Aile Hâkimliği, Aile Hekimliği Gibi Olmalı

Şiddet mağduru kadınların korunması konusunda verdiği kararlarla dikkat çeken Hâkim Eray Karınca, aile hâkimliğinin, aile hekimliği gibi olmasını öneriyor.

Aile hâkimliği, aile hekimliği gibi olmalı

Nurettin KURT ANKARA 22 Eylül 2009

Şiddet mağduru kadınların korunması konusunda verdiği kararlarla dikkat çeken Hâkim Eray Karınca, aile hâkimliğinin, aile hekimliği gibi olmasını öneriyor.


Her ailenin belli bir mahkemeye bağlanmasını savunan Karınca, çocukların daha fazla örselenmemesi için ilgili adliyelerin renklenmesi gerektiğini de söylüyor.

AİLE içi şiddetin, bir asayiş olayı olarak görülmemesi gerektiğini savunan Ankara 8’inci Aile Mahkemesi Hâkimi Eray Karınca, “Sorunlu onbinlerce ailenin her birine bir polis görevlendirilemez. Ama her aile belli bir mahkemeye bağlanabilir. Bu ailelerin aile hukuku kaynaklı tüm uyuşmazlıklarına bu mahkeme bakmalıdır” dedi.

Aile ve çocuk mahkemelerinin ayrılmasının doğru olmadığını savunan Karınca, Hürriyet’e şunları söyledi:

Tek mahkeme olmalı

“Kadının, eş şiddetinden korunması amacıyla uygulanacak önlemlere karar verme görevi aile mahkemelerinin olduğu halde, bu önlemlere aykırılık halinde yaptırımın uygulayacak olanlar ise sulh ceza mahkemeleridir. Sonuçta her iki mahkeme kararında da istenilen etki sağlanamıyor. Velayetin kaldırılmasına karar verme görevi aile mahkemelerine aitken, çocuğu koruyacak vasiyi atamak ise sulh hukuk mahkemelerinindir. Hukuk ve ceza yetkilerine sahip olacak biçimde Birleşik Aile Mahkemeleri kurulmalı.”

Aile hekimliği gibi olmalı

“Birleşik Aile Mahkemeleri uygulamasıyla ayrıca üç temel yarar sağlayacaktır. Çocuğun veya ailenin, hatta gelecekteki çocuklarının aynı mahkeme tarafından izlenebilmesi olanağı doğacak ve hâkim verdiği kararların etkili olup olmadığını denetleme şansına sahip olacaktır. Mahkemelerdeki hizmetlerden yararlanan örneğin ensest veya tecavüz mağduru kadın ve çocuklar da tek bir mahkemeyle muhatap olacak, her mahkemede acılarını bir daha yaşamayacaklardır. Üçüncü olarak ise devlet birimleri ve bilim insanları, sorunlu ailelere ilişkin bilgilere tek elden sahip olabilecektir. Aslında hedef, aile hâkimliğinin işlevinin tıpkı aile hekimliği gibi olması, sorunların başlangıçta henüz bir büyümeden çözülmesidir.”

Cüppeler de değişebilir

“Fiziki durum ve görünüş de önemlidir. Çocuk ve aile mahkemeleri, adliye binalarının bünyesi içinde olmamalıdır. Mevcut adliyeler yapı ve işleyiş itibariyle öncelikle çocuklar için örseleyici ve korkutucu olduğundan, bu mahkemeler, diğer mahkemelerden ayrı yapılara taşınmalı, renkli cıvıl cıvıl salonlara kavuşturulmalıdır. Yargıç kürsüleri, hatta gerekirse yargıç cüppeleri dahi bu amaca uygun olarak tasarlanmalıdır.”

Kaynak : http://www.hurriyet.com.tr/gundem/12527894.asp

Aile Hakimliği yerine Aile Avukatlığının düşünülmesi, her ailenin bir avukatının olması yönünde çalışılması önleyici hukuk açısından daha yararlı olacağı görüşündeyim, Zaten, Avrupa Birliği kapsamındaki ülkelerde bu uygulama mevcut olup, ev alırken dahi avukat görüşü alınmaktadır. Böylece, daha sonradan, dolandırıldım, ayıplı mal aldım iddiaları önceden bertaraf edilmek suretiyle, hem mahkemelerin iş yükü azaltılmakta, hem avukata danışan taraf az bir bedel ödeyerek, daha fazla avukat ücreti ve dava masraflarından kurtulmaktadır.Darısı ülkemizin başına....

Aile Avukatlığına kesinlikle katılıyorum.Ancak şöyle bir durum var ki Aile Avukatı getirilince herhalde zorun avukatlık da çıkacaktır.Yani, nasıl ki zorunlu görev doktorlarda mevcut avukatlara da bu getirilip aile avukatlığı uygulaması tüm yurt genelinde işlem görecektir.Zorunluluk unsurunun getirilmesi ise avukatlıkla bağdaşmamaktadır.Çünkü Avukatlık serbesttir. Ancak ben en kısa sürede olmasa da ileride bu gibi planlamaların alt yapısının şimdiden hazırlanması gerektiği kanaatindeyim.Her ne kadar avukatlar için zor olsa da, tüm yurdumuzda her bireyin haklarına en düzgün şekilde bakılması açısından oluşacak (yada oluşması tasarlanan)kurumu destekliyorum.