Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Çocuklarımızı Erken Büyütmeyelim

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-07-2007, 15:26   #1
Emel YILMAZ

 
Varsayılan Çocuklarımızı Erken Büyütmeyelim

1959 yılında BM İnsanHakları Yasası ile bağlantılı olarak bir Çocuk Hakları Bildirgesi yayınlanır.

Çocuk hakların güvence altına alan bildirinin 7. maddesi şöyle söylemektedir: "Çocuğa eğitimde
olduğu gibi, oyun oynamada da tam fırsat tanınmalıdır; toplum ve kamusal otorite bu
hakkı yerine getirmeye çalışmalıdır."
20 Kasım Çocuk Hakları Günü; çocuklara ve büyüklere haklarını hatırlatmak içindir.
HAKKIM VAR!
18 yaşına kadar çocuk kalmaya
Rengim, ırkım, cinsiyetim ne olursa olsun herkesle eşit olmaya
Fikirlerimi rahatça söylemeye
Çalıştırılmamaya
Hayatıma saygı gösterilmesine
İyi eğitim almaya
Spor yapmaya
Sanat ve kültürle zenginleşmeye
Sağlıklı bir yaşama
ve...
OYNAMAYA!!!
ÇÜNKÜ BEN ÇOCUĞUM



ÇOCUK HAKLARI




1959 yılında yayımlanan BM İnsan Hakları Yasası ile bağıntılı olarak hazırlanan Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesi’nde de belirtildiği gibi çocukların eğitimine önem verildiği gibi oyun oynama hakkı da ellerinden alınmamalıdır. En önemlisi tüm çocukların “18 yaşına kadar çocuk kalmaya” hakkı vardır.
Çocuklar, hayatlarını büyüklerin şekillendirdikleri; kendi ellerimizle yarattığımız geleceğin umutları ya da canavarları…
Dünyada milyonlarca insan dolayısıyla milyonlarca karakter var. İşte bu karakterler çocukken şekillenmektedir. Dikkat edildiğinde de görüleceği gibi genellikle şuç işleme eğiliminde olan insanlar çocukluğunu yaşayamamış insanlardır. Bu yüzdendir ki –Çocuk Hakları Evrensel Bildirgesinde de belirtildiği gibi- insanların çocukluk dönemlerini çocuk gibi geçirmeleri onların en büyük hakkıdır.






Bu konuya –belki geç kalmış olarak - üç yıl önce okuduğum roman ve onun hakkında o zaman yazdığım şu satırlarla devam etmek istiyorum:

“ÇOCUKLARIMIZI ERKEN BÜYÜTMEYELİM”

Bugün Jose Maura de VASCONCELOS’ un “Şeker Portakalı” adlı eserini okudum. Uzun zaman da kendime geleceğimi sanmıyorum. Ablam “Kitabı bir daha mı okuyacaksın?” dediğinde de sürekli elimde gezdirdiğimi fark ettim.
İnsanlar okuduğu bir kitabı aynı derecede sevmeyebilir. Çünkü aynı kitabı aynı derecede sevmemiz için aynı kişiliğe sahip olmamız gerekir. Ancak bu romanda herkesin kendinden bir şeyler bulacağına eminim! Çünkü bütün büyüklerin çoçukların çoçuk kalma hakkının gereklerine dikkat ettiğini sanmıyorum…
Romanın kahramanı “ZEZE” küçük yaramaz fakat bir o kadar da zeki bir çocuktu. İnsalar onu anlamıyor, yaptığı her şey suç sayılıyor ve hep suçlarından dolayı –babasının suç saydıklarından dolayı- babası tarafından şiddete maruz kalıyordu. Hatta “evin asi çocuğu”, “sorunları var” gibi ünvanları taa küçüklüğünde almıştı; ancak niçin sorun yarattığı konusunda kimse kafa yormamıştı. Küçük kahraman yaşadığı olaylar, karşılaştığı güçlükler hakkında büyük insanlar hatta onlardan daha iyi düşünebiliyordu. Kendisinin bile gördüğü olayları büyüklerin anlayamayışı çok saçmaydı… İnsanlara yardım etmeye çalışırken hep dayak ve kötülükle karşılaşıyordu. Bu olaylara bir anlam vermeye çalışıyor ve Tanrının onu sevmediğini düşünüyordu.
Ben Zeze kadar yaramaz değildim ancak her çocuğa davrandıkları gibi insanların beni umursamaması ve anlattıklarımın dinlenmemesi beni çok rahatsız ederdi. Zezeler, hepsi çocuk kaprisleriydi nasıl olsa büyüyünce geçerdi. Ama geçmedi! İnsanların sorumsuzluğu, birbirlerini dinlememeleri, peşin hükümleri ve hak sömürücülükleri küçüklüğümde olduğundan daha fazla rahatsız ediyor beni.
İnsanların hepsini değiştirmek olanaksızdır ancak biz üniversite gençliğine düşen görev, hak aramak veya hak ihlal etmemek için değişime kendimizden başlamamızdır. Bu nedenle daha çok okuyalım ki anlattıklarımız güzel olsun ve biz “dinle” demeden dinlesinler, çok düşünüp çok araştırıp bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayalım ki toplumda bize de bir yer versinler ve elimizin ulaştığı tüm çocuklarla ilgilenmeliyiz ki ilgilenilmediklerini düşünüp ileride ilgisiz bir insan olmasınlar.
Zeze’de böyle yaptı. En sevdiği oyuncağını, konuşup muhabbet ettiği o şeker portakalı ağacını kestiler, kendisini dinlemeyen bu insanlardan kurtulmasına yardım eden, arabasında gezdiği, hatta ismini bile kendisinin değiştirdiği kızılderili Portuga’sını kaybetti. Üzüntüsünden ölüm döşeğine düştü. Herkes ona acımaya üzülmeye başladı ama neden hasta olduğu konusunda kimse doğru bir bilgiye sahip değildi –Gloria’dan başka(ablası)- . Kimse onun içli bir çocuk olduğunun farkına hala varamamıştı.
Birgün ölecek diye bıraktıkları yatağından kalktı. Babasından çok sevdiği Portuga’nın ölümünden sonra, ölmeyi düşünürken, yaşamak için bir çaba sarfetmezken, hayatı değiştirmek için; bu çerçeveleri yıkmak için kalkabilmişti o yataktan. Belki de yazar bunun için yaşatmıştı küçük Zeze’yi. Yaşatmıştı ki okuyanlar bir ders çıkarsın, Zeze’ler çoğalsın ve çocukları da yeni Zeze’ler olarak yetişsinler.
Zeze’ye hayatın gerçek yüzünü çok küçükken öğretmişlerdi. O çocukluğunu yaşayamayıp daha o yaşlarda sorunlarıyla tek başına boğuşmak zorunda bırakılmıştı ve kitabın sonunda Portuga’sına – ruhuna- şöyle seslenmişti:
“O çağlarda (küçükken),bizim çağımızda yani, yıllar önce bir Budala Prens’in, mihrabın önünde diz çökmüş Budala’nın, gözleri yaşlarla dolmuş ikonlara şunu sorduğunu bilmiyordum: OLUP BİTENLERİ ÇOCUKLARA NİÇİN ANLATMALI?
Gerçek, sevgili Portuga’m; bunları bana çok erken anlatmış olmalarıdır. Hoşçakal!”
Çocuklarımızı dinleyelim, ufacık dünyalarında sorunlarla boğuşmalarına izin vermeyelim. Bırakalım da çocuklarımız şeker portakalı ağacında atçılık oynasınlar; bırakalım da “çocuklarımız erken büyümesin!”

Emel YILMAZ
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Erken Sınav Hakkı HolyDefender Hukuk Soruları Arşivi 1 18-02-2007 19:39
Erken Emeklilik a.lawyer Meslektaşların Soruları 2 07-12-2006 13:26
Kiracının Erken Çıkması Nur Hukuk Soruları Arşivi 2 19-09-2005 13:38
Erken Kalkan Görür Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 4 03-06-2003 21:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02915812 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.