Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

delil tespitinde hükmedilen vekalet ücretinin ilamlı icra ile takibi

Yanıt
Old 26-10-2007, 16:13   #1
ccaymaz

 
Dikkat delil tespitinde hükmedilen vekalet ücretinin ilamlı icra ile takibi

Müvekkil hakkında karşı tarafca Asliye Hukuk Mahk. kanalı ile delil tespiti yapıldı. Delil tespiti gerekceli kararında karşı tarafa 125,00 Ytl vekalet ücreti hükmedilmiş. Karşı taraf vekili bu kararı örn4-5 ile ilamlı icra takiibi yapmış. Delil tespiti kararı ilam niteliğinde belge olmadığı için Şikayet yolu ile İcra Mahk. başvuracağım. Bu konuda fikirleri olan olursa sevinirim. Yargıtay karar örneği olan var mı? Şimdiden teşekkürler..
Old 26-10-2007, 19:22   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Katılıyorum; delil tespiti kararı ilam niteliğinde belge değildir.

Anlamadığım husus, yargıtay kararını ne yapacaksınız?
Old 26-10-2007, 19:35   #3
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2003/7-651
Karar: 2003/613
Karar Tarihi: 22.10.2003
ÖZET: Tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen sağlanacaksa, o zaman, davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur. Ancak ayrı bir eda davası açılamayacak durumda tespit davası ile istenilen durumun tespit edilmesinde davacının hukuki yararı bulunmaktadır.
(2942 S. K. m. 19) (1086 S. K. m. 237)
Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.3.2002 gün ve 2000/132-2002/185 sayılı kararın incelenmesi davalılardan M.K. tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 11.11.2002 gün ve 2002/3755-5289 sayılı ilamı ile, (...Davacı A.K. 4 ada 62 parsel sayılı taşınmazın babalarından kaldığını, üzerinde babasından kalma ev haricinde ikinci evin 1991 yılında kendisi tarafından yapıldığını, taşınmazın kamulaştırıldığını, bu nedenle ikinci evin kendisi tarafından yapıldığının ve zilyetliğinin tespitini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmaz üzerindeki Sulh Hukuk Mahkemesinin 2002/2 D.iş sayılı dosyasında 25.4.2000 tarihli inşaat bilirkişisinin raporunda 64, 32 m2 olarak belirlenen evin davacı tarafından yapıldığının ve zilyetliğinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalı M.K. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı tarafın talebi taşınmaz üzerindeki binanın, aidiyetinin tespitine ilişkindir. Mahkemece anılan binanın davacı tarafından yaptırıldığı ve bu suretle davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiş ise de, bu davanın görülebilmesi için öncelikle dava şartlarından olan hukuki yararın aranması gerekir. Davacının talebi yasada öngörülen biçimde tespit davası biçiminde değildir. Eda davası açılabilecek durumda tespit davası açılamaz. Bu nedenlerle davacının hukuki yaran bulunmamaktadır. Bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşünceyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, taşınmaz üzerindeki bina mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir.
Davacı, babasından davalılarla kendisine kalan taşınmazın Birecik Barajının yapımı nedeniyle su altında kalacağını, taşınmazın üzerinde kendisi tarafından yapılan tahminen 100 m2 civarındaki iki katlı evin mülkiyetinin ve zilyetliğinin kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Davalılardan Mustafa, Fatma ve Mahmut dava konusu taşınmazı davacının, kendileriyle birlikte yaptığını savunmuşlardır.
Yerel Mahkemece verilen davanın kabulüne dair karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık davacının tespit davası açmakta hukuki yaran olup olmadığı noktasındadır.
Tespit davaları bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır.
Tespit davalarına ilişkin özel kanun hükümleri bulunmakla birlikte HUMK.da tespit davasını düzenleyen genel bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Ancak, Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarıyla sanki genel bir düzenleme varmış gibi uygulama bulmuştur.
Tespit davasının işlevi eda davasında da olan bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitidir. Eda davasında bundan başka ikinci bir eda bölümü vardır ki bu bölüm tespit davalarında yoktur. Eda davası aynı konudaki tespit davasını da içeren daha geniş kapsamlı bir davadır. Tespit davasında yalnız tespit karan verilir. Bu kararın içinde eda emri bulunmadığı için tespit kararıyla ilamlı İcra yoluna gidilemez.
Tespit davalarında diğer genel dava şartlarından başka iki ek şartın daha bulunması gerekir.
1-Tespit davasının konusu yalnız hukuki ilişkiler olabilir.Hukuki ilişkiden kast edilen, bir kişi ile diğer bir kişi veya mal arasında somut bir olaydan doğan hukuki ilişkidir (borç ilişkileri, zilyetlik, ayni haklar vb).
2-Davacının bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde hukuki yararı bulunmalıdır.
Bu hukuki yararın bulunması üç şartın birlikte varlığına bağlıdır.
a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu mevcut bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı,
b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı,
c- Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, icraya konulamayan tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırılmaya elverişli olmalıdır.
Eda davası açılması mümkün olan hallerde, davacının tespit davası açmakta kural olarak hukuki yararı yoktur. Çünkü eda davası sonunda verilen hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilir. Eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz kuralının geçerli olabilmesi için, eda davası sonunda verilecek hükmün tespite ilişkin bölümü ile tespit davası sonunda alınacak tespit hükmü arasında, meydana getirdikleri kesin hüküm (m. 237) etkisi bakımından hiçbir fark bulunmaması gerekir. Yani tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse, o zaman, davacının ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur (Prof.Dr.Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt:Il 2001 baskı s.1409-1448).
Somut olayda dava konusu ev tarafların babalarından kalan taşınmaz üzerinde olup kimin tarafından yapıldığı uyuşmazlık konusudur.
Taşınmaz Birecik Barajı Kamulaştırma alanı ve su altında kaldığından kıymet takdir komisyonunca takdir edilen bedel tarafların hepsi adına bankaya yatırılmış ancak taraflara henüz ödeme yapılmamıştır. 2942 sayılı Kanun'un 19/12. maddesine göre bu tespit ilamı kesinleştiğinde taşınmaz üzerindeki binaya isabet eden kamulaştırma bedelinin ayrıca davacıya ödenebileceği düşünülebilinir. Bu nedenle ayrıca eda davası açılması söz konusu olamayacağından davacının taşınmaz üzerindeki binanın kendisi tarafından yapıldığının ve zilyetliğinin kendisine ait olduğunu tespitte hukuki yararı vardır.
O halde bu yöndeki yerel mahkemenin direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmaktadır.
Ne var ki, işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmemiş olup, inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
İlk kararı temyiz etmeyen davalı H.G.nin direnme kararını temyiz etmeye hakkı bulunmadığından temyiz istemi reddedilmelidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı H.G.nin temyiz itirazlarının REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine,
Yerel mahkemenin direnme kararı uygun bulunduğundan dosyanın davalı M.K.'nın işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için 7. HUKUK DAIRESINE gönderilmesine, 22.10.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ceza davalarında hazine aleyhine hükmedilen Vekalet Ücretinin tahsil yolları gulaslan Meslektaşların Soruları 39 02-02-2023 14:30
vekalet ücretinin kesinleşemden icra takibine konu edilebilmesi. avozanvaral Meslektaşların Soruları 2 04-10-2007 07:55
çifte vatandaşlığı olan hakkında ilamlı icra takibi yapılması? yer-sub Meslektaşların Soruları 2 10-07-2007 16:58
İki davalı lehine birlikte hükmedilen vekalet ücretinin ayrı ayrı takibe konulması Selahattin Meslektaşların Soruları 5 11-04-2007 12:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04370403 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.