİN RESMİ TASFİYESİ ( Mirasçılardan Birinin Mirası Kabul Etmesi Halinde Mümkün Olmaması )
• MİRASIN AÇILMASI ( Sulh Hakimince Yapılacak İşlemler )
• SULH HAKİMİNCE YAPILACAK İŞLEMLER ( Mirasın Açılması )
743/m.531,533,534,538,546,547,550,552,557,559,560,572, 573,576
ÖZET :

Mirasçılardan birinin mirası kayıtsız şartsız kabul etmesi halinde tereke borca batık olsa bile resmi tasfiyeye gidilemez.

DAVA : Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : İstek sahibi Burcu Uzel 24/06/1997 tarihli dilekçesi ile Cem Uzel'in 25/05/1996 günü çocuksuz vefat ettiğini mirasçı olarak eşi olan kendisini, babası Rıza'yı ve annesini bıraktığını, terekesinin karmaşık olduğunu ileri sürerek Medeni Kanunun 531.maddesine göre terekesinin tesbiti ve defterinin tutulmasını istemiştir.

Mahkemece, yapılan işlem ve inceleme sonucunda, terekenin borca batık olduğu anlaşıldığından Medeni Kanunun 572 ve 576 maddesince iflas hükümlerine göre terekenin tasfiyesine karar verilmiştir.

Rıza Uzel, terekenin borca batık olduğunun kabulünün doğru olmadığı, terekenin borçları kabul edildiğinden iflas hükümlerine göre tasfiyeye karar verilemeyeceği gerekçesiyle hükmü temyiz etmiştir.

Mirasçı Burcu vekilleri de diğer temyiz sebepleri yanında resmen tasfiyeye gidilmesinin yasaya aykırı olduğu nedeniyle kararı temyiz etmişlerdir.

Temyiz nedenlerini incelemeden önce, Medeni Kanunun mirasın açılmasından sonraki dönemlerde hakim tarafından resen yapılması gereken işlemler ile mirasçıların ve sair hak sahiplerinin isteği üzerine hakimin alacağı kararlar üzerinde durulmalıdır. Terekenin hemen koruma altına alınması, terekenin borca batık olduğundan bahisle hükmen red, mirasın red ve kabulüne esas olmak üzere defter tutma talebi ve tasfiye ayrı ayrı kurumlardır.

A )İhtiyati tedbirler mirasın açılması ile malların bir hak süjesinden diğer bir hak süjesine geçişi arasında bir boşluk malların sahipsiz kaldığı bir dönem olamaz. Fakat hakların miras bırakandan her bir ilgilinin kişisel ve bağımsız muameleler safhasına geçinceye kadar yitirilmesi, tehlikelere maruz kalması ihtimali vardır. Kanunda hakların kaybolmaması için bir sıra önlem gösterilmiştir. ( Medeni Kanun md. 531 ila 538 ve Velayet Ve Vesayet Ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına Dair Tüzük md 29 ila 38 )

a ) Genel Önlemler;

Sulh hakimi ölümü haber alınca kendiliğinden gerekli önlemi alır. Örneğin; Medeni Kanunun 531 ve 533.maddesi uyarınca bir işletme var ise müdür ya da idare kayyımı atayabilir.

b )Özel tedbirler ise Medeni Kanunun 532.maddesinde sayılmıştır. Bunlarda;

a ) Terekenin mühürlenmesi: Menkul malları koruma altına almak için bir yere koyup mühürlenmesi suretiyle kullanılmasının önlenmesi,

b ) Defter tutma; terekeye dahil alacak ve borçların bir yere yazılmasıdır. Defter tutma işlemi vefat gününden itibaren bir ay içinde tamamlanır. Buradaki süre deftere yazma işleminin süratle tamamlanmasına yöneliktir. Diğer bir sözle tereke üzerinde alınacak tedbirin geciktirilmemesi içindir. Değilse bir hakkın kullanılmasını düşüren süre değildir. Mirasçı vefattan bir ay geçtikten sonra da defter tutma ya da mühürleme isteyebilir. Sulh hakimi işaret edilen işlemlerden sonra, hasıl olacak duruma göre, terekeyi ya mirasçılara teslim eder, terekeden el çeker; ya da Medeni Kanunun 534.maddesine göre karar verir. Hakimin terekeyi ilelebet yönetmesi düşünülemez.

B ) Mirasın red ve kabulüne esas olmak üzere defter tutma:

Mirası red etme hakkına sahip olan mirasçı defter tutma isteğinde bulunabilir. ( MK. m. 559 )

Mirasın red ya da kabulüne esas olmak üzere defter tutulmasında amaç, mirasçıya terekenin gerçek durumu hakkında bir fikir vermektir. Defter tutma işleminin sonucunda mirasçı, mirası kabul ya da mirası red eder, veya mirasın resmen tasfiyesini ister yahut ta tutulan deftere göre, defterdeki borçlarla sorumluluğu sınırlı olarak mirası kabul eder. Burada şuna da işaret etmek gerekir ki; mirası red etmek hakkını kaybetmemiş olan mirasçı bu amaçla defter tutma talebinde bulunabilir. ( MK. m. 559, Tüzük m. 44 ) Bu amaçla defter tutma isteği mirasın red edilmesi için öngörülen üç aylık red için Medeni Kanunun 545. maddesi ile muayyen süre gibi işlemeye başlar ve 546.maddeye göre bir aydır. Eğer tereke ihtiyati tedbir olarak deftere geçirilmiş ise red müddeti bütün mirasçılar için deftere geçirilmenin son bulduğunun bildirildiği günden başlar ( MK. m. 547 ).

Defter tutmadaki usul Medeni Kanunun 560.maddesinde Velayet, Vesayet, Miras Tüzüğünün 43 ile 49. maddesinde etraflıca gösterilmiştir. Anlaşılıyor ki Medeni Kanunun 532.maddesinde hüküm altına alınan terekenin deftere geçirilmesi ile Medeni Kanunun 559. ve tüzüğün 43-49.maddesindeki defter tutma birbirinden tamamen ayrıdır.

C )Resmi Tasfiye: Kanunda dört halde resmi tasfiye öngörülmüştür.

a ) Mirasçı mirası red veya tutulan deftere göre kabul edebilir ya da resmi tasfiye talebinde bulunabilir ( MK. m. 572/1 ). Bu halde mirasçılardan biri mirası kabul ederse, resmi tasfiye yapılamaz. ( MK. m. 572/2 )

b ) Mevcudu borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarını zararlandırmak kastı ile mirası red ederse ve alacaklılar tarafından red iptal ettirilirse miras resmen tasfiye olunur. ( MK. m. 557 )

c ) Murisin alacaklıları kanunda gösterilen hallerde murisin vefatından ya da vasiyetnamenin açılmasından itibaren üç ay zarfında terekenin resmen tasfiyesini isteyebilir. Şuna işaret etmek gerekir ki, mirasçılardan birinin mirası kayıtsız şartsız kabul etmesi alacaklıların resmi tasfiye istemelerine engel olamaz. ( MK. m. 573 )

d ) Miras en yakın kanuni mirasçılar tarafından red edilirse sulh hakimi bir istek beklemeksizin resen tasfiyeyi yapar. ( MK. m. 552 )

D ) Hükmen Red: Mirasın açıldığı tarih itibariyle terekenin, borca batıklığı şayi veya sabit ise karine olarak mirasçı mirası red etmiş sayılır. ( MK. m. 545 /Son ) Ancak borca batıklık halinde red bir karine olduğundan bundan yararlanacak olan kanuni ve mansup mirasçının borca batıklığın tesbiti davası açması ya da mirasçı aleyhine açılan dava ve takipte def'i olarak ileri sürmesi gerekir. Borca batıklığın tesbiti davası genel hükümlere göre görevli sulh ya da asliye mahkemesinde, terekenin alacaklılarına karşı açılmalıdır. ( İBK 23/12/1942 gün 24/29 sayı ) Mahkeme kendiliğinden hükmen red kararı alamaz.

Somut olaya gelince: Mirasçı Burcu Uzel'in vekili, 23/07/1996 günlü oturumda, dava dilekçesine açıklık getirerek, mirası red edip etmeyeceklerine ilişkin bilgi edinmek için defter tutma talebinde bulunduğunu söylemiştir. İstek Medeni Kanunun 559 maddesine dayanmaktadır. Bu durumda defter tutmada Medeni Kanunun 561, 563 maddesi ve 565.maddesi ile tüzüğün 41 ila 49.madde hükümleri yerine getirilmelidir. Defter tutmaya başlanınca hakim ölenin alacak ve borçlarını tesbit edeceği süre içinde kayıt ettirmek üzere başvurmaları için ilgililere ilan yolu ile tebligat yapar verilecek süre bir aydan az ve iki aydan çok olamaz. İlanda alacaklarını zamanında yazdırmayan alacaklıların mirasçıyı ne şahsa ne de terekeye izafeten takip edemeyecekleri belirtilir. İlan terekeye murisin durumuna göre gazete ile ya da ilan yerine asılmak suretiyle olabilir. Alacak ve borçların kaydı için tayin olunan sürenin sonunda kayıt işlemine son verilir. Defter ilgililerin incelemeleri için en az bir ay en çok iki ay süreyle açık bulundurulur. Defter tutma muamelelerinin devamı müddetince terekenin borçları hakkında icra tahkikatı yapılamaz. Zira tutulacak defter terekenin alacak ve borç yönünden gerçek durumunu göstermesi gerekir. ( MK. m. 565 ) Bu işlemler yapılmamış defter tutma işlemi eksik olmuştur. Defter tutmanın tamamlandığı kabul edilmesine karşın mirasçılar mirası red ve kabul hususunda beyana davet edilmemiştir. ( MK. md. 566 )

Kaldı ki; resmi tasfiyeye gitmek için defter tutmanın sonucunda mirasçıların hiç birisinin mirası kabul etmemesi gerekir. ( MK. m. 572/2 ) Murisin babası Rıza Uzel 27/08/1996 ve 27/01/1997 günlü dilekçelerinde ve rapora itirazında, tereke borçlarının bir kısmını ödediğini ve ödemeye devam ettiğini ifade etmiştir. Böylece Rıza Uzel'in red hakkı düşmüştür ( MK. m. 550 ) ve mirası kabul etmiştir. Artık terekenin tasfiyesi düşünülemez. Kaldı ki defter tutma isteyenin açıkça tasfiye isteği de olmamıştır. Diğer yandan sulh hakimince terekenin resmen tasfiyesi için diğer kanuni şart da oluşmamıştır. Öyle ise defter tutma işlemini kanun ve tüzük hükümlerine göre tamamlamak, Medeni Kanunun 566.maddesi gereğince, mirası kabul hakkında beyanı olmayan mirasçılara seçimlik hakları hatırlatılmak, sonuçlarına göre terekeden el çekmek gerekirken yazılı olduğu üzere resmi tasfiyeye karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 14/11/1997
Old 14-12-2017, 14:43   #3
üye52818

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hulusi Metin
Sayın meslektaşım, aramıza hoş geldiniz.

Madde 607- eski MK.'nın " 547 nci maddesini karşılamaktadır. Maddenin kenar başlığındaki "ihtiyati* defteri tutmada mebde" ifadesi yerine 589 oncu maddede kullanılan ifadeyle uyumlu olarak "Terekenin yazımında" ifadesi kullanılmıştır. Hüküm değişikliği yoktur. Madde anlaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır" (Madde Gerekçesinden).

MK. 547
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/10309
K. 1997/12315
T. 14.11.1997
• MİRASÇILARDAN BİRİSİNİN MİRASI KABUL ETMESİ ( Resmi Tasfiyeye Gidilememesi )
• TEREKENİN RESMİ TASFİYESİ ( Mirasçılardan Birinin Mirası Kabul Etmesi Halinde Mümkün Olmaması )
• MİRASIN AÇILMASI ( Sulh Hakimince Yapılacak İşlemler )
• SULH HAKİMİNCE YAPILACAK İŞLEMLER ( Mirasın Açılması )
743/m.531,533,534,538,546,547,550,552,557,559,560,572, 573,576
ÖZET :

Mirasçılardan birinin mirası kayıtsız şartsız kabul etmesi halinde tereke borca batık olsa bile resmi tasfiyeye gidilemez.

DAVA : Davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : İstek sahibi Burcu Uzel 24/06/1997 tarihli dilekçesi ile Cem Uzel'in 25/05/1996 günü çocuksuz vefat ettiğini mirasçı olarak eşi olan kendisini, babası Rıza'yı ve annesini bıraktığını, terekesinin karmaşık olduğunu ileri sürerek Medeni Kanunun 531.maddesine göre terekesinin tesbiti ve defterinin tutulmasını istemiştir.

Mahkemece, yapılan işlem ve inceleme sonucunda, terekenin borca batık olduğu anlaşıldığından Medeni Kanunun 572 ve 576 maddesince iflas hükümlerine göre terekenin tasfiyesine karar verilmiştir.

Rıza Uzel, terekenin borca batık olduğunun kabulünün doğru olmadığı, terekenin borçları kabul edildiğinden iflas hükümlerine göre tasfiyeye karar verilemeyeceği gerekçesiyle hükmü temyiz etmiştir.

Mirasçı Burcu vekilleri de diğer temyiz sebepleri yanında resmen tasfiyeye gidilmesinin yasaya aykırı olduğu nedeniyle kararı temyiz etmişlerdir.

Temyiz nedenlerini incelemeden önce, Medeni Kanunun mirasın açılmasından sonraki dönemlerde hakim tarafından resen yapılması gereken işlemler ile mirasçıların ve sair hak sahiplerinin isteği üzerine hakimin alacağı kararlar üzerinde durulmalıdır. Terekenin hemen koruma altına alınması, terekenin borca batık olduğundan bahisle hükmen red, mirasın red ve kabulüne esas olmak üzere defter tutma talebi ve tasfiye ayrı ayrı kurumlardır.

A )İhtiyati tedbirler mirasın açılması ile malların bir hak süjesinden diğer bir hak süjesine geçişi arasında bir boşluk malların sahipsiz kaldığı bir dönem olamaz. Fakat hakların miras bırakandan her bir ilgilinin kişisel ve bağımsız muameleler safhasına geçinceye kadar yitirilmesi, tehlikelere maruz kalması ihtimali vardır. Kanunda hakların kaybolmaması için bir sıra önlem gösterilmiştir. ( Medeni Kanun md. 531 ila 538 ve Velayet Ve Vesayet Ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına Dair Tüzük md 29 ila 38 )

a ) Genel Önlemler;

Sulh hakimi ölümü haber alınca kendiliğinden gerekli önlemi alır. Örneğin; Medeni Kanunun 531 ve 533.maddesi uyarınca bir işletme var ise müdür ya da idare kayyımı atayabilir.

b )Özel tedbirler ise Medeni Kanunun 532.maddesinde sayılmıştır. Bunlarda;

a ) Terekenin mühürlenmesi: Menkul malları koruma altına almak için bir yere koyup mühürlenmesi suretiyle kullanılmasının önlenmesi,

b ) Defter tutma; terekeye dahil alacak ve borçların bir yere yazılmasıdır. Defter tutma işlemi vefat gününden itibaren bir ay içinde tamamlanır. Buradaki süre deftere yazma işleminin süratle tamamlanmasına yöneliktir. Diğer bir sözle tereke üzerinde alınacak tedbirin geciktirilmemesi içindir. Değilse bir hakkın kullanılmasını düşüren süre değildir. Mirasçı vefattan bir ay geçtikten sonra da defter tutma ya da mühürleme isteyebilir. Sulh hakimi işaret edilen işlemlerden sonra, hasıl olacak duruma göre, terekeyi ya mirasçılara teslim eder, terekeden el çeker; ya da Medeni Kanunun 534.maddesine göre karar verir. Hakimin terekeyi ilelebet yönetmesi düşünülemez.

B ) Mirasın red ve kabulüne esas olmak üzere defter tutma:

Mirası red etme hakkına sahip olan mirasçı defter tutma isteğinde bulunabilir. ( MK. m. 559 )

Mirasın red ya da kabulüne esas olmak üzere defter tutulmasında amaç, mirasçıya terekenin gerçek durumu hakkında bir fikir vermektir. Defter tutma işleminin sonucunda mirasçı, mirası kabul ya da mirası red eder, veya mirasın resmen tasfiyesini ister yahut ta tutulan deftere göre, defterdeki borçlarla sorumluluğu sınırlı olarak mirası kabul eder. Burada şuna da işaret etmek gerekir ki; mirası red etmek hakkını kaybetmemiş olan mirasçı bu amaçla defter tutma talebinde bulunabilir. ( MK. m. 559, Tüzük m. 44 ) Bu amaçla defter tutma isteği mirasın red edilmesi için öngörülen üç aylık red için Medeni Kanunun 545. maddesi ile muayyen süre gibi işlemeye başlar ve 546.maddeye göre bir aydır. Eğer tereke ihtiyati tedbir olarak deftere geçirilmiş ise red müddeti bütün mirasçılar için deftere geçirilmenin son bulduğunun bildirildiği günden başlar ( MK. m. 547 ).

Defter tutmadaki usul Medeni Kanunun 560.maddesinde Velayet, Vesayet, Miras Tüzüğünün 43 ile 49. maddesinde etraflıca gösterilmiştir. Anlaşılıyor ki Medeni Kanunun 532.maddesinde hüküm altına alınan terekenin deftere geçirilmesi ile Medeni Kanunun 559. ve tüzüğün 43-49.maddesindeki defter tutma birbirinden tamamen ayrıdır.

C )Resmi Tasfiye: Kanunda dört halde resmi tasfiye öngörülmüştür.

a ) Mirasçı mirası red veya tutulan deftere göre kabul edebilir ya da resmi tasfiye talebinde bulunabilir ( MK. m. 572/1 ). Bu halde mirasçılardan biri mirası kabul ederse, resmi tasfiye yapılamaz. ( MK. m. 572/2 )

b ) Mevcudu borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarını zararlandırmak kastı ile mirası red ederse ve alacaklılar tarafından red iptal ettirilirse miras resmen tasfiye olunur. ( MK. m. 557 )

c ) Murisin alacaklıları kanunda gösterilen hallerde murisin vefatından ya da vasiyetnamenin açılmasından itibaren üç ay zarfında terekenin resmen tasfiyesini isteyebilir. Şuna işaret etmek gerekir ki, mirasçılardan birinin mirası kayıtsız şartsız kabul etmesi alacaklıların resmi tasfiye istemelerine engel olamaz. ( MK. m. 573 )

d ) Miras en yakın kanuni mirasçılar tarafından red edilirse sulh hakimi bir istek beklemeksizin resen tasfiyeyi yapar. ( MK. m. 552 )

D ) Hükmen Red: Mirasın açıldığı tarih itibariyle terekenin, borca batıklığı şayi veya sabit ise karine olarak mirasçı mirası red etmiş sayılır. ( MK. m. 545 /Son ) Ancak borca batıklık halinde red bir karine olduğundan bundan yararlanacak olan kanuni ve mansup mirasçının borca batıklığın tesbiti davası açması ya da mirasçı aleyhine açılan dava ve takipte def'i olarak ileri sürmesi gerekir. Borca batıklığın tesbiti davası genel hükümlere göre görevli sulh ya da asliye mahkemesinde, terekenin alacaklılarına karşı açılmalıdır. ( İBK 23/12/1942 gün 24/29 sayı ) Mahkeme kendiliğinden hükmen red kararı alamaz.

Somut olaya gelince: Mirasçı Burcu Uzel'in vekili, 23/07/1996 günlü oturumda, dava dilekçesine açıklık getirerek, mirası red edip etmeyeceklerine ilişkin bilgi edinmek için defter tutma talebinde bulunduğunu söylemiştir. İstek Medeni Kanunun 559 maddesine dayanmaktadır. Bu durumda defter tutmada Medeni Kanunun 561, 563 maddesi ve 565.maddesi ile tüzüğün 41 ila 49.madde hükümleri yerine getirilmelidir. Defter tutmaya başlanınca hakim ölenin alacak ve borçlarını tesbit edeceği süre içinde kayıt ettirmek üzere başvurmaları için ilgililere ilan yolu ile tebligat yapar verilecek süre bir aydan az ve iki aydan çok olamaz. İlanda alacaklarını zamanında yazdırmayan alacaklıların mirasçıyı ne şahsa ne de terekeye izafeten takip edemeyecekleri belirtilir. İlan terekeye murisin durumuna göre gazete ile ya da ilan yerine asılmak suretiyle olabilir. Alacak ve borçların kaydı için tayin olunan sürenin sonunda kayıt işlemine son verilir. Defter ilgililerin incelemeleri için en az bir ay en çok iki ay süreyle açık bulundurulur. Defter tutma muamelelerinin devamı müddetince terekenin borçları hakkında icra tahkikatı yapılamaz. Zira tutulacak defter terekenin alacak ve borç yönünden gerçek durumunu göstermesi gerekir. ( MK. m. 565 ) Bu işlemler yapılmamış defter tutma işlemi eksik olmuştur. Defter tutmanın tamamlandığı kabul edilmesine karşın mirasçılar mirası red ve kabul hususunda beyana davet edilmemiştir. ( MK. md. 566 )

Kaldı ki; resmi tasfiyeye gitmek için defter tutmanın sonucunda mirasçıların hiç birisinin mirası kabul etmemesi gerekir. ( MK. m. 572/2 ) Murisin babası Rıza Uzel 27/08/1996 ve 27/01/1997 günlü dilekçelerinde ve rapora itirazında, tereke borçlarının bir kısmını ödediğini ve ödemeye devam ettiğini ifade etmiştir. Böylece Rıza Uzel'in red hakkı düşmüştür ( MK. m. 550 ) ve mirası kabul etmiştir. Artık terekenin tasfiyesi düşünülemez. Kaldı ki defter tutma isteyenin açıkça tasfiye isteği de olmamıştır. Diğer yandan sulh hakimince terekenin resmen tasfiyesi için diğer kanuni şart da oluşmamıştır. Öyle ise defter tutma işlemini kanun ve tüzük hükümlerine göre tamamlamak, Medeni Kanunun 566.maddesi gereğince, mirası kabul hakkında beyanı olmayan mirasçılara seçimlik hakları hatırlatılmak, sonuçlarına göre terekeden el çekmek gerekirken yazılı olduğu üzere resmi tasfiyeye karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ : Tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 14/11/1997


Cevabınız için teşekkür ederim.. Bu nokta sormak istediğim bir husus daha var. Terekenin koruma önlemi olarak yazımı davasında (resen sulh hakimliği tarafından açılmıştır, müteveffa huzurevinde vefat etmiştir), dava devam ederken müvekkil, ''tereke eşyalarının adresime kargo ile gönderilmesini talep ederim'' şeklinde bir beyanda bulunmuştur. Terekede altın ve para mevcuttur fakat müvekkil daha sonra verdiği dilekçe ile burada kastettiğinin vefat eden annesini uzun senelerdir görmediğinden ekonomik değere haiz olmayan şahsi eşyaları olduğunu ve mirası kabul etmediğini beyan etmiştir.
Bu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren de (TEREKENİN YAZIMININ SONA ERDİĞİNİN SULH HAKİMLİĞİNCE BİLDİRİLMESİ'ne dayanarak) mirasın gerçek reddi davasını açmıştır. Bu davanın duruşması ocak ayında olacak.
1)Burada mirasın kabul edilmiş olması gibi bir sebebe dayanarak mahkeme talebi reddedebilir mi?
2) Süre yönünden red yapabilir mi? çok araştırdım fakat net bir bilgiye ulaşamadım. terekeden çıkan bir miktar para halen mahkemenin resen açmış olduğu banka hesabında durmaktadır müvekkilce tereke üzerinde herhangi bir işlem yapılmamıştır.

Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler..Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kadını koruma kanununa dayanarak koruma kararı talebi ile birlikte kocanın malları devretmesini engellemek için tedbir talebinde teminat isteniyormu? Avukat202 Meslektaşların Soruları 1 13-01-2013 21:57
Terekenin Tespiti ve Tespit Edilen Terekenin Taksimi diye dava açılır mı? alperyldrm Meslektaşların Soruları 2 26-04-2012 13:25
Eşin Sürekli Olarak Alkol Alması Sebebi İle ,Koruma Kararı,Kısıtlama ve Nafaka Mutsuz Kız Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 04-10-2009 10:24
Yayınları korsan olarak çoğaltmak ve yaymak - Bir Yargıtay Kararı Değerlendirilmesi Kemal Yıldırım Hukuk Soruları Arşivi 2 26-12-2006 16:08
Tüketiciyi Koruma Davası (Yargıtay Kararı) Av.Ceylan Pala Karadağ Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 1 08-09-2006 13:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04969406 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.