Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

CMK Görevlendirilmesinde Sanığın suçu kabul etmesi ancak benim buna kanaat getirmemem

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-02-2009, 13:51   #1
Av. Asena

 
Varsayılan CMK Görevlendirilmesinde Sanığın suçu kabul etmesi ancak benim buna kanaat getirmemem

İyi günler Sayın Meslektaşlarım,

CMK'dan görevlendirildiğim bir dosyada, kasıtlı adam öldürme suçundan yargılanan 3 kişiden birinin müdafiliğini yapıyorum.

Olay: Gece yarısına doğru yaşanan bir tartışma (B ile X arasında), akabinde alkollü olan üç gencin (A-B-C) bir genci (X)kovalaması, kovalayan gençlerden birinin (A)elinde çakı ile yere düşen gence (X) bıçakla saldırması (bu sırada B ve C koşturma sırasında arkada kalıyorlar) ancak bacaklarını hedef alması, yaralanan gence (X) kimsenin yardım etmemesi ve çok kan kaybetmesi, hastaneye geç ulaştırılması ve 18 günlük yaşam mücadelesinin vefat ile sonuçlanması.

Müdafiliğini yaptığım sanık(A), emniyette, savcılıkta verdiği ifadelerde X'i kendisinin bıçakladığını beyan etmiş. Diğer gençler de (B ve C) olayı görmediklerini ancak A'nın bunu kendilerine söylediğini beyan etmişler. İlk aşamada tutuklanan gençler, cezaevinden savunma yapmışlar. Ancak müdafiliğini yaptığım A, diğerlerinin suçsuz olduğunu, B ve C'nin tahliyesinin gerektiğini, herşeyi kendi başına yaptığını belirtmiş. B ve C de tahliye talepli mektuplar yazmışlar. Ancak bir zaman sonra A, Ağır Ceza Mahkemesine yazdığı mektupta (ki ilk mektuptaki ile yazı karakterleri farklı, sadece imzalar aynı) suçu üstlendiğini, aslında B'nin bıçakladığını, B'nin sivil hayatta bir yaşantısının olduğunu bu nedenle hapse girmemesi gerektiğini, ancak A'nın kimsesi olmadığı için ona ceza evindeyken bakacaklarını, zaten sadece yaraladığını(X'in öldüğünü söylememişler) bu nedenle de az ceza alırsın dediklerini anlatıyor.

Ancak A, ilk duruşmada bu beyanından vazgeçip suçunu ikrar etmiştir. Reisin sorusuna karşılık da korktuğunu ve bu beyanda bulunduğunu belirtmiştir. O beyanının dikkate alınmamasını istemiştir.

Konuyu bu kadar uzattığım için kusura bakmayın, ancak zorunlu müdafiliğini yaptığım sanığın davranışlarını anlamaya çalışıyorum. Ölen X 1.85 m boyunda, 90 kilo ağılığında ve müdafiliğini yaptığım A 1.70-1.75 m boyunda, tahmini 65-70 kg ağırlığında. Ancak diğer sanıklar B ve C'nin boyu da uzun, kiloları da fazla. Kısaca kalıplılar. İşin aslı bana göre diğerlerinin parmağı var bu işte ama bunu A'nın ikrarı karşısında nasıl iddia edebilir ve savunurum bilemiyorum. Ortada ikrar varken nasıl hareket etmeliyim? "Her ne kadar sanık suçunu ikrar etmiş olsa da alkol oranlarının A-49 promil, B-171 promil, C-155 promil olduğuna dikkat çekmeli miyim, kilo-boy endeksini belirtmeli miyim, asıl tartışmanın B ile X arasında olduğunu, bu nedenle bu hususa dikkat edilmesi gerektiğini" söylemeli miyim? B ve C 'nin vekilleri var. Onlar da A'nın ikrarından yola çıkarak savunma yapıyorlar.

Kısaca, sanık A'nın ikrarı karşısında, savunmamı nasıl yapmalıyım? İlk celsede pişmanlık ve ikrar, haksız tahrik(X'in B ile olan tartışması) hükümlerinin dikkate alınmasını ve lehe olan tüm hukuki kurumların değerlendirilmesini talep ettim ama şaşkınım. Sanık A "sana ne biz anlaşmıştık, ben işledim suçu, ne karıştırıyorsun"derse ne yapacağım? Benim görevlerimden biri adaletin yerine getirilmesi konusunda hakim/hakimlere yardımcı olmak ama bir yandan da müvekkilin haklarını savunmak. Ne yapacağımı bilemedim. Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler.

NOT: Uzun olduğu için kusura bakmayın, detaylandırmadan konunun anlaşılamayacağını düşündüm. İyi çalışmalar..
Old 20-02-2009, 13:59   #2
korayoz

 
Varsayılan

A ile görüşün neden böyle davrandığını öğrenin. Ceza hukukunda ikrar bağlayıcı değildir ancak başkada bir delil yoksa mahkemenin farklı yönde karar vermesi beklenemez.
Old 20-02-2009, 14:07   #3
kemal çelik

 
Varsayılan

Sayın Asena,
öncelikle biliyorsunuz ki ceza yargılaması hukuk yargısı gibi şekli hakikati değil,maddi hakikati araştırır.Müvekkilinizin ikrarı etkili de olsa kesin delil teşkil etmez ve ceza hakimleri ile savcılar, başkasının suçu üstlenmesi durumu ile çok sık karşılaştıkları için hep şüphe ile yaklaşırlar. Siz bir müdafii olarak bu şüpheyi körükleyebilirsiniz.Tek riskiniz müvekkilinizin sizi azletmesi olabilir.

Anlattığınız olayda en önemli ve kesin delil bıçak ve bıçak üzerindeki parmak izi olarak görünüyor.İkinci derece delil ise şahitler, eğer yok ise bu durumda (B) ile (X) arasında önceye dayalı husumet ve tartışmaları anlatabilecek şahitlerdir. Bıçak konusunda taraflar arasındaki cüsse farkı pek nazara alınmaz diye düşünüyorum, zira sonuçta bıçak bir kesici silah olup elinde bulunduran tarafa üstünlük sağlar. İşiniz zor ama imkansız değil.Kolay gelsin.
Old 20-02-2009, 14:18   #4
Av.Kanbalı

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
Avukatın görevi hukuka yardımcı olmaktır.Asli amaç bu olmakla birlikte sanığın ikrarı karşısında inkara dayalı savunma yapmak mümkün değildir.Ancak ikrara dayalı savunma durumunda ,teşebbüs,iştirak,haksız tahrik,yaş küçüklüğü,akıl hastalığı,iradeyi zayıflatan sebepler ,takdiri indirim sebepleri gibi lehe hükümler değerlendirmesi talebi yapabilirsiniz.
Bahsettiğiniz kadarıyla dosyadaki bilgi,belge, beyanların bütünlük içinde değerlendirmesi yapılmadan izlenecek savunma stratejisi geliştirmekte takdir edersiniz ki mümkün değil,Örneğin,maktukün herhangi bir aşamada bir beyanı varmı?sanıklarda tespit edilmiş bir iz emare var mı?cezaevinden gönderilen mektup aralarındaki anlaşmaya aykırı gelişmelerden ötürü olabilir mi?vs vs..
Tahrik olgusu değerlendirilebilir(TCK 29),yaralama neticesinde ölüm(TCK 87/4),çerçevesinde değerlendirme yapılabilir.Fakat sanık ikrar ediyorsa size düşen ikrar doğrultusunda davranmak olacaktır.
Old 20-02-2009, 14:21   #5
hak 198

 
Varsayılan

Ben şuan adliyede stajerim.Ağır cezada 30 gün duruşmalar girdim.Şunu anladım CMK ile görevlendirilen avukatların sırf ücret almak için katılıyorlar gibi geldi bana söyledikleri tek şey aleyhimize olan beyanlara katılmıyoruz sanığın tahliyesini istiyoruz ben başka hiçbirşey duymadım yalnız gerçekten ceza avukatı olanların sanıklarını savunduklarını gördüm..sizin mesajınız cmk görevlendirilen bir avukatın böyle düşünmesi gerçekten beni şaşırttı ve sevindirdi çünkü ben de ceza avukatı olamk istiyorum...kolay gelsin
Old 20-02-2009, 14:25   #6
av.nuşin

 
Varsayılan

CMK görevlisi olduğunuz için aranızda vekalet ilişkisi yok.Dolayısıyla,vekilin savunmasının müvekkilini bağladığını ama müdafiinin savunmasının müvekkilini bağlamadığı maddesinden hareket edin.
Maddi gerçeğin ortaya çıkması için dosya içinde ucu açık bırakılmış tüm unsurlardan faydalanın ve gerekirse soruşturmanın genişletilmesini istediğinizi beyan edin.
Müdafii olarak görev yaptığınız için üstüne gittiğiniz hususlar heyetin daha da dikkatini çekecektir.
Hukuki anlamda da tam anlamıyla görevinizi yaptığınız için savunduğunuz sanık siz hiç bir şey diyemez.
Old 20-02-2009, 14:27   #7
kemal çelik

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
ceza yargılamasında sanığın siyah dediği şeye vekili beyaz diyebilir.Buna mani olacak bir hüküm de yoktur.Var ise hangi hüküm? Ceza yargılaması maddi hakikati araştırır.Bu olayda tek risk sanığın vekilini azli olabilir diye düşünüyorum.
Old 20-02-2009, 15:08   #8
Av.Kanbalı

 
Varsayılan

Sanığın suçu ikrar etmesi, sanığın cezalandırılacağı sonucunu her zaman doğurmaz.Fakat sanığın suçu ikrar etmesi olgusu karşısında müdafii sanık iradesiyle çelişir beyanda bulunamaz.Müdafii ancak yargılama sonunda elde edilen delillerin sanığın mahkumiyeti yada beraati açısından değerlendirmesini yapabilir.Sözgelimi ikrar eden sanık karşısında avukatın inkara yönelik sanık iradesine aykırı savunma yapması ve fakat elde edilen bir parmak izi veya başka bir bulgunun suçun sanık tarafından işlendiğini kesinlikle ortaya çıkarması neticesinde avukatın düşeceği pozisyon nasıl izah edilecektir?
Old 20-02-2009, 15:19   #9
kemal çelik

 
Varsayılan

Ceza davasında müdafii sanık ikrarına aykırı savunma yapabilir.Bunu engelleyen yasa hükmü var ise lütfen gerekçe ve madde hükmü gösterilsin. Eğer yargılama neticesinde sanığın fiili kesin deliller ile sabit görülür ise avukat ta hiçbir pozisyona düşmez.Aksi taktirde açtığı dava red olunup dosyada beraat kararı çıkan savcılar pek ortalıkta görünemezdi
Old 20-02-2009, 15:22   #10
kemal çelik

 
Varsayılan

Ceza yargılamasında savunmanın bağımsızlığı müvekkiline karşı da geçerlidir.
Old 20-02-2009, 15:23   #11
korayoz

 
Varsayılan

Müdafinin sanığın ikrarına aykırı şekilde savunma yapması için elinde somut delilleri olmalı. Yoksa boş konuşmaktan öteye gitmeyen bir savunma olur
Old 20-02-2009, 15:45   #12
Av.Kanbalı

 
Varsayılan

Sayın Kemal Çelik,
Suçu inkar eden bir sanığın müdafisi ,sanığın mahkumiyetini isteyebilir mi?Bu soruya kesinlikle hayır diyeceksiniz.
Bu durumda yargılama sürecinde deliller tartışıldıktan ve esas hakkında mütalaa serdedildikten sonra sanığın durumu netleşecektir.Avukata düşen ,soruşturma ve kovuşturmanın hukuka,insan onuruna ,yasaya uygun gerçekleştirilmesini sağlamaktır.Ceza yargılamasında müdafiin ve savcının durumunu kıyas etmenizde doğru değil çünkü;savunma avukatı sanığın ve dosyanın durumuna göre sessiz kalmayıda bilebilmelidir.Müdafii ancak suçsuzluğu ıspatlanmış yada suçluluğu ıspatlanmamış kişinin yada meşru müdafaa yada hakkın icrası kapsamında kalan durumlarda sanığın beraatini talep edebilecektir.Müdafii suçlu olduğunu söyleyen bir sanığın ne direkt ne dolayısıyla suçzuluğunu söyleyebilir.Bu durumda ancak delillerin sanığın durumuyla illiyetine göre talepte bulunabilecektir.
Old 20-02-2009, 15:55   #13
kemal çelik

 
Varsayılan

Müdafi sanığın aleyhine bir hususta,sanık ikrarına aykırı bir beyanda bulunur ise bu mahkeme tarafından dikkate alınmaz. Lehine bir hususta ise sanık ikrarına aykırı beyanda bulunabilir. Bunun en uygun usulü de soruşturmanın genişletilmesini taleptir. Benim asıl merak ettiğim en önemli delil olarak görünen bıçak hususudur.
Sayın Asena bize bu konuda bilgi verebilirmisiniz?
Old 20-02-2009, 16:02   #14
av.nuşin

 
Varsayılan

Müdafi,sır saklama yetkisi nedeniyle sanığın aleyhindeki hususları bildirmek ve delilleri ortaya koymak zorunda değildir,aksine sanıktan öğrendiği lehteki bilgileri ve delilleri sanık istemese dahi ortaya koyabilir.Aynı şey tabii ki,vekalet ilişkisi kurulan avukat açısından da geçerli.
Vekalet ilişkisi sonucu yapılan savunma ile zorunlu müdafi
savunması arasındaki farka dikkat çekmek istememin nedeni,aradaki vekalet ilişkisi nedeniyle,savunma yapan avukatın müvekkili hakkında farkında olmadan yapacağı olumsuz bir beyanın bağlayıcığı olduğu noktasında.Ama,müdafinin aynı beyanı için bu geçerli değil, bu ayrımın yapıldığını, Ejder Yılmaz'ın müdafi tanımında görebileceğimiz gibi,vekalet ilişkisi ve müdafiliği inceleyen doktrindeki eserlerden de görebiliyoruz.Müdafi tanımı, savunduğu kişinin talimatlarına uymak durumunda olmadığından vekilden ayrıldığı yönündedir.
Old 20-02-2009, 16:10   #15
kemal çelik

 
Varsayılan

Sayın Av.Nuşin,
aynen katılıyorum.Aradaki fark isteğe bağlı vekalet ilişkisi ile zoraki müdafiilik farkından ziyade hukuk yargılaması-ceza yargılaması farklarından kaynaklanıyor diye düşünüyorum
Old 20-02-2009, 16:21   #16
av.nuşin

 
Varsayılan

sayın meslektaşım,
gayet haklısınız,olayın bir de bu yönü var .çünkü müdafi tanımı ceza yargılamasında sanığı savunan anlamına gelmekte.
Old 20-02-2009, 16:33   #17
Av.Kanbalı

 
Varsayılan

Müdafiin görevi gerçeğin ortaya çıkmasına yardımcı olmaktır.İkrar ediyorsa kuru bir inkar neye yarar.Ayrıca müdafii olarak müvekkiline karşı bağımsızlık kavramına ,suçu inkar eden bir sanığın cezalandırılmasını isteyebilmekte girer mi?
Old 20-02-2009, 16:44   #18
av.nuşin

 
Varsayılan

tabii ki,dayanaksız bir savunma bir işe yaramaz,ama hüküm kurmak için sadece ikrar yeterli değildir.
Ayrıca,müdafinin savunmasının sanığı bağlamayacağı hususu burada gündeme geliyor,cezalandırılmasına yol açacak beyanlarda bulunursa,bu beyanların sanığı bağlamadığını sanık ifade edebileceği gibi,mahkeme de yeni müdafi görevlendirmelidir.dikkat ederseniz bir azle gerek kalmadan bu husus ortaya çıkıyor.
Old 20-02-2009, 16:50   #19
kemal çelik

 
Varsayılan

Sayın Av.Kanbalı,
benim ve Nuşin Hanımın yazdığı mesajları galiba hiç okumadan yazıyorsunuz ya da bize latife ediyorsunuz.
Old 20-02-2009, 16:59   #20
Av.Kanbalı

 
Varsayılan

Sayın kemal çelik
şu soruya cevap vermediğiniz sürece yazıklarınız askıda kalacaktır.
Siz müdafii olarak suçu inkar eden bir sanığın cezalandırılmasını isteyebilirmisiniz?
İsteyemem derseniz dediklerinizin hiç bir temeli kalmaz.Çöker.
Sanığın iradesine aykırı beyanda bulunmak ceza savunması tekniğinde mümkün değildir.Siz sadece yargılama sonunda toplanan dellerle hareket edersiniz.
Yargılama sonunda deliller ikrar eden sanığın gerçekte suçu işlemediği yönündeyse zaten beraat kararı verilecektir.Oysa inkar eden sanık açısından beraat kararı verilmesini gerektiren bir durum varsa ha keza beraat kararı talep edilecektir.
Fakat sanık ikrar etti.Ama siz inkar ettiniz bu durumda siz sanık açısından haksız tahrik,meşru müdafaa,gibi olguları nasıl tartışacaksınız?Neyse sanırım yeterince anlaşıldı.
Old 20-02-2009, 17:03   #21
kemal çelik

 
Varsayılan

Sayın Kanbalı,
size zaten cevap vermiştim Bugün 15:55. tekrarlıyorum:
Müdafi sanığın aleyhine bir hususta,sanık ikrarına aykırı bir beyanda bulunur ise bu mahkeme tarafından dikkate alınmaz. Lehine bir hususta ise sanık ikrarına aykırı beyanda bulunabilir. Bunun en uygun usulü de soruşturmanın genişletilmesini taleptir. Ayrıca Nuşin hanım da cevap vermiş idi.
Old 20-02-2009, 17:14   #22
Av.Kanbalı

 
Varsayılan

Yanılgıda burda başlar.
Müdafiin amacı ceza yargılamasında gerçeği bulmaya yardımcı olmaktır.Müdafiilik bir kamu hizmetidir.Sanığın lehine bir hususta ikrara rağmen ,aykırı bir beyan nasıl olsa mahkemece dikkate alınmayacak diye müdafii sorumluluktan kurtarmak düşünülemez.
Lehine bir husustan kastedilen , suçu ikrar etmesine rağmen beraat talep etmek ise ,burdada yanılgı var çünkü;buna odaklanmak sanığın lehine uygulanabilecek diğer olasılıkları görmezden gelmek demektir.Soruşturmanın genişletilmesini talep etmek müdaffiin yargılama sujesi olarak, gerekiyorsa vazifelerinden biridir.
Old 20-02-2009, 17:22   #23
kemal çelik

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşım,
önce fail kim onu bulmak lazım.Yani sanık kim onu bulmak lazım. Sanık lehine uygulanabilecek tahrik,meşru müdafaa vesair lehteki değerlendirmelere sonra sıra gelir.Bir müdafii eğer sanığın fail olmadığına dair şüphe taşıyor ise bunu mutlaka dile getirmelidir.Yoksa doğrudan lehte ceza azaltıcı hususlara geçer ise o avukatlık değil tiyatro olur.Aynı şey hakim ve savcı için de geçerlidir.
Old 20-02-2009, 17:30   #24
Av.Kanbalı

 
Varsayılan

Sayın kemal Çelik
Forumda sorulan soru çerçevesinde düşünülmelidir.Soruda sanık(sanıklar)belli,Soru;sanık ikrar ettiği halde müdafii bunun aksini dile getirebilir mi ? İkrar eden sanık için,inkar eden avukat haksız tahrik,meşru müdafaa olgularını tartışamaz.Tartışırsa inandırıcılığını yitirir ki o zaman tiyatro başlar.
Ama sanık inkar ederse, elbette terditli savunma yapılabilir.
Old 20-02-2009, 17:34   #25
kemal çelik

 
Varsayılan

Sayın Kanbalı,
şaka yapmıyorsunuz değil mi? Emin olamadım da. Lütfen Av.Asena'nın ilk mesajını tekrar okuyun, kıymetli üstadım!
Old 20-02-2009, 17:43   #26
Av.Kanbalı

 
Varsayılan

Sayın kemal çelik
Son tahlilde denilebilir ki,suçu ikrar eden sanık açısından , soru sahibi meslektaşımızın yapması gereken bu aşamada tahkikatın sağlıklı bir şekilde yapılması noktasında mahkemece yerine getirilmeyen hususların yerine getirilmesini talep etmek ,delilleri incelemek ve elbette sanığın suçu işlediği yönünde bir seyir varsa haksız tahrik gibi,yada yaralama sonucu ölüm husule gelmesi gibi olguları tartışmak olacaktır.
Old 20-02-2009, 17:51   #27
Av. Asena

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan kemal çelik
Siz bir müdafii olarak bu şüpheyi körükleyebilirsiniz.Tek riskiniz müvekkilinizin sizi azletmesi olabilir.

Alıntı:
Yazan kemal çelik
Anlattığınız olayda en önemli ve kesin delil bıçak ve bıçak üzerindeki parmak izi olarak görünüyor.İkinci derece delil ise şahitler, eğer yok ise bu durumda (B) ile (X) arasında önceye dayalı husumet ve tartışmaları anlatabilecek şahitlerdir. Bıçak konusunda taraflar arasındaki cüsse farkı pek nazara alınmaz diye düşünüyorum, zira sonuçta bıçak bir kesici silah olup elinde bulunduran tarafa üstünlük sağlar. İşiniz zor ama imkansız değil.Kolay gelsin.

Sayın Çelik, zorunlu müdafi olduğum için azil söz konusu olamayacak. En önemli delil olan bıçakta yapılan incelemede parmak izine rastlanmaması. Komik değil mi? Kan izi de yok! Anlayamadım ama dosya keşif akabinde bilirkişiye verildi. Belki o raporunda bu husustan bahseder. Şahitler var ama olayı değil, öncesini görmüşler. Yani B ile X'in tartıştığını, sonra da bazı şahitler de A,B,C ve X'in koştuklarını, bazıları da bıçaklama olayından sonra X'i gördüğünü ama korkudan yaklaşamadıklarını beyan ettiler. (A,B ve C'nin arkadaşı olan ve o gece tartışmadan önce beraber içki içtikleri arkadaşları olan 2 kız)

Kısaca tanıkların da çelişkili ifadeleri var. B ile X önceden tanışmıyorlar, ancak emniyet ifadelerinde kızlardan birine bakıldığını beyan etmişler ve bu yüzden tartışma çıkmış. Maktülün üzerinde de bıçak var ve o da "sizi bıçaklarım" diye sataşmış. Bunun üzerine olaylar gelişmiş zaten.
Old 20-02-2009, 17:59   #28
Av. Asena

 
Varsayılan

Bu ara, teşekkür etmeyi ihmal ettiğimi fark ettim. Bilgilerini benimle ve diğer üyelerle paylaşan değerli üstadlarıma teşekkürü borç bilirim.

Sanığın suçunu ikrar etmesi neticesinde yapabileceğimin sadece bu ikrar neticesinde alınacak cezanın çeşitli kurumları gündeme getirerek (meşru müdafaa, haksız tahrik, yaş küçüklüğü -sanık 18den büyük-, akıl sağlığı -akıl sağlığı yerinde-, pişmanlık, adam öldürme kastının bulunmaması...) azaltmayı sağlamak ve bu şekilde savunmaktır diye düşünüyorum. Ancak aklıma takılan konuları dile getirmeyerek de (alkollü oluşları, kimin önce saldırdığı, tartışmayı başlatanın kim olduğu, boyları posları..vs) vicdanen rahat olamayacağım. Her ne kadar zorunlu müdafi olsam da, sanık suçunu ikrar etmiş olsa da, diğer sanıklar vekili alkol konusunu gündeme getirmemi istemese de birşeyler beni rahatsız ediyor.
Old 20-02-2009, 18:13   #29
av.nuşin

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,azille ilgili bir hususu hatırlatmak istiyorum.
Kural olarak,müdafi vasıtasıyla savunma zorunluluğu olmadığından,sanığın bir müdafi seçmemesi veya onu azletmesi mümkündür.
Azletme yetkisi,kendisinin isteği üzerine baroca atanan müdafi yönünden de söz konusudur.
Buna karşılık,eğer sanık için bir kanuni temsilci varsa,temsilcinin seçtiği müdafi,temsilcinin sıfatı devam ettiği müddetçe görevine devam eder,sanığın onu azletme yetkisi yoktur.
18 yaşını bitirmeyenler,sağır ve dilsizler,kendini savunamayacak derecede malul olanlar ,bu durumları devam ettikçe baro tarafından atanan müdafii azledemezler.
Old 20-02-2009, 18:25   #30
Av. Asena

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Kanbalı
Sayın meslektaşım,
Bahsettiğiniz kadarıyla dosyadaki bilgi,belge, beyanların bütünlük içinde değerlendirmesi yapılmadan izlenecek savunma stratejisi geliştirmekte takdir edersiniz ki mümkün değil,Örneğin,maktukün herhangi bir aşamada bir beyanı varmı?sanıklarda tespit edilmiş bir iz emare var mı?cezaevinden gönderilen mektup aralarındaki anlaşmaya aykırı gelişmelerden ötürü olabilir mi?vs vs..
Tahrik olgusu değerlendirilebilir(TCK 29),yaralama neticesinde ölüm(TCK 87/4),çerçevesinde değerlendirme yapılabilir.Fakat sanık ikrar ediyorsa size düşen ikrar doğrultusunda davranmak olacaktır.

Sayın Kanbalı, maktulle görüşmek için girişimlerde bulunulmuş ve fakat yoğun bakımdan çıkamadığı için ifadesi alınamamıştır. Cezaevinden gönderilen mektuplardaki yazı karakteri farklılığına dikkat çekmek önem arz eder mi? Bir sonraki mektupta, o mektubun kendisi tarafından yazılmadığını, sadece boş kağıda imza attığını beyan etmiş. Kaldı ki B ve C tarafından yazılan mektuplar incelendiğinde C'nin yazısı ile bahsi geçen mektuptaki(B ve C'nin tahliyesinin istendiği ve A'nın suçu kabul ettiği, cezaevinden yazılan ilk mektup) yazının aynı olduğu görülüyor. Bu husus kullanılabilir mi? Ancak değindiğiniz gibi, mahekeme delilleri toplayıp da sanık A'nın bu suçu işlediğine dair kesin kanaat getirirse(deliller bunu işaret ediyorsa)benim savunmalarımın bir önemi kalmayacaktır. O zaman da ben yanlış kürekleri çekmiş ve mahkemeyi yanlış yönlendirmiş olmayacak mıyım?

Sanık A ile görüşsem ve o da -misal olarak- kendisinin bıçaklamadığını ve suçu üstlenmeye çalıştığını söylese ben ne yapacağım? Mahkemede suçu ikrar eden sanık için lehe olan hükümlerin uygulanmasını istemek bir yana, müvekkille yapılan görüşmenin gizliliği bir yana.. Tavsiyesi olan?

Alıntı:
Yazan av.nuşin
Azletme yetkisi,kendisinin isteği üzerine baroca atanan müdafi yönünden de söz konusudur.
Azilin müdafi yönünden de olacağını bilmiyordum. Haklı sebebe dayanarak benim değil de bir başka avukat tarafından savunulmasını isteyebileceğini biliyordum ama bunu azil olarak nitelendirmemiştim. Sanırım kastınız buydu..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kesin hüküm--kanaat yavuzselimaydın Meslektaşların Soruları 3 14-01-2009 13:27
Sanığın suçu tek başına işlememe ihtimali Hemocrania Ceza Hukuku Çalışma Grubu 2 04-12-2008 12:19
Taksİrle Yaralama, UzlaŞma, SuÇu Kabul prag Meslektaşların Soruları 3 16-07-2007 14:02
Düşünce ve Kanaat Hürriyeti Av.Ali ÇİTİL Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 1 27-01-2007 16:31
uzlaşma suçu kabul etmek midir? ege Meslektaşların Soruları 2 16-12-2006 11:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07347488 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.