Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hakaret suçu ve manevi tazminat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-09-2011, 18:12   #1
seflek

 
Varsayılan Hakaret suçu ve manevi tazminat

Gerçek kişi, bağlı bulunduğu meslek odasına hitaben yazdığı dilekçede, odanın üyelerine karşı görevlerini yerine getirmediği serzenişlerinden sonra eleştiri sınırlarını aşan beyanlarda bulunuyor.Meslek odası yönetim kurulu üyeleri (5 gerçek kişi) dilekçeyle hakaret nedeniyle suç duyurusunda bulunuyor. Ayrıca manevi tazminat davası açıyorlar. Savcılık iddianame hazırlayarak ceza yargılamasını başlatıyor.

1. Ceza yargılaması yönünden; Bu suçun mağduru olarak yönetim kurulu üyeleri gösteriliyor. (Zaten yasanın lafzı gereği tüzel kişiler bu suçun mağduru olamıyor.)

2. Manevi tazminat (hukuk) davasında da yine gerçek kişi yönetim kurulu üyeleri davacıdır.

Doğrudan tüzel kişiliğe (Bursa ... Odasına başlığıyla) kaleme alınmış, içeriğinde eleştiri sınırını aşan ifadelerin (üyelerinin haklarını koruyup gözetmeyen .... Odası dalalet ve hıyanet içindedir.. gibi ifadeler) dışında yöneticilerini yahut üyelerini doğrudan ya da illiyet bağı kurulabilir yakınlıkta hedef almayan bu dilekçe nedeniyle Oda Yönetim Kurulu üyelerinin şahsiyet haklarının ihlal edildiğini düşünmüyorum. Bu nedenle gerek manevi tazminat davası açmak ve gerekse suç duyurusunda bulunmak haklarının olmadığı kanaatindeyim.

Bu kanaatimi pekiştirmek için yaptığım araştırmada doğrudan bir emsal de bulamadım.

Bence sorun; "... Odasına hitaben yazılan dilekçedeki ifadelerin doğrudan yönetim kurulu üyelerini hedef aldığı kabul edilebilir mi?" noktasında düğümleniyor.

Sayın meslektaşlarımın bu konudaki tecrübe ve bilgilerini paylaşmaları ümidiyle...
Selamlar.

Av. Cem ŞEFLEK
Old 20-09-2011, 21:22   #2
Av.Seda ALÇINAR

 
Varsayılan

Eleştriler yönetimin kötü olduğu ve odanın iyi yönetilemediği imasını yaratıyorsa ve bu ima doğrudan bu kişileri hedef alarak şahıslarına yönelik ifadeler içeriyorsa hakaret söz konusu olabilir. Ancak yönetimi, yönetim kurulunu hedef almayan, odanın tutumlarını hedef alan bir eleştiri yapılıyorsa YK üyelerinin şikayetinin ve açtığı davanın sonuçsuz kalması gerekir bence. Çünkü oda YK üyelerinden ibaret değildir. Eleştiriler herbir üyeye de yapılmakta hatta kişi dolaylı olarak kendini de eleştirmektedir (Oda, dernek, vakıf gibi topluluklarda tüzel kişiliğe yapılan eleştiriler için genel düşüncem budur). Dolayısıyle, doğrudan YK'yı hedef almayan ifadeler söz konusu ise muvaffak olabilirsiniz, diye düşünüyorum.
Old 20-09-2011, 21:36   #3
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan seflek
Gerçek kişi, bağlı bulunduğu meslek odasına hitaben yazdığı dilekçede, odanın üyelerine karşı görevlerini yerine getirmediği serzenişlerinden sonra eleştiri sınırlarını aşan beyanlarda bulunuyor.Meslek odası yönetim kurulu üyeleri (5 gerçek kişi) dilekçeyle hakaret nedeniyle suç duyurusunda bulunuyor. Ayrıca manevi tazminat davası açıyorlar. Savcılık iddianame hazırlayarak ceza yargılamasını başlatıyor.

1. Ceza yargılaması yönünden; Bu suçun mağduru olarak yönetim kurulu üyeleri gösteriliyor. (Zaten yasanın lafzı gereği tüzel kişiler bu suçun mağduru olamıyor.)

2. Manevi tazminat (hukuk) davasında da yine gerçek kişi yönetim kurulu üyeleri davacıdır.

Doğrudan tüzel kişiliğe (Bursa ... Odasına başlığıyla) kaleme alınmış, içeriğinde eleştiri sınırını aşan ifadelerin (üyelerinin haklarını koruyup gözetmeyen .... Odası dalalet ve hıyanet içindedir.. gibi ifadeler) dışında yöneticilerini yahut üyelerini doğrudan ya da illiyet bağı kurulabilir yakınlıkta hedef almayan bu dilekçe nedeniyle Oda Yönetim Kurulu üyelerinin şahsiyet haklarının ihlal edildiğini düşünmüyorum. Bu nedenle gerek manevi tazminat davası açmak ve gerekse suç duyurusunda bulunmak haklarının olmadığı kanaatindeyim.

Bu kanaatimi pekiştirmek için yaptığım araştırmada doğrudan bir emsal de bulamadım.

Bence sorun; "... Odasına hitaben yazılan dilekçedeki ifadelerin doğrudan yönetim kurulu üyelerini hedef aldığı kabul edilebilir mi?" noktasında düğümleniyor.

Sayın meslektaşlarımın bu konudaki tecrübe ve bilgilerini paylaşmaları ümidiyle...
Selamlar.

Av. Cem ŞEFLEK

Sayın Meslektaşım,

Ben de, hakaret suçunun oluşmadığı ve manevi tazminat gerektirir bir durum bulunmadığı "ilk intibaına" ulaştım. Zira, bir meslek odasını, yönetim kurulu idare etmektedir, duvarlar eleştirilecek değildir ya, yönetim kurulunun politikalarını eleştirmek ve bunların "genel olarak yanlış olduğunu" sert cümlelerle dahi olsa ifade etmek suç değildir.

Ancak, verdiğiniz bilgiler yeterli değil ve sağlam bir kanaate ulaşmamızı engelliyor. O açıdan şu madde, sizin olayınızı çözümleyecek maddedir. Sözlerin içeriği belli bir ağırlıkta ve mağdur da belirlenebiliyorsa, fiil ceza hukukunun kara sularına girebilir.

Saygılarımla.

Alıntı:
Yazan Türk Ceza Kanunu

MAĞDURUN BELİRLENMESİ
Madde 126 - (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.
Old 20-09-2011, 22:30   #4
seflek

 
Varsayılan

üyelerinin haklarını koruyup gözetmeyen .... Odası dalalet ve hıyanet içindedir.
Cumlesinden daha agir bir ifade yer almamakta, kisi hatta kurul hedeflenmemekte.
Benzer kanaatleri tasidiginiza sevindim sayin meslekdaslarim. Ancak daha somut bir ictihat yahut ogreti bulamamaktan yakiniyorum.
Selamlar.
Old 20-09-2011, 22:33   #5
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan seflek
üyelerinin haklarını koruyup gözetmeyen .... Odası dalalet ve hıyanet içindedir.
Cumlesinden daha agir bir ifade yer almamakta, kisi hatta kurul hedeflenmemekte.
Benzer kanaatleri tasidiginiza sevindim sayin meslekdaslarim. Ancak daha somut bir ictihat yahut ogreti bulamamaktan yakiniyorum.
Selamlar.

Evet, bu son mesajınıza göre, bir önceki mesajımda sebat ediyorum.

Bizim oralarda (Kayseri) öğüt olarak "Yakınmak yok, yekinmek (koşturmak) var." derler.

Ben de, yarın bürodan içtihat konusunda destek sağlayım size.

Saygılar.
Old 21-09-2011, 09:11   #6
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

4. CEZA DAİRESİ

E. 1992/6301

K. 1992/7159

T. 18.11.1992

• HAKARET ( Küçük Düşürücü Değer Yargısında Bulunma - Hukuka Uygunluk )

• KÜÇÜK DÜŞÜRÜCÜ DEĞER YARGISI ( Düpedüz Sahtekarlık Yaptığının Açıklanması - Eleştiri Kavramı )

• HUKUKA UYGUNLUK ( Eleştiri Çerçevesinin Aşıldığı - Genel Kast )

• GENEL KAST ( Hakaret Cürmünde Özel Kast Arayan Bilirkişi Raporu )

• BİLİRKİŞİ RAPORU ( Genel Kastla İşlenebildiği Gözetilerek Karar Verilmesi Gerektiği )

765/m.482


ÖZET : Sanığın kişisel davacının düpedüz sahtekarlık yaptığını belirterek küçük düşürücü bir değer yargısında bulunduğu ve suçu hukuka uygun kılan eleştiri çerçevesini aştığı halde, genel kastla işlenen hakaret cürümünde özel kast arayan bilirkişi doğrultusunda karar verilmesi hatalıdır.
DAVA : Hakaret suçundan sanık Ali Ergün'ün yapılan yargılaması sonunda; beraatına ilişkin ANKARA 16. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen Esas 1990-914/Karar 14992-62 sayılı ve 6/2/1992 tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi kişisel davacı Haydar Aydoğan vekili tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C. Başsavcılığının 2.10.1992 tarihli Bozma isteyen tebliğnamesiyle 14.10.1992 tarihinde daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına göre görüşüldü:
KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak; sanığın kişisel davacının ( düpedüz sahtekarlık yaptığını ) belirterek küçük düşürücü bir değer yargısında bulunduğu ve suçu hukuka uygun kılan eleştiri çerçevesini aştığı halde, genel kastla işlenen hakaret cürmünde özel kast arayan bilirkişi düşüncesi doğrultusunda karar verilmesi, SONUÇ : Yasaya aykırı ve kişisel davacı Haydar Aydoğan vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, 18.11.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
</H4>
Old 21-09-2011, 09:15   #7
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
<H4>T.C.
Alıntı:

YARGITAY

4. CEZA DAİRESİ

E. 2006/10787

K. 2008/14429

T. 23.6.2008

• HAKARET ( İhbar ve Yakınma Hakkının Sınırlarını Ne Suretle Aştığı ve Hukuka Aykırılık Öğesinin Ne Suretle Gerçekleştiğinin Tartışılması Gerektiği )

• HAKKIN KULLANILMASI ( Hakaret - İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne Bildirildiği Halde İşlem Yapılmaması Belirtilerek Yetkililerin Kınanması ve İstifaya Davet Edilmesi İçeriğinin İhbar ve Yakınma Hakkının Sınırlarını Ne Suretle Aştığı ve Hukuka Aykırılık Öğesinin Ne Suretle Gerçekleştiğinin Tartışılması Gerektiği )

• İDDİA VE SAVUNMA DOKUNULMAZLIĞI ( Yetkililerin Kınanması ve İstifaya Davet Edilmesi İçeriğinin İhbar ve Yakınma Hakkının Sınırlarını Ne Suretle Aştığı ve Hukuka Aykırılık Öğesinin Ne Suretle Gerçekleştiğinin Tartışılması Gerektiği )

• İHBAR VE ŞİKAYET HAKKI ( Ne Suretle Aştığı ve Hukuka Aykırılık Öğesinin Ne Suretle Gerçekleştiğinin Tartışılması Gerektiği )

5237/m.125/3, 128


ÖZET : Bir siyasi partinin ilçe örgütü temsilcisi sanıkların kaleme alıp dağıttıkları bildirinin; bir ilköğretim okulundaki bir öğretmenin eleştiri konusu davranışları nedeniyle ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bildirildiği halde işlem yapılmaması belirtilerek yetkililerin kınanması ve istifaya davet edilmesi içeriğinin ihbar ve yakınma hakkının sınırlarını ne suretle aştığı ve hukuka aykırılık öğesinin ne suretle gerçekleştiği tartışılmalıdır.
DAVA : Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi:
KARAR : Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Hukuka uygunluk nedenlerinden biri olan hakkın icrası kapsamındaki Anayasa'nın 74. maddesi, bireye gerek kendisi gerekse kamu ile ilgili konulardaki dilek ve yakınmalarını yetkili makamlara bildirme hakkını tanımak suretiyle toplumun hukuka aykırı durumlar konusunda bilgi sahibi olması, bu yolla kamu yönetiminin denetlenmesi ve sonuçta kamu düzeninin sağlanmasını amaçlamıştır. Birey, demokratik düzende bu hakkını yetkili mercie başvurmaksızın doğrudan kamuoyuna duyurmak suretiyle de yerine getirebilir. Yeter ki ihbar veya yakınma konusu ile ifade ediliş biçimi arasında bulunması gereken fikri bağ ortadan kalkmamış, başka deyişle öz ile anlatım biçimi arasındaki denge korunarak küçültücü değer yargılarına yer verilmemiş olsun. Diğer taraftan, demokrasilerde kamuoyunun oluşmasında siyasi partilerin sahip oldukları etkin rol gözönünde bulundurulduğunda, somut olayda, bir siyasi partinin ilçe örgütü temsilcileri olan sanıkların parti adına kaleme alıp dağıttıkları bildirinin, ilçedeki bir ilköğretim okulundaki bir öğretmenin eleştiri konusu edilen davranışlarının ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bildirilmesine rağmen yasal işlem yapılmayarak faaliyetlerine göz yumulduğu ve kollandığı belirtilerek Milli Eğitim yetkililerinin kınanmasını ve İlçe Milli Eğitim Müdürü olan yakınanın istifaya davet edilmesini dile getiren içeriği karşısında, sanıkların ihbar ve yakınma haklarının sınırlarını ne suretle aştıkları ve hukuka aykırılık öğesinin ne suretle gerçekleştiği açıklanıp tartışılmadan yetersiz gerekçeyle hükümlülük kararları verilmesi,
2-Kabule göre de,
a ) Hakaret suçunun yakınmaya bağlı olması karşısında 5271 sayılı CYY'nin 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşma hükümlerinin uygulanması ve sonucuna göre sanıkların hukuksal durumlarının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b ) 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Yasa'nın 122. maddesi ile 647 sayılı Yasa'nın yürürlükten kaldırılmış olması ve aynı Yasa'nın 106. maddesinde süresinde ödenmeyen para cezalarına ilişkin gecikme zammı uygulanması olanağı bulunmadığının gözetilmemesi, SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanıklar Mustafa C., İlyas, C.Sarp ve Mustafa A. müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden ( HÜKMÜN BOZULMASINA ), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 23.06.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
</H4>
Old 21-09-2011, 09:21   #8
seflek

 
Varsayılan

Ömer bey,
çok yararlı oldu.
Teşekkür ederim üstadım.
Selamlar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Hakaret/ Maddi- Manevi Tazminat Davası İçin Zamanaşımı Süresi. ACİL!! thalassa Meslektaşların Soruları 6 04-01-2013 10:16
Dava Dilekçesindeki Sözler Hakaret Sayılır mı? Manevi Tazminat Davası açılır mı? ağaoğlu Meslektaşların Soruları 13 01-12-2010 21:37
basın yoluyla hakaret ve maddi-manevi tazminat davası avukat erdoğan Meslektaşların Soruları 8 30-12-2009 16:38
İftira suçu, Manevi tazminat davası, Ücreti vekalet askeri hakim Meslektaşların Soruları 1 07-11-2006 00:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05190897 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.