Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Şirketlerin Kaçak Kullanım Bedellerini İade Talebi

Yanıt
Old 23-01-2013, 12:19   #1
repose

 
Varsayılan Şirketlerin Kaçak Kullanım Bedellerini İade Talebi

Merhabalar,
İki konuyla ilgili yardıma ihtiyacım var.
1. Mahkeme Kararı Örneği Var mıdır?
Elektrik faturalarına yansıtılan kaçak kullanım bedeli iadesine ilişkin son dönemlerde Tüketici Hakem Heyetlerine çok fazla başvuru yapılmakta ve bu talepler kabul edilmektedir. Tüketici Hakem Heyeti kararlarına itirazlar ise Tüketici Mahkemelerince (Antalya ili hariç) reddedilmektedir. Yani tüketiciler kaçak kullanım bedellerini iade alabiliyorlar.
Yapmış olduğum tüm araştırmalara rağmen tüzel kişilerin bu konuda mahkemeden almış olduğu bir karar örneğine ulaşamadım. haberlerde Erzincandaki bir şirketin de iade talebinin kabul edildiği geçmekte ancak hepsi bundan ibaret. Elinde bu tür, özellikle şirketlere ilişkin olarak, karar örneği olan meslektaşlarım paylaşabilirse çok sevinirim.

2.Hangi Kalemlerin İadesi İstenebilir?

Elektrik faturalarında Kaçak Kullanım Bedeli + Dağıtım Bedeli + Sayaç Okuma Bedeli+ Perakende Satış Hizmet Bedeli + İletim Sistemlerini Kullanma Bedeli adı altında pek çok ilave mevcuttur. Bazı Tüketici Hakem Heyeti başvurularıyla ilgili haberlerde bu beş kalemin tamamının iadesine karar verildiği belirtilse de kararların pek çoğunda sadece Kaçak Kullanım Bedeli + Dağıtım Bedeli + Sayaç Okuma Bedelinin iadesi geçmektedir. Eğer hepsini talep edersem ve bir kısmı için davam reddedilirse bir de karşı tarafa ödeyeceğim vekalet ücreti olacak bu nedenle tereddütte kaldım. Hangi kalemlerin istenebileceği konusunda bir netlik bulamadığımdan fikirlerinize ihtiyacım var.

Herkese kolay gelsin ve şimdiden sonsuz teşekkürler
Old 01-02-2013, 15:57   #2
üye7160

 
Varsayılan

- KAÇAK ELEKTRİK YADA KAYIP KAÇAK BEDELİ
- PERAKENDE SATIŞ HİZMET BEDELİ
- SAYAÇ OKUMA BEDELİ
- İLETİM BEDELİ
- DAĞITIM BEDELİ

istenebilecek bedeller bunlar.benimde şirketle ilgili davam var,yeni açtım bakalım ne olacak.
Old 01-02-2013, 15:58   #3
üye7160

 
Varsayılan

DAVA DİLEKÇEMDEN BİR KISIM EKLEDİM.BELKİ İŞİNİZE YARAR DAVA AÇARKEN..


• Davalı şirketten haksız alacağın iadesi şifahen talep edilmişse de “ Bahse konu elektrik faturalarında yer alan dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, kalemlerine ilave olarak kayıp/kaçak bedeli ve perakende satış hizmeti (sayaç okuma) bedellerinin E.P.D.K. tarafından belirlendiği ve uygulamaya konulduğu, şirketin alınan bedelle ilgili bir kararı söz konusu olmadığını” şeklinde klişe bir cevap verilmiştir.
• Oysa ki gerek ilgili şirketin uygulamasının gerekse de EPDK nın Tüketici Haklarını Korumaya yönelik Kanunun önüne geçebilecek kararları kabul edilebilir değildir.
• Zira 4628 Sayılı Kanunun 11. Maddesi ve Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinde, “Madde 33- (1): Bu yönetmelik hükümleri uyarınca elektrik enerjisi hizmeti alan müşterilerin hakları ve zararlarının tazmini konusunda Kanunun 11.Maddesi ve 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri ile buna ilişkin diğer mevzuat hükümleri uygulanır.” demektedir.
• Dolayısı ile İlgili yasal hükümler gereğince, EPDK’ nın kayıp/ kaçak bedellerinin abone faturalarına yansıtılması hususunda aldığı karar mevcut yasal hükümlere aykırılık teşkil etmektedir. Kaldı ki alınan karar hiçbir surette yürürlükte bulunan yönetmelik ve kanunların önüne geçerek uygulanamaz. Bu bağlamda 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Özel bir kanun olup mevcut genel hükümlerinde önüne geçmektedir.
• Yukarıda da izah ettiğimiz üzere usul ve yasaya aykırı olarak düzenlenerek , kayıp kaçak bedeli,satış hizmet bedeli,sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli gibi alacak kalemleri içeren faturalar, müvekkilimiz şirketten bugüne kadar haksız yere tahsil edilmiş olduğundan,bahse konu alacağın iadesi için iş bu davayı açma zarureti hasıl olmuştur.
Old 01-02-2013, 16:19   #4
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

7.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/6102
Karar: 2012/8281
Karar Tarihi: 22.11.2012


TÜKETİCİNİN HAKEM KURULU KARARINA İTİRAZ DAVASI - FATURADA YER ALAN KAYIP KAÇAK BEDELİNİN KAÇAK ELEKTRİK KULLANMAYAN TÜKETİCİYE YANSITILMASI HUSUSU - KARARIN KESİNLİK SINIRI ALTINDA KALDIĞI - HÜKMÜN ONANMASI GEREĞİ

ÖZET: Dava, tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istem reddedilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiş, mahkemece kararın kesinlik sınırı altında kaldığı tespit edilerek temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

(1086 S. K. m. 114, 432) (6100 S. K. m. 320) (2004 S. K. m. 18) (4077 S. K. m. 22)

Dava: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

Karar: Dava, tüketici sorunları hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istem reddedilmiş, kararı davacı vekili temyiz etmiş, mahkemece kararın kesinlik sınırı altında kaldığı tespit edilerek temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Sonuç: Mahkemece bu yön saptanmak suretiyle HUMK.’nun 432. maddesi hükmü gereğince verilen temyiz isteminin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.


NOT: KONUNUN ÖNEMİ GEREĞİ YEREL MAHKEME İLAMINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.

T.C.
KOZAN
1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
(TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA)

ESAS NO: 2012/67 Esas
KARAR NO: 2012/86

DAVA: Tüketicinin Hakem Kurulu Kararına İtirazı
DAVA TARİHİ: 24/02/2012
KARAR TARİHİ: 06/03/2012
KARAR YAZMA TARİHİ: 06/03/2012

Mahkememizde görülmekte olan tüketicinin hakem kurulu kararına itirazı davasının dosya üzerinde yapılan incelemesinde basit yargılama usulüne tabi olan bu davada HMK’nın 114. maddesinde sayılan dava şartlarının bulunduğu, Türk Mahkemelerinin yargı yetkisinin mevcut olduğu, yargı yolunun caiz olduğu, mahkememizin görevli olduğu, kesin yetki kuralına uyulduğu, tarafların dava ve taraf ehliyetine sahip oldukları, davacı vekilinin dosyada vekaletnamesinin bulunduğu, davaya vekil ehliyetinin mevcut olduğu, gider avansının yatırılmış olduğu, dava açmakta hukuki yararın bulunduğu, aynı konuda açılmış derdest davanın bulunmadığı, aynı konuda daha önce açılmış ve kesin hükme bağlanmış bir dosyanın bulunmadığı anlaşılmakla; HMK'nın 320. maddesi gereğince ön inceleme dosya üzerinden yapılarak, uyuşmazlığın vekile tebligat çıkarılması zorunluluğunun bulunmadığına ilişkin olduğu görüldü, İİK'nın 18/3. maddesi de dikkate alınarak; tahkikat duruşması açılmasına gerek olmadığına karar verilerek;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının başvurusu üzerine Kozan Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığını, iptal davamıza konu 14.02.2012 tarih ve 2012/30 karar numaralı kararı verdiğini, verilen kararın hukuka aykırı bir karar olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini, faturada yer alıp kayıp - kaçak tahakkuku elektrik piyasası perakende satıp hizmet geliri ile perakende enerji satıp fiyatlarının düzenlenmesi hakkında tebliğ gereğince müşterilere tahakkuk ettirildiğini, EPDK, kamu tüzel kişiliğine sahip bir kurum olduğunu, elektrik piyasası perakende satış hizmet geliri ile perakende enerji satış fiyatlarının düzenlenmesi hakkında tebliğ, EPDK tarafından düzenlenerek, resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğini, kayıp kaçak tahakkuku bu tebliğde belirtilen usul ve esaslara göre hesaplanarak faturalara yansıtıldığını, bu nedenle resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren tebliğ uyarınca yapılan işlemler yasal bir işlem olduğunu, tebliğ hükümleri hakkında karar vermeye görevli ve yetkili yargı mercinin idari yargı olduğunu, tüketici hakem heyeti idari yargının görev alanında olan bir konuda karar verdiğini, bu nedenlerle öncelikle Kozan Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyetinin ve Adli Yargı Mercilerinin Enerji Piyasası Denetleme Kurumu tarafından çıkarılan tebliğ hükmünün uygulanmasını engelleyici bir karar vermeye yetkili ve görevli olmadığını, tüketici hakem heyeti kararının iptalini talep ve dava etmiştir.

Kozan Kaymakamlığı Tüketici Hakem Heyetinin 14.02.2012 tarih, 2012/30 kararı ve ekindeki tüm belgeler celp edilerek incelenmiştir.

Dava Tüketici Hakem Kurulu Kararına İtiraza ilişkindir.

Tüm dosya müsterecatından; dosyada mevcut davalı M… Y…'a ait elektrik faturası incelendiğinde K/K Bedeli: 63.73.-TL; Per. Sat. Hiz. Bd. 8.61.-TL, PSH (Say. Oku.) bedeli: 2.46.-TL ile sis kul. bedeli 17.22.TL, dağıtım bedeli 60.83.-TL, sözleşme gücü: 7.200, enerji fonu; 3.30.-TL, Trt payı: 6.60.-TL, elektrik tüketim vergisi; 3.30.-TL, KDV: 87.77.TL bedeller toplamı: 577,40.-TL fatura kesildiği görülmüştür.

Buna göre Kozan Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığının kararı yerinde görülmüştür. Tüketici Hakem Heyeti kararında belirtildiği gibi, faturada yer alan kayıp kaçak bedelinin, kaçak elektrik kullanmayan tüketiciye yansıtılması veya dava dilekçesinde yer alan gerekçeye göre enerji nakli sırasında meydana gelen kaybın tüketiciden tahsil edilmesi açıkça hakkaniyete aykırı olup temel tüketici haklarını ihlal niteliğinde görüldüğünden, tüketicinin kullanımı dışındaki bu gibi ücretlerin, tüketiciye ödettirilmesi kabul edilemeyeceğinden davacı tarafından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Davanın REDDİNE,

2- Davacı kurum tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,

3- Davanın niteliği gereği harç alınmasına yer olmadığına,

4- Davacı tarafça yatırılan 120,00 TL yargılama avansından kararın kesinleşmesi için yapılacak masraflar çıktıktan sonra kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,

Dair tarafların yokluğunda, 4077 SAYILI KANUNUN 22/5 MADDESİ GEREĞİNCE KESİN OLARAK, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 06.03.2012

NOT: KONUNUN ÖNEMİ NEDENİYLE TÜKETİCİ SORUNLARI HAKEM HEYETİ KARARINI AŞAĞIDA YAYIMLIYORUZ.

T.C
KOZAN KAYMAKAMLIĞI
(Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı)

KARAR NO: 2012/30
KARAR TARİHİ: 14.02-2012
ŞİKAYET TARİHİ: 24.11.2011

OLAYIN ÖZETİ: Tüketici elektrik faturasında, çeşitli isimler adı altında ilavelerle, elektrik tutarının iki mislinden fazla para istediklerini, ülke genelinde kaçak kullanılan elektrik paralarının yasal olmayan yollarla alındığı, yasal olmayan K.K.B. ile Dağıtım Bedeli tahsiline, yasal olmadığından itiraz ettiğini, haksız ve ayıplı para talep edildiğini, alınan bedelin iptal edilerek tarafına iade edilmesini talep etmiştir.

SAVUNMA: Sağlayıcı Müdürlüğümüz T.S.H.H.B.'lığının 30.11.2011 tarih ve 2314 sayılı yazılarına savunma vermiş olup; savunmasında Bahse konu elektrik faturalarında yer alan kayıp/kaçak bedeli şirketimizin kendi inisiyatifi ile düzenlenmiş bir bedel olmadığı, 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu dahilinde tüm yurtta ulusal tarife olarak uygulandığı, söz konusu tariflerin ise Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlendiği, 01.04.2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan tarifeler ise 28.12.2010 tarih ve 2999 sayılı E.P.D.K. Kararı ile belirlenmiş, tedas.gov.tr internet adresinde yayınlandığı, bu tarifeler kapsamında uygulanmakta olan; enerji bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, kalemlerine ilave olarak kayıp/kaçak bedeli ve perakende satış hizmeti (sayaç okuma) bedelleri belirlendiği, söz konusu bedellerin 2011/Nisan ayından itibaren elektrik faturalarında yer aldığını, bahse konu bedel, E.P.D.K. tarafından belirlendiği ve uygulamaya konulmuş olup, şirketin alınan bedelle ilgili bir karar söz olmadığını belirtmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Başvuru dilekçesi ve ekleri incelendiğinde; tüketiciye yansıtılan fatura incelendiğinde Kayıp/Kaçak bedeli, Dağıtım Bedeli, İletişim Bedeli adı altında tahsil edildiği; bundan başka Sayaç Okuma Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli, İletim Sistemi Kullanma Bedeli adı altında da ticari hayatın doğal sonucu olarak bir hizmet veriliyorsa bunun karşılığı bir bedelin olması gerekir. Enerji Dağıtım işi de ticari niteliğe sahiptir ve bu hizmet verildiğinde karşılığının istenmesi işin doğası gereğidir. Enerji dağıtım sektöründe enerji üretimi maliyet bedelinin yanında dağıtımı ile ilgili de bir takım masrafların olması, dolayısıyla, bu işi yapan kişilerin tüm bu masraflarla birlikte meşru bir kar ile bunu tüketiciye yansıtması da kabul edilmelidir. Uyuşmazlık konusu olay bu çerçevede ele alınmış, ücret ayrı bir başlık altında incelenmiştir:

Bilindiği gibi, enerji dağıtımında işin doğası gereği oluşan kayıp ve kaçaklar olduğu gibi, abone olmadan ve dolayısıyla hiçbir ücret ödemeden enerji kullanan kişilerin varlığı da bilinmektedir. Burada, enerjiyi abone olmadan ve dolayısıyla hiçbir ücret ödemeden kullanan kişinin bulunup kullanılan enerji bedelinin o kişiden, tahsil edilmesi esas olmalıdır. Uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde bunda başarı sağlanamadığı ve bu yüzden yeni bir düzenlemeye gidildiği anlaşılmaktadır.

EPDK kararı ile devreye giren ve NİSAN 2011 tarihinden itibaren uygulanmaya başlanan yeni düzenlemeye göre her aboneden %15 oranında Kayıp/Kaçak(K/K) Bedeli alınmaktadır. Bir başka deyişle, buna göre, enerji bedeli, enerjiyi kaçak olarak kullanandan değil konu ile ilgisi olmayan bir başka kişiden, yani olayımızda olduğu gibi yasal çerçevede hareket eden tüketiciden tahsil edilmektedir. Enerjiyi kaçak olarak kullanan bir kişiye ait yükümlülüğün; konu ve kişi ile hiç ilgisi bulunmayan tüketiciden tahsil edilmesi her türlü izahtan vareste görülmüştür.

Adı geçen bedelin bölge farkı gözetmeksizin tüm tüketicilerden aynı oran uygulanmak suretiyle tahsil edilmesi de ayrıca değerlendirilmeye layık görülmüştür. Çünkü bilindiği gibi, enerji dağıtım şirketleri bölge bazında faaliyet göstermektedirler ve kaçak kullanım oranları bölgeden bölgeye değişebilmektedir. Yapılan uygulama haklı gerekçelere dayansa bile, öncelikle her bölge için kaçak kullanım oranları tespit edilmeli ve bu oran sadece o bölgeye uygulanmalıdır. Buna göre, örneğin kaçak kullanım oranının %30 olduğu A bölgesindeki K/K bedeli %30 olmalı, kaçak kullanım oranı %5 olan B bölgesinin alınacak bedel %5 olmalıdır. Halbuki mevcut uygulamada, kaçak oranı yüksek olan A bölgesindeki dağıtım şirketi aleyhine, B bölgesindeki dağıtım şirketinin de lehine bir dengesizlik ve dolayısıyla haksızlık oluşmaktadır. Tüm bölgelerde eşit oranda kaçak kullanım oranı uygulandığında A bölgesindeki dağıtım şirketi bunun %15'ini geri aldığı için zarar etmekte, buna karşın B bölgesinde faaliyet gösteren şirket, bölgesinde %5’lik bir kaçak olduğu için %10 kar edebilmektedir. Netice itibariyle, bölgelerarası kaçak kullanım oranları dikkate alınmadan belirlenen%15’lik oran bu yönü ile de haksız bulunmuştur.

Kullanılan enerji bedelinin <oran> şeklinde hesap edilmesi de tüketicilerin arasında eşitsizliğe ve dolayısıyla haksızlığa neden olmaktadır. Uygulanan şekle göre 100 liralık enerji bedeli ödeyecek olan bir tüketiciden 15 lira alınırken, 10 liralık enerji kullanandan sadece 1.5 lira alınacaktır. Bu da enerjiyi çok tüketen aleyhine bir dengesizliğe neden olmaktadır. Ayrıca, uygulama kayıp ve kaçakla mücadeleyi de gereksiz kılmakta böylelikle enerjiyi kaçak olarak kullananlar lehine bir alan oluşmaktadır. Hukukun temeli, öncelikle haksızlığı yok etmek ya da cezalandırmak üzerine kurulu iken mevcut uygulama kaçak kullanımı ödüllendirirken yasal kullanımı cezalandırmaktadır.

Satıcı/sağlayıcı firma Kayıp/Kaçak bedeli, Dağıtım Bedeli, İletişim Bedeli adı altında tahsil ettiği ücretlerin gerekçesini izah edememiş, uygulamayı EPDK kararına dayandırmaya çalışmıştır. Satıcı/sağlayıcı tüketiciden ücreti kendisi tahsil ettiğine göre, gerekçesini izah edebilmeli, hatta gerektiğinde ispat edebilmelidir. Savunma bu yönü ile de yeterli görülmemiş, alınan ücretin haklı olduğuna dair bir kanıt ve dahi karine sunulmamış ve neticede yapılan uygulamanın haksız olduğu sonucuna varılmıştır.

HÜKÜM: 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı yasa ve ilgili yönetmelik hükümleri gereğince:

Açıklanan nedenlerle; Tüketici talebinin kabulüne, Tüketiciden haksız yere tahsil edilen Kayıp/Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, İletişim Bedeli adı altında tahsil edilen ücretlerin Satıcı/sağlayıcıdan alınarak tüketiciye iadesine, 15 gün içerisinde Tüketici Mahkemesine başvuru yolu açık olmakla birlikte oyçokluğu ile/oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 18-02-2013, 13:24   #5
tureman

 
Varsayılan peki dava ne davasıdır?hukuki niteleme hakimin görevdir ancak biz nasıl nitelemeliyiz

sayın meslektaşlarım benim de bir şirket müvekkilim 3.800TL kayıp kaçak bedelinin iadesini istemekte. davayı yeni açacağım ancak asliye hukuk mahkemesi mi yoksa her iki taraf ta tacir olduğundan ticaret mahkemesi mi görevlidir? bir de hukuki niteleme alacak davası mı olmalıdır sebepsiz zenginleşme mi?
cevaplar için şimdiden teşekkür ederim...saygılar...
Old 19-02-2013, 16:35   #8
feyzaday

 
Varsayılan

Sayın Yıldızhukuk, alacak davası olarak hukuki nedeni ne gösterdiniz? Ben de aynı şekilde dava açacağım ancak hukuki sebebi, sebepsiz zenginleşme olarak göstermeyi düşünüyorum.
Old 03-09-2013, 15:07   #9
repose

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/5010
K. 2013/2220
T. 5.3.2013
• ELEKTRİK ABONELİĞİNDEN KAYNAKLANAN İSTİRDAT DAVASI ( Kayıp Kaçak Bedelinin Belirlenmesi İçin Alınan Kurul Kararının EPDK’nın Bir Düzenleyici İşlemi Olarak Tüm Tüzel ve Gerçek Kişileri Bağlayacağı - Kurul Kararlarının İptali İçin Açılacak Davaların Danıştay’da Görülebileceği )
• KAYIP KAÇAK ELEKTRİK BEDELİ ( İstirdat Davası/Kayıp Kaçak Bedelinin Belirlenmesi İçin Alınan Kurul Kararının EPDK’nın Bir Düzenleyici İşlemi Olarak Tüm Tüzel ve Gerçek Kişileri Bağlayacağı - Kurul Kararlarının İptali İçin Açılacak Davaların Danıştay’da Görülmesi Gerektiği )
• YARGI YOLUNUN BELİRLENMESİ ( İstirdat Davası/Kayıp Kaçak Bedelinin Belirlenmesi İçin Alınan Kurul Kararının EPDK’nın Bir Düzenleyici İşlemi Olarak Tüm Tüzel ve Gerçek Kişileri Bağlayacağı - Kurul Kararlarının İptali İçin Açılacak Davaların Danıştay'ın Görev Alanında Olduğu )
• DANIŞTAY'DA GÖRÜLECEK DAVA ( İstirdat Davası/Kayıp Kaçak Bedelinin Belirlenmesi İçin Alınan Kurul Kararının EPDK’nın Bir Düzenleyici İşlemi Olarak Tüm Tüzel ve Gerçek Kişileri Bağlayacağı - Kurul Kararlarının İptali İçin Açılacak Davaların Danıştay’ın Görev Alanında Olduğu )
2004/m.72
ÖZET : Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve istenen miktarda borçlu olmadığı halde ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir. Kayıp-kaçak bedelini EPDK’nun kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği, kayıp-kaçak bedelinin belirlenmesi için alınan kurul kararının EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacakları, Kurul Kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmanın her zaman mümkün olduğu ancak Kurul Kararlarının iptali için açılacak davaların Danıştay’da görülebileceğinin açık hükme bağlandığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan ve istenen miktarda borçlu olmadığı halde ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.

İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği ile dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdir, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre,

SONUÇ : Davacı tarafın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile kararın ONANMASINA, peşin alınan harcın mahsubu ile geriye kalan 3,15.TL harcın davacı taraftan alınmasına, 05.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.

YEREL MAHKEME KARARI

TÜRK MİLLETİ ADINA

KONYA

1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2011/529

KARAR NO: 2012/239

KARAR TARİHİ: 18/04/2012

Mahkememizde görülmekte bulunan İstirdat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı elektrik dağıtım şirketinde 1392780 numaralı sanayi elektrik aboneliğinin bulunduğunu, bu abonelikten kaynaklı olarak müvekkiline toplam 25.365,97 TL tutarında alacak kalemlerini de içeren faturalar tanzim edildiğini, müvekkilinin 2011 Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım dönemlerine ilişkin faturalarını düzenli olarak ödediğini, Türkiye genelinde kaçak elektrik kullanan kötüniyetli gerçek ya da tüzel kişilerin kaçak kullanım bedellerinin fatura tutarlarının belli oranları ile yansıtıldığını, özellikle müvekkili gibi aylık elektrik tüketim miktar ve oranı oldukça yüksek olan şirketler için bu oran ve miktarın oldukça yüksek olduğunu tüm bu nedenlerle elektrik faturalarına yansıtılan kaçak kullanım bedelinin halkız olduğunun tespiti ile müvekkili şirketten bundan sonra kaçak kullanım bedeli adı altında tahsilat yapılmamasına müvekkili tarafından bugüne kadar kaçak kullanım bedeli adı altında ödenen 25.365,00 TL.nin davalı şirketten her birini ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, dağıtım şirketleri tarafından kayıp-kaçak bedelinin abonelerden tahsili ile ilgili kanun yönetmelikler ve epdk kurul kararlarına dayandığını bu mevzuat yürürlükte olduğu sürece de kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin yasal olduğunu, davacının sözleşme ile uymayı kabul ettiği mevzuat gereğince kayıp-kaçak bedeli tahsil edildiği davacının bu bedelin kendisine iadesine isteminin sözleşmeye aykırı bir talep olduğunu tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, elektrik faturasına yansıtılan kaçak kullanım bedelinden dolayı bunun alınmasının yerinde olup olmadığı yerinde olduğu taktirde istirdatı istemine ilişindir.

Tüm dosya kapsamına göre; davacı şirket tarafından abonelerden kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin yönetmelikler ve EPDK kararlarına dayandığı, mevzuatın yürürlükte olduğu sürece kayıp-kaçak bedelinin tahsilinin yasal olduğu, ayrıca fatura bedelinin belirlenmesine yönelik tarifelerin EPDK tarafından belirlendiği davacı şirketin EPDK tarafından belirlenen tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğu, davacı şirket ile davalı tüketici arasında 28.10.2010 tarihli Alçak Gerilim Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi akdedildiği ve davalı-tüketiciye 1392780 abone nosu ile elektrik hizmeti sunulduğu anlaşılmıştır.

Elektrik nakli işleminde teknik kaybın olacağı, kayıpsız elektrik üretiminin söz konusu olamayacağı, 2011 yılı öncesinde ilgili mevzuatlar gereği teknik kayıpların tüm tüketicilere yansıtılırken elektrik kaçağını içeren teknik olmayan kayıpların dağıtım şirketlerinin kayıp-kaçak hedefleri de dikkate alınarak serbest olmayan tüketicilere yansıtıldığı, 2011 yılına ilişkin yapılan değişiklikler ile yalnızca perakende satış lisansına sahip dağıtım şirketlerinden enerji satın alan abonelerin değil, dağıtım sistemini kullanan her bir tüketicinin hizmet sunulmasında oluşan tüm maliyetlere katlanmasının öngörüldüğü, tarifelerin uygulanmasının, lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk olduğu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyeceği veya düzenlenen tarifeler kapsamında belirlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacağı, perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir inisiyatifinin bulunmadığı, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedelinin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığı, kayıp-kaçak bedelini EPDK’nun kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği, kayıp-kaçak bedelinin belirlenmesi için alınan kurul kararının EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinin kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacakları, Elektrik Piyasası Kanunu’nun 12.maddesinde,

“idari para cezaları dahil, kurul tarafından alınan bütün kararlara karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülür. Danıştay, Kurul Kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayar…” denildiği,

Bu hüküm çerçevesinde Kurul Kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmanın her zaman mümkün olduğu ancak Kurul Kararlarının iptali için açılacak davaların Danıştay’da görülebileceğinin açık hükme bağlandığı anlaşılmakla davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

Hüküm: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davanın REDDİNE,

Peşin alınan 376,70 TL harçtan alınması gereken 21,15 TL karar harcının mahsubu ile bakiye 355,55 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,

Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

Davalı vekili için taktir edilen 3.040,15 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

Davacı vekili tarafından yatırılan avanstan arta kalan kısmının HMK 333 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,

Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı HUMK. 432 maddesine göre temyiz süresi on beş gün olup, temyiz süreleri ilamın usulen taraflardan her birine tebliği ile başlamak üzere Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 18.04.2012
Old 03-09-2013, 15:15   #10
repose

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/2563
K. 2013/8571
T. 27.3.2013
• ELEKTRİK KAYIP KAÇAK BEDELİNİN İADESİ DAVASI ( Davacının Tüketici Sıfatı Bulunmadığı - Taraflar Arasında 4077 S.K. Kapsamında Kalan Mal ve Hizmet Piyasasına İlişkin Bir Hukuki İlişkinin Mevcut Olmadığının Gözetilmesi Gerektiği )
• TÜKETİCİ MAHKEMESİNDE DAVA AÇILAMACAĞI ( Taraflar Arasında 4077 S.K. Kapsamında Kalan Mal ve Hizmet Piyasasına İlişkin Bir Hukuki İlişkinin Mevcut Olmadığı - Uyuşmazlığın Çözümünde Genel Mahkemelerin Görevli Olduğu/Re'sen Gözetileceği )
• DAVACININ TÜKETİCİ SIFATI BULUNMADIĞI ( Tüketici Mahkemelerinin Görevli Olmadığı - Kayıp Kaçak Bedelinin İadesi Davası )
4077/m. 1,2,3,23
ÖZET : Dava, davalı kurumun tahsil etmiş olduğu kayıp kaçak bedelinin iadesi istemine ilişkindir.Yerel Mahkemece, dava reddedilmiştir.Ancak, eldeki davada; davacı 4077 S.K. 3. M. belirtilen tüketici tanımına uymadığından, taraflar arasında 4077 S.K. kapsamında kalan mal ve hizmet piyasasına ilişkin bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Tüketici Mahkemesinde dava açılması mümkün değildir ve uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevi içerisindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.Mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı kurumun elektrik abonesi olduğunu, 2011 yılı haziran ayından itibaren tahakkuk ettirilen faturalarda toplam 264.215,23 TL kayıp kaçak bedeli tahsil edildiğini,kaçak kullanım olmadığı halde ve taraflarına kayıp kaçak bedeli hizmeti sunulmadığı halde davalının hukuka aykırı olarak tahsil ettiği 264.215,23 TL alacaklarının ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1-4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.

Somut uyuşmazlıkta, davacı 4077 sayılı kanunun 3. maddesinde belirtilen tüketici tanımına uymadığından ,taraflar arasında 4077 sayılı yasa kapsamında kalan bir ilişkinin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır. Öyle olunca, Tüketici Mahkemesinde dava açılması mümkün değildir. Bu duruma göre uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevi içerisindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Bu durumda mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken işin esası incelenip,yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2 )Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın ( 1 ) nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 28-10-2014, 16:44   #11
Av. Ali İhsan Suvat

 
Varsayılan

Konuyla ilgili dava açmış olan meslektaşların davalarının son durumu hakkında bilgi vermesi halinde diğer dava açmayı düşünenlere çok faydası olacağını düşünüyorum.

Kayıp kaçak bedelinin talebi hakkında hukuki nitelemenin ne olacağı meslektaşalr arasında oldukça tartışma konusu olmuş.
Old 03-11-2014, 16:29   #12
Av.Said ALLAHVERDİ

 
Varsayılan Elinde dava dilkçesi olan varsa gönderebilirmi ?

Avukat arkadaşlar açtığınız dilekçe ile ilgili örnek dilekçeniz varsa gönderebilir misiniz acaba ?
Old 04-11-2014, 16:20   #13
adalet için

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım konuyla ilgili yargıtay hukuk genel kurulununverdigi karara dayanıp dava açmayı mı tercih ediyorsunuz yoksa davalının karar düzeltmeye basvurusunun cevabına göre mi hareket edeceksiniz?Saygılar
Old 05-11-2014, 10:08   #14
Av. Ali İhsan Suvat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
- KAÇAK ELEKTRİK YADA KAYIP KAÇAK BEDELİ
- PERAKENDE SATIŞ HİZMET BEDELİ
- SAYAÇ OKUMA BEDELİ
- İLETİM BEDELİ
- DAĞITIM BEDELİ

istenebilecek bedeller bunlar.benimde şirketle ilgili davam var,yeni açtım bakalım ne olacak.

Sayın meslektaşım açtığınız davada herhangi bir gelişme kaydettiniz mi acaba? Gördüğüm kadarıyla yargıtay kararlarında sadece kayıp kaçak bedelinin iadesine ilişkin bir durum var diğer kalemlerin iade edilmesi gerektiği hakkında bir karar görmedim.

Açacağım davada müvekkilim şirket olduğu için yaklaşık 4 yıllık faturalarda diğer kalemler de yüksek bir meblağ tuttuğundan dikkat etmek gerekiyor.
Old 05-11-2014, 14:59   #15
Avukatt0707

 
Varsayılan

Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı 2013/ 7-2454 Esas 2014/ 679 Karar İçtihat

Üyemizin Özeti
KAYIP+KAÇAK BEDELİNİN İADESİ GEREKİR:

Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davacıya aittir. Bununla birlikte, tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır.
(Karar Tarihi : 21.05.2014)
Dava: Taraflar arasındaki "hakem heyeti kararını şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Silifke 1.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 11.06.2012 gün ve 2012/383 E., 2012/383 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin 11.07.2013 gün ve 2013/814 E-2013/13167 K. sayılı ilamı ile; (...Dava elektrik abonelerinden tahsil edilen kaçak kayıp bedeli hakkında verilen tüketici sorunları hakem heyeti kararının itirazen kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin kararın davacı tarafça temyizi üzerine, kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiş, asıl ve ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Hemen belirtmek gerekir ki kayıp kaçak bedelinin başvuru tarihinden sonraki faturaların düzenleme biçimine de etkisi olacağı, bir başka deyişle kararın ileriye yönelik uygulaması bulunduğu ve bu yöndeki talebin de devamlılık arz eden bir isteme ilişkin olduğu, yine Dairemizce de benimsenen Hukuk Genel Kurulu'nun aynı doğrultudaki uygulaması da gözetildiğinde yerel mahkemece verilen kararın kesin olduğundan söz etmek mümkün değildir. Hal böyle olunca mahkemece temyiz isteminin yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı tarafın bu yöne ilişen temyiz itirazının kabulü ile temyiz isteminin reddine ilişkin mahkemece verilen ek kararın KALDIRILMASINA,

2- Davacı tarafın asıl hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; taraflar arasındaki uyuşmazlık, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin tüketiciden alınıp alınamayacağı hususundadır. Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Yani kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 4.maddesinin 2.fıkrasında kurumun Bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten sorumlu olduğu belirtilmektedir. Buna göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu elektrik faturalarında bulunacak ve ücretlendirilecek tarife unsurlarını belirleme yetkisine sahiptir. Kayıp-kaçak bedeli, Kurumun Kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve Kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedeldir. Söz konusu bedeli belirlemek üzere alınan kurul kararı kurumun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayıcı niteliğe haizdir. Tarifelerin uygulanması lisans sahibi şirketler bakımından yasal bir zorunluluktur. Lisans sahibi şirketler, tarifeyi değiştiremeyeceği gibi, tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil veya düzenlenen tarifeler kapsamında belirlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamazlar. Bu sebeple, perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi bir inisiyatifi bulunmamaktadır. Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almaktadır. Bu nedenle, dağıtım şirketlerinin söz konusu karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde bulunmaları mümkün değildir. Açık bir anlatımla az yukarıda belirtilen EPDK kararı idari yargı yerinde iptal edilmedikçe tüm tüketicileri bağlar. Hal böyle olunca; mahkemece davanın (itirazın) kabulü ile tüketici sorunları hakem heyetinin itiraza konu kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir...) gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bozulması ile dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kaçak kayıp bedeli hakkında verilen tüketici sorunları hakem heyeti kararının itirazen kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı, davalı elektrik abonesi tarafından 2011/4-2012/2 arasındaki dönem faturalarında 26,64 TL lik kayıp/kaçak bedelinin tahakkuk ettirildiği gerekçesiyle Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurulduğunu, hakem heyetince tüketicinin talebinin kabulü ile 26,64 TL nin tüketiciye iadesine karar verildiğini, Tüketici Hakem Heyeti Kararı'nın hukuka aykırı olduğunu belirterek, Silifke Kaymakamlığı Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı'nın 17.04.2012 tarih ve 306 no'lu kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, savunmada bulunmamıştır.

Mahkemece, abonelerden kayıp/kaçak bedeli adı altında tahsil edilen bedelin, 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkındaki Tebliğ" gereğince davacı tarafından tahakkuk ve tahsil edildiğini, anılan düzenlemenin 4077 sayılı Kanun'un 6.maddesi gereğince haksız şart niteliği taşıdığını belirterek davanın reddine karar verilmiş; hükmün, davalı tarafın temyizi üzerine, mahkemece verilen kararın kesin olması nedeniyle temyiz talebinin reddine karar verilmiş, hem asıl kararın hem de ek kararın davacı tarafından temyizi üzerine; Özel Dairece, metni yukarıda aynen yazılı gerekçeler ile karar bozulmuştur. Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle hem hükmün kesin olduğuna hem de esas yönünden direnme kararı verilmiştir. Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmektedir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı Kurum'un abonelerinden kayıp-kaçak bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre Tüketici Hakem Heyeti Kararını'nın iptaline karar verilip verilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır. İşin esasına geçilmeden önce, mahkemece verilen kararın kesin olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre Özel Daire'nin ve Hukuk Genel Kurulu'nun işin esasını inceleyip inceleyemeyeceği hususu önsorun olarak tartışılmıştır.

4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkın Kanun (TKHK)'nun, ‘Tüketici Sorunları Hakem Heyeti' başlıklı 22.maddesinin 5.fıkrasında; "Değeri beşyüz milyon liranın altında bulunan uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu uyuşmazlıklarda heyetin vereceği kararlar tarafları bağlar. Bu kararlar İcra ve İflas Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirilir. Taraflar bu kararlara karşı onbeş gün içinde tüketici mahkemesine itiraz edebilirler. İtiraz, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını durdurmaz. Ancak, talep edilmesi şartıyla hakim, tüketici sorunları hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabilir. Tüketici sorunları hakem heyeti kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine tüketici mahkemesinin vereceği karar kesindir." denilmiştir. Aynı maddenin 6.fıkrasında ise; "Değeri beşyüz milyon lira ve üstündeki uyuşmazlıklarda tüketici sorunları hakem heyetlerinin verecekleri kararlar, tüketici mahkemelerinde delil olarak ileri sürülebilir. Kararların bağlayıcı veya delil olacağına ilişkin parasal sınırlar her yılın Ekim ayı sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünün Toptan Eşya Fiyatları Endeksinde meydana gelen yıllık ortalama fiyat artışı oranında artar. Bu durum, Bakanlıkça her yıl Aralık ayı içinde Resmi Gazetede ilan edilir." hükmüne yer verilmiştir. Madde metninden Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin ancak değeri "beşyüzmilyon liranın altında" bulunan uyuşmazlıklar için vereceği kararlara karşı onbeş gün içerisinde tüketici mahkemesinde itiraz edilebileceği, bu miktarın daha sonraki yıllarda ise DİE'nin, TEFE'ne göre artırılacağı açıkça anlaşılmaktadır. Bu miktar 2012 yılı için 1.161,67 TL, 2013 yılı için ise 1.272.TL'dir. Bu miktarı aşan uyuşmazlıklarda ise Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin vereceği kararların tüketici mahkemelerinde sadece delil olarak ileri sürülebileceği de yine madde de düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı vekili, Silifke Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 17.04.2012 tarih ve 306 sayılı kararının iptalini istemiştir. Sözü edilen kararda, kayıp kaçak adı altında alınan bedelin davalıya iadesine karar verildiği dosyada bulunan karardan açıkça anlaşılmaktadır. Verilen bu karar aynı zamanda tespit hükmü taşıdığından sözleşme ilişkisi nedeniyle ileriki dönemlere de etkili (art etkili) olduğundan kesin olduğundan söz etmek mümkün değildir. Bu durumda uyuşmazlık hakkında genel hükümlerdeki sürelere tabi olarak dava açılabileceğinden, anılan Kanun'un 22.maddenin 6.fıkrası gereğince hakem heyeti kararı yargılamada delil niteliğindedir. (Aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.04.2013 gün ve 2012/13-1229 E., 2013/577 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.)

İşin esasının incelenmesine gelince;

Davacı ile davalı arasında 29.12.2009 tarihinde abonelik sözleşmesi düzenlendiği, dava konusu hakem heyeti kararına konu dönemde davacı tarafından davalıdan kayıp/kaçak bedeli olarak 26,64 TL tahakkuk ettirildiği, Silifke Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 17.04.2012 gün ve 2012/186-306 nolu kararı ile söz konusu bedelin davalıya iadesine karar verildiği hususlarında tartışma bulunmamaktadır. Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Yani kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. Davacı Kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 4.maddesinin 1.fıkrasında, bu Kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun kurulduğunu belirtmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; "Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur…" hükmüne yer verilmiştir. Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir. Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ"'i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir. Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu'na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir. Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum'un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davacıya aittir. Bununla birlikte, tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler esnasında bir kısım üyelerce, bozmanın yerinde olduğunu; bazı üyelerce de idarenin kaçak bedelini alamayacağını ancak kayıp bedelini alabileceğini, bu bakımdan kararın belirtilen değişik gerekçe ile bozulması gerektiğini ileri sürmüşler iseler de bu görüşler kurul çoğunluğu tarafından belirtilen nedenlerle kabul edilmemiştir. Tüm bu nedenlerle, yerel mahkemenin yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik görülmediğinden, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanması gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle direnme kararının onanması gerekir.

KARAR : Açıklanan gerekçeyle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440.maddesi uyarınca 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 21.05.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY YAZISI

Sayın çoğunluğun, Yerel Mahkemenin direnme kararının onanması yönündeki kararına karşı, karşı oyumun gerekçeleri aşağıda sunulmuştur.

Hukuk Genel Kurulunun önüne gelen uyuşmazlık; davacı tarafından belirlenen ve EPDK tarafından onaylanan kurul kararına göre alınan kayıp-kaçak bedelinin, Tüketici Hakem Heyeti veya dava üzerine Tüketici Mahkemesince yasal olmadığı, hakkaniyete aykırı bulunduğu ve haksız şart teşkil ettiği değerlendirmesinin yerinde olup olmadığı, varılacak sonuca göre de kayıp-kaçak bedelinin tüketiciden alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır. Yüksek Genel Kurulca yapılan incelemede; (karar gerekçesinde) Enerji piyasası Düzenleme Kurumuna sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi verilmediği, elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelecek kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşüncesi ile bağdaşmayacağı, bu halin, parasını her halükarda tahsil eden davacı kurumun çağın teknik gelişmelere ayak uydurmasına engel olacağı, bir başka deyişle davacının kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi, elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde bulunmasını engelleyeceği, oysaki elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip bedelini ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davacıya ait olduğu, bununla birlikte tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp kaçak bedelinin hangi miktar olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve aynı hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi yani şeffaflığın hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, tüm bu nedenlerle yerel mahkemece yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Öncelikle konunun aydınlatılması için, davacı tarafından elektrik abonelerinden alınmakta olan kayıp/kaçak bedeline ilişkin ücretin yasal dayanağının açıklanmasında ve incelenmesinde yarar vardır. Kayıp-Kaçak bedeli uygulamasına ilişkin meri mevzuatı arzedecek olursak; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 1/1.maddesine göre; Yine aynı kanunun 4/1.maddesine göre; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu ise; <...bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçların dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esasların tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur. (md. 4/2-son) Yine Kurumun görevleri arasında; tüketicilere güvenilir, kaliteli, kesintisiz ve düşük maliyetli elektrik enerjisi hizmeti verilmesini teminen gerekli düzenlemeleri yapmak da yer almaktadır. (md. 5/6-c) Davaya konu olan kayıp-kaçak bedeli, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun geçici 9.maddesinde Ulusal Tarife adı altında EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan bu tarife de EPDK'nun 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir.

Tarifelerin uygulanmasında davacının da dahil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk bulunmaktadır. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaktır. Diğer bir anlatımla, lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir inisiyatifi bulunmamaktadır.

Tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer almakta, bu bedelin belirlenmesi için alınan kurul kararı EPDK'nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlamaktadır. 14.03.2013 tarihinde kabul edilen ve 30.03.2013 tarihli ve 28603 sayılı resmi gazetede yayınlanan 6446 nolu Elektrik Piyasası Kanununun, amaç başlıklı 1.maddesinde; kapsam başlıklı 2.maddesinde; Lisans esasları başlıklı 5.maddesinin 4.fıkrası, 4.bendin c fıkrasında ise; 4.bendin d fıkrasında ise, yer almaktadır.

Mezkur mevzuat hükümlerine göre elektrik piyasasında fiyatlandırmanın esaslarının EPDK tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği ifade edilmektedir. Kanunun 17.maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde hükmü ve 17.maddesinin dördüncü fıkrasında hükmü ver almaktadır. Kanunun 17.maddesine yer alan bu hükümler gereğince Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından tüm ülkede uygulanmak üzere onaylanan fonsuz tarife tabloları içerisinde yer alan bedellerin dağıtım/tedarik şirketlerince tüketicilerden tahsili ve söz konusu bedellerin tüketiciler tarafından ödenmesi yasal birer zorunluluktur.

Bir kamu kuruluşu olan EPDK'nun aldığı düzenleyici bir işlem olan ve ülke genelinde uygulanan bedellerden biri olan kayıp-kaçak bedeli düzenleyici bir işlem olup mahkemece iptal edilmedikçe veya yetkili merci tarafından geri alınmadıkça geçerlidir ve yürürlüktedir. Söz konusu bedellere ilişkin Kurul Kararı yürürlükte olup, meri mevzuatın bir parçasıdır.

Kanunun 17.maddesinin altıncı fıkrasının (ç) bendindeki hükmü dağıtım tarifelerini belirleme yetkisinin EPDK'da olduğunu ifade etmektedir. Kanunun 27.maddesinin altıncı fıkrasında hükmü yer almaktadır. Kanun Koyucu'nun tamamen dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olan bir konuda şirketlere hem de genellikle fiyatı piyasa fiyatından daha yüksek olan bir kaynaktan alım zorunluluğu getirmesi düşünülemeyeceğinden söz konusu bedelin tüketicilerden tahsil edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Kanunun Geçici 1.maddesinin birinci fıkrasında hükmü yer almaktadır. Fiyat eşitleme mekanizmasına ilişkin düzenleme ilk defa 4628 sayılı Kanunun 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 30.maddesi ile mülga Geçici 9.maddesine 10/05/2006 tarihli ve 5496 sayılı Kanunun 6.maddesi ile eklenmiş olup maddenin gerekçesinde denilmek suretiyle Kanun koyucunun sarih bir şekilde kayıp-kaçağı elektriğin maliyet kalemleri arasında kabul ettiği ve geçiş dönemi için kayıp-kaçak oranları ve dolayısıyla da kayıp-kaçak bedelleri çok farklı olan bölgelerin fiyat eşitleme mekanizması ile aynı tarifeden elektrik kullanmasının sağlanmasını öngördüğü anlaşılmaktadır.

Kanun koyucu kayıp-kaçağın kanuni bir maliyet unsuru olduğunu kabul etmenin ötesinde, bu maliyet unsurundan kaynaklanabilecek dağıtım bölgeleri arasındaki fiyat farklılığından tüketicileri geçiş dönemi süresince kısmen veya tamamen koruyacak şekilde bir mekanizma tesis edilmesini öngörmüştür. Kanun koyucunun bir mekanizma ile bölgesel etkilerini geçiş dönemi süresince ortadan kaldırmayı öngördüğü kayıp-kaçağın kanuni bir maliyet kalemi olduğudur.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri gereğince ve çerçevesinde kayıp-kaçak bedeli Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından aşağıdaki ikincil mevzuat ile belirlenmektedir. Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği'nin 9.maddesinin dördüncü fıkrasında hükmü ve 15.maddesinin birinci fıkrası <İletim sistemi kullanım geliri tavanı, iletim sistemi işletim geliri tavanı, piyasa işletim gelir tavan ve dağıtım sistemi kullanım geliri tavanına ilişkin parametreler; faaliyet türüne göre belirlenen verimlilik, kalite ve kayıp-kaçak hedeflerine ulaşılması ölçüsünde, elektrik piyasası hesap plan, düzenlemeye tabi unsurlar ve raporlamaya ilişkin tebliğ ile ilgili mevzuattaki diğer hükümlere uygun olarak işletme giderleri ile amortisman giderlerinin karşılanması ve makul bir getiri elde edilmesine izin verecek şekilde belirlenir.> hükmü yer almaktadır. Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğin 4. maddesinde gelir düzenlemesinde, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişilerin dağıtım lisanslarına derç edilecek parametreler arasında dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin lisansında her tarife dönemi için belirlenen kayıp-kaçak hedeflerinin de olduğu ifade edilmiştir. Aynı tebliğin Ek 2.maddesinde kayıp-kaçak bedelinin hesaplanma yöntemi ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Gelir ve Tarife Düzenlemesi Kapsamında Düzenlemeye Tabi Unsurlar ve Raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğin 19.maddesinde lisans sahibi tüzel kişiler tarafından, kendi faaliyetleri ile ilgili olması halinde, düzenlemeye esas işletme gideri ve yatırım harcamalarına temel teşkil eden ve sağlanma zorunda olan veriler arasında sayılmaktadır.

Yukarıda detaylı olarak belirtildiği üzere kayıp-kaçak bedeli Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve Kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedeldir.

2575 sayılı Danıştay Kanunun 24.maddesinin Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak bakacağı davaları düzenleyen birinci fıkrasının (c) bendinde in ilk derece mahkemesi olarak Danştay'da karara bağlanacağı ifade edilmektedir. Bir kamu kuruluşu olan EPDK'nun aldığı düzenleyici birer işlem olan ve ülke genelinde uygulanan kayıp-kaçak bedeli bu madde kapsamında olup ve bu davalarda görevli mahkeme ilk derece mahkemesi olarak Danştay'dır. Danştay söz konusu bedellerin iptali talebiyle açılan davaların tamamında yürütmeyi durdurma istemlerini reddetmiş ve esasa ilişkin incelemesini sürdürmektedir. Bilindiği üzere, düzenleyici bir işlem mahkemece iptal edilmedikçe veya yetkili merci tarafından geri alınmadıkça geçerlidir ve yürürlüktedir. Söz konusu bedellere ilişkin Kurul Kararıyürürlükte olup, meri mevzuatın bir parçasıdır. Bu karara dayanılarak dağıtım şirketlerince söz konusu bedelin tahsil edilmesi de hukuka uygundur.

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 1.maddesinde, bu kanunun amacının; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin sağlanması olduğu belirtilmiş olup; aynı maddede iletim, elektrik enerjisinin gerilim seviyesi 36 kw üzerindeki hatlar üzerinden naklini; dağıtım sistemi, bir dağıtım şirketinin, belirlenmiş bölgesinde işlettiği ve/veya sahip olduğu elektrik dağıtım tesisleri ve şebekesini; iletim sistemi, elektrik iletim tesisleri ve şebekesini ifade ettiği vurgulanmış; iletim tesisi, üretim tesislerinin 36 kw üstü gerilim seviyesinden bağlı olduğu noktalardan itibaren, iletim şalt sahalarının orta gerilim giderleri de dahil olmak üzere dağıtım tesislerinin bağlantı noktalarına kadar olan tesisler, dağıtım tesisi ise, iletim tesislerinin bittiği noktadan itibaren, müstakilen elektrik dağıtımı için tesis edilmiş tesis ve şebeke olarak tarif edilmiş, tarife ise, elektrik enerjisinin ve/veya kapasitenin iletimi, dağıtımı ve satışı ile bunlara dair hizmetlere ilişkin fiyat, hüküm ve şartları içeren düzenlemeler şeklinde tanımlanmış, 2.maddesinde, elektrik piyasası faaliyetlerinin, bu Kanun hükümlerine göre piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin üretim, iletim, dağıtım, toptan satış, perakende satış, perakende satış hizmeti, ticaret, ithalat ve ihracat faaliyetleri olduğu, piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin faaliyetlerinde uymaları gereken usul ve esasların bu konun ve ilgili yönetmeliklerle düzenleneceği, 3.maddesinin birinci fırkasının (b) bendinin (5) numaralı alt bendinde, yönetmelik uyarınca, hizmet maliyetlerinin yansıtılmasına dair kurallar ile kayıp ve kaçakları asgariye indirecek önlemlerin uygulanmasına dair içeren hükümlerin lisanslarda yer alacağı, 4.maddesinde, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun, bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin başvuruları aynı yılın 31 Aralık tarihini geçmeyecek şekilde onaylayacağı, lisans sahibinin, bir sonraki yıl boyunca tarifelerde yapacağı aylık enflasyon ve lisansında belirtilen diğer hususlarla ilgili ayarlamaların da Kurulun onayında yer alacağı, bu tür fiyat ayarlamaları ile ilgili formüllerin Kurum tarafından bu Kanun hükümleri doğrultusunda verilen her lisansta bulunacağı, fiyat yapısı içinde, söz konusu tüzel kişinin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsurun yer alamayacağı, TEİAŞ tarafından uygulanacak iletim ek ücretinin bu hükmün istisnasını oluşturduğu, her lisansta yer alan fiyat formüllerinin ancak söz konusu lisansta belirtilen zamanlarda ve/veya koşullarda tadil edilebileceği, Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartlarının, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı, bir gerçek veya tüzel kişinin tabi olduğu tarifede öngörülen ödemelerden herhangi birisini yapmaması halinde, söz konusu hizmetin durdurulmasını da içeren usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği, tarife onayı gerektiren bir lisansın verilmesi ile birlikte, içinde bulunulan yıla ait tarifenin de Kurulca incelenerek onaylanacağı belirtilmiş olup, aynı maddenin (b) bendinde, düzenlemeye tabi tarifeler arasında <İletim Tarifeleri> sayılmış, (4) numaralı alt bendinde, dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifelerinin, elektrik enerjisinin dağıtım tesisleri üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında fark gözetmeksizin uygulanacak dağıtım hizmetine ilişkin fiyatları,' hükümleri ve şartları içereceği öngörülmüştür.

Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği'nin 10/1.maddesinde, hükmü yer almış, 28.maddesinde, iletim ve dağıtım tarifelerinde yer alan fiyatların yansıtılmasında, perakende satış tarifelerinde belirtilen abone gruplan dikkate alınmak suretiyle, söz konusu tarifelerde yer alan fiyat yapısının korunmasının esas olduğu, tarifeleri düzenlemeye tabi tüzel kişilerin gelir ve/veya fiyat tavanı hesaplamalarında yer almayan ancak tarifeleri düzenlemeye tabi diğer tüzel kişiler tarafından kendilerine fatura edilen iletim ve/veya dağıtıma ilişkin bedelleri, bu tüzel kişilerin hizmet sundukları abonelere ve/veya müşterilere uygulayacakları fiyatlara ayrıca ilave edecekleri, serbest tüketiciler açısından, iletim sistemi kullanım fiyatı ile iletim sistemi işletim fiyatına ilişkin tutarların, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından, tedarikçilerden veya dağıtım sistemine bağlı serbest tüketicilerden tahsil edilebileceği, bu durumda iletim tarifesi ile dağıtım tarifesi kapsamındaki fiyatların, ödeme bildirimlerinde ayrı olarak gösterileceği hükme bağlanmıştır.

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun Geçici 9.maddesinde, <31 Aralık 2012 tarihinde sona erecek geçiş döneminde düzenlemeye tabi tarifeler üzerinden elektrik enerjisi satın alan tüketicileri, dağıtım bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan fiyat farklılıklarından kısmen veya tamamen koruyacak şekilde tesis edilmiş ve uygulamaya ilişkin hususları tebliğle düzenlenmiş olan fiyat eşitleme mekanizması uygulanır. Tüm kamu ve özel dağıtım şirketleri fiyat eşitleme mekanizması içerisinde yer alır. Geçiş dönemi süresince ulusal tarife uygulamasının gerekleri esas alınır ve ulusal tarifede çapraz sübvansiyon uygulanır. Ulusal tarife Kurumca hazırlanır ve Kurul onayıyla yürürlüğe girer. Kurul onaylı çapraz sübvansiyon ancak Bakanlar Kurulu kararı ile değiştirilir. Geçiş dönemi süresince tüm hesaplar ilgili mevzuata göre ayrıştırılarak tutulur.> hükmüne yer verilmiştir. Bu kural ile dağıtım ve perakende satış şirketlerine maliyetlerini yansıtan tarifeler uygulanması sonucunda bölgeler arasında özellikle kayıp-kaçak nedeniyle oluşan aşırı farklılaşmaların ulusal tarifeye yansıtılmasının önlenmesi, tüketicilere ulusal bazda tek bir satış fiyatı uygulanması, toptan ve perakende satış fiyatlarına müdahale edilmeden perakende satışta rekabet ortamının ve dağıtım şirketlerinin gelirlerinin önceden tahmin edilebileceği bir mekanizmanın oluşturulması, fiyat eşitleme mekanizmasının uygulanması sürecinde oluşan kayıpların tüm kullanıcılara yansıtılması uygulama dönemi için TEDAŞ tarafından hazırlanan geçiş dönemi tarifeleri ile metodolojisi, teklif edildiği şekliyle Kurul'un 24/08/2006 günlü, 875 sayılı kararı ile onaylanıp, 01/09/2006 günlü, 26276 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

TEDAŞ tarafından sunulan tarife teklifi içerisinde kayıp kaçak hedeflerinin hesaplanmasında kullanılan yöntem 2011/2015 yıllarını içeren ikinci tarife dönemi için kayıp kaçak hedeflerinin belirlenmesinde de kullanılmış ye 16/122010 tarih ve 2932 sayılı Kurul Kararıyla 2011-2015 dönemini kapsayan ikinci uygulama dönemi için 21 dağıtım şirketi için kayıp-kaçak hedefleri belirlenmiş olup; tüketicilere yansıtılan kayıp-kaçak bedellerinin anılan bu hedef kayıp-kaçak oranları üzerinden hesaplandığı anlaşılmaktadır.

875 sayılı Kurul kararı ile onaylanan 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplanması ve Tarife Metodolojisinde; sosyal uyum bileşeni adı altında tarifelerde yer alan çapraz sübvansiyonun ne olduğu, çapraz sübvansiyon miktarlarının nasıl hesaplandığı açıklanarak, faaliyetlere özgü çapraz sübvansiyon miktarları, abone grupları ile geçiş döneminin her bir yılı bazında yayımlanmış ve bu Metodolojide; bölgesel bazda gerçek maliyetlere dayalı gelir gereksinimlerinin belirlenmesi ve tarifelerin hesaplanmasında izlenecek yöntemler gösterilmiş olup, geçiş dönemi süresince dağıtım ve perakende satış hizmeti faaliyetine ilişkin gelir gereksinimi hesaplamalarında, her tarife yılı için bölgelere ilişkin verimlilik ve hedef kayıp-kaçak oranları belirlenerek, dağıtım şirketlerinin kontrolünde olan dağıtım ve perakende satış hizmeti faaliyeti için yıllara sari gelir ihtiyaçları tespit edilmiş ve ihtiyaç duyulan bu gelirin kullanıcılara belirli bir metodoloji çerçevesinde yansıtılması öngörülmüştür. Dağıtım şirketlerinin kontrolü dışında olan iletim ve elektrik enerjisi alım fiyatlarının ise hangi prensiplerle tarifelere yansıtılacağı ortaya konmuştur. Bunun yanında farklı bağlantı durumlarına göre tüketicilere hangi tür maliyetlerin yansıtılacağı açıklanmıştır.

Geçiş döneminde öngörülen Fiyat Eşitleme Mekanizmasının temel amacının; toplumsal nitelikli olan aşırı yüksek kayıp-kaçakların toplumun bütünü tarafından bölüşülmek suretiyle ödenmesi, geçiş dönemi sonuna kadar abone grupları arasındaki çapraz sübvansiyonun tedrici olarak azaltılması ve geçiş dönemi sonunda her dağıtım bölgesinin ve abone grubunun kendi maliyetlerine katlanmaya başlaması olduğu dikkate alındığında, bu sistemin verimli dağıtım şirketlerinin faaliyette bulunduğu istikrarlı ve doğal tekel niteliğini haiz faaliyetler dışında kalan faaliyetlerin serbest rekabet koşullarında yürütüldüğü bir piyasa yapısını hedeflediği gözetildiğinde, fiyat eşitleme mekanizması ile öngörülen sistemin eşitlik, hakkaniyet ve nesafet ilkeleriyle bağdaşmadığından söz etmek mümkün değildir.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun 29/12/2010 tarih ve 3002 sayılı kararı ile 01/01/2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere 21 Dağıtım Şirketi için Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esasların onaylanmasına karar verildiği ve 2999 sayılı Kurul Kararı ekinde yer alan abone grupları tanımlanıp, abone gruplarının nasıl tespit edileceği hususunun açıklandığı, dava konusu işlem ve kararlar ile tarife uygulamalarına ilişkin açıklayıcı düzenlemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır.

Tüketicilere elektrik sağlamaya yönelik hizmet sunumu sırasında teknik ve teknik olmayan nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve tamamen engellenmesi ve yok edilmesine imkan bulunmayan kayıp-kaçağın belli bir hedef doğrultusunda, giderek azaltılması için gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik özendirici ve teşvik edici uygulamalarla; kaliteli ve sürekli elektrik hizmetini temin için gerekli önlemleri atmakla görevli bulunan davalı idarece elektrik üretim, iletim, dağıtım ve tedarikinde ortaya çıkan ve maliyetin bir parçası olan kayıp-kaçak bedelinin elektrik piyasası faaliyetlerinin düzgün yürütülmesini temin için tüketicilere yansıtılmasına ilişkin uygulamada hukuka ve hakkaniyete aykırılık bulunmamaktadır.

Hukuk Genel Kurulunun önünü gelen somut olayımızla benzer bir konu olan ve Genel Kurul için emsal teşkil edebilecek olan Türk Telekomünikasyon A.Ş tarafından, telefon abonelerinden alınmakta olan uygulamasına ilişkin olarak Yüksek Genel Kurulun 13/05/2009 tarih 2009/13-122 Esas, 2009/189 Karar, 13/10/2010 tarih 2010/13-406 Esas, 2010/503 Karar, 02/04/2014 tarih 2013/13/661 Esas, 2014/440 Karar sayılı kararlarında da; a aittir. Kanunun 47, 48, 49.maddelerinde; Kurumun , , <Şeffaflığın Sağlanması ve Bilgilendirme> konusunda gerekli usul ve esasları belirleyeceği; son kullanıcı ve tüketicilerin azami faydayı elde edebilmeleri ve hizmetlerin şeffaflık ilkesine uygun olarak sunulabilmesi için hizmet seçenekleri, hizmet kalitesi, tarifeler ile tarife paketlerinin yayımlanmasına ve benzer hususlarda abonelerin bilgilendirilmesine yönelik olarak işletmecilere yükümlülükler getirebileceği; işletmecilerin de, özellikle hizmetler arasında seçim yapılırken ve abonelik sözleşmesi imzalanırken tüketicilerin karar vermelerinde etkili olabilecek hususlar ile dürüstlük kuralı gereğince bilgilendirilmelerinin gerekli olduğu her durumda talep olmaksızın tüketicileri bilgilendireceği; 50.maddesinde de ile Kurum'un bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirleyeceği düzenleme altına alındığı, Kanunun 65.maddesinde başlığı altında; ibaresinden ; ibaresinden de un anlaşılacağının, düzenlendiği, Kurumun sektörle ilgili işlemlerine karşı açılacak davaların ise ilk derece mahkemesi olarak Danştay'da görüleceği; bu davaların acele işlerden sayılacağı, Kanunun başlıklı 62.maddesinde hükme bağlandığı, açıklanan yasal düzenlemeler karşısında somut olay irdelendiğinde: 406 sayılı Kanunda ve 2813 sayılı Telsiz Kanununda dava hakkı konusunda herhangi bir düzenleme olmamasına karşın, 5809 sayılı Kanun ile açıkça dava hakkı düzenlenmiş ve kurumun sektörle ilgili işlemlerine karşı açılacak davalarda ilk derece mahkemesi olarak Danıştay görevlendirilmiştir.

Somut olayda; 5809 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulama alanı bulunduğu, dava ve uyuşmazlığa konu sabit ücretin davacı işletmeci tarafından, Kurum onayı ile belirlenen çerçevesinde tespit edildiği, bu tarifelerin Kurum'un sektörle ilgili işlemi olmakla bunlara karşı Danıştay'da ilk derece mahkemesi sıfatıyla dava açılıp; bu mahkemece karara bağlanabileceği; tarifenin onaylanmasına ilişkin işlem bu yolla iptal edilmedikçe sabit ücretin belirlenen esaslar dahilinde alınmasına devam olunacağı; dosyaya yansıyan böyle bir iptal kararı da mevcut olmadığına göre Türk Telekomünikasyon AŞ tarafından belirlenen ve Telekomünikasyon Kurumu tarafından onaylanan tarife uyarınca alınan sabit ücretin, yasal bir uygulama olduğu; Danıştay tarafından iptal edilmediği sürece sabit ücretin tarifede belirlenen miktar üzerinden alınmasında kanuna aykırı bir husus bulunmadığı, her türlü duraksamadan uzak olduğu, öte yandan, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız şart içerdiğinin kabulü için herhangi bir yasal denetim yolu açık olmayan bir hükmün sözleşmeye konulmuş olması gerekir.

Oysa 5809 Kanun ile sözleşmelerin düzenlenmesinin usul ve esaslarını belirleme görevini dahi Kurum'a vermiş ve ayrıca somut olaydaki gibi sabit ücrete ilişkin hükümlerin tarifelerle belirleneceğini, bu tarifelerin de Kurum'ca onaylanacağını belirlemiş; bununla yetinmeyerek bu tarifelere karşı dava yolunu da düzenlemiştir. Kurumun onay işlemine karşı dava açılmamış veya açılıp ta reddedilmiş olması durumunda tarife kanuna uygun olmakla buna dayanılarak sözleşmede yer verilen sabit ücrete ilişkin miktarın haksız şart olarak kabulünün de olanaklı olmadığı, hal böyle olunca; Tüketici Sorunlar Hakem Heyeti ve dolayısıyla da Tüketici Mahkemesi'nin sabit ücretin miktarı konusunda bir değerlendirme yapması açıklanan yasal düzenlemeler karşısında olanaklı olmadığı gibi, sabit ücret miktarıda haksız şart teşkil etmediği, davanın açıklanan bu değişik gerekçelerle kabulü gerekirken, reddine ilişkin önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğuna oy çokluğu ile karar vermiştir.

Kayıp kaçak bedeli uygulaması 4688 sayılı Yasanın 1/1, 4-1, 6446 sayılı Kanunun 5/1, 17/ç, 27, geçici 1., 5496 sayılı Kanunun 6, geçici 9 ve ilgili yönetmelikler ve EPDK Kurul Kararları ve tebliğleri çerçevesinde yapılmaktadır.

Somut olayda; çekişmeye konu olan kayıp kaçak bedeli arzedilen kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulanmaktadır. 01.04.2014 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan tarife EPDK'nun 28.12.2010 tarih ve 2999 sayılı kararı ile belirlenmiştir. Tarifelerin uygulanması elektrik şirketleri için yasal zorunluluktur. Lisans sahibi şirketler tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyecek veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacaklardır. Diğer bir anlatımla lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir insiyatifi bulunmamaktadır. Kayıp kaçak bedeli kurumun kanunun kendisine verdiği yetki ve görev çerçevesinde kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedeldir. Söz konusu bedeli belirlemek üzere alınan kurul kararı kurumun genel düzenleyici işlemi olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Kayıp kaçak bedeli uygulaması kurumun kendisine verdiği yetkiye dayanarak yasa ile belirlenen bir ücrettir. EPDK kurul kararları tarife ve tebliğleri EPDK Kanununun kendisine verdiği yetkiye dayanarak çıkarılmıştır. Dolayısıyla kanuna, hakkaniyete ve hukukun genel ilkelerine aykırılığından bahsedilemez.

Davaya konu kayıp kaçak bedelinin EPDK Kurumunun onayı ile ve sektörle ilgili olarak belirlenen bir ücrettir. Tüketicilere kesintisiz bir elektrik hizmeti sağlanabilmesi için üretilen elektriğin (özellikle de teknik kaybın) maliyetinin tüketicilere yansıtılması faaliyetin doğal bir sonucudur. Kanunun EPDK'ya verdiği görevler arasında kaçakların sıfırlanmasını ve teknik kayıplarında makul seviyelere indirilmesine ilişkin düzenlemeleri yapma görevi vardır. Teknik ve teknik olmayan kayıplar elektrik maliyetinin bir unsurudur. Elektriğin kesintisiz bir şekilde sağlanması için teknik ve teknik olmayan kayıpların karşılanması gerekir. Kayıpsız bir elektrik üretimi söz konusu olamaz. Kayıp kaçak bedeli EPDK Kurumunun kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedeldir. Söz konusu bedeli belirlemek üzere alınan kurul kararı kurumun bir düzenleyici işlemi olarak tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Kayıp kaçağa ilişkin ücret yasanın kendisine verdiği yetki çerçevesinde EPDK tarafından belirlendiğinden ve onaylanarak yürürlüğe girdiğinden ve bu karara karşı idari yargı yolu da açık bulunduğundan tüketicilerden alınan kayıp kaçak bedeli haksız şart olarak ta kabul edilemez.

Sonuç olarak, tüketicilere elektrik temin etmeye yönelik hizmetlerin sunumu sırasında teknik ve teknik olmayan nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan ve ülkemiz şartları da nazara alındığında tamamen engellenmesi ve yok edilmesine imkan bulunmayan, kaliteli ve sürekli elektrik hizmeti temini için gerekli önlemlerin alınmasına yönelik olarak elektrik dağıtım şirketlerinin elektrik temininde iletim, dağıtım ve tedarikinde ortaya çıkan meri mevzuata göre maliyetin bir parçası olan kayıp-kaçak bedelinin elektrik piyasası faaliyetlerinin düzgün yürütülmesi, kaliteli ve sürekli bir elektrik hizmeti sağlanmasının temini için kayıp-kaçak bedelinin tüketicilere yansıtılmasında hukuka, meri mevzuata ve hakkaniyete aykırılık yoktur. Netice itibariyle ortada yürütmesi gereken bir kamu hizmeti vardır ve bu kamu hizmetinin yürütülmesi için de yasayla ve ona bağlı olarak çıkarılan ikincil mevzuatla tüketicilere ek bir külfet yüklenmiştir. Kamu hizmetinin devamı içinde bir zorunluluktur Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, dava konusu kayıp-kaçak bedeli; yasa ile belirlenen bir ücrettir. EPDK tarafından yapılan tarife, kurul tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girmekte ve uygulanmaktadır.

Bundan ayrı olarak, taraflar arasındaki sözleşmenin haksız şart içerdiğinin kabulü için herhangi bir yasal denetim yolu açık olmayan bir hükmün sözleşmeye konulmuş olması gerekir Oysa az önceki açıklamalarda da izah edildiği üzere; kayıp-kaçak bedeli 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 1/1, 4/1 ve aynı kanunun geçici 9.maddeleri ile EPDK'nun28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı kararına göre belirlenmekte ve alınmaktadır. Yüksek Genel Kurulun sabit ücret uygulamasına ilişkin uygulaması da bu yöndedir. Bu itibarla; yerel mahkemenin direnme kararının Yüksek Genel Kurulca yukarıda arz ve izah ettiğim gerekçeler muvacehesinde bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan Mahalli Mahkemenin direnme kararının onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.
Old 05-11-2014, 18:15   #16
adalet için

 
Varsayılan

Meslektasım bende bedeller yüksek olduğu için davayı su an açıp açmamak noktasında kararsız kaldım aslında yargıtay hukuk genel kurulunun alınan befellerin hukuka aykırı olduğu yönünde kararı var ama bildiğim kadarıyla davalı elektrik idaresi karar düzeltme yoluna basvurmuş. Konuyla ilgilenen meslektaslarımdan fikir bekliyorum.sizler davaları açıyormusunuz yoksa beklemeyi mi tercih ediyorsunuz ?Saygılar...
Old 07-11-2014, 11:38   #17
Matrix

 
Varsayılan

Netice itibarıyla ; Elektrik abonesinin "tüketici" olması durumunda dava Tüketici Mahkemesinde; Tacir olması durumunda " Danıştay " da mı açılmak durumundadır?
Old 12-11-2014, 13:55   #18
Av. Coşkun

 
Varsayılan

Merhaba arkadaşlar. Kayıp kaçak bedellerini geriye dönük olarak isteyebiliyor muyuz. İsteyebiliyor isek geriye dönük kesintilerin miktarını nasıl öğrenebiliriz. şimdiden teşekkürler
Old 12-11-2014, 15:39   #19
Yeminli Mütercim

 
Varsayılan

Gruba merhaba;

Bu Yargıtay kararı için mi düzeltme talebinde bulunulmuş: Elektrik faturalarına yansıyan kayıp–kaçak bedelleri için Hukuk Genel Kurulu 2013/7-2454 E.2014/679 karar sayılı kararı ile tüketicilerin lehine karar verdi.

Ben de dava açmak için tüketici olarak hangi mahkeme de dava açmam gerektiği konusunda katılanlardan bilgi rica edecektim!

Bununla alakalı ben birkaç yıl önce Tüketici Mahkemesine dava açmıştım, ancak Danıştay da açılması gerekir diye reddedilmişti.

Şimdi 10 yıllık ödeme söz konusu olduğundan uğraşmaya değer!

Mail atmak isteyen olursa smumay@msn.com

Teşekkür

Almanca Yeminli Mütercim S.M.
Old 26-11-2014, 16:42   #20
Av. Ali İhsan Suvat

 
Varsayılan

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi temmuz tarihli kararında daha önce HGK'nun verdiği karara atıf yaparak, TİCARİ ŞİRKETLERİN de KAYIP/KAÇAK BEDELİ ile SAYAÇ OKUMA BEDELİNİ iade alabileceğine karar vermiş.

Karar içeriğinden davanın istirdat davası olarak açılmış olduğu anlaşılıyor, ancak içerik hakkında bilgi yok tabi ki, bu yüzden sürecin içinde olan meslektaşlar belki yardımcı olabilir.

T.C YARGITAY
3.Hukuk Dairesi
Esas: 2014 / 3055
Karar: 2014 / 10723
Karar Tarihi: 01.07.2014
İSTİRDAT DAVASI - FATURALARA YANSITILAN KAYIP KAÇAK VE SAYAÇ OKUMA BEDELİNİN HANGİ MİKTARDA OLDUĞUNUN DENETLENEBİLMESİNİN HUKUK DEVLETİNİN VAZGEÇİLMEZİ OLDUĞU - KAYIP KAÇAK TAHAKKUKU UYGULAMASININ YERİNDE OLMADIĞI GEREKÇESİYLE DAVANIN KABULÜ GEREĞİ
ÖZET: Nihai tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak, davalının kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedeli tahakkuku uygulamasının yerinde olmadığı nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
(4628 S. K. m. 4, 12) (YHGK 21.05.2014 T. 2013/7-2454 E. 2014/679 K.)
Dava: Taraflar arasında görülen istirdat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Karar: Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin davalı kurumun abonesi olduğunu müvekkili kurumdan haksız şekilde kayıp-kaçak bedeli altında toplam 9.554, 99 TL ile 334,30 TL sayaç okuma bedellerinin tahsil edildiğini, müvekkili şirketin bu bedeli aksatmadan düzenli olarak ödediğini belirterek, müvekkilinden haksız şekilde kayıp-kaçak bedeli olarak tahsil edilen 9.554,99 TL ile 334,30 TL sayaç okuma bedeli olmak üzere toplam 9.889,39 TL’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte taraflarına iadesine ayrıca faturada yer alan kayıp-kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli kalemlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahalli Mahkemece; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun bir gereği olarak Türkiye genelinde dağıtım şirketlerinin uygulayacağı Ulusal Elektrik Tarifelerinin EPDK tarafından belirlendiği, EPDK tarafından belirlenerek uygulanan tarifelerin uygulanmasının davacının da dahil olduğu lisans sahibi şirketler bakımından yasal zorunluluk olduğu, lisans sahibi şirketlerin tarifeyi değiştiremeyeceği gibi tarifede yer almayan bir bedeli de tahsil edemeyeceği veya düzenlenen tarifeler kapsamında düzenlenmiş bir bedeli de tahsil etmemek gibi bir davranışta bulunamayacağı, davacı dağıtım şirketinin tarifeleri uygulayıp uygulamama gibi bir inisiyatifinin mevcut olmadığı, tarifelere uyma yükümlülüğünün bir gereği olarak dava konusu edilen bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığı, dava konusu edilen bedellerin belirlenmesi için alınan kurul kararının EPDK’nun bir düzenleyici işlemi olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayacağı, dağıtım şirketlerinden kurul kararlarına aykırılık teşkil edecek herhangi bir işlemde bulunamayacaklarını, buna göre davacı tarafından 4628 sayılı Kanun hükümlerine dayanılarak davacı tüketicinin elektrik tüketim bedeli faturalarına yansıtılan dava konusu bedellerin mevcut yasal düzenlemelere aykırı bir yönü bulunmadığını, 4628 sayılı Kanunun 6352 sayılı Yasanın 64. maddesi ile değiştirilen 12.maddesinde kurulun yaptırım kararlarına karşı yetkili idare mahkemesinde dava açılabileceğini, kurul kararlarına karşı açılan her davanın öncelikli işlerden sayılacağını hükme bağlandığını, bu hüküm çerçevesinde kurul kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmanın her zaman mümkün olduğunu, ancak tarifeye ilişkin kurul kararlarının iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruduğu da göz önüne alınarak davacının davasının reddine karar verilmiştir.

Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davalı kurumun abonelerinden dolayısıyla kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedeli isteyip istemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre de davalının davacıdan tahsil ettiği kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedellerinin iade edilip edilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davacı ile davalı arasında elektrik satışına ilişkin abonelik sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafından davacıdan kayıp-kaçak ve saat okuma bedeli tahakkuk ettirildiği ve tahsil edildiği hususunda tartışma bulunmamaktadır.
Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.
Davacı kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketiciye ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1.fıkrasında, bu kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise, “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur…” hükümlerine yer verilmiştir.
Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.
Bu maddede de anlatılmak istenen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kar payı olup yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’i yayımlanmış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedeli adı altında bir bedel tahsil etmişlerdir.
Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.
Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp bir başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.
Hem bu hal parasını her halükarda tahsil eden davalı Kurum’un çağın elektrik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davalı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, belli bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir.
Bununla birlikte nihai tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.)
Hal böyle olunca mahkemece, yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda inceleme yapılarak, davalının kayıp-kaçak ve sayaç okuma bedeli tahakkuku uygulamasının yerinde olmadığı nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan yasaklar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince bozulmasına ve peşin alınan temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 01.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
Old 30-11-2014, 17:07   #21
topraksss

 
Varsayılan

Tesekkurler kararin yerel mahkeme karari veya açtığınız dilekçe ile ilgili örnek dilekçeniz varsa gönderebilir misiniz
Old 30-11-2014, 21:00   #22
noonsaibot

 
Mesaj

Yargıtay 3. HD.'nin 23.09.2014 tarihli yeni kararında; Ödemiş 1.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kararın Yargıtay'ca onanması üzerine davacı kooperatif başkanlığı tarafından karar düzeltme yoluna gidilmiş, HGK kararına da atıf yapılmak suretiyle önceki karardan dönülerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.İlgili kararı bilginize ve takdirinize sunuyorum.

T.C. YARGITAY

3.Hukuk Dairesi
Esas: 2014/12810
Karar: 2014/12352
Karar Tarihi: 23.09.2014


ÖZET: Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. Bununla birlikte, tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilerek kayıp kaçak bedelinin tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 72) (4628 S. K. m. 4) (Perakende Satış Hizmet Geliri İle Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ (MÜLGA RGT: 30.12.2012 RG NO: 28513 2. MÜKERRER) (YÜR. TAR.: 01.01.2013) m. 1)

Dava: Davacı Küçükavulcuk Köyü S.S. Sulama Koop. Başkanlığı ile davalı G... Elektrik Dağıtım A.Ş. aralarındaki istirdat davasına dair Ödemiş 1. Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 18.07.2013 günlü ve 2012/212 E. 2013/426 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 15.04.2014 günlü ve 2013/20782 E. 2014/6048 K. sayılı ilama karşı davacı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı vekili dilekçesinde; davalı idarenin davacı hakkında kayıp kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli adı altında tahsilat yaptığını, ancak bu ödemenin haksız olduğunu beyan ederek, ödenen 30.327 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı savunmasında; elektrik abonelerinin tükettiği enerji bedelinin ne şekilde fiyatlandırılacağının EPDK kararları ile belirlendiğini, kendilerinin EPDK tarafından belirlenen düzenlemeler doğrultusunda işlem yaptıklarını, EPDK kararları dışında başka tür işlem yapmalarının mümkün olmadığını, EPDK kararlarına karşı ancak Danıştay'da dava açılabileceğini belirterek, davanın öncelikle yargı yolu nedeni ile, bu uygun görülmez ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece; dava konusu kayıp-kaçak bedelinin, ilgili mevzuatlar doğrultusunda tespit edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Verilen bu karar, Dairemizin 15.04.2014 tarih 2013/20782 E. ve 2014/6048 K. sayılı kararı ile onanmış, davacı tarafça bu onama kararına karşı karar düzeltme yoluna gidilmiştir.

Dava konusu uyuşmazlık, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp kaçak bedelinin tüketiciden alıp alınmayacağına ilişkindir.

Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Yani kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.

Davalı Kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.

4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu Kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kurulduğunu belirtmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur...” hükmüne yer verilmiştir.

Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.

Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadar ki maliyet ve kar payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11.08.2002 gün ve 24843 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketiciden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir.

Ancak, yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.

Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından kaçak kullanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin, kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.

Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davalı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davalı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir.

Bununla birlikte, tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır.

Öyle ise mahkemece, bu ilkeler gözetilerek kayıp kaçak bedelinin tüketicilerden tahsil edilemeyeceği kabul edilip, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi gerekçelerle ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Ne var ki; mahkeme kararının açıklanan bu gerekçeler ile bozulması gerekirken zuhulen onandığı anlaşılmakla davacı tarafın bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 15.04.2014 tarih 2013/20782 E. ve 2014/6048 K. sayılı onama kararının kaldırılarak Ödemiş 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.07.2013 gün 2012/212 E. 2013/426 K. sayılı kararının yukarıda açıklanan sebeplere binaen BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 23.09.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi. (¤¤)
Old 23-12-2014, 13:25   #23
feyzaday

 
Varsayılan

merhabalar konuyla ilgili olarak bazı hususlara değinmek isterim. Öncelikle bazı Yargıtay kararlarında 'istirdat davası' denmiş olmakla bunun yanlış olduğunu, söylemek istenenin geri almadan ibaret olduğunu zira istirdat davası için kesinleşmiş bir icra takip dosyasının olması gerektiğini belirtmek isterim. Yine bahsi geçen HGK kararında karar düzeltme yoluna gidilemez ayrıca bu HGK kararının içeriği de yine tüketicinin taraf olduğu bir davaya ilişkin. Bu HGK kararını dayanak yapan bir kaç Yargıtay kararı ise, şirketler için dava açmayı düşünen bizler için yeterli güvenilir liman değildir. Aleyhte yüzlerce karar vardır. Yargıtay görüşünü değiştirebilir. Dağıtıcı firmaların dayanağı olan EPDK kararı, dayanağını Enerji Piyasası Kanunundan almaktadır. Bu kararın iptali için Danıştay'da açılmış bulunun 17 adet dosyanın varlığından söz edilmektedir ve bunlar karara çıkmayı beklemektedir. Tek bir tanesinin dahi sonuçlanması yeterli olacaktır tabi. Bu EPDK kararı var olduğu sürece tüzel kişi müvekkiller için açılacak davaların kaybedilme riski halen çok yüksektir. Müvekkillerin oteller, hastaneler, restoranlar kısaca elektriği işi için kullanan ve yüksek faturalar ödeyenler için riski göze almak kolay olmayabilir. Dava açmaya karar verenler için tartışılan bir diğer husus kısmi dava açılıp açılamayacağıdır. Faturada açıkça belirtilen KKB sayaç okuma vs bedelleri için kısmi dava açılamaz zira rakamlar bellidir. Ancak son zamanlarda KKB açıkça faturalarda belirtilmemekte, aktif enerji bedeli içerisinde tahsil edilmektedir. Kanımca bu faturalar için kısmi dava, belirsiz alaca davası açılabilir.
Old 23-12-2014, 16:40   #24
Av. Ali İhsan Suvat

 
Varsayılan

http://www.ensonhaber.com/elektrik-a...014-12-23.html Silifke Tüketici Hakem Heyetinden çıkan ve HGK'ya giden kararda habere göre karar düzeltme sonucu da tüketici lehine çıkmış
Old 29-12-2014, 01:43   #25
kapgan

 
Varsayılan

HGK'nın " tüketici " sıfatına haiz aboneler için verdiği karar 17.12.2014 tarihli son kararla artık tartışma " tüketiciler " için sona erdi diyebiliriz. Burada belki ileriki günlerde, enerji dağıtım şirketleri açısından İçtihadı Birleştirme veya Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yolu denenebilir.

Burada sorun " tüketici sıfatına haiz olmayan tacirler" için ortaya çıkmıştır. Her ne kadar 3.H.D.'nin lehe kararları var görünse de, bu gruptakilerin talep edecekleri bedeller, klasik bir tüketicinin talep edeceğininin yüzbinlerce kat fazlasıdır. Bu nedenle, enerji şirketlerinin lobisi v.b. etkenler düşünülmelidir.

Şirketler için dava açıp da, kararı HGK denetiminden geçen bir meslektaşımız varsa belki bizi aydınlatabilir.
Old 29-12-2014, 11:19   #26
Av.Pınar Barış

 
Varsayılan

Öncelikle bazı meslektaşlarımızın konuya hakim şekilde haklı cevaplarını görmekle birlikte konu hakkında ben de kısaca bilgilerimi paylaşmak isterim.

Öncelikle ilgili kayıp kaçak bedellerinin tahsili hususunda gerçek kişiler adına açılacak bir davanın bedel dikkate alınmak sureti ile Tüketici Hakem Heyeti veya Tüketici Mahkemesi'nde talebi gerekmektedir. Şirketler yönünden bir istirdat davası söz konusu ise bilgileriniz lüzumu üzerine Ticaret Mahkemesi'nde işbu davaların açılması lazım geldiği aşikardır.

Talep edilecek tek kalem, trafo kaybı bazı faturalarda kayıp bedeli veya kaçak bedeli başlığı altında gözüken bedellerin geriye dönük 10 yıllık tutarlarıdır.(işleyecek avans faizi ile birlikte tabi ki)

Burada dava harç ve masrafları sorun teşkil edeceğinden tavsiyem öncelikle dağıtıcı firmaya geriye dönük 10 yıllık fatura bileşenlerinin talep edildiği ve en fazla 15 günlük süre vereceğiniz ihtar çekmeniz ardından kısmı dava olarak davanızı açmanız. 2014 yılının son aylarına ilişkin faturaları dava dilekçenize ekler ihtarınızı da ekleyerek daha sonra talep değerinizi, Mahkemece yazılacak müzekkere neticesi dağıtıcı firmadan alınacak fatura bileşenlerinin bilirkişi marifetiyle incelenmesi sonucu müddeabihi arttırma yoluna gidersiniz. Böylelikle hem dava harç ve masraflarınızı düşürmüş hem de karşı vekaletten kurtulmuş olursunuz.

Dava dilekçeniz de yukarı meslektaşlarımın da yayınlamış olduğu Yargıtay 3. Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu kararlarını kullanmanız da lehinize olacaktır.

Naçizane bilgi ve görüşlerimi paylaştığımın altını çizer, herkese iyi çalışmalar dilerim.
Old 29-12-2014, 11:33   #27
Av.Pınar Barış

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan feyzaday
merhabalar konuyla ilgili olarak bazı hususlara değinmek isterim. Öncelikle bazı Yargıtay kararlarında 'istirdat davası' denmiş olmakla bunun yanlış olduğunu, söylemek istenenin geri almadan ibaret olduğunu zira istirdat davası için kesinleşmiş bir icra takip dosyasının olması gerektiğini belirtmek isterim. Yine bahsi geçen HGK kararında karar düzeltme yoluna gidilemez ayrıca bu HGK kararının içeriği de yine tüketicinin taraf olduğu bir davaya ilişkin. Bu HGK kararını dayanak yapan bir kaç Yargıtay kararı ise, şirketler için dava açmayı düşünen bizler için yeterli güvenilir liman değildir. Aleyhte yüzlerce karar vardır. Yargıtay görüşünü değiştirebilir. Dağıtıcı firmaların dayanağı olan EPDK kararı, dayanağını Enerji Piyasası Kanunundan almaktadır. Bu kararın iptali için Danıştay'da açılmış bulunun 17 adet dosyanın varlığından söz edilmektedir ve bunlar karara çıkmayı beklemektedir. Tek bir tanesinin dahi sonuçlanması yeterli olacaktır tabi. Bu EPDK kararı var olduğu sürece tüzel kişi müvekkiller için açılacak davaların kaybedilme riski halen çok yüksektir. Müvekkillerin oteller, hastaneler, restoranlar kısaca elektriği işi için kullanan ve yüksek faturalar ödeyenler için riski göze almak kolay olmayabilir. Dava açmaya karar verenler için tartışılan bir diğer husus kısmi dava açılıp açılamayacağıdır. Faturada açıkça belirtilen KKB sayaç okuma vs bedelleri için kısmi dava açılamaz zira rakamlar bellidir. Ancak son zamanlarda KKB açıkça faturalarda belirtilmemekte, aktif enerji bedeli içerisinde tahsil edilmektedir. Kanımca bu faturalar için kısmi dava, belirsiz alaca davası açılabilir.



Görüşlerinize kısmen katıldığımı söyleyebilirim. Ancak önemle belirtmek isterim ki tevzi de davanızı açarken iade olarak açamıyorsunuz istirdat olarak belirtmeniz gerekiyor. Sonrasında kayıp kaçak bedellerine dair davanın kısmi açılması gerektiği kanaatindeyim. Şöyle ki, ilgili bedeller için batıda %21 orana kadar çıktığı görülürken doğuda bedeller genelde max. %11 üzerinden faturalandırılıyor. Kaldı ki 2004 öncesi faturalarda ilgili bedelleri görmeniz mümkün değil, 2004 öncesinin özellikle, oranlar karşısında bilirkişi marifetiyle bedel karşılığının hesabı gerekiyor. Son olarak davanızı açarken en azından son faturanızın elinizde olabileceği kanaatinde olduğumdan öncesinin ise bedeller her ne kadar belli ise de tarafınızdan tam bedelin tespiti mümkün gözükmedğinden davanın kısmi açılması aklıma daha yatkın gözükmektedir.
İyi çalışmalar dilerim.
Saygılarımla,
Av. Pınar Topal
Old 29-12-2014, 11:33   #28
kapgan

 
Varsayılan

2011 yılından itibaren faturalarda Açıkça kayıp kaçak bedelleri ( miktarı) gösterilmiştir. Bu faturaları defterlerine işlemiş olan şirketler açısından, (gider olarak kaydedilmektedir) yeni HMK açısından kısmi dava açılabilmesi de tartışmalıdır sanırım.
Old 30-12-2014, 13:25   #29
kapgan

 
Varsayılan

30 Aralık 2014 Tarihli Haber, milliyet.com.tr 'den alıntıdır:

Bakan: "Kayıp-kaçakla alakalı bireysel başvuruları değerlendiren tüketici hakem heyetleri ve tüketici mahkemeleri ve ondan sonraki bütün Danıştay ve Yargıtay süreçleri bireysel başvurularla beraber oluşmuştur. O yüzden ancak bireysel başvuru ve mahkeme kararları nihayetlenenlerle alakalı fiili durum söz konusudur. Bunun kurumsal bir yapı içerisinde söz konusu olamadığını bilmek lazım. Bununla alakalı kanuni düzenlemelerimiz hem yargıyı rahatlatmak adına hem daha stabil yapıyı oluşturmak adına son derece faydalı olacaktır diye düşünüyorum. Bununla alakalı düzenlemeyi de ocak ayının içerisinde yapacağımızı söylemem lazım."
Old 31-12-2014, 11:43   #30
Levent Karakaya

 
Varsayılan

Merhaba Üstadlarım yasal düzenleme açılan davaları ne yönde etkileyecek acaba bence asıl sorun burada başalayacak.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kaçak elektrik kullanım bedelinin iadesi avsezgin Meslektaşların Soruları 16 03-03-2015 22:47
Kahramanmaraş Tüketici Sorunları İl Hakem Heyeti’nin 2011/522 Karar ve 14.11.2011 tarihli kararı /Kaçak Kullanım Bedeli Av.Özlem PEKSÜSLÜ Meslektaşların Soruları 13 19-04-2013 12:32
Kaçak elektrik kullanım bedelinin iadesi haksun Meslektaşların Soruları 4 29-03-2012 11:24
Tüketici Hakem Heyeti-Kaçak Elektrik Kullanım Bedeli Kemosabe Meslektaşların Soruları 2 29-03-2012 11:14
Konya Tüketici Mahkemesi'nden Kredi Kartı Kullanım Ücretinde İade Kararı niles82 Hukuk Haberleri 0 01-03-2007 16:10


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08592010 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.