Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Muris Muvazaasında Tazminat Belirleme Kriterleri

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-01-2015, 15:39   #1
durgunlu

 
Varsayılan Muris Muvazaasında Tazminat Belirleme Kriterleri

1989 yılında muvazaalı olarak mirasçılardan birisine satışı yapılan taşınmazla ilgili olarak; 2013 yılında açmış olduğumuz "muvazaa sebebiyle tazminat" davasında, tazminat meblağı nasıl belirlenir? Dava dilekçemizde; anılan taşınmazın dava tarihindeki (2013 yılı) değerine göre paylaştırma yapılmasını talep etmemize rağmen, mahkemece "satış tarihindeki (1989 yılı) gerçek değerin, denkleştirici adalet kurallarına göre tespiti" yönünde inceleme yaptırılmasına karar verildi. Hangisi doğru?
Old 02-01-2015, 20:34   #2
sailor1981

 
Varsayılan

olaydan anladığım muvazaaya konu taşınmaz 3.yada 4.iyi niyetli kişilere devrolduğundan.Davanızı muvazaalı işlemin tarafın karşı bedel (tazminat olarak)tazmini şeklinde açmışsınız. Bu davalarda ZAMANAŞIMI hususu tartışmalıdır. Zira haksız fiil hükümleri dayanak kabul edilmektedir.Sizin olayındaki ara karar bence doğrudur.Zira taşınmazın muvazaalı işlem tarihindeki bedeli güncellenmelidir.Islaha karşı durumu tekrar tartışabiliriz.iyi çalışmalar
Old 04-01-2015, 13:09   #3
primavera

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Ara karar da belirtilmek istenen o zaman ki satış bedelinin günümüze uyarlanmasıdır. Yani 1989 yılında 10 bin olan evin bugün değeri 100 bindir olabilir. Mahkeme denkleştirici adalet kuralı ile bu haksızlığın önlenmesini sağlıyor.

İyi çalışmalar.
Old 04-01-2015, 13:33   #4
sailor1981

 
Varsayılan

BU KARAR ZAMANAŞAMI OLMAZ DIYOR.
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E:2012/580
K:2012/2568
T:08.03.2012
Muris Muvazaası
Tapu İptali ve Tescil
Tazminat
Özet
Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemekte, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi tazminat da istenebilir.
4721 s. Yasa m. 706
818 s. Yasa m. 213
2644 s. Yasa m. 26
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları Nazif'in maliki olduğu 246 parsel sayılı taşınmazı, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiğini, davalının da daha sonra taşınmazı dava dışı kişiye devrettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 246 parsel sayılı taşınmazın muvazaalı temliki nedeniyle tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, zamanaşımı süresinin dolduğunu, temlikin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; tetkik hakiminin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, miras bırakanın yapmış olduğu temlikten kaynaklanan pay oranında tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece, zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan Nazif'in maliki olduğu 246 parsel sayılı taşınmazını 15.01.1987 tarihinde oğlu olan davalı Vehbi'ye satış suretiyle temlik ettiği, onun tarafından da dava dışı kişilere devrinden sonra, müteaddit kez el değiştirdiği anlaşılmaktadır.
Davacılar, miras bırakanlarının davalı Vehbi'ye yaptığı temlikin, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, taraflar arasındaki çekişmenin mirasta istihkaka ilişkin olmayıp, muris muvazaası hukuksal nedeninden kaynaklandığı tartışmasızdır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanun'un 706, Borçlar Kanunu'nun 213 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi
sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün, diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku yoktur. Davacılar, somut olayda tazminat isteğini tercih etmişlerdir.
Öyleyse mahkemece yapılacak iş, miras bırakanın davalı Vehbi'ye yapmış olduğu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının araştırılması, bir başka ifadeyle miras bırakanın 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde iradesinin tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve muvazaa ile illetli olduğunun anlaşılması halinde zamanaşımı hükümlerine tabi olmayacağı da gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin
Old 09-02-2018, 13:22   #5
av.hande85

 
Varsayılan

Merhabalar;
Bende yeni muris muvazası nedeniyle tapu iptal ve tescil olmazsa taşınmazın satış tarihindeki gerçek ve olması gereken bedelinin tespiti ile denkletirici adalet kurulaı gereğince satış tarihinden itibaren faiziyle tarafımıza ödenmesi dedim ama daha ıslah aşamaları falan gelmediğnden hesaplama ne şekilde yapılıyor talebimi dava tarihindeki değer diye değiştirmelimiyim?
Old 09-02-2018, 18:30   #6
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan Dava tarihindeki değeri üzerinden tazminat talep edilebilir

Alıntı:
Yazan av.hande85
Bende yeni muris muvazası nedeniyle tapu iptal ve tescil olmazsa taşınmazın satış tarihindeki gerçek ve olması gereken bedelinin tespiti ile denkletirici adalet kurulaı gereğince satış tarihinden itibaren faiziyle tarafımıza ödenmesi dedim ama daha ıslah aşamaları falan gelmediğnden hesaplama ne şekilde yapılıyor talebimi dava tarihindeki değer diye değiştirmelimiyim?
1.)Muris muvazaasında ,
a.) Genelde halen tapu maliki olan kişi aleyhine tapu iptali ve tescil şeklinde açılır. Ya da davacı mülkiyeti davalıda bırakarak tazminat isteyebilir.

b.)Taşınmaz 3.kişiye geçtiğinde 3 kişinin kötüniyeti ispat edilemeyecek ise miras bırakanın temlik ettiği kişi aleyhine tazminat şeklinde açılır.

c.) Açılan davada hem temlik edilen ilk kişi ve hemde 3.kişi davalı olarak gösterilerek; 3.kişi adına kaydın pay oranında iptali ile davacı adına tescili olmadığı takdirde temlik edilen ilk kişiden şu kadar tazminatın tahsili şeklinde terditli dava açılabilir.

d.) Yukarıda (a) bendindeki dava aynı kişi aleyhine tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis şeklinde de açılabilir. Fakat aynı kişi ( halen tapu maliki olan kişi)aleyhine tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat şeklinde terditli dava açılmasında hukuki yarar mevcut değildir. Zira tapu iptali ve tescil şartları doğmamışsa aynı davalı yönünden tazminat şartları da doğmamış demektir.

2.) Tazminat şıkkı tercih edildiğinde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin davacı payına isabet eden kısmı (dava tüm mirasçılar tarafından açılmış ise tamamı) tazminat olarak talep edilebilir. Denkleştirici adalet kurallarına göre tazminat, tapulu taşınmazların harici sözleşme ile satılması gibi hiçbir hüküm ifade etmeyen sözleşmeler içindir. Oysa muvazaalı sözleşmelere dayalı tapu kayıtları iptal edilinceye kadar geçerliliğini muhafaza etmektedir.
Old 23-03-2021, 19:30   #7
üye56943

 
Varsayılan

Sayın Kocabaş,

Muris muvazaası olarak devredilen birden çok taşınır, taşınmaz var ise dava nasıl açılacak?

Şöyle ki :
- muris ilk evliliğinden olan oğluna otobüsünü(taşınırın tescili istememiyor)
- ilk evliliğinden olan büyük kızına fındık tarlasını,
- ilk evliliğinden olan küçük kızına olan evini vermiş ancak bu ev iyi niyetli 3. Kişiye devir etmiştir.

Sorum ise:
Böyle bir durumda talep sonucuna,

1-otobüs yönünden tapu iptal ve tescil yerine payımıza düşen kısım oranında tazminat,
2-fındık tarlası yönünden tapu iptal ve tesciline olmuyorsa tenkisine
3- 3.kişiye devrolan ev yönünden tapu iptal ve tescil yerine payımız oranında tazminat mı talep etmeliyiz terditli olarak.
Old 24-03-2021, 09:51   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1. Otobüs yönünden aşağıdaki kararda da ifade edildiği gibi "Muris muvazaası" davası açılamaz. TBK.nun 19.maddesindeki muvazaa hükmüne dayalı olarak (Trafik kaydına tescil idari bir işlem olduğundan )"otobüsün ...payının davacıya aidiyetinin tespiti" davası açılabilir. Bu ilama göre tescil işlemi trafik idaresince yapılır.

2.Davalı taraf adına kayıtlı tapulu taşınmazlar hakkında "muris muvazaası nedeni ile tapu iptali ile pay oranında tescil olmadığı takdirde tenkis" davası açılabilir. Mülkiyeti iyi niyetli kişiye devredilen taşınmaz hakkında devreden aleyhine "tazminat" davası açılır.

3. Yargıtay yukarıdaki cevaplarda geçen kararı ile aşağıdaki güncel kararında "muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku olmadığı ,davacının bu konuda tercih hakkı bulunduğu" hususu ifade edilmektedir. Bu görüşün otobüs hakkındaki dava yönünden de geçerli olduğu kanısındayım. Fakat, Yargıtay'ın bu ifadesinin geçtiği tüm kararlardaki olaylar " taşınmazın iyiniyetli 3.kişilere devri" halinde açılan davalarla ilgilidir. Uygulamada davaların "iptal ve tescil" şeklinde açıldığı ancak mülkiyetin iyiniyetli 3.kişilere devri halinde tazminat yoluna başvurulduğu görülmektedir. Kişisel olarak (Devredilen ev dışında) tazminat konusunu iyice araştırmadan tazminat yoluna gitmemenizi öneririm.

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/13932
K. 2020/1625
T. 5.3.2020


Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında bedel isteğine ilişkindir.

Davacılar, miras bırakanları ...'in 80 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı bağımsız bölümünü birlikte yaşadığı davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiğini, davalının da taşınmazı üçüncü kişiye aktardığını, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL bedelin devir tarihinden ya da miras bırakanın ölüm gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.

Zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku yoktur. Davacılar, somut olayda tazminat isteğini tercih etmişlerdir. Öyleyse mahkemece yapılacak iş, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının araştırılması, bir başka ifade ile miras bırakanın 01.04.1974 tarihli ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde iradesinin tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve muvazaa ile illetli olduğunun saptanması halinde zamanaşımı hükümlerine tabi olmayacağı gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem tesis edilip muris ... tarafından davalı ...'e yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı bulunduğu saptanarak bedele hükmedilmiş olması kural olarak doğrudur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddine.

Ne var ki, icra edilen 17.01.2013 tarihli keşif sonucu 2 mülk ve 2 inşaat bilirkişisinden oluşan heyet tarafından düzenlenen 21.01.2013 tarihli raporda;çekişme konusu taşınmazın tamamının dava tarihi itibariyle değerinin 65.000,00 TL olarak belirlendiği görülmektedir.

Bu durumda,21.01.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporu esas alınıp 80 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle belirlenen değerinden davacıların miras payına karşılık gelen meblağ tespit edilerek ve davacıların dava dilekçesinde istedikleri miktar da gözetilmek suretiyle saptanacak bedele hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle,çekişmeli taşınmazın temlik tarihindeki değeri üzerinden yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan, karar altına alınan bedele dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken; miras bırakanın ölüm tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de doğru değildir.

SONUÇ : Davacıların ve davalının açıklanan yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 Sayılı Kanun'un geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2014/3293

Karar Numarası: 2014/17791

Karar Tarihi: 18.11.2014



Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.11.2014 Salı günü saat 9.27 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile trafik kaydının iptal ve tescili olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

Mahkemece, tapu ve trafik sicil kayıtlarının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmiştir.

1) Dosya içeriği ve toplanan deliller ile çekişme konusu 108 ada 12 parsel sayılı taşınmaz davacıların mirasbırakanı ... adına kayıtlı iken 24.6.2009 tarihli akitle; dava konusu... plakalı traktörün ise yine mirasbırakan adına kayıtlı iken 20.5.2009 tarihli Araç Satış Sözleşmesi ile davalı torunu ...'e satış suretiyle temlik edildiği saptanmış olup, çekişme konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temlikinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddi ile hükmün bu yönden ONANMASINA.

2) Davalının traktörle ilgili temyizine gelince;

Gerçekten de, 01.04.1974 tarihli, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların mirasbırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur. Olay bu açıdan değerlendirildiğinde, dava konusu ... plakalı traktörle ilgili temlikin anılan İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında mütalaa edilmesine olanak yoktur. Bir başka deyişle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı trafik sicil kaydının iptali ve tescil isteğinde bulunulması mümkün değildir.

Ancak; Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınması gerektiği” öngörmüştür. Sözleşmenin bu biçimde yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanma olanağına sahiptir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.

Hâl böyle olunca; mirasbırakanın 20.05.2009 tarihli satış senedi ile davalı ...’ya temlik ettiği traktör bakımından Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi kapsamında değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.

Davalının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-03-2021, 10:34   #9
üye56943

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
1. Otobüs yönünden aşağıdaki kararda da ifade edildiği gibi "Muris muvazaası" davası açılamaz. TBK.nun 19.maddesindeki muvazaa hükmüne dayalı olarak (Trafik kaydına tescil idari bir işlem olduğundan )"otobüsün ...payının davacıya aidiyetinin tespiti" davası açılabilir. Bu ilama göre tescil işlemi trafik idaresince yapılır.

2.Davalı taraf adına kayıtlı tapulu taşınmazlar hakkında "muris muvazaası nedeni ile tapu iptali ile pay oranında tescil olmadığı takdirde tenkis" davası açılabilir. Mülkiyeti iyi niyetli kişiye devredilen taşınmaz hakkında devreden aleyhine "tazminat" davası açılır.

3. Yargıtay yukarıdaki cevaplarda geçen kararı ile aşağıdaki güncel kararında "muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku olmadığı ,davacının bu konuda tercih hakkı bulunduğu" hususu ifade edilmektedir. Bu görüşün otobüs hakkındaki dava yönünden de geçerli olduğu kanısındayım. Fakat, Yargıtay'ın bu ifadesinin geçtiği tüm kararlardaki olaylar " taşınmazın iyiniyetli 3.kişilere devri" halinde açılan davalarla ilgilidir. Uygulamada davaların "iptal ve tescil" şeklinde açıldığı ancak mülkiyetin iyiniyetli 3.kişilere devri halinde tazminat yoluna başvurulduğu görülmektedir. Kişisel olarak (Devredilen ev dışında) tazminat konusunu iyice araştırmadan tazminat yoluna gitmemenizi öneririm.

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/13932
K. 2020/1625
T. 5.3.2020


Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında bedel isteğine ilişkindir.

Davacılar, miras bırakanları ...'in 80 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı bağımsız bölümünü birlikte yaşadığı davalı ...'e satış suretiyle temlik ettiğini, davalının da taşınmazı üçüncü kişiye aktardığını, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek,fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL bedelin devir tarihinden ya da miras bırakanın ölüm gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini savunmuştur.

Zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece; “...muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku yoktur. Davacılar, somut olayda tazminat isteğini tercih etmişlerdir. Öyleyse mahkemece yapılacak iş, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının araştırılması, bir başka ifade ile miras bırakanın 01.04.1974 tarihli ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde iradesinin tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve muvazaa ile illetli olduğunun saptanması halinde zamanaşımı hükümlerine tabi olmayacağı gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem tesis edilip muris ... tarafından davalı ...'e yapılan temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı bulunduğu saptanarak bedele hükmedilmiş olması kural olarak doğrudur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddine.

Ne var ki, icra edilen 17.01.2013 tarihli keşif sonucu 2 mülk ve 2 inşaat bilirkişisinden oluşan heyet tarafından düzenlenen 21.01.2013 tarihli raporda;çekişme konusu taşınmazın tamamının dava tarihi itibariyle değerinin 65.000,00 TL olarak belirlendiği görülmektedir.

Bu durumda,21.01.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporu esas alınıp 80 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1 numaralı bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle belirlenen değerinden davacıların miras payına karşılık gelen meblağ tespit edilerek ve davacıların dava dilekçesinde istedikleri miktar da gözetilmek suretiyle saptanacak bedele hükmedilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirmeyle,çekişmeli taşınmazın temlik tarihindeki değeri üzerinden yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan, karar altına alınan bedele dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken; miras bırakanın ölüm tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de doğru değildir.

SONUÇ : Davacıların ve davalının açıklanan yönlerden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 Sayılı Kanun'un geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 Sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2014/3293

Karar Numarası: 2014/17791

Karar Tarihi: 18.11.2014



Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.11.2014 Salı günü saat 9.27 de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil ile trafik kaydının iptal ve tescili olmazsa tenkis isteğine ilişkindir.

Mahkemece, tapu ve trafik sicil kayıtlarının iptali ile miras payları oranında davacılar adına tesciline karar verilmiştir.

1) Dosya içeriği ve toplanan deliller ile çekişme konusu 108 ada 12 parsel sayılı taşınmaz davacıların mirasbırakanı ... adına kayıtlı iken 24.6.2009 tarihli akitle; dava konusu... plakalı traktörün ise yine mirasbırakan adına kayıtlı iken 20.5.2009 tarihli Araç Satış Sözleşmesi ile davalı torunu ...'e satış suretiyle temlik edildiği saptanmış olup, çekişme konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temlikinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddi ile hükmün bu yönden ONANMASINA.

2) Davalının traktörle ilgili temyizine gelince;

Gerçekten de, 01.04.1974 tarihli, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların mirasbırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur. Olay bu açıdan değerlendirildiğinde, dava konusu ... plakalı traktörle ilgili temlikin anılan İçtihadı Birleştirme Kararı kapsamında mütalaa edilmesine olanak yoktur. Bir başka deyişle muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı trafik sicil kaydının iptali ve tescil isteğinde bulunulması mümkün değildir.

Ancak; Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…..tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınması gerektiği” öngörmüştür. Sözleşmenin bu biçimde yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanma olanağına sahiptir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde Türk Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 günlü ve 1999/4-286 esas, 1999/293 karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.

Hâl böyle olunca; mirasbırakanın 20.05.2009 tarihli satış senedi ile davalı ...’ya temlik ettiği traktör bakımından Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi kapsamında değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.

Davalının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kıymetli büyüğüm teşekkürler.

Tüm bu davalar tek dilekçe ile mi açılmalı. Yoksa taşınır için Bk 19 muvazaa nedeniyle trafik sicilinin tespiti ayrı bir dava ile mi açılmalı. Zira mahkeme ilamında bozmayı gerektirmeden düzelterek onanmış. Dava yığılması şeklinde açılır mı diye düşünmekteyim.
Old 24-03-2021, 11:25   #10
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Birlikte tek dilekçe ile açılabilir.(HMK.m.110 Davaların yığılması) diye düşünüyorum.
Old 24-03-2021, 15:44   #11
üye56943

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
1.)Muris muvazaasında ,
a.) Genelde halen tapu maliki olan kişi aleyhine tapu iptali ve tescil şeklinde açılır. Ya da davacı mülkiyeti davalıda bırakarak tazminat isteyebilir.

b.)Taşınmaz 3.kişiye geçtiğinde 3 kişinin kötüniyeti ispat edilemeyecek ise miras bırakanın temlik ettiği kişi aleyhine tazminat şeklinde açılır.

c.) Açılan davada hem temlik edilen ilk kişi ve hemde 3.kişi davalı olarak gösterilerek; 3.kişi adına kaydın pay oranında iptali ile davacı adına tescili olmadığı takdirde temlik edilen ilk kişiden şu kadar tazminatın tahsili şeklinde terditli dava açılabilir.

d.) Yukarıda (a) bendindeki dava aynı kişi aleyhine tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tenkis şeklinde de açılabilir. Fakat aynı kişi ( halen tapu maliki olan kişi)aleyhine tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat şeklinde terditli dava açılmasında hukuki yarar mevcut değildir. Zira tapu iptali ve tescil şartları doğmamışsa aynı davalı yönünden tazminat şartları da doğmamış demektir.

2.) Tazminat şıkkı tercih edildiğinde dava konusu taşınmazın dava tarihindeki değerinin davacı payına isabet eden kısmı (dava tüm mirasçılar tarafından açılmış ise tamamı) tazminat olarak talep edilebilir. Denkleştirici adalet kurallarına göre tazminat, tapulu taşınmazların harici sözleşme ile satılması gibi hiçbir hüküm ifade etmeyen sözleşmeler içindir. Oysa muvazaalı sözleşmelere dayalı tapu kayıtları iptal edilinceye kadar geçerliliğini muhafaza etmektedir.

Üstadım

a Bendinde belirttiğiniz şekilde tapu iptal ve tescil davası yerine mülkiyet davalıda bırakılarak tazminat isteyemez miyiz ? Ayrıca müvekkilimin birisi çocuk ve zihinsel engelli hukuki yararı var diye düşünmekteyim.

Saygılarımla.
Old 24-03-2021, 16:50   #12
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avukat6611
a Bendinde belirttiğiniz şekilde tapu iptal ve tescil davası yerine mülkiyet davalıda bırakılarak tazminat isteyemez miyiz ? Ayrıca müvekkilimin birisi çocuk ve zihinsel engelli hukuki yararı var diye düşünmekteyim.

Ben kişisel görüşümü 09.02.1918 tarihli cevabımın (1/a) bendinde ve bugünkü cevabımın 3.numaralı bendinde açıkladım. Ayrıca "muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku olmadığı ,davacının bu konuda tercih hakkı bulunduğu" hakkındaki Yargıtay kararına da yer verdim. Bunun dışında aşağıdaki karar da tazminat talebi ile ilgilidir. Bozma ilamında muris muvazaasında tazminat talep edilmeyeceği şeklinde bir görüşe yer verilmiş değildir. Görüşüm "mülkiyet davalıda bırakılarak tazminat istenebileceği" yolundadır. Fakat davanızı şu şekilde açın demekte kendimi yetkili görmüyorum. Bu hususun değelendirilmesi kuşkusuz siz aittir.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2016/4590

Karar Numarası: 2019/2404

Karar Tarihi: 04.04.2019


MURİS MUVAZAASI HUKUKSAL NEDENİNE DAYALI TAZMİNAT İSTEMİNDE DENETİME ELVERİŞLİ BİLİRKİŞİ RAPORU ALINMASI GEREKTİĞİ

Özeti: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.Davanın konusunu teşkil eden bir taşınmazın değeri belirlenirken cins ve nev'i, yüzölçümü, değeri etkileyebilecek tüm nitelik ve unsurlar, varsa imar durumu, vergi beyanı, resmi kurumlarca yapılmış değer takdirleri; taşınmaz arazi ise malın mevki ve koşullarına göre olduğu gibi kullanılması durumunda getirebileceği net gelir, arsa ise emsal satışlara göre olması gereken satış değeri; taşınmazda yapı var ise, resmi birim fiyatları, maliyet hesapları ve yıpranma payı ile bedelin saptanmasında etkili olacak diğer objektif ölçülerin gözönüne alınmasında zorunluluk vardır. Değinilen bu esasların da ancak konusunda uzman bilirkişiler tarafından değerlendirilebileceği açıktır.Hal böyle olunca, taraflardan da sorulmak suretiyle emsal satışların sunulması halinde mukayeseli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekmektedir.

Taraflar arasında görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.

Davacılar, mirasbırakan ...’ün maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki ..., ..., ... ve ... nolu bağımsız bölümleri davalı ikinci eşine satış suretiyle devrettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, taşınmazların temlik tarihlerindeki gerçek değerlerinden miras paylarına karşılık 47.812,00 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, zamanaşımı itirazında bulunup muvazaanın söz konusu olmadığını, temlik tarihlerinde mirasbırakanla evli olmadığını, satış işlemlerinin gerçek olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerde; mirasbırakan ...’in maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki ... nolu bağımsız bölümü 18.07.1997 tarihinde, ..., ... ve ... nolu bağımsız bölümleri ise 23.12.1997 tarihinde davalı ikinci eşi ...’e satış suretiyle temlik ettiği, 1946 doğumlu murisin 25.01.2003 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak boşandığı eşi ...’den olma davacı çocukları ..., ... ve ... ile davalı ikinci eşi ... ve ...’ten olma dava dışı oğlu ...’un kaldığı anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki; mahkemece, muvazaa olgusu sabit görülerek davanın kabul edilmesinde ve mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur.

Ne var ki; denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak sonuca gidilmiştir.

Bilindiği üzere; davanın konusunu teşkil eden bir taşınmazın değeri belirlenirken cins ve nev'i, yüzölçümü, değeri etkileyebilecek tüm nitelik ve unsurlar, varsa imar durumu, vergi beyanı, resmi kurumlarca yapılmış değer takdirleri; taşınmaz arazi ise malın mevki ve koşullarına göre olduğu gibi kullanılması durumunda getirebileceği net gelir, arsa ise emsal satışlara göre olması gereken satış değeri; taşınmazda yapı var ise, resmi birim fiyatları, maliyet hesapları ve yıpranma payı ile bedelin saptanmasında etkili olacak diğer objektif ölçülerin gözönüne alınmasında zorunluluk vardır. Değinilen bu esasların da ancak konusunda uzman bilirkişiler tarafından değerlendirilebileceği açıktır.

Hal böyle olunca, taraflardan da sorulmak suretiyle emsal satışların sunulması halinde mukayeseli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınması ve ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınarak eksik inceleme ile sonucu gidilmesi doğru değildir.

Davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, davacıların belirtilen nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
( Legal )
Old 19-06-2023, 14:34   #13
Mr. Kök

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım merhabalar, konu ile alakalı bir sorum olacaktı konu muris muvazaası müvekkil taşınmazları muristen belirli bir bedel karşılığında tapudan satın alıyor. Davada gelinen aşamada mahkeme denkleştirici adalet ilkesi uyarınca taşınmazların satış tarihinde ki değerini belirledi. Ancak taşınmazların dava tarihinde ki değeri üzerinden keşifte belirlenen bir harç tamamlaması yaptırttı.

Genel olarak muris muvazaasında hesaplama usulü denkleştirici adalet ilkesine göre taşınmazların satış tarihinden dava tarihine göre değerlerinin hesaplanması ve bu hesaplama üzerinden bir tazminata hükmedilmesi gerekiyor değil mi ? Konu ile ilgili yargıtay kararı olan meslektaşım var ve paylaşırsa çok mutlu olurum iyi çalışmalar.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 2 (0 Site Üyesi ve 2 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Muris muvazaasında davalı olarak son maliki mi göstermeliyiz? hilas Meslektaşların Soruları 3 10-08-2020 16:00
muris muvazaasında tenkis AV.BEHÇET ALKAN LOKUM Meslektaşların Soruları 4 07-06-2014 10:03
muris muvazaasında zamanaşımı av.alperdogan Meslektaşların Soruları 4 18-10-2010 07:32
muris muvazaasında taraf teşkili songemi Meslektaşların Soruları 2 27-04-2008 19:35
Muris muvazaasında yetkili mahkeme Av.Ayşe Özdemir Meslektaşların Soruları 2 15-04-2008 13:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05090809 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.