Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

tüp bebek

Yanıt
Old 23-05-2008, 16:12   #1
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Neşeli tüp bebek

Saygıdeğer meslektaşlarım; bir soruyu yanıtlarsanız sevinirim:
Bir müvekkilim Türkiye'de tüp bebek yapmak istediğini söylüyor, ben de kendisi için araştırdım ve eşi olmadığı için mümkün olmadığını ama dış ülkelerde olabileceğini söylediler. Türkiye'de kürtaja, sokak ortası cinselliğe ve daha sayabileceğim birçok konuya izin var da doktorların, eş olmadan, tüp bebek yapımına aracılığına mı izin yok? Bu arada kıbrıs, yunanistan ve amerikada buna izin veriliyor
Old 24-05-2008, 15:07   #2
yacimin

 
Varsayılan

Sayın Ekin Ekşi
Eleştirdiğiniz konuda ne yapılmasını önerirsiniz?
Çocuk Esirgeme Kurumları ve yetiştirme yurtları ilgi ve şefkat bekleyen onca çocukla dolup taşarken biz sperm bankaları kurup sırf birileri annelik hissini yaşasın diye nesepsiz çocukların çoğalmasına hukuki zemin mi hazırlayalım?
Ayrıca mukayese ettiğiniz konularla eleştirdiğiniz konu birbirinden çok farklı. Ülkemizde kürtaja bildiğiniz üzere ancak belli şartlarla izin veriliyor. Zira ne hukuk ne insani değerlerimiz zaruret halleri dışında bir canlının hayatını sonlandırmaya izin veremez.
Sokak ortasında cinselliğe izin vermekten kastınızın ne olduğunu ise anlayamadım. Bu konuda TCK md.225'i inceleyin lütfen.
Saygılarımla...
Old 24-05-2008, 21:48   #3
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

sokak ortasındaki cinsellikten kastım mecazi anlamda yasal olmayan ilişkiler anlamında dersek daha doğru belki. Endometrius diye bişey var ve annelik tam bir insan olmak için, gerekli bişey diye düşünüyorum. ayrıca evlat edinilmiş çocukların anneleri yaşlanınca belki mal korkusuna belki can korkusuna belki bencillikten çocuklarını dışlıyor ve her zaman onlara üvey evlat olduklarını hissttiriyorlar ve kendileri de hissediyorlar. En azından benim gözlemim bu.Siz evde bir yabancı ile yaşamak ister misiniz?
Old 26-05-2008, 20:32   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri YÖNETMELİĞİ ( Madde 17 ve madde Ek 2)

Sadece evli kişilere ait üreme hücreleri kullanılarak homolog yapay döllenmeye izin vermektedir. Yönetmelik evli bir kadına ait yumurta ile kocası dışındaki bir erkeğin spermi ile yapılan heterolog yapay döllenmeye, soruda geçtiği gibi evli olmayan bir kadına bir erkeğin sperminin uygulanmasına kısacası embriyo nakli,sperm bağışı, yumurta bağışı ve taşıyıcı anneliğe Türk hukukunda izin verilmemektedir.

EK : 2
HASTA SEÇİM KRİTERLERİ
ÜYTE uygulanacak olanların;
1- Evli çift olması,
2- Sadece kendilerine ait üreme hücrelerinin kullanılması,
3- Evli çiftlerin bu Yönetmelik'te öngörülen tedavi yöntemleri dışındaki mevcut tedavi yöntemleri ile çocuk sahibi olamadıklarının belgelenmiş bulunması.

Evli olmayan kadınların da anne olma özlemi ve bunun ötesindeki hakkı kuşkusuz korunmaya layık değerlerdir. Fakat bu konuda objektif bir değerlendirme yapıldığında çocuğun haklarının da gözetilmesi gerektiği kanısındayım.


Çocuk hakları sözleşmesi Madde:7 de Çocuğun mümkün olduğu ölçüde ana-babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahip olduğu açıklanmıştır. Özellikle hücrelerin sperm bankasından alınması halinde bankalar donörün kimliğini gizli tutacaklarından çocuk babasının kim olduğunu öğrenemeyecektir.
Ayrıca çocuğun genetik haritasını , soyağacını bilmesi, hangi kalıtımsal hastalığa maruz kalabileceği konusunda bilgi sahibi olup ona göre önlem alması , bedensel ve ruhsal sağlığı yönünden önem göstermektedir. Sorun soybağı ve miras açısından çözülmesi zor karmaşık hukuki sorunları da peşinden getirmektedir. Özellikle spermler sperm bankasından alınmış veya sperm kokteyi kullanılmışsa ortaya çıkan hukuki problemler daha da karmaşık hale gelecektir. Erkeğin kimliği bilinmediğinden kadının kardeşinden ,amcasından belki de babasından çocuk dünyaya getirme ihtimalleri üzerinde doktrinde durulmaktadır.

Bu ve buna benzer sakıncalara hukuken ve teknik açıdan çare bulunmadıkça şimdilik evli olmayan kadınların bir erkeğin spermiyle hetolog ( yapay ) döllenme yoluyla çocuk sahibi olmalarına izin verilmesinin hukuk açısından imkansız gibi olduğunu söyleyebilirim.

Etraflı bilgim olmamakla beraber Avrupa ülkelerinde de bu şekildeki yapay döllenmeye izin verildiğini de sanmıyorum. "Yurt dışında da heteroloğ (yapay ) döllenmeye yalnız evli çiftler arasında sağlık nedeniyle izin verilir." ( Rona Serozan, Çocuk Hukuku 2005 sh: 183) şeklindeki bilgi de bunu göstermektedir.
(ABD .de olabilir. Bu ülkede donörün kimliği 18 yaşına geldiğinde çocuğa açıklanmakta. Fakat internet vasıtasıyla babasını arayan çocukların giderek artması çocukların yaşadığı dramı ortaya koymaktadır.) .

Saygılarımla.

Old 27-05-2008, 10:10   #5
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

çocuk hakları sözleşmesine değinmişsiniz bu konuda çocuk hakları sözleşmesinin bağlayıcı bir yanı olmadığını düşünmekteyim.Tavsiye niteliğinde olduğunu düşünmekteyim. Çünkü bu sözleşme ülkemizde uygulanıyor olsaydı Türkiye'de 18 yaşına kadar kimsenin yurtlarda kalmaması gerekirdi- hakim kararı olmadan-.Buradan çıkan sonuç şu: yetiştirme yurtları dışında yurt açılamamalı idi. ABD'de 18 yaşına kadar çocuklara bakıcı da tutuluyor. Evde yalnız bırakmak yasak.
Old 27-05-2008, 14:43   #6
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ekin Ekşi
...bu konuda çocuk hakları sözleşmesinin bağlayıcı bir yanı olmadığını düşünmekteyim.Tavsiye niteliğinde olduğunu düşünmekteyim. Çünkü bu sözleşme ülkemizde uygulanıyor olsaydı Türkiye'de 18 yaşına kadar kimsenin yurtlarda kalmaması gerekirdi-

B.M.Çocuk Hakları Sözleşmesini Türkiye'de imzalamıştır.
Anayasanın 90 maddesine göre; taraf olduğumuz sözleşme hükümleri uygulanması gereken kanun hükmü değerindedir.

Yargıtay, kararlarında bu sözleşme hükümlerinin uygulanarak velayet davalarında çocuğun da görüşünün alınması gerektiğini vurgulayarak sözleşmenin işlerliğine işaraet etmektedir.

Sözleşmelerin bazı hükümlerine uyulmamasının diğer hükümlerine de uyulmayacağının mazeretini teşkil etmeyeceği açıktır.Diye düşünüyorum.
Old 28-05-2008, 08:51   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba

İki konu ayrı ayrı incelenmek durumundadır.

1-Sperm bankası

2-Tüp bebek merkezlerinden yararlanma hakkı

Sperm bankası konusunda Türkiyede herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

Tüp bebek konujsu ise,Sn.Kocabaş'ın da belirttiği gibi Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezleri başlığı ile düzenlenmiştir.

Bu düzenlemede ilk şart ,tarafların evli olmalarıdır.bu durumu ile bu hizmetten yararlanma konusunda ayrımcılık bulunmaktadır.

Ayrımcılık yasağı da uluslararası sözleşmeler ile güvenceye bağlanmış,Anayasa 90/son ile iç hukuk normu haline gelmiş temel bir insan hakkıdır.

Kişilerin sağlık hizmetlerinden yararlanması ,medeni durumlarına göre ayrımcılığa uğraması bence kabuledilemez.

Kaldı ki,üremeye yardımcı tedavi merkezine başvuran kadının evli olmaması,doğacak çocuğun babasız olacağı anlamına da gelmez.

Yaygın söyleyişi ile tüp bebek merkezleri sperm bankaları değildir.Birlikte başvuran kadın ve erkek çocuğun nesebi konusunda da bir kabul içindedirler.Bu nedenle bu yöntem aracılığı ile tedavi yardımı alanlar için bir nesep sorunu da bulunmamaktadır.

Doğum sonrası babanın kimliği başvuru sırasındaki evraklardan açıkça anlaşılacaktır.Baba doğum sonrasında ,çocuğu tanımayacak ise,babalık davası açma olanağı da mevcuttur.

Bireyler hayatlarını nasıl yaşamak istiyorlarsa,yaşayabilirler ve devletin burada bir yaşam biçimi empoze etme hakkı yoktur.

Kişiler evlenmeden çocuk sahibi olmak istiyorlarsa,olurlar.Bunun için kimseden izin almak zorunluluğu yoktur.Devletin görevi sunduğu veya denetlediği hizmetlerden yararlananlar arasında ayrımcılık yapmamaktır.

Medeni durum bir ayrımcılık sebebi olamaz.
Old 28-05-2008, 13:59   #8
yacimin

 
Varsayılan

Tüp bebek sahibi olmak için 'Evli olmak' şartının konulmuş olmasını medeni durumdan kaynaklanan bir ayrımcılık olarak değil kanunkoyucunun yaşadığımız toplumun ahlaki değerlerinin farkında olması olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Saygılarımla...
Old 28-05-2008, 19:20   #9
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

yacimin hanım ortalıkta o kadar çok ahlaksızlık var ki inanın bana çocuk doğurmak istemek daha ahlaklı bişey
Old 28-05-2008, 21:41   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
kanunkoyucunun yaşadığımız toplumun ahlaki değerlerinin farkında olması

Çok doğrudan bir soru sormak istiyorum.

Tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmak isteyen kadın ahlaksız mı?
Old 28-05-2008, 21:57   #11
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

hayır neden öyle birşey sordunuz ki? Benim de ilgimi çekti. İnternette bu yola başvuranların çocukları babalarını aryormuş diyen meslektaşımız nedeni ile baktım ki amerikada 40.000 kişi bu yolla çocuk doğuruyor ve nedeni de düzgün bir ilişki yaşayamadıkları için ve yaşları da 30'lu yaşların sonuna geldiği için annelik duygusunu tatmak istemeleri imiş.
Old 29-05-2008, 11:29   #12
yacimin

 
Varsayılan

[quote]
Alıntı:
yacimin hanım ortalıkta o kadar çok ahlaksızlık var ki inanın bana çocuk doğurmak istemek daha ahlaklı bişey
Sayın Ekşi konuyu açarken yaptığınız mukayese yanlışlığını sürdürmekte ısrar ediyorsunuz. Neden bir konuyu değerlendirirken 'Aşağıya bakmak' yerine 'Yukarı bakmayı' tercih etmiyorsunuz?
Umuyorum ki sürekli örnek gösterdiğiniz böylesi bir özgürlüğe(!) cevaz veren Hristiyan Amerika çocuklarının aile mefhumundan yoksun, kendini kurtarmaktan başka gayesi olmayan ve sadece günü yaşayan şuursuz bir nesil olduğunun da farkındasınızdır. Ve kanımca (benim gurur duyduğum) yazısız yasaklarımız, kişisel frenimiz olan psikolojik müeyyidelerimiz bizi Amerika olmaktan kurtaracaktır. İşte bu sebeple tartıştığımız konuyu düzenleyen mevzuatımızın çok isabetli olduğunu düşünüyorum.
Alıntı:
Tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmak isteyen kadın ahlaksız mı?
Sayın Kayar
Madem doğrudan sordunuz çok doğrudan cevap veriyorum;
Evlilik dışı çocuk dünyaya getiren kadın sadece ahlaksız değil, müstakbel çocuğuna ve gelecek nesillere de saygısız biridir.
Saygılarımla...
Old 29-05-2008, 11:38   #13
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Alıntı:
Hristiyan Amerika çocuklarının aile mefhumundan yoksun, kendini kurtarmaktan başka gayesi olmayan ve sadece günü yaşayan şuursuz bir nesil

Sn.yacimin


Bu görüşlerinizi "Hırıstiyan Amerika çocuklarını" ve ilgili toplumu yeteri kadar gözlemleyerek mi oluşturdunuz?

Deneyimlerinizi ve bilgi kaynaklarınızı paylaşmanızı rica ediyorum.

"Evlilik dışı anne olan kadınları" ahlaksız olarak tanımlamanıza hiç bir biçimde katılmadığımı,bu söyleyişin hakaret ve yargılama içerdiğini belirtmek istiyorum.
Old 29-05-2008, 12:05   #14
Admin

 
Varsayılan

Sayın yacimin,
Alıntı:
Yazan yacimin
Neden bir konuyu değerlendirirken 'Aşağıya bakmak' yerine 'Yukarı bakmayı' tercih etmiyorsunuz?
Umuyorum ki sürekli örnek gösterdiğiniz böylesi bir özgürlüğe(!) cevaz veren Hristiyan Amerika çocuklarının aile mefhumundan yoksun, kendini kurtarmaktan başka gayesi olmayan ve sadece günü yaşayan şuursuz bir nesil olduğunun da farkındasınızdır.
Yukarı bakmakla, yukarıdan bakmak arasındaki ince nüansa lütfen dikkat edelim.

"Amerikan Hukuk Sitesinde" bir Amerikalı hukukçu sizin yukarıdaki cümlenizdeki sadece özneyi değiştirerek

"Umuyorum ki sürekli örnek gösterdiğiniz böylesi bir özgürlüğe(!) cevaz veren Müslüman Türk çocuklarının aile mefhumundan yoksun, kendini kurtarmaktan başka gayesi olmayan ve sadece günü yaşayan şuursuz bir nesil olduğunun da farkındasınızdır."

şeklinde kursaydı, bu cümleyi ırkçı olarak nitelendirmeden sağduyu ile değerlendirebilecek miydiniz? Başkalarının sizin toplumunuza, kültürünüze, dininize, milletinize yapıştırmasından hoşlanmayacağınız etiketleri lütfen siz de başka dinlere, toplumlara, kültürlere, milletlere böyle kolayca yapıştırmayınız.

En azından Türk Hukuk Sitesinde..
Old 29-05-2008, 13:26   #15
uye8490

 
Varsayılan

Sayın yacimin,

içinde bulunduğumuz yüzyılda bir takım değerlerlerin dayatmalarla dejenere edilip içinin kolaylıkla boşaltıldığına maalesef çoğu vakit içimiz un ufak ezilerek tanık olmaktayız.
Ama bu dejenerasyonu topluma hakim ekonomik ve sosyal ilişkiler ağında aramak yerine ,ayrılıkçı bir söylemle filanca dinde aramak herşeyden önce toplumsal evrim sürecini yeterince özümseyememekten kaynaklanıyor kanımca.

Zira her sosyal kurumda olduğu gibi dinler de tarihin belli bir aşamasında ,belli koşulların kendini dayatması sonucu ortaya çıkmıştır.
Hiç bir din ,hakim olduğu toplumun şartlarından bağımsız olarak varolmaz.

Admin'in söylediklerine tamamen katılıyorum.Toplumsal dejenerasyonun temelini siz bugün falanca dinde ararsanız ,yarın da bir başkası bu nedenleri sizin dininizde arayabilir.
Zira hiç bir din bugün "yüzde yüz doğrudur" kaydıyla kendini tescillemeyi başaramamıştır.

Ahlak kavramı da tıpkı din gibi ,hakim olduğu toplumun ekonomik sosyal ilişkilerinden bağımsız değildir.

Çok değil, bizim toplumda yaklaşık yüz yıl önce kadının başı açık sokağa çıkması,toplumsal ilişkilerde kendini ifade edebilmesi ve dahası çalışması ahlaksızlık olarak nitelendirilmekteydi.

Şimdi siz ,yüzyıl öncesinin penceresinden bakarken başı açık sokağa çıkan kadını,çalışan kadını evleneceği kişiyi kendisi seçen kadını ahlaksız olarak nitelendirebilecek misiniz.

Hayır diyorsanız ,yukarıda yazdıklarınızla tamaman çelişirsiniz ,çünkü o gün topluma egemen olan güç ve bu gücün teminatı durumundaki ahlak anlayışı bunları yapan kadının ahlaksız olarak nitelendirilmesini gerektiyordu.
Siz ,egemen ahlak anlayışının en doğru anlayış olarak nitelendirdiğiniz için ben bu soruyu sorma gereği duydum.

Bir kadının evlilik dışı çocuk sahibi olması ahlaksızlık ve saygısızlık olarak nitelendirilebiliyorsa ben öncelikle ,ahlak kavramının yeni baştan sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.

Hangi ahlak !

Evlilik dışı ilişki yaşadığı için öldürülen kadının öldürülmesi midir ahlak?

Geçen ay bulunduğum şehirde evlilik dışı ilişki yaşayıp hamile kalan bir kadıncağız kafası taşla ezilerek öldürüldü.
Öldürülürken yedi aylık hamileydi üstelik.Karnında bir can taşıyan bir insanın vahşice öldürülmesi midir ahlak.
Öldürenlere ve evlilik dışı ilişkiyi ahlaksızlık olarak nitelendirenlere sorarsanız evet.

Konuyla ilgisi yok demeyin çünkü birileri kalkıp "evlilik dışı çocuk dünyaya getiren kadın ahlaksızdır" derse yarın bir başkası "bu ahlkaksızlığı hadi biz cezalandıralım" deme hakkını kendinde bulur.

Toplumlara egemen olan gücün dayattığı ahlak anlayışından ziyade ,insanlık ailesinin ,yüzyılların süzgecinden acıyı bal eyleyerek damıttığı evrensel ahlak anlayışıdır bence aslolan.Bu ahlak anlayışına göre herşeyin ölçütü insandır,emektir,yaşamdır.
Old 29-05-2008, 13:55   #16
yacimin

 
Varsayılan

Sayın Admin
Irkım konusunda öncelikle şunu bilmenizi isterim ki farklı bir kökenden gelmekteyim. Ancak hiç bir zaman ne asıl ırkım ne de Türk ırkı adına ırkçılık yapmadım.Ben sadece Türk kültür ve değerlerine sıkı sıkıya bağlı biriyim.
'Yukarı bakmak' la 'Yukarıdan bakmak' arasında nüans değil dağlar kadar fark var ve benim ne kastettiğimi anladığınıza eminim.

ABD gençliği konusunda söylediklerime gelince... Sırf tahkir amacıyla bir millete olmayan özellikler izafe ediyor değilim.Zira;
Amerikan Nüfus ve istatistik Dairesinin yaptığı araştırmaya göre 2006 yılında doğan bebeklerin %40 evlilik dışıdır ve babasız evde yaşayan gençlerin %63'ü intihar etmekte, %90'ı evden kaçmakta, % 85'i davranış bozukluğu göstermekte, % 70'i okulu terketmekte, %50'si onlu yaşlarında anne olmaktadır.
Colombia Üniversitesi Madde Bağımlılığı Merkezi'nin yaptığı araştırmaya göre ise her 5 lise öğrencisinden 4'ü uyuşturucu madde kullanıldığına, satıldığına şahit olduğunu ve %4'ünün son bir ayda en az bir kez uyuşturucu kullandığını, yine gençlerin %49'unun alkol yada uyuşturucu madde bağımlısı olduğunu, günde 310.000 öğrencinin Mariuna kullandığını tespit etmiştir.Gördüğünüz üzere bunlar Amerikalı'ların kendi tespitleri. (Bu araştırmalara ilişkin daha somut verilere ulaşabilirsem sizlerle paylaşırım)Akli melekeleri kaybeden maddelere bağımlı yaşayan gençlerin şuurunun yerinde olduğunu söyleyebilir misiniz?

Kıymetli görüşlerini bizimle paylaşan forum üyelerimizin söylemek istediklerimi anlam bütünlüğünden sıyırıp kelimelerimi cımbızladıklarını görüyorum.
Tekrar özetle ifade etmek isterim evlilik dışı ilişkiden çocuk dünyaya getirmekten kastım 'Güldünya Töre' ve aynı kaderi yaşayan diğer talihsizler değil elbette ki. Tüm dünyayı etkisi altına alan 'modernleşme'nin 'Yozlaşmak'la karıştırılıyor olmasından duyduğum rahatsızlığı ifade ediyorum ben. 21.yy kadının zaman artık buna izin veriyor, en azından vermesi gerekiyor diye 'evlenmeden de anne olmak istiyorum' düşüncesine sahip olması içinde yaşadığı topluma yabancılaşmasıdır. Çünkü şu gerçeği kabul edin toplumumuz bu durumu hoş karşılamaz ve umuyorum ki hiç bir zaman da karşılamayacaktır.
Saygılarımla...
Old 29-05-2008, 14:33   #17
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yacimin
veren Hristiyan Amerika çocuklarının aile mefhumundan yoksun, kendini kurtarmaktan başka

Alıntı:
Yazan yacimin

ABD gençliği konusunda söylediklerime gelince... Sırf tahkir amacıyla bir millete olmayan özellikler izafe ediyor değilim.Zira;
Amerikan Nüfus ve istatistik Dairesinin yaptığı araştırmaya göre 2006 yılında doğan bebeklerin %40 evlilik dışıdır ve babasız evde yaşayan gençlerin %63'ü intihar etmekte, %90'ı evden kaçmakta, % 85'i davranış bozukluğu göstermekte, % 70'i okulu terketmekte, %50'si onlu yaşlarında anne olmaktadır.
Colombia Üniversitesi Madde Bağımlılığı Merkezi'nin yaptığı araştırmaya göre ise her 5 lise öğrencisinden 4'ü uyuşturucu madde kullanıldığına, satıldığına şahit olduğunu ve %4'ünün son bir ayda en az bir kez uyuşturucu kullandığını, yine gençlerin %49'unun alkol yada uyuşturucu madde bağımlısı olduğunu, günde 310.000 öğrencinin Mariuna kullandığını tespit etmiştir.Gördüğünüz üzere bunlar Amerikalı'ların kendi tespitleri. (Bu araştırmalara ilişkin daha somut verilere ulaşabilirsem sizlerle paylaşırım)Akli melekeleri kaybeden maddelere bağımlı yaşayan gençlerin şuurunun yerinde olduğunu söyleyebilir misiniz?

..

Sözünü ettiğiniz araştırmada hristiyan, müslüman, budist, ateist ayrımı yapılmamış...Ama siz önceki mesajınızda yapmışsınız.

Saygılarımla
Old 29-05-2008, 14:50   #18
yacimin

 
Varsayılan

Amerika toplumunun çoğunluğu hristiyan Türk toplumunun çoğu müslümandır.
Ülkemiz yukarıdaki vahim tabloya uzaksa bunda müslüman kimliğin de katkısı vardır. ( Kimliğin de diyorum yanlış anlaşılmasın) Amerika'nın hristiyan olduğunu söylememin sebebi bu. Çoğu Avrupa ülkesi gibi...
Saygılarımla...
Old 29-05-2008, 18:49   #19
Av. Nurten Kozan

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım;
Açılan konu özgürlükler ve ahlak kuralları yönünden tartışılıyor gibi geldi bana. Bence burada konuyu ahlak kuralları çerçevesinden uzaklaştırıp, evrensel hukuk kuralları, olması gereken hukuk normları ve özgürlükler çerçevesinde değerlendirmeliyiz.
Çünkü; sayın Yaren'inde belirttiği üzere ahlak kuralları toplumların sosyo- ekonomik seviyesi ve toplumda hakim dini kurallara göre oluşur. Her din, dünya üzerinde varoluşuyla birlikte kendi egemenliğini bütün dünyaya kabul ettirmek için uğraşagelmiştir. Sayın Yacimin, hıristiyan kültüründe yozlaşmanın arttığını söylerken, diğer yandan hıristiyan katolik kilisesinin boşanmayı katiyetle yasakladığını da göz önüne alsa, bu durumu salt dine indirgemenin yanlış olacağını söylerdi sanırım. Ancak; Amerika'da istatiksel olarak gençlerin fazlaca dejenere olmuş olması bir gerçek iken, dünyadaki en iyi ilk 200 üniversiteninde %60 ının da Amerikada olduğu da bir gerçek. Ve bu durumun bilim- teknolojiye yansımasıda yadsınamaz bir gerçek.Amerika, diğer hıristiyan ülkelere göre çok daha fazla dindar olduğuda bir gerçek. Bu durumda, dejenerasyonun din kaynaklı olduğu olgusu tamamen yersiz olup ancak sosyo- ekonomik sistemlerin bir sonucu olarak yorumlamak gerekir. Kapitalist sistemin doğal sonuçları diye düşünüyorum. Yalnızlaşmış bireyler, bencilliğin yüksellişi, sorgusuz dindarlığın yükselişi ve cahilleştirilen bir halk.
Teist inançlarda, tartışılmaz doğrular, tarşılmaz kurallar, doğmalar yerleşiktir. Ve bu doğmalar yüce yaratıcının emirleri olarak kabul edildiği sürece tartışılmazdır. Dinin ahlaksızlık olarak nitelediği bir davranışı, o dinin inanmış mensubuna bunun ahlaksızlık olarak nitelendirilemeyeceğine ikna edemezsiniz. Çünkü, kutsal doğrunun tartışması olmaz.
Bu nedenle burada bu konunun din- ahlak- özgürlükler çerçevesinde tartışılmaması gerektiğini düşünüyorum.
Ben bu konu hakkında, Sayın Yücel Kocabaş gibi düşünüyorum. Özgürlükler ve evrensel hukuk kurallarına göre irdelemeli.
Bence burada konu önce ikiye ayrılmalı. Babanın belirli olması ve olmaması şeklinde.
Babanın belirli olması halinde, evlilik zorunlu bir unsur olmamalı. Tabii burada babanında, çocuğa karşı yükümlü olacağı hususunu gözden uzak tutmamak gerekir.
Babanın belirsiz olması durumu ise çocuk yönünden değerlendirilmeli;
Kadın, sadece annelik duygusunu tatmak, anne olma hissini yaşamak için tek başına bir çocuk doğurmak istiyor. Baba meçhul. Burada sözünü ettiğimiz, dünyaya gelecek bir insan. Ve hukuk normlarına göre " Sağ doğmak kaydıyla, anne karnına düştüğü andan itibaren hak ehliyetine sahip olacak", ve bir insan olarak dünyaya gelecek bir canlı. Bakkaldan alınan bir oyuncak bebek değil. Annenin, "anne olma duygusunu yaşama hakkı ve özgürlüğü" mevcutken, bunun yanısıra dünyaya bir babadan mahrum olarak gelecek insanın bunu ne kadar isteyip istemediği yada hukuk normları açısından çocuğa tanınan anne ve babasını bilme hakkını ve özgürlüğünü daha baştan elinden alma hakkınıda anneye vermelimiyiz? Bence konuyu tamemen hukuki açıdan tartışmak gerekir.
Diğer yandan, her çağda ve her toplumda, evlilik içi ve evlilik dışı yada babası belirsiz olan çocuklar her zaman olagelmiştir. Doğal yollardan çocuk dünyaya gelebilirken, bu duruma tıbbi destek vermenin nesi sakıncalı olabilir?
Tıp kuralları ve kurumlarının işleyişi hukuk normlarıyla belirlenmektedir. Toplumların gelişmişlik seviyelerine paralel olarak hukuk normlarıda değişmektedir. Özgürlüklerimizin sınırı diğerinin özgürlüğünü kısıtlamama esasına göre belirlendiğine göre, anneye bu özgürlüğü ve hakkı verirken, çocuğun özgürlüğüne ve haklarına ne kadar müdahale edilmiş olur? Amaç daha sağlıklı, daha gelişmiş, hak- özgürlük ve insanlık onuruna yakışır bir topluma ulaşmak istiyorsak önce çocukların hak ve özgürlüklerine saygı duymak gerekmez mi?
Old 30-05-2008, 11:03   #20
yacimin

 
Varsayılan

Sayın Kozan
Önceki mesajımda 'de' nin altını çizme sebebim durumu salt dine indirmediğimin anlaşılması içindi. (Bu arada ABD de katolikler nüfusun sadece %25'ini oluşturmaktadır)
Sanırım konunun biraz dağılmasına sebebiyet verdim.
Fikirlerini paylaşan tüm forum üyelerine teşekkür ederim.
Saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
tüp bebek ali ekmekçi Meslektaşların Soruları 3 18-12-2007 11:11
sakat doğan bebek fthcetin Meslektaşların Soruları 0 06-12-2007 00:15
Bebek Ölümü bunsa Hukuk Soruları Arşivi 1 14-03-2005 16:25
Bebek Odası Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 1 04-06-2004 12:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07699800 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.