Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Tecavüz suçuna kısırlaştırma İtalya

Yanıt
Old 15-07-2009, 00:19   #1
Peregrinus

 
Mesaj Tecavüz suçuna kısırlaştırma İtalya

http://www.ntvmsnbc.com/id/24983009/
Yukarıda linkini verdiğim haberi bugün ilgili siteden okudum ve açıkçası ilk anda ciddi anlamda afalladım. Bir bakan tarafından getirilen bu önerinin ciddi anlamda çağdışı olduğunu düşünmekle birlikte tartışıldığı platformu ve suçun mağdurunu düşünmeden de edemedim. Ancak ilk anda getirdiğim kanaat hala bende devam ediyor yani ilkel bir ceza olduğunu düşünüyorum hatta ileri gitmiş bir kısas tarafıda var, ancak yine de benden daha tecrubeli olan forum üyelerinin fikirlerini duymak isterim.
Old 21-07-2009, 11:00   #2
Ahmetochi

 
Varsayılan

Her ne kadar daha tecrübeli üyelerden fikirlerinizi duymak isteseniz de bir stajyer olarak şöyle söyleyebilirim:

"Anayasa'nın md.17/3 : "Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz."

Bu cezanın insan haysiyetiyle bağdaşmadığı çok açık olup T.C. Anayasasına aykırılık teşkil eder. Anayasamız da insan haklarına dayandığından ve İtalya'nın da söz konusu haklara saygı göstereceği gözönüne alınırsa bu önerinin kabul görmesini imkansız gibi düşünüyorum."
Old 21-07-2009, 14:24   #3
yeditepelişehir

 
Varsayılan

Bu önerinin hukuki boyutunu sayın Ahmetochi kısa ve öz bir şekilde dile getirmiş.Tabi ki katılıyorum ama bu tür çağdışı olarak adlandırılabilecek öneriler de cezaların daha caydırıcı olması,mağdur tarafın ve yakınlarının ve toplumun daha çok tatmin edilmesi ve kendilerini daha güvende hissebilmesi için getiriliyor bence. Bir oran veremem ama bu ve benzeri suçları işleyen kişilerin önemli bir kısmının cezasını çektikten kısa bir süre sonra tekrar aynı suça yöneldiğini biliyorum.Böyle bir ortamda öneri sahibi bakanı da çok yadırgamıyorum.
Old 21-07-2009, 16:32   #4
AvTürk

 
Varsayılan

beni linkteki haberden çok, hemen altında yapılan yorumlar güldürdü
Old 21-07-2009, 16:35   #5
Academic

 
Varsayılan

Cezada mantık, suçu işleyenin bir daha aynı suçu işlememesi için disipline edilmesi değil midir? Peki bugün cezeavlerinde bu sağlanabiliyor mu? Özellikle de konu gereği düşünürsek tecavüz suçlusunun rehabilitasyonu sağlanabiliyor mu? Bu sağlanamadığına ve cezasını çekip çıkan kişi aynı suçu yeniden hem de çıkar çıkmaz işleyebildiğine göre kişinin cinsel işlevinin tıbbi olarak elinden alınması insan haklarına aykırı da olsa, mağdurlarının da insan haklarının dikkate alındığında mantıksız görünmüyor. Bazı ülkelerde bu alternatif ceza olarak uygulanıyor ve seçme hakkı suçu işleyene bırakılıyor. Özellikle çocuklara yönelik vakalar için çokça tartışılmaya başlanan bir konu bu konu.

Kısırlaştırmadan bahsedilmesi ile cinsel işlevin elinden alınması farklı şeylerdir ayrıca. Kısırlaştırma işlemi üretkenliğin engellenmesidir cinsel işlevi engellemez. Bu tip suçlardan hüküm giymiş olanların kısırlaştırılması değil galiba iğdiş edilmesi gibi bir öneridir tartışılan. İğdiş edilmek değil cinsel işlevinin tıbbi bir yöntem ile engellenmesi olarak ele alındığında seçme hakkı (20 yıllık ceza mı yoksa önerilen mi gibi) tanınarak uygulanması mümkün olabilir.
Old 24-07-2009, 15:19   #6
üye3578

 
Varsayılan

Sayın Ahmetochi güzel açıklamış..

Öneri kabul edilirse, biz de devlet eliyle suçlunun eylemine benzer bir eylem yapmış olmazmıyız? İşkencenin, eziyetin kanun haline getirilmesi, onu insan onuruna aykırı olmaktan çıkarmaz..

Bu metodlar eski çağlarda denenmiş, kıssas ve recm gibi müesselerin insan haysiyetine uygun olmaması nedeniyle çağdaş hukuk sistemlerinde benimsenmemiştir.
Old 24-07-2009, 22:05   #7
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Şimdiye kadar yapılan yorumlarda öyle görünüyor ki; genel kanı bu tarz bir cezanın insan hakkı ihlali olmakla birlikte caydırıcılık boyutunda ilerleme yönünde. Tam burada bir yanılgı olduğunu düşünüyorum. Şöyle ki; kısırlaştırma dediğimiz şey erkek üretkenliğinin ortadan kaldırılmasıdır. 5237 sayılı kanunu esas alarak; cinsel saldırı veya cinsel istismar suçunu işleyebilmek üretken olmasına da gerek yok! Böyle bir ceza işkenceden başka bir şey değildir. Kaldı ki; cinsel suçları işleyen faillerin ruhsal yapıları da -genelde- normal olmadığından, onları kısırlaştırmak çağdaş ceza hukuku anlamında hiçbir zaman ceza olamaz!
Old 25-07-2009, 00:28   #8
minee.mine

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avferidun
Kaldı ki; cinsel suçları işleyen faillerin ruhsal yapıları da -genelde- normal olmadığından, onları kısırlaştırmak çağdaş ceza hukuku anlamında hiçbir zaman ceza olamaz!
Hem yaşadığı olay, hem de çevresindeki insanların olumlu-olumsuz farklı bakış açılarının getirdiği baskı nedeni ile tecavüze uğrayan mağdurun da artık ruh sağlığının pek normal olmayacağını da düşünerek; tecavüz eden kişilerin çoğu zaman aynı eylemi tekrar ettiği de göz önüne alınarak eğer bu bir hastalıksa tedavisi olarak. Mütecavizin bir daha böyle bir suç işlememesini garanti altına almak, potansiyel suçlular için caydırıcı olmak ve tecavüze uğrayan mağdurun; içindeki adalet arzusunu bir nebze de olsa dengelemek adına (malesef zamanı geri sarma şansımız yok, keşke olsa)
Tecavüz eden kişiyi recm eder gibi ortalıkta işkenceyle değil de, steril bir ameliyathane ortamında kısırlaştırmak tabiyki değil; iğdiş edilmesi sağlansa...
Kanımca bu ceza mağduru tatmin etmez, üzerine ilave olarak da hapis cezasını alsa çok mu canice olur.
Old 25-07-2009, 01:43   #9
Alp_aslan

 
Varsayılan

Bana göre tecavüz suçunun failinin de diğer suçlulardan bi farkı yoktur ve onlara uygulanacak ceza türü de farklı olamaz. Her şeyden önce cezanın insan onuruyla bağdaşması gerekiyor, tecavüz suçlusuna kısırlaştırmak veya iğdaş etmek insan onuruyla bağdaşmıyor.Cezaların insan onuruna uygun olması gerekiyor, başka ülkelerde bu tür cezaların uygulanması bunları meşrulaştırmaz.
Old 25-07-2009, 12:57   #10
özel_dedektif

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ahmetochi
Her ne kadar daha tecrübeli üyelerden fikirlerinizi duymak isteseniz de bir stajyer olarak şöyle söyleyebilirim:

"Anayasa'nın md.17/3 : "Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz."

Bu cezanın insan haysiyetiyle bağdaşmadığı çok açık olup T.C. Anayasasına aykırılık teşkil eder. Anayasamız da insan haklarına dayandığından ve İtalya'nın da söz konusu haklara saygı göstereceği gözönüne alınırsa bu önerinin kabul görmesini imkansız gibi düşünüyorum."

sayın amethoci mantıksal açıdan baktığımızda sonuna kadar size hak veriyorum.yanlız ben bir avukat değilim.ama birde olayın hani insani boyutuna girdiğimizde insan hakları mağdur için ne der? yani küçük bir kızın tacvüze uğrayıp büyük bir psikolojik yıkıma uğraması ve sonucunda kalan hayatını bu yıkıntı üzerine kurması sizce ne kadar doğrudur.hatta bu yıkıntı üzerine kurulan bir hayat kimi zaman insanı bir suç makinesine çevirmekte ve bir olay başka onlarca kötü olayı bir lokomotif gibi çekebilmektedir.bu nedenle sapkınlık ve sapıklık dürtülerinin insanoğlunun yaşamı boyunca en zirveye son dönemlerde suç artışı oranında suça verilecek cezalarında artması hatta şekil değiştirip uygulanması esasen uygun görülebilecek bir uygulamadır.burda suçluların yargılama sürecinden önce suça meyilli kişiyi bu suçu işlemekten caydırma psikolojisi kullanılması suç oranının düşmesinde çok etkili olacaktır.
Old 25-07-2009, 16:44   #11
Academic

 
Varsayılan

"...bir pedofil kendi kendine durmaz ve normalleşmez. Çünkü davranışının sorumluluğunu almaz ve zarar verecek herhangi bir şey yaptığını inkar eder. Yakalanana dek istismara devam eder...."

Şimdi, yetişkinlere yönelik cinsel suçlar konusunda elbette daha az önemli olduğunu düşünmüyoruz ancak bu eylemin çocuklara yönelik olarak yapılması durumunda yani pedofili hastalarının eylemlerini sadece ceza vererek durduramayacağımız da açıktır ve mutlak surette tedavi edilmesi, tedavi edilmeden tekrar topluma salıverilmemesi gerektiğini düşünüyorum.Şunu da ekleyelim her çocuk istismarcısı da pedofil demek değildir.

İnsanlık onuruna uygun ceza vermek demek mağdur ya da potansiyel mağdurların insan haklarını yok saymak anlamına gelmiyor. O zaman ceza sisteminin yeniden gözden geçirilerek ceza takdirinde hapis cezasının yanında aynı zamanda tedavi edilmesi konusunda da gereken önlemlerin alınması da gerekmektedir.

Benim görüşüm bunun cezanın kısas ya da recm gibi algılanmasından öte suça farklı bir bakışla bakılması ve tedavi edilmesi gereken unsurlar taşıyan durumların farklı bir şekilde değerlendirilmesidir.

Hırsızlık yapanın elini kesmeyeceğiz elbette. Ama kleptoman ise tedavi edilmesini zorunlu hale getirerek karara bağlayabiliriz. Pedofili hastası çocuk tecavüzcüsüne de bu anlamda tedavi edilme ya da tedavisi yok ise toplumu korumak adına iğdiş edilmeyi daha önce de belirttiğim gibi seçenek halinde sunarak yapılmasını açıkçası çok katı bir yaklaşım olarak görmüyorum.

Suça verilen cezanın caydırıcılığı ile kişinin ceza olarak zaten bir daha bu suçu işleyemeyecek duruma getirilmesi çok dengeli ve adaletli görünmese de tecavüz suçlarının kısa ve uzun dönemli etkilerinin oldukça ciddi olduğu hesaba katıldığında bu noktada bireyin hakları ile toplumun korunması arasında bir tercih yapmak zorundaymışız gibi geliyor..

Saygılar..
Old 26-07-2009, 12:46   #12
Ahmetochi

 
Varsayılan

avferidun'a hak veriyorum çünkü bu suçu işlemek için üretken olmaya gerek olmadığı gibi günümüzde tecavüz suçunun mağduru erkekler, faili kadınlar da olabilmektedir.

özel_dedektif'in haklı kabul edememezliğini bir nebze haklı görüyorum fakat tarihte hiç bir dönemde cezaların ağırlaşmasıyla suç oranı arasında ters orantı olmamış. Bununla alakalı kaynak bulursam ekleyeceğim ama bilgim okuldan hukuk sosyolojisi dersinden. Hırsızlığı halkın önünde ibret için ölümle cezalandırma yapıldığı dönem hırsızlık tavan yapmış, zira idamı izlemeye gelen halkı soymaya başlamış hırsızlar.. Gerek evleri boş olduğu için, gerekse ayakta cüzdanlarını kıymetli eşyalarını çalarak. Cezaların ağırlaştırılması kurumuna inancım yok..
Old 26-07-2009, 12:58   #13
Gemici

 
Varsayılan

Kısırlaştırma, hadım etmek veya hadımlaştırma , iğdiş, kastrat, kastrieren türünden kavramları ve bu kavramların belirttiği eylemleri biz bulmadık, tarih dersinde osmanlı saraylarının hadım ağalarını ve saray entrikalarına nasıl karıştıklarını okumuş olmanın dışında.

İnsanların neden ve nasıl kısırlaştırıldıkları hem insanlık tarihi bakımından hemde hukuki açıdan üzerinde durulması gereken bir konu bence. Zaman bulursam birkaç satır yazarım diye düşünüyorum.


Burada üzerinde durmak istediğim konu bir basın haberi, bu habrein amacından saptırılarak verilmesi, haberin temelinde iki olayın yattığı ve bizim basınımızın bu iki haberi birleştirerek tek bir habermiş gibi göstermesi, ...ve...ve...ve..


Birinci olay: Alman, Avusturya ve İsviçre basını 16.02.2009 tarihinde İtalya’nın bürokrasiyi azaltmakla görevli bakanı Roberto Calderoli’nin ‘bazı durumlarda suç işleyen kişileri kısırlaştırmaktan başka olanak yoktur. 'Eğer ilaçlarla olayın önüne geçme olanağı yoksa, cerrahi yola başvurmak zorunlu olur’ dediğini belirtiyor.

Haberin devamını okuyunca ve bakanın dahil olduğu siyasi partinin politik konumunu göz önünde bulundurunca, bakanın bu sözleri durup dururken ve basit bir cinsel suça dayanarak söylemediğini anlama olanağı doğuyor. Çünkü sayın Bakanın bu sözleri İtalya’daki sığınmacılara yönelik, sıradan cinsel suçlulara değil. Bakan bu sözleri söylemeden önce ülkede üç tane cinsel saldırı suçu işlenmiş ve Berlusconi Hükumeti cinsel saldırı suçlarının önlenmesi için çalışmalarda bulunuyor. Bu cinsel saldırıların faili olarak göçmenler gösteriliyor.

Hükumetin üzerinde düşündüğü önlemlerden bir tanesi cinsel saldırı suçlarını önlemek için, beldelerin silahsız sivil koruma birlikleri kurması. Bu öneriye göre bu birlikler belde halkından oluşacak. Hükumet bu önlemler üzerinde tartışırken 20 kişilik maskeli bir gurup Roma’da bir kebapçı dükkanını basıp orada bulunan romanyalıları dövmüş. Aynı olaylar Milano ve Bolonya’da yaşanmış ve bu olaylardan bir hafta önce gençlerden oluşan bir gurup Roma’da bir hindistanlıyı diri diri yakmış.

İkinci Haber:
Bu haberin tarihi 13.07.2009
İçeriği: Hükumet Partisi Lega Nord’un Başkanı Umberto Bossi cinsel saldırı suçlularının ilaçlarla kısırlaştırılmasını istiyor. Bu talebin nedeni olarak maskeli olarak garajlarda kadınlara saldıran ve faili belirsiz 13 olayın faili olduğu tahmin edilen 33 yaşındaki bir kişinin yakalanması. Bossi Berlusconi Hükumetinin Reform Bakanı.


Bizim basın ne yapmış bu iki olayı aktarırken:
1. İki olayı birleştirip bir olaymış gibi başlık atmış.
2. İlk olaydaki yabancı düşmanı tavrı görmemezlikten gelmiş veya görememiş
3. Bakan Calderoli kimyasal kısırlaştırmadan değil, cerrahi kısırlaştırmadan bahsediyor. Kimyasal kısırlaştırmayı Parti Başkanı Bossi, Calderoli’den 5 ay sonra dile getirmiş. Bizim basın Calderoli kimyasal kısırlaştırma istiyor diye belirtmiş.
4. Üzerinde tartışılan sivillerden oluşan koruma birliklerinden hiç bahsedilmiyor.
5. Tutucu ve yabancı düşmanlığı ile tanınan Lega Nord’a karşı muhalefetin nasıl bir tavır ortaya koyduğu belirtilmemiş. Muhalefet hükumetin linç mekanizmasını devreye sokan politikasını sert biçimde eleştiriyor. Ve oportünist olarak nitelendiriyor.

Basınımızın haber verme etiğine uymadan aktardığı bu habere dayanarak THS’de yürütülen tartışma, haber doğru olmadığı için öneminden birşey kaybeder mi?

Ben her konunun tartışılmasından yanayım. Önemli olan bir hukuk sitesinde sürdürülen tartışmanın hukuk mantığından nasibini almış olması. Aynı argumanları tekrarlamamak için geriye dönüp buna benzer konularda önceden neler söylediğimize bakmak ta fayda var.

http://www.turkhukuksitesi.com/showt...?t=8199&page=5



Saygılarımla
Old 26-07-2009, 20:37   #14
Academic

 
Varsayılan

Sayın Gemici,

Türk Basınına konunun eksik aktarımı konusunda verdiğiniz bilginin yanı sıra ayrıca konuya dair önceki tartışmaların linkini vermeniz nedeniyle de teşekkürler.

Yine de konunun ne şekilde aktarılmış olursa olsun tartışılabilir bir yanı olduğu fikrine ben de katılıyorum. Bu haliyle cinsel suçlara verilen cezalarda özellikle de çocuk mağdurlar açısından farklı bir paradigma ile ele alınması gerektiğini savunuyorum.İstatistikler en hızlı artışın cinsel suçlarda olduğunu gösteriyor.

Cezanın ağırlaştırılmasının suçların azalmasına etki yapmadığı fikri ise ceza mantığına tersdir bence. Cezanın caydırıcılığı, ağırlaştırılması ile sağlanamıyorsa bu gerçekten de ceza mantığında farklı bir bakış açısına gerek olduğunun açıkça ifadesi olmalı. Özellikle psikiyatrik bozukluktan kaynaklanan durumlar için tedavi edilmesinin sağlanmadan bu kişilerin topluma salıverilmesi fikri ise bilimin verileri ile örtüşmüyor.
Old 26-07-2009, 21:30   #15
Ahmetochi

 
Varsayılan

Belki de benim verdiğim örnek fazla spesifik oldu. Bu konuda bir kaynak bulamadım. Fakat bu konunun örneğini oluşturan failler aslında psikolojik rahatsızlıklarının ürünü olarak suç işlemektedirler. Bu konuda Academic'in söylediklerine katılıyorum.

Konunun tartışılıp tartışılmayacağının tartışılmasını anlamsız buluyorum sonuçta ceza hukukunda somut olaylar kendi içerisinde değerlendirilmelidir ve her somut olay gibi yukarıda linki verilen tartışmanın olayı da farklıdır. Bu tartışma ise bir bakanın getirdiği kısırlaştırma önerisi üzerine yapılan tartışmadır.

Kısırlaştırma bir ceza mıdır?

Ceza tekniği olarak da kısırlaştırma bir ceza gibi durmamaktadır. Zaten kısır olan birisi veya kısır olmaktan çekinmeyecek birisi de bu suçun faili olabilir. Hayatı boyunca çocuk sahibi olmak istemeyen birisi de bu suçu işleyebilir. yapılacak bir kısırlaştırma operasyonundan sonra elini kolunu sallayarak evine mi gidecektir?
Old 26-07-2009, 23:59   #16
Academic

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ahmetochi
Belki de benim verdiğim örnek fazla spesifik oldu. Bu konuda bir kaynak bulamadım. Fakat bu konunun örneğini oluşturan failler aslında psikolojik rahatsızlıklarının ürünü olarak suç işlemektedirler. Bu konuda Academic'in söylediklerine katılıyorum.

Konunun tartışılıp tartışılmayacağının tartışılmasını anlamsız buluyorum sonuçta ceza hukukunda somut olaylar kendi içerisinde değerlendirilmelidir ve her somut olay gibi yukarıda linki verilen tartışmanın olayı da farklıdır. Bu tartışma ise bir bakanın getirdiği kısırlaştırma önerisi üzerine yapılan tartışmadır.

Kısırlaştırma bir ceza mıdır?

Ceza tekniği olarak da kısırlaştırma bir ceza gibi durmamaktadır. Zaten kısır olan birisi veya kısır olmaktan çekinmeyecek birisi de bu suçun faili olabilir. Hayatı boyunca çocuk sahibi olmak istemeyen birisi de bu suçu işleyebilir. yapılacak bir kısırlaştırma operasyonundan sonra elini kolunu sallayarak evine mi gidecektir?

Tecavüz suçu için kısırlaştırma bir ceza olarak algılanamaz bu olsa olsa olası yeni mağdurların tecavüz sonu gebelikten korunması anlamına gelebilir. Burada cezanın anlamlı olabilmesi için suç işleyenin kısırlaştırılması değil aynı suçu yeniden işleyememesi için gerekli cinsel işlevinin kısıtlanması için gereken tıbbi önlemin tartışılması daha uygundur. Daha önce de belirttiğim gibi kısırlaştırma üretkenliğin sınırlandırılmasıdır cinsel işleve etkisi yoktur. Kısırlaştırılan kişi yine cinsel işlevine devam edebilir. İğdiş edilme anlamına gelen diğer önlem ise tecavüzün tekrarlanmasını en azından fizyolojik olarak engelleyebilir. Ancak cinsel suçlarda sadece bu da yeterli bir önlem sayılmaz zira cinsel istismarın pek çok türü söz konusudur. Bunun için adli tıp verilerine bakıldığında ya da bu amaçla yazılmış kapsamlı makalelere ve örnek vakalara bakıldığında akla hayale gelmeyecek türde anormal yöntemlerin kullanıldığına rastlanabilmektedir. Dolayısıyla fizyolojik yetersizliği olan ancak buna uygun donanıma sahip olmayan bir pedofil çok yaratıcı çözümler üretebilmektedir (!) Psikiyatrik bozukluk etkisiyle işlenen bu tür suçlarda failin büyükler karşısında cinsel anlamda yetersizliği çocuklara ya da zayıf ve kendini koruyamayanlara yönelmesine neden olmaktadır. Suç işleyenlerin profillerine bakıldığında çoğunlukla cinsel anlamda bir yetersizlik de söz konusudur. Bu koşullarda iğdiş ne kadar anlamlıdır bilinmez. Fakat kesinlikle tedavi edilmesi gereken durumlar olduğu da bir gerçek. Bu koşullarda sorunuz eğer sadece kısırlaştırmanın yeterli bir ceza olup olmadığı yönünde ise HAYIR bence değildir. İğdiş edilerek salıverilmesi yeterli bir ceza mıdır? Ona da Hayır.. Benim önerim tedavinin tutukluluk süresi içinde sürdürülmesinin zorunlu hale getirilmesidir. İğdiş edilme konusunda da isteğe bırakılarak cezadan düşme karşılığı suç işleyene seçenek olarak sunulması. Ancak her koşulda tedavi süreci uygulanmadan topluma salıverilmelerine karşıyım. Zira bu sadece bir sıradan bir suç değildir. Genellikle fail tek bir suç girişiminde bulunmamaktadır. Suçun bir hırsızlık suçu gibi mala karşı işlenen suçlarla bir tutulamayacak denli ağır sonuçları vardır. Buna ek olarak failler genellikle kişilik ve/veya cinsel işlev bozukluğu olan tiplerdir. Psikiyatri biliminin verileri en azından bu yöndedir.

Eklemeyi unuttuğum bir diğer konu da şudur. Faillere ilişkin istatistiklerde suçun mağdurunun bir süre sonra başka bir suçun faili olarak karşımıza çıkma olasılığıdır. Yapılan çalışmalar bunun için ABD de %50 gibi bir oran telaffuz etmektedirler.Buna ilişkin bazı araştırma sonuçları %70-80 gibi oranlar vermektedir. Dolayısıyla verilen cezada mantık aynı zamanda suçun önlenmesinin sağlanması ve caydırıcılık ise mağdurlar kadar faillerin de terapiden geçirilmesi gereği göz ardı edilmemelidir. Mağdurların psikiyatrik destek alması konusunda ilerleme sağlanmıştır yeterli olmasa da ve ulaşılabildiği oranda. Ancak suçun failinin de psikiyatrik tedaviden geçirilmesi ve topluma ancak bundan sonra salıverilmesi bir anlamda önleyici olacak ve yeni mağdurlar/ potansiyel suçlular üretilmemesi için koruyucu bir önlem olacaktır diye düşünüyorum..İğdiş ise tedavinin bir parçası olabilir. Ağır gibi görünse de düzelme olasılığı düşük vakalarda toplumun korunması adına kullanımı düşünülebilir.
Old 27-07-2009, 01:48   #17
elifsln

 
Varsayılan

merhabalar.. ben de hukuk son sınıf öğrencisiyim ve benim de ödev konum bu yeni yasa tasarısı.. baya araştırdım konuyu.. burda tüm yazılanları da okudum.. çoğuna parça parça katılıyor insan.. insani olarak bakınca tasarı çok yerinde geliyor. hukuksal açıdan bakınca ise insan haklarına aykırı. ama yine de ben tasarıya sıcak bakanlardanım. evet insan haklarına aykırı gibi görünüyor sunulan çözüm ama suçun tekrarı halinde bu uygulama gerçekleşsin deniyor. fail bakımından insan haklarına aykırı fakat mağdur bakımından yaklaşınca olaya durum değişiyor.belki abd deki gibi seçimlik hale getirilebilir die düşünüyorum. bu konuyla ilgili çok daha tecrübeli forum üyeleri fikirlerini benimle paylaşırlarsa çok sevinirim..
Old 27-07-2009, 13:15   #18
üye3578

 
Varsayılan

Bu tür suç faillerinin büyük oranda toplumda saygı duyulan, itibarlı, eğitimli, asla böyle bir suçu işleyeceği düşünülmeyen insanlardan oluştuğunu şaşkınlıkla gözlemlemişimdir.

2 Yıl boyunca 13 öğrencisine değişik tarihlerde cinsel istismarda bulunan bir ilköğretim okulu öğretmeni failin eylemi, şüpheye yer bırakmayacak derecede sabitti. Bütün çalışma arkadaşları şok geçirmişlerdi. Bir tanesi " o bile yaptıysa, kendimden de şüphelenirim" demişti..
Old 27-07-2009, 19:02   #19
Academic

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan elifsln
merhabalar.. ben de hukuk son sınıf öğrencisiyim ve benim de ödev konum bu yeni yasa tasarısı.. baya araştırdım konuyu.. burda tüm yazılanları da okudum.. çoğuna parça parça katılıyor insan.. insani olarak bakınca tasarı çok yerinde geliyor. hukuksal açıdan bakınca ise insan haklarına aykırı. ama yine de ben tasarıya sıcak bakanlardanım. evet insan haklarına aykırı gibi görünüyor sunulan çözüm ama suçun tekrarı halinde bu uygulama gerçekleşsin deniyor. fail bakımından insan haklarına aykırı fakat mağdur bakımından yaklaşınca olaya durum değişiyor.belki abd deki gibi seçimlik hale getirilebilir die düşünüyorum. bu konuyla ilgili çok daha tecrübeli forum üyeleri fikirlerini benimle paylaşırlarsa çok sevinirim..

Bu konuda çalışma yapma fikri sizin gibi bir ders ödevi ile başlamıştı. Umarım gelecekte siz de bu konuda güzel çalışmalar yapar ve toplumsal duyarlığın artırılmasına hizmet edersiniz. Çok tecrübeli bir forum üyesi değilim ancak elimden gelen desteği zamanım oldukça vermeye hazırım.
Old 27-07-2009, 19:14   #20
Academic

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan zeynel
Bu tür suç faillerinin büyük oranda toplumda saygı duyulan, itibarlı, eğitimli, asla böyle bir suçu işleyeceği düşünülmeyen insanlardan oluştuğunu şaşkınlıkla gözlemlemişimdir.

2 Yıl boyunca 13 öğrencisine değişik tarihlerde cinsel istismarda bulunan bir ilköğretim okulu öğretmeni failin eylemi, şüpheye yer bırakmayacak derecede sabitti. Bütün çalışma arkadaşları şok geçirmişlerdi. Bir tanesi " o bile yaptıysa, kendimden de şüphelenirim" demişti..

Çok haklısınız. Bu durum belirlenmelerini zorlaştırdığı gibi mağdurlara yaklaşmalarına da daha rahat zemin bulmalarına yol açıyor. Sırası gelmişken bu konuda yanlış bilinen bir konuyu hemen açıklığa kavuşturalım.

Konu tecavüz olarak genel olarak işleniyor ve konuyu çocuk istismarı boyuyuna endeksleyerek bu genel sorunu sadece belli bir boyutu ile işleyerek daraltmaktan çekinerek genel olarak yanlış bilinen bir konuya açıklık getirmek isterim.

Genellikle istismarcıların sokaktaki yabancı , pis görünüşlü , güvenilmez olduğu açık insanlar olduğuna dair bir inanış vardır. Çocuklarımızı uyarırken de yabancılardan bir şey alma, onlarla konuşma, tanımadığın insanlarla sakın bir yere gitme diye uyararak onları tehlikelerden korumaya çalışırız. Vakalara ilişkin istatistiksel veriler bunu yanlışlıyor. Öyle ki kadınların başına gelen tecavüz ve cinsel istismar olaylarının büyük bir kısmı, partnerleri , eşleri ,sevgilileri tarafından işleniyor. Veriler sadece yaklaşık %18 ya da daha az (farklı istatistikler var) kısmının yabancılar tarafından işlendiğini, kurbanın istismarcısını genellikle yakından tanıdığını doğruluyor. Çocuklar için de aynı şey geçerli. Çocuklara yönelik istismar vakalarında da belirlenebilen ve adli vaka olarak aktarılanların gerçek vakaların yaklaşık %50 si olduğu, ensest vakalarının belirlenen ve adli vaka olarak aktarılanların %10 olduğu, çocukları istismar edenlerin kendi aileleri, yakın aile dostları, öğretmeni, vs..yani yakın çevresinde ona rahatlıkla ulaşabilecek ve güvenini kazandığı kişiler olduğu belirtilmektedir. Bu durum çocuklarımızı bilinçlemdirme stratejimizi de değiştirmemiz gerektiğinin bir göstergesi olarak alınabilir..

Toplumun kolay infiale kapılacağı bu tür vakalarda olabildiğince nesnel bakmaya çalışarak, psikiyatrik bozukluğu olan bir tecavüzcünün tıbbi olarak sağaltımını istemenin de onun insan haklarına aykırı olmadığını düşünüyorum..
Old 27-07-2009, 19:16   #21
elifsln

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Academic
Bu konuda çalışma yapma fikri sizin gibi bir ders ödevi ile başlamıştı. Umarım gelecekte siz de bu konuda güzel çalışmalar yapar ve toplumsal duyarlığın artırılmasına hizmet edersiniz. Çok tecrübeli bir forum üyesi değilim ancak elimden gelen desteği zamanım oldukça vermeye hazırım.

Teşekkür ederim Ben de bayadır araştırıyordum. Baya bir şeyler toparladım, aynı zamanda çok fazla bilgi edindim. Konu ilk bakışta sert gibi görünse de zamanla insana çok geniş bir perspektif kazandırıyor. Ödevimi biraz sora teslim edeceğim. Ama ödevle sınırlı kalmayıp bu konuyla ilgilenmeye devam da edeceğim.
Old 27-07-2009, 19:25   #22
suskun_juliette

 
Varsayılan

Kısırlaştırma,bence her ne açıdan bakılırsa bakılırsın insanlık dışı bir olay.Tamam tecavüzü de hiçbir şekilde hoşgörmemiz mümkün değildir,fakat faili kısırlaştırarak ortdaki suç ve ceza dengesi,oranı aşılmış olmaktadır.Şahsi kanaatime göre,bir hayvanın kısırlaştırılması bile hoş görülemeyecek bir fiildir.Ayrıca hayatta her insanın ikinci bir şansı olmalıdır diye düşünüyorum.Tecavüzcü de olsa her insanın yaptığı eylemin sonuçlarını ve niteliğini algıladıktan sonra o yoldan vazgeçebilme imkanı olmalıdır.Bilemiyorum ben bu olaya fazlaca hümanist yaklaşıyor olabilirim,ama bir insanı dört duvar arasına hapsetmekle bir insanı derin ve sonsuz bir utanca hapsetmek oldukça farklıdır.Hapis cezası bence yeterlidir.Ancak o insanı bir hiçliğe mahkum etmek ne vicdani ne de insanidir.
Old 27-07-2009, 20:22   #23
Emrah Güler

 
Varsayılan

Bence burda düşünmemiz gereken temel sorun cezanın amacının ne olduğudur. Cezanın temel amacı toplumu ileriye götürmeye yardımcı olmaktır. Belki duygusal olarak bakınca çok doğru gelmiyor fakat cezalar suç işleyen kişileri de daha ileri götürmeye yardımcı olmalıdır. Bu nedenle cezalar kişileri eğitici ve topluma kazandırıcı olmalıdır. Ayrıca kısırlaştırma cezası kişinin bu suçu tekrar işlemesine engel de olmamaktadır. Bu yönüyle baktığımda böyle bir cezayı onaylamıyorum.
Old 27-07-2009, 22:57   #24
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ahmetochi
Kısırlaştırma bir ceza mıdır?

Ceza tekniği olarak da kısırlaştırma bir ceza gibi durmamaktadır. Zaten kısır olan birisi veya kısır olmaktan çekinmeyecek birisi de bu suçun faili olabilir. Hayatı boyunca çocuk sahibi olmak istemeyen birisi de bu suçu işleyebilir. yapılacak bir kısırlaştırma operasyonundan sonra elini kolunu sallayarak evine mi gidecektir?

Nedir peki kısırlaştırma, eğer ceza değilse?
Sadece bir tedbir midir, yoksa ödüllendirme midir? Kısırlaştırmanın insan psikolojisi üzerindeki etkileri yok mu hiç?

Saygılarımla
Old 28-07-2009, 20:03   #25
Ahmetochi

 
Varsayılan

Ben ceza olmadığı kanaatindeyim. Ceza olarak hem kısırlaştırma hem hapis birlikte kullanılabilir belki ama işte o zaman insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir ceza olur. Ben orada kısırlaştırma ceza mıdır derken aslında bir çözüm de olmadığına dikkat çekmek istedim.
Old 03-08-2009, 19:12   #26
Doç. Dr. Özge Yücel

 
Varsayılan

"Kimyasal İlaç Vermek Tecavüzü Erkek Şiddeti Olarak Görmemektir"
Avukat Yasemin Öz "Cinselliği azaltan kimyasal ilaç cezası, cezaya uğrayan tecavüzcü de olsa insan haklarına aykırı bir uygulama. Tecavüz erkeğin kendine hakim olamaması değil kadına uyguladığı şiddettir" diyor.

Emine ÖZCAN emine@bianet.org İstanbul - BİA Haber Merkezi31 Temmuz 2009, Cuma Adalet Bakanlığı ve SHÇEK Genel Müdürlüğü ile çocuklara yönelik cinsel suçlara yönelik "eylem planı" hazırlayan Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) kadın milletvekillerinin gündeminde "mağdur çocukların ruh ve beden sağlığı muayenesinin kaldırılması" dışında tecavüzcülere kimyasal kastrasyon yani cinsel isteği azaltacak ilaç verilmesi uygulanması düzenlemeleri yer alıyor.

Ancak Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu'ndan avukat Yasemin Öz, bu uygulamanın iyi bir fikir olmadığı kanaatinde.

"Bence faşizan bir yaklaşım. Tecavüzcü de olsa insan haklarına aykırı bir uygulama."

Tecavüzün zaten erkeklerin cinsellik yaşamak isteyip kendilerine hakim olamamaları sonucu giriştikleri bir eylem olarak görülmesinin tecavüzü engellemekten uzak olduğunu savunan avukat Öz şöyle dedi:

"Tecavüz erkeklerin kendilerinde hak gördükleri kadını cezalandırma biçimlerinden biri. Yani cinsellik olarak değil erkek şiddeti olarak görmek gerek. Tecavüzü engellemenin yolu erkek zihniyeti ve bakış açısını değiştirmek için mücadele etmekten geçiyor.

Eylem planında TCK'de yapılan düzenleme ile "kimyasal kastrasyon yaptırımı eklenmesi öngörülüyor. Buna göre hâkim "tıbbi ve psikolojik tedaviye hükmolunur" derse çocuklara tacizde bulunan kişiye 3 ayda bir ilaç ve iğne yolu ile cinselliği geçici olarak öldüren tedavi uygulanacak. (EZÖ)
http://www.bianet.org/kadin/insan-ha...ak-gormemektir
Old 12-08-2009, 00:52   #27
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan

Yukarda yapilan tartismalarda sIklikla Anayasa'ya (m. 17 III) deginildi: "Kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan ... muameleye tâbi tutulamaz."
Insan öz sayginligi (onur haysiyet) insani insan yapan, ona kisilik kazandiran degerler bütünü olarak görülür. Alman Anayasasi hatta, insan öz sayginliginin dokunulmazligini, ilk maddesinde düzenlemis, devlete de bunu koruma görevini vermistir. BU durumda devlet, insan öz sayginligina asla dokunamayacak, dokunacak islemlerden elini cekecektir. Bu kavram felsefi, dini vs. cok yönlü bir kavram, kavramin icerigini hukuken gelistiren Alman Anayasa Mahkemesine göre, hic kimse, devlet eliyle, devletin bir nesnesi haline getirilemez, bireye bir nesne muamelesi yapilamaz. Yani insan bir esya degildir...
Insan öz sayginligiyla bagdasmayacak bir eylem icin, ultima ratio sorusunu sormak bile gereksiz ama, kisirlastirma gercekten, cinsel suclarla mücadelede basvurulacak son care midir??
Gerek yabanci düsmani olsun, gerek cinsel suc failini bir düsman olarak görsün, bence denilecek tek sey var: Irki, cinsiyeti, sekli semali ne olursa olsun, her insanin bir öz sayginligi vardir ve korunmaya degerdir... Insan haklari ve öz sayginligi kavramlarinin, adi lafta kalan bir hayal ürünü olup olmadigi iste en iyi, bu tür taleplerde ve bunlarin neticelerinde kendini gösterir...


Saygilarimla
Gülsün Aygörmez
Old 12-08-2009, 17:40   #28
fanarin

 
Varsayılan

İtalya değil de, Danimarka gibi bir ülkede kısırlaştırma cezasının olduğunu biliyorum.

Fakat bence, tecavüz bir psikolojik rahatsızlık ve hapis cezasının buna bir çare olmayacağı kanaatindeyim.

Teşekkürler
Old 13-08-2009, 12:25   #29
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan

Degerli Meslektaslar,

internette biraz arastirma yaptim. 2007 yilinda Fransa'da Sarkozy, 2008 yilinda da Polonya'da Tusk, cinsel suc faillerinin kisirlastirilmasi talebinde bulunmus. 2007 yilinda, nedendir bilinmez, ama 2008 yilinda, böyle bir talep ciddi ciddi Polonya'dan gelince, Avrupa Birligi siyasetcileri konuya el atmis. Ilgilenenler icin haberin yer aldigi site adresi: http://www.spiegel.de/politik/auslan...579664,00.html

Almanya'da da Alman Hristiyan Demakrat Birligi (CDU)'nden de böyle seslerin arada yükseldigi, ancak kimyasal yollarla kisirlastirma ile bu suclarla mücadele edilebilecegi inancinin, yersiz bir umut oldugu belirtiliyor ve kisirlastirilma temelde -ister ceza ister tedavi amacli olsun- cinsel suclarla mücadelede etkili bir arac olarak kabul edilmeyerek, zorla kisirlastirmanin hem AB hem de uluslarasi hukuk ilkelerine aykiri oldugu belirtiliyor. Önemli olanin öncelikli olarak psikiyatrik tedavi oldugu vurgulaniyor. Zorla kisirlastirilmanin bir cözüm olmadigi, hatta, bizzat kisirlastirilan kisilerin bile, yeniden cinsel suc faili olabilecekleri belirtiliyor.

Bugun Almanya'da da oldugu gibi, bircok Avrupa ülkesinde, "ancak eger cinsel suc faili psikiyatrik tedavi sirasinda ve sonrasinda, kendi özgür iradesiyle kisirlastirma icin bir basvuruda bulunursa ve bu ciddi tibbi gözlem altinda yapilirsa", bunun mümkün olabilecegi kabul ediliyor. Almanya'da bunun örnekleri de var. Ancak, kesinlikle "zorla" kisirlastirmanin, modern ceza hukukunda kabul görmeyecegi daima dile getiriliyor.

Bazi sitelerde, Amerika'da bazi eyaletlerde, zorla kisirlastirmanin ceza ya da tedavi amacli uygulandigi belirtiliyor. Gerekce olarak da toplum sagliginin korunmasi gösteriliyor.

Netice olarak, Avrupa Birligi'nin bu konudaki tavri belli: Zorla kisirlastirma degil, etkili psikiyatrik bir tedavi sorunun cözümü.


Saygilarimla
Gülsün Aygörmez
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakaret suçuna girer mi, girmez mi? mutlakadalet Ceza Hukuku Çalışma Grubu 18 04-08-2011 21:40
İnsan ÖldÜrme SuÇuna İŞtİrak çiçero fadi Meslektaşların Soruları 2 27-08-2007 13:02
tehdit suçuna ilişkin superavukat Meslektaşların Soruları 7 21-02-2007 14:25
Kısırlaştırma adı altında katliam Seyda Hukuk Haberleri 0 10-12-2006 11:30
hırsızlık suçuna konu olan bir malın yağma suçuna uygulanabilirliği nasıl olur h.ünal Hukuk Soruları Arşivi 12 27-11-2006 02:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08911610 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.