Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tebligatin Usulsüzlüğü Ile Ilgili Bir Soru

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-08-2015, 13:12   #1
av.mucahit

 
Varsayılan Tebligatin Usulsüzlüğü Ile Ilgili Bir Soru

Herkese kolaylıklar dilerim.

Yargılama sürerken almış olduğum İhalenin Feshi davasını , usülsüz tebligat iddiasıyla ( dava sırasında ileri sürdüm) ihaleyi feshettik . Yargıtay temyiz sonucunda ' Tebligatların usulsüz olduğu iddiası dava dilekçesinde belirtilmemiş olup, mahkeme de bu hususu resen nazara alamaz ' gerekçesiyle dosyayı bozdu.
Şimdi sormak istediğim tebligatların usulsüzlüğünün iddiasını İhalenin Feshi davası gibi kamu yönü olan davalarda mahkemenin resen nazara alabileceği yönünde bir içtihat var mı ?

Eğer yoksa ve yanılıyorsam bozmadan sonra ıslah edersem davayı netice son içtihatlar ışığında ne olur ?
Old 12-08-2015, 15:24   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan nlamak için

Sayın meslektaşım,

"Cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış olsa bile ilk itirazlar ileri sürülemez" (HMK.m.117) iken,
davalı tarafından sonradan ileri sürülen "usulsüz tebligat" iddiası hangi gerekçeyle dikkate alınabilir?

HMK.m. (1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
Yargıtayca hüküm bozulduktan sonra „ıslah“ yolundan yararlanılması mümkün değildir.YİBGK.E. 1944/10,K. 1948/3,T. 4.2.1948

Saygılar
Old 13-08-2015, 08:30   #3
av.mucahit

 
Varsayılan

Sn meslektaşım ,

YİBGK.E. 1944/10,K. 1948/3,T. 4.2.1948 sayılı içtihadı birleştirme kararından bilgim var lakin yargıtay yeni HMK nın yürürlüğe girmesiyle HMK mad 177/1 e istinaden ıslahın tahkikatın sonuna kadar yapılabileceğini belirtiyor. Tahkikat zaten nihai kararın verilmesinden ibaretse dava dosyasının esas yönden bozulması başlı başına nihai kararı oluşturmaz.Yeni tarihli birkaç yargıtay içtihadı sunayım.

T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas Karar
2015/2911 2015/4657
Y A R G I T A Y İ L Â M I
Mahkemesi : Bakırköy 27. İş Mahkemesi
Tarihi : 18.11.2014
No : 2013/298 * 2014/521
Davacı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı adına Av. A.Ç.
Davalı : Y. Prodiksiyon Rek. Hizm. San. Tic. Ltd. Şti. Tasfiye Memuru R.A.
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı SGK Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu
anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Dr. D.D. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin
gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece, bozma ilamı sonrası ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.03.2005 tarihli 2005/13*97*150 sayılı ilamında ayrıntıları açıklandığı üzere;
ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen
düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur. Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177’nci maddesinde (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu’nun 84’üncü maddesi), ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177’nci maddesindeki kuralın ve o çerçevede tahkikat kavramının irdelenmesinde
yarar vardır.
Tahkikat kavramı, layihalarla ve öninceleme aşamasında yeterince aydınlanmamış olan bir davada, tahkikat
açılmasıyla başlayıp, çekişmeli yönlere ilişkin taraf delillerinin toplanmasıyla biten ve uygulamada, davaların
çoğunda gerçekleşen bir evreyi ifade etmektedir. Vurgulanmalıdır ki; tahkikat evresi, bozmanın içerik ve kapsamına
göre, bazı hallerde bozmadan sonra da gerçekleşebilir. Ancak, 177’nci maddedeki, “tahkikatın sona ermesine kadar”
ifadesinden, Kanunun tahkikat ve hüküm arasında düzenlediği yargılama evresinde ıslaha izin vermediği sonucu
çıkarılabilmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme büyük Genel Kurulu’nun 04.02.1948 gün ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı İçtihadı
Birleştirme Kararına baktığımızda; ıslahın, iyiniyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan
sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller
sunabilmesine olanak sağlayan bir kurum olduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki; taraflardan birine davanın herhangi bir
aşamasında ıslah olanağı tanınması, davaların sonu alınamayacak şekilde uzamasına neden olmak gibi bir
13.08.2015 BOZMADAN SONRA ISLAH YAPILABİLECEĞİNE İLİŞKİN KARAR | Karamercan Hukuk Bürosu | Yazdır
http://karamercanhukuk.com/blog_post...*yapil abilir 2/3
sakıncayı da içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177’nci maddesinde ıslahın yalnızca tahkikat
bitinceye kadar yapılabileceği öngörüldüğüne ve temyiz faslında da, bozmadan sonra dahi ıslahın olanaklı
bulunduğuna dair açık veya örtülü bir hüküm yer almadığına göre, Kanunun bu olanağı bir devre ve zaman ile
sınırlandırdığı kabul edilmelidir. Dolayısıyla, 177’nci maddenin soyut iznine bakılarak, bu istisnai yolun bozmadan
sonraki aşamalara da yaygınlaştırılması, bozmaya uyulmasıyla kazanılan hakları ihlal edebileceği gibi, davanın
tamamen ıslah edildiği hallerde, işin sonuçlandırılmasını da güçleştirir. O halde, ıslahla ilgili kuralların, yargılamanın
sadeliği, basitliği ve çabukluğunu amaçlayan diğer usul hukuku ilkeleriyle bağdaşacak şekilde yorumlanması;
bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna varılması zorunludur.
Bu saptamalar ışığında, anılan İçtihadı Birleştirme Kararında bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı sonucuna
varılırken, Hukuk Muhakemelerini Kanunu’nun 177’nci maddesindeki kural yanında, bozmaya uyulmakla oluşan
usuli kazanılmış hakların ihlali endişesinin de etken olduğu görülmektedir. Bu endişenin nedeni şudur: Bir davada
verilen hükme yönelik bozma ilamı doğaldır ki, bozmanın kapsam ve gerekçelerine bağlı olarak değişebilmekle
birlikte genellikle, tarafların hak ve borçlarının hukuksal dayanak, nitelik, miktar ve kapsamları gibi yönlerde,
davanın ondan sonraki seyrini belirler; Mahkemece bozmaya uyulması halinde, uyma sonrasında hangi işlemlerin
ve araştırmaların yapılması gerektiğini ortaya koyar. Dolayısıyla, mahkemenin bozmaya uyması, davanın artık
bozmada gösterilen yön, kapsam ve sınırlar çerçevesinde sonuçlandırılacağı anlamını taşır. O nedenle de, uyma
kararı, bozma kendisinin yararına olan taraf bakımından usuli kazanılmış hak oluşturur ve mahkeme uyduğu bozma
kararının gereklerini yerine getirmekle yükümlü hale gelir. Davanın, bu şekilde, uyulan bozmanın öngördüğü yön ve
içeriğe bürünmesinden sonra, salt Kanunun tanıdığı yetkiye dayanılarak, taraflardan birinin ıslah yoluna gitmesi, her
davanın kendine özgü yapısı içerisinde, bozmayla diğer taraf yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ortadan
kalkması ya da sınırlanması, zayıflaması sonucuna yol açabilir.
Açıktır ki, söz konusu sakıncaların doğabilmesi için, her şeyden önce, ortada, hakkında tahkikat yapılmış, hükme
bağlanmış ve kurulan hüküm Yargıtay tarafından hukuka uygunluk yönünden denetlenerek bozulmuş istem/istemler
bulunmalıdır.
Önemle belirtilmelidir ki; İçtihadı Birleştirme Kararları konularıyla sınırlı, gerekçeleriyle açıklayıcı ve sonuçlarıyla
bağlayıcı nitelik taşırlar.
Yukarıdaki açıklamaların somut olay bakımından ortaya koyduğu sonuç şudur: İçtihadı Birleştirme Kararıyla kabul
edilen, bozmadan sonra ıslahın mümkün olmadığı yönündeki kural, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177’nci
maddesi hükmüyle birlikte değerlendirildiğinde, bir davadaki istem/istemler hakkında mahkemece tahkikat (tarafların
duruşmaya çağrılmaları, çekişmeli yönlere ilişkin delillerin toplanması, toplanan delillerin değerlendirilmesi)
yapılarak, bunların ortaya koyduğu sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulduğu ve Yargıtay’ın ilgili Dairesinin de,
kurulan bu hükmü, herhangi bir nedenle usul ve yasaya aykırı görerek bozduğu hallerle sınırlı bir içeriktedir.
Dairemizin bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılamada, tahkikat evresinin bitmemiş olması nedeniyle
davacının davasını ıslah etmesinin mümkün olduğu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde
karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.03.2015 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
Old 13-08-2015, 08:31   #4
av.mucahit

 
Varsayılan

T.C
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2011/33835
KARAR NO: 2011/42324
KARAR TARİHİ: 01.11.2011

> 6100 SAYILI HMK'DA BOZMA KARARINDAN SONRA ISLAH YAPILMASI ( Islahın Tahkikat Sonuna Kadar Yapılabileceği - Bozmadan Sonra Islah Yapılabileceği/Tazminat Davası )

> BOZMA KARARINDAN SONRA ISLAH YAPILMASI ( Islahın Tahkikat Sonuna Kadar Yapılabileceği - Tek Bir Dava İle Halledilebilecek Bir Uyuşmazlığın Bir Başka Dava Konusu Olmasının Usul Ekonomisine Aykırı Olduğu/Bozmaya Uyma Verildiği ve Tahkikatın Devam Ettiğinin Gözetileceği )

> USUL EKONOMİSİ ( Islahın Tahkikat Sonuna Kadar Yapılabileceği/Bozma Kararından Sonra Yapılan Islah - Bozmaya Karşı Uyma Kararı Verildiği ve Tahkikatın Devam Ettiğinin Dikkate Alınacağı )

> ISLAHIN TAHKİKAT SONUNA KADAR YAPILABİLMESİ ( Bozmadan Sonra Yapılan Islah - Tek Bir Dava İle Halledilebilecek Bir Uyuşmazlığın Bir Başka Dava Konusu Olmasının Usul Ekonomisine Aykırı Olduğu/Bozmaya Karşı Uyma Kararı Verildiği ve Tahkikatın Devam Ettiğinin Gözetileceği )

> TAZMİNAT DAVASI ( Islahın Tahkikat Sonuna Kadar Yapılabileceği/Bozma Kararından Sonra Yapılan Islah - Bozmaya Karşı Uyma Kararı Verildiği ve Tahkikatın Devam Ettiğinin Dikkate Alınacağı ) 6100/m.30, 177

ÖZET: Uyuşmazlık, bozma kararından sonra ıslah yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır. Davacı bozma ilamı sonrasında ıslah harcını yatırmak sureti ile davasını ıslah etmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu göre, ıslah tahkikatın sonuna kadar yapılabilecektir. Yargıtay kararına uyularak yapılan yargılamada tahkikatın devam etmesi karşında, ıslah yasaya aykırı görülmemiştir. Tek bir dava ile halledilebilecek bir uyuşmazlığın bir başka dava konusu olması da usul ekonomisine uymamaktadır.

DAVA: Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ö.F. Tüfek tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, bozma kararından sonra ıslah yapılıp yapılmayacağı noktasında toplanmaktadır.

04.02.1948 tarih ve 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, “ ... Dava açıldıktan sonra mevzuunda, sebebinde ve delillerde ve diğer hususlarda usule müteallik olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları bir defaya mahsus olmak üzere düzeltmek ve eksiklikleri de tamamlamak imkanını veren ve mahkeme kararına lüzum olmadan tarafların sözlü ve yazılı beyanlarıyla yapılabilen ıslahın; Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının seksendördüncü maddesinin açık hükümü dairesinde tahkikat ve yargılama bitinceye kadar yapılabilip Yargıtay'ca hüküm bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmanın mümkün olamıyacağına ...” denmek sureti ile Yargıtay bozma kararlarından sonra ıslah yapılamayacağına karar verilmiştir.

Buna karşın 04.02.1959 tarih ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında ise

“ ...Bir mahkeme kararının her ne nedenle olursa olsun temyizce bozulması sonunda mahkemenin bozma kararına uymasıyla dava yeniden duruşma (muhakeme) safhasına girmiş olacağı cihetle duruşma henüz bitmemiş demektir...” açıklaması bulunmaktadır.

Somut olayda, dairemizin 27.10.2009 gün ve 2008/11352 E, 2009/29488 K sayılı ilamı ile,

“…dosya içerisinde bulunan 17.05.2004 tarihli …. , 24.11.2003 tarihli ... belgeler altındaki imzalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile diğer deliler ile birlikte değerlendirilerek karar verilmesi ...” yönünden hükmün esasına ilişkin bozma yapılmıştır.

Davacı 07.01.2011 tarihinde bozma ilamı sonrasında ıslah harcını yatırmak sureti ile davasını ıslah etmiştir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ıslahın zamanı ve şekli başlıklı 177. maddesinde ;“ (1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.” ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Tahkikatın sona ermesi başlıklı 184. Maddesinde “ (1) Hakim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.” hükümleri yer almaktadır.

O halde Hukuk Muhakemeleri Kanunu göre, ıslah tahkikatın sonuna kadar yapılabilecektir (m. 177). 27.10.2009 gün ve 2008/11352E, 2009/29488 K sayılı dairemiz bozma ilamı hükmün esasına ilişkin olması ve Yargıtay kararına uyularak yapılan yargılamada tahkikatın devam etmesi karşında, 07.01.2011 tarihinde yapılan ıslah yasaya aykırı görülmemiştir

Kaldı ki tek bir dava ile halledilebilecek bir uyuşmazlığın bir başka dava konusu olması da usul ekonomisine uymamaktadır. Bu düşünce Hukuk Muhakemeleri Kanunu Usul ekonomisi ilkesi başlıklı 30. maddesinde ki “ (1) Hakim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” düzenlemesi ile de örtüşmektedir.

SONUÇ: Sonucu itibari ile doğru olan kararın bu gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 01.11.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 13-08-2015, 09:21   #5
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Karşı Görüş

Sayın av.mucahit,

Konuyu gündeme getirdiğiniz ve açıklamalarınız ve verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.


Islahın zamanı ve şekli

1.HMK.m.177- (1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.

2.Tahkikat m.143 vd.
Hüküm ve Davaya Son Veren Taraf İşlemleri m.294 vd.

3.Sonradan delil gösterilmesi
m.145- (1) Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.

4.m.146- (1) Mahkeme, taraflarca gösterilmiş olan delillerin incelenmesinden sonra, davanın muhakeme ve hüküm için yeterli derecede aydınlandığını anlarsa, tahkikatın bittiğini kendilerine bildirir.

5.m. 294- (1) Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür.

Görüş:
1.Yerel mahkemede yapılan yargılama sırasında „usulsüz tebligat“ itirazının süresinde ileri sürülmemiş olması, ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıştır.

2.Hükmün bozulmasından sonra ıslah yoluna gidilebilmesi görüşünün; HMK.‘nin „geciken yargının hızlanması, daha basit ve daha ucuz bir yargının sağlanması“ (Genel gerekçe) amacına aykırı olduğu görüşündeyim.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Üsulsüz Tebligatin İspati .. av.mucahit Meslektaşların Soruları 4 25-11-2014 02:00
SGK İle ilgili soru researcher Meslektaşların Soruları 5 04-03-2012 11:26
İİK m. 89/4 ile ilgili bir soru fidel kadastro Meslektaşların Soruları 1 31-03-2011 13:56
Boşanma ilgili bir soru arzaplı Hukuk Soruları Arşivi 1 06-05-2006 15:30


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03535104 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.