Velayet babada olan 17 yaşındaki çocuk annesinin yanına kendi rızasıyla gelebilr mi?

Merhaba, velayeti babada olan 17 yaşındaki kuzenimi babası tarlada calıştırıp dövüyormuş cocuk annesinin yanına gelmek istiyor ama bu durumda velayeti babada oldugu ıçin istedigi zaman annesının yanına gelmesi mümkün mü? gelirse polis aracılıgyla geri alır mı? 17 yaşında oldugu ıcn rızası onemli mi yoksa annesi hakkında cezai yada hukuki bi sorumluluk doğar mı ? Velayet kaldırılana kadar kısa vadeli ne yapabilirz yardımcı olursanız cok sevinirim

Sayın Konuk,
velayet düzenlenirken ,diğer taraf ile çocuğun şahsi münasebetide düzenlenmektedir.Yani anne ile çocuğun hangi aralıklarda,ne zman kaç saat görüşeceği hüküm altına alınmıştır.Bu günler dışında görüşme ancak tarafların karşılıklı rızaları ile mümkündür.
Velayeti alan taraf bu mahkeme kararında ki günlerde anne ile görüşmeye müsaade etmezse,diğer bir anlatımla mahkeme kararını uygulamaz ise cebri icra yolu ile çocukla şahsi münasebet kurulması imkanı doğar.Bir icra Müdürlüğüne başvuruda bulunmanız durumunda,mahkemenin hükmettiği ilgili günlerde icra memuru ve polis vasıtası ile çocuk teslimi yapılır.
bunların dışında velayet için ayrıca dava da açabilirsiniz.
Ancak hak kaybına ugramamak için bir avukattan hukuki destek alınız..

Sayın Yıldız Hukukun yazdıklarına ek olarak ;

17 yaşındaki çocuk tercih hakkını kullanabilir. Açılacak velayet davasında dinlenebilir.Annesini tercih ettiğini söylerse velayeti anneye verilir.

Açılacak velayet davasında ihtiyati tedbir talep edilebilir ve anne yanında kalması tedbiren istenebilir. Gerekçeleri de yazılır. Babanın kötü davrandığı,tarlada çalıştırdığı,dövdüğü açıklanır ve mahkemeden tedbir yoluyla annesinin yanına yerleştirilmesine karar verilmesi istenebilir.

Ek olarak;

6284 sayılı yasa kapsamında, en yakın aile mahkemesine başvurularak, görülmekte olan şiddetin önlenmesine dair kararlar verilmesi ve çocuğun güvende olacağı bir yere, adrese teslimi öncelikli olarak sağlanabilir. Herkes bu talepte, şiddet ihbarında bulunabilir.

Alıntı: Hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararları MADDE 4. (1) Bu Kanun kapsamında korunan kişilerle ilgili olarak aşağıdaki koruyucu tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir: a) İşyerinin değiştirilmesi. b) Kişinin evli olması hâlinde müşterek yerleşim yerinden ayrı yerleşim yeri belirlenmesi. c) 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunundaki şartların varlığı hâlinde ve korunan kişinin talebi üzerine tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması. ç) Korunan kişi bakımından hayatî tehlikenin bulunması ve bu tehlikenin önlenmesi için diğer tedbirlerin yeterli olmayacağının anlaşılması hâlinde ve ilgilinin aydınlatılmış rızasına dayalı olarak 27/12/2007 tarihli ve 5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerinin değiştirilmesi. Hâkim tarafından verilecek önleyici tedbir kararları MADDE 5. (1) Şiddet uygulayanlarla ilgili olarak aşağıdaki önleyici tedbirlerden birine, birkaçına veya uygun görülecek benzer tedbirlere hâkim tarafından karar verilebilir: a) Şiddet mağduruna yönelik olarak şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmaması. b) Müşterek konuttan veya bulunduğu yerden derhâl uzaklaştırılması ve müşterek konutun korunan kişiye tahsis edilmesi. c) Korunan kişilere, bu kişilerin bulundukları konuta, okula ve işyerine yaklaşmaması. ç) Çocuklarla ilgili daha önce verilmiş bir kişisel ilişki kurma kararı varsa, kişisel ilişkinin refakatçi eşliğinde yapılması, kişisel ilişkinin sınırlanması ya da tümüyle kaldırılması. d) Gerekli görülmesi hâlinde korunan kişinin, şiddete uğramamış olsa bile yakınlarına, tanıklarına ve kişisel ilişki kurulmasına ilişkin hâller saklı kalmak üzere çocuklarına yaklaşmaması. e) Korunan kişinin şahsi eşyalarına ve ev eşyalarına zarar vermemesi. f) Korunan kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesi. g) Bulundurulması veya taşınmasına kanunen izin verilen silahları kolluğa teslim etmesi. ğ) Silah taşıması zorunlu olan bir kamu görevi ifa etse bile bu görevi nedeniyle zimmetinde bulunan silahı kurumuna teslim etmesi. h) Korunan kişilerin bulundukları yerlerde alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaması ya da bu maddelerin etkisinde iken korunan kişilere ve bunların bulundukları yerlere yaklaşmaması, bağımlılığının olması hâlinde, hastaneye yatmak dâhil, muayene ve tedavisinin sağlanması. ı) Bir sağlık kuruluşuna muayene veya tedavi için başvurması ve tedavisinin sağlanması. (2) Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde birinci fıkranın (a), (b), (c) ve (d) bentlerinde yer alan tedbirler, ilgili kolluk amirlerince de alınabilir. Kolluk amiri evrakı en geç kararın alındığı tarihi takip eden ilk işgünü içinde hâkimin onayına sunar. Hâkim tarafından yirmidört saat içinde onaylanmayan tedbirler kendiliğinden kalkar. (3) Bu Kanunda belirtilen tedbirlerle birlikte hâkim, 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununda yer alan koruyucu ve destekleyici tedbirler ile 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre velayet, kayyım, nafaka ve kişisel ilişki kurulması hususlarında karar vermeye yetkilidir. (4) Şiddet uygulayan, aynı zamanda ailenin geçimini sağlayan yahut katkıda bulunan kişi ise 4721 sayılı Kanun hükümlerine göre nafakaya hükmedilmemiş olması kaydıyla hâkim, şiddet mağdurunun yaşam düzeyini göz önünde bulundurarak talep edilmese dahi tedbir nafakasına hükmedebilir.

Yukarıdaki maddede gösterilen TEDBİRLER örnektir. Somut duruma ilşikin en ETKİN tedbir kararı çabuklukla alınmalıdır/alınır. Çocuğun anne yanına yerleştirilmesi gibi.

Çocuğun şiddete uğradığının ispatlanmasında, doktor raporu ve tanık ifadelerinden yararlanılabilir. Şiddete uğranıldığı beyanı da tedbirlerin alınmasında yeterlidir..

Avukatla birlikte hareket etmek, zaman kazandırır, hak kaybından korur.

Saygılarımızla,