Edinilmiş mallar

Sorunumu fakültedeki pratik çalışma medodundaki gibi anlatmak ve konu ile daha önce ilgilenmiş meslekdaşların deneylerinden yararlanmak istiyorum.Şimdiden teşekkürler...
Müvekkil A ile eşi B yaklaşık 16 yıllık evlidir. Önceleri çocukları olmadığından şimdi 14 yaşında olan bir kız evlatlıkları ve tedavi sonrası doğan 7 yaşında gene bir kız çocukları vardır.
A büyük bir arazisini satar ve B 'ye ve kendisine iki ayrı tarla satın alır. B ev kadınıdır geliri yoktur.
B ,A nın tanıştırdığı ve evlerine rahatça girip çıkan boştagezer C isimli şahısla kaçar ve boşanma davası açar.Kocasının parasını ödediği ancak kendisinin satın almış gibi göründüğü tarlayı satışa çıkarır.
Soru 1-Bu taşınmazı nasıl bir dava türü ile geri alabiliriz.
Soru 2-Boşanma davası içinde karşı dava ile tedbir konulması istemi uygun mudur?

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Kanun No: 4721
Türk Medeni Kanunu
Kabul Tarihi: 22.11.2001
R.G. Tarihi: 08.12.2001
R.G. No: 24607

1. Kanuna göre

Madde 220 - Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel maldır:

1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,

2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,

3. Manevi tazminat alacakları,

4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.

Cevap 1 - Eşe bağışlanan taşınmaz kanun gereği eşin kişisel malıdır. Taşınmazın geri alınması sözkonusu olamaz. (irade fesadı vs. gibi genel sebepler yok ise)

Cevap 2 - Edinilmiş mallara katılma rejimi eşlere mülkiyet hakkı değil alacak hakkı vermektedir. Dolayısıyla bu davada ileri sürülecek tedbir talebi hakim tarafından reddedilmelidir.

Yukarıda yazılanlara aynen katılmakla birlikte şunlarıda eklemek isterim. Davalı kocanın kendi kişisel malını satarak bunun bedelinin yarısıyla eşine bir tarla satın almış olması bunu boşanma halinde geri istemesini gerektirmez. Bende herhangi bir talep hakkı olmadığını düşünüyorum. Saygılar...

Alıntı: Yazan PINAR YILMAZ Yukarıda yazılanlara aynen katılmakla birlikte şunlarıda eklemek isterim. Davalı kocanın kendi kişisel malını satarak bunun bedelinin yarısıyla eşine bir tarla satın almış olması bunu boşanma halinde geri istemesini gerektirmez. Bende herhangi bir talep hakkı olmadığını düşünüyorum. Saygılar...

Kısa anlattığım için sorunun önemli noktasını yani iradeye fesat karıştırma yönünü atladım. B ,yıllardır A yı aldatmaktadır ve evlerine rahatça girip çıkan 3.şahısla taşınmazın kendi adına alınmasından sonra kaçmış ve resmi makamlar önünde de bu ilişkiyi ikrar edip 7 yaşındaki kızının da kaçtığı 3.kişiden olduğunu açıklamıştır. Burada A yı etkileme iradesini yönlendirme,kötü niyet düşnülemez mi? Cevap yazan meslekdaşlara saygı ile..ml.kıyıcı

Bahsettiğiniz durumu muvazaaya sokamayız. Hata, hile ve ya ikrahta olmaz kanımca. Bu yüzden ortada satımı geçersiz kılacak bir durum yok.

Alıntı: Yazan PINAR YILMAZ Bahsettiğiniz durumu muvazaaya sokamayız. Hata, hile ve ya ikrahta olmaz kanımca. Bu yüzden ortada satımı geçersiz kılacak bir durum yok.

Katkınız için teşekkür. Ancak,aynı kanıda değilim. Ben bu kötü niyetli tutumun mutlaka hukuk içersinde çözümü olduğuna inanıyorum. Bu nedenle zina nedeniyle boşanma,tapu iptali ve terditi olarak maddi manevi tazminat talepli olarak davayı açmayı düşünüyorum. Farklı düşünceli veya yeni açılım getirecek meslektaşlarımın görüşlerini ve katkılarına şimdiden teşekkür. ml.kıyıcı

Bu durumda, BK nun 244/2. maddesine göre istirdat talep edilebilir diye düşünüyorum. Ancak, bu durumda tapu iptal ve tescil niteliğinde değil alacak davası olarak davayı açmak ve kararın infazının tehlikeye düşmemesi için tedbir talep etmek mümkün olacaktır.

konuyu sadece tarla ile sınırlamayıp
zina yapan ve kocasından kaçan kadının katılma alacağının durumu noktasında inclemek gerekirse,
mk 236/2 den faydalanmak mümkün, bu madde zina sebebi ile boşanma halinde katılma alacağınıdan münasip bir miktar indirim imkanı tanıyor.
ancak en başa dönüp şu soruyu sormalı
başka mal mülk varmı
eğer varsa bu çözüm bir kıymet ifade ediyor
yoksa,
bağışlamadan rücu ile ilgili araştırmak gerekir kanaatindeyim
saygılar
av. m. emin öztürk

borçlar kanununun aşağıdaki maddesi 2nci fıkra işe yarar gibi görünüyor.
buna dayanıp ihtiyati tedbir de talep edilebilir kanaatindeyim sanırım

I:HİBE EDİLEN MALLARIN İSTİRDADI:

Madde 244 - Vahip, aşağıdaki hallerden biri vukuunda elden yaptığı hibeden veya tenfiz ettiği taahhüdünden rücu ve mevhubunlehin elinde halen ne kalmış ise onun iadesini dava edebilir.

1 - Mevhubunleh, vahibe yahut yakınlarından birine karşı ağır bir cürum irtikap ederse.

2 - Mevhubunleh, vahide veya ailesi için kanunen mükellef olduğu vazifelere karşı ehemmiyetli bir suretle riayetsizlikte bulunmuş ise.


av. m. emin öztürk