Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Belirsiz Alacak Davası-Islah-Talep arttırımı

Yanıt
Old 26-06-2018, 13:06   #1
Av.Serhat Günenç

 
Varsayılan Belirsiz Alacak Davası-Islah-Talep arttırımı

Sevgili Meslektaşlarım; Trafik kazasından kaynaklanan Destekten yoksun kalma davasını "Belirsiz Alacak Davası" şeklinde 10.000 TL tazminat talebiyle açtım. Alacak miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda "fazlaya ilişkin haklarımı kullanarak ıslah yoluyla" 17.000 TL'ye arttırdım. Mahkeme 17.000 TL'ye hükmetti.

Akabinde kararı temyiz ettim. Karar Yargıtay incelemesi sonrasında bozuldu. Yeniden yapılan yargılamada Bilirkişi tazminat miktarını 80.000 TL olarak raporlardı.

Bu durumda HMK 107. maddesi uyarınca talep miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda 80.000 TL'ye arttırabilir miyim.(Yargıtay kararları doğrultusunda bozmadan sonra talep arttırımı yapılması mümkün. Ancak ıslahtan sonra talep arttırımı yapılıp-yapılamayacağı hususunda bir yargıtay kararına rastlamadım.)
Old 27-06-2018, 10:17   #2
Pablo

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/13452
K. 2018/2500
T. 15.3.2018
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı ... idaresi; ... numaralı bölmede 24/06/2003 günü orman yangını çıkardığı tespit edilen ... hakkında ... Asliye Ceza Mahkemesi'ne kamu davası açıldığını, söz konusu yangın sebebiyle orman idaresinin 3.249.650.000 TL (Eski Türk Lirası) ağaçlandırma ve yangın söndürme masrafları olmak üzere zararları olduğunu, sanık ...'nın suç tarihinde reşit olmadığından, sebep olduğu zararın tazmininden velisi davalı ...'nın sorumlu olduğunu belirterek, zararlarının 24/06/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tazminini talep ve dava etmiştir.

Davalı; davaya cevap vermemiş, duruşmalarda davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; davanın kabulü ile, 3249,65 TL maddi tazminatın zarar tarihi olan 24/06/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davalının temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin 07/02/2012 tarih 2010/13691 Esas, 2012/1552 Karar sayılı ilamı ile davacı, davalının reşit olmayan oğlu ...'nın orman yangınına neden olduğunu belirterek oluşan zarardan davalı baba ...'nın Medeni Kanun'un 369. maddesi gereğince ev başkanı sıfatıyla sorumlu tutulmasını istemiş olduğuna göre; davaya konu olayda Medeni Kanun'un İkinci Kitabı içerisinde yer alan 369. maddenin uygulanması gerektiğinden eldeki davaya aile mahkemesinde bakılması gerektiğinden bahisle mahkemenin görevsizliği sebebiyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir gerekçeleri ile bozulmuştur.

Mahkemece; bozma ilamına uyularak ayrı bir aile mahkemesi olmaması sebebiyle aile mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonucunda, bilirkişinin düzenlediği rapor uyarınca davacı tarafın talebini usulüne uygun olarak 7.279,25 TL olarak ıslah ettiği anlaşılmakla, davanın kabulü ile, 7.279,25 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 24/06/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, ... haksız eyleminden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2-)Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule dair bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. HMK'nın 176.maddesinde (HUMK.83.maddesi) ıslah; "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir." olarak tanımlanmıştır.

Aynı Kanunun müteakip 177.maddesinde (HUMK.84.maddesi) ise, ıslahın tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği öngörülmüş olduğundan ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığından, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile sınırlandırdığı kabul edilme ve bu sebeple bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.

Nitekim 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; dava açıldıktan sonra mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve sair hususlarda usule müteallik olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmek ve eksiklikleri de tamamlamak imkanını veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü ve yazılı beyanlarıyla yapılabilen 'ıslah'ın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 84. maddesinin açık hükmü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabileceği Yargıtay'ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamayacağı açıklanmıştır.

Yine; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E.-2016/1 K.sayılı ilamı ile "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinde; bozma sonrası yapılan yargılama sırasında davacı vekili 28.01.2013 tarihli dilekçesi ile talebini arttırdığını bildirerek davasını ıslah etmiş, mahkemece davacının ıslah talebi doğrultusunda hüküm kurulmuştur.

O halde mahkemece, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı hususu göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu bozmadan sonra yapılan ıslaha göre hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bendde açıklanan sebeplerle davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan sebeplerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 6100 Sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 Sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 27-06-2018, 11:55   #3
Av.Serhat Günenç

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşım öncelikle ilginiz için teşekkür ederim. Ancak gönderdiğiniz karar konumuzla ilgili değil. Somut olayımızda yargılama devam ederken ıslahla talep miktarı arttırılmış,bozmadan sonra dosya yerel mahkeme tarafından yeniden bilirkişiye gönderilmiş. Yeniden yapılan yargılama sırasında HMK 107 uyarınca talep arttırımı yapılıp-yapılamayacağı hususunu sormuştum.
Old 27-06-2018, 12:02   #4
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Serhat Günenç
Sevgili Meslektaşlarım; Trafik kazasından kaynaklanan Destekten yoksun kalma davasını "Belirsiz Alacak Davası" şeklinde 10.000 TL tazminat talebiyle açtım. Alacak miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda "fazlaya ilişkin haklarımı kullanarak ıslah yoluyla" 17.000 TL'ye arttırdım. Mahkeme 17.000 TL'ye hükmetti.

Akabinde kararı temyiz ettim. Karar Yargıtay incelemesi sonrasında bozuldu. Yeniden yapılan yargılamada Bilirkişi tazminat miktarını 80.000 TL olarak raporlardı.
Bu durumda ıslah yapmanız kısmi dava açtığınız şeklinde yorumlanabilir ve ek dava açarak eldeki dava ile birleştirme isteyebilirsiniz diye düşünüyorum. Saygılarımla,
Old 27-06-2018, 16:47   #5
Pablo

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Serhat Günenç
Sevgili meslektaşım öncelikle ilginiz için teşekkür ederim. Ancak gönderdiğiniz karar konumuzla ilgili değil. Somut olayımızda yargılama devam ederken ıslahla talep miktarı arttırılmış,bozmadan sonra dosya yerel mahkeme tarafından yeniden bilirkişiye gönderilmiş. Yeniden yapılan yargılama sırasında HMK 107 uyarınca talep arttırımı yapılıp-yapılamayacağı hususunu sormuştum.
Ben tam da sizin sorunuza cevap olabilecek bir karar gönderdim aslında.
Bozmadan sonra ıslah olmayacağına dair bu karardan anlaşılacağı üzere, artık davanızı ıslah edemezsiniz.
Ancak ek dava açabilirsiniz.
Old 30-06-2018, 10:08   #6
Av.Yasemin AKYOL BAŞYAYLA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Serhat Günenç
Sevgili Meslektaşlarım; Trafik kazasından kaynaklanan Destekten yoksun kalma davasını "Belirsiz Alacak Davası" şeklinde 10.000 TL tazminat talebiyle açtım. Alacak miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda "fazlaya ilişkin haklarımı kullanarak ıslah yoluyla" 17.000 TL'ye arttırdım. Mahkeme 17.000 TL'ye hükmetti.

Akabinde kararı temyiz ettim. Karar Yargıtay incelemesi sonrasında bozuldu. Yeniden yapılan yargılamada Bilirkişi tazminat miktarını 80.000 TL olarak raporlardı.

Bu durumda HMK 107. maddesi uyarınca talep miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda 80.000 TL'ye arttırabilir miyim.(Yargıtay kararları doğrultusunda bozmadan sonra talep arttırımı yapılması mümkün. Ancak ıslahtan sonra talep arttırımı yapılıp-yapılamayacağı hususunda bir yargıtay kararına rastlamadım.)

Sn.Günenç, bu husus biraz tartışmalı olup, her iki yönde de görüş mevcuttur. Doktrinde de Baki Kuru'ya göre bozmadan sonra yargılama yeniden başlayacağından ıslah yapılabilir ancak yargıtay kararları yerleşik değil. Örneğin, aşağıdaki karar ve karşı görüş.. (Kararın 9 HD olması sizi yanıltmasın bu çelişki sadece iş davaları yönünden değil farklı davalara ilişkin kararlarda da mevcut. Ben bu kararı bir davamda kullandığım için buraya alıntılamak kolay oldu.)

T.C.
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ
E: 2011/33835 K: 2011/42324 T: 01.11.2011

ÖZET: Uyuşmazlık, bozma kararından sonra ıslah yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Davacı bozma ilamı sonrasında ıslah harcını yatırmak sureti ile davasını ıslah etmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu göre, ıslah tahkikatın sonuna kadar yapılabilecektir. Yargıtay kararına uyularak yapılan yargılamada tahkikatın devam etmesi karşında, ıslah yasaya aykırı görülmemiştir. Tek bir dava ile halledilebilecek bir uyuşmazlığın bir başka dava konusu olması da usul ekonomisine uymamaktadır.


KARŞI OY : Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen 27.11.2009 gün ve 239-804 sayılı karar, tarafların temyizi üzerine Dairemizin 27.10.2009 gün ve 2008/11352-2009/29488 sayılı ilamı ile hizmet süresinin araştırılması yönünden eksik inceleme yapıldığı gerekçesi ile bozulmuş, yerel mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sırasında davacı tarafından verilen 07.01.2011 harç tarihli ıslah dilekçesi ile arttırılan talepler hüküm altına alınmıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 4.2.1948 tarih ve 1944/10 E, 1948/ 3 K. sayılı kararı uyarınca bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Dairemizin yerleşmiş görüşleri aynı yöndedir, (24.05.2011 gün ve 2011/24139-2011/15099, 02.06.2011 gün ve 2011/23201-2011/16475, 06.10.2011 gün ve 2011/41264-2011/35574, 27.10.2011 gün ve 2011/44131-2011/41314 sayılı kararlar). Davacı taraf bozmadan sonra yapılan yargılama sırasında ıslah dilekçesi vererek taleplerini arttırmış ve mahkemece arttırılan miktarlar üzerinden hüküm tesis edilmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun kararına aykırı şekilde ıslahın kabulü hatalı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekirken onanması yönünde oluşan sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.

Ben yerinizde olsam asla bu riske girmem ek dava açarak birleştiririm.
Old 15-09-2019, 01:36   #7
Mozkul

 
Varsayılan

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E.-2016/1 K.sayılı ilamı ile "Her ne sebeple verilirse verilsin, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 gün ve 1948-3 Esas, 1944-10 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesine gerek olmadığına" karar verilmiştir.
Old 17-09-2019, 16:44   #8
Mozkul

 
Varsayılan Belirsiz a.d.da bozma sonrası taleplerin ''Talep arttırım dilekçesi'' ile arttırımı

Alıntı:
Yazan Av.Serhat Günenç
Sevgili meslektaşım öncelikle ilginiz için teşekkür ederim. Ancak gönderdiğiniz karar konumuzla ilgili değil. Somut olayımızda yargılama devam ederken ıslahla talep miktarı arttırılmış,bozmadan sonra dosya yerel mahkeme tarafından yeniden bilirkişiye gönderilmiş. Yeniden yapılan yargılama sırasında HMK 107 uyarınca talep arttırımı yapılıp-yapılamayacağı hususunu sormuştum.


22. Hukuk Dairesi 2017/10752 E. , 2017/20402 K.

"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, kıdem tazminatı ve fazla süreli çalışma ücreti alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, kıdem tazminatı yönünden açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usul yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de fazla süreli çalışma ücret alacağı yönünden davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceği kabulü ile işin esasına girilmesi gerektiği belirtilerek yapılan bozmaya uyularak bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili yasal süresi içerisinde temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında fazla süreli çalışma ücreti alacağından takdiri indirim yapılması gerekip gerekmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla süreli çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtayca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla süreli çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla süreli çalışma miktarına göre takdir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir
Somut olayda, mahkemece ders programına göre hesaplama yapıldığı gerekçesi ile takdiri indirim yapılmadan hüküm kurulmuş ise de; fazla süreli çalışma ücreti alacağının hesaplamasına tanık beyanlarından hareketle haftalık 1 saat veli görüşmesi ve 1 saat zümre toplantısı süresinin de dahil edildiği anlaşıldığından, mahkemece dosya kapsamına uygun makul bir oranda indirim yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3- Taraflar arasında davacının 21.10.2016 tarihli dilekçe ile talep ettiği fazla çalışma alacağının miktarını arttırıp arttıramayacağı uyuşmazlık konusudur.
Bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu' nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 esas 2016/1 sayılı kararı ile “ Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 esas 1948/3 karar sayılı YİBK. nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu' nun 45/5. maddesi “ İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerini ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı" hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu' nun 45/5. maddesi karşısında Dairemizce “Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu'nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 esas 2016/1 sayılı kararına uygun karar verilmesi gerektiği kabul edilmiş olup mahkemece bozmadan sonra yapılan ıslaha değer verilmesi hatalı bulunmuştur.
Somut uyuşmazlıkta, kıdem tazminatına yönelik istemin belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı gerekçesiyle mahkemece hukuki yarar yokluğu nedeniyle bu talebin reddine karar verilmiş olup Dairemizce mahkemenin bu alacak kalemi yönünden kabulü isabetli bulunarak, 22.06.2015 tarihli ilam ile hüküm fazla çalışma ücret alacağı yönünden davanın belirsiz alacak davası olarak açılabileceği dikkate alınarak işin esasına girilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bunun üzerine davacı yanca, 23.12.2015 tarihinde 100,00 TL talepli kısmi dava açılmış ve açılan dava, fazla çalışma istemli iş bu dava ile birleştirilmiştir. 21.10.2016 tarihli bozma sonrası verilen dilekçe ile kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacağının miktarı, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda arttırılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan ve talep edilen kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır.
Ne var ki; 21.10.2016 tarihli dilekçe, açıkça ıslah dilekçesi olarak verilmiştir. Belirsiz alacak davasında bozma sonrası taleplerin ''Talep arttırım dilekçesi'' ile arttırılması mümkün ise de; az yukarıda belirtilen Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu' nun kararı doğrultusunda bozma sonrası hiçbir şekilde ıslah yapılması mümkün değildir. Kıdem tazminatı bakımından 23.12.2015 tarihinde açılan dava, bozulan dava dosyasından sonra açılan ve fazla çalışma alacağına yönelik açılan dava ile birleşen bir dava olduğundan ıslah ile davadaki talebin arttırılması mümkün ise de; fazla çalışma bakımından ıslah bozma sonrası yapılmış olduğundan Mahkemece bozma sonrası verilen ıslah dilekçesine göre fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınması hatalıdır. Fazla çalışma alacağı bakımından sadece dava dilekçesinde talep edilen miktar hüküm altına alınmalıdır. Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 04.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 09-10-2019, 19:54   #9
BaharB

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Serhat Günenç
Sevgili Meslektaşlarım; Trafik kazasından kaynaklanan Destekten yoksun kalma davasını "Belirsiz Alacak Davası" şeklinde 10.000 TL tazminat talebiyle açtım. Alacak miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda "fazlaya ilişkin haklarımı kullanarak ıslah yoluyla" 17.000 TL'ye arttırdım. Mahkeme 17.000 TL'ye hükmetti.

Akabinde kararı temyiz ettim. Karar Yargıtay incelemesi sonrasında bozuldu. Yeniden yapılan yargılamada Bilirkişi tazminat miktarını 80.000 TL olarak raporlardı.

Bu durumda HMK 107. maddesi uyarınca talep miktarını bilirkişi raporu doğrultusunda 80.000 TL'ye arttırabilir miyim.(Yargıtay kararları doğrultusunda bozmadan sonra talep arttırımı yapılması mümkün. Ancak ıslahtan sonra talep arttırımı yapılıp-yapılamayacağı hususunda bir yargıtay kararına rastlamadım.)
Islahtan sonra talep artırımı yapabileceğinizi düşünüyorum. Islah ve talep artırımı farklı kavramlar. Ancak belirsiz alacak davalarında dava değerine yönelik ıslah taleplerini Yargıtay talep artırımı olarak değerlendiriyor galiba. Ben aynı durumda, karar öncesinde belirsiz alacak davasını, kısmi dava olarak ıslah etmeyi düşünüyorum.
Old 10-10-2019, 17:21   #10
Av.MustafaCOŞKUN

 
Varsayılan Talep artırım-ıslah

Merhaba Meslektaşım,
Ben talep artırımda bulunabileceğinizi düşünüyorum. Meslektaşımın talep artırım ile ıslahın farklı hukuki kurumlar olduğu yönündeki görüşüne katılıyorum.
" Ancak belirsiz alacak davalarında dava değerine yönelik ıslah taleplerini Yargıtay talep artırımı olarak değerlendiriyor galiba." şeklindeki görüşüne de katılmıyorum.
Eğer talebinizde açıkça ıslah olduğunu belirtmiş iseniz iradenizin aksine talep artırım olarak kabulü mümkün değildir. Zira ıslah ve talep artırım arasında faiz başlangıcı yönünden farklılık vardır. Dolaysıyla pratik sonucunun aynı olduğu düşünülmekle beraber farklı kavramlardır.
Saygılarımla.
Old 10-10-2019, 18:57   #11
Hukukçu3

 
Varsayılan

Meslektaşım, belirsiz alacak davasında, alacak belirlenebilir duruma geldikten sonra ıslaha gerek olmaksızın talep miktarı artırılabilir diye biliyorum. Bozmadan önce ilk bilirkişi raporu doğrultusunda talebinizi artırırken de ıslaha başvurmanıza gerek yoktu. Bu durumda, ıslah yapmadan talebinizi artırabilirsiniz diye düşünüyorum.
Old 06-10-2020, 15:37   #12
ekinheval

 
Varsayılan

Yargıtay 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/19844 K. 2019/8286 T. 19.9.2019
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin 10/12/2011 günü Oltu ilçesine bağlı ... Köyü önünde sürücü ... yönetimindeki aracın içerisinde bulunduğu sırada meydana gelen kaza neticesinde yaralandığını ve bedensel zarara uğradığını, sürücü ...'ın ise kaza neticesinde öldüğünü, davacının kaza neticesinde geçirdiği operasyonlar sonucu dalağını kaybettiğini ve ayağında meydana gelen kırık nedeniyle bacağına platin takıldığını, bu nedenlerle meydana gelen trafik kazasında davacının uğradığı bedensel zarar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 500,00 TL maddi tazminatın, 6100 Sayılı Kanun'un 107. maddesine göre maddi zararın tamamı tespit edildikten sonra ise tespit edilen zararın tamamına göre belirlenecek maddi tazminatın tamamının 6100 Sayılı Kanun'un 107. maddesi uyarınca işleten ... Oto Kiralama Ltd. Şti. ve sürücü ...'ın mirasçıları olan diğer davalılar yönünden olay tarihinden itibaren davalı ... şirketi yönünden temerrüt tarihinden itibaren faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen işleten ... Oto Kiralama Ltd. Şti. ve sürücü ...'ın mirasçılarından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ve dahili davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ...'ın maddi tazminat talebinin kabulüyle taleple bağlı kalınarak, davacı için 40.500,00 TL maddi tazminatın davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi için dava tarihi olan 12/11/2012 tarihinden yasal faizi ile birlikte ve teminat limiti ile sınırlı olmak üzere, diğer davalı ... Kiralama Ltd. Şirketi yönünden olay tarihi olan 10/12/2011 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, davacı ...'ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulüyle 4.000,00 TL manevi tazminatın 10/12/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Kiralama Ltd. Şirketinden alınarak davacıya verilmesine, davacının 20/04/2015 havale tarihli feragat dilekçesi dikkate alınarak davalılar ...,..., ..., ..., ... ve ... yönünden maddi - manevi tazminat bakımından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- )Dava trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik zararı ile manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. Maddesinde ” ( 1 ) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. ( 2 ) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkânsız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK'nın 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK'nın 176. ve devamı maddelerine göre bir kezde ıslah edebilir.
Somut olayda, dava tarihi 12.11.2012 olup, dava tarihinde yürürlükte olan HMK'ya göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda zarar toplamı 68.815,51 TL olarak belirlenmiştir. Davacı vekili, 05.12.2013 tarihinde vermiş olduğu dilekçeyle alacağını fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 40.500,00 TL olarak ıslah etmiştir.Daha sonra ıslah edilmeyen 28.815,51 TL için tamamlama harcını 06.03.2015 tarihinde yatırmıştır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak HMK'nun 176. maddesi gereği ıslah yapmak hakkı da mevcuttur. Mahkemece davacının ıslah dilekçesi ve bedel artırım talebi esas alınarak bir karar vermek gerekirken sadece ıslah dilekçesindeki talep gibi karar verilmesi ve bedel artırım talebinin dikkate alınmaması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- )Borçlar Kanunu'nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın az olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) ve ( 2 ) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.09.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 07-10-2020, 13:53   #13
Matrix

 
Varsayılan

Tahkikat sona erinceye kadar artık bozmadan sonra ıslah mümkündür. ( HMK mad.177/2 )No: 7251 Sayılı kanun değişikliği ile.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacak bir konuda belirsiz alacak davası açılması lawyer0202 Meslektaşların Soruları 7 20-09-2019 11:33
ihtarname ile işçilik alacaklarını talep etmek/ belirsiz alacak davası av. funda.tr Meslektaşların Soruları 1 09-04-2015 16:43
Belirsiz Alacak Davası-Talep Açıklama savunma Meslektaşların Soruları 4 03-05-2014 09:10
Belirsiz Alacak-Islah.... lawyer34 Meslektaşların Soruları 7 19-06-2012 12:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06239510 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.