Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Altı yıl sonra itirazın iptali davası.

Yanıt
Old 03-04-2014, 16:12   #1
sydakrrsln

 
Varsayılan Altı yıl sonra itirazın iptali davası.

Merhaba, müvekkil aleyhine başlatılan takipte müvekkile ödeme emri 27/12/2007 tarihinde tebliğ edilmiştir. Müvekkil borca 31.12.2007 tarihinde itiraz etmiş; ancak her nasılsa takibin durdurulması kararı yazılmamıştır. 31.01.2013 tarihinde ise takibin durdurulması kararı yazılarak alacaklı vekiline tebliğ edilmiştir. Aradan geçen 6 yıllık süre dikkate alındığında itirazın iptali davası usul ve yasaya aykırı değil midir? Yardımcı olursanız sevinirim.
Old 03-04-2014, 16:38   #2
Av.Bülent AKÇADAĞ

 
Varsayılan

Arada ki 6 yıllık süre zarfında icra takip dosyasında işlem yapılmış mı?
Old 03-04-2014, 17:20   #3
sydakrrsln

 
Varsayılan

Hayır itiraz dilekçesinden sonra icra müdürlüğünce yapılan hiçbir işlem yok aradan 6 yıl sonra karar yazılıp tebliğ ediliyor sadece. Hep aleyhime kararlar bulunuyorum; ama mantıklı gelmiyor.
Old 03-04-2014, 20:09   #4
olgu

 
Varsayılan

alacağın konusu nedir?
zamanaşımı sözkonusu olabilir mi?
Old 04-04-2014, 08:48   #5
sydakrrsln

 
Varsayılan

Alacağın konusu rücuen tazminat; ancak icra takibi zamanaşımını keseceğinden 2007 yılında açılan takip zamanaşımını durdurmuştur. Mahkeme bu yöndeki itirazımı reddetti.
Old 04-04-2014, 09:13   #6
olgu

 
Varsayılan

rücuen tazminat davalarında zamanaşımı yasada somut olaya ilişkin aksine bir düzenleme yoksa 1 yıldır.
2007 yılında açılan takiple zamanaşımı kesilir ve yeniden işlemeye başlar. takip tarihi +1 yıl ile alacağın zamanaşımına uğraması gerekir görüşündeyim.
Old 04-04-2014, 10:42   #7
sydakrrsln

 
Varsayılan

işte bu yöndeki talebim reddedildi. İcra muamelesini şikayet etmeyi düşünüyorum bir hakkın yerine getirilmemesi yönünden.
Old 04-04-2014, 11:24   #8
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sydakrrsln
Merhaba, müvekkil aleyhine başlatılan takipte müvekkile ödeme emri 27/12/2007 tarihinde tebliğ edilmiştir. Müvekkil borca 31.12.2007 tarihinde itiraz etmiş; ancak her nasılsa takibin durdurulması kararı yazılmamıştır. 31.01.2013 tarihinde ise takibin durdurulması kararı yazılarak alacaklı vekiline tebliğ edilmiştir. Aradan geçen 6 yıllık süre dikkate alındığında itirazın iptali davası usul ve yasaya aykırı değil midir? Yardımcı olursanız sevinirim.


Merhaba
Alacaklı tarafın açacağı itirazın iptali davasının 1 yıllık süresi alacaklıya itirazın tebliğinden itibaren başlar. Bu yönden alacaklının davası zaman aşımı yönünden ret edilmeyecektir.
Old 04-04-2014, 15:13   #9
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.murat kılıç
Merhaba
Alacaklı tarafın açacağı itirazın iptali davasının 1 yıllık süresi alacaklıya itirazın tebliğinden itibaren başlar. Bu yönden alacaklının davası zaman aşımı yönünden ret edilmeyecektir.

dava açma süresi tebliğden itibaren başlar, bu hak düşürücü süredir. Ancak zamanaşımının tebliğ ile alakasını anlayamadım. zamanaşımı durmuyor kesiliyor, bu sebepten de kesilme tarihinden itibaren tekrar işlemye başlar.

Alıntı:
D. Zamanaşımının kesilmesi

I. Sebepleri

MADDE 154- Aşağıdaki durumlarda zamanaşımı kesilir:
1. Borçlu borcu ikrar etmişse, özellikle faiz ödemiş veya kısmen ifada bulunmuşsa ya da rehin vermiş veya kefil göstermişse.
2. Alacaklı, dava veya def’i yoluyla mahkemeye veya hakeme başvurmuşsa, icra takibinde bulunmuşsa ya da iflas masasına başvurmuşsa.
II. Birlikte borçlulara etkisi

MADDE 155- Zamanaşımı müteselsil borçlulardan veya bölünemeyen borcun borçlularından birine karşı kesilince, diğerlerine karşı da kesilmiş olur.
Zamanaşımı asıl borçluya karşı kesilince, kefile karşı da kesilmiş olur.
Zamanaşımı kefile karşı kesilince, asıl borçluya karşı kesilmiş olmaz.
III. Yeni sürenin başlaması

1. Borcun ikrar edilmesi veya karara bağlanması hâlinde

MADDE 156-Zamanaşımının kesilmesiyle, yeni bir süre işlemeye başlar.
Borç bir senetle ikrar edilmiş veya bir mahkeme ya da hakem kararına bağlanmış ise, yeni süre her zaman on yıldır.
Old 04-04-2014, 16:19   #10
shrzgl

 
Varsayılan

Sayın sydakrrsln;

"6. İtirazın hükümden düşürülmesi[5]

a. İtirazın iptali5

Madde 67.- (Değişik: 18/2/1965 – 538/37 md.) (Değişik birinci fıkra: 17/7/2003 – 4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mah*kemeye baş*vurarak, genel hükümler daire*sinde alacağının varlığını ispat su*retiyle itirazın ipta*lini dava edebilir."


Buna göre, itiraz ile takibin durdurulması kararı alacaklıya 31/01/2013 yılında tebliğ edildiğine göre alacaklının dava açma süresi de bu tarihte başlar.Dolayısıyla, usulî bir hata görünmüyor.Ancak alacaklının, itiraz tarihinden bu yana dosyaya herhangi bir işlem yaptırmamış olması sebebiyle, itirazdan çok daha önce haberdar olduğunu kabul etmek gerekir. Kaldı ki, 6 yıl boyunca bundan hiç haberdar olmamış olması da mantıklı gelmiyor. O sebeple pratik olarak aslında dava açmak için süresi geçmiş oluyor. Nitekim resmen tebliğ edilmese de içeriği öğrendiği tarih tebliğ tarihi sayılır. Fakat bunun ispatı nasıl sağlanır konusunda ne yapılabilir bilemiyorum...
Old 04-04-2014, 17:40   #11
av.murat kılıç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan shrzgl
Sayın sydakrrsln;

"6. İtirazın hükümden düşürülmesi[5]

a. İtirazın iptali5

Madde 67.- (Değişik: 18/2/1965 – 538/37 md.) (Değişik birinci fıkra: 17/7/2003 – 4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mah*kemeye baş*vurarak, genel hükümler daire*sinde alacağının varlığını ispat su*retiyle itirazın ipta*lini dava edebilir."


Buna göre, itiraz ile takibin durdurulması kararı alacaklıya 31/01/2013 yılında tebliğ edildiğine göre alacaklının dava açma süresi de bu tarihte başlar.Dolayısıyla, usulî bir hata görünmüyor.Ancak alacaklının, itiraz tarihinden bu yana dosyaya herhangi bir işlem yaptırmamış olması sebebiyle, itirazdan çok daha önce haberdar olduğunu kabul etmek gerekir. Kaldı ki, 6 yıl boyunca bundan hiç haberdar olmamış olması da mantıklı gelmiyor. O sebeple pratik olarak aslında dava açmak için süresi geçmiş oluyor. Nitekim resmen tebliğ edilmese de içeriği öğrendiği tarih tebliğ tarihi sayılır. Fakat bunun ispatı nasıl sağlanır konusunda ne yapılabilir bilemiyorum...

Madde 67 de itirazın tebliğinden itibaren diyor. Yani dosyada işlem olsa bile itirazın alacaklıya tebliği şarttır. Şekil şartıdır. Yoksa çok uzun geçmiş alacaklı dosyada işlem yapmadığı için kesin biliyordur denemez. Tebligatın yapılması gerektiği ile ilgili yargıtay kararı okumuştum. Tebligat yapılması 1 yıllık sürenin başlangıcı için şarttır.
Old 04-04-2014, 18:56   #12
shrzgl

 
Varsayılan

Muhataba tebliğin amacı, nihayetinde muhatabın işlemden haberdar olmasıdır. Muhatap tebliğle birlikte işlemden haberdar olacak ve haberdar olmasıyla birlikte süresi işlemeye başlayacaktır. Tebliğ özünde, muhatabın işlemden haberdar olması anlamına gelir.Dolayısıyla, resmen tebliğden önce içerikten haberdar olunduğu ispatlanırsa ki bu durumda öğrendiği tarihte tebliğ edilmiş sayılacaktır, çözülebilir diye düşünüyorum. Ancak dediğim gibi bu nasıl yapılabilir bir fikrim yok açıkçası
Old 04-04-2014, 21:18   #13
av.murat kılıç

 
Varsayılan

[quote=shrzgl]Muhataba tebliğin amacı, nihayetinde muhatabın işlemden haberdar olmasıdır. Muhatap tebliğle birlikte işlemden haberdar olacak ve haberdar olmasıyla birlikte süresi işlemeye başlayacaktır. Tebliğ özünde, muhatabın işlemden haberdar olması anlamına gelir.Dolayısıyla, resmen tebliğden önce içerikten haberdar olunduğu ispatlanırsa ki bu durumda öğrendiği tarihte tebliğ edilmiş sayılacaktır, çözülebilir diye düşünüyorum. Ancak dediğim gibi bu nasıl yapılabilir bir fikrim yok açıkçası [/QUOTE



Y19HD
Esas : 2013/3817
Karar : 2013/6724
Tarih : 15.04.2013
İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA SÜRE
HACZE HARİCEN ITTILA ( İtirazın İptali Davasında Süre )
İİK.67
Alacaklı, borçlu tarafın itirazının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren, itirazın iptali için 1 yıl içinde mahkemeye başvurmak zorundadır.

İncelenen takip dosyasına göre borçluların itirazları ve kısmen itirazlarından vazgeçtiklerine ilişkin hususların alacaklı banka vekiline 21/04/2010 tarihli icra tebliğ tutanağı ile tebliğ edildiği görülmüştür.

Alacaklı vekilinin 27/07/2009 tarihinde bir kısım borçlular hakkında araç ve taşınmaz haczi istemesi nedeniyle bu tarihte itirazı ve itirazdan kısmen vazgeçmeyi öğrendiğinden bahisle süresinde yasal yollara başvurmadığının kabulü doğru değildir.
Zira yasal başvuru hakkı alacaklıya tebliğ olgusundan sonra başlar. İtiraza haricen muttali olmak yeterli değildir.
Mahkemece bu yön gözetilmeksizin davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.fk
DAVA VE KARAR:
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı, vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Davacı vekili; müvekkili banka ile davalı şirket arasında imzalanan kredi genel sözleşmesi uyarınca kredi kullandırıldığını,
diğer davalıların kredi sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını,
kredi taksitlerinin ödenmemesi nedeniyle hesabın katedilerek davalılara ihtarname gönderildiğini, yapılan ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını,
Davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu,
Davalılar vekilinin bilahare verdiği 20/05/2009 tarihli dilekçesi ile faiz ve faiz oranına yönelik itirazları hariç diğer itirazlardan vazgeçtiklerini bildirdiğini,
İcra dairesince 62. 894, 71 TL işlemiş faiz ve takipten sonra uygulanacak faiz oranı hakkındaki takibin durmasına, kalan kısımlar yönünden itirazlardan vazgeçme nedeniyle takibin devamına karar verildiğini belirterek;

İtirazın iptali ile takibin devamına ve birikmiş faizin %40`ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili; itirazın iptali davasının bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davanın incelenmesinin usulen mümkün olmadığını ve davanın esası yönünden de faiz ve oranının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre;
Borçluların 25/12/2008 tarihinde borcun tamamına itiraz ettikleri, icra dosyasında herhangi bir işlem yapılmadan 20/05/2009 tarihinde borçlular birikmiş faiz ve faiz oranı dışındaki itirazlarından vazgeçer içerikte itirazlarım düzelttiklerine ilişkin dilekçe verdikleri,

Borçluların itirazları ve kısmen itirazlarından vazgeçmeleri hususlarının alacaklı banka vekiline 21/04/2010 tarihli icra tebliğ tutanağı ile tebliğ edildiği, ancak ne var ki davacı alacaklı vekilinin 27/07/2009 tarihinde bir kısım borçlular hakkında araç ve taşınmaz haczi istemesi nedeniyle bu tarihte itirazı ve itirazdan kısmen vazgeçmeyi öğrenmiş sayılması gerektiği,

İtirazın öğrenilmesinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmasının dava şartlarından olduğu ve davanın bir yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İİK’nın 67/1. maddesine göre alacaklı, borçlu tarafın itirazının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren, itirazın iptali için 1 yıl içinde mahkemeye başvurmak zorundadır. İncelenen takip dosyasına göre borçluların itirazları ve kısmen itirazlarından vazgeçtiklerine ilişkin hususların alacaklı banka vekiline 21/04/2010 tarihli icra tebliğ tutanağı ile tebliğ edildiği görülmüştür.

Alacaklı vekilinin 27/07/2009 tarihinde bir kısım borçlular hakkında araç ve taşınmaz haczi istemesi nedeniyle bu tarihte itirazı ve itirazdan kısmen vazgeçmeyi öğrendiğinden bahisle süresinde yasal yollara başvurmadığının kabulü doğru değildir. Zira yasal başvuru hakkı alacaklıya tebliğ olgusundan sonra başlar. İtiraza haricen muttali olmak yeterli değildir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
Old 05-04-2014, 10:13   #14
shrzgl

 
Varsayılan

Paylaşım için teşekkürler,ancak ben şahsi ve de hukuki olduğunu düşündüğüm fikrimi paylaştım halen de ısrar ediyorum. Nitekim;tebliğin kelime anlamı, bildirmek, haber vermektir. Dolayısıyla muhatap daha önce vakadan haberdar olmuş ise "yapılması gereken tebliğ işlemi" amacına ulaşmış olacaktır.Bu durumun ispatı durumunda sürenin başlangıcı buna göre belirlenmelidir diye düşünüyorum.Yargıtay içtihatları, yargılamaya ışık tutan çok güçlü kaynaklardır.Ancak bu karara saygı duymakla birlikte, katılmıyorum, ilginç bir karar. En azından ben Yargıtay olsa idim bu şekilde karar verirdim
Old 08-03-2016, 13:49   #15
Av. Suat

 
Varsayılan itirazın iptali dava süresi ile davaya konu asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımı

Dava, 11 yıl sonra açılsa bile itirazın alacaklıya tebliğine ilişkin usulüne uygun bir tebligat yoksa itirazın iptali davası süresindedir.
Ancak bu durum, bu arada davaya konu olan asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımının işlemeyeceği anlamına gelmez.


Böyle bir davada mahkeme kararında şunu demeli bence,
Her ne kadar itirazın iptali davası yasal süresi içinde açılmış olsa da davaya konu olan asıl alacağın bağlı olduğu zamanaşımı bu arada geçmiş olduğundan davalının zamanaşımı savunmasının kabulü ile davanın zamanaşımı nedeni ile ESASTAN reddine ...
Old 08-03-2016, 20:35   #16
Av. Suat

 
Varsayılan

Y11.HDE. 2004/2121 - ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ :
ÖZET : Takip Tarihi ile İtirazın İptali Davasının Açılma Tarihine Kadar Zamanaşımını Kesen İşlem Yapılmadığından Zamanaşımı İtirazının Kabulünün Gerekmesi hakkında
Old 08-03-2016, 20:39   #17
Av. Suat

 
Varsayılan

T.C.YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2013 / 14279 K. 2013/ 17880 T. 18.12.2013
Özet : Aynı içerikli bir mahkeme kararı ve karara konu YARGITAY ONAMA kararıdır..
Old 08-03-2016, 20:41   #18
Av. Suat

 
Varsayılan

Aynı konuya ilişkin elinde farklı yargıtay kararı olan üstadımız varsa paylaşmasını isteriz..
Old 14-01-2019, 17:57   #19
Av. Suat

 
Varsayılan

YARGITAY 11. HD. 06.06.2016 T. E: 798, K: 6249
İtirazın iptali davası - Zamanaşımını Kesen Sebepler- Zamanaşımı- Hak Düşürücü Süre-

ÖZET : Zamanaşımını kesen işlemlerin doktrinde "uyuşmazlığı bir adım ileriye götüren işlemler" olarak tanımlandığı- İİK. mad. 67. ve 68 uyarıca davaların açılabilmesi için öngörülen 1 yıllık ve 6 aylık sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğu ve itirazın tebliği tarihinden itibaren başladığı, ancak bu davaların itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılabileceği- İtirazın iptali davası, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise de, hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte cereyanı ve her iki sürenin aynı (olayımızda olduğu gibi bir yıl) olması halinde, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliğinin olmadığı- Zamanaşımını kesen borçlunun itiraz tarihinden itibaren itirazın iptali davasının açıldığı tarihe kadar 1 yılı aşkın süre dolduğundan ve arada zamanaşımını kesen başkaca bir takip işlemi de yapılmadığından, dava konusu alacağın, CMR nin 32, BK’nun 133, 132 ve 136. maddeleri gereğince dava tarihinden önce zamanaşımına uğramış olduğu-


Davacı vekili, müvekkilince sigortalanan ve davalı tarafından taşınan emtianın antrepoya tahliyesi esnasında hasarlı olduğunun görüldüğünü, hasarın nakliye esnasında dorse brandasının su almasından kaynaklandığını, müvekkilinin 22.553,67 TL tutarında tazminatı sigortalıya ödediğini, halefiyete bağlı olarak davalı hakkında yapılan takibe itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptalini ve icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 1 yıllık hak düşürücü süre içinde davanın açılmadığını, ayrıca itirazın iptali davası için de 1 yıllık sürenin geçtiğini, brandadan aracın içine su girdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, emtianın gönderen tarafından ambalajlandığını, hasarın taşıma sırasında oluşmadığını, aksi düşünülse dahi hasarın ambalajdan kaynaklandığını, CMR Konvansiyonu uyarınca sorumluluğun sınırlandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, CMR'nin 32/1. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde icra takibinin yapıldığı, itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren başlayan hak düşürücü süre içinde de itirazın iptali davasının açıldığı, 06.12.2010 tarihli ve sürücü tarafından imzalanan hasarlı malzeme zabtı başlıklı belgenin sunulduğu, hasarın usulüne uygun tespit edildiği, emtianın yükleme sırasında paslı olduğu ya da yüklemenin hatalı yapıldığı iddiasının davalı tarafından ispatının gerektiği, bu hususta bir çekincenin yükleme senedine işlenmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, itirazın, asıl alacağın 18.388,06 TL'lik bölümü ve işlenmiş faizin 468,89 TL'lik bölümü hakkında olmak üzere toplam 18.856,95 TL tutar için iptaline, icra inkâr tazminatı isteğinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Dava, sigorta poliçesi uyarınca sigortalıya ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili, cevap dilekçesinde takibe ve davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını savunmuş, mahkemece taşınan emtianın teslim tarihinden itibaren 1 yıl içinde takip başlatıldığı, takibin zamanaşımı süresini kestiği gerekçesiyle zamanaşımı def’i reddedilmiş, borçlunun takibe itirazının davacı alacaklıya tebliğ tarihine göre de 1 yıllık hak düşürücü süre geçmeden itirazın iptali davasının açıldığı kabul edilmiş, davanın esasına girilerek yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne hükmedilmiştir.
1- Takip ve davaya konu alacak, CMR hükümlerine göre taşınan emtiadaki hasardan kaynaklanmış olup bu nev’i talepler bakımından CMR’nin 32. maddesinin nazara alınması gerekmektedir. TTK’nun 1301. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca davacı sigortacının, davadışı sigortalısının hakkından daha fazlasına sahip olamayacağı açıktır. Bu durumda, işbu davada ileri sürülen zamanaşımı def’inin karşılanmasında davadışı sigortalı ile davalı taşımacı arasındaki taşıma ilişkisi bakımından uygulanması gereken sözü geçen uluslar arası sözleşmenin 32. maddesi hükmünün nazara alınması gerektiğinde kuşku yoktur.
CMR’nin 32/1. maddesinde, sözleşme kapsamındaki taşımalardan kaynaklanan davalar bakımından zamanaşımı süresi 1 yıl olarak kabul edilmiş, taşımacının bilerek kötü hareket olarak kabul edilecek kusurlarının söz konusu olması halinde ise 3 yıl olarak belirlenmiştir. Dosya kapsamına ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, davadışı sigortalı tarafından gönderilen ve davalı tarafından taşınan emtiadaki hasarın oluşmasına “bilerek kötü hareketinin” neden olduğunun iddia edildiği ileri sürülemeyeceği gibi mahkemenin de bu yolda bir kabulü yoktur. Şu halde, somut dava bakımından zamanaşımı süresinin 1 yıl olarak kabulü zorunludur.

İkinci olarak, zamanaşımı başlangıcı üzerinde durulmalıdır. CMR’nin 32/1. maddesinin (a) ve (b) bentlerinde zamanaşımı süresinin emtiadaki hasarın niteliğine göre ve en erken teslim tarihinden olmak üzere belirleneceği ifade edilmektedir. Öte yandan, CMR’nin 32/3. maddesi gereğince, zamanaşımının kesilmesi ve durması hususları ile ilgili olarak davanın açıldığı mahkemenin hukuku uygulanacak olup, bu durumda 818 sayılı BK’nun 132, 133 ve 136. maddeleri hükümlerinin de bu çerçevede gözetilmesi gerekecektir. Dosya kapsamı uyarınca emtianın hasarlı dahi olsa 06.12.2010 tarihinde alıcısına teslim edildiği ve hasara ilişkin tutanak düzenlendiği uyuşmazlık dışıdır. Bu durumda, davacı tarafından 20.07.2011 tarihinde girişilen icra takibinin en erken teslim tarihinden başlatılması gereken 1 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ikame edildiği ve zamanaşımının bu tarihte kesildiği anlaşılmakdır.
Şimdi de, BK’nun 133/2. maddesi uyarınca icra takibiyle kesilen 1 yıllık zamanaşımı süresinin yeniden ne zaman başlayacağı hususu üzerinde durulmalıdır. BK’nun 136/2. maddesi, zamanaşımının icra takibiyle kesilmesi halinde takibe ilişkin her işlemden sonra yeni bir sürenin başlayacağı hükmünü haizdir. Başlayacak yeni sürenin, asıl zamanaşımı süresi kadar, bir diğer söyleyişle 1 yıldan ibaret olduğu izahtan varestedir. Dosyada mevcut icra takip dosyasının incelenmesinde, yetki itirazından sonra dosyanın gönderildiği Kartal 6. İcra Müdürlüğünce davalıya hitaben düzenlenen ödeme emrine 16.05.2012 tarihinde itiraz edilmesi üzerine İcra Memuru tarafından alınan 24.05.2012 tarihli karar ile takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Gerek borçlunun 16.05.2012 tarihinde borcun tamamına itirazı gerekse de icra memurunun takibi durdurma kararından sonra 1 yıllık süre içerisinde alacaklı tarafından zamanaşımını kesen bir takip işlemi yapılmamışdır. Bu anlamda zamanaşımını kesen işlemler doktrinde "uyuşmazlığı bir adım ileriye götüren işlemler" olarak tanımlanmıştır. O nedenlerle zamanaşımını kesen son takip işlemi 16.05.2012 tarihli borçluların itirazı olup, alacaklının takibin yürümesi için harekete geçmesi gerekmektedir.

Öyleyse zamanaşımını kesen borçlu itirazı olan 16.05.2012 tarihinden, gerekse takibin durdurulması tarihinden itibaren işbu itirazın iptali davasının açıldığı 28.05.2013 tarihine kadar 1 yılı aşkın süre dolmuş olup arada zamanaşımını kesen başkaca bir takip işlemi de yapılmamıştır.
İcra takibinin itiraz üzerine durması halinde, alacaklının kesilen ve yeniden başlayan zamanaşımı süresinin tekrar kesilmesini ve yeni bir sürenin başlamasını teminen yapabileceği tek işlem, itirazın iptalini veya kaldırılmasını dava etmekten ibarettir. Söz konusu işlemlerin, istikrar kazanan Yargıtay uygulaması ve doktrince de benimsenen “uyuşmazlığı ileriye götüren işlemler” niteliğinde olduğu açıktır. İİK’nun 67. ve 68. maddelerinde söz konusu davaların açılabilmesi için öngörülen 1 yıllık ve 6 aylık süreler ise hak düşürücü nitelikte olup itirazın tebliği tarihinden itibaren başlamakla birlikte, bu davaların itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılmasına engel bir kanun hükmü bulunmamaktadır. İtirazın alacaklıya tebliğ edilmemesi, sadece İİK’nun 67 ve 68. maddelerinde sözü edilen hak düşürücü sürelerin başlamasına engel teşkil eder niteliktedir. Bu açıdan bakıldığında, işbu dava, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise de, hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte cereyanı ve her iki sürenin aynı (olayımızda olduğu gibi bir yıl) olması halinde zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliği yoktur.
Tüm bu nedenlerle, takip ve dava konusu alacak, CMR’nin 32, BK’nun 133, 132 ve 136. maddeleri gereğince dava tarihinden önce zamanaşımına uğramış olup, davalı vekilinin bu yoldaki def’inin eksik, hatalı ve yetersiz gerekçeyle reddedilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazının kabulüyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

2- Bozma neden ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile davalı yararına kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının bozma neden ve şekline göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 01,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 06.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
11. HD. 06.06.2016 T. E: 798, K: 6249
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Haciz baskısı altında verilen icra taahhüdünün altı aylık taksidinin üç aylık bölümünün ödenmesinden sonra açılacak hukuk davası hukukadana Meslektaşların Soruları 0 16-03-2014 19:36
İtirazın iptali davası, tarafların aynı olması halinde iki icra takibine itirazın iptalinin tek bir dava ile iptali istemi evo09 Meslektaşların Soruları 3 04-12-2012 15:43
35 e göre tebligattan sonra takibe itiraz ve itirazın iptali davası mertelif Meslektaşların Soruları 1 17-09-2012 13:22
İtirazın kaldırılması davası devam ederken itirazın iptali davası açılabilir mi? Av. Yasin Yıldız Meslektaşların Soruları 13 14-11-2011 14:05
itirazın iptali davası için bir yıllık süre dolmadan alacak davası açılabilir mi a.lawyer Meslektaşların Soruları 2 20-07-2008 22:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04660606 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.