mal rejimi araba satışı mal kaçırma

Evlilik içerisinde 2018 yılında edinilmiş aracı karşı taraf boşanma davası açmadan 3 gün önce satmış. Bu durumda tasarrufun iptali davası mı açılmalı ya da mal rejimi davasında bu durumu ileri sürüp edinilmiş hakkımızın verilmesini mi istemeliyiz?

Merhaba

Şu an itibariyle mal kaçıran kişi hakkında kesinleşmiş bir icra takibi ve aczi olmayacağından tek çare bu hakkı mal rejimi davasında talep etmek gerekiyor. Ancak buradaki sıkıntı mal rejimi davası lehinize sonuçlandığında aracın satış tarihinden itibaren 5 yıl geçmiş ise tasarrufun iptali yoluna başvurmak mümkün değil. Bu durumda 5 yıl geçmişse artık Talih Uyar'ın makalelerinden edindiğim bilgiye göre muvazaa yoluyla dava açılabilir. Veya şimdiden açılacak bir muvazaa davasıyla hukuki menfaat ispat edilerek araç satışının iptali istenebilir. Ancak son cümlemden tam olarak emin değilim.

Meslektaşlarımın da katkıda bulunmasından memnuniyet duyarım.

Dava yeni acilmis ve arac satışı da 3 gün önce yapılmış.İlk ne yapmak gerekir ?
Mal rejimi davasında tek isteyebilecegimiz arabadaki oran.
İlk satışın iptali mi istenmeli genel mahkemede yoksa aile mahkemesinde mal rejimi davasinda mi ileri sürülmeli bu durum?

Teorik açıdan asliye hukuk mahkemelerindeki davalara bağlantısı olması halinde aile mahkemesinde bakılabileceğini biliyorum. Ama fikirden ibaret henüz tecrübe edinmedim. Aile mahkemesine muvazaa nedeniyle işlemin iptali için ek dava açılabilir. Veya asliye hukuk mahkemesinde muvazaa nedeniyle işlemin iptali için dava açılabilir. Çünkü şu aşamada tasarruufn iptali açmak için koşullar yok. Konuyla sağlıklı bilgiler edinmek için Talih Uyar hocanın muvazaa ile ilgili makalesi vardır kesinlikle okunabilir. İnternettem kolayca bulabilirsiniz.

Merhaba,

Kural olarak mal rejimi tasfiye alacağı davasında, boşanma davasının açıldığı tarihte mevcut olan mallar dava konusu yapılır. Bunun istisnası TMK 229 da açıklanan "eklenecek değerler"dir.

Alıntı: 2. Eklenecek değerler TMK MADDE 229. Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer olarak eklenir: 1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar, 2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler. Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlananüçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.

Mal rejimi tasfiye davaları uzun sürdüğünden ihbarla yetinmeyip üçünü kişiyi de davalı göstermek hak düşürücü süre sorununu da çözecektir.

Alıntı: Üçüncü kişilere karşı dava TMK MADDE 241. Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, katılma alacağını karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir. Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Yukarıdaki fıkra hükümleri ve yetki kuralları dışında mirastaki tenkis davasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.

1-Muvaza iddiasında bulunarak ÖNCELİKLE DEVRİN YAPILDIĞI KİŞİLERE İHBARDA BULUNULACAK.Davayı eşe karşı açarken, devrin yapıldığı kişiye de davayı ihbar edin. Hakim dava sonunda aynı tasarrufun iptali gibi alacağın söz konusu taşınmazların satışı yoluyla tahsil edileceğine dair hüküm kuracaktır.
Saygılarımla... eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler EDİNİLMİŞ MALLARA DEĞER OLARAK EKLENİR KARAR : Dava Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı olmayıp, davacı vekilinin 19.2.2008 tarihli oturumdaki açıklamasına göre katılma alacağını azaltmak amacıyla yapılan taşınmaz devrinin iptaline ilişkindir. Türk Medeni Kanunun 229/2. maddesine göre; eşlerden birinin mal rejiminin devamı süresince diğerinin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler, tasfiyede edinilmiş mallara eklenecek değer olarak dikkate alınabilir. Yapılan devrin katılma alacağını azaltmak amacıyla yapıldığı sabit olsa bile; tasfiyede bedeli hesaba katılacağından; tapunun iptal ve tesciline karar verilemez. Bu yön nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.