Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Günlük Hukuk Haberleri

Yanıt
Konu Notu: 49 oy, 4,82 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-03-2011, 13:11   #481
Av_Acar

 
Varsayılan

SSK ve Bağkur emeklisine, Emekli Sandığı ile farkı kapatmak için 2003 ve 2006'da verilecek zamlar uygulanmadı. Dava açan 2 bin 113 TL'lik zam farkını alıyor.

Habertürk Gazetesi çalışma hayatı yazarı Ali Tezel, milyonlarca emekliyi sevindirecek gelişmenin ayrıntılarını yazdı. Tezel ayrıca 2007'deki emekli aylıklarının eksik yapıldığını söyledi. İşte o yazı:

"1 Kasım 2002 tarihli Resmi Gazete’de (Sayı: 24923) yayınlanan Bakanlar Kurulu’nun 2002/4847 sayılı kararına göre; “4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 4’üncü maddesine göre; 506 sayılı Kanunun ek 38’inci maddesine göre SSK’dan gelir, emekli ve diğer aylık almakta olanlara yapılan ödemeler ve 1479 sayılı Kanunun 36‘ncı maddesinin son fıkrasına göre Bağ-Kur tarafından ödenen emekli ve diğer aylıklarda 1/1/2002-31/12/2002 tarihleri arasındaki ile memur aylıklarında yapılan artış oranından kaynaklanacak fark, aralıkta hesaplanarak aylık ve ödemelere yansıtılır...” denmiştir.

Yani,memurlar ile SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılan zam farkının 2003 Ocak ayında telafi edilmesi kararı alınmıştır. Ancak bu zam 2003 yılı Ocak ayında yapılmamıştır. SGK davalara verdiği cevapta; 1 Kasım 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 30/10/2002 tarihli 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu’nun ilgili kararnamesiyle,memurlara ile SSK ve Bağ-Kur emeklilerine verilen zam arasında fark olması halinde ödenmesini öngörmekle birlikte; TBMM’nin bu fark yerine 4784 sayılı Kanun ile ve bu Kanuna uygun olarak, 17/01/2003 tarihli ve 24996 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2003/5146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararnamenin 1’inci maddesiyle 506 ve 2925 sayılı Kanunlara göre gelir ve aylık almakta olanlara, 2003’te her ayın ödeme tarihlerinde 506 sayılı Kanunun ek 38’inci maddesine göre 2003 yılı Ocaktan itibaren almakta oldukları gelir, aylık ve telafi edici ödemelerde yapılan artışmiktarları toplamını 75 milyon liraya tamamlayacak şekilde sosyal destek ödemesi yapılması” kararlaştırılmış ve davaya konu, 1 Kasım 2002 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 2002/4847 sayılı kararnameye göre zam yapılmasına gerek kalmadığı için de; 2’nci maddesiyle de, “30/10/2002 tarihli ve 2002/4847 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının yürürlükten kaldırılması” öngörülmüştür diyerek davanın reddedilmesini istemiş. 01 Kasım2002 tarihli Resmi Gazete’de Bakanlar Kurulu’nun 2002/4847 sayılı Kararının yürürlükte olduğu dönemde, 2003 yılı Ocak ayında bu kararnameye görememurlara yapılan zam oranı ile SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılan zamoranı arasındaki farkın davacıya SSK tarafından ödenmesi gerekirdi.

Zira, 2002 yılında çıkan 2002/4847 sayılı kararnameye istinaden de Aralık 2002 yılı maaşına yüzde 3.25 zam yapılması gerekmekte iken, 4847 sayılı kararname yürürlükte iken bu yapılmamış. Sonrasında başka bir kararname ile yapılan Sosyal Destek Ödemesi gerekçe gösterilerek, 17/01/2003 tarihli ve 24996 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2003/5146 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ek kararnamenin eki, kararnamenin 2’ncimaddesiyle kaldırılmıştır ve yürürlük tarihi de yayım tarihidir. Bu sebeple, 2002/4847 sayılı Kararname gereğince yapılması gereken fark zam ödemesi yapılmamıştır.

Son iki ayla eksik ödeme 2.113 lira oluyor
Dava açan SSK emeklisinin 2002 yılı Aralık ayı yaşlılık aylığı % 3.25, 2006 yılı Aralık ayı yaşlılık aylığı da % 2.25 oranlarında eksik zamlandırılmış ve eksik ödenmiş olmaktadır.

AYLIĞI 813 LİRAYA ÇIKTI
Davalının 2003’ten Kasım 2010’a kadar aylıklarındaki eksik ödemeler ekli listedeki gibi olup bu dönem boyunca eksik ödeme tutarı 2022 liradır. Aralık 2010 ile Ocak 2011 de eklenince bu rakam 2.113 lirayı buluyor. Davalıya Kurumca 2010 yılı Kasımda ödenen aylık tutarı da en son 719,96 lira. Eksik ödemeler eklendiğinde alması gereken aylık 750,67 lira olmalıdır. Torba Kanun ile kabul edilen Ocak 2011 için 60 lira zam rakamı da eklendiğinde Ocak 2011 aylığı da 813.07 liradı.

2007 OCAK ZAMMI DA EKSİK
5565 sayılı “2007 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu”nun 30. maddesinin 6. bendinde; “SSK’dan aylık almakta olanlara 2006 için yıllık kümülatif artış oranı ile memur aylıklarında katsayıların yükseltilmesiyle yapılan kümülatif artış oranı arasındaki farkı telafi edecek şekilde hesaplanacak fark tutarları, 2006 Temmuz-Aralık ayları ödeme dönemleriyle sınırlı olmak üzere bir defada ayrıca ödeneceği ve bunun 2006 yılı Aralık ayı tutarına ilave edileceği” belirtilmektedir.

SSK 2006 yılı enflasyon farkını 1.33 kabul etmiştir. Halbuki, bu yıla ait enflasyon farkı 3.53’tür. 2006’da memurlara ilk altı ayda % 2.5, ikinci altı ayda % 4.87 (% 2.5 + % 2.32), yine ikinci altı ay enflasyon farkı olarak % 2.02 artış yapılmış, böylece memurlara yapılan kümülatif artış % 9.67 olmuştur. İşçi emeklilerine ise 2006’nın ilk ve ikinci altı aylarda % 3’er olmak üzere kümülatifte % 6.09 artış yapılmıştır. Memur emeklilerine yapılan artış ile işçi emeklilerine yapılan artış arasında % 3.58 fark oluşmaktadır. İşçi emeklilerinin 2006 yılı Aralık ayı emekli aylığı 2.25 eksik belirlenmiştir."



internethaber
Old 08-03-2011, 23:37   #482
Trf.Bilirkişi EmrahÖztürk

 
Varsayılan Delil yokluğundan tutukluluğun devamına...

Suçunu öğrenemeden 1 yıldır cezaevinde yatan ODTÜ'lü genci savcının 'hiç bir delil yok' demesi de kurtaramadı. Beraat isteyen savcıyı reddeden mahkeme, davayı 4 ay erteledi.

İSTANBUL - 1999 yılında Belçika'dan gelen 'Funda' isimli birinin notlarında ismi geçen Hüseyin Edemir, DHKP-C üyesi suçlamasıyla gözaltına alındı.

ODTÜ'de yüksek lisans öğrencisiyken tutuklanan ve bu dönemde okula gidemediği için bursunu kaybeden Hüseyin Edemir, bugün bir kez daha hakim karşısına çıktı.

Savcılık, suçlamaya ilişkin hiçbir delil olmadığını, buna karşın soruşturmanın genişletilmesi talebinin de reddedildiğini ayrıntılarıyla anlattı ama...

Savcı, delil diye sunulan belgeye dayanarak başlatılan işlemde 10 yıllık zamanaşımının dolduğunu kaydetti ve sanığın beraatini istedi.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, savcının beraat talebini oybirliğiyle reddetti ve duruşmayı haziran ayına erteledi.

Hüseyin Edemir, suçlama makamının suçlamadan vazgeçmesine rağmen 4 ay daha Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde kalacak.
Old 09-03-2011, 10:25   #483
tiryakim

 
Varsayılan Rekabet Kurulu'ndan bankalara ceza yağdı!

Rekabet Kurumu, 14 yılda en büyük cezayı bankalara kesti. Kurum, 2009 yılında 8 banka hakkında açtığı soruşturmayı tamamlayarak, 7 bankaya toplam 72.3 milyon lira idari para cezası verdi.

Kurul, dünkü toplantısında bu kararı oy birliğiyle aldı. Bankalar cezayı erken öderlerse Kabahatler Kanunu’na göre yüzde 25 indirimden yararlanabilecekler. Cezayı yatırsalar bile Danıştay’a itiraz hakları devam edecek.

Kurul, bankalarla ilgili kararını iki gün önce kamuoyuna duyurdu. Dün yapılan Kurul toplantısında, Akbank, Denizbank, Finans Bank, Garanti Bankası, Halk Bankası, İş Bankası ve Vakıflar Bankası ile Yapı Kredi Bankası’nın ‘centilmenlik anlaşması’ yaparak, özel firmalara promosyon verilmemesi, protokolü devam eden kurum ve firmalara teklif verilmemesi konularında anlaşma yaparak Rekabet Kanunu’nu ihlal ettikleri sonucuna vardı. Kurul kararını Başkan Yardımcısı Erkan Yardımcı okudu.

KARAR OY BİRLİĞİYLE

Buna göre Akbank, Garanti Bankası, İş Bankası, koçbank, Pamukbank, Yapı Kredi Bankası ile Vakıflar Bankası’nın 2001 yılından itibaren; Finans Bank’ın 2004’ten itibaren; Denizbank’ın da 2005 yılından itibaren ‘centilmenlik anlaşması’ adı altında 4054 sayılı Rekabet Kanunu’nun 4. maddesi kapsamında rekabeti ihlal ettiklerine ‘oy birliği’ ile karar verdi.

GELİRLERİN BİNDE 4’Ü

‘Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik’ hükümleri uyarınca, 5 bankaya gayri safi gelirlerinin binde 4’ü oranında para cezası kesildi. Bu karar oy çokluğu ile alındı.

Buna göre Akbank’a 14 milyon 525 bin 268 lira

Garanti Bankası’na 11 milyon 641 bin 860 lira

İş Bankası’na 12 milyon 987 bin 340 lira

Vakıflar Bankası’na 8 milyon 226 bin 296 lira

Yapı ve Kredi Bankası’na 14 milyon 211 bin 48 lira ceza verildi.

GELİRLERİN BİNDE 3’Ü

İki bankaya ise 2010 yılı sonunda oluşan gayri safi gelirlerinin binde 3’ü oranında ceza öngörüldü. Oy çokluğuyla alınan bu karara göre ise;

Denizbank’a 2 milyon 881 bin 302 lira

Finans Bank’a 7 milyon 863 bin 921 lira ceza verildi.

ZAMAN AŞIMI

Koçbank ve Pamukbank’ın 2001 ve 2002 yılında anlaşmaya dahil olmalarına karşın, 5 yıllık zaman aşımı süresinin dolması nedeniyle; bu bankaların eylemlerinden dolayı Halk Bankası ve Yapı Kredi Bankası’na para cezası verilmesine gerek görülmedi.

DANIŞTAY YOLU AÇIK

Haklarında ceza kesilen bankaların, gerekçeli kararın kendilerine ulaşmasından itibaren 60 gün içinde Danıştay’a başvurarak karara itiraz etme hakları bulunuyor.

ERKEN ÖDEYENE YÜZDE 25 İNDİRİM

Bankalar, Kabahatlar Kanunu’na göre ‘erken ödeme’ hakkından yararlanarak cezayı yüzde 25 indirimle ödeyebilecekler. Ayrıca cezayı ödemeleri Danıştay’a itirazlarını etkilemeyecek. Danıştay kendilerini haklı görürse yatırdıkları parayı geri alabilecekler.


Hürriyet
Old 09-03-2011, 22:01   #484
tiryakim

 
Varsayılan Hüseyin Üzmez, tahliye edildi

Küçük yaştaki kıza cinsel istismar uyguladığı suçlamasıyla yargılanan yazar Hüseyin Üzmez tahliye edildi.

Eski Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez, küçük yaştaki kıza cinsel istismar suçundan yargılandığı davada tahliye edildi.

Bursa 4. Ağır Ceza Mahkemesi, ''cinsel istismar ve küçük yaştaki çocuğun ruh sağlığını bozma'' ve ''hürriyeti tahdit'' suçlarından yargılanan Hüseyin Üzmez hakkında tahliye kararı verdi.

Mahkeme cinsel istismar suçundan verdiği kararda ısrar ederken, hapiste kaldığı süre gözönüne alarak tahliye kararı veri. Bu kararda CMK 102. Madde'nin etkili olduğu öğrenildi.

Daha önce verilen 13 yıl hapis cezası, Yargıtay'da usulden bozulmuştu. Şimdi bu tahliye kararı da Yargıtay'a gidecek.

Hüseyin Üzmez'in olay sırasında akli dengesinin yerinde olduğu tespit edilmişti.

CMK 102. MADDE
Avrupa Birliği ile uyum yasaları çerçevesinde çıkarılan Ceza Muhakemesi Kanunu 102’nci madde Meclis’ten geçtiği sırada çok tartışılmadı. Ancak 2007’de başlayan Ergenekon ve bağlantılı davalar süreci, tutukluluk sürelerini yeniden gündeme getirdi.

Bazı çevreler, Ergenekon davasındaki “tutukluluk sürelerinin infaz boyutuna” ulaştığını belirterek bu sürelerin düşürülmesini talep etti.

102’nci madde yürürlüğe girdikten sonra Yargıtay, ağır cezalık davalarda azami tutukluluk süresini en fazla 5 yıl, örgütlü suçlarda ise 10 yıl olarak belirledi.

Özellikle cinayet işleyen sanıklar ile Hizbullah ve bölücü terör örgütü gibi yasa dışı silahlı örgüt üyelerinin tahliyesi kamuoyunun en çok tartıştığı konu oldu.

Avukatı, Üzmez'in vekilliğinden istifa etti

Yargıtay'ın yükünü azaltmak için yapılan bu değişiklikte davalara Bölge Adliye Mahkemelei'nin bakması planlanmıştı. Ancak hükümet ile yargı anlaşamadığı için yasanın uygulanmaya başladığı 1 Ocak 2011'den beri kamuoyunun tepkisini çeken tahliyeler yaşandı.

Bölge Adliye Mahkemeleri'ne savcılar yeni atanırken, bu mahkemler 2011 Eylül'ünde göreve başlayacak.

DAVANIN GEÇMİŞİ
İnegöl İlçesi'nde oturan 14 yaşındaki B.Ç.'ye tecavüz ettiği iddia edilen Hüseyin Üzmez'le birlikte küçük kızın annesi ve babasının da Mudanya Emniyet Müdürlüğü'ne götürülmüştü.

Mudanya Adliyesi'nde yaklaşık 5 saat savcıya ve ardından nöbetçi mahkemede hakime ifade veren zanlılardan Hüseyin Üzmez ‘cihnsel istismar’, ilişki kurduğu B.Ç'nin annesi L. Ç. de kızını bu ilişkiye zorlamak suçundan tutuklanmıştı. B.Ç'nin babası Bekir Ç. ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştı.

Tutuklama kararından sonra güvenlik önlemi altında polis aracının arka koltuğuna oturtulan Hüseyin Üzmez, yolda indirilerek ön koltuğa alınmıştı.

Gazetecilerin “Neden böyle yaptınız?” sorusuna Hüseyin Üzmez, “Bana büyük koplo yaptılar. Mahkeme aşamasında konuşmayacağım. Daha sonra hesaplaşacağım” yanıtını vermişti.

Hüseyin Üzmez'in birlikte olduğu 14 yaşındaki B.Ç. ve babasının şikayeti üzerine gözaltına alındığı ortaya çıkmıştı.

B.Ç.'nin annesi L. Ç. ise ‘Kızını fuhuşa zorlamak’ suçundan tutuklanmıştı. L. Ç, Emniyet Müdürlüğü'nde üç kez fenalaşınca doktor kontrolundan geçirilerek sorgulanmıştı.

RUH VE SİNİR HASTALIKLARINDA YATTI
Daha önce tahliye talepleri reddedilen Üzmez, bir seferinde yanlışlıkla tahliye edildiğini sanmıştı. Üzmez bu olayın ardından bir süre Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde kalmıştı.

Üzmez'in tedavisi burada devam etmiş ayrıca cezai ehliyetinin olup olmadığı için muayene edilmeye başlanmıştı.

DAHA ÖNCE TAHLİYE EDİLDİ
Üzmez, 6 ay cezaevinde kaldıktan sonra 28 Ekim 2008'de tahliye edildi. Verilen bu kararda, İstanbul Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Dairesi’nin yaşanan olayların B.Ç.’nin ruh sağlığını bozmadığını içeren raporu etkili oldu.

B.Ç.’nin avukatlarının başvurusu sonucu bu raporun yok kabul edilmesinin ardından bu kez İstanbul Adli Tıp Genel Kurulu’nda muayene edilen B.Ç.’ye, ilk raporun aksine oy çokluğu ile ruh sağlığı bozulmuştur tanısı kondu.

Mahkemeye ulaşan bu rapor sonucu 7’nci kez hakim karşısına çıkan Hüseyin Üzmez’in tutuklanmıştı.

İLK SİLAHLI SAĞ EYLEMCİ
Malatyalı olan Hüseyin Üzmez, 1952 yılında henüz lise öğrencisiyle gazeteci Ahmet Emin Yalman'a suikast girişiminde bulundu. ‘İlk sağ eylemci' olarak bilinen Hüseyin Üzmez, Ahmet Emin Yalman'ı öldürmeye teşebbüs suçundan mahkum oldu ve 10 yıl hapis yattı.

Cezaevinden çıktıktan sonra yarıda bıraktığı liseyi, ardından da Hukuk Fakültesi'ni bitiren Hüseyin Üzmez, bir dönem Turgut Özal Hükümeti'nde Sağlık Bakanı Mehmet Aydın'ın özel danışmanı olarak görev yaptı. Hüseyin Üzmez, bazı sağ partilerde görev almış ve MÇP'de genel başkan adayı olmuştu.

ntvmsnbc
Old 11-03-2011, 01:02   #485
Av.Barış

 
Varsayılan

Dayakçı eşini öldürttü ağır tahrik sayıldı

Sürekli dayak yediği kocasını öldürten kadın, müebbet hapse çarptırıldı. Ancak 28 yaşındaki kadının cezası, suçu ağır tahrik altında işlediği gerekçesiyle 16 yıl 8 aya indirildi


İstanbul Kadıköy'de sürekli dayak yediği eşi A. A.'yı öldürttüğü gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırılan D. Ş. A.'nın cezası, gördüğü şiddet ağır tahrik sayılıp 16 yıl 8 aya indirildi. Bahariye Caddesi'nde, 6 Eylül 2006'da A. A., tabancayla vurularak öldürüldü. Polis, A.'nın, boşanma davası açan eşi D. Ş. A.'nın ölümle tehdit ettiğini belirledi. Gözaltına alınan 28 yaşındaki D. Ş. A., cinayetten haberi olmadığını söylese de, "Ama akrabalarımdan biri yapmış olabilir. Çünkü beni sürekli dövüp tehdit ediyordu" deyince polis soruşturmayı bu yönde derinleştirdi. Dayak yemekten bıkan genç kadının, kardeşinin erkek arkadaşı A. G.'den yardım istediğini belirleyen polis, cinayeti planlayan B. K. ve tetikçi M. E. K.'ye da ulaştı.

'AYAĞINA SIKIN, DEDİM'
Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan D. Ş. A., 16 yıl 8 ay, iki azmettirici ile tetikçi ise müebbet hapse mahkûm edildi. Temyize gönderilen dava, Yargıtay tarafından bozuldu. Yeniden yargılanan A., "Maksadım, yaptığı eziyete karşı ders vermekti. Ayağına bir kurşun sıkılmasını istedim" dedi. Müebbete çarptırılan A.'nın cezası, 16 yıl 8 ay hapse çevrilirken, G. ve K. ile tetikçi K. müebbet hapis cezası aldı.
Old 11-03-2011, 01:03   #486
Av.Barış

 
Varsayılan

Gözünü kaybeden 4 hastadan rekor tazminat


İzmir’de katarakt ameliyatı sonrası, enfeksiyon kapma sonucu kör olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan 4 hasta, avukatları aracılığıyla Sağlık Bakanlığı’na dilekçeyle başvurup ameliyatı yapan doktorla birlikte, toplam 1 milyon 200 bin TL tazminat istedi.

İzmir Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nin Göz Kliniği’nde gerçekleştirilen katarakt ameliyatları sonrasında enfeksiyon sonucu 8 hasta kör olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Türkiye’yi ve İzmir’i sarsan sağlık skandalı geçtiğimiz 10 Ocak günü meydana geldi. İzmir’deki Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde, aynı zamanda başhekim yardımcısı da olan Op. Dr. G.K., 8 hastayı peş peşe katarakt ameliyatı yaptı.

Aynı gün taburcu edilen hastalar, ertesi gün gözlerinde şişme, yanma, kaşınma ve batma gibi şikayetlerle tekrar hastaneye müracaat etti. Göz damlası verilerek evlerine gönderilen Musa Meleş (67), Hüdaverdi Gündüz (58), İlhami Yaşa (72), Mehmet Hasdemir (70), Yüksel Altınçubuk (61), Cevriye Enhoş (79) ve Ramazan Avşar (71) şikayetlerinin sürmesi üzerine yeniden Opr. Dr. G.K.’ya ulaştı. Hastaların enfeksiyon kaptığını belirleyen G.K., diğer hastanelere sevketti. 8 hastanın ameliyatlı gözlerinin bir daha hiç görmeme riskinin yüksek olduğu belirtildi. Olayın duyulması üzerine önce hastanedeki ameliyatlar durduruldu, ardından klinik kapatıldı.

Birer gözlerini kaybeden hastalar İlhami Yaşa, Yüksel Altınçubuk, Musa Meleş ve Hüdaverdi Gündüz, avukatları Hadi Genç aracılığıyla Sağlık Bakanlığı ve ameliyatları yapan Dr. G.K.’dan 1 milyon 200 bin TL maddi ve manevi tazminat istedi. Dört hastanın avukatı Hadi Genç dilekçesinde, "G.K. tarafından yapılan ameliyat sonrası müvekkillerin görme yetisini tamamen kaybettikleri, bu durumun G.K.’nin mesleki hatası ve fiili sebebiyle meydana geldiği açıktır. Hasta müvekkiller şu an ameliyat oldukları gözlerindeki görme duyusunu tamamiyle yitirmişlerdir. Söz konusu durum yapılan tedavilerle dahi onarılamaz ve telafi edilemez durumdadır. Ameliyatı yapan doktor piyasadan çekilen solisyonu kullanmıştır. Bakanlık duyarlı davranmamıştır. Sebep ne olursa olsun bakanlık görevini yapmamıştır. Müvekillerim de uzuv kaybı meydana gelmiştir. Bakanlık olayda ’Hizmet kusurlu’dur" dedi.

Avukat Hadi Genç, Sağlık Bakanlığı’ndan ve ameliyatı yapan Dr. G.K.’dan müvekkileri İlhami Yaşa, Yüksel Altınçubuk, Musa Meleş ve Hüdaverdi Gündüz, adına 50’şer bin TL maddi tazminat ve 250’şer bin TL manevi tazminat istemiyle toplam 1 milyon 200 bin TL tazminat istedi. Avukat Genç, Sağlık Bakanlığı’na ön başvuru yaptıklarını, 60 günlük süre içerisinde dilekçelerine cevap vermemeleri halinde, İdare Mahkemesi’nde dava açacaklarını söyledi.
Old 11-03-2011, 19:54   #487
tiryakim

 
Olumlu Kilidi değiştiren kadına tazminat yok !!!

Yargıtay, evi terk eden kocanın arkasından kilidi değiştiren kadını kusurlu buldu ve tazminatı reddetti.

Yargıtay'ın gündemine taşınan davada olay şöyle gelişti:
İktisat mezunu olan N., 10 yıl çalıştıktan sonra eşinin isteği üzerine görevinden istifa etti. Mutlu giden evlilikte 2-3 yıl sonra N., eşinden şiddet görmeye başladı. Yaşanan sorunlar nedeniyle koca evi terk ederek, eşi N.'nin ve çocuğunun hiçbir ihtiyacını karşılamadı. Maddi sıkıntı içine giren N. ise eşinin maddi durumunun yerinde olduğunun belirterek, kendisinin ve çocuğunun ihtiyaçlarının karşılanması için nafaka davası açtı. Talebi değerlendiren İstanbul 2'nci Aile Mahkemesi, hem N. için hem de çocuğu için toplam bin lira nafaka belirledi.
Karara itiraz edilmesi üzerine dosya Yargıtay'ın gündemine geldi. Yüksek Mahkeme, İstanbul 2'inci Aile Mahkemesi'nin kararını yerinde görerek onadı.

-MADDİ MANEVİ TAZMİNAT 80 BİN-

Nafakanın kesinleşmesinin ardından N., eşinin ayrı evde yaşamaya devam etmesi üzerine boşanma davası açtı. N., dava dilekçesinde, eşinin annesiyle yaşadığını, sürekli şiddet gördüğünü ve evdeki gazlı termosifonun hayati tehlike arz ettiğini, bunun değiştirilmesini istemesi üzerine eşinin kızarak evi terk ettiğini belirtti. Maddi ve manevi tazminat talebinde bulunan N.'nin isteklerine davalı eş M. ise. N.'nin evin ve kendisinin ihtiyaçlarını karşıladığını savundu. Tarafları dinleyen İstanbul 2. Aile Mahkemesi evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda davalının kusurunun davacı N.'ye göre daha üstün olduğuna karar verdi. Davalının davranışlarının davacı N.'nin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğine dikkat çeken yerel mahkeme kararında, davalının tanıklarının beyanlarının somut olaylara dayanmadığına dikkat çekildi. Evlilik birliğinin davalının davacının işyerinde çalışmayı istemesini kabul etmemesinden kaynaklandığına dikkat çekilen kararda, çiftin boşanmasına karar verildi. Çocuğun velayetinin annesine verilmesine karar veren İstanbul 2. Aile Mahkemesi, M.'nin N.'ye, 750, çocuğa 750 olmak üzere toplam bin 500 nafaka verilmesine karar verdi. N.'nin tazminat talebini de değerlendiren yerel mahkeme, 50 bin TL maddi 30 bin TL'de manevi olmak üzere 80 bin TL'nin N.'ye verilmesine hükmetti.

-YARGITAY EŞİT KUSUR GÖRDÜ-

M. tazminata itiraz edince dosya Yargıtay'ın gündemine taşındı. Davayı inceleyen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararını kısmen bozarak, N.'ye verilen tazminatı haksız buldu. Kararda, M. ve N. arasında geçen olumsuz olaylara rağmen evlilik birliğinin devam ettirildiğine dikkat çekilerek, davacı kadının kocasının evi terk etmesi üzerine kapı kilidini değiştirerek kocasını eve almasını eşit kusur saydı. Kararda, "Eşit kusurlu eş yararına Türk Medeni Kanunu'nu gereğince tazminata hükmedilemeyeceği nazara alınmadan davacı kadın lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir" denildi.

Anka
Old 12-03-2011, 13:00   #488
Av.Ozan Kayahan

 
Varsayılan

Eşit kusur değerlendirmesinin vicdanları rahatsız edecek bir karar olduğunu düşünüyorum. Bence kadına tazminat vermeliydi.
Old 12-03-2011, 21:55   #489
tiryakim

 
Olumlu TÜrkİye Barolar BİrlİĞİnİn Vekalet Pullarina İlİŞkİn 2011/21 Sayili Duyurusu:

DUYURU NO:2011/21




6111 No’lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 25.02.2011 tarihinde 27857 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır

25.02.2011 tarihinden itibaren kullanılacak Vekalet Pullarının beher bedeli 4,57 TL olarak tespit edilmiş olup, basımı devam etmektedir. 01.03.2011 tarihinde Barolarımıza sunulmak üzere Halk Bankası şubelerine gönderilecektir.

Barolarımızın sadece ellerinde kalan 2011 yılına ait beher bedeli 4,35 TL olan vekalet pullarını 31.03.2011 tarihine kadar fiilen (elden yada Aps.Kargo.vs..) TBB'ye teslim etmeleri halinde teslim edilen pul bedelleri Barolarımız hesaplarına havale edilecektir.

Bu bağlamda, Barolarımızın Banka hesap numaralarını (IBAN) bildirmeleri gerekmektedir. 31.03.2011 tarihinden sonra iade edilecek vekalet pulları TBB tarafından kabul edilmeyecektir.

Bilgilerinizi rica ederim.



Saygılarımla.


Avukat V.Ahsen COŞAR
Türkiye Barolar Birliği
Başkanı
Old 13-03-2011, 01:28   #490
Av.Barış

 
Varsayılan

barolar birliği pul fiyatını düşük bulmuş olacak ki yeni yılda fiyatını tekrar artırıma gitmiş görünüyor.
Old 13-03-2011, 15:16   #491
oguzhand0

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
barolar birliği pul fiyatını düşük bulmuş olacak ki yeni yılda fiyatını tekrar artırıma gitmiş görünüyor.
Stajyer avukatların SGK primleri TBB tarafından ödeneceği ve birlik bütçesine ek bir külfet getirdiğinden ötürü pullarda bu tür bir fiyat arttırımına gidilmiştir.

Saygılarımla
Old 13-03-2011, 19:23   #492
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Oğuzhan Dayar
Stajyer avukatların SGK primleri TBB tarafından ödeneceği ve birlik bütçesine ek bir külfet getirdiğinden ötürü pullarda bu tür bir fiyat arttırımına gidilmiştir.

Saygılarımla

Alıntı:
barolar birliği pul fiyatını düşük bulmuş olacak ki yeni yılda fiyatını tekrar artırıma gitmiş görünüyor.

Sn.meslektaşlarım,
Baro pulu ticari meta olmadığı için sözcük olarak fiyat değil de "pul bedeli" kulanımının daha isabetli olduğu kanısındayım.
Saygılarımla.
Old 13-03-2011, 20:06   #493
Av.Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sn.meslektaşlarım,
Baro pulu ticari meta olmadığı için sözcük olarak fiyat değil de "pul bedeli" kulanımının daha isabetli olduğu kanısındayım.
Saygılarımla.

sayın güntay söyleminiz bana başka bir örneği hatırlattı. dini kitaplar satan sahafların "bunun fiyatı ne kadar" dediğinizde karşılık olarak "fiyat değil hediye" şeklinde sert düzeltmeleri eminim ki duymuşsunuzdur. ama karşılık olarak kimse cesaretinden dolayı "sonuçta satıyorsun" cevabını kimse vermez, veremezde.

bu olayda bana öyle gelmektedir. bedel ya da fiyat. barolar birliği bazı giderlerini karşılamak amacı ile bu pulların satışını yapmaktadır.

saygılar...
Old 13-03-2011, 20:14   #494
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
sayın güntay söyleminiz bana başka bir örneği hatırlattı. dini kitaplar satan sahafların "bunun fiyatı ne kadar" dediğinizde karşılık olarak "fiyat değil hediye" şeklinde sert düzeltmeleri eminim ki duymuşsunuzdur. ama karşılık olarak kimse cesaretinden dolayı "sonuçta satıyorsun" cevabını kimse vermez, veremezde.

bu olayda bana öyle gelmektedir. bedel ya da fiyat. barolar birliği bazı giderlerini karşılamak amacı ile bu pulların satışını yapmaktadır.

saygılar...

Ben sert bir düzeltme yapmış değilim. Normal, uygar ve barışık bir kanı açıklamasıdır benimkisi.

Verdiğiniz örneğin özü ile konunun özü ilgisiz; örnek uygun değil. Ne demek istediğinizi anlamadım. Dinci kesimin anlayışıyla bizim mesleki baro pulu gayrikabili kıyastır.

Saygılarımla.
Old 13-03-2011, 20:20   #495
Av.Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Ben sert bir düzeltme yapmış değilim. Normal, uygar ve barışık bir kanı açıklamasıdır benimkisi.

Verdiğiniz örneğin özü ile konunun özü ilgisiz; örnek uygun değil. Ne demek istediğinizi anlamadım. Dinci kesimin anlayışıyla bizim mesleki baro pulu gayrikabili kıyastır.

Saygılarımla.

sayın güntay sert bir düzeltme yaptınız demedim zaten.
örneğimin sonucu olarak kısaca barolar birliğinin sonuçta pulların satılıyor olmasıdır.

saygılar...
Old 13-03-2011, 21:57   #497
Av.Barış

 
Varsayılan

İnternet bankacılığı kullananlar dikkat!..

Yargıtay'ın aldığı karar emsal teşkil edecek

İZMİR'li Tuba Kaya, özel bir bankadaki hesabına internet üzerinden girilerek, 6 bin 802 TL'sinin alındığını iddia ederek, bankaya karşı zararını karşılamak için açtığı, ancak kaybettiği davayı Yargıtay bozdu. Dava önümüzdeki günlerde tekrar görülmeye başlanacak.
Tuba Kaya özel bir bankadaki hesabından 2006 yılında, kendisinin bilgisi olmadan 6 bin 802 TL'sinin yine aynı bankada bulunan bir başka hesaba, internet ortamında havale yapılarak gönderildiğini fark etti. Bankadan zararını gidermelerini isteyen Tuba Kaya bankanın buna yanaşmaması üzerine, Avukatı Özcan Türkoğlu, aracılığıyla oluşan zarar miktarı kadar İzmir 5'inci Ticaret Mahkemesi'nde, tazminat davası açtı. Türkoğlu, hesap güvenliğini sağlayamayan bankanın istediği tazminatı ödemeye mahkum edilmesini istedi. 5'inci Asliye Ticaret Mahkemesi, şikayetçi Tuba Kaya'nın kişisel bilgilerinin, davacının bilgisayarından, davacının ihmal ve kusurlu davranışlarından dolayı havale işlemini gerçekleştiren kişiler tarafından ele geçirilmiş olduğu için, davacının kusursuzluğundan bahsedilemeyeceğini belirterek, tazminat isteğinin reddine karar verdi.
Avukatı Özcan Türkoğlu, yerel mahkemenin tazminat isteğini reddeden kararına Yargıtay'da itiraz etti. Yargıtay 11'inci Hukuk Dairesi, internet bankacılığı mağduru Tuba Kaya'nın tazminat isteğinin rededilmesiyle ilgili dava dosyasını inceleyip, aslında bankanın sorumlu olduğunu ve şikayetçinin tazminat talebinin kabul edilmesi gerektiğine karar vererek, mahkemenin kararını bozdu.
Yargıtay, gerekçeleriyle ayrıntılı şekilde yazdığı karar da, "Bankanın internet bankacılığında kendisinin ve müşterilerinin güvenliğini sağlayacak güvenlik enstrümanlarının kullanılmasını zorunlu kılmayıp, olayda inisiyatifi müşterisine bırakması zararın doğmasına başlıca etken olup, bankanın bu olaydan dolayı sorumlu olduğunun net olarak bellidir" dedi.
Kararın bozulmasının bu tür mağdur olan insanlar içinde örnek bir karar olacağını belirten Avukat Özcan Türkoğlu, "Bankalar bu karardan sonra daha dikkatli olacak. Müvekilimin mağduriyeti ancak böyle giderilir. Yargıtay'ın kararı son derece doğru" dedi.
Dava önümüzdeki günlerde tekrar görülmeye başlanacak.
Old 14-03-2011, 11:29   #498
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Barış
sayın güntay söyleminiz bana başka bir örneği hatırlattı. dini kitaplar satan sahafların "bunun fiyatı ne kadar" dediğinizde karşılık olarak "fiyat değil hediye" şeklinde sert düzeltmeleri eminim ki duymuşsunuzdur. ama karşılık olarak kimse cesaretinden dolayı "sonuçta satıyorsun" cevabını kimse vermez, veremezde. bu olayda bana öyle gelmektedir. bedel ya da fiyat. barolar birliği bazı giderlerini karşılamak amacı ile bu pulların satışını yapmaktadır.

saygılar...


Ben benzer bir olayla hiç karşılaşmadım. O nedenle tavrım ne olurdu, bilemiyorum. Siz de benim tavrımın ne olacağını bilemezsiniz. O nedenle "kimse" kelimesinin yerine "çoğu insan" demek gerekir, diye düşünüyorum.

Sayın Güntay'ın "fiyat" yerine "bedel" denmesi önerisini ben de destekliyorum. Daha şık olurdu. THS Okulu'nda öğreneceklerimiz daha bitmedi. Nazik eleştirilere gereksiz alınganlık göstermemek gerekir.
Old 14-03-2011, 16:32   #499
tiryakim

 
Olumlu Dosya masrafını bankadan geri alacak

Isparta'da bankadan konut kredisi alan bir tüketici, Isparta Tüketici Sorunları Hakem Heyeti ile verdiği hukuk mücadelesinde haklı bulunarak, bankaya ödediği dosya masrafını geri alacak.


Isparta Ticaret Sanayi İl Müdürü ve Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanı Halil Kızılşimşek, gazetecilere yaptığı açıklamada, 2008 yılında bir bankadan 57 bin lira konut kredisi alan Ceylan Ertoy'un bankaya ödediği 1.710 lira dosya masrafını geri alma konusunda kendilerine başvurarak hukuki süreç başlattığını anlattı.

Kızılşimşek, Ertoy'un dosyasında yaptıkları incelemede, bankanın 57 bin lira konut kredisi için tüketici Ertoy'dan 1.710 liralık dosya masrafı aldığını ancak banka ile tüketici arasında imzalanan sözleşmeye bakıldığında dosya masrafının haksız yere alındığının tespit edildiğini aktardı. Bankanın konut kredisi ile ilgili dosya masrafı alabilmesi için tüketici ile krediyi vermeden önce dosya masrafının net bir şekilde anlaşıldığı sözleşme imzalaması gerektiğini vurgulayan Kızılşimşek, şu bilgileri verdi:

''Banka yetkililerinin krediyi verirken ne kadar masraf olacağı konusunda tüketici ile müzakere etmesi ve dosya masrafını net bir şekilde gösteren sözleşme imzalaması gerekiyor. Bu dosyada banka krediyi verdikten üç gün sonra tüketici ile sözleşme imzalıyor. Oysa ki bu sözleşmenin krediyi vermeden bir gün önce imzalanması gerekiyor.''

Dosya üzerinde yaptıkları incelemenin ardından tüketicinin lehinde karar verdiklerini bildiren Kızılşimşek, ''haksız şart'' uygulaması yapıldığı gerekçesiyle bankanın dosya masrafını tüketiciye geri ödemesi konusunda karar verdiklerini kaydetti.

Bankanın Tüketici Mahkemesi nezdinde Isparta Tüketici Sorunları Hakem Heyeti'nin verdiği karara itiraz ettiğini dile getiren Kızılşimşek, Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açılan davada da mahkeme heyetinin tüketiciyi haklı bulduğunu ve Tüketici Sorunları Hakem Heyeti'nin verdiği kararı onayladığını bildirdi.

Bunun üzerine bankanın Asliye Hukuk Mahkemesi kararına Yargıtay nezdinde itiraz ettiğini söyleyen Kızılşimşek, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin de dosyayı incelediğini ve hem Tüketici Sorunları Hakem Heyeti hem de Asliye Hukuk Mahkemesi'nin verdiği kararı onayladığını ve dosya masrafının tüketiciye geri ödenmesi konusunda karar verdiğini kaydetti.

Tüketici Ceylan Ertoy'un hukuk mücadelesinden zaferle çıktığını ifade eden Kızılşimşek, ''Ceylan Ertoy, komisyon ve dosya masrafı olarak kendisinden banka tarafından tahsil edilen 1710 lirayı almaya hak kazandı'' dedi.

Kızılşimşek, bankadan kredi alan tüketicilerin bu tür emsal kararlara dikkat etmeleri gerektiğini belirterek, kendilerini haklı gördükleri konularda Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurmalarını önerdi.

-BANKA, ÖDEME TAAHHÜDÜNDE BULUNDU

Tüketici Ceylan Ertoy da AA muhabirine yaptığı açıklamada, bankaların dosya masrafları konusunda aldıkları paraların kanunen uygun olmadığını düşünerek, Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu belirtti. Hakkını arama konusunda başlattığı hukuki mücadeleden zaferle çıkan tarafın kendisi olduğunu söyleyen Ertoy, ''Banka, 15 gün içinde parayı ödeme taahhüdünde bulundu. Ödemediği takdirde de icra yoluna başvurulacak. Bu tür kararlar emsal teşkil ediyor. Bankadan kredi alan ve kredisine karşılık dosya masrafı kesilen tüketicileri de dikkatli olmaları konusunda uyarıyorum'' diye konuştu.
Old 15-03-2011, 01:07   #500
Av.Barış

 
Varsayılan

Bloglar özgür!

Blogspot kullanıcıları dilekçe yazdı, engel Diyarbakır'dan kalktı

Ocak 2011 tarihinde Digitürk'ün yaptığı başvurusu sonucu Diyarbakır 5. Asliye Ceza mahkemesi tarafından Türkiye'den erişimi IP bazında yasaklanan blogspot artık serbest. Diyarbakır Baş Savcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu bugün (14.03.2011) aldığı kararla erişim engellemeyi kaldırdı.

Erişim engellemeden mağdur olan Blogspot kullanıcılarının Diyarbakır Sulh Ceza Mahkemesi, Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi, Diyarbakır Asliye Ceza Mahkemesi ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı başvurulara ek olarak Google'ın da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği dilekçe sonucunda yapılan incelemeyle blogspot kullanıcılarının esareti sona erdi.

ENGELLETEN YAYINLAR KALDIRILMIŞ
Davayı başından beri takip eden ve Bilgi Üniversite Bilişim Hukuku öğretim üyesi Doç. Dr. Yaman Akdeniz'in verdiği Haberturk.com Ekonomi Servisi'ne bilgiye göre, savcılık tarafından kararı veren Diyarbakır Sulh ceza Mahkemesi, davacıların sunduğu belgeler ve "engellenen IP'lerde artık Digitürk'ün telif hakkını ihlal eden yayınlar yapılmadığı" yönündeki delilleri incelemesi için bilirkişi atandı.

KARAR ISS'LERE ULAŞINCA GİRİŞ SERBEST
Geçtiğimiz haftasonu bilirkişinin yaptığı inceleme sonucu bu IP'lerde kapatmaya konu olan blogların artık yayında olmadığı yönündeki raporuna istinaden erişim engellemenin kaldırılmasına karar verildi.

Karar İnternet Servis Sağlayıcılar'a tebliğ edildikten sonra blogspot platformu tekrar erişime açılmış olacak.
Old 17-03-2011, 21:34   #501
tiryakim

 
Olumlu TCK'daki bazı cezalar değişecek

Türk Ceza Kanunu'ndaki (TCK) haberleşme ve özel hayatın gizliliğini ihlal, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi, yargıyı etkilemeye teşebbüs suçları için öngörülen cezalar yeniden düzenleniyor.

TCK'da bazı değişiklikler yapılmasını öngören kanun tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.

Tasarıyla TCK'nın ''Haberleşmenin gizliliğini ihlal'' başlıklı maddesi yeniden düzenlenerek, bu suç için verilecek cezalar artırılıyor. Buna göre, kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğinin ihlalinde öngörülen ceza, yarı oranında yükseltilerek ''1 yıldan 3 yıla kadar'' şeklinde düzenleniyor; bu gizlilik ihlali, haberleşme içeriklerinin kaydı suretiyle gerçekleşirse ceza bir kat artacak.

Kişiler arasındaki haberleşme içeriklerini hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse için öngörülen 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası da ''2 yıldan 5 yıla kadar'' olarak yeniden belirleniyor.

Kendisiyle yapılan haberleşmelerin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın ifşa eden kişiye verilecek hapis cezası da yarı oranında artırılarak, ''1 yıldan 3 yıla kadar'' şeklinde düzenleniyor. Bu kapsamda, ''Diğer tarafın rızası olmaksızın'' ifşa edilmesine ilişkin düzenlemeye de bunun ''hukuka aykırı'' olması esası getiriliyor. Tasarıyla, ''Kişiler arasındaki haberleşmelerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması halinde cezanın yarı oranında artırılması''na ilişkin hüküm yasa metninden çıkarılıyor.

Tasarı kapsamında ''Kişiler arasında aleni olmayan konuşmaların taraflardan birinin rıza olmadan dinleyen veya bunları kaydeden''ler için öngörülen ''2 aydan 6 aya kadar hapis cezası ''2 yıldan 5 yıla'' yükseltiliyor. Bu kayıt işlemi aleni olmayan bir söyleşiye katılmak suretiyle ve tarafların rızası olmadan yapılmış ise hapis cezası ''6 aydan 3 yıla kadar'' uygulanacak. Kişilerin aleni olmayan konuşmalarının kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı şekilde ifşa eden kişi ise ''5 yıla kadar hapis ve 4 bin güne kadar adli para cezası'' ile cezalandırılacak.

TCK'nın, ''Özel hayatın gizliliğini ihlal'' suçu için öngörülen 6 ay-3 yıl arasındaki hapis cezası 1-3 yıl şeklinde uygulanacak. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde verilecek cezalar bir kat artırılacak. Değişiklikle görüntü ve seslerin ''Hukuka aykırı olarak'' ifşa edilmesi hükmü getiriliyor.


Şikayet hakkını kullanma

Tasarıda, TCK'nın ''Özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı suçlar''ın soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması kuralı korunuyor. Ancak, bu suçların işlendiği izlenimini veren bir durumun varlığını öğrenen Cumhuriyet Savcısı, ''Mağduru çağırarak şikayet hakkını kullanıp kullanmayacağını'' soracak.

''Haberleşmenin gizliliğini ihlal'', ''Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması'' ile ''Özel hayatın gizliliğini ihlal'' suçlarına konu bilgilerin ifşa edildikten sonra ''Haber verme sınırları aşılmaksızın'' haber yapılması suç oluşturmayacak. Ancak, bunun için söz konusu suçların işlenmesine iştirak edilmemesi gerekecek.


Yargıyı etkilemeye teşebbüs

Tasarıyla TCK'nın ''Yargı görevi yapanı etkileme'' başlığı ''Yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs'' şeklinde değiştirilerek, buna ilişkin cezalar yeniden düzenleniyor.

Buna göre, ''Görülen dava veya yapılan bir soruşturmada gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek veya bir haksızlık oluşturmak amacıyla, davanın taraflarından birinin, şüpheli veya sanığın, katılanın veya mağdurun lehine veya aleyhine sonuç doğuracak bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da beyanda bulunması için yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs eden kişi'', 2 yıldan 4 yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Yürürlükteki düzenlemede bu ceza ''6 aydan 2 yıla'' kadar şeklinde yer alıyor.

Bu suçu oluşturan fiilin başka bir suçu da oluşturması durumunda verilecek hapis cezası yarı oranında artırılacak.


Soruşturma gizliliğinin ihlali

Tasarı, soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi için öngörülen 1 yıldan 3 yıla kadar hapsin yanı sıra adli para cezası da getiriliyor. Bu suçun oluşabilmesi için ''Soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğinin açıklanması suretiyle masumiyet karinesinden yararlanma hakkının, haberleşmenin gizliliğinin veya özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi ya da soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğine ilişkin olarak yapılan açıklamanın maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemeye elverişli olması'' gerekecek.

Öte yandan, soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezasına çarptırılacak.

''Kapalı'' kararı bulunan bir duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini ihlal eden kişi yine 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve adli para cezasına mahkum edilecek. Ancak, bu suçun oluşması için tanığın korunmasına ilişkin gizlilik kararına aykırılık açısından aleniyet koşulu aranmayacak.

Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişileri suçlu ilan eden görüntülerinin yayınlanması halinde verilecek ceza 6 ay-2 yıl arasında değişecek. Soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin, haber verme sınırları aşılmaksızın haber konusu yapılması suç oluşturmayacak.


Adil yargılamayı etkilemek

Tasarı, görülen bir dava veya yapılan bir soruşturmada, hukuka aykırı bir karar vermesi veya bir işlem tesis etmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunması için, yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemek amacıyla alenen sözlü veya yazılı beyanda bulunanlara 50 günden az olmamak üzere adli para cezası verilmesi hükmü getiriliyor.

Yürürlükteki düzenlemede bu suç için öngörülen ceza 6 aydan 3 yıla kadar hapis şeklinde yer alıyor.


Gerekçeden

Tasarının gerekçesinde, özel hayatın gizliliğinin, kişinin en az müdahale ile hayatını sürdürmesi hakkını içerdiği, kişiye ait maddi ve manevi değerleri barındırdığı ifade edildi. Özel hayatın gizliliğinin bilimsel ve teknik gelişmelere karşı da korunmasının önemine değinilen gerekçede, bunun basın, ifade ve haberleşme özgürlükleriyle de bağdaştırılması gerektiği belirtildi.

Gerekçede, kişinin özel hayatının, sosyal hayatının aksine bir araştırma ve ifşa etme konusu yapılamayacağı dile getirilerek, ''Basın özgürlüğü çerçevesinde, kişinin sosyal hayatıyla ilgili yapılan araştırma ve ifşa etme faaliyetleri meşru kabul edilmektedir. Zira, sosyal hayatın ifşa edilmesinde kamu yararı bulunduğu değerlendirilmektedir. Ancak, özel hayata ilişkin olay ve bilgilerin ifşa edilmesinin meşru bir amaçla açıklanması her zaman mümkün olmamaktadır. Özel hayatın korunması, bu değerlerin başkaları tarafından bilinmesi ve müdahale edilmesini yasaklamakla mümkündür'' denildi.

İfade özgürlüğünün ''Başkalarını küçük düşürücü, incitici, hakaret edici ve saldırgan ifadeler kullanılması ve şiddeti teşvik etmeyi içermediği'' belirtilen gerekçede, tasarıda öngörülen düzenlemelerde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, ifade özgürlüğü bağlamında yerleşmiş içtihatlarının da göz önünde tutulduğu kaydedildi.
Old 18-03-2011, 16:02   #502
Av.Barış

 
Varsayılan

Minibüs şöförüne 'ayrımcılık' cezası

Yalova’da "bebek arabasının yer kapladığı gerekçesiyle" zihinsel ve ortopedik engelli 6 yaşındaki kız ile annesini minibüsten indirdiği iddia edilen sürücü, 3 bin lira para cezasına çarptırıldı.

Engelli kızı ile birlikte minibüsten indirilen Filiz Yıldırımkaya’nın yaptığı suç duyurusu üzerine açılan davanın ilk duruşması Yalova 2. Sulh Ceza Mahkemesinde görüldü.

Filiz Yıldırımkaya ve eşi Mehmet Fazıl Yıldırımkaya’nın da katıldığı duruşmada söz alan ve "ayrımcılık yapmakla" suçlanan minibüs sürücüsü R.A, art niyetinin olmadığını ileri sürerek, şunları söyledi: "Ben minibüs şoförüyüm. 7 dakikada bir kalkıyoruz. Bayan geldiği zaman benim 20 saniyem vardı. Bu süreyi geçirdiğimi zaman uydudan araç takip sistemiyle aracım izleniyor ve ceza yiyorum. Ben bayanı tanımam. Engelli çocuğu olduğunu bilmiyorum. Arkadaki arabaya geçmesini söyledim. Çünkü yolcu kapasitem doluydu.

Art niyetim yoktur. Art niyetim olsa arkada bekleyen araç da oğlumun aracıydı.

Ona da almamasını söylerdim. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatımı istiyorum." Davacı Filiz Yıldırımkaya ise ifadesinde yaşadığı olayı, şöyle anlattı: "Olay tarihinde ben sanığın kullandığı minibüse bindim. Yanımda özürlü kızım vardı. Ücretimi ödemek istedim. Kabul etmedi. Çocuğumun özürlü olduğunu ve bebek arabasının kapanmadığını söyledim. Hatta kapanmadığını gösterdim. Arabada yer olduğu halde bebek arabası olduğu için ayakta dikildim. Bana inmem gerektiğini söyledi. İnmek zorunda kaldım. Bu nedenle sanıktan şikayetçiyim." -

TANIK: "ÖZÜRLÜ ÇOCUĞUN İNDİRİLMESİNİ İSTEDİ"-

Olayın yaşandığı gün minibüste bulunan ve tanık olarak dinlenen Mahmur Zerger, Filiz Yıldırımkaya ve çocuğunun kendisinden sonra minibüse bindiğini belirterek, şunları kaydetti: "Sanık, özürlü çocuğun indirilmesini istedi. Yaptığının yanlış olduğunu söyleyerek ikaz ettim. Çocuğun ’hepimizin çocuğu olduğunu’ söyledim. Sanık, ’Bu parayı benimle mi kazandı? Beğenmiyorsanız siz de inin’ dedi. Verdiğim ücretimi talep ettim ve minibüsten indim. Zaten hanımefendi ve çocuğu benden önce minibüsten indirilmişti." Mahkeme heyeti, sanık R.A’ya sabit görülen "ayrımcılık" suçu nedeniyle 180 gün adlı para cezası verdi. Cezada indirim yaparak 150 güne indiren mahkeme, sanığı toplam 3 bin lira para cezasına çarptırdı.

Dava sonrasında Yeni Yaşam Engelliler Derneğinde bir basın toplantısı düzenleyen Filiz Yıldırımkara, tazminat davası da açacağını söyledi.

Spastik Engelliler Federasyonu Genel Sekreteri ve Türkiye Sakatlar Konfederasyonu Yönetim Kurulu üyesi Murat Arslanhan, bu davanın herkese örnek olması gerektiğini ifade etti.

Ceren Yıldırımkaya’nın avukatı Kadir Çalışkan, davayla ilgili şunları söyledi: "Küçük Ceren’in özürlü olarak maruz kaldığı ayrımcılığın kendisi ve kendisi gibi tüm engellilerin yaşamaması için Yalova Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığımız şikayet, sonuç getirmiştir. Sırf özürlü olduğu için Yalova’dan Çiftlikköy’e gitmek amacıyla toplu taşıma aracına annesi ile bindikten sonra dolmuştan indirilen küçük kızımızın uğradığı ayrımcılık cezasız kalmamıştır." -OLAY- Yalova’nın Çiftlikköy ilçesinde oturan Filiz Yıldırımkaya, 19 Haziran 2010’da, doğuştan zihinsel ve ortopedik engeli nedeniyle bebek arabasına mahkum yaşayan 6 yaşındaki kızıyla birlikte minibüse binmişti.

Çiftlikköy’den bindikleri minibüsten fazla "yer kapladığı" gerekçesiyle zorla indirildiğini iddia eden engelli annesi Filiz Yıldırımkaya, şoför hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Old 21-03-2011, 14:59   #503
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan TMK.m.713/2 'de Anayasa Mahkemesinin İptal Kararı

2009/58 Esas
Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
22.11.2001 günlü, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 713. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “… yirmi yıl önce ölmüş …” ibaresinin iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemi.


Alıntı:
- 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 713. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan;
a- “… yirmi yıl önce ölmüş …” ibaresine ilişkin esas incelemenin, ibarede yer alan “… ölmüş …” sözcüğü ile sınırlı olarak yapılmasına,
b- “… ölmüş …” sözcüğünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
c- 4721 sayılı Kanun’un 713. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “… ölmüş …” sözcüğünün iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan iptal edilen sözcükten sonra yer alan “… ya da …” sözcüğünün de, 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrası gereğince İPTALİNE,
OYBİRLİĞİYLE,

- İptal edilen “… ölmüş …” sözcüğünün YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, OYBİRLİĞİYLE,
Anayasa Mahkemesince 17/03/2011 tarihinde karar verilmiştir. Gerekçeli karar henüz yayımlanmamıştır.
Old 24-03-2011, 22:52   #504
hakkaniyet_

 
Varsayılan Noterler, mirasçılık belgesi verilmesi işlemlerini de yapabilecek

Yargı sürecinin hızlandırılmasını amaçlayan tasarı TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. Tasarı, birçok fiili, hapis cezası konusu olmaktan çıkarıyor.

Tasarı yasalaşırsa, hapis cezası gerektiren pek çok unsur, para cezası konusu olacak. Pasaport Kanunu'nda yapılan değişiklikle, yurt dışına pasaportsuz çıkan ya da Türkiye'ye pasaportsuz giren vatandaşlar ile yabancılara hapis cezası verilmeyecek; bin liradan 3 bin liraya kadar idari para cezası uygulanacak. Ormanlardan ağaç kesenlere verilen hapis cezası kalkacak, yerine para cezası verilecek.

Teklif, noterlerin terk eden eşin ortak konuta davet edilme işlemini yerine getirmesini de öngörüyor.

Noterler, mirasçılık belgesi verilmesi işlemlerini de yapabilecek.

Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında, tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmayan ancak kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında ise denetimli serbestlik tedbirine karar verilebilecek. Bu karar, yargılamanın durdurulmasına ilişkin sonuçları doğuracak.
Old 24-03-2011, 22:57   #505
tiryakim

 
Olumlu Memura kıdem ücreti müjdesi

KİT'lerde çalışan memurun kıdem ücretlerinin ödenmesinde yaşadığı sorunlar çözüldü. Memur, bir kıdem yılı içerisinde 200 ila 300 TL arasında bir kazanım elde etmeye hak kazandı.

Kamu İktisadi Teşebbüsleri'nde (KİT) çalışan memurun kıdem ücretlerinin ödenmesinde yaşadığı sorunlar çözüldü. Memur, bir kıdem yılı içerisinde 200 ila 300 TL arasında bir kazanım elde etmeye hak kazandı.
Türk Enerji-Sen'in başvurusu üzerine Eti Maden İşletmeleri, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel Müdürlüğü, Türkiye Şeker Fabrikaları, EÜAŞ, TEİAŞ ve TEDAŞ gibi KİT'lerde kıdem ücretlerinde yaşanan sorunlar giderildi. Başvuruyu değerlendiren Devlet Personel Başkanlığı kıdem ücretinin artması için memuriyette yılın bitirilmesine gerek olmadığını belirtti.
Türk Enerji-Sen'den yapılan açıklamada, Devlet Personel Başkanlığı'nın memuriyette geçen hizmet süresinin 6. yılından itibaren kıdem ücreti ödenmesi gerektiğine, 10 yılını tamamlamış bir memurun 11. hizmet yılına başlamış olmasının kıdem ücreti alması için yeterli olduğuna dikkat çekildi. Devlet Personel Başkanlığı, memurun hizmet yıllarının 6. yılında temel ücretlerinin yüzde 2'si, 11. yıllarında yüzde 3'ü, 15. yıllarında yüzde 4'ü ve 21. yıllarında yüzde 5'i oranında kıdem ücreti alabileceklerini belirtti.
Böylelikle memurlara memuriyetlerinin 6, 11, 15 ve 21. yılında kıdem ücreti ödenmemesi sorunu da ortadan kalktı.

-"KURUMLAR MEMURLARI MAĞDUR ETMEYE SON VERMELİ"-

Yaptıkları başvuru ile çalışanların yaşadığı biri kaybın önüne geçtiklerini ifade eden Türk Enerji-Sen Genel Başkanı Celal Karapınar "Memurlar söz konusu yıllarda Eti Maden İşletmeleri, MKEK Genel Müdürlüğü, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş Genel Müdürlüğü, EÜAŞ, TEİAŞ ve TEDAŞ ve gibi benzeri KİT'lerde kıdem ücretinden mahrum bırakılıyorlardı. Biz bunun haksızlık olduğunu Devlet Personel Başkanlığı'nın başvurumuz sonucunda verdiği kararla tescillemiş olduk. Kurumlar memurları bu konuda mağdur etmeye artık son vermelidirler" dedi.(ANKA)
(BRŞ/ÖMR)
Old 24-03-2011, 23:02   #506
tiryakim

 
Varsayılan Kredi kartı faiz oranları düştü

Merkez Bankası kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami faiz oranları ile aylık azami gecikme faizi oranlarını düşürdü. 1 Nisan'dan itibaren TL cinsinden kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranını yüzde 2.26'dan yüzde 2.12'ye çeken Merkez Bankası, dolar cinsinden işlemlerde aylık azami faiz oranını yüzde 2.02'den yüzde 1.70'e, euro cinsinden işlemlerde yüzde 1.90'dan yüzde 1.64'e indirdi.

Merkez Bankası kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami faiz ile gecikme faiz oranlarını düşürdü. 1 Nisan'dan itibaren TL cinsinden kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranını yüzde 2.26'dan yüzde 2.12'ye çeken Merkez Bankası, dolar cinsinden işlemler de aylık azami faiz oranını yüzde 2.02'den yüzde 1.70'e, euro için yüzde 1.90'dan yüzde 1.64'e indirdi. Merkez Bankası aylık azami gecikme faizi oranını ise TL cinsi kredi kartı işlemlerinde yüzde 2.62'ye, dolar cinsinden işlemlerde yüzde 2.20'ye, euro cinsinden işlemlerde yüzde 2.14'e çekti.

Merkez Bankası'nın, Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkında Tebliğ'de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ'i Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre aylık azami akdi faiz oranı, Türk lirası için yüzde 2.12, ABD doları için yüzde 1.70 ve euro için yüzde 1.64 olarak belirlendi. Aylık azami gecikme faizi oranı ise Türk lirası için yüzde 2.62, ABD doları için yüzde 2.20 ve euro için yüzde 2.14 olarak uygulanacak. Tebliğ 1 Nisan'dan itibaren yürürlüğe girecek.(ANKA)
Old 24-03-2011, 23:03   #507
tiryakim

 
Olumlu 4/C iptal başvurusu AYM gündeminde

Anayasa Mahkemesi, 40 bine yakın 657 sayılı Yasa'nın 4/C maddesine göre çalışan sözleşmeli personelin merakla beklediği davayı, 30 Mart Çarşamba günü yapacağı toplantı gündemine aldı.

Anayasa Mahkemesi, 40 bine yakın 657 sayılı Yasa'nın 4/C maddesine göre çalışan sözleşmeli personelin merakla beklediği davayı, 30 Mart Çarşamba günü yapacağı toplantı gündemine aldı.

ANKA'nın edindiği bilgiye göre, Kamu Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAKSEN) tarafından 4/C'li sendika üyesi adına Danıştay'a açılan davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 18 Mart 2011 tarihinde 657 sayılı Yasanın 4/C maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvuru kararı almıştı. Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz yıl Mayıs ayında yaptığı ilk incelemede iptal isteminin esastan görüşülmesine karar verdi. İptal başvurusunun incelemesini tamamlayan Anayasa Mahkemesi Raportörü 657 sayılı Yasanın 4/C maddesinin Anayasaya aykırı olmadığı görüşünü vermişti.

HAKSEN'den alınan bilgiye göre Anayasa Mahkemesinin 4/C iptal başvurusunu 30 Mart 2011 tarihinde yapacağı toplantı gündemine aldığı belirlendi.

HAKSEN Genel Başkanı Ayhan Çivi, 2011 yılında 44 bin 4/C kadrosunun tahsis edildiğini belirterek, "Binlerce 4/C'linin 30 Mart günü gözü ve kulağı yüksek mahkemede olacak. İnsanlar, ülkemizdeki çalışma yaşamını son derece olumsuz etkileyen, kamuda kölelik düzenini yaygınlaştıran 4/C uygulamasının iptalini bekliyor" dedi.(ANKA)
Old 27-03-2011, 13:58   #508
tiryakim

 
Olumlu ALO 170 mobbing ihbar hattı kuruldu

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 'ALO 170' ihbar hattında mobbing (psikolojik taciz) mağdurlarına destek vermek için çalışma psikoloğu istihdam edecek.

Bakanlık, iş yerlerinde çalışanlara yönelik mobbing olaylarının önlenmesi amacıyla yayımlanan Başbakanlık Genelgesi doğrultusunda bir dizi önlemi hayata geçirecek. Çalışma hayatı ve sosyal güvenlik hakkında her türlü soru, öneri, eleştiri, ihbar, şikayet, başvuru ve talepleri, etkin ve hızlı bir biçimde çözüme kavuşturabilmek amacıyla kurulan Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezinin “ALO 170” hattından mobbing mağdurlarına da hizmet verilecek.

Merkezin 7 gün 24 saat aranabilen hattıyla, çağrılara hemen cevap üretilemediği durumlarda anında ilgili kurum ve kuruluşlarla iletişime geçilerek en geç 72 saat içinde taleplere cevap veriliyor. Genelge hükümleri çerçevesinde, mobbinge uğrayanlara destek sunulması ve şikayetlerin değerlendirilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezine personel takviyesi yapılacak.

Merkezde gelecek ay bir çalışma psikologunu görevlendirilecek daha sonra bu sayı ihtiyaca göre artırılacak. Merkeze iletilen şikayetler kısa sürede sonuçlandırılacak. Uzmanlar, mobbingle karşı karşıya kalan mağdurların, maruz kaldıkları olayları not etmelerini, yaşananlara ilişkin şahit bulmalarını ve mobbing uygulayan kişilerle açık açık konuşulmasını öneriyor. Bu tür olaylara ilişkin deneyimler, mağdurların mobbing yapanlara “şikayetçi olacaklarını bildirmeleri” halinde tacizlerin davranışlarına son verdiklerini ortaya koyuyor.
Mobbing mağdurları ise yaşadıkları karşısında en çok tacizde bulunanlarla açık açık konuşmayı, ilerleyen aşamalarda ise doktor desteği almayı seçiyor.

HAPİS CEZASI DA VAR, TACİZCİYE EĞİTİM DE VAR
Mobbingle mücadele konusunda bir çok ülkede çeşitli tedbirler uygulanıyor. Belçika'da mobbing şikayetleriyle ilgili işçi temsilcileriyle anlaşılarak profesyonel bir danışmanın görevlendirilmesi, iş yerinde önleyici mekanizmaların geliştirilmesi, iş yerinde konuyla ilgili yazılı bir örgütsel niyetin ilanının yapılması, şikayet mekanizmasının oluşturulması, mağdurlara sosyal destek sağlanması, tacizi gerçekleştiren kişinin hukuksal yaptırımlarla cezalandırılması ve eğitime tabi tutulması gibi mücadele yöntemleri uygulanıyor.

Finlandiya'da cinsel taciz, şiddet tehdidi ve psikolojik taciz gibi konular mesleki sağlık kapsamında değerlendiriliyor. Bu konularda hem işverenlere hem işçilere bazı sorumluluklar yükleniyor. Ayrıca psikolojik tacizle mücadelede özellikle işçi ve işveren arasındaki işbirliğine dikkat çekiliyor. Hollanda'da iş yerinde cinsel taciz, psikolojik taciz ve şiddete karşı koruma sorumluluğu işverende bulunuyor. Bu düzenleme cinsel taciz, psikolojik taciz, ırkçılık ve şiddeti kapsayan istenmeyen her türlü davranışı kapsıyor.

Fransa'da iş yerindeki psikolojik tacizin engellenmesi için işverenlere yeni sorumluluklar yüklendi. Bu kapsamda, mağduriyeti ve tacizi önlemek için yeni koruma ve önleyici mekanizmalar öneriliyor. Ayrıca psikolojik tacizde bulunanlara ve gerçek dışı bir şekilde mağdur olduklarını beyan edenlere para cezası öngörülüyor. Bu konuda ispat yükü tacizciyle yükleniyor. Ceza Kanununda ise mobbing failine 1 yıla kadar hapis ve 15 bin avro para cezasına hükmedilebiliyor. Sendikalar, kamu ve özel sektörde yaşanan psikolojik taciz olaylarının önlenmesinde taraf olabiliyor. Fransa'da konuyla ilgili kamuoyu ilgisini çekmek için acil telefon hatları ve mağdurlara yardım programları bulunuyor.

ERKEN EMEKLİLİK GEREKÇESİ
İngiltere'de şiddet tanımı, psikolojik şiddeti de içerecek şekilde genişletildi. Söz konusu tanım, psikolojik taciz konusuna temel dayanak oluşturuyor. Psikolojik tacize maruz kalan işçinin işten istifa etmesi “haklı nedenlerle fesih” sonucunu doğruyor. İngiltere'de konuyla ilgili olarak taciz hattı kuran sendikaların yanında, bölgesel destek ağı oluşturan sendikalar bulunuyor. Ayrıca bazı sendikalar psikolojik taciz danışmanı görevlendiriyor. Bazı yerel yönetimler de konuya ilişkin özel politikalar geliştiriyor.

İsveç'de işletme komitelerinin psikolojik tacizin önlenmesi için gerekli tedbirleri alma yükümlüğü, işverenlerin psikolojik tacizi engelleyecek şekilde işin ve iş ortamının düzenlenmesi, psikolojik taciz mağdurlarının rehabilitasyonu ve iş yerinde psikolojik tacizle mücadele politikalarının geliştirilmesi sorumluluğu bulunuyor. Almanya'da psikolojik tacizin neden olduğu zararlar meslek hastalığı olarak değerlendiriliyor. Mobbing mağdurları erken emekliliklerini isteyebiliyor, iş görmekten kaçınma hakkından yararlanabiliyor, iş akdini haklı nedenle feshedebiliyor.

Mağdurlar için yardım ve destekte bulunmak amacıyla merkezler bulunuyor, işçi sendikaları tarafından telefon hattı oluşturuluyor. Ayrıca kamuya bağlı yerel sağlık kuruluşları psikolojik tacizin yol açtığı zararların teşhisi ve tedavisi ile ilgileniyor ve psikolojik taciz mağdurlarına danışman hizmeti veriyor. İşverene ise mobbing uygulayan kişinin iş sözleşmesini feshetme imkanı tanınıyor.

İtalya'da işçinin fiziksel bütünlüğünün ve sağlığının korunmaması, işçiye iş tanımında yer alan mesleki niteliklerinin altında nitelikler gerektiren işlerin verilmesi gibi sebepler psikolojik taciz olarak değerlendiriliyor. İtalya'daki işçi konfederasyonlarından biri resmi internet sitesinde psikolojik taciz ile ilgili ayrı bir bölüm oluşturarak üyelerinin ve tüm çalışanların konu ile ilgili bilgilendirilmesi, psikolojik taciz olaylarının internet aracılığıyla rapor edilmesi ve mağdurları arasında dayanışmanın sağlanması için çaba harcıyor. Japonya'da çağrı merkezi üzerinden mobbing mağdurlarına destek veriliyor.
Old 28-03-2011, 10:41   #509
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan İlginç ve takdir edilesi bir girişim!

79 günlük bebeğe ‘hukuki’ ameliyat
28 Mart 2011

Doğum sonrası kafasında su toplanan henüz 79 günlük bir bebek, mahkeme kararıyla ameliyat edilecek. Ameliyat sonrası bebeklerinin sakat kalmasından korkan ailenin karşı çıkmasına rağmen, doktorların “Ya olur, ya ölür” itirazı üzerine açılan davaya bakan mahkeme, bebek için ‘sağlık tedbiri kararı’ aldı. Böylece ameliyatın yolu açıldı.

ADANA’da doğum sonrası beyin kanamasına bağlı kafasında su toplanan ve ailesi karşı çıktığı için ameliyata alınamayan 79 günlük bebek, mahkeme kararıyla ameliyat edilecek. Şanlıurfa’da öğretmenlik yapan H.Ç. ve H.Ç. çiftinin, Balcalı Hastanesi’nde 8 Ocak’ta 6.5 aylık olarak doğan oğulları A.Ç., kuvöze konuldu. Neonatoloji Bölümü’nde yapılan tetkiklerde, bebeğe, ’beyin kanamasına bağlı başında su toplaması’ teşhisi konulup, yaşaması için bu suyun ameliyatla alınmasına karar verildi.

‘Ya sakat kalırsa’

Ailesi ise, “Ameliyat olduğunda çocuğumuz sakat kalır” gerekçesiyle operasyona izni vermeyip, bebeklerinin kendilerine teslim edilmesini istedi. Ancak doktorlar durumu kritik olan bebeği vermedi ve hastane yönetimi, Sosyal Hizmetler Müdürlüğü aracılığıyla konuyu yargıya taşıdı. Adana Çocuk Mahkemesi de, bebek için ’sağlık tedbiri’ kararı aldı. Mahkeme kararında, “Küçüğün ameliyat olmazsa öleceği belirtildiğinden hakkında Çocuk Koruma Kanunu uyarınca sağlık tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir” denildi.

Savcıdan takipsizlik

Bu kararla, çocuğun ameliyat edilmesinin de yolu açılmış oldu. Ailenin kararı temyiz etmemesi halinde, önümüzdeki günlerde bebek, mahkeme kararı ile ameliyat edilecek. Bu arada H.Ç.’nin, halen kuvözdeki bebeklerini kendilerine vermemeleri nedeniyle hastane yetkilileri hakkında ’görevi kötüye kullanma’ suçundan yaptığı suç duyurusuyla ilgili olarak da Cumhuriyet Savcısı ’takipsizlik’ kararı verdi.

Yasa ne diyor?

5395 Sayılı Çocukları Koruma Kanunu’nun 5. maddesi şöyle: “Koruyucu ve destekleyici tedbirler; çocuğun öncelikle kendi aile ortamında korunmasını sağlamaya yönelik danışmanlık, eğitim, bakım, sağlık ve barınma konularında alınacak tedbirlerdir. Bunlardan; sağlık tedbiri, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması ve tedavisi için gerekli geçici veya sürekli tıbbi bakım ve rehabilitasyonuna, bağımlılık yapan maddeleri kullananların tedavilerinin yapılmasına yönelik tedbirdir.”
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kaynak:www.hurriyet.com.tr
Old 02-04-2011, 11:40   #510
Av.Barış

 
Varsayılan

Zararlı gıda listesi ‘kişiye özel’ açıklandı

Bursalı bir avukat, hukuk mücadelesiyle Tarım Bakanlığı’nın sağlığa zararlı üretim yaptığını belirlediği firmaların listesini aldı. Avukat, listede tanınmış markaların olduğunu söylüyor

Bursalı avukat Erol Çiçek, Tarım Bakanlığı’nın 2009’da yaptığı gıda denetimi sonuçlarına ulaşmak için başlattığı hukuk mücadelesini kazandı. Tarım Bakanlığı, denetimlerde, sağlığa zararlı üretim yaptığı belirlenen firmaların ve ürünlerinin yer aldığı 24 sayfalık listeyi Çiçek’e, yayınlanmamak şartıyla ‘kişiye özel’ kaydı ile verdi.
Orhangazi’de yaşayan Erol Çiçek, Tarım Bakanlığı’nın 2009’daki gıda denetimlerine ilişkin haberlerin basında yer alması üzerine, ‘Bilgi edinme hakkı’ çerçevesinde, ürünleri sağlığa zararlı çıkan firmaların isimleri ve ürünlerinin listesinin kendisine verilmesini istedi.

‘Halk sağlığı ticari sır olmaz’
Bakanlık 2 Ağustos 2010’da Çiçek’e verdiği yanıtta, ‘Yasal çerçevede gıda denetimi yapılan firmaların teşhir edilmesine ilişkin bakanlığın yetkisinin bulunmadığını, mahkeme kararı olmaksızın firma isimlerinin ilan edilmesinin mümkün olmadığını’ dile getirdi.
Çiçek, meslektaşı olan kardeşi Öznur Çiçek Bildik aracılığıyla bakanlık aleyhine, Ankara 6’ncı İdare Mahkemesi’nde, bakanlık işleminin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı. Dava dilekçesinde, bakanlığın bilgileri açıklamama kararının sağlıklı yaşam hakkını olumsuz etkilediği kaydedildi. 6’ncı İdare Mahkemesi, 15 Aralık 2010 tarihli yürütmeyi durdurma kararında, halk sağlığını ilgilendiren hususların ticari sır olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, davacının başvurusunun reddinin mevzuata uygun olmadığı ifade edildi.
Bakanlık, sağlığa zararlı ürünler ve üretici firmalar listesini Çiçek’e ‘kişiye özel’ olarak gönderdi. Bakanlık bu yaklaşımı ise ‘Kanun ve yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde erişilen bilgi ve belgeler erişimi sağlayan kurum ve kuruluştan izin alınmaksızın yayınlanamaz’ hükmü ile açıkladı.





Rakıda metil alkol, domateste zirai ilaç
Kırmızı pul ve toz biberde aflatoksin ve sudan boyası, sıvı yağlarda poli aromatik hidrokarbonlar - Benzo(a) pirene rastlandığını belirten Çiçek, “Bir ünlü firmanın çok reklamı yapılan bir yağı da burada yer almış. İki margarinde benzoik ve sorbik asit bulunmuş. Tuzda potasyum iyodat tespit edilmiş. Alkollü içkilerde, piyasada tanınmış bir firmanın rakılarında metil alkol tespit edilmiş. Armut, çilek, domates, elma, erik, ıspanak, kabak, kavun ve yoğun olarak biber, hıyar ve domateslerde zirai ilaç kalıntısı rastlanmış” dedi.
Bal ve pekmez analiz sonuçlarında da kötü örneklerin çok olduğunu anlatan Çiçek, “Kurutulmuş meyvelerde kükürt dioksit, fındık, kuru incir, antepfıstığı, lokum ve helvada aflatoksin çıkmış” diye konuştu.



24 sayfalık listede ünlü firmalar var
Kendisine 24 sayfalık bir liste gönderildiğini açıklayan Erol Çiçek, kriterlere uygunluk açısından, 81 İl Tarım Müdürlüğü tarafından gıda denetiminde numunelerin araştırıldığını açıkladı.
Beyaz peynir ve dondurmada mikrobiyolojik analizin olumsuz çıktığını anlatan Çiçek, bunlar arasında ünlü firmaların da yer aldığını kaydetti. Yoğurt, peynir ve tereyağında bitkisel yağlara rastlandığını ifade eden Çiçek, yoğurtta, mikroorganizma sayısında olumsuz çıkan ünlü bir firma olduğunu açıkladı.

Kırmızı ette domuz!
Raporda kırmızı ette, domuz ve tek tırnaklı hayvan etine rastlandığını söyleyen Çiçek, “Ünlü firmaların sucuk ve köftelerinde, olmaması gerektiği halde kanatlı etine rastlanmış. Ünlü firmaların kanatlı hayvan etlerinde mikroorganizma tespit edilmiş. Boya miktarı açısından olumsuz şeker ve şekerleme çeşitleri mevcut” diye konuştu.


Bu listeleri neden açıklamazlar hiç anlamıyorum. adamlar insan sağlığına ne kadar zararlı ürün varsa kullanıyormuş. bilmek bizim de hakkımız...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08296490 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.