Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Başkasının borcunu ödeme - itirazın iptali davası

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 4,50 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-10-2010, 10:41   #1
laborlawyer

 
Varsayılan Başkasının borcunu ödeme - itirazın iptali davası

Değerli Meslektaşlarım,

Benim sizlere danışacağım konu pek de uzmanlık alanım olmamakla beraber; insani açıdan çok canımı yaktığı, beni çok üzdüğü için sizlerle de paylaşıp sağlıklı bilgi edinmek istedim. Ben ilgili şahsa elimden geldiğince yardımda bulunarak bir arkadaşıma yönlendirmiş olsam da; konunun ilginç olması itibarı ile sizlerin de görüşüne sunmak isterim. Konuyu size hukuk fakültesindeki pratikler gibi anlatırsam daha rahat olacak sanırım hepimiz için:

Bayan A bir şirkette sekreter olarak çalışmaktadır. Bayan A'nın sigortasız kardeşi K vahim bir hastalığa tutulur. Bayan A bütün kaynaklarını kardeşini layıkıyla tedavi ettirebilmek için seferber eder. Şirket çalışanları da para toplayıp ona destek olurlar. Yaşadığı bu olay Bayan A'nın hayatını çok zorlaştırmıştır ve masrafları zorla ödeyebilmektedir. Şirkette muhasebe müdürü olan Bay M Bayan A'yı özel bir ahstaneye yönlendirir ve onları tanıdığını söyler. Bayan A'nın yapacağı ödemeleri kendisine nakit olarak yapmasını para konusunu onun onlarla halledeceğini, ayrıca kendi kredi kartı ile ödemek suretiyle puan kazanacağını beyan eder ve peyder pey, tedavi süresince kredi kartıyla ödemelerde bulunur. Bayan A işyerinde arkadaşlarının topladığı bedeli, bir kese içerisinde götürdüğü altınları ve bankadan kredi çekerek elde ettiği nakit parayla beraber 60.000 lira civarlarındaki tedavi masraflarını peyderpey Bay M'ye öder. Bay K hastalıktan kurtulamaz ve ölür. Bay M şirkette karıştığı bazı usulsuzlukler sebebiyle işten çıkarılır. Aradan geçen 1 yıl gibi bir süreden sonra Bay K için yapılmış hastane masraflarını içeren kredi kartı ekstrelerini takibin ekine koymak suretiyle Bay K'nin mirasçıları olan hasta annesi, Bayan A ve diğer kardeşi Bayan D adına icra takibi başlatır. Bayan A, borca itiraz eder, takip durur. Bay M, asliye hukuk mahkemesinde itirazın iptali davası açar ve kanıt olarak vefat etmiş K'nin kaldığı hastaneye yapılan ödemeleri içeren kredi kartı ekstrelerini sunar.

Burada Bayan A'nın izleyebileceği iki tip savunma var gibi geliyor bana. Birincisi, senetle ispat koşulu gerçekleşmemiş olduğundan, kardeşim K ile Bay M'nin aralarındaki ilişkiden hiçbir zaman haberim olmamıştır, bu ödemeler neden yapılmıştır bilmiyorum demek suretiyle borcu ve varlık sebebini inkar etmek olabilir. Sonuç olarak bu ivazsız bir yardım da olabilir ve Bay M sadece vefat etmekte olan bir hastaya yardım da etmiş olabilir. Ancak bu durumda hakim'in kanaati de önem arz edecektir diye düşünüyorum, yani bu devirde kimse kimseye 60.000TL yardım etmez gibi bir yaklaşımla borcun varlığına sizce hükmedilebilir mi?

İkincisi ise, Bayan A yaptığı ödemeler için şahit gösterebilir (maalesef banka hesabına transfer ya da makbuz almak söz konusu değil) ama o zaman da kendiliğinden borç ilişkisinin varlığını ikrar etmiş sayılmaz mı sizce ve bu durumda kendi yaptığı ödemeyi ispat durumunda kalmaz mı? yani bana bu ispat yükünü karşı tarafın üstünden almak olacağı için pek de mantıklı gelmiyor.

Son olarak, sizce kredi kartı ekstrelerinin ispat vasıtası olarak önemi nedir? delil başlangıcı mıdır? Hangimiz bazı zamanlarda tatil masrafları için kimi zaman restoranda yemek yerken bir arkadaşımız puan kazansın diye nakit verip kredi kartı ile ödemesine müsade etmemişizdir ki? Üzerinde imzamız olmayan, başkasının neden yaptığı belli olmayan bir ödemeden nasıl sorumlu olabiliriz? Bunu anlayamıyorum. Yukarıda bahsettiğim konuya biraz yakın ama aslında farklı bir durumla ilgili bir YHGK ve bir yargıtay kararından yaptığım alıntıları paylaşıma sunmak istiyorum ve hukuken ilginç bulduğum bu konuda değerli görüşlerinizi bekliyorum.

“Açıktır ki, belirli bir paranın bir tarafça diğerine verilmesi, çeşitli hukuki nedenlere bağlı olabilir. Verilen bu para, ödünç olarak veya mevcut bir borcun ödenmesi ( söndürülmesi ) yahut somut olayda davalı tarafça savunulduğu gibi sipariş edilen bir mal bedeline karşılık avans şeklinde, ya da hukuken geçerli başkaca herhangi bir nedenle verilmiş olabilir.
Eğer paranın verildiğine ilişkin belgede, veriliş nedeniyle ilgili olarak herhangi bir açıklık bulunmuyor ve parayı verenin ileri sürdüğü hukuksal neden parayı alanca reddediliyor ise, belgeye konu paranın kendisince ileri sürülen nedenle verilmiş olduğunu kanıtlama yükümü, parayı verene aittir.
Somut olay bu hukuksal çerçeve içerisinde değerlendirildiğinde:
Yukarıda belirtildiği üzere, davacının davalıya 5.000 Dolar verdiğine ilişkin, içeriği ve imzası davalıca itiraza uğramayan, davalıya ait kartvizit arkasındaki beyan, paranın veriliş nedeni hakkında herhangi bir açıklama içermediğinden, paranın kendisince ileri sürülen nedenle ( ödünç olarak ) davalıya verildiğini kanıtlama yükümü, davacıya aittir. Başka bir ifadeyle, kural olarak paranın davalıya ödünç olarak verildiğini ileri süren davacı, bu iddiasını yasal delillerle kanıtlamakla yükümlüdür. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU, Esas Numarası: 2002/13-869, Karar Numarası: 2002/884, Karar Tarihi: 06.11.2002”

“…Davalı itiraz dilekçesinde, davacının akrabası olduğunu, daha önceden davacıya 500 Mark ödünç para verdiğini, bu nedenle davacının borcunu ödemek istemesi üzerine bu parayı banka havalesi ile kendisine gönderdiğini, kendisinin davacıya böyle bir borcu olmadığını beyan etmiştir.
Davacıdan 500 Alman Markı alındığı hususu davalının ikrarı ile sabittir. Uyuşmazlık, bu paranın ödünç olarak mı, yoksa savunmada belirtildiği üzere davacının borcuna karşılık mı verildiği noktasındadır. Medeni Kanun'un 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacının, parayı verdiği iddiasına dair davalının ikrarı gerekçeli inkar mahiyetindedir. Yargıtay uygulamasına göre vasıflı ikrar ikrar eden aleyhine delil teşkil edemez bir başka anlatımla vasıflı ikrarda ispat yükü, vakıayı ileri süren davacıda olup, o vakıayı vasıflı olarak ikrar (gerekçeli olarak inkar) eden davalıda değildir.YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 1998/8203, Karar Numarası: 1998/9558, Karar Tarihi: 22.09.1998”

Saygılarımla,
Old 23-10-2010, 11:34   #2
Av. Ayşegül Okçu

 
Varsayılan

Merhabalar,

Sorunuz hem bir insan hem de bir hukukçu olarak çok ilgimi çekti. Bu konuda fikirlerimi paylaşmak istedim.

Hastaneye yapılması gereken ödemeler müvekkiliniz tarafından yapılmış, ancak görünüşteki işlem olarak ödemeler davacının kredi kartından yapılmış gibi gösterilmiştir. Bu durumda müvekkiliniz ile davalı arasındaki işlemin mutlak muvazaa koşullarını taşıyan bir işlem olduğu anlaşılmaktadır. Aslında müvekkiliz ve davacı taraf, kredi kartını veren bankayı aldatmayı hedeflemiştir. Bu durumda muvazaanın gerçekleştiğini düşünüyorum.

Genelde muvazaaya ilişkin işlemlere resmi senetle yapılması gereken örneğin gayrimenkul atışı v.b. işlemler olduğu için, taraf muvazaasının yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği yönünde bir kanı vardır. Ancak sizin olayınızda muvazaa bankayı aldatmaya yönelik, resmi şekilde yapılmayan ve hatta senede bile bağlanmayan bir işlem söz konusudur.

Davacı taraf alacaklı olduğunu iddia etmekte ise de, muris tarafından veya müvekkiliniz tarafından verilmiş bir senet bulunmamaktadır. Bu nedenle aslında alacağı ispat yükünün öncelikle davacı tarafta olduğunu düşünüyorum. Fakat ispat yükünün sizde olması durumunda da muvazaaya dayanmanız halinde ispat sorunu yaşamazsınız diye düşünüyorum. Zira yapılan ödemenin murisin hastane masrafları için olduğu ortadadır. Davacı ile davalı da aynı işyerinde iş arkadaşı olan kişilerdir. Müvekkiliniz kardeşinin hastalığının tedavi masraflarını karşılamak üzere bankadan kredi çekmiştir. Ayrıca işyerinde çalışan ve tarafları tanıyan kişilerin tanıklık yapması da söz konusudur.

Benim düşünceme göre, HUMK madde 290 ile düzenlenmiş bulunan ispat kuralı, madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere “ senede bağlı alacaklara “ ilişkindir. Davacı tarafın elinde murisin elinden çıkmış bir “senet” bulunmadığından senetle ispat zorunda değilsiniz kanaatindeyim.

Davacı tarafın dayanabileceği hukuki nedenler ve savunmalar şu şekilde olabilir.

1- Davacı, hastaneye olan borcu muris adına ödediğini, yani borcu ifa etiğini beyan edip alacaklının haklarına halef olduğunu iddia edebilir. Bu durumda B.K. madde 109 da şartları sağlamış olduğunu ispatlaması gerekecektir. Özellikle B.K. mad 109/2 deki şartı sağlamadığını ispatlaması gerekecektir. Bu durumda davacının alacaklının haklarına halef olacağının muris tarafından alacaklı hastaneye bildirilmiş olması gerekir. Bu beyanın davacının ifasından önce veya en geç ifa anında yapılmış olması gerekir.

2- Davacı, davasını karz aktine dayandırabilir. Bu durumda karz ilişkisinin davacı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Kredi kartı ektreleri ödeme belgesi olduğu için tek başına karz (ödünç) ilişkisini ispatlamaya yetmeyecektir. Nitekim benzer olaylarda Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlar mevcuttur.
T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/1046

K. 2003/3423

T. 25.3.2003

• KARZ İLİŞKİSİNİN İSPATI ( Havalenin Ödeme Belgesi Olması Nedeniyle Karz Akdinin Varlığını Kanıtlamaması )

• HAVALE ( Havalenin Ödeme Belgesi Olması Nedeniyle Karz Akdinin Varlığını Kanıtlamaması )

1086/m.289

818/m.306,309,457

ÖZET : Davacılar, davaya konu parayı murisleri babalarının Almanya'dan davalıya borç olarak gönderildiğini ileri sürmüşler; davalı ise bu paraların kendisine ödünç olarak değil, bağış olarak gönderildiğini savunmuş ve böylece karz ilişkisini inkar etmiştir. Bu durumda davacıların iddialarını yasal delillerle ispat etmeleri gerekir. Davada dayanılan havale makbuzlarında paraların hangi amaçla gönderildiği hususunda bir açıklama yoktur. Bu nedenle bu makbuzların tek başına alacağın varlığını kanıtladığının kabulüne olanak bulunmamaktadır. Havale dekontları borç ödeme belgesi niteliğindedir. Davalının açık muvafakatı olmadığı için HUMK 289 maddesi hükmünce olayda miktar itibariyle tanık dinlenemez ve dinlenilen tanıkların beyanlarına itibar edilemez. Davacılar, murisleri babaları tarafından davalıya borç para gönderildiğini yasal delillerle ispat edememişlerdir. Bu durumda davanın reddine karar verilmelidir. Ne var ki davacılar dava dilekçelerinde "her tür yasal delil" demek suretiyle yemin deliline de dayanmış bulunduklarından davacılara yemin hakları hatırlatılmalı, hasıl olacak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
3- Davacı davasını sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandırabilir. Kanaatimce en zor durum budur. Şartları varsa 1 yıllık zamanaşımı değerlendirilebilir. Ayrıca somut olayların mahkemeye beyan edilerek muvazaalı işlem nedeniyle sebepsiz zenginleşmede aranacak illiyet bağının kesilmiş olduğu savunulabilir.
Biraz uzun ve karışık olmuş olabilir ama yine de paylaşmak istedim. Umarım faydalı olur.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
itirazın iptali davası johnross Meslektaşların Soruları 19 10-06-2014 12:30
İtirazın kaldırılması davası devam ederken itirazın iptali davası açılabilir mi? Av. Yasin Yıldız Meslektaşların Soruları 13 14-11-2011 14:05
itirazın iptali davası ve ödeme makbuzu hakay Meslektaşların Soruları 2 03-07-2010 17:17
itirazın iptali davası gencerx07 Meslektaşların Soruları 1 22-05-2009 00:02
itirazın iptali davası için bir yıllık süre dolmadan alacak davası açılabilir mi a.lawyer Meslektaşların Soruları 2 20-07-2008 22:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05124092 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.