Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

taşınmazın, bedeli alınmadan satışı (tapuda "alındı" yazıyor)

Yanıt
Old 11-07-2013, 09:50   #1
GECE

 
Varsayılan taşınmazın, bedeli alınmadan satışı (tapuda "alındı" yazıyor)

Arkadaşlar,
tapuda taşınmaz satış işlemi yapılmış.
tapudaki işlemde "satış bedeli alındı" diye yazılmış.
tarafların karşılıklı güvenine binaen satış bedelinin kısa süre sonra ödeneceği kararlaştırılmış ama bu hususta hiçbir protokol/yazılı belge vs yok.
ben müvekkile burada satış bedelinin tahsili ya da tapunun iadesi için açılacak davanın kazanılma şansının olmadığını söyledim.
ama müvekkil "5.000 TL üzerindeki paraların banka ile ödenme zorunluluğu olduğunu, bu nedenle satış bedelinin banka yoluyla yapılması gerektiğini, alıcının ise böyle bir banka kaydına dayanamayacağını, bu yolla davayı kazanma şansı olduğunu" ısrarla söylüyor.
ne dersiniz?
Old 11-07-2013, 10:18   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan GECE
Arkadaşlar,
tapuda taşınmaz satış işlemi yapılmış.
tapudaki işlemde "satış bedeli alındı" diye yazılmış.
tarafların karşılıklı güvenine binaen satış bedelinin kısa süre sonra ödeneceği kararlaştırılmış ama bu hususta hiçbir protokol/yazılı belge vs yok.
ben müvekkile burada satış bedelinin tahsili ya da tapunun iadesi için açılacak davanın kazanılma şansının olmadığını söyledim.
ama müvekkil "5.000 TL üzerindeki paraların banka ile ödenme zorunluluğu olduğunu, bu nedenle satış bedelinin banka yoluyla yapılması gerektiğini, alıcının ise böyle bir banka kaydına dayanamayacağını, bu yolla davayı kazanma şansı olduğunu" ısrarla söylüyor.
ne dersiniz?

Bu hususta hiçbir protokol/yazili belge vs. nin olmadigini belirttigine göre, muvekkilinizin israrina binaen açacaginiz davada, davaliya yemin teklif etmekten baska bir sansinizin olmadigi görülmektedir, Kolay gelsin,,,
Old 11-07-2013, 10:32   #3
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan C_OKYAY
Bu hususta hiçbir protokol/yazili belge vs. nin olmadigini belirttigine göre, muvekkilinizin israrina binaen açacaginiz davada, davaliya yemin teklif etmekten baska bir sansinizin olmadigi görülmektedir, Kolay gelsin,,,

Üstadın yanıtına katılıyorum. Ayrıca, davadaki kanıt güçlüğü konusunda müvekkilinizi yeterince aydınlatığınıza, buna rağmen davanın açılmasını istediğine dair görüşme tutanağı düzenleyip imzalatmanızı ve ücretinizi peşin almanızı öneririm.
Old 11-07-2013, 12:41   #4
av.koray

 
Varsayılan

Sizin durumunuz bana göre daha avantajlı görünüyor.Müvekkilim taşınmaza ilişkin çek almış çek karşılıksız çıktığı gibi taşınmaz üçüncü kişiye çoktan devrolmuş ve çek borçlusu olan taşınmazı alan tüzel kişi iflas etmiş.Biz sadece çeke dayanabileceğiz sanırım. o da boş tabii.Müvekkile davayı kaybedeceğini sadece çeke dayalı takip yapabileceğini onu da muhtemelen tahsil edemeyeceğini söyledim ve gitti
Old 11-07-2013, 17:19   #5
GECE

 
Varsayılan

Teşekkürler arkadaşlar,
müvekkilin "5.000 TL üzerindeki paraların banka ile ödenme zorunluluğu olduğunu, bu nedenle satış bedelinin banka yoluyla yapılması gerektiğini, alıcının ise böyle bir banka kaydına dayanamayacağını, bu yolla davayı kazanma şansı olduğu" ısrarı açısından ne dersiniz?
Old 11-07-2013, 20:57   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan GECE
Arkadaşlar,
tapuda taşınmaz satış işlemi yapılmış.
tapudaki işlemde "satış bedeli alındı" diye yazılmış.
tarafların karşılıklı güvenine binaen satış bedelinin kısa süre sonra ödeneceği kararlaştırılmış ama bu hususta hiçbir protokol/yazılı belge vs yok.
ben müvekkile burada satış bedelinin tahsili ya da tapunun iadesi için açılacak davanın kazanılma şansının olmadığını söyledim.
ama müvekkil "5.000 TL üzerindeki paraların banka ile ödenme zorunluluğu olduğunu, bu nedenle satış bedelinin banka yoluyla yapılması gerektiğini, alıcının ise böyle bir banka kaydına dayanamayacağını, bu yolla davayı kazanma şansı olduğunu" ısrarla söylüyor.
ne dersiniz?

Belirli bir tutardan fazla ödemelerin havale yoluyla yapılması vergi hukuku ile ilgili, size bir faydası olmaz.

Ancak Yargıtay'ın, tapu senedinde ödeme yapıldığı yazılı olmasına rağmen, çeşitli hileli eylemlerle ödenmemesi durumunu TBK'nın hile hükümleri çerçevesinde ele aldığı kararları mevcut; o kararları incelemenizi, süre sorunu ve somut olayın özelliği izin veriyorsa hileye dayanmanızı öneririm.
Old 11-07-2013, 21:28   #7
Av.Ali ŞAN

 
Varsayılan

Bu tutar esasında 8000 TL dir. Ancak somut olayda bu kuralın uygulama alanının olmadığı kanaatindeyim. Nitekim yasada birinci ve ikinci sınıf tüccarlar(şirketler dahil), kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de yerleşik olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli,avans ve depozito olarak yapacakları 8 Milyar TL sını aşan tahsilat ve ödemelerin banka veya özel finans kurumları ve PTT aracı kılınarak yapılması gerektiği bildirilmiştir.
Old 12-07-2013, 10:50   #8
GECE

 
Varsayılan

Tapuda, satış bedeli alındığı yazıyor.
satıcı (müvekkilim) bedel sonra verilecekti, verilmedi diyor.
biz bedelin tahsili için dava /icra takibi açsak "alıcı, bedeli elden ödedim, paranın ödendiği tapuda da yazıyor zaten" der.
yemin teklif etsek, alıcı yalan yemin yapıp "elden ödedim" diyecek, yani yemine dayanamayız, zira alıcının yalan yemin yapacağı garanti.
hile/dolandırılma olgularıı nasıl ispat edeceğiz ki! taraflar arasında en azından adi de olsa bir protokol olsaydı paranın sonradan ödeneceğine dair. o da yok. ben böyle bir davada müspet sonuç alınacağını düşünmüyorum. birkaç karar da baktım lehe birşey göremedim, elinde olan varsa sunabilir.
iyi çalışmalar...
Old 12-07-2013, 11:42   #9
detay82

 
Varsayılan

Benzer bir olay benim bir müvekkilimin de başına gelmişti. Ancak dava açmadık (müvekkil ücreti fazla bulduğu için

Olayla ilgili araştırmalarımda, meselenin ancak hile kurumuna dayanarak çözülebileceği sonucuna varmıştım. İnceleme raporumda geçen, Yargıtay kararlarını aşağıda bilgilerinize sunmaktayım.


4.YARGI KARARLARI :

1.Hukuk Dairesi Esas: 2011/6694 Karar: 2011/11501Karar Tarihi: 15.11.2011

Davacılar... tapuda işlemlerin başlatıldığını, imzaatılacağı sırada davalının paranın döviz olarak evinde olduğunu ve imzalaratıldıktan sonra parayı evde vereceğini söylediğini, imzalar atıldıktan sonrakendilerini kahvehaneye götürerek parayı getireceğini söyleyerek bu sırada arkatarafa geçerek bir daha gelmediğini, telefonlarına da cevap vermemesi üzerinedolandırıldıklarını anladıklarını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil istemindebulunmuşlardır. Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanınreddine karar verilmiştir.

Davacılar, taşınmazı gerçekten satma iradelerininbulunmasına karşın tapuda işlem tekemmül ettirildikten sonra çeşitli sebeplerileri sürülerek davalı tarafın satış bedelini ödemediğini ve kendilerini hilelidavranışlarla dolandırma yoluyla taşınmazların mülkiyetini devretmek zorundabıraktığını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. O halde iddianın içeriği veileri sürülen biçimine göre davada dayanılan sebebin hile olduğu açıktır.

Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi iradebeyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kastenhatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahutdevamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma sözkonusudur. B.K'nun 28/1 maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğertarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasabile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşullarınvarlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyigeçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geriisteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceğigibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Anılan hususresmi belgeler yönünden de Türk Medeni Kanununun 7/2 maddesinde dilegetirilmiştir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücüsüre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut davayoluyla da kullanılabilir.

Davalı F.'ye taşınmazların satışı için tapuyagidildiğinde düzenlenen aktin imzalanması aşamasında satış parasının istenmesiüzerine, paranın evde olduğu ve eve gidildiği takdirde verileceğinin beyanedilmesi üzerine akdin imzalandığını, oysa eve gidilmek üzere hareketedildiğinde bir kahvehaneye uğranıldığı, bundan istifade eden davalının oradanayrıldığı, her ne kadar davalı tarafından satış bedelinin ödendiği belirtmişise de, bunun yazılı bir belge ile kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki, satış bedeli (semen) satışınasli unsurlarından birisidir. Semen ödeneceği düşüncesi uyandırılaraktaşınmazın mülkiyetinin naklinin sağlanması ve ondan sonra semenin ödenmemişolması yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde iradeyi fesada uğratansebeplerin gerçekleştiğinin kabulünü gerektirir.

Bir başka ifade ile, elbette ki taraflarca bedelinyani semenin sonra ödeneceği kararlaştırılabilir. Böylesi bir durumda TürkMedeni Kanununun 893. maddesi hükmü uyarınca satış bedeli üzerinden ipotekyaptırılması mümkün bulunduğu gibi, Borçlar Kanununun 217. maddesi delaletiyle211. maddesi hükmü gereğince bedel ödenmediği takdirde taşınmazın mülkiyetininiade edileceğine dair ihtirazi kayıt konulabilir. Böylesi bir olgu tapununiptali ile eski malike intikaline olanak sağlar ise de, koşulsuz olarak bedelinsonradan ödenmesi taraflarca kararlaştırılmış ise de satıcının hakkı bedelolup, ödenmemesi halinde yasal yollara müracaat ederek tahsilisağlanabileceğinden ödememe tapu iptal ve tescilin hukuki nedenini teşkiletmez. Oysa somut olayda bedelin ileriki tarihlerde ödeneceğine dair taraflararasında bir anlaşma bulunmamakta hemen ödeneceği yönünde davacılarda bir kanıuyandırılarak kayıt maliki bir oldubittiye getirilerek temlikin sağlandığıgörülmektedir.

Öyle ise, davacıların hileye maruz bırakılmadıklarınısöyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesigerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.



Hukuk Genel Kurulu Esas: 2010/1-502 Karar: 2010/536 Karar Tarihi:20.10.2010

Davacı vekili; müvekkilinin, 1932 doğumlu olup, ikiadet dükkanın davalıya satışı konusunda onunla anlaştığını, 09.04.2004tarihinde tapuya gittiklerini, tapuya giderken davalının bir yerde durarak paraalmış gibi yaptığını, imza aşamasında, davalının paranın bankada olduğunutapunun devrinden sonra bankadan çekip ödeyebileceğini söylediğini, maddiolarak zor durumda olan müvekkilinin uzun süredir tanıdığı H.'in de yanlarındaolmasına güvenerek, hiçbir bedel almadan taşınmazları davalıya devrettiğini,daha sonra davalının müvekkili ile birlikte bankaya gidip, bankacılarla birazkonuştuktan sonra müvekkiline 40 günlük vadesinin olduğunu, vade bitiminde 40Milyar TL. faiz alacağını, bu faiz alacağının da 20 Milyar TL.sini satışparasına ek olarak müvekkiline vereceğini söylediğini, davalı ve arkadaşlarınınmüvekkilini uzun süre bugün yarın şeklinde oyaladıklarını ancak davalınıntaşınmazların bedelini ödemediği gibi taşınmazları da iade etmediğinibelirterek, hile hukuksal nedeniyle 7221 Ada 1 parsel, C-3 BL. 2.Kat 883 ve 872nolu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptaline ve müvekkiladına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı, davanın zamanaşımı bakımından reddigerektiğini, Borçlar Kanunu’nda hata yahut hilenin öğrenildiği tarihtenitibaren 1 yıllık süre içinde işlemin iptalinin istenebileceğini, taşınmazınbedelini ödediğini, tapuda bu hususun davacıya ikaz olunduğunu, parasınıaldığını beyan ettiğini, resmi senede karşı ancak resmi senetle karşı delilileri sürülebileceğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın salt ödenmeyen satış bedelineyönelik olmayıp, hile hukuksal nedenine dayanıldığı, bu iddianın ise her türlüdelille ispat edilebileceği gerekçesiyle deliller değerlendirilerek davanınkabulüne karar verilmiştir.

Hükmü davalı vekili temyiz etmekle Özel Dairece, hilehukuksal nedeni konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın dava salt bedelistemi olarak nitelendirilerek yukarıda yazılı gerekçeyle karar bozulmuş; YerelMahkemece, önceki kararda direnilmiştir. Direnmeyi davalı vekili temyizegetirmektedir.

Açıklanan maddi olgu, bozma ve direnme kararlarınınkapsamları itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanınhukuksal dayanağının ne olduğu; buna göre Özel Dairece inceleme vedeğerlendirme yapılıp yapılmadığı, noktasında toplanmaktadır.

Öncelikle, konuyla ilgili kavram ve kurumların açıklanmasındayarar vardır:

İnsanlar çeşitli saiklerin etkisi altında hukukimuameleler yaparlar. Hukuki muamelelerin yapılmasında rol oynayan iki saikihukuk düzeni eskiden beri göz önünde tutmuştur. Bunlar aldatma (hile) vekorkutma (ikrah)tır. Çünkü bu iki saik altında yapılmış bulunan hukukiişlemlerin sahiplerini bağlamaması tabii ve lüzumludur.

Kanunumuz hileyi tanımlamamıştır. YHGK’nun 03.04.1963gün ve 1963/4-76-40 sayılı kararında hile; <…gerçek durumu bilmesi halindebir kimsenin kabul etmeyecek olduğu bir şeyi kabul etmesine diğer bir kimsetarafından yol açılmış olması demektir.> şeklinde tanımlanmıştır.

Hilenin varlığının kabulü için şu şartlarıngerçekleşmesine ihtiyaç vardır:

Birinci şart <yanıltma>dır. Aldatan şahısdiğerini yanıltmış (hataya düşürmüş) olmalıdır. Fakat karşı tarafın düştüğü buyanılmanın esaslı olması gerekmez. (BK. md.28) Çünkü aldatan hiçbir surettekorunmaya layık değildir.

İkinci şart; <aldatma kastının bulunması>dır.Yalan söyleyen, sözlerinin yalan olduğunu bilerek söylemiş olmalıdır. Başka birdeyişle, yalan söyleyende karşı tarafı aldatmak ve onun gerçeği bilmesi halindeyapmayacak olduğu bir sözleşmeyi yapmağa sevk etmek niyeti bulunmalıdır. Eğer,bir kimse, bilmemesi ağır bir kusur teşkil etmesine rağmen, durumu bilmeden birbeyanda bulunmuş ise, aldatma kastı yoktur.

Üçüncüşart <İlliyet bağı>dır. Aldatma karşı tarafı bir hukuki işlem yapmağasevk etmiş olmalıdır. Eğer hukuki işlem bu aldatma olmadan da yapılacak idiyse,o zaman aranılan illiyet bağı yok demektir. (Dr. Kenan Tunçomağ, BorçlarHukuku, sh.229-233)

818 sayılı Borçlar Kanunu’nun <Hile> başlıklı28. maddesinde; <Diğer tarafın hilesiyle akit icrasına mecbur olan tarafınhatası esaslı olmasa bile, o akit ile ilzam olunmaz.

Üçüncü bir şahsın hilesine düçar olan tarafın yaptığıakit lüzum ifade eder. Şu kadar ki diğer taraf bu hileye vakıf bulunur veyavakıf olması lazım gelirse, o akit lazım olmaz.> Hükmü yer almaktadır.

Maddenin birinci fıkrasında açıklandığı üzeretaraflardan biri diğer tarafı hileyle sözleşme yapmaya yöneltilmişse hataesaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilenkoşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukukiilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir veverdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceğigibi iptale ilişkin hakkın kullanılması hiçbir ekle bağlı değildir. Karşıtarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla dakullanılabilir. Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadankalkacağı için yerine getirilen edim, ayni bir istihkak davası (tapulutaşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde desebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası yoluyla geri istenebilir.

Hile’ye ilişkin bu açıklamalar ışığında somut olay elealındığında:

Davacı, davalı ile davalının akrabası dava dışı H. D.adlı kişinin, önce güvenini kazanıp, bir takım hareketlerle bu güvenigüçlendirdikleri sonra da yaşlı ve madden zor durumda olmasından dayararlanarak kandırmak suretiyle dava konusu taşınmazların tapuda devrinisağladıkları buna karşılık sözleştikleri bedeli de ödemediklerini beyan ederek,hile hukuki nedeniyle dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapu kaydınıniptali ile kendi üzerine kayıt ve tescilini istemiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık görünürde bedelinödenip ödenmediği noktasında düğümlenmişse de temelinde davacının, davalıtarafça hile ile kandırılıp, hemen ödeme yapılacağı yönünde oluşturulan güveninetkisiyle bedeli henüz almadığı halde tapu sicil görevlileri önünde aldığınıifade ettiği ve bu bedelin halen ödenmediği, iddiasına dayanmakta; açıklanan buözellikleri itibariyle davanın hukuksal dayanağını <hile>oluşturmaktadır. Nitekim, mahkemece de bu niteleme yapılarak, davanın hileyedayalı olduğu, bu tür davaların her türlü delille ispatlanabileceği kabuledilmiş ve sonuca varılmıştır.

Hal böyle olunca, mahkemenin davanın hukuksalnitelikçe hileye dayalı olduğuna ilişkin tespit ve buna göre inceleme yapmışolmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmayıp, direnme kararı bu yönüyleyerindedir.



1.Hukuk Dairesi Esas: 2004/1611 Karar: 2004/2207 Karar Tarihi: 04.03.2004
Hile her türlü delille ispatedilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hal böyle olunca, davacıya iddiasını kanıtlaması bakımından delil listesindebelirttiği tanıklarını dinletme olanağının sağlanması, varsa başka delillerininde toplanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekir.
Old 12-07-2013, 13:46   #10
DALGIÇ

 
Varsayılan

Benim de benzer bir davam devam etmektedir. Paralel olarak yaptığım Dolandırıcılık a ilişkin suç duyurusu hakkında Savcılık tarafından önce takipsizlik verildi. Takipsizliği bozdurduk. Devri yapan tapu memuru '''satıcının 'paramı almadım' şeklindeki beyanı üzerine 'dosyayı kapattım ve paranı al öyle gel dedim, sonra bir dakika içerisinde arkalarını döndüler ve satıcının 'paramı aldım' demesi üzerine imzlar tamamlanarak devir yapıldı''' şeklinde ifade verdi. Benim sorum üzerine ise aradan geçen 1-2 dakika içerisinde para devri olmadığını beyan etti. Devrin hemen sonrasında soruşturma dosyası açılması da ilk görünüş karinesi olarak dolandırıcılığı akla getirmektedir.Ben caza çıkabileceğini düşünüyorum. Kaldı ki Hile ye dayalı tapu-iptal tescil davamız devam etmektedir. Hile her türlü delil ile ispat edilebilir. Fakat yukarıda Sn.detay 84 isimli meslektaşımızın sunduğu kararı iyi yorumlamak gerekmektedir. Hile de aldatma vardır ve müvekkilin acemiliğinden faydalanıldığına ve bedelin ödeneceği yönünde güven telkin edilerek tapuda devir işleminin yaptırıldığına Mahkemeyi ikna etmeniz gerekmektedir. Kolay gelsin. Saygılarımla..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kalemlerde teslim edilen dilekçelere "alındı" ibaresi verilmesi üye17661 Meslektaşların Soruları 16 20-07-2013 16:13
" Devletin Dili ", " Resmi Dil ", " Ortak Dil "... Doç. Dr. Özge Yücel Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 12 14-11-2012 18:12
Hisse devrinde "bedeli nakden tahsil ettim" ibaresi Av. Can Altuntaş Meslektaşların Soruları 7 15-04-2012 20:48
tapuda "tarla" ama piyasada "yatırımlık arazi" Av.Serhat Doğan Meslektaşların Soruları 0 30-10-2009 08:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06838703 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.