Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Avukatın arkasında duramayan "BARO" (İZMİR BAROSU)

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-10-2012, 04:24   #31
kazimdeniz

 
Varsayılan

Haklısınız ancak kendi tuttuğunuz zabıtla pek bir sonuç alamazsınız tanıklarınız da olması lazım benzer bir olay 2011 Nisanında İstanbul Sultanahmet Adliyesinde benim de başıma geldi ilgili asliye ceza hakimini şikayet ettim ama şikayetimi HSYK; hakim art niyet taşımamaktadır diyerek reddetti.
Old 31-10-2012, 12:40   #32
SAFİNAZ

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım Av. Selim Balku, aktardığınız bilgi ve yaptığınız çağrı için teşekkür ediyorum.

İzmir Barosu Avukat Hakları Merkezinin Avukat Dayanışma Grubuna 2006 yılında katıldım, avukat olarak meslektaşlarının yanında bir Baro görmek istediğim için bu çalışmada yer aldım. ( Hangi grupta yer aldığımın hiçbir önemi olmadığı gibi, yönetimde olmadığımdan oy kaygım da yoktur. )

Forumda açıklama yapmamın sebebi, Sayın meslektaşım Av. Süleyman Karadağ’ ın anlatımlarındaki eksikliği gidermekti. Zira meslektaşımın talebi üzerine İzmir Barosu Avukat Hakları Merkezince ( Avukat Dayanışma Grubundan ) görevlendirildim. Meslektaşım, 25.09.2012 tarihli saatinde yapılmayan duruşması ile ilgili anılı tutanağı ekleyeceği bir yazılı talep dilekçesini Baro’ ya ilettiği takdirde gereğinin yapılacağını düşünüyorum.

İzmir Barosu Avukat Hakları Merkezince, Avukat arkadaşların haklı taleplerine yanıt verilmediğine dair düşüncelere ise katılmıyorum. Saygılarımla, herkese iyi çalışmalar dilerim.
Old 08-11-2012, 00:27   #33
av.mahmut dikmen

 
Varsayılan Avukatın arkasında duramayan baro tanımlamasına yanıt;

Değerli Meslektaşlarım,
İzmir Barosu üyesi değerlimeslektaşım Süleyman KARADAĞ’ın “avukatın arkasında duramayan baro” tanımlaması ve bu tanımlama üzerineyapılan yorumlar nedeniyle birkaç söz etmem gerektiği düşüncesiyle siteye üyeoldum ve size bu satırları yazıyorum.
Ben olayın gerçekleştiği tarihitibarıyla Avukat Hakları Merkezi sorumlu Yönetim Kurulu üyesi olarak görevyapmaktaydım.
Bir sabah İzmir Barosu AvukatHakları Merkezi’nden sorumlu hukukçu personelimiz aradı.
“Bir meslektaşımızın ,………… mahkemeninhakiminin henüz gelmediğini ,bu durumuntutanak altına alınmasını istediğini” belirtti.
Saate baktım saat:08.45 idi.
“Daha erken,saat 9’u geçsinbakalım, mümkünse saat 09.30,hatta 10.oo’a doğru tutanak tutulabilirse daha iyiolur,basit bir mazeretle savuşturulamasın” dedim.
“Meslektaşımız şu an tutanaktutulması konusunda ısrarlı” dedi.
“Saat:9.oo’dan önce tutanaktutamayız.Eğer meslektaşımız bu konuda ısrarlıysa tutanağını kendisi tutacak,haklıykenhaksız duruma düşmeyelim” dedim.
Bu kararın kendisine iletilmesini ve saat 9.oo’dan sonra tutanak tutulmatalebi varsa gereğinin yapılmasını istedim.
Sorduğumda “Meslektaşımızın birdaha aramadığını” söylediler.
Daha sonra meslektaşımızı, AdliyeBaro birimindeki Başkanlık odasındadiğer YK üyesi arkadaşlarımla konuşurken gördüm.Arkadaşlarım böyle bir şeyinolmaması gerektiğini ve araştıracaklarını söylüyorlardı ki ben geldim.
Konu nedir dedim,böyle böyledediler.Süleyman bey’i ilk kez oradagördüm,kendisine “Süleyman Bey arkadaşlara hangi saatte tutanak tutulmasınıistediğinizi de söylediniz mi” diye sordum.
“Ama mesai saat:8.30 başlıyor”dedi. “Onlar benim mesleki mazeretimi kabul etmedi,savcılığa şikayet ettiler”dedi.
Ben, ” siz özel olarak mıuğraşıyorsunuz” diye sordum.
“Evet” dedi. “Ben her sabah omahkemeye gidip tutanak tutacağım” dedi.
Ben de “yaşadığınız sorunu keşke bizedoğru dürüst anlatsaydınız, anladığım kadarıyla siz bu konuyukişiselleştirmişsiniz” dedim.
“Evet,öyle”dedi.
AHM’deki hukukçu personelimiziaradım, “tutanak konusunda SüleymanBey’e yardımcı olun” dedim.
Olan biten budur.
Değerli meslektaşlarım,
Biz avukatlar, yargılamafaaliyetinin birer parçasıyız,hakim ve savcılar da öyle. Hepimiz zaman zaman helehele büyük şehirlerde duruşmalara geç kalabiliyoruz. 10-15 dakika beklemeyen bir meslektaşımız veya hakim olduğunda sinirlerimizi kontroletmekte zorluk çekiyoruz.
Biz avukatlar için geçerli olanbu durum, hakim ve savcılar için de söz konusu olabilir.
Süleyman Bey’in, mahkemece mazeretininkabul edilmeyip, savcılık şikayeti yapılması elbette ki çok çirkin bir davranış.
Süleyman Bey’in sabahsaat:08.45’de tutanak tutulması ısrarı elbette ki yanlış bir davranış değil,ama sonraki süreçte yani şikayet halinde, baronun ve avukatın haklılığınırahatlıkla ifade edileceği bir argüman da değil.
Öncelikle yaptığımız işlemlerde haklılığımızıntartışmasız olmasına özen gösterdik.
Bu konudaki hassasiyetimizin birnedeni de önceki yıllarda yaşadığımız kötübir deneyimdi.
Süleyman Bey, henüz genç birmeslektaşımız.2000-2002 yıllarında adliyede yaşananları bilmez.
Olay hatırladığım kadarıyla şöylegelişir;
Tespit talebiyle nöbetçimahkemeye giden meslektaşımız hakimin olmadığını görür.Tespit talebi olduğuiçin meslektaşımız bir an önce işini yapmak ister,hakimin nerede olduğuna dair dekalemden sağlıklı bir bilgi verilmez.Meslektaşımız da o dönem Acil MüdahaleGrubu adıyla çalışan dayanışma grubundan yardım ister ve durum tutanak altınaalınır.Saat sorunu olan bir durum da yoktur ortada, açıkça hakim yoktur.
Ardından bütün hakimler toplanıparalarında karar alır, oda kapılarına bundan böyle hiçbir avukatlagörüşmeyeceklerine dair yazılar yazarlar. Sonra öğrenilir ki nöbetçi hakim,kemoterapi görmektedir. Bütün hakimler, insani olarak anlayış gösterilmesigereken böyle bir durumda avukatların tutanak tutma çabasına açıkça tepki göstermişlerdi.
Bu olumsuz deneyimin yaşanmasıhepimizin empatiye ihtiyacı olduğunu gösterdi.
AHM olarak Süleyman Bey’in istediğisaat itibarıyla ( ki saatin 08.45 olduğunu tekrar hatırlatayım) tutanak tutmakkonusunda çok hevesli olmamamızın nedeni, bahsettiğim haklılık zeminininyitirilmemesi idi. Yani Süleyman Bey’in sözünü ettiği “hakiminhaklarını savunan baro” olmakla bir ilgisi yoktu.
Ama bu şartlarda bu durumun anlaşılmasını beklemek de Süleyman Bey’e haksızlık olabilir.
Süleyman Bey,sadece yaşadığı vealgıladığı biçimiyle “Avukatın Arkasında Duramayan Baro ” yakıştırmasını uygungörmüş İzmir Barosuna.
Sadece şu kadarını söyleyeyim;
Birlikte görev yaptığım başkanımızSema PEKDAŞ ve tüm YK üyesiarkadaşlarımla birlikte tüm meslektaşlarımıza ayrımsız hukuki destek verdik,hiçolmadığı kadar Avukat Dayanışmasını hayata geçirdik. İlçe,ilçe,kurum kurumorganizasyon gerçekleştirdik.
Konunun bu halegetirilmesi,sorunun kendisinden çok sanıyorumseçim sürecine girmiş olmamızla ilgili.
Değerli meslektaşımız SüleymanKaradağ “bu yönetimin aleyhine sonuna kadarçalışacağım.” ifadesiyle bu amacını ortaya koymuş zaten.
Meslektaşımızın niyeti veya kim olduğu,bizzat şahsım ve İzmir barosuyönetimi bakımından önemli olmadı.Gereken her zaman yapıldı.
Süleyman Bey’e bu vesile ile sesleneyim;
Görev sürem doldu.Avukat HaklarıMerkezinden,bundan böyle başka bir meslektaşım sorumlu olacak. Ama ben bumerkezde yine emek vermeye devam edeceğim.
Eğer bu iş öyle değil böyleyapılır diyorsanız, AHM’nde aktif çalışmaya ve komisyon toplantılarına katılmanızıbekliyorum.
Göreveçağrıldığınızda işim var,şehir dışındayım demezsiniz umarım.
Çünkü AHM olarak avukatlarüzerine yaptığımız anket çalışmasında,meslektaşlarımızın en çok meslekidayanışmanın yetersiz olduğu konusunda yakınmasına belirtilmesine rağmen,ikiyılda halen Avukat Dayanışma Grubunda ismini yazdıran avukat sayısı 100’übulmuyor.Bu da ayrı bir sorun.
Bu listeyi de çoğunlukla birsorun yaşayıp,baroyu yanında bulan meslektaşlarımızla oluşturabildik.
Süleyman Bey’in de AHM hukukçupersonelinin teklifi üzerine adının dayanışma grubuna yazılmasına onay verdiğini biliyorum.
Benim bu süreçte çıkardığım netsonuç şudur;
“Evet bir sorun yaşadığımda baroyu yanımda göreyim,ama bir meslektaşındayanışmaya ihtiyacı olduğunda bu ben olmayayım.”
Neyse,konuşulacak çok sorunumuz var,keşketüm sorunlarımızın kaynağı bir baro yöneticisinin (şahsımın) bir meslektaşı, onunistediği biçimiyle anlamadığı için yaşanmışolsun.Çözümü kolay.
Son olarak bir cümleyle;
İddiaya dayanarak forumsayfasında olumsuz değerlendirmelerde bulunan meslektaşlarıma “savunma” olmadandoğru yargıya varılamayacağını hatırlatmak isterim.
Daha iyi nedenlerle yazışmaküzere Süleyman Bey’e ve tüm meslektaşlarıma saygılarımı sunarım.
Av.Mahmut DİKMEN
Old 08-11-2012, 09:06   #34
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.mahmut dikmen
İ“avukatın arkasında duramayan baro” tanımlaması ve bu tanımlama üzerine yapılan yorumlar nedeniyle birkaç söz etmem gerektiği düşüncesiyle siteye üye oldum ve size bu satırları yazıyorum.
Konu dışına çıkma pahasına, ben de memnuniyetimi ve teşekkürlerimi ifade etme gereği duydum.

Şimdiye kadar sitemizde barolar ve barolar birliği hakkında, haklı veya haksız, pek çok eleştiri mesajı yayınlandı. Bu mesajlara ilgili barolar veya barolar birliğinin ilgilileri tarafından yanıt verilmemişti.

Sorunların yanıtlarla oluşacak iletişim ortamında çözüleceği düşüncesiyle, bu yanıtı nedeniyle Sayın Av.Mahmut Dikmen'e memnuniyetimi ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Alıntı:
siteye üye oldum ve size bu satırları yazıyorum.

Öte yandan, baronun yönetim kurulunda görev alan ve Avukat Hakları Merkezi sorumluluğunu yüklenen Sayın Av.Mahmut Dikmen'in Türk Hukuk Sitesine henüz daha şimdi üye olması beni hayrete düşürdü. Yine de "zararın neresinden dönülse kârdır" tesellisi sevindirici. Darısı sitemize hâlâ üye olmayan diğer baro yöneticilerinin başına... (Bu arada, baro yönetimini iletişim kurmaya zorlamayan avukatların ilgisizliği de tartışılmalı.)

Avukatlarla iletişim kurmadan da baro yönetilebilir ama iletişim kurulursa daha iyi yönetilir.

Saygılarımla
Old 08-11-2012, 12:20   #35
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.mahmut dikmen
Son olarak bir cümleyle;
İddiaya dayanarak forumsayfasında olumsuz değerlendirmelerde bulunan meslektaşlarıma “savunma” olmadandoğru yargıya varılamayacağını hatırlatmak isterim.
Av.Mahmut DİKMEN

Forum konusu olayda, hedef gösterilerek isim telakki edilmesi noktasında, yargıya varılması kimsenin haddi olmasa gerek...

Ancak konu baro ismi verilmeden sorulmuş, paylaşılmış veya dertleşilmiş olsaydı, foruma daha olumlu katkılar sağlaacaktı.

Elbette THS herkese açık ve isteyen cevap hakkını kullanabilir ancak ya Sayın Dikmen veya çalışma arkadaşları bu konudan bihaber olup cevap verme nezakatinde bulunmasaydı, zan devam etmeyecek miydi? Unutulmamalıdır ki sitede yazılan iddialar, söylemler, "herkes" tarafından 10 yıl sonra dahi okunabiliyor. Meslektaşlarımın beyanlarına nezaret eden THS yönetimi bana göre bu hususta hata yapmıştır. Bu hususta ki eleştirilerimi tekrar ettiğimden beni mazur görmelerini rica ediyorum...

Kimin haklı, kimin haksız tartışması cüretini göstermeden diyebilirim ki, Avukat Hakları Merkezine henüz üye olabildim. Çalışmaları raporlar halinde okudum, O an farkettim ki Sayın Dikmen gibi diğer üye meslektaşlarım hiçbir kar, ücret, itibar almadan ziyadesiyle avukat meslektaşlarımın yanında durmuşlar. Üstelik mahkeme hakimleri ve savcılar nezdinde aralarının bozulduğunu bile bile... Bu hususta teşekkür kifayet etmeyecektir.

Saygılar...
Old 08-11-2012, 12:54   #36
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
...İddiaya dayanarak forum sayfasında olumsuz değerlendirmelerde bulunan meslektaşlarıma “savunma” olmadan doğru yargıya varılamayacağını hatırlatmak isterim.
Daha iyi nedenlerle yazışmak üzere Süleyman Bey’e ve tüm meslektaşlarıma saygılarımı sunarım.
Av.Mahmut DİKMEN
Sayın Av. Mahmut DİKMEN;

Öncelikle, avukat hakları kapsamında yapmış olduğunuz özverili çalışmalar, konuya gösterdiğiniz hassasiyet ve yapılan yorumlara ilişkin değerlendirmede bulunmak için THS'ye üye olmanız nedeniyle kendi adıma teşekkür ederim.

Yazdıklarınızdan alıntıladığım kısımdan da anlaşılacağı üzere yargısız infaz yapmakla eleştirdiğiniz üyelerden biriyim. Yargıya varırken konunun muhatabı olan tarafı da dinlemek gerektiği konusundaki yaklaşımınıza katılıyorum ancak konu başlığını açan meslektaşımızın beyanlarını, "avukat, mesleğini icra ederken maruz kaldığı sorunlardan dolayı meslektaşlarını eleştirdiği noktada yalan ve çarpıtmadan uzak durur" mantığı ve hüsnüniyetiyle "beyanı esas alan" bir bakış açısıyla ele almış, yine AHM'den meslektaşımızın konuyla ilgili bilgi mahiyetindeki katılımı ile ortaya çıkan çelişkili durumun aydınlatılmasını da rica etmiştim.

Esasen yaptığım, "bir baro böyle bir yaklaşım sergilemişse meslektaşının yanında yer almamıştır" şeklinde sesli düşünmekti. Konu, tutanak tutulması talep edilen saatin tutanak için uygun olup olmadığı noktasında düğümlenmiş görünüyor ki buradaki takdirinizi yapmışsınız. Şimdi söz sırası yine Sayın KARADAĞ'dadır ve konu, kim haklı kim haksız ya da kim makul davranıyor kim davranmıyor noktasında objektif ve titizlikle ele alınması gereken değerlendirmelere muhtaçtır.

Saygılarımla..
Old 08-11-2012, 13:23   #37
Av.Suleyman.Karadag

 
Varsayılan

Mahmut Bey; olay tam olarak anlattığınız gibi gerçekleşmedi. Ben burada önemli noktalarını düzeltmek isterim. Belki siz bu konuda yanlış bilgilendirildiniz fakat olay şu şekilde cereyan etmiştir;

Ben mahkeme kalemine gittiğimde saat: 08:45'di. Mübaşire hakimin kaçta geleceğini sorduğumda "bugün duruşması yok 9:30-10:00'dan aşağı gelmez" cevabını aldıktan sonra AHM'ni aradım durumu ilettim tutanak tutmak istediğimi bu konu ile ilgili görevlendirme yapılırsa tutanağın da zaten 09:00'dan sonra tutulabileceğini, çünkü mesektaşımın kaleme gelmesinin de belli bir zaman alacağını söyledim. AHM'de görevli arkadaş "ben yönetimden birisiyle görüşüp size döneceğim" dedi. Telefon görüşmesi sonlandı. Tam 15 dakika geri dönüş yapılması için bekledim ARAYAN OLMAYINCA BEN 2. KEZ TELEFON AÇTIM. Geri dönmediniz sanırım yardımcı olmayacaksınız deyince arkadaş yönetimden birisiyle görüştüğünü ve bu konuda yardımcı olunamyacağını söyledi ve görüşmemiz sona erdi. Görüşme bittiğinde saat:09:05'di ve Ben tutanağı tek başıma saat: 09:10'da tuttum ve Adalet Komisyanu'na teslim ettim.

-Yani sizin söylediğiniz gibi 1 kez aramadım. 2 kez görüştüm ve 2. görüşmem saat 09:00'dan sonra oldu. "09:00'ı geçerse yardımcı olun dediğinizi söylüyorsunuz ama benim 2. görüşmem zaten 09:00'dan sonra gerçekleşti. Görevlendirmenin yapılması ve avukat arkadaşın kaleme gelmesi ve tutanağın tutulması sırasında geçece sürelerle birlikte saat:09:30'u bulacaktı. Bununla ilgili telefonumda arama kayıtları halen duruyor. Özkan Bey'e de telefonumdan arama kayıtlarını saati ile birlikte göstermiştim. Eğer AHM'ye yapılan başvurular kayıt altına alınabiliyorsa bu kayıtların da incelenmesini kabul ediyor, olay anlattığım gibi olmadıysa herkesin önünde sizden özür dilemeyi taahhüt ediyorum.


-Ayrıca konu ile ilgili yazılı bir başvurum da oldu. Mazeretimin kabul edilmediğini ve Cumhuriyet Savcılığı2na şikayet edildiğimi hem yazılı hem de sözlü olarak size ve Baro Yönetimine bildirdim. Siz bana "bu hakimle ilgili çok fazla şikayet geliyor ama yazılı olarak sizden başka kimse başvurmadı" dediniz mi? Dediyseniz benim başvurum sonrası konuyu tatlıya bağlamak yada sizin bildiğiniz bir yöntemle çözmek için herhangi bir girişimde bulundunuz mu? Mesela ilgili hakimle görüştünüz mü? Bana açılan soruşturma ile ilgili herhangi bir yardımda bulundunuz mu?
---------------------------

"ikiyılda halen Avukat Dayanışma Grubunda ismini yazdıran avukat sayısı 100’übulmuyor.Bu da ayrı bir sorun.
Bu listeyi de çoğunlukla birsorun yaşayıp,baroyu yanında bulan meslektaşlarımızla oluşturabildik.

Süleyman Bey’in de AHM hukukçupersonelinin teklifi üzerine adının dayanışma grubuna yazılmasına onay verdiğini biliyorum."

Yukarıdaki cümleyi sizden alıntıladım ve baroyu yanında bulamadığım halde sizin de söylediğiniz gibi dayanışma gurubuna dahil olduğumu belirtmek isterim. Sanırım "hepsi" yerine çoğunlukla" kelimesini kullanmanızın tek sebebi benim istisnai durumum...
Old 08-11-2012, 13:27   #38
Av.Suleyman.Karadag

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Forum konusu olayda, hedef gösterilerek isim telakki edilmesi noktasında, yargıya varılması kimsenin haddi olmasa gerek...

Ancak konu baro ismi verilmeden sorulmuş, paylaşılmış veya dertleşilmiş olsaydı, foruma daha olumlu katkılar sağlaacaktı.

Elbette THS herkese açık ve isteyen cevap hakkını kullanabilir ancak ya Sayın Dikmen veya çalışma arkadaşları bu konudan bihaber olup cevap verme nezakatinde bulunmasaydı, zan devam etmeyecek miydi? Unutulmamalıdır ki sitede yazılan iddialar, söylemler, "herkes" tarafından 10 yıl sonra dahi okunabiliyor. Meslektaşlarımın beyanlarına nezaret eden THS yönetimi bana göre bu hususta hata yapmıştır. Bu hususta ki eleştirilerimi tekrar ettiğimden beni mazur görmelerini rica ediyorum...

Kimin haklı, kimin haksız tartışması cüretini göstermeden diyebilirim ki, Avukat Hakları Merkezine henüz üye olabildim. Çalışmaları raporlar halinde okudum, O an farkettim ki Sayın Dikmen gibi diğer üye meslektaşlarım hiçbir kar, ücret, itibar almadan ziyadesiyle avukat meslektaşlarımın yanında durmuşlar. Üstelik mahkeme hakimleri ve savcılar nezdinde aralarının bozulduğunu bile bile... Bu hususta teşekkür kifayet etmeyecektir.

Saygılar...

Sayın Meslektaşım üzülerek görüyorum ki siz de eleştirdiğiniz tutumu sergiliyor ve Sayın Dikmen ve arkadaşlarının açıklamalarını peşinen doğru kabul ediyorsunuz.

Size tutanağın bir suretini ulaştırabilir orada saatin kaç yazdığını gösterebilirim.

Yine bir önceki mesajımda teklif ettiğim gibi eğer AHM ile yapılan telefon görüşmeleri kayıt altına alınabiliyorsa bu görüşmelerin dinlenmesine muvafakat ettiğimi ve anlattığım gibi değilse herkesin önünde özür dileyeceğimi beyan ederim.
Old 08-11-2012, 13:41   #39
Av.Suleyman.Karadag

 
Varsayılan

Bu arada kullandığım GSM operatöründen Avukat Hakları Merkezi ile yaptığım görüşmenin tam saati ve adedini buldum. isteyene mail ile bu detayların resmini gönderebilirim. Önce 08:48:20'de aramış ve 37 saniye görüşmüşüm.

2. aramamı ise 09:00:02'de yapmış ve 163 saniye görüşmüşüm. Yani olay Mahmut Bey'e söylendiği gibi gelişmemiştir...
Old 08-11-2012, 13:45   #40
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suleyman.Karadag
Sayın Meslektaşım üzülerek görüyorum ki siz de eleştirdiğiniz tutumu sergiliyor ve Sayın Dikmen ve arkadaşlarının açıklamalarını peşinen doğru kabul ediyorsunuz.

Size tutanağın bir suretini ulaştırabilir orada saatin kaç yazdığını gösterebilirim.

Yine bir önceki mesajımda teklif ettiğim gibi eğer AHM ile yapılan telefon görüşmeleri kayıt altına alınabiliyorsa bu görüşmelerin dinlenmesine muvafakat ettiğimi ve anlattığım gibi değilse herkesin önünde özür dileyeceğimi beyan ederim.

Sayın meslektaşım ne sizin söylemlerinizi, ne de Sayın Dikmen'in söylemlerini yargılamadım ve yargılamıyorum. Doğruluğunu veya yanlışlığını tespit etme cüretimin olmadığını da belirttim. Hatta daha önce ki mesajımda da kimin haklı, kimin haksız olduğunu tartışmasına girmemeye özen gösterdiğimi dikkat etmiş olmalısınız. Bu kanıya nereden vardığınızı da açıkçası anlayamadım.

Benim eleştirdiğim tek husus şudur; bir kurum ya da bir şahıs hakkında ithamlarda bulunurken, isim belirtilmesi ve hedef gösterilmesidir. Misal sizin THS üyesi olmadığınızı varsayarak, bir forum konusunda "Av. Süleyman KARADAĞ'a, duruşma saatine 5 dakika geç kalacağımı belirtmeme rağmen beni beklemedi, ben de bundan sonra kimseyi beklemeyeceğim" şeklinde sizin ismini zikrederek konuyu THS'DE tartışmaya açsam ne hissederdiniz?

Kaldı ki eleştirilerimin çoğunu da size değil, bu tartışmaya mahal verdiği için site yönetimine iletmiştim. Zira bizlerin kişileri değil olguları tartıştığımızı varsayıyorum.


Saygılar...

Ek yazı: Sayın Mahmut DİKMEN ile hiç tanışmadığımı ve ismini de ilk olarak AHM raporlarında farkettiğimi belirtmek isterim.
Old 08-11-2012, 14:17   #41
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
eleştirilerimin çoğunu da size değil, bu tartışmaya mahal verdiği için site yönetimine iletmiştim. Zira bizlerin kişileri değil olguları tartıştığımızı varsayıyorum.
Konu dışına çıkma pahasına, konunu yer aldığı Hukuk Sohbetleri alanının yöneticilerinden biri olmakla sizi yanıtsız bırakmamak için yazıyorum.
Alıntı:
Ancak konu baro ismi verilmeden sorulmuş, paylaşılmış veya dertleşilmiş olsaydı, foruma daha olumlu katkılar sağlayacaktı.
Alıntı:
Meslektaşlarımın beyanlarına nezaret eden THS yönetimi bana göre bu hususta hata yapmıştır.
Baronun adı verilmeseydi bile mesaj sahibi avukatın hangi baroya kayıtlı olduğu belli olduğundan bu karartma işe yaramayacaktı. Site yönetimi işe yaramayan işlem yapmamakta kararlıdır.

Mesaj sahibi meslektaşımız ilk 21 mesajında kişilerden söz etmemiştir. 22.mesajında ise isim vermesinin geçerli bir nedeni bulunmaktadır. Mesaj sahibi meslektaşımız daha önceki ifadelerini yalanlayan bir üyeye kanıt gösterme gereği duyduğu için başvurduğu yöneticiyi ve başvurusuna tanık olan meslektaşlarının adını yazmıştır. Kanıtların başka türlü ifade edilmesi mümkün değildir.

Bu nedenle site yönetiminin pişmanlığı bulunmamaktadır.

Bir örnek vermek istiyorum: Siz site yönetimini bu tartışmaya mahal verdiği için kusurlu bulduğunuzu, mesajınızda isim vermeden yazdınız. Lakin, Hukuk Sohbetleri alanının yöneticilerin adı ilgili alanda yazılıdır. Sizin isim vermeden yazmanız işe yaramadı.

Saygılarımla
Old 08-11-2012, 14:20   #42
Admin

 
Varsayılan

Sayın Av.Selim Balku
Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Benim eleştirdiğim tek husus şudur; bir kurum ya da bir şahıs hakkında ithamlarda bulunurken, isim belirtilmesi ve hedef gösterilmesidir. Misal sizin THS üyesi olmadığınızı varsayarak, bir forum konusunda "Av. Süleyman KARADAĞ'a, duruşma saatine 5 dakika geç kalacağımı belirtmeme rağmen beni beklemedi, ben de bundan sonra kimseyi beklemeyeceğim" şeklinde sizin ismini zikrederek konuyu THS'DE tartışmaya açsam ne hissederdiniz?
Örnek verdiğiniz konuyu THS'de tartışmaya açamazdınız, zira forum kurallarımızın 9.maddesine aykırı olurdu.

Bu konuya özgü olarak ise forum yönetimimizin bu maddeyi bazı kurum/kuruluşlar için daha esnek yorumladığını size daha önce özel olarak arz etmiştim. Evet biz THS'de kurum, kuruluş ya da kişileri tartışmaya sıcak bakmıyoruz, burada amacımız olayı tartışmak olmalı. Ancak bu forum kuralımızı bir hukuk sitesinde bir hukukçunun bağlı bulunduğu baroyu, baro yönetimini, TBB'yi, Adalet Bakanınını, TBMM'yi eleştirmesine engel olacak şekilde de yorumlamıyoruz. Bir meslektaşımız sitemizde barosuyla ilgili olumlu görüşlerini paylaştığı gibi, eleştirilerini de paylaşabilmeli. Bu görüşlere karşı da elbette eleştirilen dilerse yanıt hakkını kullanabilir (veya övgü varsa teşekkür edebilir), bu yanıtlara da kapımız açık. Nitekim gerek Sn.av.mahmut dikmen, gerekse Sn.AV. SERAP OĞUZ kendi görüşlerini ve bakış açılarını konuya eklemiştir, konuyu açan üyemiz kadar, onların görüşleri için de müteşekkiriz.

Neticede THS olarak burada herhangi bir ihtilafı çözen merci durumda değiliz, bu konularda amacımız da tarafları yargılamak, doğruyu bulmak ve hatta sorunu çözmek dahi değil. Tek işlevimiz hukukçuların meslek hayatlarıyla ilgili her konuyu diğer meslektaşlarıyla paylaştığı bir forum platformu olmak. Bu bağlamda bu konu da konuyu açan meslektaşımızın duygularının ve düşüncelerinin paylaşımı olarak değerlendirilmeli ve bir hukuk sitesinde bir avukatın barosuyla ilgili bu duygularını paylaşımına da (siz katılmasanız dahi) saygı duyulmalıdır diye düşünüyorum.

Yine daha önce özel olarak arz ettiğimiz üzere forum yönetimimizin forum kurallarını bu şekilde yorumlamasını da elbette siz eleştirebilirsiniz ancak bunun yeri bu konunun içi değil, Site ve Forum Yöneticileri ile iletişim alanıdır (forum kuralları madde 6). Konuyu herkese açık tartışmak istiyorsanız, bu alanda açtığınız konu içinde bu isteğinizi belirtirseniz, açtığınız konuyu "Site Hakkında" alanımıza taşıyarak orada tüm üyelerin katılımıyla da konuşabiliriz. Ancak o tartışmanın yeri bu başlığın altı değildir. O nedenle bu başlıkta sadece başlık konusu hakkında görüş yazılmasını bir kez daha rica ediyorum. Eğer öyle yapmazsak gördüğünüz gibi konular dağılıyor.

Ps. Mesajımı yazmaya başladığımda Sn.Konyalı'nın mesajı henüz yazılmamıştı, o nedenle forum yönetimi adına cevap vermek istedim. Mükerrer yanıt için özür dileriz.
Old 08-11-2012, 15:18   #43
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Değerli yöneticilerim, site kuralları gereği, size cevap veremiyorum, zira ne yazarsam yazayım kuralı ihlal etmiş olacağım ve konunun dışına çıkmış olacağım. Ancak izin verildiği takdirde cevap verebileceğimi bildiririm.


Sayın Karadağ ve Sayın Dikmen, TBB Meslek Kuralları madde 26: Hiçbir avukat, bir meslektaşının mesleki tutum ve davranışları hakkındaki düşüncelerini kamuoyuna açıklayamaz. Bu yoldaki şikayetlerin merci’i yalnız barolardır.

Bu maddeyi hatırlatmakla umarım kural ihlali yapmamış, iş bu yazım da silinmemiştir.

Saygılar...
Old 08-11-2012, 16:56   #44
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.mahmut dikmen
Değerli Meslektaşlarım,
İzmir Barosu üyesi değerlimeslektaşım Süleyman KARADAĞ’ın “avukatın arkasında duramayan baro” tanımlaması ve bu tanımlama üzerineyapılan yorumlar nedeniyle birkaç söz etmem gerektiği düşüncesiyle siteye üyeoldum ve size bu satırları yazıyorum.
Ben olayın gerçekleştiği tarihitibarıyla Avukat Hakları Merkezi sorumlu Yönetim Kurulu üyesi olarak görevyapmaktaydım.
Bir sabah İzmir Barosu AvukatHakları Merkezi’nden sorumlu hukukçu personelimiz aradı.
“Bir meslektaşımızın ,………… mahkemeninhakiminin henüz gelmediğini ,bu durumuntutanak altına alınmasını istediğini” belirtti.
Saate baktım saat:08.45 idi.
“Daha erken,saat 9’u geçsinbakalım, mümkünse saat 09.30,hatta 10.oo’a doğru tutanak tutulabilirse daha iyiolur,basit bir mazeretle savuşturulamasın” dedim.
“Meslektaşımız şu an tutanaktutulması konusunda ısrarlı” dedi.
“Saat:9.oo’dan önce tutanaktutamayız.Eğer meslektaşımız bu konuda ısrarlıysa tutanağını kendisi tutacak,haklıykenhaksız duruma düşmeyelim” dedim.
Bu kararın kendisine iletilmesini ve saat 9.oo’dan sonra tutanak tutulmatalebi varsa gereğinin yapılmasını istedim.
Sorduğumda “Meslektaşımızın birdaha aramadığını” söylediler.
Daha sonra meslektaşımızı, AdliyeBaro birimindeki Başkanlık odasındadiğer YK üyesi arkadaşlarımla konuşurken gördüm.Arkadaşlarım böyle bir şeyinolmaması gerektiğini ve araştıracaklarını söylüyorlardı ki ben geldim.
Konu nedir dedim,böyle böyledediler.Süleyman bey’i ilk kez oradagördüm,kendisine “Süleyman Bey arkadaşlara hangi saatte tutanak tutulmasınıistediğinizi de söylediniz mi” diye sordum.
“Ama mesai saat:8.30 başlıyor”dedi. “Onlar benim mesleki mazeretimi kabul etmedi,savcılığa şikayet ettiler”dedi.
Ben, ” siz özel olarak mıuğraşıyorsunuz” diye sordum.
“Evet” dedi. “Ben her sabah omahkemeye gidip tutanak tutacağım” dedi.
Ben de “yaşadığınız sorunu keşke bizedoğru dürüst anlatsaydınız, anladığım kadarıyla siz bu konuyukişiselleştirmişsiniz” dedim.
“Evet,öyle”dedi.
AHM’deki hukukçu personelimiziaradım, “tutanak konusunda SüleymanBey’e yardımcı olun” dedim.
Olan biten budur.
Değerli meslektaşlarım,
Biz avukatlar, yargılamafaaliyetinin birer parçasıyız,hakim ve savcılar da öyle. Hepimiz zaman zaman helehele büyük şehirlerde duruşmalara geç kalabiliyoruz. 10-15 dakika beklemeyen bir meslektaşımız veya hakim olduğunda sinirlerimizi kontroletmekte zorluk çekiyoruz.
Biz avukatlar için geçerli olanbu durum, hakim ve savcılar için de söz konusu olabilir.
Süleyman Bey’in, mahkemece mazeretininkabul edilmeyip, savcılık şikayeti yapılması elbette ki çok çirkin bir davranış.
Süleyman Bey’in sabahsaat:08.45’de tutanak tutulması ısrarı elbette ki yanlış bir davranış değil,ama sonraki süreçte yani şikayet halinde, baronun ve avukatın haklılığınırahatlıkla ifade edileceği bir argüman da değil.
Öncelikle yaptığımız işlemlerde haklılığımızıntartışmasız olmasına özen gösterdik.
Bu konudaki hassasiyetimizin birnedeni de önceki yıllarda yaşadığımız kötübir deneyimdi.
Süleyman Bey, henüz genç birmeslektaşımız.2000-2002 yıllarında adliyede yaşananları bilmez.
Olay hatırladığım kadarıyla şöylegelişir;
Tespit talebiyle nöbetçimahkemeye giden meslektaşımız hakimin olmadığını görür.Tespit talebi olduğuiçin meslektaşımız bir an önce işini yapmak ister,hakimin nerede olduğuna dair dekalemden sağlıklı bir bilgi verilmez.Meslektaşımız da o dönem Acil MüdahaleGrubu adıyla çalışan dayanışma grubundan yardım ister ve durum tutanak altınaalınır.Saat sorunu olan bir durum da yoktur ortada, açıkça hakim yoktur.
Ardından bütün hakimler toplanıparalarında karar alır, oda kapılarına bundan böyle hiçbir avukatlagörüşmeyeceklerine dair yazılar yazarlar. Sonra öğrenilir ki nöbetçi hakim,kemoterapi görmektedir. Bütün hakimler, insani olarak anlayış gösterilmesigereken böyle bir durumda avukatların tutanak tutma çabasına açıkça tepki göstermişlerdi.
Bu olumsuz deneyimin yaşanmasıhepimizin empatiye ihtiyacı olduğunu gösterdi.
AHM olarak Süleyman Bey’in istediğisaat itibarıyla ( ki saatin 08.45 olduğunu tekrar hatırlatayım) tutanak tutmakkonusunda çok hevesli olmamamızın nedeni, bahsettiğim haklılık zeminininyitirilmemesi idi. Yani Süleyman Bey’in sözünü ettiği “hakiminhaklarını savunan baro” olmakla bir ilgisi yoktu.
Ama bu şartlarda bu durumun anlaşılmasını beklemek de Süleyman Bey’e haksızlık olabilir.
Süleyman Bey,sadece yaşadığı vealgıladığı biçimiyle “Avukatın Arkasında Duramayan Baro ” yakıştırmasını uygungörmüş İzmir Barosuna.
Sadece şu kadarını söyleyeyim;
Birlikte görev yaptığım başkanımızSema PEKDAŞ ve tüm YK üyesiarkadaşlarımla birlikte tüm meslektaşlarımıza ayrımsız hukuki destek verdik,hiçolmadığı kadar Avukat Dayanışmasını hayata geçirdik. İlçe,ilçe,kurum kurumorganizasyon gerçekleştirdik.
Konunun bu halegetirilmesi,sorunun kendisinden çok sanıyorumseçim sürecine girmiş olmamızla ilgili.
Değerli meslektaşımız SüleymanKaradağ “bu yönetimin aleyhine sonuna kadarçalışacağım.” ifadesiyle bu amacını ortaya koymuş zaten.
Meslektaşımızın niyeti veya kim olduğu,bizzat şahsım ve İzmir barosuyönetimi bakımından önemli olmadı.Gereken her zaman yapıldı.
Süleyman Bey’e bu vesile ile sesleneyim;
Görev sürem doldu.Avukat HaklarıMerkezinden,bundan böyle başka bir meslektaşım sorumlu olacak. Ama ben bumerkezde yine emek vermeye devam edeceğim.
Eğer bu iş öyle değil böyleyapılır diyorsanız, AHM’nde aktif çalışmaya ve komisyon toplantılarına katılmanızıbekliyorum.
Göreveçağrıldığınızda işim var,şehir dışındayım demezsiniz umarım.
Çünkü AHM olarak avukatlarüzerine yaptığımız anket çalışmasında,meslektaşlarımızın en çok meslekidayanışmanın yetersiz olduğu konusunda yakınmasına belirtilmesine rağmen,ikiyılda halen Avukat Dayanışma Grubunda ismini yazdıran avukat sayısı 100’übulmuyor.Bu da ayrı bir sorun.
Bu listeyi de çoğunlukla birsorun yaşayıp,baroyu yanında bulan meslektaşlarımızla oluşturabildik.
Süleyman Bey’in de AHM hukukçupersonelinin teklifi üzerine adının dayanışma grubuna yazılmasına onay verdiğini biliyorum.
Benim bu süreçte çıkardığım netsonuç şudur;
“Evet bir sorun yaşadığımda baroyu yanımda göreyim,ama bir meslektaşındayanışmaya ihtiyacı olduğunda bu ben olmayayım.”
Neyse,konuşulacak çok sorunumuz var,keşketüm sorunlarımızın kaynağı bir baro yöneticisinin (şahsımın) bir meslektaşı, onunistediği biçimiyle anlamadığı için yaşanmışolsun.Çözümü kolay.
Son olarak bir cümleyle;
İddiaya dayanarak forumsayfasında olumsuz değerlendirmelerde bulunan meslektaşlarıma “savunma” olmadandoğru yargıya varılamayacağını hatırlatmak isterim.
Daha iyi nedenlerle yazışmaküzere Süleyman Bey’e ve tüm meslektaşlarıma saygılarımı sunarım.
Av.Mahmut DİKMEN

Sayın Karadağ bu konuyu açtığında, mesajında kullandığı "Avukatın arkasında duramayan baro" ibaresini yadırgamıştım.

Ancak Sayın Dikmen tarafından yapılan yukarıdaki açıklamayı da yadırgadım.

Çünkü;

1- İletilen sorun: "Bir meslektaşımızın, ___ mahkemenin hakiminin henüz gelmediğini, bu durumun tutanak altına alınmasını istediğini...” şeklinde. Bunun üzerine saate bakılıyor ve 08.45 olduğu görülünce "Daha erken, saat 9’u geçsin bakalım, mümkünse saat 09.30, hatta 10.00’a doğru tutanak tutulabilirse daha iyi olur, basit bir mazeretle savuşturulamasın.” deniyor. Niye bekleniyor? Bunun yanıtı yok. Hatta "“Saat 09.00’dan önce tutanak tutamayız." diye karar veriliyor. Niye?
Tamam, diyelim ki beklendi; peki saat 9.30 - 10.00 olunca ne yapılıyor? Hiçbirşey. Hiçbirşey yapılmamasının gerekçesi ise, meslektaşın bir daha aramaması. E, o zaman Avukat Hakları Merkezi niye var? Meslektaş bir daha aramazsa sorun çözülmüş mu oluyor?
Yapılması gereken, meslektaşa akıl öğretmek değil, o tutanağın tutulmasına yardımcı olmaktı. Tutanak, suçlama değildir, şikayet dilekçesi değildir. Ne görülüyorsa, onun yazıldığı bir belgedir. Saat bahane edilerek tutanağın tutulmasında meslektaşa yardımcı olunmamasını yadırgıyorum, doğru bulmuyorum.

2- Açıklamada, sorunu ileten meslektaşla yapılan konuşmanın aktarıldığı kısım daha da yadırgatıcı:

- Süleyman Bey arkadaşlara hangi saatte tutanak tutulmasını istediğinizi de söylediniz mi?
- Ama mesai saat 08.30'da başlıyor.

Bunun üzerine meslektaşa sorulan soruya bakar mısınız?

- Siz özel olarak mı uğraşıyorsunuz?

Ve ayrıca:

- Anladığım kadarıyla siz bu konuyu kişiselleştirmişsiniz.

Oysa açıklamanın biraz alt kısmında bu soru ve söz ile çelişecek şekilde "Meslektaşımızın niyeti veya kim olduğu, bizzat şahsım ve İzmir Barosu yönetimi bakımından önemli olmadı. Gereken her zaman yapıldı." yazıyor.

3- Açıklamanın sonraki bölümünde meslektaşın sabah saat 08.45’de tutanak tutulmasını istemesi "elbette ki yanlış bir davranış değil" diye nitelenip, hemen ardından "ama"lar başlıyor. Açıklamanın bu bölümünde, eskiden yaşanmış bir sorun anlatılıyor ve hakkında tutanak tutulan hakimin kemoterapi gördüğü belirtilip, buradan "tutanağın gereksiz yere tutulduğu", "diğer hakimlerin tepkisine yol açıldığı" yönünde bir sonuca varılıyor. Oysa tedavi gören bir hakimin, bu tedaviye ilişkin rapor alması mümkündür. Sağlık sözkonusu olduğunda rapor alınmasına da kimsenin bir lafı olamaz. Ama izinli ya da raporlu olmayan bir hakimin de görevinin başında olması beklenir. Bunun "insani anlayış" ya da "empati" ile bir ilgisi yoktur. Açıklamada eskiden yaşanmış olaydan yanlış dersler çıkarılmaktadır. Meslektaşın talebi haklı ise o tutanak tutulmalıydı. Sonraki süreçte ne olacağı, meslektaşın isteminin haklılığı karşısında önemsizdir. Tutanak konusu hakim insani bir ihtiyaç nedeniyle o an orada değilse, olay şikayet konusu yapılmaz ve hatta meslektaş tarafından buna rağmen şikayet konusu yapılırsa da Baro'nun buna katılmama seçeneği vardır. Ama meslektaşın talebi sadece tutanak tutulması iken ve bu talebin de haklı olduğu belirtiliyorken, o tutanağın tutulmaması büyük bir çelişkidir.

Tüm bunlardan vardığım sonuç: Barolar, meslektaşların sorun yaşadığı durumlarda en azından "olanın tespiti" anlamındaki tutanağın tutulmasına yardımcı olmalıdırlar. Meslektaşın haklılığı, haksızlığı o an önemli değildir.
Old 08-11-2012, 17:13   #45
Av.Suleyman.Karadag

 
Varsayılan

Sayın Aladağ mesajınızda bahsettiğiniz bir noktaya tekrar açıklık getirmek isterim ki; ben Avukat Hakları Merkezini bir daha aradım ve saat 09:00'ı geçiyordu. Bunu ispat edebilecek durumdayım. Arama kayıtlarını isteyen herkese gönderebilirim...
Old 07-12-2012, 23:35   #46
avyusuf

 
Varsayılan

Sayin meslektasim benzer bir olay nedeni ile bende bir tutanak duzenledim benden baska tutanaga imza atacak meslektas bulamadim dayanisma hep sozde kaliyor maalesef yolunuz acik olsun kolay gelsin
Old 08-12-2012, 00:29   #47
Av.Emin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
Sayın Karadağ bu konuyu açtığında, mesajında kullandığı "Avukatın arkasında duramayan baro" ibaresini yadırgamıştım.

Ancak Sayın Dikmen tarafından yapılan yukarıdaki açıklamayı da yadırgadım.

Çünkü;

1- İletilen sorun: "Bir meslektaşımızın, ___ mahkemenin hakiminin henüz gelmediğini, bu durumun tutanak altına alınmasını istediğini...” şeklinde. Bunun üzerine saate bakılıyor ve 08.45 olduğu görülünce "Daha erken, saat 9’u geçsin bakalım, mümkünse saat 09.30, hatta 10.00’a doğru tutanak tutulabilirse daha iyi olur, basit bir mazeretle savuşturulamasın.” deniyor. Niye bekleniyor? Bunun yanıtı yok. Hatta "“Saat 09.00’dan önce tutanak tutamayız." diye karar veriliyor. Niye?
Tamam, diyelim ki beklendi; peki saat 9.30 - 10.00 olunca ne yapılıyor? Hiçbirşey. Hiçbirşey yapılmamasının gerekçesi ise, meslektaşın bir daha aramaması. E, o zaman Avukat Hakları Merkezi niye var? Meslektaş bir daha aramazsa sorun çözülmüş mu oluyor?
Yapılması gereken, meslektaşa akıl öğretmek değil, o tutanağın tutulmasına yardımcı olmaktı. Tutanak, suçlama değildir, şikayet dilekçesi değildir. Ne görülüyorsa, onun yazıldığı bir belgedir. Saat bahane edilerek tutanağın tutulmasında meslektaşa yardımcı olunmamasını yadırgıyorum, doğru bulmuyorum.

2- Açıklamada, sorunu ileten meslektaşla yapılan konuşmanın aktarıldığı kısım daha da yadırgatıcı:

- Süleyman Bey arkadaşlara hangi saatte tutanak tutulmasını istediğinizi de söylediniz mi?
- Ama mesai saat 08.30'da başlıyor.

Bunun üzerine meslektaşa sorulan soruya bakar mısınız?

- Siz özel olarak mı uğraşıyorsunuz?

Ve ayrıca:

- Anladığım kadarıyla siz bu konuyu kişiselleştirmişsiniz.

Oysa açıklamanın biraz alt kısmında bu soru ve söz ile çelişecek şekilde "Meslektaşımızın niyeti veya kim olduğu, bizzat şahsım ve İzmir Barosu yönetimi bakımından önemli olmadı. Gereken her zaman yapıldı." yazıyor.

3- Açıklamanın sonraki bölümünde meslektaşın sabah saat 08.45’de tutanak tutulmasını istemesi "elbette ki yanlış bir davranış değil" diye nitelenip, hemen ardından "ama"lar başlıyor. Açıklamanın bu bölümünde, eskiden yaşanmış bir sorun anlatılıyor ve hakkında tutanak tutulan hakimin kemoterapi gördüğü belirtilip, buradan "tutanağın gereksiz yere tutulduğu", "diğer hakimlerin tepkisine yol açıldığı" yönünde bir sonuca varılıyor. Oysa tedavi gören bir hakimin, bu tedaviye ilişkin rapor alması mümkündür. Sağlık sözkonusu olduğunda rapor alınmasına da kimsenin bir lafı olamaz. Ama izinli ya da raporlu olmayan bir hakimin de görevinin başında olması beklenir. Bunun "insani anlayış" ya da "empati" ile bir ilgisi yoktur. Açıklamada eskiden yaşanmış olaydan yanlış dersler çıkarılmaktadır. Meslektaşın talebi haklı ise o tutanak tutulmalıydı. Sonraki süreçte ne olacağı, meslektaşın isteminin haklılığı karşısında önemsizdir. Tutanak konusu hakim insani bir ihtiyaç nedeniyle o an orada değilse, olay şikayet konusu yapılmaz ve hatta meslektaş tarafından buna rağmen şikayet konusu yapılırsa da Baro'nun buna katılmama seçeneği vardır. Ama meslektaşın talebi sadece tutanak tutulması iken ve bu talebin de haklı olduğu belirtiliyorken, o tutanağın tutulmaması büyük bir çelişkidir.

Tüm bunlardan vardığım sonuç: Barolar, meslektaşların sorun yaşadığı durumlarda en azından "olanın tespiti" anlamındaki tutanağın tutulmasına yardımcı olmalıdırlar. Meslektaşın haklılığı, haksızlığı o an önemli değildir.


Sayın Meslektaşım Cengiz beyin beyanlarına katılmamak elde değil.

Sayın Dikmen'in yazdıklarını okuduğumda şaşırdım doğrusu. Bir meslektaşımız adliyede ya da yolda her nerede olursa olsun bir sorun yaşadığını ifade ediyorsa kayıtsız ve şartsız baronun avukat görevlendirmesi, mümkünse baro başkanının ya da kıdemli yönetim kurulu üyesinin söz konusu yere gitmesi gerekmektedir.

Meslek kuralları bunu gerektirdiği gibi, baroların varlığının sebebi dahi budur.

Peki olay yerinde ki meslektaş haksızsa( Süleyman beyi kast etmiyorum):

Tutanak tutulur, baro yönetimi değerlendirmesini yapar, üyesinin hatalı olduğuna kanaat getirirse, bu doğrultuda işlem yapar.

İstanbul Barosu tarafından yapılan uygulamadan bir kaç örnek;

-Avukatın ofisi aranacaksa mümkün olduğunda baro başkanı gitmektedir.
-Duruşmada muhtemel hukuksuzluklara karşı gözlemci avukat görevlendirilmektedir.
-Avukatlara yönelik fiili ya da sözlü saldırı halinde, soruşturma ya da kovuşturma aşamasında en az bir avukat görevlendirilmekte, davaya müdahil olunmakta, çoğunlukla yönetim kurulu üyelerinden biride davayı takip etmektedir.
-Avukat herhangi bir yerde emniyet-idare-adliye-banka tutanak tutulmasını istediği anda bölge avukatı görevlendirilmektedir.

......

Saygılarımla
Old 08-12-2012, 00:36   #48
Av.Emin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suleyman.Karadag
Sayın Aladağ mesajınızda bahsettiğiniz bir noktaya tekrar açıklık getirmek isterim ki; ben Avukat Hakları Merkezini bir daha aradım ve saat 09:00'ı geçiyordu. Bunu ispat edebilecek durumdayım. Arama kayıtlarını isteyen herkese gönderebilirim...

Sayın meslektaşım,

Öncelikle geçmiş olsun. Bana kalırsa hiç bir şeyi ispat etmenize gerek bulunmamaktadır. Baro yu arayıp yardım istediğiniz sabit olduğuna göre; hangi saatte aradığınızın ya da koşulların hiç bir önemi yoktur.

Baronuzun kayıtsız şartsız avukat görevlendirmesi gerekirdi.

Saygılarımla
Old 08-12-2012, 15:25   #49
Av.Suleyman.Karadag

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Emin
Sayın meslektaşım,

Öncelikle geçmiş olsun. Bana kalırsa hiç bir şeyi ispat etmenize gerek bulunmamaktadır. Baro yu arayıp yardım istediğiniz sabit olduğuna göre; hangi saatte aradığınızın ya da koşulların hiç bir önemi yoktur.

Baronuzun kayıtsız şartsız avukat görevlendirmesi gerekirdi.

Saygılarımla

Ben de sizin gibi düşünüyorum. Fakat Sn. Av. Mahmut Dikmen'in beni yalanlayan mesajı üzerine bu konuyu ispatlamaya hazır olduğumu belirttim. Halen ispatlamaya hazırım kendilerinden talep gelmesini bekliyorum.

Teşekkürler...
Old 08-12-2012, 19:51   #50
Gemici

 
Varsayılan

1. Olayın çıkış noktası:
Sayın Av.Suleyman.Karadag' başka bir duruşmadan dolayı İzmir adliyesindaki duruşmaya katılamıyacağını dilekçe ile bildirdiği halde şikayet edilmesi.
Alıntı:
Yazan Av.Suleyman.Karadag
Sayın meslektaşlarım size avukat yerine hakimin haklarını savunan baro yönetiminden bahsetmek istiyorum;

19.09.2012 günü hem İZmir adliyesinde hem de Menemen adliyesinde hemen hemen aynı saatlerde duruşmam olması sebebiyle İzmir adliyesindeki mahkemeye mazeret dilekçesi verdim ve Menemen adliyesinde katılacağım dosya numarası ile duruşma saatini de belirttim. Buna rağmen sayın hakim mazeretimi kabul etmeyerek " mazeretin reddine, yargılamanın uzamasına sebebiyet veren avukatın Cumhuriyet savcılığı'na şikayetine" şeklinde bir karar vermiş ve şikayet dilekçesini de savcılığa ulaştırmış.
Bu olayda baronun Sayın Av.Suleyman.Karadag'ın hakkını savunması ve o'nu desteklemesi gerekirdi. Destek verilmemiş. Neden destek verilmemiş sorusunun cevabı: Sayın Av.Suleyman.Karadag'ın baroya herhangi bir bildirimde bulunmayışı bildiğim kadarı ile.

2. Sayın Av.Suleyman.Karadag durumu baroya bildireceğine 21.09.2012 tarihinde mahkemeye gidip hakimin zamanında işe gelip gelmediğini kontrol etmiş ve saat 8:30 da mahkemede bulunması gereken hakimin, saat 8:45 veya 8:48 olduğu halde makamında bulunmadığını gözlemleyince baroyu arayıp tutanak tutulması gerektiğini bildirmiş. Buradaki tutanak tutma işleminin/isteminin (bir devlet memurunun işe geç veya erken gelişinin) ne derecede baronun görevi alanına girdiğini bilemiyeceğim. Bildiğim tek şey söz konusu hakim o gün bir veya iki saat geç gelmiş olsa bile, bir günlük bir gecikmenin hakimin görev anlayışı ve görevini ihmal ettiği konusunda bir kanıt olamıyacağı. Sayın Av.Suleyman.Karadag'ın Saat 09:15 olmasına rağmen gelmeyen hakimin ne zaman geleceğini sorduğumda halen kahvaltı yapmakta olan kalem personelinden ifadesinin de 'bir devlet dairesini kontrol ve şikayet' anlamında değerlendirilmesi gerekir düşüncesindeyim. Belirtmek gerekir ki devletten ve halktan alınan vergilerden maaşını alan devlet personelinin görevlerini hakkı ile ifa etmeleri her vatandaşı, bu arada her avukatı, ilgilendirir. Gerektiğinde vatandaş devlet memurlarını şikayet etmelidir ve edebilmelidir. Bu konuda teşebbüste bulunmak her vatandaşın kendi inisiyatifine kalmıştır. İlle de baro beni desteklesin, beni desteklemiyen baro 'Avukatın arkasında duramayan "BARO" (İZMİR BAROSU)'dur ifadesi bence kritiğin dozunu fazla kaçıran bir ifadedir.

3. Olayı belirttiğim gibi değerlendirince Sayın av.mahmut dikmen'e hak veriyorum. 'Hakim 15 dakika geç geldi, hadi tutanak tutalım' istemi, hakimin o gün neden geç geldiği bilinmeden ve devamlı olarak geç geldiği kanıtlanmadan tutanak konusu olmamalı. Duruşmaya katılmamak veya geç katılmak ve belirtilen bir mazareti kabul edip etmemek ile bir hakimin işe gelmemesi veya geç gelmesi, birbirinden ayrı değerlendirilmesi gereken konulardır.

4. Saat 8:30 da işe başlaması gereken hakimin, saat 8:45 veya 8:48 olduğu halde daha işe gelmedi gerekçesi ile şikayet edilmesinin gerekçesin anlamakta zorluk çekiyorum, aynı şekilde herhangi bir gerekçe göstermeden Saat 11:30'daki duruşmaya 12:50'de gitmeye de bir anlam veremiyorum.

5. Avukatlarla hakimler ve savcılar arasındaki ilişkinin, duruşmaların meslek kurallarına uygun bir şekilde yürütülmesi ve tarafların birbirilerine saygılı olmaları, savunma makamının yargının bir parçası olduğu gerçeğinin hakim ve savcılar tarafından kabul edilmesi gerçeği üzerinde kurulması gerekir. İlişkinin gerektiği şekilde kurulmasını sağlamak sadece kişilerin değil meslek örgütlerinin de görevidir. Bu anlamda baro avukatların haklarını savunmalıdır. Sayın Av.Suleyman.Karadag'ın hakimin mesai saatini kontrol etmesi eylemini baronun desteklemesi gereken bir eylem olarak değerlendiremiyorum.

Saygılarımla
Old 09-12-2012, 02:23   #51
Av.Emin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suleyman.Karadag
Ben de sizin gibi düşünüyorum. Fakat Sn. Av. Mahmut Dikmen'in beni yalanlayan mesajı üzerine bu konuyu ispatlamaya hazır olduğumu belirttim. Halen ispatlamaya hazırım kendilerinden talep gelmesini bekliyorum.

Teşekkürler...

Sayın meslektaşım,

THS ye üye olan bazı meslektaşlarım bilir ki ben bazen sehven forumları karıştırırım.

Fuzuli derki:

Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.

Atasözü der ki:

Davulun sesi uzaktan hoş gelir.

Ben sizin haklılığınız ya da haksızlığınız noktasında değerlendirme yapmayı doğru bulmuyorum.Ancak siz veya başka bir meslektaşımız mesleğini ifade ederken ya da meslek mensubu olması dolayısıyla ihtiyacı olduğu her durumda barosunun müdahale etmesi gerektiğini düşünüyorum.

uygulama örneği:http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=2807

Haklılık noktasına gelince bu sonra ki bir iştir. Baronun yönetimince verilecek karar doğrultusunda işlem yapılır.

Bazı meslektaşlarımı anlamakta güçlük çekiyorum. Baronuzu eleştirmenizde ne gibi bir sakınca var. Avukatın arkasında durmayan baro sözünde eleştiri sınırını aşan bir durum söz konusu değil. Kaldı ki baro adına bir diğer meslektaşımız cevap hakkını kullanmıştır.

Saygılarımla
Old 15-12-2012, 00:21   #52
eser_29

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Emin
Bazı meslektaşlarımı anlamakta güçlük çekiyorum. Baronuzu eleştirmenizde ne gibi bir sakınca var. Avukatın arkasında durmayan baro sözünde eleştiri sınırını aşan bir durum söz konusu değil. Kaldı ki baro adına bir diğer meslektaşımız cevap hakkını kullanmıştır.

Saygılarımla

Cıss, yasak ! Malum kutsal yerlerdir oralar. Onca kutsala karşı mücadele eden avukatlar tutup kendi kutsallarını mı taşlayacaklar? Yakışık alıyor mu hiç? Ben baromu arayıp 5.kattaki bir mahkeme kaleminden 4.kattaki bir mahkeme kalemine bir dosyayı 3 gündür indiremediğimi söylesem baro bana somut destek verecek mi? Ya da memurun iş yükünden değilde işgüzarlığından dolayı "bugün git haftaya gel" karşılığını verdiği an arasam sorunumu o gün çözebilecek miyiz ? Büyükşehirlerde icra dairelerinde yaşanan sıkıntıları adalet bakanlığı, komisyon veya baromuz bilmiyor mu?

Meslek namına nice mühim sorunlarımız var, hangi birine ciddiyetle çözüm aranıyor ?

AHM'ye üye avukat bulma zorluğu yaşanıyor ise yapın zorunlu üyeliği, herkes meslek dayanışması gereği dönüşümlü görevlendirilsin, bu hususta genel kuruldan yetki alın, olamaz mı? Avukatlığımıza halel mi gelir böylesi mecburi ama gerekli bir görevlendirmeden dolayı.

Baro yönetimi adına cevap veren meslektaşın bir tek çözüm önerisi var mı? Alakasız bir örnekten çıkarak "empati" demesinden başka? Avukat müvekkili ile, karşı taraf ile memur ile yeteri kadar empati yapmıyor ya sanki !
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Baro Değişikliği Halinde "Nakil Ücreti" Kabusu.... Av.Duygu Işık Behrem Hukuk Sohbetleri 94 21-05-2019 11:12
Stajyerin "Borçlu" Görüldüğü Baro ! eser_29 Hukuk Sohbetleri 1 24-11-2011 10:29
Ankara Barosu "Uzlaştırıcı Avukat Sicili" Av.Şamil Demir Hukuk Haberleri 16 08-05-2007 16:43
İstanbul Barosu "internet Ve Hukuk Etkinlikleri" Admin Adliye Duvarı 0 29-04-2002 22:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08392811 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.