Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Arsa Olarak Kiralanan Yere Bina Yapımı

Yanıt
Old 04-01-2011, 10:48   #1
üye20419

 
Varsayılan Arsa Olarak Kiralanan Yere Bina Yapımı

Merhaba,

Arsa olarak kiralanan yere müvekkil kiracı sıfatıyla üstü kapalı bir bina yapıyor. Bunun üzerine kiralayan, sözleşmeye aykırılık nedeniyle tahliye ve fuzuli işgal nedeniyle ecrimisil talebinde bulunuyor. Kiralayanın talebi üzerine atanan bilirkişi, raporunda binanın portatif malzemelerle yapıldığını söylüyor. Bu durumda taraflar arasında geçerli bir sözleşme varken, ecrimisil talebi yerinde midir? Portatif malzemelerle yapılan bina, fuzuli işgal kapsamına girer mi?
Old 04-01-2011, 11:11   #2
av aysen

 
Varsayılan

portatif malzemelerle yapılmış olması lehinize bir durum eğer gayrimenkulun aynına herhangi bir zarar gelmedi ise ve giderken söküp götürülebilecek bir mahiyette ise ecrimisil alamaz ve sözleşme devam eder kanısındayım...
Old 04-01-2011, 11:37   #3
üye20419

 
Varsayılan

İlginize teşekkürler,

Ecrimisil için bir zararı var olması gerektiğini düşünmüyorum, aksine bu bir haksız işgal tazminatıdır. İlgili konuda davacı, kiralanan yerin üzerine bina yapılmasından dolayı oluşan zararını değil, arsayı üzerinde bina ile kiraya vermiş olma ihtimalindeki kira bedelini istiyor.
Old 04-01-2011, 11:37   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan


Olay üçe ayrılmaktadır:

1- Sözleşmenin feshi ve tahliye: Davacı haklı görünüyor: Arsa olarak kiralanmış yer arsa olarak kullanılmalıdır. Bina olarak kullanmak sözleşmeye aykırılık oluşturur ve bu tahliye nedenidir.

2- Fuzuli işgal: Kiralanan zemindir. Zemin üstündeki bina, portatif de olsa, fuzuli işgal oluşturur. Yeryüzündeki mülkiyet gökyüzüne kadar uzanır.

3- Ecrimisil: Fuzuli işgalin varlığı kabul edlirse ecrimisil de kabul edilmelidir.

Önemli Not: Yukarıda yazdıklarım deneyim ve araştırma ürünü olmayıp, konuyu ancak yıldızlar kadar aydınlatmak amacıyla sunulmuştur.

Saygılarımla
Old 04-01-2011, 11:46   #5
üye20419

 
Varsayılan

Kiralanan -her ne kadar üzerinde artık üstü kapalı bir bina olsa da- arsa olarak kiraya verildiğinden BK'ya tabi olacaktır. Peki BK madde 266 burada uygulanamaz mı?

"Müstecir, mecuru ne halde tesellüm etmiş ise icarın hitamında o halde ve mahalli âdete tevfikan geri vermekle mükelleftir.”
Old 04-01-2011, 11:53   #6
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Elif Çağla Yazdıç
Peki BK madde 266 burada uygulanamaz mı?

"Müstecir, mecuru ne halde tesellüm etmiş ise icarın hitamında o halde ve mahalli âdete tevfikan geri vermekle mükelleftir.”
Kiracının kiralananı teslim aldığı haliyle iade etme zorunluluğu bulunması, kiracının teslim ile iade arasındaki sürede kiralananı istediği gibi değiştirerek kullanmasına izin vermez kanısındayım.

BK 266.maddesi kira dönemi sonunda kiralananın iadesi gerektiği hakkındadır. Kiralananın nasıl kullanılacağı hakkında değildir. Bu nedenle BK 266 olayımızda dayanak yapılamaz.
Old 04-01-2011, 12:11   #7
üye20419

 
Varsayılan

İlgili olayda şöyle bir durum var; arsa olarak kiralanan yer şehir merkezinde ve kiracı müvekkil bir kurum. Kira sözleşmesinde her ne kadar buranın arsa olduğu yazılsa da, şehir merkezindeki bir arsanın kiracı tarafından değerlendirilmesi gerekir. Aksi halde kira sözleşmesi kiracı açısından amaçsız hale gelecektir. Kaldı ki müvekkil kiracı, kiralanan için kira bedelini sözleşmeye uygun olarak zaten ödemektedir.
Old 04-01-2011, 12:23   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Elif Çağla Yazdıç
Merhaba,

Arsa olarak kiralanan yere müvekkil kiracı sıfatıyla üstü kapalı bir bina yapıyor. Bunun üzerine kiralayan, sözleşmeye aykırılık nedeniyle tahliye ve fuzuli işgal nedeniyle ecrimisil talebinde bulunuyor. Kiralayanın talebi üzerine atanan bilirkişi, raporunda binanın portatif malzemelerle yapıldığını söylüyor. Bu durumda taraflar arasında geçerli bir sözleşme varken, ecrimisil talebi yerinde midir? Portatif malzemelerle yapılan bina, fuzuli işgal kapsamına girer mi?

1- Akde aykırılığın giderilmesi için, davadan önce uygun bir süre tanıyan ihtarname keşide edilmiş mi?

2- Zımni muvafakatın varlığı tartışılabilir mi?

3- Sözleşmede, kiracıya bu yönde(Bina, tadilat, eklenti vs.gibi) bir kullanma hakkı tanınmış mı?
Old 04-01-2011, 12:24   #9
tiryakim

 
Varsayılan

Arsa Olarak Kiralanan taşınmaza kiralayan kişilerin herhangibir muvafkatnamesi olmadan bina yapılması tahliye B.K göre tahliye nedenidir.Uyuşmazlık B.K hükümlerine göre çözülmelidir.

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi
Esas : 2000/9528
Karar : 2000/9708

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarda gün ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği görülüşüp düşünüldü.
Dava akdin feshi suretiyle kiralananın tahliyesi isteğine ilişkindir. Mahkemece istek gibi karar verilmiş ve hüküm davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Kiralananın boş arsa olduğu, 6570 S. Kanunun kapsamı dışında bulunduğu taraflar arasında düzenlenen sözleşme ile sabittir. Sözleşmede kiranın başlangıcı yer teslimini takiben 90 tarih olarak belirtilmiştir. Teslim tutanağının tanzim tarihide 15.4.1999 olduğuna göre sözleşmenin başlangıcının 15.7.1993 ve süresinin de bir yıl olduğunun kabulü gerekir. Sözleşmenin 27.maddesinde de yer alan 30 tarih süreli ihbar koşulu da geçerlidir. Ancak bu hüküm ilk kira süresini takip eden yıla münhasır olarak kabul edilebilir. Taraflar arasındaki akit Borçlar Yasasının 263.maddesi gereğince 1 yılın sonunda süresiz hale geldiğinden altı aylık dönemlere nazaran üç ay öncesinden feshi ihbar yapılarak dönem sonunda dava açılabilir. Davadan önceki ilk 6 aylık dönem 15.7.1999 tarihi ile 15.1.2000 tarihlerini kapsamaktadır. 16.8.1999 keşide ve tebliğ günlü ihtar bu altı aylık dönemin ilk üç ayına isabet etmekle birlikte 29.12.1999 gününde açılan dava 6 aylık süre dolmadan açıldığından süresinde değildir.
Davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesi hatalı görüldüğünden hükmün bozulması icap etmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeple temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istem halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.11.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Yargıtay 6. Hukuk Dairesi
Esas : 2002/5536
Karar : 2002/5731

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarda gün ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, inşaat sebebiyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece istek gibi karar verilmiş ve hüküm davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı vekili, dava dilekçesinde davalının "Mozaik Mevkii" denilen dava konusu yerde kiracı olup mozaik imalinde kullanıldığını, Belediye Meclisi kararı ile imar planında mesken yeri olarak yer aldığını, meskun mahalde bulunması nedeniyle, davacı Belediyenin dava konusu yerdeki "sadece mozaik imali maksadıyla" yapılmış binaları yıkarak yerine ihtiyaç olan konutları inşa edeceğini, yapılan işin çevre sağlığı açısından da tehlike oluşturduğunu belirterek tahliye kararı verilmesini istemiştir.
Davalı taraf, davalının, davacının kiracısı olmadığını, Encümen Kararlarının kendisine tebliğ edilmediğini, 6570 s. yasanın 7/c maddesine göre dava açılmış ise de bu taşınmazın üzerinde hiçbir yapı olmadan boş arazi olarak mozaikçilere tahsis edildiğini, bu yüzden 6570 s. kanuna tabi olmayıp Borçlar Kanunu'na göre dava açılması gerektiğini, bu kanuna göre tahliye şartlarının da oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Dava konusu edilen kiralananın arsa vasfında olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Bu haliyle sözleşmenin, Borçlar Yasasının adi kiraya ait hükümlerine tabi bulunduğundan uyuşmazlığın da bu hükümler çerçevesinde çözülmesi gerekir. Borçlar Yasanın 263. maddesine göre süreli olarak kurulan kira sözleşmeleri süre sonunda süresiz hale gelir. Süresiz hale gelen kira sözleşmelerinde akdin feshinin ve kiralananın tahliyesinin kabul edilebilmesi için feshi ihbar sürelerine riayet edilmesi gerekir. Feshi ihbar süreleri de Borçlar Yasanın 262. maddeye göre hesaplanmaktadır. Sözleşme süresiz yapılmışsa yine feshi ihbarın Borçlar Yasanın 262. maddeye göre yapılması ve davanın buna göre açılması gerekir.
Olayımızda, akdin başlangıç ve süresi konusunda irade birliği olmadığı gibi mahkemece de bu konu üzerinde durulmamıştır. Öncelikle akdin başlangıç ve süresi konusunda tarafların beyanları alınarak, uyuşmazlık çıktığında bu konuda taraf delilleri toplanıp feshi ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığı, davanın süresinde açılıp açılmadığı üzerinde durularak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hükümü tesisi hatalı görüldüğünden hükmün bozulması icap etmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan sebeple temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istem halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 23.9.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.




Yargıtay 6. Hukuk Dairesi
Esas : 2003/8263
Karar : 2003/8327

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarda gün ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava feshi ihbar sebebiyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece tahliye kararı verilmiş, hükümü davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı kurum vekili, mülkiyeti kurumuna ilişkin Muradiye Mahallesi Alacahırka odun depoları adresindeki, odun deposu olarak kullanılan arsanın 26.9.1988 gününden geçerli olmak üzere davalıya kiralandığını, 894 ada 28 parselde kayıtlı olan bu taşınmazın Bursa Büyükşehir Belediyesinin kararı ile 1/1000 ölçekli Muradiye Koruma Amaçlı İmar Planı kapsamında "Alacahırka Spor ve Rekreasyon Alanına" dahil edildiğini, kurumun bağlı olduğu Bakanlık ile belediye arasında işbirliği protokolü imzalandığını, 4.7.2002 günlü ihtarname ile davalının taşınmazı 26.9.2002 gününde boşaltması istendiği durumda boşaltmadığını, izah edilen sebeplerle taşınmazın tahliyesini talep etmiştir. Davalı vekili, kiralananın boş arsa olup Borçlar Yasası hükümlerine tabi olduğunu, feshi ihbarın süresinde yapılmadığını, 6570 S. Yasa kapsamında olsa bile bu kanunun yedinci maddesinde belirlenen tahliye sebepleri oluşmadığından davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki 26.9.1988 başlangıç günlü bir yıl süreli, noter onaylı kira sözleşmesinde kiralananın cinsi boş arsadır. Bu konuda taraflar arasında da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu halde Borçlar Yasası hükümlerine tabidir. Uyuşmazlığın bu yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Borçlar Yasasının 263. maddesi uyarınca akit 26.9.1989 gününden itibaren süresiz hale gelmiştir. Aynı yasanın 262. maddesindeki sürelere göre feshi ihbarda bulunulması gerekir. Davanın açıldığı tarihe göre altı aylık dönem 26.3.2002-26.9.2002 tarihlerini kapsamaktadır. Feshi ihbar iradesinin 26.3.2002 gününden üç ay evvel davalıya ulaşması gerekir. Davacı tarafından davalıya keşide edilen ihtarname 11.7.2002 gününde tebliğ edildiğine göre, feshi ihbar süresinde değildir.
Davanın bu sebeple reddine karar vermek gerekirken, 6570 S. Kanundan sözedilerek yazılı biçimde tahliye kararı verilmesi hatalı olmuştur.
Hüküm bu sebeple bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeple temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istem halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi

Esas: 1998/10801
Karar: 1998/10870
Karar Tarihi: 17.12.1998

ÖZET: Taraflar arasındaki 26.8.1998 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiralananın boş arsa olarak kiraya verildiği bu yerde disco, canlı müzikli, içkili kafeterya ve gazino yapılacağı belirtildikte sonra sözleşmenin hususi şartlar kısmının 9. maddesinde ise <kiralama başlangıcı inşaatın bitirilip hizmete açılacağı tarihten itibaren geçerli olacaktır> denilmektedir. Sözleşme bu vasfı itibariyle Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. Hususi şart gereğince akdin başlangıcı inşaatın bitirilip hizmete açıldığı tarih olarak belirlendiğine göre davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti yönünden bu tarih önem arzetmektedir. Mahkemece bu tarih saptanarak davanın süresinde açılıp açılmadığı araştırmadan noksan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.


(6570 S. K. m. 7)

Dava: Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava ihtiyaç nedeniyle tahliye istemine ilişkin olup, mahkemece tahliye kararı verilmiş, hükmü davalı vekili süresinde temyiz etmiştir.

1- Duruşma gününü bildirir davetiyede duruşma günü 6.10.1998 tarihi olarak yazılmış olmasına ve usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş bulunmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasındaki 26.8.1998 başlangıç tarihli 10 yıl süreli kira sözleşmesi ile kiralananın boş arsa olarak kiraya verildiği bu yerde disco, canlı müzikli, içkili kafeterya ve gazino yapılacağı belirtildikte sonra sözleşmenin hususi şartlar kısmının 9. maddesinde ise <kiralama başlangıcı inşaatın bitirilip hizmete açılacağı tarihten itibaren geçerli olacaktır> denilmektedir. Sözleşme bu vasfı itibariyle Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir. Hususi şart gereğince akdin başlangıcı inşaatın bitirilip hizmete açıldığı tarih olarak belirlendiğine göre davanın süresinde açılıp açılmadığının tespiti yönünden bu tarih önem arzetmektedir. Mahkemece bu tarih saptanarak davanın süresinde açılıp açılmadığı araştırmadan noksan inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda 2. bentte yazılı nedenle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.12.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.





T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/12950
Karar: 2009/776
Karar Tarihi: 03.02.2009

ÖZET: sonra kiracı tarafından kiralanan üzerine birtakım musakkaf nitelikli yapılar inşa edilmesi, taraflar arasındaki kira ilişkisinin niteliğini değiştirmez. Buna göre sözleşmeler süresize dönüşmüş olup, davacı tarafından keşide edilen ve davalıya tebliğ olunan feshi ihbar ihtarnamesi altı aylık dönemin sonundan üç ay öncesini kapsamadığından davalar süresinde değildir. Mahkemece davaların reddine karar verilmesi gerekir.

(6570 S. K. m. 7) (818 S. K. m. 262, 263)

Dava: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Uyuşmazlık, yeniden inşaat nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalının dava konusu edilen 24 m2 alanlı kiralananda 01.03.2004 tarihli sözleşme ile kiracı olup, taşınmazın imar planında konut alanında kaldığını, davacı idarece 2008 yılına aldığı yatırım programı gereği taşınmaz üzerine konut inşa edeceğini, bu nedenle davalıya sözleşmenin yenilenmeyeceğine ilişkin ihtarname gönderilmesine rağmen sonuç alınamadığını belirterek, davalının kiralanandan tahliyesini talep etmiştir. Davacı vekili, birleşen dava ile de aynı taşınmaz üzerinde bulunan 108 m2 alanlı kiralanandan yeniden inşaat nedeniyle davalının tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın haksız ve dayanaksız açıldığını, 6570 sayılı Kanun gereği tahliye koşullarının gerçekleşmediğini, davacının söz konusu yerde akaryakıt istasyonu kuracağı gerekçesi ile davalının tahliyesini istediğini, ancak 6570 sayılı Kanun'un 7/ç maddesi gereğince kiralananın esaslı surette tamir, tevsi veya tadili için belediyeden onaylı bir projenin ibraz edilmesinin zorunlu olduğunu, yine davacının akaryakıt istasyonu için gerekli izinleri aldığına dair belgeleri ibraz etmediğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Borçlar Kanunu'na tabi süresiz sözleşmelerde feshi ihbar ve dava açma süresi aynı Yasa'nın 262. maddesi hükmüne göre belirlenir. Anılan madde hükmü gereğince, süresiz sözleşmelerde sözleşmenin başlangıcı nazara alınarak üç ay önceden kiracıya feshi ihbar tebliğ ettirilmesi ve altı aylık dönem sonunda dava açılması gerekir. Altı aylık dönemin birinde tebliğ ettirilen feshi ihbar ancak bu dönem sonunda dava açma hakkı verir. Bu feshi ihbar sonraki dönem için kullanılamaz. Borçlar Kanunu'nun kapsamına giren yerlerin tahliyesi için feshi ihbar yeterli olup, başka sebep aramaya gerek yoktur.

Davada dayanılan ve hükme esas alınan kira sözleşmelerinden biri 01.03.2004 başlangıç, 31.12.2004 bitim tarihli, bir diğeri ise 28.04.1998 başlangıç, 31.12.1998 bitim tarihlidir. Kira sözleşmeleri ile 6769 ada 4 no'lu parselin 24 m2 ve 108 m2 alanlı bölümleri kira sözleşmelerinde arsa olarak nitelendirilerek ve davalı kooperatifin faaliyetlerinde kullanılmak üzere davalıya kiralanmıştır. Kira sözleşmeleri konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu haliyle kiralananların Borçlar Kanunu'nun adi kiraya ilişkin hükümlerine tabi olduğunun kabulü ile uyuşmazlığın bu kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Olayda 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur. Kiralamadan sonra kiracı tarafından kiralanan üzerine birtakım musakkaf nitelikli yapılar inşa edilmesi, taraflar arasındaki kira ilişkisinin niteliğini değiştirmez. Buna göre sözleşmeler 01.01.1999 ve 01.01.2005 tarihlerinden itibaren Borçlar Kanunu'nun 263. maddesi hükmü gereğince süresize dönüşmüş olup, davacı tarafından 27.11.2007 tarihinde keşide edilen ve davalıya 29.11.2007 tarihinde tebliğ olunan feshi ihbar ihtarnamesi altı aylık dönemin sonundan üç ay öncesini kapsamadığından 17.01.2008 ve 18.01.2008 tarihlerinde açılan davalar süresinde değildir. Mahkemece davaların reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 03.02.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 04-01-2011, 12:28   #10
tiryakim

 
Olumlu Prefabrik - Portatif Yapı

Alıntı:
Yazan Elif Çağla Yazdıç
Merhaba,

Arsa olarak kiralanan yere müvekkil kiracı sıfatıyla üstü kapalı bir bina yapıyor. Bunun üzerine kiralayan, sözleşmeye aykırılık nedeniyle tahliye ve fuzuli işgal nedeniyle ecrimisil talebinde bulunuyor. Kiralayanın talebi üzerine atanan bilirkişi, raporunda binanın portatif malzemelerle yapıldığını söylüyor. Bu durumda taraflar arasında geçerli bir sözleşme varken, ecrimisil talebi yerinde midir? Portatif malzemelerle yapılan bina, fuzuli işgal kapsamına girer mi?

Anladığım kadarı yapılan yapı Prefabrik bir yapı...Prefabrik yapı ile ilgili bir tane karar buldum . Umarım yardımcı olur.

T.C. YARGITAY
6.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/7684
Karar: 2005/10843
Karar Tarihi: 28.11.2005
ALACAK DAVASI - DAVA KONUSU PANELLER
İN BÜTÜNLEYİCİ PARÇA OLMADIĞI - TAKILIP SÖKÜLEBİLME ÖZELLİĞİ - KİRA SÖZLEŞMESİ YAPILDIĞI SIRADA PANELLERİN BULUNMADIĞI VE KİRACI TARAFINDAN YAPILDIĞI - HERHANGİ BİR ZARAR BULUNMADIĞINDAN DAVANIN REDDİ GEREĞİ
ÖZET: Dava konusu panellerin sökülüp, takılabilecek nitelikte olduğu, bu niteliği itibariyle bütünleyici parça olduğu kabul edilemez. Kira sözleşmesinin yapıldığı sırada mevcut olmayan ve kiracı tarafından yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmayan panellerin sökülüp götürülmesinden dolayı herhangi bir zararının varlığı da söz konusu olamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekir.
(818 S. K. m. 248, 249)
Dava: Mahalli mahkemesinden verilmi
ş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı alacak davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava, alacak istemine ilişkindir. Mahkeme istem gibi karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, dava dilekçesinde yeni maliki olduğu 28 nolu parselin etrafını çeviren sabit temelli prefabrik kolonların çevirdiği duvar panellerin, kiralananı kiracı olarak işgal eden davalı tarafından sökülüp götürülmesi sebebiyle uğramış olduğu 3.000.000.000.-TL zararın davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı tel örgü atölyelerinin, kendi imalatları olan prefabrik duvar panelleri ile çevrili olduğunu, sabit olmadıklarını, davanın reddini savunmuştur.
Önceki maliklerle davalı arasında yapılan yazılı kira sözleşmesi 01.01.1994 başlangıç tarihli dört yıl süreli olup, kiralanan arsa olarak kiraya verilmiştir. Kira sözleşmesinin özel şartlarında dava konusu panellerle ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyaya delil olarak ibraz edilen fotoğraflardan, dava konusu panellerin sökülüp, takılabilecek nitelikte olduğu, bu niteliği itibariyle bütünleyici parça olduğu kabul edilemez. Kira sözleşmesinin yapıldığı sırada mevcut olmayan ve kiracı tarafından yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmayan panellerin sökülüp götürülmesinden dolayı herhangi bir zararının varlığı da söz konusu olamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.11.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 04-01-2011, 12:45   #11
üye20419

 
Varsayılan

Alıntı:
1- Akde aykırılığın giderilmesi için, davadan önce uygun bir süre tanıyan ihtarname keşide edilmiş mi?

2- Zımni muvafakatın varlığı tartışılabilir mi?

3- Sözleşmede, kiracıya bu yönde(Bina, tadilat, eklenti vs.gibi) bir kullanma hakkı tanınmış mı?

1- İhtarname keşide edilmiş.

2- Sözleşme 2006 başlangıç tarihli ve o yıldan beri sürekli arsa üzerine portatif malzemelerle çeşitli sökülebilir yapılar yapılmış, Bu nedenle zımni rıza tartışılabilir.

3- Sözleşmede söylediklerinizin aksine; kiralayanın izni olmadan tadilat yapılamayacağı düzenlenmiş.
Old 04-01-2011, 13:04   #12
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Elif Çağla Yazdıç

2- Sözleşme 2006 başlangıç tarihli ve o yıldan beri sürekli arsa üzerine portatif malzemelerle çeşitli sökülebilir yapılar yapılmış, Bu nedenle zımni rıza tartışılabilir.


Davalının savunmasına yarayacak tek argüman bu husustur. Aksi takdirde tahliyeye karar verilecektir.

Davanın konusu "akde aykırılık nedeniyle tahliye" davası olduğu için, davacı tarafından ayrıca "fuzuli işgal" ve "işgal tazminatı" veya "ecrimisil" adı altında bulunduğu talepler hakkında; "karar vermeye yer olmadığına" karar verilmelidir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
boş olarak kiralanan arsa üzerine yapılan yapı hırs Meslektaşların Soruları 13 02-06-2013 21:59
Arsa olarak kiralanan mecura bina yapılması durumunda 6570 mi BK mı uygulanacak kordelya Meslektaşların Soruları 17 08-06-2012 13:25
tapu iptali ve tenkis-dava konusu yere yaptırılan değerli bina Avukat Neslihan Meslektaşların Soruları 3 07-05-2010 13:39
kiralanan yere yapılan masraflarla ilgili tazminat davası avukat152 Meslektaşların Soruları 1 13-09-2009 23:31
Kiralanan Yere Ait Elektrik Borcu lethe Meslektaşların Soruları 4 24-05-2008 17:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07827592 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.