Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kadın lehine iştirak, koca lehine yoksulluk nafakası mümkün mü?

Yanıt
Old 25-06-2013, 23:02   #1
orhan üçyıldız

 
Varsayılan kadın lehine iştirak, koca lehine yoksulluk nafakası mümkün mü?

Şiddetli geçimsizlik nedeni ile (darp, hakaret ) açmış bulunduğum davada, müvekkileme velayeti bırakılan çocuk için tedbiren nafaka bağlanmış iken, davalı koca özel bir işyerinde çalışıyor iken, yüz kızartıcı bir suç sebebi ile cezaevine girmiş ve 15 sene istemi ile yargılanmaktadır. Bu süreçte, davalı koca mahkemeden bu aşamada tedbir ve kararında yoksulluk nafakası talep etmiştir.
Sayın site üyesi meslektaşlarımdan öğrenmek istediğim,
a-Kadın lehine iştirak, koca lehine de tedbir ve yoksulluk nafakası bağlanabilir mi.(bu aşamada iştirak nafakasının koca tarafından ödenemediğini de belirmeliyiz)
b-Cezaevine düşen davalı kocayoksulluğa düşmüş sayılabilir mi,
c-Bu durumun açmış olduğumuz davaya olumlu veya olmsuz etkisi sizce nedir.
Değerli fikirlerinizi, mümkün ise Yargıtay kararları veya emsal kararlarınızı bekliyor, teşekkür ediyorum.
Old 26-06-2013, 11:21   #2
av. canan0

 
Varsayılan

sayın meslektaşım,
teorik olarak kocaya da yoksulluk nafakasına hükmedilmesi mümkün. benim bir davamda koca işsizdi, mahkeme iş buluncaya kadar geçen süre için istediği nafaka talebini kabul etmişti.ancak sizin durumunuzda cezaevinde olması fark yaratabilir. sonuçta kendi sebebiyet vermiş oluyor.
Old 26-06-2013, 12:02   #3
avsonerengin

 
Varsayılan

hiç kimse kendi haksız fiil ve eylemiyle kendine fayda sağlayamaz
Old 27-06-2013, 00:40   #4
AdemYavuz

 
Varsayılan

İştirak nafakası, çocuklar için ödenen nafakadır. İştirak nafakasında tarafların kusuru aranmaz, velayet kendisinde olan anne veya baba diğer taraftan iştirak nafakası talebinde bulunabilir. Dolayısıyla kadın lehine iştirak mümkündür.

Yoksulluk nafakası, boşanma neticesinde yoksulluğa düşecek olan eşe ödenen nafakadır. Kusursuz ya da diğer eşe göre daha az kusurlu olan tarafa hükmedilir. Taraflar eşit kusurlu ise yoksulluk nafakasına hükmedilmemektedir. Buna karşılık her iki taraf da kusursuz ise, nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaksızın boşanma neticesinde yoksulluğa düşecek olan eş lehine nafakaya hükmedilebilir.Dolayısıyla koca lehine yoksulluk nafakası da mümkündür.

Somut olayınızda bakılacak durum öncelikle KUSURdur. Eğer koca kusurlu ya da daha fazla kusurlu ise yoksulluk nafakası ödeyecektir. Ancak her iki taraf da kusursuz ise ve davalı koca yoksulluğa düşecek ise koca lehine yoksulluk nafakasına hükmedilecektir.

Hapse girecek olması, evlilik devam etse idi kocadan beklenen gelecekteki menfaatleri, ileride sağlayabileceği desteğin miktarını olumsuz etkileyeceğinden, tazminat miktarını etkileyecektir.
Old 28-06-2013, 00:18   #5
orhan üçyıldız

 
Varsayılan

bu karar dava sürer iken kendi haksız fiili ile cezaevine giren kocanın tedbir nafakası alamayacağına emsal olabilir mi?



T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/10636
K. 2009/14855
T. 22.7.2009
• BOŞANMA DAVASI (Eşine Şiddet Uygulayıp Başka Bir Kadınla Yaşayan Koca Yararına Tedbir Nafakasına Hükmedilemeyeceği)
• EŞİNİ ALDATIP EŞİNE ŞİDDET UYGULAYAN DAVALI KOCA YARARINA TEDBİR NAFAKASINA HÜKMEDİLMESİ (Davacı Eşin Davası Bu Nedenlerle Kabul Edildikten Sonra Davalı Koca Yararına Tedbir Nafakasına Hükmedilemeyeceği)
• TEDBİR NAFAKASI (Davacı Kadının Kendisine Şiddet Uygulayıp Başka Bir Kadınla Yaşayan Kocası Hakkında Açtığı Boşanma Davasının Kabul Edildiği – Davalı Eş Yararına Tedbir Nafakasına Hükmedilemeyeceği)
4721/m.169

ÖZET : Davalı eşin davacı eşine şiddet uyguladığı ve başka bir kadınla yaşadığı kabul edilerek tarafların boşanmasına karar verildiyse davalı koca yararına tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği dikkate alınmalıdır.

DAVA : Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 07.04.2009 gün ve 3794-6534 sayılı ilamiyle ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü:

KARAR : 1- Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre davalının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme talebi yersizdir.

2- Davacının karar düzeltme talebine gelince;

Mahkemece, “davalının eşine şiddet uyguladığı ve bir başka kadınla yaşadığı sabit” kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş, davalı koca yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 350.-YTL. Tedbir nafakası takdir edilmiştir. Davacı, hükmü bu yönden temyiz ettiği halde, davacının temyiz itirazları yerinde görülmeyerek hüküm Yargıtay’ca bu yönden de onanmıştır. Davacı, kararın koca lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden düzeltilmesini istemiştir. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin önlemleri talep halinde veya re’sen alacağı kuşkusuzdur. (TMK.md. 169) Ancak, maddede gösterilen önlemlerin alınmasını gerektiren bir durumun bulunması gerekir. Davalı koca lehine tedbir nafakasına hükmedilmesini gerektiren şartlar somut olayda bulunmamaktadır. Bu husus gözetilmeden davalı yararına Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi gereğince tedbir nafakası takdiri doğru değildir. Ne var ki bu husus, ilk incelemede gözden kaçtığından, hüküm bu yönden de onanmış olmakla davacının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairemizin onama kararının davalı lehine hükmedilen tedbir nafakasına münhasır olarak kaldırılmasına, hükmün tedbir nafakası yönünden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 -442. maddeleri gereğince davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne, dairemizin 07.04.2009 tarihli 2008/3794 esas, 2009/6534 sayılı onama kararının koca lehine hükmedilen tedbir nafakasına münhasır olarak kaldırılmasına, hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen sebeple tedbir nafakası yönünden BOZULMASINA, davalının karar düzeltme talebinin, yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple REDDİNE, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 442/3. maddesi gereğince; “bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle, ceza, idari Para cezasına dönüştürüldüğünden,

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla, hesaplanan 169.00 TL. idari para cezasının ve Harçlar Kanunu uyarınca 32.30 TL. ilam harcının karar düzeltme talep eden davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, 22.07.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

KARŞI OY : Kısa karar ile gerekçeli karar arasında yoksulluk nafakası konusunda çelişki yaratılmıştır.

Çekişme nedir?

Değerli çoğunluğun kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisine rağmen isin esasının diğer yönlerden incelenebileceğine yönelik düşüncesine katılmıyorum. Dairemin formüle edilmiş ilke kararına göre: “…Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 381/2 maddesi uyarınca kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlış da olsa, buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak temyiz yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Tefhim edilen kararla gerekçeli kararda aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. O halde mahkemece yapılacak iş, 10.4.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibarettir.” Dikkat edilecek olursa Dairemin formüle edilmiş ilke kararına göre tefhim edilen kararla gerekçeli kararda aykırılık diğer yönler incelenmeden ve tek başına bozma sebebi olur. Kaldı ki kısa kararla gerekçeli kararın çelişik olması mutlak bir bozma sebebi sayılır. (10.4.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gerekçesi) 10.4.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararına göre sonradan yazılan gerekçeli kararın kısa karara uygun olması görüşü konusunda oybirliği vardır, içtihadı birleştirme kararma göre yerel mahkeme önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak suretiyle vicdani kanaatine göre karar verebilir. Öyle ki hâkim çelişkiyi gidererek davayı görev yönünden ya da hak düşürücü süreden de reddedebilir.

“Kısa karar ile gerekçeli kararda hükmün herhangi bir bölümü ile ilgili olarak çelişki yaratılması sonucu bozulması, hüküm maddelerinin tümünü ortadan kaldırır. Yeniden verilecek kararda, tüm istekler hakkında yeniden ayrı ayrı karar verilmesini gerektirir. Açıklanan yasa nedenlerle yok hükmünde olan önceki kararın temyiz edilmeyen bölümlerinin kesinleştiğine ilişkin görüş anılan inançları birleştirme kararına aykırıdır.” (Y2HD, 28.4.1999, 1986-4284) Çelişik kararın gerek tamamının gerekse bir bölümünün temyiz incelenmesine konu yapılması bu sebeple olanaksızdır. O halde mahkemece yapılacak iş, 10.04.1992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibaret olduğundan değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılmıyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
3. şahsın 3. şahıs lehine istihkak iddiasında bulunması mümkün müdür? Av. Barış Demirel Meslektaşların Soruları 1 21-04-2011 08:07
Evlilik Dışı İlişki Yaşayan Kadın Lehine Koruma Kararı Eray Karınca Kadın Hakları Çalışma Grubu 9 24-12-2008 16:56
Kadının eş koca lehine borçlanabilemsi şartını taşımayan sözleşmeler ... Av.Hkn Aile Hukuku Çalışma Grubu 2 17-10-2008 10:16
Yardım Nafakası Davasında, Sondan Bir Önceki Duruşmada Davacı Lehine Tedbir Nafakası üye15184 Meslektaşların Soruları 3 03-07-2008 23:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05198789 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.