Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tüketici Kredisinde Kefilin Borcu Ödemesi

Yanıt
Old 06-11-2011, 14:48   #1
tiryakim

 
Mutsuz Tüketici Kredisinde Kefilin Borcu Ödemesi

Merhabalar Kıymetli Meslektaşım ;

Tüketici Kredisinde asıl borçlu ile kefile aynı takip talebinde takip yaptık. Kefil borcu bayramdan sonra borcun tamamını kapatacak. Sizden öğrenmek istediğim kefil eğer borcu kaparsa ve sonradan Tüketici kanunu 10.maddesinin 2. bendini öğrenirse yani '' Asıl borçludan takip semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ifası istenemez '' hükmü gereği bankaya karşı istirdat davası açabilir mi ?
Yoksa
Tüketici Kredisini ödeyen kefil, asıl borçluya karşı mı rücu davası açmalıdır ?
Bu konuda Yargıtay ilamı ekleyip düşüncelerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Teşekkürler...
Old 10-11-2011, 14:55   #2
durgunlu

 
Varsayılan

Yargıtay kararı yok amma;
İstirdat davası ya Borçlar Kanunu ya da İcra iflas Kanunu hükümlerine dayalı olarak açılabilecektir. Borçlar Kanunu hükümlerine, vaki olay itibariyle dayanılamaz. İİK 72'ye dayalı olarak istirdat davası açılabilir. Ancak burada da malumunuz olduğu üzere bazı şartlar vardır. (Zamanaşımı, cebri icra tehdidi, vs)
Old 10-11-2011, 14:59   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/4934
Karar: 2010/7105
Karar Tarihi: 25.05.2010


İSTİRDAT DAVASI - İCRA DOSYASINDAKİ MİKTAR KADAR BORÇLU OLMADIĞININ TESBİTİNİN İSTENDİĞİ - TALEP EDİLEN MİKTAR ÜZERİNDEN NİSBİ VEKALET ÜCRETİNE HÜKMEDİLECEĞİ - YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN KARARIN DÜZELTİLEREK ONANMASI GEREKTİĞİ

ÖZET: Davacı, aynı zamanda icra dosyasındaki miktar kadar borçlu olmadığının tesbitini istediği için, icra takibinde kendisinden talep edilen miktar üzerinden kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına nisbi vekalet ücreti verilmesi gerekir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

(4077 S. K. m. 10) (1136 S. K. m. 164)

Dava: Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Karar: Davacı, dava dışı K. Y. adlı kişinin davalı bankadan kullandığı taşıt kredisine kefil olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine davalı tarafından aleyhine icra takibi başlatıldığını, kesinleşen takip nedeniyle ödemeler yaptığını, sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini, borcun muaccel olması için gerekli şartların bulunmadığını ileri sürerek, icra dosyasında borçlu olmadığının tesbiti ile, fazlası saklı kalmak üzere 100.00 TL.nin istirdadını istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, asıl borçlu hakkındaki takibin semeresiz kalma şartının gerçekleşmediği için 4077 sayılı yasanın 10/3 maddesi uyarınca davacı kefil hakkında icra takibi yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tesbitine, fazlası saklı kalmak üzere 100.00 TL.nin davalıdan tahsiline, davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacının temyiz itirazlarının incelenmesinde; davacı eldeki davada adi kefaleti nedeniyle kendisinden talepte bulunulmayacağını ileri sürmüş, mahkemece de 4077 Sayılı Yasanın 10/3. maddesi uyarınca davacıdan talepte bulunulamayacağı benimsenerek dava kabul edilmiştir. Hal böyle olunca, davacı aynı zamanda icra dosyasındaki miktar kadar borçlu olmadığının tesbitini istediği için icra takibinde kendisinden talep edilen 20.042.68 TL üzerinden kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi vekalet ücreti verilmesi gerekir. Mahkemenin değinilen bu yönü gözardı ederek davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmetmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden usulün 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca mahkemece kararının hüküm bölümünün bütünüyle karardan çıkartılarak yerine aynen (2.400.00 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisine vekille temsil ettiren davacıya verilmesine) söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün bu değiştirilmiş ve düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 14.15 TL. kalan harcın temyiz edenden alınmasına, 25.05.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 10-11-2011, 15:01   #4
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/4923
Karar: 2003/11833
Karar Tarihi: 15.12.2003


KEFİLİN ASIL BORÇLUYA RÜCU HAKKI - SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME - KEFİLİN SORUMLULUĞU

ÖZET : Dava, kredi sözleşmesine kefalet nedeniyle ödenen paranın bankadan istirdatı istemine ilişkindir. Davacı kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi yüzünden hakkında başlatılmış bir icra takibi ya da açılmış bir dava yokken banka şubesinin telefonla durumu açıklaması sonucu, ihtiyati tedbir kararı ile aleyhine icra takibi yapılmasını durdurma, menfi tesbit davası açma gibi haklarını kullanmadan ve ihtirazi kayıt dahi koymadan kendi serbest iradesi ile ödeme yapmıştır. Bu durumda, BK.nun 62 nci maddesinin olayda uygulanması koşulu bulunmamaktadır. Ancak, kefilin kefaletten doğan borcunu ödedikten sonra BK.nun 496 ncı maddesi hükmü uyarınca asıl borçluya yasadan ötürü dönme ( rücu ) hakkı bulunduğundan, malvarlığında hakkı olmayan bir artış meydana gelen asıl borçluya karşı dava açılabilecektir. Bu itibarla, mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

(818 S. K. m. 62, 496)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Balıkesir Asliye 1.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 27.12.2002 tarih ve 2001/940 - 2002/884 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı Süha İ.'nin kredi kartı sözleşmesinde kefil olarak yer aldığını, geçen Eylül ayında davalı banka yetkilisinin kendisini arayarak Süha İzmirli'nin borcunu ödemediğini, bu nedenle hakkında icra takibi yapılacağını, ancak bu halde yüksek faizle karşılaşacağını bildirip, baskı yaptığını, kredi sözleşmesinden örnek verilmeyen müvekkilinin bu manevi baskı nedeniyle aracını satarak davalıya 1.550.000.000.-TL.yı 09.10.2001 tarihinde ödediğini, daha sonra basından kefilin sorumluluğunu öğrendiğini, kredi sözleşmesinde kefilin limitinin bulunmadığını, kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin hataen ödediği, 1.550.000.000.-TL.nın 09.10.2001 tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, kredi borçlusunun borcunu ödememesi nedeniyle kefil olan davacının telefonla arandığını, davacının kefaletinin müteselsil kefalet niteliğinde olduğunu, kredi kartı sözleşmesinde belirtilen dönemsel harcama limitinden her harcama dönemi için ayrı ayrı sorumlu bulunduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından sözleşmede kefalet limitinin 700.000.000.-TL gözükmesine karşılık, bundan bir ay sonra kredi borçlusuna gönderilen kredi kartı şube teklif formunda önerilen kredi limitinin 10.000.000.-TL olarak belirtilmesi, sözleşme tanzimi sırasında limitin belirlenmediği sonucunu doğurduğu, bu nedenle BK.nun 484 ncü maddesi hükmüne uyulmaması nedeniyle kefalet aktinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 1.550.000.000.-TL.nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dava, kredi sözleşmesine kefalet nedeniyle ödenen paranın bankadan istirdatı istemine ilişkindir. Davacı kefil, asıl borçlunun borcunu ödememesi yüzünden hakkında başlatılmış bir icra takibi ya da açılmış bir dava yokken banka şubesinin telefonla durumu açıklaması sonucu, ihtiyati tedbir kararı ile aleyhine icra takibi yapılmasını durdurma, menfi tespit davası açma gibi haklarını kullanmadan ve ihtirazi kayıt dahi koymadan kendi serbest iradesi ile ödeme yapmıştır. Bu durumda, BK.nun 62 nci maddesinin olayda uygulanması koşulu bulunmamaktadır. Ancak, kefilin kefaletten doğan borcunu ödedikten sonra BK.nun 496 ncı maddesi hükmü uyarınca asıl borçluya yasadan ötürü dönme ( rücu ) hakkı bulunduğundan, malvarlığında hakkı olmayan bir artış meydana gelen asıl borçluya karşı dava açılabilecektir. Bu itibarla, mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.12.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)



Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 10-11-2011, 15:09   #5
tiryakim

 
Varsayılan

Peki icra baskısı olmadan yani kefilin taşınmazlarına banka hesaplarına hiç haciz konulmadan, kefile ödeme emri gönderilmeden kefil gidip bankaya borcu defaaten kapatırsa bu durumda kefil istirdat davası açabilir mi ? ( Sadece takip hazırlanmış, tebliğ masrafları verilmediği için ödeme emri daha tebliğe çıkarılmamıştır .)
Old 10-11-2011, 15:14   #6
durgunlu

 
Varsayılan

Sayın Şenel Deligöz'ün sunduğu 2.kararın sondan bir önceki paragrafında belirtilmiş. İİK 72 için bir takip olmalıdır. BK için ise ihtirazi kayıt koymalıdır. Bunların hiçbiri yok ise sadece asıl borçluya müracaat edebilir.
Old 10-11-2011, 15:48   #7
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan durgunlu
Sayın Şenel Deligöz'ün sunduğu 2.kararın sondan bir önceki paragrafında belirtilmiş. İİK 72 için bir takip olmalıdır. BK için ise ihtirazi kayıt koymalıdır. Bunların hiçbiri yok ise sadece asıl borçluya müracaat edebilir.

Takip var ama ödeme emri tebliğ masrafları verilmedi. Yani borçlunun tapu trafik ve bankalarına haciz konulmadı. Sadece takip açıldı. Borçluya gönderilen herhangi bir ödeme emri yok .
Old 10-11-2011, 15:53   #8
durgunlu

 
Varsayılan

İİK 72/7 "Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden..." "...ödemek mecburiyetinde kalan şahıs..."
Olayınızda kefil, kendi ihtiyarıyla ve cebri icra tehdidi olmadan ödemeyi yaptığından/yapacağından dolayı bankaya karşı açacağı olası bir istirdat davasında bankaya zeval düşmez.
Old 10-11-2011, 19:43   #9
tiryakim

 
Varsayılan

4 numaralı mesajda belirtilen kararda
''açılmış bir icra takibi yokken şube tarafından telefonla aranmak sureti'' ile demektedir.
Bizim olayımızda icra takibi var.İcra takip dosyasının esas numarası belli ama ödeme emri masraf verilmediği için taraflara tebliğ olunmadı. borçluların ve kefillerin mallarına haciz konulmadı.
4 numaralı mesajdaki yargıtay kararı benim olayıma uygulanır mı ?
Old 10-11-2011, 22:14   #10
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

İcra takibinin mevcut olması karşısında parayı ödeyen kefilin ödediğini bankadan istirdat etme hakkı bulunduğunu düşünüyorum. KOLAY GELSİN
Old 10-11-2011, 22:18   #11
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şenel DELİGÖZ
İcra takibinin mevcut olması karşısında parayı ödeyen kefilin ödediğini bankadan istirdat etme hakkı bulunduğunu düşünüyorum. KOLAY GELSİN

Peki borçluya ödeme emri gönderilmemiş borçlunun malvarlığına haciz konulmamış, borçluya hacze dahi çıkılmamışsa, borçlu istirdat hakkını yinede kullanabilir mi ? Neden ?
Old 11-11-2011, 09:41   #12
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Borçluya ödeme emri tebliğ edilmediği için, istirdat davasının şartı olan "cebri icra tehdidi altında ödeme" (ödemek mecburiyetinde kalma) unsuru mevcut olmayacağından, istirdat davasının sözkonusu olamayacağını, bu sebeple, cebri iccra tehdidi altında olmaksızın kefil olduğu borcu ödeyenin, ödediği kişiye istirdat davası açmak yerine, asıl borçluya rücu etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Old 11-11-2011, 11:10   #13
durgunlu

 
Varsayılan

Sayın İlhan Erden'in bahsettiği gibi "cebri icra tehdidi" olayda mevcut değildir. Başımızdan geçen bir davada, "cebri icra tehdidi" altında ödeme yapan borçlu "ihtirazi kayıt" öne sürmeden ihtiyarıyla ödeme yaptığı için "cebri icra tehdidi" olmasına rağmen davamızı reddetti ve Yargıtayca onandı.
Mevcut olayda hem "cebri icra tehdidi" yok ve hem de "ihtirazi kayıt" öne sürülmeden ödeme yapılacak.
Dolayısıyla her iki hukuki sebep bakımından ayrı ayrı olmak üzere bankaya karşı açılacak olası bir istirdat davası reddedilecektir.
Old 11-11-2011, 13:17   #14
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın İlhan Erden'in bahsettiği gibi "cebri icra tehdidi" olayda mevcut değildir. Başımızdan geçen bir davada, "cebri icra tehdidi" altında ödeme yapan borçlu "ihtirazi kayıt" öne sürmeden ihtiyarıyla ödeme yaptığı için "cebri icra tehdidi" olmasına rağmen davamızı reddetti ve Yargıtayca onandı.
Mevcut olayda hem "cebri icra tehdidi" yok ve hem de "ihtirazi kayıt" öne sürülmeden ödeme yapılacak.
Dolayısıyla her iki hukuki sebep bakımından ayrı ayrı olmak üzere bankaya karşı açılacak olası bir istirdat davası reddedilecektir.

Kıymetli meslektaşım yerel mahkeme kararını ve yargıtay onama kararını sitemize ekleyebilirmisiniz yada bana yollama şansınız var mı ?Birde Başınızdan geçen olay tüketici kredisi ile mi ilgiliydi ?
Old 11-11-2011, 14:00   #15
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Size önerim icra takibinden (alacağın esasına yönelik haklarınız saklı kalmak kaydı ile) vazgeçmek , ertesi günü kefilin parayı bankaya yatırmasını sağlamaktır. En sağlam yol bu görünüyor.KOLAY GELSİN
Old 11-11-2011, 14:14   #16
durgunlu

 
Varsayılan

Sayın tiryakim, tüketici kredisi ile ilgili değildi. Fax numaranızı mesaj yoluyla iletirseniz, yerel mahkeme kararını fakslayabilirim. Onama kararını hala tebliğ almadım ancak yargıtayın internet sayfasından görebilirsiniz.
Old 11-11-2011, 14:19   #17
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Şenel DELİGÖZ
Size önerim icra takibinden (alacağın esasına yönelik haklarınız saklı kalmak kaydı ile) vazgeçmek , ertesi günü kefilin parayı bankaya yatırmasını sağlamaktır. En sağlam yol bu görünüyor.KOLAY GELSİN

Borçlu/kefilin, borcu ödemeden evvel, alacaklı vekilinin takipten vazgeçip, ertesi günü kefilin borcunu bankaya yatırmasına uğraşmanın çok uygun olmayacağını düşünüyorum.
Old 11-11-2011, 16:49   #18
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan durgunlu
Sayın tiryakim, tüketici kredisi ile ilgili değildi. Fax numaranızı mesaj yoluyla iletirseniz, yerel mahkeme kararını fakslayabilirim. Onama kararını hala tebliğ almadım ancak yargıtayın internet sayfasından görebilirsiniz.

Üstadım Faksım Malesef Yok Eğer kararı taratıp gönderme ihtimaliniz varsa mail adresimi verebilirim.

Teşekkürler...
Old 11-11-2011, 17:05   #19
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Yargıtay 19. H.D. 2009/9978 E. 2010/4056 K. 07.04.2010 T. : “…İstirdat davasından söz edebilmek için ödemenin cebri icra tehdidi altında, bir sair deyişle takibin kesinleşmesinden sonra yapılmış olması gerekir. Somut olayda davacı ödeme süresi içerisinde icra dosyasına parayı yatırmıştır. Açıklanan kanuni düzenleme karşısında davanın istirdat davası olarak nitelendirilmesine olanak bulunmamaktadır…”
Old 12-11-2011, 14:19   #20
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan İlhan_ERDEN
Yargıtay 19. H.D. 2009/9978 E. 2010/4056 K. 07.04.2010 T. : “…İstirdat davasından söz edebilmek için ödemenin cebri icra tehdidi altında, bir sair deyişle takibin kesinleşmesinden sonra yapılmış olması gerekir. Somut olayda davacı ödeme süresi içerisinde icra dosyasına parayı yatırmıştır. Açıklanan kanuni düzenleme karşısında davanın istirdat davası olarak nitelendirilmesine olanak bulunmamaktadır…”

Yukarıda alıntı içinde olan kararın tam metni

T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/9978
Karar: 2010/4056
Karar Tarihi: 07.04.2010
 
İSTİRDAT DAVASI - ÖDEMENİN TAKİBİN KESİNLEŞMESİNDEN SONRA CEBRİ İCRA TEHDİDİ ALTINDA YAPILMIŞ OLMASI GEREKTİĞİ - PARANIN ÖDEME SÜRESİ İÇERİSİNDE İCRA DOSYASINA YATIRILDIĞI - DAVANIN İSTİRDAT DAVASI OLARAK NİTELENDİRİLMESİNE OLANAK BULUNMADIĞI
ÖZET: İstirdat davasından söz edebilmek için, ödemenin cebri icra tehdidi altında, yani, takibin kesinleşmesinden sonra yapılmış olması gerekir. Davacı, ödeme süresi içerisinde icra dosyasına parayı yatırmıştır. Açıklanan kanuni düzenleme karşısında, davanın istirdat davası olarak nitelendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
(2004 S. K. m. 72)
Dava: Taraflar aras
ındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belirli günde davacı vek. Av. Burcu Göl ile davalı vek. Av. Sinan Ulaş Kestioğlu'nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Karar: Davacı vekili müvekkilinin 19.01.1983 günlü sözleşmeyle davalının kiracısı olduğunu, kiranın süper benzin üzerinden ödendiğini ve 03.02.2003 günlü protokolle verilen 51.000,-TL. tutarlı çekten dolayı, bu gün itibariyle borç kalmadığını; davalının 5.3.2003 ile 30.7.2003 dönemi için 122.836,93 TL üzerinden İstanbul 9. İcra Müdürlüğü
’nün 2003/8707 s. dosyası ile giriştiği takibe yaptıkları itirazın iptali için davalının İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/193 E. s. davayı açtığını; ardından 5.3.2003 ile 5.9.2003 dönemi için 270.844,23 TL. üzerinden Beyoğlu 2. İcra Müdürlüğü’nün 2005/16533 s. dosyası ile tahliye ihtarlı ödeme emri gönderttiğini ve müvekkilinin bu alacağı 19.12.2005 gününde ihtirazi kayıtla 297.939,08 TL olarak ödediğini;
Yapılan ödeme üzerine İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
’nin konusu kalmayan dava hakkında karar vermeye yer olmadığına dair verdiği kararın kesinleştiğini;
Taraflar arasında düzenlenen protokole dayalı olarak verilen 51.000,-TL. lik çekin de eklenmesi ile borcun sona erdiğini ve beş aylık kiranın mahsubu ile 3.8.2003 itibariyle 40.150,-TL fazla ödeme yaptıklarını; 2003 yılı Ağustos ve Eylül borçları da dikkate alınırsa dava tarihi itibariyle 4.500,-TL. alacaklı olduklarını ileri sürerek ihtirazi kayıtla ödedikleri 297.939,08 TL
’nin şimdilik 10.000,-TL. sinin paranın icra dosyasına yattığı tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili İcra ve İflas Kanunu'nun 72 nci maddesine göre davanın zamanaşımına uğradığını, girişilen icra takibinde hukuka aykırılığın bulunmadığını ve davacının itiraz ile takibi durdurmak yerine borcu rıza ile ödemeyi tercih ettiğini ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece taraflar arasında kira sözleşmesi yapıldığı, davacının Beyoğlu 2. İcra Müdürlüğü
’nün 2005/16533 s. dosyasından gönderilen ödeme emrine itiraz etmeden parayı ödediği, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davanın süreyi kesmeyeceği ve istirdat davası açmak için aranan bir senelik sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İstirdat davasından söz edebilmek için ödemenin cebri icra tehdidi altında, bir sair deyişle takibin kesinleşmesinden sonra yapılmış olması gerekir. Somut olayda davacı ödeme süresi içerisinde icra dosyasına parayı yatırmıştır. Açıklanan kanuni düzenleme karşısında davanın istirdat davası olarak nitelendirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Davacının istemi kira ilişkisi sebebiyle belirtilen miktarda borçlu bulunmadığının tespiti ve ödediği fazla paranın iadesi istemine ait olup, zamanaşımının kira sözleşmesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
Bu halde mahkemece yukarıdaki ilkeler de göz önüne alınıp bütün deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı nitelendirme ile yazılı biçimde hüküm oluşturulması bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Yukarda açıklanan sebeple temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 750,-TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istem halinde iadesine, 07.04.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Banka kredisi, kefilin borcu ödemesi, ipotek krizantem Meslektaşların Soruları 21 15-08-2013 13:55
bonoda kefilin borcu ödemesi durumunda başvuracağı yollar av. halise Meslektaşların Soruları 1 06-07-2011 21:02
Kefilin bono bedelini ödemesi hakkında.. Hak ve Nisfet Meslektaşların Soruları 2 04-07-2008 14:53
Tüketici Kredisinde Son Durum ! Av.Ceylan Pala Karadağ Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 0 10-10-2006 13:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06559396 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.