Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Eşler arasında tapu iptali,tescil,muvazaa

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-06-2010, 10:29   #1
nooluklu

 
Varsayılan Eşler arasında tapu iptali,tescil,muvazaa

Sevgili meslektaşlarım, öncelikle iyi günler diliyorum...Herkese kolay gelsin...Bu konuyla ilgili daha önce de buraya yazmıştım. Olayı özetleyim tekrardan "karı koca evlilik birliği içerisinde 2004 yılında ev alıyorlar ve bu evi de kadının üstüne tapuda tescil ediyorlar...Daha sonra 2005 in sonlarına doğru, maddi sıkıntıya giren karı koca, evlerinin icra baskısı altında satılmaması için evi, kadının eniştesine yapıyorlar ve tapuda da tescil işlemi yapıyorlar...Karşılığında da enişteleri karı kocanın kullanması için bankadan 15.000 TL kredi çekiyor...Bu krediyi de taraflar ödeyecekler diye sözlü olarak anlaşıyorlar...Krediyi de bu tarihten sonra karı koca ödüyor...Daha sonra 2008 yılında karı koca anlaşmazlık yaşıyor ve boşanıyorlar...Boşandıktan sonra da evi, kadın kiraya veriyor..Gelen kira parası ile de eniştenin çektiği krediyi ödüyor...Olayın özü bu...Yani ev eniştenin üzerine yapılıyor ama enişte herhangi bir para falan vermiyor..Yani sadece göstermelik bir satış var...Zaten 2009 yılı Mayıs ayında, enişte tekrardan evi kadının üzerine yapmış..." Ben de 2010 yılı ocak ayında, kocanın tarafı olarak, evin, evlilik birliği içerisinde alındığından bahisle, evin yarı hissesinin koca üzerine tapuda tescil işlemi yapılması için Aile Mahkemesinde dava açtık...Fakat karşı taraf; Türk Medeni Kanunun MADDE 178.- Zamanaşımı - Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.-- maddesi ile zamanaşımı itirazında bulundu...Ve bu madde ile ilgili olarak da Yargıtay İçtihatı sundu.. Dava açma süresinin geçtiğini söyledi...Fakat İlk duruşmada EVİ ALAN ENİŞTE İLE EVİ GÖSTERMELİK SATAN KADIN BU SATIŞIN PARA KARŞILIĞI OLMADIĞINI VE ZATEN EVİ TEKRARDAN KADININ ÜZERİNE YAPTIKLARINI SÖYLEDİLER VE BU DA ZAPTA BÖYLE İŞLENDİ..YANİ GÖSTERMELİK SATIŞ OLDUĞU İKRAR EDİLMİŞ OLDU...Daha sonra mahkeme hukuki nitelendirmede bulunmamız için süre verdi...Ben aile hukukuna dayandırdım. Süreden sonra mahkeme yine karar veremedi...İncelemeye aldı...En sonunda mahkeme, "dava süresinde açılmamıştır diye esastan davamızı reddetti." Olay gerçekten karışık olabilir, belki sıkılmışta olabilirsiniz sevgili meslektaşlarım...Ama ben bu olayın içinden çıkamadım...Bundan sonrası için ne yapabilirim...Çünkü, satışın gerçek bir satış olmadığı beyanlarla tespit edildi...Ev üzerinde nasıl bir talepte bulunabilirim...Sabırlarınız için çok teşekkür ederim...İyi çalışmalar...
Old 18-06-2010, 11:56   #2
Levent Cirit

 
Varsayılan

HD 02 <> E: 2006/9383 <> K: 2007/1228 <> T: 05.02.2007

* MAL REJİMİNİN SONA ERMESİ
* EDİNİLMİŞ MALLARA ORTAKLIK
* ZAMANAŞIMI

Katılma alacağının zaman aşımı konusunda 4721 s. Yasa'da bir hüküm yoktur. Borçlar Yasası 125. madde uyarınca, kural olarak alacak davaları on yıllık zamanaşımına tabidir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir.

(4721 sayılı MK. m. 5, 178, 225) (818 sayılı BK. m. 125)

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesine yönelik olup, 25.08.2005 gününde açılmıştır.

Boşanma davası 16.09.2002 gününde açılmış, tarafların boşanmalarına ait karar 02.06.2004 günü kesinleşmiştir.

Davalı vekili 24.10.2005 havale günlü dilekçesinde, Türk Medeni Kanunu'nun 178. maddesinde yazılı bir senelik süre geçtiğinden bahisle zaman aşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile boşanma hükmünün kesinleştiği gün arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir.

Katılma alacağının zaman aşımı konusunda 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on yıllık zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanunu'nun 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on yıllık müruruzamana tabidir" hükmündeki (her dava) sözcüklerini "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir (MK. m. 225). Türk Medeni Kanunu'nun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca, Borçlar Kanunu'nun zamanaşımına ait hükümleri, uygun düştüğü ölçüde bütün özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 senelik zaman aşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu sebeple davalının zaman aşımı itirazının reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen nedenle (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 tarih içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.02.2007 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Tarafların dava dosyasında mevcut nüfus kayıt örneğine göre 02.06.2004 gününde boşandıkları, davacı kadın tarafından 25.08.2005 gününde katılma alacağı (TMK. m. 231) davası açıldığı ve davalı koca tarafından ileri sürülen zaman aşımı defi üzerine yerel mahkeme tarafından "TMK. m. 178 hükmüne göre evliliğin boşanma nedeniyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacağı gerekçesiyle zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacı tarafından davanın süresi içerisinde açıldığı gerekçesiyle hükmün temyiz edildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda "görüş birliği" vardır.

Çekişme nedir?

Tarafların 08.04.1978 gününde evlendikleri ve 02.06.2004 gününde boşandıkları, aralarında bir mal rejimi sözleşmesi yapmadıkları için 01.01.2002-02.06.2004 tarihleri arasında kural mal rejimine (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) (=TMK m. 202 f. I, 218-241) tabi oldukları (4722 s. Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Yasa m. 10 f. II) bellidir.

Eşler arasında yapılmış bir mal rejimi sözleşmesi bulunmadığı için, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere 01.01.2002-02.06.2004 tarihleri arasında davalı kocanın edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ait borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktarın yarısı üzerinde katılma alacağı bulunan davacı kadın, katılma alacağına (TMK. m. 231) ait istemini ne zaman gerçekleştirebilir?

Ne sebepten doğmuş olursa olsun "her türlü alacak" kural olarak zamanaşımına tabi olduğundan (EREN, sayılı 1234-1235, OĞUZMAN/ÖZ, sayılı 445) mal rejimlerine yönelik alacaklar için de belli bir süre sessiz kalınırsa, bu hareketsizlik o alacağın artık dava edilmesine engel oluşturur. Başka bir anlatımla, zaman aşımı (Verjaehrung) söz konusu olur (EREN, sayılı 1232, OĞUZMAN/ÖZ, sayılı 442, TEKİNAY, sayılı 829).

Edinilmiş mallara katılma rejiminde, eşlerin katılma alacağından (TMK. m. 231) doğan alacak hakkı ile ilgili olarak zaman aşımı hakkında kanunda bir düzenleme bulunmamaktadır.

1- ZAMAN AŞIMI SÜRESİ

BK. m. 132 b. 3 hükmüne göre, evlilik süresince eşlerin birbirinden olan alacakları için zaman aşımı işlemez.

Eşler arasındaki mal rejimi ne olursa olsun, alacak ne zaman doğmuş olursa olsun BK. m. 132 b. 3 hükümü uygulanır (BECKER, sayılı 138, OĞUZMAN/ÖZ, sayılı 451).

Hemen belirtmeliyiz ki, dönüştürme davası (TMK. m. 206) sonucu mal ayrılığına geçilmişse yada eşler başka bir mal rejimine geçmişlerse (TMK. m. 203) katılma alacağı (TMK. m. 231) evlilik sırasında da doğar.

Zamanaşımı süresi eşler arasında mal rejimi sözleşmesi bulunup bulunmadığına göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

A- EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ VARSA ZAMANAŞIMI

Eşler arasında kural mal rejiminin (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) (=TMK. m. 202 f. I, 218-241) uygulanması asıl ise de, eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen sair rejimlerden birini yani mal ayrılığı rejimi (=TMK. m. 242-243), paylaşmalı mal ayrılığı rejimi (=TMK. m. 244-255), mal ortaklığı rejimini (=TMK. m. 256-281) kabul edebilecekleri (TMK. m. 202) gibi kanunda ön görülen sınırlar içerisinde kural mal rejimi (yasal mal rejimi=edinilmiş mallara katılma rejimi) ile ilgili farklı anlaşmalar da yapabilirler (KILIÇOĞLU, sayılı 76).

Türk Medeni Kanunu'nun ve Borçlar Kanunu'nun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde özel hukuk alanına giren çekişme konusu bütün özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Başka bir anlatımla, Türk Medeni Kanunu'nun ve Borçlar Kanunu'nun genel nitelikli hükümleri, yalnızca medeni hukuk ilişkilerinde değil, Ticaret Hukuku, İş Hukuku vs. gibi özel hukuk alanına giren bütün özel hukuk ilişkilerinde uygulanacaktır (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 S. Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2007, Kısaltma: GENÇCAN-TMK-2, sayılı 131).

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "varsa" katılma alacağı yönünden zaman aşımı süresi BK. m. 125 gereği "sözleşmelerden doğan" talep haklarının zaman aşımı süresi olarak doğal olarak "on yıldır" (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 S. Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2004, Kısaltma: GENÇCAN-TMK, sayılı 1198-1199, GENÇCAN-TMK-2, sayılı 1958).

B- EŞLER ARASINDA BİR MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ YOKSA ZAMANAŞIMI

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" katılma alacağı (TMK. m. 231) yönünden zaman aşımı süresi:

- Bir senelik süre: Mal rejiminin sona ermesi (TMK. m. 225) ve katılma alacağının (TMK. m. 231) varlığının öğrenilmesinden itibaren başlar,

- On senelik süre: Her halde mal rejiminin sona ermesinden (TMK. m. 225) başlar.

a- BİR SENELİK SÜRE

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" katılma alacağı (TMK. m. 231) yönünden zaman aşımı süresi, mal rejiminin sona ermesi (TMK. m. 225) "ve" katılma alacağının (TMK. m. 231) varlığının öğrenilmesinden itibaren "bir yıldır".

Eksik katılma alacağında da (TMK. m. 241) dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıldır. Eksik katılma alacağı davasında hak ihlalinin "tam olarak" bilinmesine gerek bulunmadığından (HAUSSER/BASLER, Art. 220 Nr. 29, ZEYTİN, sayılı 247) benzer biçimde katılma alacağında da (TMK. m. 231) hak ihlalinin "tam olarak" bilinmesine gerek bulunmamaktadır (Aksi görüşe göre bir senelik sürenin başlaması bile olanaksızdır: DURAL/OĞUZMAN/ÖĞÜZ, sayılı 391).

b- ON SENELİK SÜRE

Eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" katılma alacağı (TMK. m. 231) yönünden zaman aşımı süresi "her durumda" mal rejiminin sona ermesinden (TMK. m. 225) başlamak üzere "on yıldır".

2- DOĞRUDAN ON SENELİK SÜRE YASANIN SİSTEMATİĞİNE AYKIRIDIR

Değerli çoğunluk tarafından hiçbir ayrımlama yapılmadan doğrudan on senelik zaman aşımı süresinin benimsenmesi Yasanın sistematiğine de aykırıdır.

a- BOŞANMA NEDENİYLE AÇILACAK DAVALARA YÖNELİK DÜZENLEMEYE AYKIRILIK

Katılma alacağı (TMK. m. 231) boşanma davalarının fer'i niteliğinde değildir.

Ancak, TMK. m. 178 hükmüne göre, evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasından doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden "bir yıl geçmekle" zamanaşımına uğradığı da bir gerçektir.

Bir senelik süre için madde gerekçesinde;

"Madde, boşanma nedeniyle açılacak davaların, evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasından itibaren bir senelik zaman aşımı süresine tabi olduğunu hükme bağlamaktadır. Bu hüküm sayesinde, evliliğin boşanma sebebiyle son bulmasına rağmen eşlerin 'yıllar sonra' maddi yada manevi tazminat yada ilk kez istenilen yoksulluk nafakası dolayısıyla karşı karşıya gelmeleri önlenmek istenmiştir. Tüm alacak istemleri gibi boşanmadan doğan tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinin de bir zaman aşımı süresinin olması gerekir. Bu süre, evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasına ait hükmün kesinleşmesinden itibaren işlemeye başlayacaktır." açıklaması vardır.

Boşanma, evliliği (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, sayılı 63) ve mal rejimini sonlandıran bir sebeptir. Evliliğin boşanma nedeniyle son bulmasına rağmen eşlerin "yıllar sonra" maddi yada manevi tazminat yada ilk kez istenilen yoksulluk nafakası gibi nedenlerle karşı karşıya gelmelerini önlenmek isteyen Yasa Koyucunun katılma alacağında (TMK. m. 231) farklı düşünmesi 4721 s. Türk Medeni Yasası sistematiği ile de bağdaşmaz.

b- EKSİK KATILMA ALACAĞINA AİT DÜZENLEMEYE AYKIRILIK

Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, "katılma alacağını" karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir. Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her durumda mal rejiminin "sona ermesinin" üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

Eksik katılma alacağı davasında (TMK. m. 241) özellikle alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her durumda mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkının düşeceği gözetildiğinde, katılma alacağı (TMK. m. 231) için on senelik zaman aşımı süresi uygulanması fiilen eksik katılma alacağı davasını uygulanamaz duruma getirmektedir.

3- DELİLLERİN EKSİLMESİ GERÇEĞİ

Zamanaşımı süresinin değerli çoğunluk görüşünde olduğu gibi mal rejimi "sözleşmesinin" yokluğu/bulunup bulunmadığı hiç dikkate alınmadan, eşler arasında bir mal rejimi sözleşmesi "yoksa" bile kısa süre (=bir yıl) olmaksızın/olmadan doğrudan "on yıl" olarak benimsenmesi eşleri "yıllar sonra" karşı karşıya getirmektir.

Eşlerin yıllar sonra karşı karşıya gelmesinin en önemli sakıncası ise, kanıtlama güçlüğüdür.

Zamanaşımının dayandığı esas;

- Mahkemeleri aradan zaman geçtiği için inceleme zorluğu bulunan eski olaylarla uğraşmaktan kurtarmak,

- Tarafları ise, delilleri (=makbuz, senet vb.) uzun süre saklamaktan kurtarmaktır (EREN, sayılı 1233, OĞUZMAN/ÖZ, SAYILI 443, JdT 1965 I 249, KILIÇOĞLU, SAYILI 600, TEKİNAY, SAYILI 830, BGE 90 II 428).

Ölüm nedeniyle oluşan bir katılma alacağı davasının diyelim 30 senelik evlilikten sonra 10 yıl zaman aşımı süresi de eklendiğinde 40 yıl önceki bir olgunun kanıtlanmasında, o belgenin saklanması bir yana tanıkların bile vefat etmiş olacakları gerçeği karşısında ne büyük zorluklar ve hak kayıplarına yol açacağı izahtan varestedir.

Uzun zaman alacağını aramayan katılma alacaklısı, borçlu eşinden;

- Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir "maddi tazminat",

- Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan sair taraftan "manevi tazminat" olarak uygun miktarda bir para ödenmesini,

- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için sair taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafakayı (=yoksulluk nafakası) "10 yıl sonra isteyememesi" gibi katılma alacağı davası ile katılma alacağını da isteyememelidir.

Kamu yararı, hukuki güven ve sosyal barış bile bunu gerektirmektedir. Alacak hakkını uzun süre aramayan bir kimsenin hukuken korumadan yoksun bırakılması, adalet duygusunu da asla zedelemez (EREN, sayılı 1233, TEKİNAY, sayılı 830).

Değerli çoğunluğun "farklı görüşüne" açıkladığım nedenlerle katılmıyorum.

Kaynak: YKD Haziran-2007 Sf : 1066
Old 18-06-2010, 11:59   #3
Levent Cirit

 
Varsayılan

HD 02 <> E: 2008/6331 <> K: 2008/5733 <> T: 21.04.2008

* -

YARGITAY İLAMI

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda gün numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.

1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının Türk Medeni yasasının 174/2 maddesine dayalı manevi tazminatın reddine yönelik temyiz itirazları yersizdir.

2- Katkı ve katılma alacağı istemine ait temyiz itirazlarına gelince;

Boşanma davası 4.4.2005 gününde kesinleşmiş, davacı 14.4.2006 gününde davasını açmıştır.

Davalı vekili 20.06.2006 havale günlü dilekçesinde Türk Medeni Yasasının 178. maddesinde yazılı bir senelik süre geçtiğinden bahisle zaman aşımı definde bulunmuş, mahkemece dava tarihi ile boşanma hükmünün kesinleştiği gün arasında bir yıldan fazla zaman geçtiği gerekçesiyle davanın zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Yasasının 178 inci maddesinde yeralan bir senelik zaman aşımı süresi, boşanmanın ferisi olan tazminat ve nafaka taleplerine ilişkindir. Katkı ve katılma payı alacağının zaman aşımı konusunda 4721 s. Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Yasasının 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on yıllık zamanaşımına tabidir. Borçlar Yasasının 125. maddesindeki "bu konuda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on yıllık müruru zamana tabidir" hükmündeki (her dava) sözcüklerini "bütün alacaklar" tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. (MK.m.225) Türk Medeni Yasasının genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Yasasının zamanaşımına ait hükümleri uygun düştüğü ölçüde bütün özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 senelik zaman aşımı süresinin uygulanması gerekir. Bu sebeple davalının zaman aşımı def'inin reddi ile işin esası hakkında gösterilecek deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen nedenle mal rejiminin tasfiyesine yönelik maddi tazminat yönünden BOZULMASINA, manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının 1. bentte açıklanan sebeplerle reddi ile hükmün bu bölümünün ONANMASINA, bozma nedenine göre maddi tazminat sebebi ile hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 tarih içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.21.04.2008 Pzt.

KARŞI OY YAZISI

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan tüm temyiz isteğinin reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerekir.

Açıklanan nedenlerle sayın çoğunluğun bozma doğrultusunda oluşan görüşüne iştirak etmiyorum.

Kaynak: Corpus Arşiv
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davası av.medinealtintaş Meslektaşların Soruları 5 20-04-2012 11:47
Mirasçısı olunan hayattayken muvazaa sebebiyle tapu iptali ve tescil istenebilir mi? seraa Meslektaşların Soruları 24 23-01-2012 15:01
muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil av_my Meslektaşların Soruları 1 22-05-2010 09:03
eşler arasında muvazaa, tapu iptali tescili, inançlı işlem nooluklu Meslektaşların Soruları 2 19-04-2010 13:48
Muvazaa - Satışın iptali, Tapu Tescil Av.SERDAR YOLOGLU Meslektaşların Soruları 0 31-03-2010 14:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04206109 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.