idari para cezası

4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 19. maddesine aykırılıktan 25. maddesine göre idari para cezası kesiliyor.
Konu bir emlak ofisinin TS 11816 sayılı standartına ayırılıktan dolayı yapılan bir tespit sonucu ortaya çıkmış.
Tespit 2008'in 7. ayında yapılıyor.
Bu tespitten sonra ilgili emlak ofisi gerekli bölmeleri vs yapıyor ve bildirimde bulunuyor, kurum biz daha sonra geleceğiz diyor ve gelmiyor.
Para cezası geliyor.
Tespit tutanağı ilgili emlakçının yokluğunda yapılıyor ve tutanak o an orada bulunan oğlu tarafından imza ediliyor.
Şimdi
İdari yargıda 15 gün içinde iptal davası açmanın faydası olacak mıdır, ellerinde herhangi bir bildirim yok yeni yaptıkları değişikler ile ilgili sadece faturalar vs var.
Kaldı ki idari yargıda dava açılsa bile para cezasının ödenmesi gerekir değil mi? ve peşin ödeme halinde 3/4 olarak ödeyiniz denmiş.
Söz konusu fiilin aynı yıl içinde ikinci kez olması halinde iki misli olarak yaptırım belirlenmiş.
Ayrıca tebliğ tarihini bilmiyorlar şöyle ki postacı herhangi bir tarih vermemiş sadece zarfı vermiş fakat zarfın üzerinde herhangi bir tarih yok, tebligatın yapıldığı gün konusunda sıkıntı yaşanır mı?
hepinize iyi bayramlar...

Bu Bedelİ Ödemenİz Menfaatİnİze Zİra Her Halde Sİzİ Ts'ye AykiriliĞiniza İlİŞkİn Bİr İŞlem Yanİ Ceza SÖz Konusu. Ancak Bİr Daha Ceza Alamamaniz İÇİn İdarenİn Sİzİ Denetlemesİnİ İsteyİn, Yetkİlİler Gelmez İse Bu İŞleme KarŞi Dava AÇiniz.

İdari para cezalarını kesinleşmeden idarenin geri alması mümkün mü?

Sayın caner87

İdare (kesinleşmiş veya kesinleşmemiş) idari para cezası kararını her zaman geri alabilir.

Saygılarımla

İdari para cezasının geri alınması için kuruma talepte bulunmalıyız o halde.
Ancak idari para cezasına itiraz idare mahkemesine yapılacağına göre bu gibi durumlarda cezayı veren kuruma nasıl bir taleple gitmeliyiz.
Söz konusu ceza mahkemeye taşınsa bile öncelikle ödenmesi gerekmez mi, ödemeyip de mahkemeye itiraz edilse ya mahkeme aşamasında ön koşul olarak ya da kamu alacaklarının takibi gündeme gelmez mi?

Alıntı: İdari para cezasının geri alınması için kuruma talepte bulunmalıyız o halde.

Bir yandan idare mahkemesinde 15 içinde iptal davası açarken öte yandan cezayı veren kurumdan cezanın geri alınmasını talep edebilirsiniz. (Ama kuruma yapılan başvuru iptal davası süresini kesmez, durdurmaz.) Kurumdan böyle bir talepte bulunabilirsiniz ama gerekçeniz nedir? Yukarıda 1 nolu mesajınızda ileri sürdüğünüz olaylar cezanın geri alınmasını gerektirmez. Aynı olaylar idare mahkemesinde açacağınız iptal davasını da kazanmanıza yetmez.

Alıntı: Ancak idari para cezasına itiraz idare mahkemesine yapılacağına göre bu gibi durumlarda cezayı veren kuruma nasıl bir taleple gitmeliyiz.

Gerekçeniz varsa dilekçeniz hazır demektir.

Alıntı: Söz konusu ceza mahkemeye taşınsa bile öncelikle ödenmesi gerekmez mi, ödemeyip de mahkemeye itiraz edilse ya mahkeme aşamasında ön koşul olarak ya da kamu alacaklarının takibi gündeme gelmez mi?

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 19. maddesine aykırılıktan 25. maddesine göre idari para cezası kesildiğine göre aynı Kanunun CEZALARDA YETKİ, İTİRAZ VE ZAMANAŞIMI başlıklı 26.maddesine bakılması gerekiyor. Bu maddeye göre iptal davası açılması tahsilatı durdurmaz.

Saygılarımla

Alıntı: Yazan caner87 Ayrıca tebliğ tarihini bilmiyorlar şöyle ki postacı herhangi bir tarih vermemiş sadece zarfı vermiş fakat zarfın üzerinde herhangi bir tarih yok, tebligatın yapıldığı gün konusunda sıkıntı yaşanır mı? ...

Tebliğ tarihi bilinmiyor ise, ilgili PTT şubesinden veya zarfın üzerindeki barkod numarası ile;
http://www.ptt.gov.tr/ web sitesinin ana sayfasının alt ortasında yer alan boşluğa KAYITLI POSTA TAKİBİ barkod numarası yazılarak, tebliğ tarihi öğrenilebilir.

"emlakçının yokluğunda yapılıyor ve tutanak o an orada bulunan oğlu tarafından imza ediliyor" eğer oğlu, müvekiilin sigortalı çalışanı değil ise, o tutanak geçersizdir.

Alıntı: eğer oğlu, müvekiilin sigortalı çalışanı değil ise, o tutanak geçersizdir.

Sayın Yalçın Önder

Tutanağın tebliğ edilmesi zorunluluğu var mı? Eğer tebliğ zorunluluğu yoksa tutanağı düzenleyenlerin imzalaması yeterli olup, (yetkili ya da yetkisiz) başka birinin imzalaması gerekmez kanısındayım.

Saygılarımla

Sayın Av.Armağan Konyalı,

Cezayı gerektiren fiilin tespiti ceza hukukunda olduğu gibi, idari ceza hukukunda da usulüne uygun yapılmalıdır.

Failin yokluğunda yapılan bu tür tespitlerin hukuka aykırılığı yönünde pek çok Danıştay Kararı vardır ve müstekar hal kazanmıştır.

Daha da önemlisi, fiili tespit edenin (soru konusu olayda yazılmamış?) böyle bir tespit yetkisi var mı? Aynı zamanda tespit anlık mı yapılmış, yoksa geriye yönelik mi yapılmış? gibi...

Malumunuz olduğu üzere, özellikle de; yetki, şekil yönlerinden olay neden olan tutanak ve ihbarname ayrıntılı incelenmelidir.

Tutanak bir durumun yetkili kimselerce yazılı olarak saptanmasıdır. İlgilisinin imzalaması gerekmez. Aksi halde,
Doğum tutanağında bebeğin imzası
Ölüm tutanağında ölünün imzası gerekirdi.

Sayın Avukat Armağan Konyalı,


İlgili kanuna ve kanunun denetim ile ilgili yönetmeliklerine bakmak gerekiyor.

Ancak, genelleme yaparak tutanakların tarafların imzası olmadan geçerli olabileceğini idari hukuk açısından kabul edilebileceğini sanmıyorum. Verdiğiniz doğum ve ölüm örneğinin idari hukukla bağlantısını kuramadım?

Vergi ceza hukuku açısından VUK’un 141. maddesinde inceleme tutanakları düzenlenmiş ve “İnceleme esnasında lüzum görülen hallerde, vergilendirme ile ilgili olaylar ve hesap durumları ayrıca tutanaklar ile tesbit ve tevsik olunabilir. İlgililerin itiraz ve mülâhazaları varsa bunlar da tutanağa geçirilir. Bu suretle düzenlenen tutanakların birer nüshasının mükellefe veya nezdinde inceleme yapılan kimseye bırakılması mecburidir.” denilerek hangi hallerde tutanak düzenleneceği ve hangi hususları içereceği belirlenmiştir.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=21435
06-11-2007 tarihli yukarıdaki linkte bulunan sizin yazınızdan aynen alınmıştır.
Yönetmeliğin ilgili maddeleri aşağıda sunulmuştur. İlgili hükümler koyulaştırılmıştır:


Tutanakları Düzenleyenlerin Yükümlülüğü
Madde 76-a) Tutanak düzenleyenlerin tutanaklarla ilgili yükümlülükleri;
Tutanak düzenleyenler;
1) Tutanaklara bağlı olduğu kurumun veya birimin adı bulunan kaşe veya damgayı basmak veya bu kurumun veya birimin adını yazmak,
2) Tutanaklara, kendi adını, soyadını, görev unvanını ve sicil numarasını yazarak veya bu bilgiler bulunan kaşe veya damgayı her nüshasına basarak imza etmek,
3) Tutanakları, tebliğ yerine geçmek üzere, hakkında işlem yapılana veya temsilcisine imza ettirmek ve bir nüshasını vermek,
4) Tutanakları imza etmekten kaçınanlar için "imza etmedi" kaydı koymak,

Her ne kadar yazınız karayolu ile taşımcılık konusunda olsa bile, yukarıda değindiğim üzere, genelleme yapmanın doğru olmadığı yolundaki düşünceme dayanarak yazınızdan alıntı yaptım.

4077 sayılı TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN’un 19. maddesinin “İlgili bakanlıklar, bu esaslara göre denetim yapmak veya yaptırmakla görevlidir. Mal ve hizmet denetimine ilişkin usul ve esaslar her bir ilgili bakanlıkça ayrı ayrı tespit ve ilân edilir.” Fıkrası uyarınca, olaya bakmak gerekir.

Alıntı: İlgili kanuna ve kanunun denetim ile ilgili yönetmeliklerine bakmak gerekiyor.

Yukarıdaki görüşünüze katılıyorum. İlgili Kanunda bir hüküm yok. İlgili Kanunla ilgili bir Yönetmelik bulamadım. Bu durumda olayımızdaki tutanağın geçersiz olduğunu iddia etmek için bir dayanak gerektiği kanısındayım. Aksi halde yine ''doğum tutanağı'' örneğinden hareket etmemiz gerekecek.

Alıntı: 06-11-2007 tarihli yukarıdaki linkte bulunan sizin yazınızdan aynen alınmıştır.

Eski tarihli mesajlarıma gösterdiğiniz teveccüh nedeniyle teşekkür ederim. Keşke her yazdığım aynı özenle izlense.

Saygılarımla