Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Resmi evrakta Sahtecilik suçu oluşur mu ?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-08-2008, 13:16   #1
justicewarior

 
Olumlu Resmi evrakta Sahtecilik suçu oluşur mu ?

Merhaba Değerli meslektaşlarım :

Müvekkilimin eşi başka bir adamla yaşamını sürdürmektedir. Müvekilimin eşi ile yaşamını sirdüren kişi , imzaya yetkili olmadığı halde , herhangi bir vekaleti olmadığı halde(vekaletsiz iş görerek)elektirik borcundan dolayı TEDAŞ a gidip müvekkilim adına taksitlendirme talebinde bulunmuştur.Ve bazı evraklara müvekkilim namına (imzaya yetkisi olmadığı ve herhangi bir vekaleti olnadığı halde) imza atmıştır.Bu suçu işleyen kişi resmi evrakta sahtecilik suçubu işlemişmidir.Neden?Yargıtay kararları ışığında açıklarsanız sevinirim.

saygılar...
Old 15-08-2008, 14:43   #2
eke

 
Varsayılan

TCK 207 itibari ile 'bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.' şeklindedir.
Söz konusu olayınızda borçlandırıcı bir evrak sahte imza ile düzenlenmiştir. Dolayısıyla müvekkiliniz bir borç altına sokulmuştur ve bu borcun ödenmemesi durumunda cebri icra tehdidi kalacak ve mağdur olabilecektir. Benim düşünceme göre özel evrakta sahtecilik suçu vuku bulmuştur. Düzenlenen evrak özel belge niteliğindedir.
TCK da resmi evrakta sahtecilik gibi işlem gören belgeler (emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname.)sayılmıştır. Sizin olayınız, emtiayı temsil eden belge sayılır mı? Tartışılır. Net bir bilgi olmamakla beraber şikayet edip denemek lazım.
Old 15-08-2008, 15:03   #3
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın justicewarior

1- Resmi evrakta sahtecilik suçu oluşmaz: Evrakı kişi düzenlemiş değildir.
2- Resmi evrak düzenlenirken memura yalan beyanda bulunma suçu (TCK 206) oluşmaz: Düzenlenen evrak resmi değildir. TEDAŞ AŞ her ne kadar bir kamu kuruluşu olsa da müşterilerle ilişkilerinde özel hukuk kuralları geçerli olduğundan taksitlendirme ile ilgili evrak resmi evrak hükmünde değildir sanıyorum.

Ben ayıdan yanayım:
1- Adaletin amacı intikam değildir.
2- Şikayet edilecek bunca kişi, kurum ve kuruluş varken kimse eşinin mutluluğuna göz dikmemeli. Hukuk adaletten başka amaçlara hizmet etmemeli. Hukuk adalet duygusundan başka bir duyguya hizmet etmemeli diye düşünüyorum.

Eşe kızılıyor olabilir. Ama kızma nedeni "elektrik faturasının taksitle ödenmesi" olmadığına göre, kızılan konuda işlem yapmak varken sahtekarlıktan şikayet etmeyi düşünmek bana yanlış geliyor.

Olaya bakarsak elektrik borcunu taksitle ödemek dışında bir saik görünmüyor. Bu da cezayı gerektirmez kanısındayım.

Saygılarımla
Old 15-08-2008, 15:09   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Söz konusu olayınızda borçlandırıcı bir evrak sahte imza ile düzenlenmiştir. Dolayısıyla müvekkiliniz bir borç altına sokulmuştur ve bu borcun ödenmemesi durumunda cebri icra tehdidi kalacak ve mağdur olabilecektir.
Sayın eke

Borç zaten vardır. Düzenlenen evrak taksitlendirme talebinden ibarettir. Dolayısıyla müvekkil mağdur olmayacak; tam tersine icra takibinden kurtulacaktır. Hele imzalayan kişi (elektrik kesilmesin diye) taksitleri de kendisi öderse müvekkil borçtan da kurtulacaktır.

Ayrıca evrakı düzenleyen kişi TEDAŞ AŞ görevlisidir. İmzalayan kişi evrak düzenlemiş veya kullanmış olmadığından özel evrakta sahtekarlık suçunun da maddi unsuru bulunmadığı kanısındayım.

Ben ayıdan yanayım.

Saygılarımla
Old 15-08-2008, 15:38   #5
eke

 
Varsayılan

Sayın Av. Armağan Konyalı Bey'e katılmıyorum. Borç zaten var, doğru ama, borcu ödemeyi vaad etme gibi bir şey yok. Bu vaad işlemi sahte olarak düzenlenmiş. Yerine getirilmeyen vaad işleminden dolayı borçlu zarar görebilir. Belkide gerçekten kendisi taksitlendirmiş olsa ödeyebilecek idiyse durum ne olacak. Taksitlerin ödenmemesi durumunda bu borca faiz işleyecek, borç miktarı artacak. Belkide gerçekten ödeyebilecek güçte olan şahıs ödeyemeyecek pozisyona düşücek. Ayrıca taksitler ödenmediği halde belki bir daha taksitlendirme imkanı olmayacak.Olaya bir de bu açıdan bakmak lazım diye düşünüyorum.
Evrakı düzenleyen TEDAŞ memurudur, doğru ancak borçlu kişinin yerine imzayı atan bile bile başka biridir. İyiniyet söz konusu olması durumunda kefillik durumu olabilirdi diye düşünüyorum. Tedaş görevlisinin kimlik kontrolü yapması gerekirdi, ayrı bir olay.
Old 15-08-2008, 16:19   #6
avenginakbaba

 
Varsayılan

söz konusu belgenin resmi veya özel evark olup olmadığı tartışılmalı,
ikinci husus ise yapılan fiilin borçlunun aleyhine olup olmadığı tartışılmalı..
diye düşünüyorum...

benim başkaca bir sorum olacak,
herhangi bir kiracı kapatılmış elektirik abonesini yeniden açtırmak için tedaş2a gittiğinde kendisinden kontrat istenmektedir. kişi de sahte bir kontrat keşide ederek tedaş'a sunmaktadır. burada evrakta sahtecilik suçu oluşur mu?

hatta antalya tedaş'ın önündeki büfede en çok satılan şey su ikincisi ise kira kontratı fotokopisidir.
Old 15-08-2008, 16:25   #7
eke

 
Varsayılan

Bence oluşur. Sonuçta özel evrak sahte olarak düzenleniyor ve kullanılıyor. Az önceki olaya benzer sizinde belirttiğiniz gibi 'yapılan fiilin tarafların aleyhine olup olmadığı' yani kontratın içeriği de belirleyici olabilir.
Hatırladığım kadarı ile kontrat fotokopisi ile de bu işler hallediliyor.
Old 17-08-2008, 13:51   #8
Av.muhittinköylüoğlu

 
Varsayılan

Özel Evrakta Sahtecİlİk SuÇunun OluŞmasi İÇİn , Sahte Olarak DÜzenlenen Özel Evrakin Kullanilmasi Gerekİr. Ayrica Faİlİn Menfaat SaĞlamak Amaci İle Hareket Etmesİ Gerekİr.sahte Olarak DÜzenlenen Özel Evrakin Kullanilmasi Da Şarttir. Somut Olayda Bu Sahte Evraki DÜzenleyen KİŞİnİn Nasil Bİr Menfaat Elde EdebİleceĞİ Ve KarŞi Taraf Ya Da İlgİlİye Nasil Zarar VerebİleceĞİ TartiŞilmalidir.sonuÇ Olarak Kanaatİmce Bu Anlatima GÖre SuÇun OluŞmasi Da OluŞmamasida MÜmkÜndÜr.kanaatİmce SahtecİĞİn Faİlİ BorÇlari Kendİsİ Ödeyİp İlgİlİnİn Zarar GÖrmesİne Mahal Vermezse SuÇ OluŞmaz.
Yargitay Kararlarida Bu YÖndedİr
Old 17-08-2008, 19:10   #9
Yönetmen

 
Varsayılan

5237 sayılı yeni TCK. ilgili maddeleri aşağıdadır.

Resmi belgede sahtecilik
MADDE 204. - (1) Bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren veya sahte resmi belgeyi kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyen, gerçek bir belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren, gerçeğe aykırı olarak belge düzenleyen veya sahte resmi belgeyi kullanan kamu görevlisi üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Resmi belgenin, kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli olan belge niteliğinde olması halinde, verilecek ceza yarısı oranında artırılır.

Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek
MADDE 205. - (1) Gerçek bir resmi belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
MADDE 206. - (1) Bir resmi belgeyi düzenlemek yetkisine sahip olan kamu görevlisine yalan beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.


Yargıtay 6.C.D. 25.03.1996 Tarih ve E: 1996/3267’ da “onaysız fotokopiden ibaret belgenin, ne suretle aldatma (iğfal) kabiliyetini haiz olduğu açıklanıp tartışılmadan, mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır” kararı vermiştir. Ayrıca aynı Daire’ nin 18/04/1989 Tarih ve E. 89/02620 da ki ”onaylı olmayan fotokopi (suret) belge niteliğinde değildir” cümlesi, 09.11.1931 tarih 31/07084 nolu Kararında ki “üzerinde ayrıca aslına uygunluğunu belirten onama yazısı bulunmadıkça fotokopi, sahtecilik suçunda öngörülen geçerli belge değildir”. cümlesi, 25.03.1996 tarih ve K:96/103’ de ki “onaysız fotokopiden ibaret belgenin, ne suretle aldatma (iğfal) kabiliyetini haiz olduğu açıklanıp tartışılmadan, mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır” cümlesi, 15.02.1994 tarih ve K: 94/1010’ da ki “sanığın; kendisini alacaklı, müştekiyi borçlu gösteren, tanzim tarihi bulunmadığından özel belge niteliğindeki 395 milyon liralık senedi, ödemesi için elden müştekiye götürüp, fotokopisini vermekten ibaret eyleminde, hukuki sonuç doğuracak bir kullanma söz konusu olmadığından suçun unsurları oluşmaz” cümleleri, 25.3.1996 tarih ve 96/3103 nolu kararında ki “onaysız fotokopiden ibaret belgenin, ne suretle aldatma (iğfal) kabiliyetini haiz olduğu açıklanıp tartışılmadan, mahkumiyet hükmü kurulması yasaya aykırıdır” cümlesi, 15.02.1994 tarih ve 94/1010 nolu kararında ki “sanığın; kendisini alacaklı, müştekiyi borçlu gösteren, tanzim tarihi bulunmadığından özel belge niteliğindeki 395 milyon liralık senedi, ödemesi için elden müştekiye götürüp, fotokopisini vermekten ibaret eyleminde, hukuki sonuç doğuracak bir kullanma söz konusu olmadığından suçun unsurları oluşmaz” cümlesi dikkati çekmekte, bu konudaki Yargıtay’ ın değişmez görüşünü yansıtmaktadır.

Suretin yetkili memur tarafından aslına uygunluğu tasdik edilmişse suret de aslı gibi amme itimadına sahiptir. TCK 339/2 de belirtildiği gibi; evrakın aslının kaybolması halinde eğer kanun tasdikli suretin aslı yerine geçeceğini kabul etmişse tasdikli surette sahtekarlık asılda sahtekarlık sayılmaktadır

özel şahıslar tarafından yapılan resmi evrakta maddi sahtekarlık

Özel şahıslar tarafından yapılan evrakta maddi sahtekarlık suçları TCK 342 de şu şekilde düzenlenmiştir.

“ Bir kimse resmen memur olmadığı halde 339 uncu maddede gösterilen suretlerle resmi bir varakada sahtekarlık yaparsa iki seneden sekiz seneye kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır

eğer vesika kanunen sahteliği ispat olunmadıkça muteber olan resmi evrak kabilinden ise dört seneden on seneye kadar ağır hapis cezası hükmolunur

ve eğer sahtekarlık aslın vücudunu farz ederek yahut sahih olan aslına mugayir surette yazarak veyahut sahih bir sureti tahrif eyleyerek resmi bir varakanın sureti üzerinde işlenmişse bir seneden üç seneye kadar ağır hapis cezasına mahkum olur.

Eğer mezkur varaka kanunen sahteliği ispat olunmadıkça muteber addolunan evrak kabilinden ise verilecek cevaz iki seneden beş seneye kadar ağır hapistir”.

Maddeden anlaşılacağı üzere, memur olmayan kimsenin ancak görevli memur tarafından düzenlenecek bir evrakı düzenlemesi veya devlet kurumu tarafından düzenlenen evrakı değiştirmesi halinde resmi evrakta özel şahısların maddi sahtekarlıkları söz konusudur. Örneğin, bir şahsın kendisine mezuniyet diploması düzenlemesi veya mezun olunan fakültenin isminde değişiklik yapması halinde özel kişinin resmi belgede maddi sahtekarlığı gerçekleşmiş olur.

Eğer evrak sahteliği ispat olunmadıkça muteber olan resmi evrak kabilinden ise ağırlatıcı sebep gerçekleşmiş olur. Bu konuda 6. Ceza Dairesinin 10.7.1984 tarih ve 84/5981 nolu kararında ki; “suçun maddi konusu olan veraset ilamı, aksi isbatlanıncaya kadar geçerli belgelerden olmakla sanığın eylemi TCK.nun 342/1. madde ve fıkrasına uyar” ifade emsal teşkil etmektedir.

Bundan başka, eğer özel şahıs memuru suç işlemeye tahrik etmişse veya memurun sahtekarlığı işlemesi için ona vasıta olmuşsa özel şahıs memurun suçuna iştirak etmiş sayılacağı için TCK’ nun 339 ve 341 nci maddeleri uyarınca cezalandırılacaktır.

Nitekim Yargıtay 6. Ceza Dairesi’ de 21.12.1995 tarih ve E: 1995/13833’ de “İlamsız takiplere ilişkin ödeme emrinin borçlusu olan müştekiye ödeme emri tebliğ edilmediği halde huzurunda tebliğ edilmiş gibi tebliğ ilmühaberi düzenleyerek, icra takibinin kesinleşmesini sağlayan sanık icra müdürünün eylemi, TCK.nun 339. maddesinde yazılı suçu oluşturur. Sahte düzenlenen ödeme emri tebliğ ilmühaberini bilerek kullanıp müştekiye ait kamyonetin alacaklı sıfatıyla haczedilmesini sağlayan diğer sanığın da suça katıldığı kabul edilmelidir”. diyerek suça iştirak eden kişinin durumunu göstermiştir.

Evrakta maddi sahtekarlık hukuken önemli olmadır. Sahtekarlık resmi evrakın sahihliğine güvene ve özel kişilerin menfaatlerine zarar vermeli veya bunları tehlikeye koymalıdır. Herhangi bir kimse tarafından kolayca anlaşılabilen, aldatma kabiliyeti olmayan, kolayca fark edilebilen değişiklikler resmi belgelere güvene veya özel şahıslara zarar vermeyeceği için cezalandırılmayacaklardır.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi 23.06.1994 tarihinde “ SSK. ........ Bölge Müdürlüğü Tahsisler Servisinde memur olan sanığın, yaşlılık aylığına hak kazanmadığı halde kazanmış gibi belge düzenlemek karşılığı sigortalı Cemil'den 50.000 TL. rüşvet aldığı sübuta ermesine göre, rüşvet almak suçundan mahkumiyetine karar verilmeli, düzenlediği belgelerin aldatma (iğfal) kabiliyetini haiz olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre sahtecilik suçundan hukuki durumu değerlendirilmelidir” kararı vermiştir.

Benzer bir karar 6. CD tarafından 25.09.2000 tarih ve 00/6342 Karar noda alınmıştır. Söz konusu kararda; “aldııi mobilyalara karşılık olarak Türk Ticaret Kanununun 688.maddesinde yazılı kambiyo senedi niteliğinde kabul edilemeyecek senedi vererek kullanan sanığın eyleminin, TCK.nun 79. maddesi yoluyla ayni kanunun 503/1. maddesinde yazılı suçu oluşturduğu gözetilmelidir” cümleleri kullanılmıştır.

Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulu 22.05.1989 tarih ve 89/00200 nolu kararında “üzerinde değiştirme (tahrifat) yapıldığı ilk bakışta anlaşılan senette aldatma gücü (iğfal kabiliyeti), nesnel ölçülere göre yoktur” cümleleri kullanılarak belgenin iğfal kabiliyetine sahip olması gerektiği belirtilmiştir.

6 nıcı Ceza Dairesinin 5.3.1991 tarih ve 91/01803 nolu kararındaki “suça konu belgede yapılan tahrifatın iğfal kabiliyetini haiz olup olmadığı araştırılıp tartışılmadan hukuki durumun tayini yasaya aykırıdır” cümlesi; 11.10.1984 tarih ve 94/9217 nolu kararındaki “suça konu nüfus cüzdanındaki soğuk damga izinin yalnızca fotoğraf üzerinde bulunup, fotoğrafın yapıştırıldığı sayfaya taşımadığının müşahede edilmesi karşısında, iğfal kabiliyetinden söz edilemeyeceğinden mahkumiyet kararı verilmez. suça konu sahte nüfus cüzdanın delil olarak dosyada saklanması yerine zoralımına karar verilmesi doğru değildir” cümleleri emsal teşkil etmektedir.

Umarım Bu açıklamalar işinizi görür..Saygılar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
resmi evrakta sahtecilik mi? uugur Meslektaşların Soruları 2 08-07-2008 13:54
Resmi evrakta sahtecilik evo09 Meslektaşların Soruları 7 17-03-2008 04:09
Resmİ Evrakta Sahtecİlİk SuÇu OluŞur Mu? salih altınok Meslektaşların Soruları 2 05-02-2008 00:26
resmi evrakta sahtecilik xxxx Hukuk Soruları Arşivi 4 02-01-2007 20:32
Resmi evrakta sahtecilik taze mezun yalçın Meslektaşların Soruları 4 11-11-2006 15:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03789806 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.