Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Başarı primi haksız azil durumunda talep edilebilir mi

Yanıt
Old 13-12-2007, 03:37   #1
fozlem

 
Varsayılan Başarı primi haksız azil durumunda talep edilebilir mi

merhaba

Geçenlerde bir tapu iptal davası ile ilgili olarak duruşmada bir müvekkilim beni hiçbir haklı nedeni olmaksızın azletti. Kendisi ile yapılmış bir vekalet ücret sözleşmem var. Sözleşmede belirlenen sabit vekalet ücretinin büyük bir kısmını ödedi. Ancak davanın kazanılması halinde ödenmek üzere kazandığı miktarın %10 tutarında başarı primi belirlenmişti.

Dosyada delillerin büyük kısmı toplanmıştı. Sadece karşı tarafın delil olarak sunduğu bir idare mahkemesi dosyası temyizde olduğundan bekleniyordu birde tarafların her birinin 3 er tanığından sadece biri daha önce duruşmaya gelmediği için dinlenememişti. Bu tanığın dinleneceği duruşmada önce duruşma salonunun önünde yüksek sesle beni eleştirip, sonrada duruşmada azletti. Dosya tarafımdan tamamen eksiksiz hatta mükemmel takip edilmişti. Sonradan öğrendiğim bu müvekkilim başka bir meslektaşımla duruşmadan önce anlaşmış.

Şimdi başarı primi+karşı taraf vekalet ücreti için haksız azil nedeni ile alacak davası açabilirmiyim.
Old 14-12-2007, 10:47   #2
ali ekmekçi

 
Varsayılan

HGK kararı var ve yerleşik
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E. 1993/13-26
K. 1993/95
T. 3.3.1993

İTİRAZIN İPTALİ
AVUKATLIK ÜCRETİ
GEÇERSİZ ÜCRET SÖZLEŞMESİ

ÖZET Taraflar arasındaki avukatlık ücret sözleşmesinde (davadaki başarıya göre değişmek) koşuluna yer verilmediğinden, ücret sözleşmesi geçersiz olup, uyuşmazlığın, taksim ve izale-i şüyu davasının açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.
(1136 s. Av. K. m. 163, 164)

Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Çorum Birinci Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın kabulüne dair verilen 24.12.1991 gün ve 12-358 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay On üçüncü Hukuk Dairesi'nin 9.4.1992 gün ve 2418-3378 sayılı ilamı ile; (...Sözleşmede aynen "davalı şeyin D.% 10'u (hissesi 25.000.000 TL.dır)" ücret olarak kararlaştırıldığından sözleşme Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin 3. fıkrası hükmüne aykırı olup geçersizdir. Bu nedenle davacı ancak davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ücrete hak kesbedebilir. Mahkemece, buna göre ücret takdiri gerekirken isteğin aynen kabul edilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Temyiz eden: Davalı vekili.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü.

Davacı Avukatın, davalının taksim ve izaleyi şüyu davasının takibini üstlendiği uyuşmazlık konusu değildir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde taksim ve izale-i şüyu davaları için maktu ücreti vekalet öngörülmüştür. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 163. maddesinin 2. fıkrasında avukatlık ücretinin, avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılabileceği hükme bağlandıktan sonra, aynı Kanunun 164. maddesinin 1. fıkrasında, ücret sözleşmesinin kural olarak belli bir miktarı kapsaması gerektiği belirtilmiştir. Bu hükümlere göre, avukatlık ücreti, maktu bir miktarı göstermek üzere serbestçe kararlaştırılabilecektir. Bu durumda, dava olunan veya hüküm altına alınan şeyin değeri ile avukatlık ücreti arasında herhangi bir bağlantı kurulmamaktadır. Bu koşullar altında avukatlık ücreti belli bir miktarı kapsamak üzere serbestçe kararlaştırılabilir. Bu yönden Avukatlık Kanunu'nda özel bir sınırlandırma getirilmemiştir. Böyle bir sözleşmenin ancak genel hükümlere göre geçersizliği ileri sürülebilir veya iptali istenebilir.

Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesinin ikinci fıkrasında yukarıdaki serbesti kuralına, bazı koşullar altında bir istisna getirilmiştir. Buna göre, hasılı davaya iştirak niteliğinde olmamak, davada gösterilen başarıya göre değişmek ve yüzde yirmi beşi aşmamak üzere dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilecektir. Burada, avukatlık ücreti ile, dava olunan veya hüküm altına alınacak şeyin değeri arasında bağlantı kurulduğunda, yasa koyucu, maktu avukatlık ücretinde olduğu gibi serbesti ilkesini benimsememiş, tarafların iradesine üç yönden sınırlandırma getirmiştir. Kamu düzeni ile ilgili olan bu sınırlandırmalara uyulmadığı takdirde, avukatlık ücret sözleşmesi geçersiz olacak ve bunun yerine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uygulanacaktır.

Dava konusu olayda, taraflar arasında düzenlenen 20.2.1987 tarihli avukatlık ücret sözleşmesinde işin konusu "ortaklığın giderilmesi – izale–i şüyu" olarak gösterildikten sonra, ücret kısmında "Davalı şeyin D.% 10'u (hissesi 25.000.000.- TL.dir)" denilmiştir. Bu şekilde belirtilen avukatlık ücreti, Avukatlık Kanunu'nun 163/2. ve 164/1. maddelerinde sözü edilen maktu ücret olmayıp, 164/2. maddenin kapsamına giren nisbi avukatlık ücretidir. Dava olunan şeyin belirtilen değerinin belli bir yüzdesinin aynı zamanda maktu ücreti de ifade edeceği ve bu nedenle, buradaki ücretin nisbi değil maktu ücreti gösterdiği ileri sürülerek, 164/2. maddenin kapsamı dışında kaldığı yolundaki bir görüşe katılmak mümkün değildir. Çünkü böyle bir görüş, giderek 164/2. maddenin uygulanmasını ortadan kaldırır.

Bu nedenlerle, çoğunluk tarafından, dava konusu olayda, Avukatlık Kanununun 164/2. maddesi hükmünün uygulanması gerektiği görüşü benimsenmiştir. Taraflar arasındaki avukatlık ücret sözleşmesinde, bu fıkrada öngörülen (davadaki başarıya göre değişmek) koşuluna yer verilmediğinden, ücret sözleşmesi geçersiz olup, uyuşmazlığın, taksim ve izale–i şüyu davasının açıldığı tarih de yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir.

Özel Daire bozma kararına bu nedenlerle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve Yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

S o n u ç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 3.3.1993 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY YAZISI

Avukathk Kanunu'nun avukatlık ücreti ile ilgili 163 ve 164. maddeleri hükümlerine göre; avukatlık ücreti, avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılır ve ücret sözleşmesinin kural olarak belli bir miktarı kapsaması gereklidir. Şu kadarki, davada gösterilen başarıya göre değişmek ve yüzde yirmi beşi aşmamak üzere, dava olunan veya hükmolunacak şeyin değerinin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.

Olayımızdaki sözleşmede (davalı şeyin değerinin % 10 'u) dedikten sonra hissesinin de 25.000.000 TL. olduğu belirlenmiş ve ücret bu şekilde kararlaştırılmıştır. Dava olunan tutar 25.000.000 lira olarak belirlenmiş olmakla bunun % 10 'u demek suretiyle ödenecek ücrette belirlenmiş olmaktadır. Basit bir matematik hesabıyla bunun 2.500.000 lira olduğu ilk bakışta anlaşılır. Tarafların iradesi bu miktar ücrette birleşmiştir. Açıkça 2.500.000 lira denmedi diye sözleşmeyi geçersiz saymak tarafların amacına aykırı düşer. Esasen deyişler arasında sonuç itibariyle fark yoktur. Tarafların amaçladıkları maktu bir ücrettir. Avukatlık Kanunu'nun değişikliğinden önceki uygulama ile ilgili 7.4 .1954 tarih, 1953/12-1 945/9 sayılı Tevhidi İçtihat Kararında; "müddeabihin yüzde nispeti de malum bir miktar olduğundan ücret mukavelenamesinde müddeabih üzerinden tayin edilecek ücrette malum ve muayyen ücret demektir" şeklindeki yorumu bu düşüncemizi güçlendirmektedir.

Kaldı ki, yüzde üzerinden ücret kararlaştırımasını salt başarı şartına bağlamak yasa koyucunun amacına da ters düşer. Kanunun 164 üncü maddesinin 1. fıkrasında kuralı koyduktan sonra 2. fıkrasındaki hükmü istisnaen başarıya göre değişme şartı ile ücretin kararlaştırılabileceği yani başarıya göre kademeli bir ücret belirlenebileceği şeklinde anlamak yasaya ve hakkaniyete uygun düşer. Yüzde olarak kararlaştırılan her ücret sözleşmesinde başarı şartını aramak gerekmez. Sayın çoğunluğun görüşüne göre bir yandan belli bir ücret geçerli kabul edilirken bu ücretin değişik şekilde ifadesi olan 25.000.000 liranın % 10'u dendiği için sözleşmeyi geçersiz saymak çelişki yaratır, adalet şekle feda edilmiş olur.

Bu nedenlerle sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.

Kamil KADIOĞLU
13. Hukuk Dairesi Üyesi
Old 15-12-2007, 08:13   #3
ares139

 
Varsayılan

İlk aklıma geleni Ali Bey yazmış.Katılmaktan başka bir şey kalmıyor.Teşekkürler
Old 15-12-2007, 08:32   #4
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Sözkonusu karar çok eski. Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesi 2001 ve 2004 değişiklikleri sonrası hali aşağıdadır. Görüleceği üzere artık "başarıya göre değişmek" koşulu yoktur. Meslektaşımızın sözleşmesindeki %10'luk başarı primi eğer dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı şeklinde değil ise, geçerlidir.

"AVUKATLIK ÜCRETİ
Madde 164-Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder.
Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.
İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz. Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Avukatlık asgari ücret tarifesi altında vekalet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez."
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
talep edilmemiş icra inkar tazminatı sonradan talep edilebilir mi? avukat 77 Meslektaşların Soruları 3 30-11-2020 14:53
haksız azil durumunda vekalet ücreti ismailonder Meslektaşların Soruları 26 16-10-2014 14:27
Asıl davada faiz talep edilmese daha sonra da faiz talep edilebilir mi?Hangi tarihten turgaygoller Meslektaşların Soruları 4 09-04-2011 19:43
Tarafların Mali Durumunda Değişiklik Nedeniyle Nafaka Artışı Talep Edilebilir Miyim? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 09-08-2007 20:50
haksız azil durumunda vekalet ücreti ersen Meslektaşların Soruları 5 04-05-2007 09:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03555298 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.