Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

oyuncak silahla tehdit

Yanıt
Old 07-11-2008, 11:29   #1
-betül-

 
Varsayılan oyuncak silahla tehdit

Merhaba meslektaşlarım...Müvekkilim aleyhine oyuncak silahla tehditten dava açıldı..Fakat silahın korkutucu etkiye sahip olup olmadığına dair bilirkişi raporu düzenlenmedi.Bu davada nasıl savunma yapabilirim.Müvekiklim açısından beraat kararı almak çok önemli...Yargıtay kararı var mı bu konuya ilişkin...Şimdiden teşekkür ederim..
Old 07-11-2008, 11:44   #2
Av.Mehmet_Ali

 
Varsayılan

.C.YARGITAY

4. CEZA DAİRESİ

E. 1990/6546

K. 1991/285

T. 23.1.1991

• KAVGADA KORKUTMAK İÇİN SİLAH ÇEKMEK ( Silahın Plastik Oyuncak Olması )

• PLASTİK TABANCA ÇEKMEK ( Uygulanacak Kanun Maddesi )

765/m.466/1

ÖZET : Sanık; kavga sırasında plastik oyuncak tabanca çektiğine göre, eylem TCK.nun 466/1. maddesine uyar.
DAVA : Tehdit suçundan sanık Uğur hakkında, Türk Ceza Yasasının 466/1, 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri uyarınca 150.000 lira ağır para cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin, ( Afyon Asliye Ceza Mahkemesi )nden verilen esas 1989/410, karar 1990/208 sayılı ve 18.5.1990 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi C. Savcısı tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığı'nın 13.11.1990 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 22.11.1990 tarihinde daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü.
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdanî kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
Sanığa yükletilen, yakınan Selma'ya kavga sırasında silah çekme eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin yasaya uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve yasada öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın yasal bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, O yer C. Savcısının ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 23.11.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY YAZISI
Sanığın kanıtlanan ve mahkemece suç olarak benimsenen eylemi şudur: "Kavga sırasında plastik oyuncak tabanca çekmek", Yerel mahkeme, yerleşik yargısal görüşlere göre bu eylemi TCY.nın 466. maddesine sokmuş, karar çoğunlukça onanmıştır.
T.C. Yasasının 466. maddesindeki suç, bir tehlike suçudur. Yasa koyucu kavga sırasında çekilen ya da boşaltılan silahın kişilerin yaralanması ya da ölümüyle sonuçlanabileceği olanağını gözeterek, böyle bir kavga sırasında silah çekilmesi ve boşaltılmasını tehlikeli görmüş; salt bu hareketi suç olarak benimsemiştir. Yasa koyucunun korumak istediği varlık ya da menfaat bu olunca, geniş anlamda bile alındığında, bu varlık ya da menfaatı tehlikeye düşürmeye elverişli olmayan aracın silah olarak benimsenmesi olanaksızdır. Çünkü bunu benimsemek yasal metnin özüne ve amacına ters düşecektir. O nedenle oyuncak tabancanın T.C. Yasasının 466. maddesindeki suçu işlemeye elverişli bir araç olarak benimsenmesi düşünülemez.
Hükme dayanak yapılan 5 Temmuz 1965 gün ve 2/4 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı açısından konuya eğilindiğinde durum şudur: Bu içtihat, 14.12.1988 günü, 1988/3506 sayılı Yasanın 10. maddesiyle yürürlükten kalkan ve ceza uygulamasında silah terimine değinen, bu yüzden de öbür normlarla bağlantısı açısından bir tanım/yorum normu, dil ve mantık açısından ise bir açıklama normu olan ( T. Ceza Yasasının ) 189. maddenin söz konusu 466. maddede uygulanamayacağını belirttikten sonra şu görüşten yola çıkmıştır: Metinde "korkutmak için" dendiğine göre, nesnel ölçütlere göre korkutabilecek nitelikte her şey silahtır.
5.7.1965 gün ve 2/4 sayılı İçtihadın dayandığı bu temel, kuşkusuz hukuka aykırıdır. Gerçekten, T.C. Yasasının 466. maddesinde kullanılan "korkutmak için" terimi, kaynak İtalyan Ceza Yasasındaki "per fure atto di minaccia" değişinin karşılığıdır ve terim, bu suçun işlenmesi için genel kastın yetmediğini; ayrıca failde "korkutma amacının", yani özel kastın aranacağını göstermektedir. Bu özel kast sayesindedir ki suç, tehdit, yaralama gibi suçlardan ayrılabilecektir. Durum böyle olunca, içtihatça, failin psişik dünyasında kalan "korkutma amacı" ile, suçun hareket öğesinin bağlandığı suç aracının birlikte değerlendirilek yorumlanması elbette yerinde değildir. Esasen, hemen her ceza hukuku ( ders ) kitabında, özel kasttaki amacın gerçekleşmesinin, suçun oluşmasında gözetilmeyeceği belirtilir ve bu husus, temel kuraldır ( örneğin; Antolisei, Manuale di diritto penale, 1975, s. 284; Finzi, le cosidetti "dolo specifico", studi in memoria di A. Rocco, 1952, s. 397; Mantovani, Diritto penale, 1980, s. 287; Nuvolone, Sistema di diritto penale, 1975, s. 278; Padovanni; diritto penale, 1990, s. 128, 129, 253, 254; Pagliaro, Principi di diritto penale, 1980, s. 387, 388; Toroslu, ceza hukuku, 1988, s. 109 ). O yüzden, içtihadı birleştirme kararının, suçun manevi öğesindeki amacı, suçun maddi öğesindeki araca kaydırarak, suç metnindeki aracın niteliğini saptaması hukuk bilimine ve yasal metnin temel mantığına ( ratio legis ) uygun düşmemektedir.
Ancak, anılan içtihat, "ustura, çakı, nacak, orak, balta, kazma ve girebi gibi araçların" T.C. Yasasının 466. maddesi karşısında silah olup olmayacağı konusundaki içtihat ayrılığını birleştirmek amacını taşımaktadır. Bu örnekler, kesici, delici, yaralayıcı ve bereleyici nitelikte ve T.C. Yasasının kaldırıl 189. maddesinin 3. bendine girebilecek türden araçlardır. O nedenle de, içtihadı birleştirme görüşmeleri sırasında, ilkin T.C. Yasasının 466. maddesinin yorumunda aynı Yasanın 189. maddesinin gözetilip gözetilmeyeceği oylanmıştır. Bir başka deyişle içtihat, herşeyden önce T.C. Yasasının 189. maddesinin 3. bendinde nitelikleri sayılan araçlar konusundaki uyuşmazlığı çözmüş; dolayısıyla yaptığı tanımı da buna göre düzenlemiştir. Bu mantıkla konuya yaklaşıldığında oyuncak tabancanın tanıma giremeyeceği sonucuna kolaylıkla ulaşılacaktır.
Bu nedenlerle mahkeme kararı b o z u 1 m a 1 ı d ı r.
Sami SELÇUK
Başkan
Old 08-11-2008, 01:25   #3
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Bu soruyu doğrudan karşılayan bir Yargıtay içtihadı olduğunu düşünerek aşağıda paylaşıyorum. Umarım faydası olur.

T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi

E:1991/2956
K:1991/4226
T:21.06.1991

TÜRK CEZA KANUNUNDA SİLAH

Türk Ceza Kanununda ve bir kesim özel yasalarda, kimi suçlarda silah kullanılması ötedenberi nesnel (objektif) ağırlaştırıcı neden olarak benimsenmiştir. TCK.nun 289. maddesinin, 3506 sayılı Yasanın 10. maddesiyle yürürlükten kaldırılması bu durumu etkilememiştir. Yargılama konusu olayda sanığın gerçek değil, oyuncak tabanca kullandığı benimsenmiştir. Böyle bir araç, tehdit suçunu işlemeye elverişli ise de; nesnel olarak artırıcı neden olan silah tanımına giremez. Bu nedenlerle, sanığın kabul edilen eylemine TCK. nun 308. maddesinin 2. fıkrası yerine 3. fıkrasının uygulanması yasaya aykırıdır.

765 s. TCK. m. 189, 308/2

Zorlama suçumdan sanık Camil hakkında, Türk Ceza Yasasının 308/3-4, 72; 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri uyarınça 113.333 lira ağır para cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin (Gerze Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 1989/100 esas, 1990/113 karar sayılı ve 7.11.1990 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi katılan Hüseyin vekili tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yarğıtay C. Başsavcılığı'nın 7.5.1991 tarihli onama isteyen tebliğnamesiyle 13.5.1991 tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak:
1- Türk Ceza Yasasının 189. maddesi kaynak İtalyan Ceza Yasasının 155. (1930 tarihli İtalyan Ceza Yasasının 339. mad.) maddesinden alınmış ve 5435 sayılı Yasanın 1. maddesiyle genişletilmişti. Buna göre; "silah terimi tanımlanıyor ve "silahlar" üç bölüme ayrılıyordu:
a) Gerçek silahlar: Doğaları gereği saldırı ya da savunmada kullanmaya özgülenmiş araçlar (ateşli silahlar gibi).
b) Dolaylı silahlar: Spor, tarım, bina yapımı, sanayi vb. yerlerde kullanmaya özgü ve fakat arızi olarak savunma ya da saldırıda kullanıldığında, kesici, delici, bereleyici olan araçlar (keser, balta çekiç, biz vs.).
c) Silah benzeri araçlar: Patlayıcı maddeler; aşındırıcı, yakıcı, yaralayıcı eczalar; zehirler; boğucu, korleştirici gazlar.
Bu tanıma giren bir araç, kimi suçlarda kullanıldığında, suçun agırlaştırılmış biçimi ortaya çıkıyor ve o suçun cezası artırılıyordu.
Ancak, T.C. Yasasının 189. maddesi, 5435 sayılı Yasanın 1. maddesiyle, T.C. Yasasının bircok ve bu arada 549. maddesiyle birlikte yeniden düzenlenmisti. Ne varkı bu duzenlemelerden sonra, T.C. Yasasının 189 ve 549. maddeleri, 5435 sayılı Yasayla düzenlenen öbür maddelerinin tersine, daha sonra çıkan başka yasayla yeniden düzenlenmemişlerdi. 5435 sayılı Yasa ise, 7.12.1988'de benimsenen ve 14.12.1988'de yayımlanan 3506 sayılı Yasanın 10. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Dolayısıyle T.C. Yasasının 189. ve 549. maddeleri de yürürlükten kalkmışlardır.
Ereksel (gai, teleolojik) yorum, yürürlükteki bir normun nesnel anlamını ereğe (uzak ve nesnel amaç) göre yorumlama türü olduğundan, bir yasanın gerekçesinden ve ereğinden yola çıkılarak, yürürlükten kaldırılmış bir hükmün yürürlükte kaldığı sonucuna elbette varılamaz.
Öte yandan, T.C. Yasasında ve bir kesim özel yasalarda, kimi suçlarda silah kullanılması bugün de ağırlaştırıcı neden olarak öngorülmüştür. Bu ağırlaştırıcı nedenin niteliği, nesneldir (objektiftir) ve bu yüzden de suçun failinin ya da mağdurunun ic dunyası ve kisiligıyle uzaktan ya da yakından bir bağlantısı bulunmamaktadır. Bu nesnel ağırlaştırıcı nedenin uygulanabilmesi için, tıpkı silahı tanımlayan İsviçre Ceza Yasasının 123/1. maddesindeki gibi, yürürlükten kaldırılan T.C. Yasasının 189. maddesindeki geniş tanımdan daha dar ve sözlük anlamında bir silah sayılabilecek bir aracın suçta kullanılması zorunludur. Mahkemece, olayda sanığın gerçek değil, oyuncak tabanca kullandığı benimsenmiştir. Böyle bir aracın tehdit suçunu işlemeye elverişli olduğu ve fakat nesnel olarak artırıcı neden olan silah tanımına girmediği açıktır. Bu nedenlerle, sanığın kabul edilen eylemine T.C. Yasasının 308. maddesinin 2. fıkrası yerine 3. fıkrasının uygulanması,
2- Kabule göre sanığa fazla ceza verilmesi,
Yasaya aykırı ve katılan vekili Hüseyin'in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle hükmün (BOZULMASINA), 21 .6.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:YKD - 1991/10 - Sayfa:1584
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Taşıma Ruhsatlı Silahla Adliyeye Girmek Suç Mu av.suleyman Meslektaşların Soruları 8 28-11-2009 20:38
Ruhsatsız Silahla Meşru Müdafaa Av. Galip DAĞTEKİN Hukuk Soruları Arşivi 11 17-12-2006 21:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03795695 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.