Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Avukatlık Meslek Kuralları

Yanıt
Old 23-06-2007, 18:20   #1
Armağan Konyalı

 
Varsayılan Avukatlık Meslek Kuralları

Türkiye Barolar Birliği

AVUKATLIK MESLEK KURALLARI
Mesleğin düzen ve geleneklerini korumak, yasaların avukatlara tanıdığı hakların gerçekleşmesi ve yüklediği görevleri tam ve şerefli bir şekilde yerine getirmek amacıyla “meslek kuralları” oluşturulmuştur.

Meslek Kurallarının bir kısmı Avukatlık Yasasında vardır. Bir bölüm meslek kuralları ise Türkiye Barolar Birliğince hazırlanmış ve 8-9 Ocak 1971 tarihinde Adana’da yapılan IV. Olağan Genel Kurul toplantısında kabul edilmiştir.

50 maddeden ibaret meslek kuralları, TBB Bülteninin 26 Ocak 1971 tarihli 5. sayısında yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 20 ve 27. maddeler, daha sonraki yıllarda değişikliğe uğrayarak bugünkü şeklini almıştır.

Avukatlık Yasasının 134. maddesi, meslek düzen ve geleneklerine uymayanlar hakkında disiplin cezaları uygulanmasını öngörmektedir. Avukatlık Yasası Yönetmeliğinin 81. maddesinde de aynı nitelikte bir hüküm bulunmaktadır.

Avukatlık Yasasının 135. maddesinde disiplin cezaları:
Uyarma, kınama, para cezası, işten çıkarma, meslekten çıkarma olarak sayılmıştır. Demek oluyor ki meslek düzen ve geleneklerine (yani meslek kurallarına) uymama hali, yukarıda sıralanan disiplin cezalarının verilmesine neden olabilecektir. Bu nedenle, avukatlık mesleğini yapanların, Avukatlık yasa ve yönetmeliklerinin yanı sıra, meslek kurallarını da bilmeleri gerekmektedir.

Avukatların, meslek kurallarına uygun davranmalarını sağlama görevi Barolara verilmiştir (Av. Y. M.95/1).

Halen Yürürlükte olan Meslek Kuralları aşağıda sunulmuştur :

l- GENEL KURALLAR
Türk avukatları Baroların ve Türkiye Barolar Birliğinin bağımsızlığı gereğine inanmışlar ve bu konuda kendilerine gerek kişi, gerek kuruluş olarak düşen görevleri başarma kararına varmışlardır.

Mesleki çalışmasında avukat bağımsızlığını korur; bu bağımsızlığını zedeleyecek iş kabulünden kaçınır.

Avukat mesleki çalışmasını kamunun inancını ve mesleğe güvenini sağlayacak biçimde ve tam bir sadakatle yürütür.

Avukat mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat özel yaşantısında da buna özen göstermekle yükümlüdür.

Avukat yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve nesnel bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır.

Avukat iddia ve savunmasının hukuki yönü ile ilgilidir. Taraflar arasında anlaşmazlığın doğurduğu düşmanlıkların dışında kalmalıdır.
Avukat salt ün kazandırmaya yönelen her türlü gereksiz davranıştan titizlikle kaçınmalıdır.
Avukat, yalnız adres değişikliğini reklam niteliğini taşımayacak biçimde ilan yoluyla duyurabilir.

Avukatın başlıklı kağıtları, kartvizitleri, büro levhaları reklam niteliğini taşıyabilecek aşırılıkta olamaz.

Avukat telefon rehberinde meslekler kısmında adres yazdırabilir. Bunun dışında farklı büyüklükteki harflere ya da ilan niteliğinde yazılara yer verdiremez.

Ortak büro avukatları, büronun reklam aracı olmamasına, hukuk bürosu niteliğinin yitirilmemesine dikkat ederler.

Avukat kendisine iş sağlama niteliğindeki her davranıştan çekinir.

Avukat, yasal olarak bulunduğu başkaca mevkii ve olanakların mesleki çalışmalarına etkili olmamasına dikkat eder. Avukat mesleki çalışması dışında kişisel anlaşmazlıklarda avukatlık sıfatının özelliklerinden yararlanamaz.

Avukat, aynı dava içinde birbirine karşıt isteklerde bulunamaz.

Avukat, Türkiye Barolar Birliğince kabul olunan mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun davranmak zorundadır.

Avukat, bürosunun görevin vakarına uygun biçimde tutulması için çaba gösterir.

Uzunca bir süre bürosundan uzak kalmak zorunda bulunan avukat, işlerine bakacak, müvekkillerini kabul edecek meslektaşının adını Barosuna bildirir.

Avukat, meslek kuruluşunca verilen görevleri haklı nedenler dışında kabul etmek zorundadır.
Mesleki çalışmasından ötürü aleyhine açılan dava dilekçesinin bir örneğini avukat Barosuna verir. Baronun hukuki anlaşmazlıklardaki arabuluculuk teklifini kabul etmek zorundadır.

Avukat kendisiyle ilgili her türlü belgeyi Baro’da görmek hakkına sahiptir.

II. YARGI ORGANLARIYLA VE ADLİ MERCİLERLE İLİŞKİLER
Yargıç ve savcılarla ilişkilerinde avukat hizmetin özelliklerinden gelen ölçütlere uygun davranmak zorundadır. Bu ilişkilerde karşılıklı saygı esastır.

Avukat daha önce yargıç ve savcı ya da hakem ya da başkaca resmi bir sıfatla incelediği işte görev alamaz.

Yargıç ve savcı ile hısımlık ya da evlilikten gelen engelleri gösteren yasa hükmünde yazılı derece dışında kalan hısımlar ve başkaca yakınlarında avukat, meslek onuruna en uygun biçimde takdirini kullanır.

(Türkiye Barolar Birliğinin 27-28 Mayıs 1989 tarihinde Giresun’da yapılan XX. Olağan Genel Kurulu kararıyla değişik metin)
Avukatlar ve avukat stajyerleri, mesleğe yakışır bir kılık ve kıyafetle başları açık olarak mahkemelerde görev yaparlar. Duruşmalara, Türkiye Barolar Birliğince şekli saptanmış cübbe ile ve temiz bir kıyafetle çıkarlar. Erkek avukatlar iklim ve mevsim koşullarının elverdiği ölçüde kravat takarlar.

Avukat duruşmayı terk edemez. Ancak kişisel ya da meslek onurunun zorunlu kıldığı durumlarda duruşmadan ayrılabilir. Bu durumda avukat derhal Baroya bilgi verir.

Avukat savunma için zorunlu olmadıkça davanın uzaması sonucuna varacak isteklerden kaçınır.
Yargıcın reddi, savcıların ve başkaca adalet görevlilerinin reddi ve şikayet edilmesi konusunda ve genellikle konuşmalarında ve yazılarında avukat konunun gerektirdiği gerekçeleri amacı aşmayacak biçimde açıklar.
Red ya da yakınma dilekçelerinin bir örneğini Baroya verir.

Avukat ileride tanık olarak dinlenecek kimselerden istisnai olarak bazı konuları öğrenmek zorunda kalmış olursa, bu kişileri etkilemiş olma şüphesi altına düşmekten kaçınmalıdır. Avukat tanıklara önerilerde bulunamaz, nasıl hareket edecekleri hakkında talimat veremez.

Avukat mahkeme kalemlerinde, icra dairelerinde ve her türlü mercilerde çalışan görevlilerle olan ilişkilerinde meslek onuruna ve ağırbaşlılığına uygun tutum ve davranışlarını korur.

III. MESLEKTAŞLAR ARASI DAYANIŞMA VE İLİŞKİLER
Hiçbir avukat, bir meslektaşının mesleki tutum ve davranışları hakkında düşüncelerini kamuoyuna açıklayamaz. Bu yoldaki şikayetlerin mercii yalnız Barolardır.

Hiçbir avukat, herhangi bir meslektaşı özellikle hasım vekili meslektaşı hakkında küçük düşürücü nitelikte kişisel görüşlerini ve düşüncelerini açıkça belirtemez.

Bir avukat başka bir avukata karşı asil ya da vekil sıfatıyla takip edeceği davayı kendi Barosuna bir yazı ile bildirir. (*) Bu kural, bilgi verme yükümlülüğü ile bağlı olarak Baroların ve Türkiye Barolar Birliğinin, üçüncü kişiler aleyhine ya da üçüncü kişilerin Barolar ve TBB aleyhine açacağı davalar için de geçerlidir. (*)

Bir başka Baro bölgesinde ilk kez bir davaya giden avukat o yer Baro başkanına nezaket ziyaretinde bulunmaya gayret eder.

Bir meslektaşının ölümü ya da başkaca nedenlerle Baro başkanlığınca görevlendirilen avukat, kabul edilebilir bir neden göstermeksizin bu görevi reddedemez.

Mesleki çalışmada, avukatlar arasında usule ilişkin işlemlerde ve dosya incelemelerinde dayanışma gereği sayılabilecek yardımlar ve kolaylıkları esirgemezler.

Duruşmaya geç kaldığı için hakkında gıyap kararı alınan avukat hemen gelmişse, diğer taraf vekili olan avukat gıyap kararının kaldırılmasını ya da düzeltilmesini istemek zorundadır.

Bir başka yerdeki duruşmasına mazereti nedeniyle gidemeyen avukat, karşı taraf avukatı bir başka yerden geliyorsa mazeretini önceden meslektaşına bildirmelidir.

Avukatlar arasında “özeldir” kaydı taşıyan yazışmalar, yazanın rızası olmadan açıklanamaz.
Avukat, hasım tarafın ancak avukatı ile görüşebilir. Hasım tarafın avukatı yok ise, avukatın hasım tarafla teması zorunlu sınırlar içinde kalır. Hasım tarafla her temasından sonra avukat, müvekkiline bilgi verir.

Avukat, dava türü ve usulü ne olursa olsun, mahkemeye verdiği dilekçe ve önemli belgelerin bir örneğini (-istemese de-) karşı taraf vekili meslektaşına verir.

Yanına stajyer avukat almayı kabul eden avukat, stajyerin iyi yetişmesi için gerekli dikkati ve ilgiyi gösterir ve olanaklarını hazırlar.

IV. İŞ SAHİPLERİYLE İLİŞKİLER
Avukat müvekkiline davanın sonucu ile ilgili hukuki görüşünü açıklayabilir. Fakat, bunun bir güvence olmadığını özellikle belirtir.

Avukat aynı davada birinin savunması, öbürünün savunmasına zarar verebilecek durumda olan iki kişinin birden vekaletini kabul edemez.

Bir anlaşmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat, yararı çatışan kimseleri temsil etmemek kuralı ile bağlıdır.

Avukat meslek sırrı ile bağlıdır.
Tanıklıktan çekinmede bu ölçüyü esas tutar. Avukat davasını almadığı kimselerin başvurması nedeniyle öğrendiği bilgileri de sır sayar. Avukatlık sırrının tutulması süresizdir. Meslekten ayrılmak bu yükümlülüğü kaldırmaz.
Avukat, yardımcılarının, stajyerlerinin ve çalıştırdığı kimselerin de meslek sırrına aykırı davranışlarını engelleyecek önlemleri alır.

Avukat kendisine teklif edilen işi gerekçe göstermeden reddedebilir. Takdirine esas olan nedenleri açıklamak zorunda bırakılamaz.

Avukat, zamanının ve yeteneklerinin erişemediği bir işi kabul edemez.

Avukat davayı almaktan ve kovuşturmaktan çekinme hakkını müvekkiline zarar vermeyecek biçimde kullanmaya dikkat edecektir.

İş sahibi anlaşmayı yaptığı avukattan sonra, ikinci bir avukata vekalet vermek isterse ikinci avukat işi kabul etmeden önce ilk vekalet verilen avukata yazıyla bilgi vermelidir.

Avukat, kesin olarak zorunlu bulunmadıkça müvekkil adına basına açıklamada bulunamaz. Açıklamalarda adalete etkili olmak amacı güdülemez.

Avukat, baktığı davada görevini savsaklayarak ya da kötüye kullanarak müvekkili zararına kendisine bir yarar sağlayamaz.

Avukat işle ilgili giderleri karşılamak üzere avans isteyebilir. Avansın işin gereğini çok aşmamasına, avanstan yapılan harcamaların müvekkile zaman zaman bildirmeye ve işin sonunda avanstan kalan paranın müvekkile geri verilmesine dikkat edilir.

Müvekkil adına alınan paralar ve başkaca değerler geciktirilmeksizin müvekkile duyurulur ve verilir. Müvekkille ilgili hesap varsa uygun sürelerde durum yazıyla bildirilir.

Avukat, müvekkilinden meslektaşlarına yönelecek sataşmaları önlemeye çalışır.

Avukat, “hapis hakkı” nı alacağı ile orantılı olarak kullanabilir.

Adli müzaheret nedeniyle görülen işler, diğer işlere gösterilen özenle yürütülür.

Ücret davası açacak olan avukat, önce Baro Yönetim Kuruluna bilgi verir. Bu konuda Baro yönetim kurulunun görüşlerini bildirme yetkisi vardır.

V. AVUKATLARIN BAROLARLA VE TBB İLE İLİŞKİLERİ
Baro başkanlığı, Baro yönetim kurulu ve disiplin kurulu üyelikleri ile TBB başkanlığı, TBB yönetim kurulu üyeliği, TBB disiplin kurulu başkanlığı ve üyeliği görevleri bir kişide birleşemez.

VI. YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ALANI

Yukarıdaki meslek kurallarının sürekli gelişimini sağlamak üzere Barolar, TBB Genel Kuruluna, gündeme ilişkin hükümlere uyma koşulu ile yeni teklifler getirebilirler.

Yukarıdaki yazılı meslek kuralları, TBB’nin 8-9 Ocak 1971 tarihli IV. Genel Kurul Toplantısında kabul edilmiş ve TBB Bülteninde yayımı tarihinde yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

* (*) İkinci ve üçüncü fıkralar TBB’nin XII. Genel Kurulunda kabul edilmiştir.
(Not: Meslek Kuralları, 26 Ocak 1971 tarih ve 5 sayılı TBB Bülteninde yayınlanmıştır
Old 07-01-2010, 13:45   #2
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

"Avukat, “hapis hakkı” nı alacağı ile orantılı olarak kullanabilir."

Bir nebze katkı olsun diye.


Bu çıktı Dominant Mevzuat ve İçtihat programından alınmıştır.

YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ

Tarih : 04.05.2009
Esas No : 2008/13260
Karar No : 2009/5950



ÖZET:AVUKATLIK KANUNU'NUN 166. MADDESİNDE TANIMLANAN HAPİS HAKKI, SADECE VEKALET ÜCRETİ ALACAKLARI VE YAPILAN GİDERLER ORANINDA KULLANILABİLİR.AVUKATIN MÜVEKKİLİ NAM VE HESABINA TAHSİL ETTİĞİ ALACAK VE DEĞERLERDEN, ÜCRET VE MASRAFTAN FAZLA BİR MİKTARINI "HAPİS HAKKI" ADI ALTINDA ELİNDE TUTMASI, YASANIN KONULUŞ AMACINA VE AVUKATLIK MESLEK KURALLARINA AYKIRIDIR.AVUKATIN TAHSİL ETTİĞİ PARALARI MÜVEKKİLİNE BİLDİRMEDİĞİ VE ÖDEMEDİĞİ ANLAŞILDIĞINA GÖRE, AZİL HAKLI SEBEBE DAYANMAKTADIR. BU NEDENLE, ANCAK AZİL TARİHİNE KADAR TAMAMLANMIŞ İŞLERE İLİŞKİN VEKALET ÜCRETİ İSTENEBİLİR.İŞİN BAŞINDA MASRAFLAR İÇİN AVANS ALMADIĞINI İDDİA EDEN AVUKATIN, BU İDDİASINI İSPAT ETMESİ GEREKİR.

DAVA:Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün, davalı avukatınca duruşmalı, davacı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı şirket, davalı avukatın şirketin vekili sıfatıyla üçüncü kişiden olan ipotek alacaklarının tahsili için İstanbul Dokuzuncu İcra Müdürlüğü'nün 1996/7243 E. sayılı takip dosyası üzerinden takip başlattığını, icra dosyasına üçüncü kişi tarafından çeşitli tarihlerde olmak üzere toplam 17.000,00 Dolar karşılığının yatırılmış olmasına ve bu paraların davalı tarafından da çekilmiş olmasına rağmen, şirkete ödenmediğini, ödenmeyen bedelin tahsili için başlatmış oldukları icra takibine de itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, %40 inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacı şirketin 100'e yakın işinde vekil olarak görev yaptığını, takip etmiş olduğu dava ve işlere ilişkin masraf ve vekalet ücretlerinin ödenmediğini, sözü geçen icra dosyasından tahsil etmiş olduğu bedelin bir kısmını davacı şirketin temsilcisine ödediğini, diğer kısmını ise, gerek bu dosyadan, gerekse diğer dosyalardan hak etmiş olduğu avukatlık ücretlerine mahsup ettiğini, kaldı ki alacağın da zamanaşımına uğradığını, davanın kabulü halinde ise, 1994-1999 yılları arasında davacı şirket ve davacı şirket temsilcileri adına yürütmüş olduğu dava ve takipler nedeniyle hak etmiş olduğu vekalet ücretlerinin de alacaktan mahsubunun gerektiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, hükme esas alınan 28.01.2008 havale tarihli bilirkişi raporu gereğince davanın kısmen kabulüne, 14.663,16 Dolar karşılığı 22.320,00 YTL'lik asıl alacağa takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle takibin devamına, bu miktardan davalının takas ve mahsup talebinde bulunduğu ve bilirkişi tarafından hesaplanan 719,44 YTL ücret ve masraf alacağının, talep tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte mahsup edilmesine, takas ve mahsup yapıldıktan sonra bakiye kalan 21.600,56 YTL'lik kısım üzerinden hesaplanan %40 oranındaki inkar tazminatına tekabül eden 8.640,22 YTL inkar tazminatının da davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerek-tirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Yukarıda da kısaca özetlendiği gibi, davacı şirket, vekil sıfatıyla şirket adına takip etmiş olduğu İstanbul Dokuzuncu İcra Müdürlüğü'ne ait olan 1996/7243 E. sayılı dosyadan davalının tahsil ettiği halde ödemediği 17.000,00 Dolar alacağın tahsili istemiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptalini istemiş, davalı ise, sözü edilen icra dosyasından takip konusu alacağı tahsil ettiğini kabul etmekle birlikte, alacağın bir kısmını şirket temsilcisine ödediğini, kalan kısmını ise, ücret ve masraf alacaklarına mahsup ettiğini belirterek, borçlu olmadığını savunmuş, davanın kabul edilmesi halinde ise, vekalet ücreti ve yapılan masraflardan doğan alacağının, dava konusu alacaktan takas ve mahsubunu talep etmiştir. Davalı, vekil olarak tahsil ettiği dava konusu alacağı, ücret ve masraf alacaklarına mahsuben yedinde tuttuğunu, hukuki tanımıyla Avukatlık Kanunu'nun 166. maddesi gereğince "hapis hakkı"nı kullandığını savunduğuna göre, davada öncelikle hapis hakkının, nasıl ve hangi şartlarda kullanılması gerektiği üzerinde durularak, daha sonra ise, somut olay itibariyle bu hakkın, kanunun öngördüğü amaca uygun şekilde ve gereği gibi kullanılıp kullanılmadığı incelenmelidir.

Hemen belirtmek gerekir ki, Avukatlık Kanunu'nun 166. maddesinde tanımlanan hapis hakkı, sadece vekalet ücreti alacakları ve yapılan giderler oranında kullanılabilir. Avukatın, müvekkili nam ve hesabına tahsil etmiş olduğu alacak ve değerlerden, ücret ve masraf alacağından fazla bir miktarını "hapis hakkı" adı altında elinde tutması, bu hakkın yasaya konuluş amacına aykırı olduğu gibi, avukatlık meslek kurallarına da aykırıdır. Aynı şekilde hapis hakkını kullanan avukatın, müvekkilin nam ve hesabına tahsil ettiği alacakları geciktirmeksizin iş sahibine bildirmesi, hangi işten dolayı ve ne miktarda ücret ve masraf alacağı olduğunu açıklaması ve konu ile ilgili karşı tarafı bilgilendirdikten ve gerektiği durumlarda yapılacak hesaplaşmadan sonra, alacağı oranında hapis hakkını kullanması gereklidir. Esasen bu durum, avukatın müvekkiline hesap verme yükümlülüğünün de tabii bir sonucudur. Nitekim, Avukatlık Kanunu'nun 34. maddesinde, "Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliği'nce belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler." hükmü, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları'nın 43. maddesinde de, "Müvekkil adına alınan paralar ve başkaca değerler geciktirilmeksizin müvekkile duyurulur ve verilir." hükmü bulunmaktadır.

Hapis hakkı ile ilgili bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; davalı avukatın, müvekkili olan davacı şirketin vekili sıfatıyla İstanbul Dokuzuncu İcra Müdürlüğü'nün 1996/7243 E. sayılı takip dosyası üzerinden 17.000 Dolar alacağı, müvekkili nam ve hesabına tahsil ettiği halde, yedin de tuttuğu anlaşılmakta olup, davalı, yargılama sırasında savunduğu gibi, tahsilatın bir kısmını şirket temsilcisine ödediğini ispat edemediği gibi, tahsilatla ilgili müvekkilini haberdar ettiğini de kanıtlayamamıştır. Kaldı ki, davalı avukatın, tahsilat sırasında muaccel olan bir miktar vekalet ücreti alacağı bulunduğu kabul edilmiş olsa dahi, alacağından çok daha fazla bir miktarı alıkoyduğu da görülmektedir. O halde, dava konusu olayda hapis hakkının, Avukatlık Kanunu ve meslek kuralları hükümlerine göre, usulüne uygun olarak ve gerektiği gibi kullanılmadığı açıktır. Tahsil etmiş olduğu 17.000 Dolarlık miktarı müvekkiline iade etmeyen davalı avukatın, tahsilatı tesadüfen öğrenmesinden sonra iş sahibi davacı şirket tarafından 31.01.2001 tarihli ihtarla azledilmiş olması da, haklı azil niteliğinde olup, avukat bu durumda, sadece azil tarihi itibariyle tamamlanmış işlere ilişkin vekalet ücretlerinin ödetilmesini isteyebileceğinden, mahkemece azil tarihi itibariyle tamamlanmış işlere ilişkin dava ve takiplerin açıldığı tarihler itibariyle geçerli olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifelerine göre vekalet ücretinin tespit ve tahsiline karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar gözardı edilerek ve tüm takip ve davalar nedeniyle 1999 yılına ilişkin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesî'ne göre ücret hesabının yapılmış olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

3- Avukatlık Kanunu'nun 173/2. maddesinde, "Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harç ve giderler, iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekle avukata veya gerektiği yere ödenir. B u harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerekir." hükmü mevcut olup, bu hüküm gereğince, işin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmeli, bunun aksini ileri süren, başka bir ifade ile müvekkilinden masraflar için avans almadığını iddia eden avukatın da, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu kabul edilmelidir. Dava konusu olayda davalı avukat, "masrafların işin başında alınmadığı" konusundaki bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, takip ve davalara ilişkin masrafların işin başında avukata verildiğinin kabul edilmesi gerekirken, mahkemece bilirkişi tarafından hesap edilen masrafların da davacı alacağından mahsubuna karar verilmiş olması, ayrıca usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

S o n u ç: 1. bent gereğince davalının temyiz itirazlarının reddine, temyiz edilen hükmün, 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz eden davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.05.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 14-02-2014, 14:25   #3
Senatus

 
Varsayılan

Aynı başlıkta farklı bir konuya değinmek istiyorum; Hukuk İlanları veya Adliyeye Gidiyorum köşeleri yoluyla avukatlar olarak birbirimizden ücret talep etmemiz 'Avukat kendisine iş sağlama niteliğindeki her davranıştan çekinir.' kuralına aykırılık teşkil eder mi ? Bu durumda meslek etiğine aykırılık var mıdır? değerli meslektaşlarımın görüşlerini merak ediyorum.
Old 14-02-2014, 14:38   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Senatus
Hukuk İlanları veya Adliyeye Gidiyorum köşeleri yoluyla avukatlar olarak birbirimizden ücret talep etmemiz 'Avukat kendisine iş sağlama niteliğindeki her davranıştan çekinir.' kuralına aykırılık teşkil eder mi ? Bu durumda meslek etiğine aykırılık var mıdır?
"Adliyeye gidiyorum" başlığı altındaki faaliyetleri, meslektaşlar arasında dayanışma çerçevesinde değerlendirdiğimden, meslek kuralları açısından sakıncalı görmüyorum.

Çünkü bu ilişkide, tevkil olsa bile müvekkil yok; işbirliği yapan iki vekil var diye düşünüyorum.

Yine de konunun tartışılmasında yarar var. Sakıncalarını yaşayan meslektaşlarımızın tartışmaya katılması daha iyi olur.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlık ,meslek kuralları.etik kuralları Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 6 06-06-2007 09:32
Havana Kuralları-Avukatlık Meslek İlke ve Kuralları Av.Engin Özoğul Meslektaşların Soruları 1 29-10-2006 18:39
Avrupa Topluluğu Avukatlık Meslek Kuralları-3- Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 0 25-06-2002 22:19
Avrupa Topluluğu Avukatlık Meslek Kuralları -2- Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 0 25-06-2002 22:17
Avrupa Topluluğu Avukatlık Meslek Kuralları -1- Av.Habibe YILMAZ KAYAR Hukuk Sohbetleri 0 25-06-2002 22:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04479194 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.