Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

aile konutunun özgülenmesi davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-01-2014, 17:07   #1
just-ice

 
Varsayılan aile konutunun özgülenmesi davası

Değerli meslektaşlarım öncelikle sizleri içtenlikle selamlarım..

Sorum şöyle:

Müvekkilimin aile konutu olan taşınmaz hakkında, diğer mirasçı tarafından izalei şüyu davası açılıyor, dava satış yoluyla taksim yoluyla karar bağlanıyor ve kesinleşiyor. Müvekkilimce bu süreçte aile konutunun özgülenmesi amacıyla dava açılmıyor.

Konu bize intikal etti,

bu aşamada, ( izalei şüyu kararı kesinleşmiş olmasına rağmen) özgüleme davası açabilir miyiz ?

Bir dipnot olarak, diğer mirasçı izale-i şüyu için gerekli masrafları yatırmayacağını hatta satıştan vazgeçebileceğini bize iletti.

Saygılarımla;
Old 01-01-2014, 20:50   #2
avbilgen

 
Varsayılan

Gayrimenkulün aile konutu olduguna dair tapuda bir şerh var mi? Ona göre size yanıt yazmaya çalışacağım .
Old 02-01-2014, 09:10   #3
just-ice

 
Varsayılan

hayır değerli meslektaşım, aile konutu şerhi yok.
Old 03-01-2014, 13:01   #4
avbilgen

 
Varsayılan Aile Konut şerhi Ve özgülenme Davasi

Öncelikle, diğer mirasçıları hasım gösterilerek Aile Mahkemesi'nde aile konutu tespiti davası açmanız gerekiyor. Aynı zamanda Sulh Hukuk Mahkemesi'nde de (Ankara'da Ahkami Şahsiye Mahkemeleri örevli) "özgülenme davası" açmanız gerekiyor. Her iki davada da satışın durdurulmasına dair tedbir kararı istemeniz halinde , ortaklığın giderilmesi davasında karar kesinleşmiş olsa dahi satışın durdurulmasına karar verilecektir. Özgülenme davası, aile konutu tespit davasının sonucunun kesinleşmesini beklemek zorunda. Bu nedenle öncelikle aile konutu tespiti davasını kesinleştirmek için tüm delillerle (varsa evde çekilen fotoğraflar, elektrik su faturası, tanık , muhtar kaydı vs ) birlikte davayı açmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Aklıma gelen bunlar, başkaca bir soru olursa lütfen yazınız.
Old 05-01-2014, 23:45   #5
akinkaratoy

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım. Aile konutu iddiası ile ilgili ciddi davalarda görev almış bulunuyorum. Aile konutu kavramı devam eden birlikteliklerde ve eşlerden birinin tek başına ya da birlikte malik oldukları taşınmazların bulunduğu durumlarda gündeme gelir. Dolayısıyla paylı mülkiyetin söz konusu olduğu taşınmazlarda buradan yararlanan hissedarlardan biri diğerlerine karşı aile konutu iddiasını işeri süremez. ya da Bir ailenin yaşadığı evde daha sonradan eşlerden biri vefat ederse miras hukukuna göre başkaca mirasçılara da hisseleri oranında taşınmazda malik olurlar.Ve bu durumda da taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi olsaydı dahi hükümsüz hale gelirdi. Netice itibari ile Hukuki olarak izalei şüyu davasından yapılacak satışa engel olunamaz. Saygılarımla
Old 06-01-2014, 10:22   #6
Av. Öznur Aktürk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan akinkaratoy
Sayın meslektaşım. Aile konutu iddiası ile ilgili ciddi davalarda görev almış bulunuyorum. Aile konutu kavramı devam eden birlikteliklerde ve eşlerden birinin tek başına ya da birlikte malik oldukları taşınmazların bulunduğu durumlarda gündeme gelir. Dolayısıyla paylı mülkiyetin söz konusu olduğu taşınmazlarda buradan yararlanan hissedarlardan biri diğerlerine karşı aile konutu iddiasını işeri süremez. ya da Bir ailenin yaşadığı evde daha sonradan eşlerden biri vefat ederse miras hukukuna göre başkaca mirasçılara da hisseleri oranında taşınmazda malik olurlar.Ve bu durumda da taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi olsaydı dahi hükümsüz hale gelirdi. Netice itibari ile Hukuki olarak izalei şüyu davasından yapılacak satışa engel olunamaz. Saygılarımla



Ne yazık ki Sayın Meslektaşıma katılamıyorum.


Zira TMK 240. madde gereğince "Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir... Haklı sebeplerin varlığı halinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir."


Diğer yandan TMK 652/1. madde gereğince de "Eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir."


Yasa açıkça katılma alacağına mahsuben intifa/oturma/mülkiyet ve ayrıca miras alacağına mahsuben de mülkiyet hakkı tanınabileceğini vurgulamıştır.
Yasa metni bu kadar açık iken, bu hakkın kullanılamayacağını belirtme gerekçenizi daha açık ifade ederseniz, belki atladığımız hususlar varsa düzeltme imkanı buluruz Sayın meslektaşım.


Şimdiden teşekkürler...
Old 06-01-2014, 11:34   #7
avbilgen

 
Varsayılan

Üye Akın Karatoy'un yanıtını yeni gördüm. Bu durumda just-ice'n sorusunda açıklaması gereken bir konu olduğu düşüncesindeyim. Bu gayrımenkül murisin ölümünden önce paylı mıydı , yoksa murisin ölümünden sonra paylı hale mi geldi? Yani şimdiki paydaşların , murisin ölümünden önce payı varsa ve murisin ölümünden önce paylı bir mülkiyet ise bu durumda Akın Karatoy'un yanıtı doğru olduğu düşüncesindeyim.
Old 08-01-2014, 00:12   #8
Av.şükrü söğüt

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,miras ortaklığının giderilmesi davalarında gerçek anlamda davacı ve davalıdan bahsedilemeyeceğinden davalı da davacının takip etmediği ortaklığın giderilmesi davasını davacı gibi takip ederek davayı sonuçlandırabilir.Yani müvekkiliniz hem davalı sıfatıyla ve savunma yoluyla hem de davacının davayı takip etmemesi halinde davacı imiş gibi davayı takip ederek dava konusu aile konutunun miras payına mahsuben ve sağ kalan eş sıfatıyls kendisine özgülenmesini mahkemeden isteyebilir. Müvekkilinize karşı açılan ortaklığın giderilmesi davasında ise davaya bakan mahkeme öncelikle kanun gereği dava konusu taşınmazın pay ve paydaş durumu itibariyle(ivaz ilavesini de dikkate alarak) değerlendirmiş ve aynen taksimin mümkün olmadığından hareketle dava konusu taşınmazın satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine karar vermiştir. Müvekkiliniz davalı olarak bulunduğu mahkemeden dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu ve miras payına mahsuben kendisine özgülenmesini savunma yoluyla talep etmemiştir.Aile konutunun özgülenmesi talebi ve kararı yargısal yolla yapılan aynen taksimden başka bir şey değildir.Taraflar arasında dava konusu taşınmazın aynen taksimi mümkün olmadığından ortaklığının satış yoluyla giderilmesine ilişkin kesinleşmiş bir karar vardır ve mahkeme aynen taksimin mümkün olmadığını kesinleşmiş bu karar ile tespit etmiştir.Sonuç olarak taraflar arasında aynen taksimin mümkün olmadığını tespit eden kesinleşmiş bir karar vardır ve bu karar hem tarafları hem de mahkemeyi bağlamaktadır. Davayı açan diğer tarafın satış istemediğinden hareketle bir an için davalı müvekkiliniz adına aile konutunun miras payına mahsuben özgülenmesi için dava açtığınızı düşünelim. Açtığınız bu davaya bakan mahkeme taşınmaz üzerindeki önceki davaya ilişkin ortaklığın giderilmesi şerhini gördüğünde veya herhangi bir şekilde daha önce taraflar arasında açılmış ve kesin hükme bağlanmış ortaklığın giderilmesi davasından haberdar olduğunda davayı kesin hüküm nedeniyle reddedecektir.(Mahkemenin açtığınız davayı reddetmeyip herhangi bir şekilde aile konutunun miras payına mahsuben davacı müvekkilinize özgülenmesine karar vermesi halinde ortada aynı taşınmaza ilişkin farklı iki karar (birisi aynen taksime,diğeri aynen taksimin mümkün olmayıp satışına dair )ortaya çıkacaktır ki hukuk düzenimiz açısından bu durumu açıklamak ta gerçekten güç olacaktır.) Bu sorunu aşmak için de bence tarafların kendi aralarında rızai taksim sözleşmesi yoluyla dava konusu aile konutunun miras payına mahsuben davalı müvekkilinize devrinin yapılmasının en uygun çözüm tarzı olduğu düşüncesindeyim. Olayınıza ilişkin şahsi düşüncelerim bu yöndedir.Diğer meslektaşlarımın da farklı düşünce ve önerileri olabilir.Saygılarımla... Av.Şükrü Söğüt
Old 08-01-2014, 02:39   #9
just-ice

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan akinkaratoy
Sayın meslektaşım. Aile konutu iddiası ile ilgili ciddi davalarda görev almış bulunuyorum. Aile konutu kavramı devam eden birlikteliklerde ve eşlerden birinin tek başına ya da birlikte malik oldukları taşınmazların bulunduğu durumlarda gündeme gelir. Dolayısıyla paylı mülkiyetin söz konusu olduğu taşınmazlarda buradan yararlanan hissedarlardan biri diğerlerine karşı aile konutu iddiasını işeri süremez. ya da Bir ailenin yaşadığı evde daha sonradan eşlerden biri vefat ederse miras hukukuna göre başkaca mirasçılara da hisseleri oranında taşınmazda malik olurlar.Ve bu durumda da taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi olsaydı dahi hükümsüz hale gelirdi. Netice itibari ile Hukuki olarak izalei şüyu davasından yapılacak satışa engel olunamaz. Saygılarımla

Değerli meslektaşım, avbilgen rümuzlu meslektaşımın belirttiği gibi bu taşınmaz müteveffanın ölümünden sonra paylı mülkiyet ( yada daha doğru bir ifadeyle elbirliği mülkiyet) haline geldi. Öncesinde tümü ile müteveffaya aitti. Bu durum karşısında sizin kesinleşme olgusu hakkında düşünceniz nedir? Sizce ortaklığın giderilmesi davası kesinleşmiş olsa bile, özgüleme davası açılabilir mi? Değerli vakitlerini ayırıp bana yardımcı olma zahmetine girdikleri için sizin şahsınızda tüm meslektaşlarıma ayrıca teşekkür ederim. Saygılarımla,
Old 08-01-2014, 02:49   #10
just-ice

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.şükrü söğüt
Sayın meslektaşım,miras ortaklığının giderilmesi davalarında gerçek anlamda davacı ve davalıdan bahsedilemeyeceğinden davalı da davacının takip etmediği ortaklığın giderilmesi davasını davacı gibi takip ederek davayı sonuçlandırabilir.Yani müvekkiliniz hem davalı sıfatıyla ve savunma yoluyla hem de davacının davayı takip etmemesi halinde davacı imiş gibi davayı takip ederek dava konusu aile konutunun miras payına mahsuben ve sağ kalan eş sıfatıyls kendisine özgülenmesini mahkemeden isteyebilir. Müvekkilinize karşı açılan ortaklığın giderilmesi davasında ise davaya bakan mahkeme öncelikle kanun gereği dava konusu taşınmazın pay ve paydaş durumu itibariyle(ivaz ilavesini de dikkate alarak) değerlendirmiş ve aynen taksimin mümkün olmadığından hareketle dava konusu taşınmazın satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine karar vermiştir. Müvekkiliniz davalı olarak bulunduğu mahkemeden dava konusu taşınmazın aile konutu olduğunu ve miras payına mahsuben kendisine özgülenmesini savunma yoluyla talep etmemiştir.Aile konutunun özgülenmesi talebi ve kararı yargısal yolla yapılan aynen taksimden başka bir şey değildir.Taraflar arasında dava konusu taşınmazın aynen taksimi mümkün olmadığından ortaklığının satış yoluyla giderilmesine ilişkin kesinleşmiş bir karar vardır ve mahkeme aynen taksimin mümkün olmadığını kesinleşmiş bu karar ile tespit etmiştir.Sonuç olarak taraflar arasında aynen taksimin mümkün olmadığını tespit eden kesinleşmiş bir karar vardır ve bu karar hem tarafları hem de mahkemeyi bağlamaktadır. Davayı açan diğer tarafın satış istemediğinden hareketle bir an için davalı müvekkiliniz adına aile konutunun miras payına mahsuben özgülenmesi için dava açtığınızı düşünelim. Açtığınız bu davaya bakan mahkeme taşınmaz üzerindeki önceki davaya ilişkin ortaklığın giderilmesi şerhini gördüğünde veya herhangi bir şekilde daha önce taraflar arasında açılmış ve kesin hükme bağlanmış ortaklığın giderilmesi davasından haberdar olduğunda davayı kesin hüküm nedeniyle reddedecektir.(Mahkemenin açtığınız davayı reddetmeyip herhangi bir şekilde aile konutunun miras payına mahsuben davacı müvekkilinize özgülenmesine karar vermesi halinde ortada aynı taşınmaza ilişkin farklı iki karar (birisi aynen taksime,diğeri aynen taksimin mümkün olmayıp satışına dair )ortaya çıkacaktır ki hukuk düzenimiz açısından bu durumu açıklamak ta gerçekten güç olacaktır.) Bu sorunu aşmak için de bence tarafların kendi aralarında rızai taksim sözleşmesi yoluyla dava konusu aile konutunun miras payına mahsuben davalı müvekkilinize devrinin yapılmasının en uygun çözüm tarzı olduğu düşüncesindeyim. Olayınıza ilişkin şahsi düşüncelerim bu yöndedir.Diğer meslektaşlarımın da farklı düşünce ve önerileri olabilir.Saygılarımla... Av.Şükrü Söğüt

Değerli üstadım ben de usul hukuku yönünden sizin gibi düşünmekle birlikte, esas hukuk yönünden tereddüt içerisindeyim, özgüleme davasının üstün hak olduğunu düşünüyor ve kararın kesinleşmiş olmasının eşin bu hakkına mani oluşturmayacağına inanıyorum. zaten bu tereddüdüm beni bu soruya itti, saygılar sunuyorum..
Old 13-01-2016, 17:01   #11
yurdumsun ey ucurum

 
Varsayılan

Aile konutunun özgülenmesi davası, ortaklığın giderilmesine engel olur diye düşünüyorum. Hakim bu durumda sadece satışı isteyen paydaşın payının satılmasına neden karar vermesin?
Old 19-01-2016, 11:32   #12
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

Y2HD
Esas : 2004/2338
Karar : 2004/3194
Tarih : 15.03.2004
AİLE KONUTUNUN ÖZGÜLENMESİ
DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ
TMK.255, 698
Kural olarak Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan bir dava ile Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava arasında bağlantı var ise bu iki dava Asliye Mahkemesinde birleşebilir.Ortaklığın giderilmesine konu taşınmazlar arasında bulunan bağımsız bölümün başka bir davada sağ kalan eş için aile konutu olarak özgülenmesi istendiğinden öncelik bu uyuşmazlığın Aile Mahkemesince halli gerektiğinden bu davada birleştirme kararı verilemez.
DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı vekili 11.8.2003 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin eşinin 12.3.2003 tarihinde vefat ettiğini, muris adına Beyoğlu, 1486 ada 15 parselde kayıtlı mesken nitelikli (4) nolu bağımsız bölümün miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkının tanınmasını; davalılara ait 6/8 payın müvekkili adına tescilini talep etmiştir. Harca esas değer 18.230.362.500 lira olarak gösterilmiştir.

Davalılardan Fatma vekili süresinde yaptığı ilk itiraz ile davanın 6.5.2003 tarihinde açılan Beyoğlu 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/273 esas sayılı ortaklığın giderilmesi dosyası ile birleştirilmesini istemiştir.

Dava, aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi isteğine ilişkindir. (TMK. Md. 652)

Mahkemece, davanın Beyoğlu Birinci Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davası ile birleştirilmesine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan bir dava ile Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan bir dava aralarında bağlantı var ise, bu iki dava Asliye Hukuk Mahkemesinde birleştirilebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, C 111, sh. 3421)

Ortaklığın giderilmesi davası Fatma tarafından açılmış olup; 1486 Ada 1, 3 ve 4 nolu bağımsız bölümler ile Kuşadası 204 Ada 18 parselde kayıtlı taşınmazların ortaklığın giderilmesine ilişkindir. Ancak (4) nolu bağımsız bölüm aile konutu değilse bu taşınmaz yönünden de dava ortaklığın giderilmesi şeklinde incelenecektir.

O halde mahkemece yapılacak iş bir ara kararı ile birleştirme talebinin reddine karar vermek, dava konusu (4) nolu bağımsız bölümün aile konutu olup olmadığının tesbiti ile ilgili aile mahkemesinden karar alması için davacıya önel vermek, bu konuyu bekletici sorun yapmak, aile konutu ise Türk Medeni Kanununun 652. maddesi hükümlerine uygun inceleme yapıp sonucu uyarınca karar vermekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden yanlış nitelendirme ile birleştirme kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), oybirliğiyle karar verildi.
Y2HD 15.03.2004 - K.2004/3194
Old 19-01-2016, 11:36   #13
Av.Nazife Eytemiş BAŞAR

 
Varsayılan

BU KARAR ESKİ AMA İZLENECEK YOLUN ÖNCELİKLE ÖZGÜLENME DAVASI OLMASI GEREKTİĞİ KONUSUNDA YOL GÖSTERİCİ;
Y6HD
Esas : 2012/17934
Karar : 2012/17319
Tarih : 25.12.2012
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ ( Taraf Teşkili Yönünden - Aile Konutunun Özgülenmesi )
AİLE KONUTUNUN ÖZGÜLENMESİ ( Ortaklığın Giderilmesi Davasında )

1. Ortaklığın giderilmesi davasını ortaklardan biri veya bir kaçı tarafından, diğer ortaklara karşı açılır.
Mahkemece taşınmazın diğer paydaşı S. A. davaya dahil edilerek, adına yöntemine uygun dava dilekçesi tebliğ edilip taraf teşkilinin sağlanmasından sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

2. Aile konutunun özgülenmesi davası, sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması isteğini içermekte olup, iki taraflı bir dava olduğu söylenemez.

Miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkının tanınması isteğini içeren davada görevli mahkeme, taşınmazın değerine göre belirlenir.

Bu dava, müstakil olarak açılabildiği gibi, açılmış bir ortaklığın giderilmesi davasında karşı dava şeklinde de görülebilir.

Özgüleme davası, ortaklığın giderilmesi davasında karşı dava şeklinde açılmış ise, mahkemece dava konusu taşınır ya da taşınmazın değeri belirlenerek;
dava değer itibariyle sulh mahkemesinin görev sınırını aşıyorsa, özgüleme davasının tefrikine ve mahkemenin görevsizliğine karar verilip, bu davanın sonucu beklenmelidir.
Karşı davanın değeri, sulh mahkemesinin görevine giriyorsa, HMUK`nun 566. maddesi uyarınca öncelikle özgüleme isteği çözümlenip sonucuna göre bir karar verilmelidir.fk
HUMK.5, 566
TMK.699
HMK.27
DAVA VE KARAR:
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, davacılar ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Uyuşmazlık, 3 No`lu parseldeki 3 bağımsız bölüm No`lu mesken ve 211 No`lu parseldeki 4 bağımsız bölüm No`lu meskenin ortaklığının giderilmesi,

karşı dava olarak da 3 No`lu meskenin sağ kalan eşe Medeni Kanun`un 652. maddesi gereği miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınarak özgülenmesine ilişkindir.

Mahkemece asıl davanın kısmen kabulü ile 4 No`lu meskenin satışı suretiyle ortaklığın giderilmesine,
3 No`lu mesken hakkındaki davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 3 No`lu meskenin davalı- karşı davacı adına aile konutu olarak özgülenmesine ve adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine;

hüküm davacılar- karşı davalılar vekili ve davalı-karşı davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.

1- Dava konusu edilen 211 No`lu parselde 4 bağımsız bölüm No`lu meskene ilişkin temyiz itirazları yönünden;

Ortaklığın giderilmesi davasını ortaklardan biri veya bir kaçı diğer ortaklara karşı açar.

HMK.`nun 27. maddesi hükmü uyarınca, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.

Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasa`nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur. Bu itibarla, paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.

Olayımıza gelince; davacılar tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davasında, celp edilen tapu kaydına göre dava konusu edilen 211 No`lu parseldeki 4 bağımsız bölüm No`lu meskenin 1/2 payı tarafların miras bırakanı M... S... A...`a ait olmakla birlikte, taşınmazda ayrıca dava dışı S... A...`ın da 1/2 payının olduğu görülmektedir.
Bununla birlikte adı geçen paydaş davada yer almamış, bu şekilde davada taraf teşkili sağlanmamıştır.

Bu durumda mahkemece taşınmazın diğer paydaşı S. A. davaya dahil edilerek, adına yöntemine uygun dava dilekçesi tebliğ edilip taraf teşkilinin sağlanmasından sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

2- Davacılar karşı davalılar vekilinin 3 No`lu parseldeki 3 No`lu meskene ilişkin temyiz itirazlarına gelince;

Ortaklığın giderilmesi ve aile konutunun özgülenmesi davaları nitelikleri itibariyle ayrı ayrı davalardır.

Ortaklığın giderilmesi davaları, paylı ve elbirliği mülkiyetine konu taşınır ve taşınmaz mallar ile haklarda ortaklar arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olduğu halde;

Aile konutunun özgülenmesi davası, sağ kalan eşe miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması isteğini içermekte olup, iki taraflı bir dava olduğu söylenemez.
Miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkının tanınması isteğini içeren davada görevli mahkeme, taşınmazın değerine göre belirlenir.
Bu dava, müstakil olarak açılabildiği gibi, açılmış bir ortaklığın giderilmesi davasında karşı dava şeklinde de görülebilir.

Özgüleme davası, ortaklığın giderilmesi davasında karşı dava şeklinde açılmış ise, mahkemece dava konusu taşınır ya da taşınmazın değeri belirlenerek, dava, değer itibariyle sulh mahkemesinin görev sınırını aşıyorsa özgüleme davasının tefrikine ve mahkemenin görevsizliğine karar verilip, bu davanın sonucu beklenmelidir. (HMUK md. 5) Karşı davanın değeri, sulh mahkemesinin görevine giriyorsa HMUK`nun 566. maddesi uyarınca öncelikle özgüleme isteği çözümlenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.

Somut olayda; davacılar vekili 3 parsel No`lu taşınmazda bulunan 3 No`lu bağımsız bölümün tarafların ortak miras bırakanı adına kayıtlı olup aynen bölünmesinin mümkün olmadığını bildirerek, ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istemiştir.
Sağ kalan davalı eş ise, işbu davaya karşı açmış olduğu karşılık davada söz konusu meskenin aile konutu olarak adına özgülenmesi talebinde bulunmuştur.
Dava konusu edilen meskenin 101.250 TL olarak belirlenen değeri sulh hukuk mahkemesinin görev sınırını aştığından mahkemece karşılık davanın işbu davadan ayrılarak, hakkında görevsizlik kararı verilmesi ve görevli mahkemede görülecek davanın sonucunun beklenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacılar- karşı davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda (1) ve (2) No`lu bentlerde yazılı nedenlerle (BOZULMASINA ), bozma sebebine göre davalı-karşı davalının karşı dava yönünden vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, oybirliği ile karar verildi.
Y6HD 25.12.2012 - K.2012/17319
Old 18-11-2020, 12:18   #14
Av.Rıdvan Ergün

 
Varsayılan

Konuyu hortlatmak istiyorum. Geçen zaman içerisinde bu konuyla ilgili yeni bir bilgiye ulaşan oldu mu sayın meslektaşlarım.
Kesinleşmiş ortaklığın giderilmesi kararı varken özgüleme davası üstün hak olarak açılabilir mi, yoksa taksime karar verilmekle bu hak artık ortadan kalkmış mıdır?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Mirastan çıkarmaya itiraz-Çıkarılmanın iptali davası-Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi av.ismail Meslektaşların Soruları 1 09-11-2013 13:26
Aile Konutunun Sağ Kalan Eşe Özgülenmesi Davasında Husumet Ve Harç Konuları. Kozmik Hippi Meslektaşların Soruları 2 13-12-2009 05:03
İzalei Şüyu Davası/ Aile Konutunun Özgülenmesi Kozmik Hippi Meslektaşların Soruları 2 23-10-2009 14:47
Aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi üye19186 Aile Hukuku Çalışma Grubu 4 29-07-2008 11:51
Aile konutunun sağ kalan eşe özgülenmesi DeryaK Hukuk Haberleri 2 15-07-2008 15:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06793690 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.