Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İcra Hukukunda Şikayette Hasım

Yanıt
Old 01-11-2007, 15:40   #1
avfatih

 
Rahatsiz İcra Hukukunda Şikayette Hasım

Herkese iyi günler. Müvekkilimin taşınmazı alacaklı banka tarafından icra yoluyla satılmıştır. Satış sonrası icra müdürü alacaklıdan KDV. talep etmiş. Alacaklı banka ise ilgili kanunlar gereği kendisinden KDV. telep edilemeyeceğini belirterek ve vekil edeni hasım göstererek şikayet yoluna başvurmuştur. Vekil edenin müdürün işlemiyle hiçbir ilgisi olmadığı gibi alacaklıdan KDV.alınmamasından da kiçbir menfaati yoktur. Ancak yargılama ve vekalet ücretine mahkum olma ihtimali doğmuştur. Bu hususta bilgilerinizi ve bildiğiniz içtihatları paylaşırsanız sevinirim. Şimdiden teşekkürler.
Old 04-11-2007, 12:54   #2
av.özgekaya

 
Varsayılan

sayın meslektaşım bu konuda ne yazıkki net bir fikrim yok ama bizimde başımıza gelen bir olayda icra müdürünün işlemine karşı hasım gösterildik ve mahkeme tarafımıza vekalet ücreti hükmetti. olay şöyleydi üçüncü kişinin gayrimenkulüne icra müdürü kat karşılığı inşaat aktina dayanarak haciz işlemi tesis etti. arsa sahibi üçüncü kişiler usulsüz olan haciz işleminin iptali için icra dairesine başvurdular. müdür talebi red edince üçüncü şahıslar müdürün haciz işlemine karşı alacaklı olan bizi hasım göstererek şikayet davası açtı ve kazandı. üstelik hiç duruşma yapılmadan haberimiz olmadan haciz işlemi kaldırıldı. ve alacaklı(bizim) tarafa vekalet ücreti yükletildi. bizde bu kararı temyiz ettik. dilekçemizde duruşma yapılmaksızın icra müdürü işleminden kaynaklanan bir şikayet davasında avukatlık ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirttik. ancak daha yargıtaydan dosya dönmedi o sebeple şu anda sorunuza cevap veremiyorum kusura bakmayın. ama hafta içi büromda araştırıp tatmin edici bir cevaba ulaşırsam hemen cevap vereceğim. saygılarımla....
Old 05-11-2007, 10:56   #3
sultanahmet

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım. İcra müdürünün işlemlerine karşı yapılan şikayetlerde, yargısal içtihatlar gereği hasım olarak diğer taraf gösterilmektedir. Ancak, icra mahkemesinin davalı aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmetmesi için, davalının yapılan işlemde kusurunun, dahlinin veya menfaatinin bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla somut olayda aleyhinize yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmolunmaz. Bence, bu konuda mahkemeye bir cevap dilekçesi vermelisiniz.
Old 05-11-2007, 14:46   #4
Pınar

 
Varsayılan

Bu konu üzerinde çok uğraştım ben de,hatta sırf bu nedenle temyiz bile ettim şikayete ilişkin kararı,

herşeyden önce şikayet bir dava değil,bir yargı yoludur.Konusu memurluğun yaptığı bir işlemdir.Ve husumet dosya alacaklısına yöneltilmememelidir , yargılama giderlerine mahkum edilmememlidir diye...Doktrinde böyle düşünün yazarlar var ama malesef uygulamaya böyle yerleşmiş,bu konuya kafamı epey takmıştım ve temyize taşımıştım ama yargıtay merciinin kararını onadı.
Old 05-11-2007, 17:46   #5
Av. Asena

 
Varsayılan

Şikayet kurumu, icra müdürlerinin yahut icra memurlarının işlemleri nedeni ile, bağlı bulundukları İTM'ye müracaat edilmesinde gündeme gelir ve dava değildir. Ancak anlayamadığım sebeplerle uygulamada icra dosyasında karşı tarafı davalı/şikayet edilen olarak belirtmekteyiz. Oysa ki icra memurunun işlemi nedeni ile şikayet yoluna gidilmiştir. Uygulama neden bu yönde bilemiyorum.

Başımıza gelen bir olayı aksettirmek istiyorum. İcra takibine geçerken karşı tarafın vakıf üniversitesi olması nedeni ile harç ödeneceğini düşünmüştük ama harçtan devlet üniversiteleri gibi muaflarmış. Dolayısıyla ödemiş olduğumuz harcın iadesi için talep açtığımızda icra memuru reddetti. Biz de işlemi şikayet için bağlı olduğu icra mahkemeseni başvurduk. Görüldüğü üzere dosyamızda borçlu bulunan üniversite ile ilgili bir husus yok. Ancak, işlemi yapan icra müdürlüğünü değil dosya borçlusunu şikayet edilen olarak yazdık.İcra Mahkemesi öyle dedi!! Nedeni ne bilmiyorum, icra müdürlüğünü hasım olarak gösteremezsiniz dedi. Peki, KURU'nun kitabında bahsettiği ve kanunda yerini alan şikayet kurumu nasıl işleyecek?? Bu hususu anlayamadım. Kaldı ki hakim şikayetimizi reddetti! Basit bir harç iadesi için duruşma yapan ve ilk duruşmada reddeden hakimin gerekçesini merak ediyorum. Bu ara icra dosyasındaki konu ile bağlantısı olmayan ve fakat icra mahkemesinde şikayet edilen borçlu lehine vekalet ücreti doğacak mı onu da merak ediyorum.
Old 03-02-2009, 14:21   #6
buketoz

 
Varsayılan

Benim de başıma benzer bir olay geldi. 3 tane icra takibim var. borçlu aynı şirket alacaklılar farklı. tebligatı kesinleştiremedim. ticaret sicilinden adres sordum. yanlışlıkla başkent x ece tekstil yerine x ece nakliyatın adresini yollamışlar. birisi tekstil diğeri nakliyat diğer herşey neredeyse aynı. bu durumu farkedemedim ve ticaret sicilinden gelen adrese tebligat yaptırdım. ödeme emri ve tebligatta şirket adı doğru ama sadece adres yanlış. karşı taraf şikayet yoluna başvurdu. hakim şikayeti o şirketin hasım olmaması nedeniyle reddetti ancak dikkatsiz ve tedbirsiz davranılması nedeniyle aleyhime vekalet ücretine hükmetti.tebligatın yanlış adrese gönderildiğini kabul ettiğim için vekalet ücreti yarısı olarak takdir edildi. Ama bence de bu hatalı bir karar.
Old 03-02-2009, 17:44   #7
buketoz

 
Varsayılan

Yukarıdaki mesajımda kısa karardan bahsetmedim ama bana enteresan geldi.Kısa karar çok enteresan "karşı taraf dikkatsiz ve özensiz davranması sonucu iyi niyetli kabul edilen müşteki tarafı (reddedilecek nitelikte de olsa)şikayet başvurusu yapmak ihtiyacına sebebiyet verdiğinden, karşı tarafın kabulü de dikkate alınarak her bir dosyadan ayrı ayrı 142.50 TL vekalet ücretinin karşı taraftan alınarak müştekiye verilmesine"
Sizce hem şikayetin reddi şeklinde karar verilip hem de bu gerekçe ile vekalet ücretine hükmedilmesi ne kadar doğrudur?
Old 03-07-2013, 11:59   #8
ekinheval

 
Varsayılan

İcra Hukukunda Şikayetin Tarafları (Talih UYAR)
Kanımızca; şikayette, icra ve iflas dairesinin işleminin “yasaya aykırı olduğu” ya da “olaya uygun bulunmadığı” veya “bir hakkı yerine getirmediği” ya da “sebepsiz yere sürüncemede bıraktığı” i l e r i s ü r ü l d ü ğ ü n d e n, şikayet konusu işlemi yapan icra müdürlüğünün zorunlu olarak “şikayet olunan taraf” olarak dilekçede gösterilmesi gerekir. Şikayet dilekçesi -İsviçre’de olduğu gibi- icra müdürüne gönderilmeli ve kendisinin buna yazılı olarak cevap vermesi” ya da duruşmaya gelip “cevabını duruşma tutanağına geçirtmesi” istenmelidir.[155] “İcra memurlarının, duruşmalara girip çıkmalarının icra dairelerini işlerini aksatacağı” söylenebilirse de, duruşma gününden önce, icra memuru yazılı cevabını dosyaya koymak suretiyle, duruşmaya girmeyebileceğinden bu sakınca ortadan kalkmış olacaktır. Ayrıca “şikayet konusu işlemi niçin o şekilde yaptığını” kendisinden sormak, olayın aydınlanmasında yarar sağlayabileceği gibi, icra memurlarını daha dikkatli çalışmaya yöneltip hesabını verebileceği, gerekçesini açıklayabileceği işlemleri yapmaya zorlaması bakımından da yararlı olacaktır.

Nitekim, 4949 sayılı ve 17.7.2003 tarihli kanun ile İcra ve İflas Kanununda yapılan son değişiklikte, İcra ve İflas Kanununun 18. maddesinin üçüncü fıkrası “aksine hüküm bulunmayan hallerde tetkik mercii, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasını… takdir eder….” şekline dönüştürülerek, tetkik mercii hakimine -kaynak İsviçre Kanununda olduğu gibi- “şikayete konu işlemi yapan icra dairesinin görüşünü alma” olanağı tanınarak, icra müdürünün / yardımcısının yaptığı işlemi -niçin o şekilde yaptığını- açıklaması ve böylece hem onun işlemlerinde daha titiz davranması ve hem de şikayet konusu işlemin gerekçesini öğrenen hakimin daha isabetli karar vermesi sağlanmak istenmiştir.[156]

Bazı şikayet türlerinde sadece “icra müdürlüğü” karşı taraf olarak gösterilmeli ve bu tip şikayetler, duruşma açılmadan evrak üzerinde incelenip sonuçlandırılmalıdır. Örneğin; hesap tablosuna, hesap tablosundaki faiz miktarına, senedin kambiyo senedi niteliğine, satışlarda ilan koşullarına uyulmadığına, ilamın içeriğine aykırı işlemlere ilişkin şikayetlerin böyle incelenmesi yerinde olacaktır.

Buna karşın, bazı şikayetlerde “icra müdürlüğü” y a n ı n d a “şikayet konusu işlemden yararlanan kişi” de şikayet dilekçesinde k a r ş ı t a r a f olarak gösterilmelidir. Örneğin; haczedilen taşınır ya da taşınmaza takdir edilen kıymete, haczedilen şeyin -örneğin; mesken ya da kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olduğu için- haczedilemeyeceğine, yapılan ihaleye fesat karıştırdığı için ihalenin feshine vs. yönelik şikayetlerde “icra memuru” y a n ı n d a “borçlu, alacaklı ya da üçüncü kişi”nin de “karşı taraf” olarak yer alması gerekir.

U y g u l a m a d a durum az önce belirttiğimizden biraz farklıdır. Gerçekten, şikayet için yapılan başvurularda -şikayetin konusuna göre- ya sadece “icra müdürlüğü” (örneğin; hesap tablosundaki hesap hatalarına, faiz miktarına ilişkin şikayetlerde) ya da sadece “şikayet konusu işlemin lehine yapıldığı (bundan faydalanan) taraf” (örneğin; takdiri kıymete, haczedilmezliğe, ihalenin bozulmasına ilişkin şikayetlerde) karşı taraf olarak gösterilmektedir.

Şikayetin haklı görülüp, tetkik merciince şikayet konusu işlemin b o z u l m a s ı (iptal edilmesi) ya ada d ü z e l t i l m e s i halinde, şikayetçinin kendisini vekille temsil ettirmiş olması halinde, şikayetçi lehine yargılama gideri olarak “vekalet ücreti” de hükmedileceğinden, şikayette kimlerin taraf olacağı sorunu uygulamada çok önem taşımaktadır. Bugün uygulamada, sırf karşı taraftan “vekalet ücreti” alabilmek için, aslında “evrak üzerinde” yapılacak inceleme ile sonuçlandırılabilmesi mümkün olan şikayetler, şikayet dilekçesinde, “karşı taraf” olarak ‘şikayet konusu işlemden yararlana kişi’ gösterildiği için, d u r u ş m a l ı o l a r a k incelenmekte ve şikayetin kabulü halinde, vekalet ücretine hükmedilmektedir. Halbuki İİK. mad. 18/III’ün açık hükmü karşısında, tetkik mercii, şikayet üzerine, duruşma yapıp yapmayacağına karar verip, şikayet dilekçesinde “karşı taraf” olarak alacaklı, borçlu ya da üçüncü kişinin gösterilmiş olmasına rağmen, gereksiz yere duruşma yapmadan evrak üzerinde yapacağı inceleme ile yetinip, şikayeti halledebilir. Ancak uygulamada, maalesef, işlerin çokluğu nedeniyle, dilekçe metni dahi okunmadan s a d e c e “karşı taraf” olarak birisinin gösterilmiş olduğuna bakılıp, duruşma açılmaktadır. Bu uygulama, hem zaman, hem emek kaybına neden olmakta, hem de,şikayetçi lehine “fazla” ücret takdirine yol açmaktadır. “Fazla ücret takdirine yol açmaktadır” diyoruz, çünkü kanımızca evrak üzerinde yapılan inceleme için “şikayetinkabulüne” karar verilen hallerde de şikayetçi vekili için şikayetçi yararına Avukatlık Ücret Tarifesinin hükümlerine göre[157] vekalet ücreti takdir edileceğinden[158]ancak bu ücret, “duruşmalı işler”dekinden daha az olduğundan, her şikayet duruşmalı olarak görülürse, şikayetçi lehine, tarifenin amaçladığından daha fazla ücret takdir edilmiş olacaktır. Ancak uygulamada “evrak üzerinde” yapılan inceleme ile karar verilen durumlarda, şikayetçi lehine vekalet ücreti takdir edilmediğinden[159]“hiç vekalet ücreti almamaktansa duruşma halinde daha uzun zamanda uyuşmazlık sonuçlansa da vekalet ücreti almak” daha fazla tercih edilmektedir. Bu nedenle, “evrak üzerinde” yapılan incelemelerde de, haklı çıkan şikayetçi lehine “vekalet ücreti”ne hükmetmek, şikayetlerin duruşmalı olarak istenmesini hayli azaltacak ve ayrıca böylece, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin amacı doğrultusunda karar verilmiş olacaktır.

Buraya kadar açıklamaya çalıştığımız hususlar, yasa koyucunun “şikayete kimin taraf olacağını” açıkça düzenlememiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bu b o ş l u ğ u n önerdiğimiz şekilde doldurulmasında en büyük görev kuşkusuz Yargıtay 12. Hukuk Dairesine düşmektedir. Şikayetin niteliğine göre bazılarında sadece “icra müdürlüğü”nün, bazılarında ise hem “icra müdürlüğü” ve hem de “şikayet konusu işlemden yararlanan kişi”nin (alacaklı, borçlu ya da üçüncü kişi) şikayette t a r a f o l a r a k yer alacağının kabulü, hem ülke çapında yasanın yeknesak biçimde uygulanmasını sağlayacak ve hem de bu konuda, hak sahipleri ile hukukçuların duraksamalarına yön verecektir.

Böylece, “icra memuru” y a s a l t a r a f olarak şikayette yer almış olacağından, şikayet konusu işlemin bozulması (iptali) ya da düzeltilmesi halinde, şikayetçi lehine yargılama gideri (ve vekalet ücreti)ne hükmedilemeyecek, buna karşın, şikayet konusu işlem lehine yapılmış ve bundan yararlanmakta olan kişiye “karşı taraf” olarak, icra memuru yanında yer verilmesinin z o r u n l u b u l u n d u ğ u d u r u m l a r d a, şikayetin kabulü halinde -işlemin bozulmasına ya da düzeltilmesine neden olduğu için- yargılama giderlerinin (ve bu arada vekalet ücretinin) bu taraftan alınmasına karar verilecektir.

Bu konuyla ilgili olarak şu hususu da belirtelim ki, şikayette amaç, “hatalı olan icra işlemlerinin düzeltilmesi” olduğundan ve şikayet bir “dava” olmayıp “icra ve iflas hukukuna özgü bir yasa yolu” olduğundan, ilgililerin şikayet dilekçesinde yanlış gösterilmesi, şikayetin “husumet yönünden” reddedilmesini gerektirmez.[160]


Not: Bu makale (Legal Hukuk Dergisi, Aralık 2003, sayı:12, s:3021)de yayınlanmıştır.
Old 24-10-2013, 18:04   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Katkı

Y12HD
Esas : 2006/11879
Karar : 2006/14657
Tarih : 04.07.2006
ŞİKAYET ( Şikayette Taraf Gösterme Zorunluluğu - Takip Alacaklısının Taraf Gösterilmesi )
TARAF TEŞKİLİ ( Şikayette Taraf Gösterme - İcra Müdürünün Hasım Olarak Gösterilememesi )
İİK.18
Şikayetin mahiyetine göre icra mahkemesince duruşma açılmasına karar verilmişse taraflar duruşmaya çağrılmalı ve gelmeseler bile icap eden karar verilmelidir. Takipte taraf olan alacaklının şikayette de taraf olarak gösterilmesi zorunludur. İcra müdürü şikayette hasım olarak gösterilemez. Açıklanan nedenlerle, icra mahkemesince taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamanın sonuçlandırılması gerekirken alacaklı yargılamaya dahil edilmeden karar tesis edilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA VE KARAR:
Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ KARARI:
Şikayetin mahiyetine göre mahkemece İİK`nun 18. maddesine göre duruşma açıldığı halde alacaklı hasım gösterilmeden ve adı geçenin hukukunu ilgilendiren bu konuda yargılamaya katılması sağlanmadan sonuca gidilmiştir. Bu maddenin 2. fıkrası uyarınca ( ...duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır... ) icramüdürü şikayette hasım olarak gösterilemez. Takipte taraf olan alacaklının şikayette de taraf gösterilmesi gerekir. O halde mahkemece öncelikle yasal taraf teşkili yapıldıktan sonra yargılamanın sonuçlandırılması gerekirken alacaklı yargılamaya dahil edilmeden ve alacaklının yargılamaya katılma talebi de dikkate alınmadan yargılamanın sonuçlandırılması isabetsizdir.

Kabule göre de; İİK`nun 4. maddesi gereğince icra ve iflas dairelerinin işlemlerine karşı yapılan şikayetlerle itirazların incelenmesi icra mahkemesi hakimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hakim tarafından yapılır. Hericra mahkemesi hakimi, kendisine Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığı`nca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflas dairelerinin işlemlerine yönelik şikayet ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idari işlerine bakar.

Somut olayda, haciz işlemi Dinar İcra Dairesi tarafından Başmakçı Tapu Sicil Müdürlüğü`ne doğrudan yazılan haciz yazısı ile uygulanmış olup Dazkın ( Başmakçı ) İcra Müdürlüğü`nce bu yolda yapılan bir muamelenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Dinar İcra Dairesi`nin haciz işlemine karşı şikayeti inceleme görevi ise, yukarıda açıklanan yasa hükmü gereğince Dinarİcra Hakimliği`ne aittir. Anılan yetki kuralı kamu düzenine yönelik olup, kesin niteliktedir. Mahkemece re`sen gözetilir ( HGK. 21.03.2001 Tarih, 2001/12-235 ). O halde mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya uygun görülmemiştir.

Öte yandan, İİK` nun 82/12. maddesinde borçlunun haline münasip evinin haczolunamayacağı belirlendikten sonra aynı maddede ancak "evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır" hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece mahallinde keşif yapılarak meskeniyet şikayetine konu taşınmazın keşif tarihi itibariyle değeri ile borçlunun haline münasip ev alabileceği bedel tespit edildikten sonra bu miktar mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine, artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekir.

Mahkemece yukarıda açıklanan kurallar doğrultusunda mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın bu ilkelere uygun olmayan kıymet takdirine itiraz üzerine düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak eksik inceleme ile sonuca gidilmesi ve yazılı şekilde hüküm tesisi. doğru değildir.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK`nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
Y12HD 04.07.2006 E.2006/11879 - K.2006/14657
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İdari para cezası - Husumet- Ulaştırma Bölge Müdürlüğü avegunduz Meslektaşların Soruları 11 18-10-2010 16:36
sahte imza ile bir memur hakkında şikayette bulunmak MASSAN Meslektaşların Soruları 1 29-10-2007 12:34
Apartman Eski Yöneticisinin Cebinden Yaptığı Harcamalarının Tahsili - Hasım ketevet Meslektaşların Soruları 4 21-02-2007 17:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04444003 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.