Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Senet Üzerindeki İmza ile Birlikte Parmak Izi Bulunursa Ne olur?

Yanıt
Old 10-02-2007, 09:12   #1
HEATHER

 
Varsayılan Senet Üzerindeki İmza ile Birlikte Parmak Izi Bulunursa Ne olur?

Merhaba Sayın meslektaşlarım

Elimde bulunan bir senet üzerinde borçlunun çift imzası olmakla birlikte kefil tarafından senet üzerine imzası olmadığından parmak basılmış. Senette imzanın zorunlu unsur olduğunu bilmekteyim ama basılmış olan parmak senedi tamamen hükümsüz mü kılar yoksa tanzim edenin imzası olduğundan tanzim eden açısından geçerli kefil açısından geçersiz bir borçlanma mı doğurur bu konuda bana yardımcı olmanız dileği ile.....
Old 10-02-2007, 09:46   #2
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Senet üzerindeki parmak izi(çok çok acil)

Anımsadığım kadarı ile senedin geçersizliğine neden olmz. Parmak izinin onylanması gerekiyordu. Bu yapılmadığı için en fazla kefalet (aval) geçersiz olur. Tatil günü olduğu için anımsadıklarımı yazdım. Pazartesi bir daha bakarım
Saygılar
Old 10-02-2007, 11:44   #3
detay82

 
Varsayılan

İmzanın geçerliliği için imzanın muhakkak el ile atılması gerekir. Ayrıca mühür veya kaşe, baskılı imza gibi aletlerle ve parmak izi ile atılan imzalar ve dolayısıyla bu imzaları taşıyan poliçe geçersizdir(TTK.m.668). Kanunun parmak izi ve mühür kabulü poliçe daha doğrusu kambiyo senetleri dışındaki belgeler için geçerlidir.Bir başka anlatımla, mühürler ve parmak izleri tasdik edilmiş olsa bile poliçe geçerli olmaz. Kanun maddesine baktığınız zaman tam net bilgiyi görebilirsiniz
Old 10-02-2007, 12:02   #4
detay82

 
Varsayılan

Senet bu haliyle geçerlidir, tartışmalı olan kefil olan şahsın durumudur. Bu durumda senedin geçerliliğine etki etmez çünkü bonolarda İMZALARIN BAĞIMSIZLIĞI ilkesi bunu gerektirmektedir. Kıymetli evrakta senet üzerindeki her imza birbirinden bağımsız olarak işlem görür. Ve de sonuç doğurur. Kıymetli evrakta sadece imza olması yeterlidir. Sahte olup olmaması önemli değildir. Çünkü sahte imza sadece kişiye mutlak defi hakkı verir. Bu nedenle keşide eden açısından senet geçerli olduğundan borç onun açısından doğmuştur.
Old 10-02-2007, 12:33   #5
ragıp

 
Varsayılan

Poliçe ve bononun şekil şartları incelendiğinde, poliçede keşidecinin imzası, bonoda, tanzim edenin imzası şartı getirilmiştir. Bu şekil şartı olduğu için imza içermeyen, parmak izi ve mühür kullanılan senetkerin, kammbiyo senedi olamayacağı, gerek uygulamada, gerekse yargıtay içtihatlarında kabul edilmiştir.
Poliçede avali düzenleyen hükümler ile, 612-614. maddelere atıf yapan 690. madd incelendiğinde de, avalin imzasının gerektiği açıktır. Bu nedenle, parmak izinin imza yerine geçmediği, bunun bir aval olarak kabul edilemeyeceği açıktır.
Ancak, avalin geçersiz olması, kembiyo senedinin sıhhat şartını etkilemez. Bu nedenle, kıymetli evrak olarak kabulü ile, avalin taahhüdünün, kambiyo taahhüdü olmadığı aval ya da müteselsil kefil olarak kabul edilemeyecği kanısındayım.
Borçlar hukukuna ilişkin kefalet hükümleri saklıdır.
Old 10-02-2007, 12:39   #6
A.Turan

 
Varsayılan

19. Hukuk Dairesi 2001/5349 E, 2002/2196 K.

BONO DÜZENLENMESİ
İMZA
İMZAYA İTİRAZ

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R

Dava, okuma-yazma bilmeyen davacının kandırılarak, senet üzerine parmak bastırılıp mühürletilen ve sahte olarak imza atılan ve bono sayılmayan belgeye dayalı takip nedeniyle borçlu olmadığının tesbiti istemine ilişkin olup, davalı vekili davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere göre icra takibinin kesinleştiği, senetteki parmak izi ve mührün davacıya ait olduğunun kabul edildiği, ayrıca süresi içinde imzaya karşı çıkılmadığı anlaşıldığından davanın reddiyle %40 tazminatın davacıdan tahsiline dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

T.T.K'nun 688/7.maddesine göre bonoda tanzim edenin imzasının bulunması zorunlu olup aynı Kanunun 689.maddesine göre imzayı ihtiva etmeyen bir senet bono sayılamaz. Yine T.T.K.nun 668.maddesine göre imza yerine mekanik herhangi bir vasıta veya el ile yapılan yahut tasdik edilmiş olan bir işaret veya resmi bir şahadetname kullanılamaz. Öte yandan, İ.İ.K.nun 168/1-4 maddesi gereğince kambiyo senedindeki imzaya 5 gün içerisinde itiraz edilmemesi halinde imzanın borçludan sadır sayılacağına ilişkin hüküm takip hukukuyla ilgili olup, menfi tespit davasında sahtelik iddiasında bulunmasına engel teşkil etmeyeceğinden, mahkemece bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığı usulen incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken aksine gerekçelerle yazılı şekilde davanın reddinde isabet görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 10-02-2007, 12:42   #7
A.Turan

 
Varsayılan

Kambiyo senetlerinde, imzaların istiklali ilkesi caizdir. Poliçeye hangi sıfatla olursa olsun imza vaz ederek sorumluluk altına giren her kişi diğer imza sahiplerinin sorumluluğundan ayrı ve bağımsız olarak borç altına girer. Bu husus, TTK'nın 589. maddesinde de açıkça ifade olunmuştur. Buna göre, bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kimselerin imzasını sahte imzaları mevhum (gerçekte mevcut olmayan) şahısların imzalarmı yahut imzalayan veya namlarına imzalanmış plan şahısları herhangi bir sebep dolayısıyla ilzam etmeyen imzalan taşırsa, diğer imzaların sıhhatine bu yüzden helal gelmez

TÜRK TİCARET KANUNU / Madde 589

Madde 589 - Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmıyan kimselerin imzasını, sahte imzaları, mevhum şahısların imzalarını yahut imzalıyan veya namlarına imzalanmış olan şahısları herhangi bir sebep dolayısiyle ilzam etmiyen imzaları taşırsa, diğer imzaların sıhhatine bu yüzden halel gelmez.
Old 11-02-2007, 12:16   #8
icra20

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1979/3-1702
K. 1982/965
T. 22.12.1982
• BONO BEDELİNİN İSTENMESİ ( Bonoda Bulunan Parmak İzini Davalının İnkar Etmesi )
• PARMAK İZİ ( Senetteki Parmak İzinin Borçluya Aidiyetinin ve Bizzat Borçlu Tarafından Basıldığının İhtiyar Kurulunca ve O Yerde Tanınmış İki Tanık Tarafından Onaylanması )
• SENET ( Senetteki Parmak İzinin Borçluya Aidiyetinin ve Bizzat Borçlu Tarafından Basıldığının İhtiyar Kurulunca ve O Yerde Tanınmış İki Tanık Tarafından Onaylanması )
• OKUMA YAZMA BİLMEYENİN SENET VERMESİ ( Senette İmza Yerine Parmak İzi Kullanılabilmesi )
• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Mühür Basılmış Senet )
• ALACAK DAVASI ( Sened Bedelinin Ödenmemesi )
• SENEDİN KESİN DELİL SAYILMASI ( Borç Altına Giren Kimse Tarafından İmzalanmış Olması )
• BORÇ ALTINA GİREN KİMSENİN İMZASI ( Senedin Kesin Delil Sayılması )
• PARMAK İZLİ SENET ( Borçlu Tarafından İnkar Edilmesi )
• BORÇLU TARAFINDAN PARMAK İZLİ SENETİN İNKARI ( Tatbikatla Parmak İzinin Borçluya Aidiyetinin Tespiti Yoluna Gidilememesi )
818/m.13,14
1086/m.297
6762/m.668/7
ÖZET : Senet bir ispat vasıtasıdır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, senedin kesin delil sayılabilmesi için, borç altına giren kimse tarafından imza edilmiş olması gerekir. Kural bu olmakla beraber imza atmaya muktedir olmayan veya okuma yazma bilmeyen bir kimse imza yerine parmak izi kullanabilir. Yalnız, senetteki parmak izinin borçluya aidiyeti ve bizzat borçlu tarafından basıldığının ihtiyar kurulunca ve o yerde tanınmış iki tanık tarafından onaylanması lazımdır. Usulün 297. maddesine uygun biçimde onaylanmamış olan bir borçlu tarafından inkar edilen parmak izli senet yazılı delil başlangıcı sayılamaz. Senet altındaki parmak izinin usulün 297. maddesi doğrultusunda onanmış olması, senet içeriğinin borçlu tarafından bilindiğine karine teşkil eder. Oysa inceleme sonucu parmak izinin borçluya aidiyetinin tesbit edilmiş olması kesin olarak senet içeriğinin de borçlu tarafından bilindiği anlamına gelmez. Bu durum, parmak izinin borçlu tarafından ikrarı ( kabulü ) haline de benzetilemez. Dava konusu olayda, davaya dayanak yapılan senetteki davalıya aidiyeti ileri sürülen parmak izi usulün 297. maddesi uyarınca onaylanmadığı gibi davalı tarafından da açıkça inkar edilmiştir. Bu durumda mahkemenin inkar edilen parmak izi konusunda bilirkişi incelemesi yaptırması ve senede değer vermesi yukarıda anılan ilkelere ve yasa koyucunun amacına aykırıdır.

Senedin kesin delil sayılabilmesi için, borç altına giren kimse tarafından imzalanmış olması gerekir. HUMK.'nun 297. Maddesindeki kurallar ispat şartıdır ve anılan maddeye uygun olarak düzenlenmemiş olan parmak izli senedin borçlu tarafından inkarı durumunda, tatbikatla parmak izinin borçluya aidiyetinin tespiti yoluna gidilemez.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Darende sulh hukuk mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 5.12.1978 gün ve 3-196 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 26.3.1979 gün ve 1372/1474 sayılı ilamiyle ( ... Delil olarak gösterilen parmak izi taşıyan senet HUMK.nun 297. maddesine göre düzenlenmemiştir. Böyle bir senet üzerindeki parmak izi incelemesi yapılmak suretiyle geçerliliği saptanamaz. Ancak davacı vekili dava dilekçesinde her türlü yasal kanıt demek suretiyle yemin deliline de dayandığından yemin hakkı olduğu hatırlatılmalı ve onun sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı ( ... davalının, borcuna karşılık 3400 liralık bir bono verdiğini; ancak, vadesinde borcunu ödemediğini, yaptığı icra takibine de üstelik itiraz ettiğini ) ileri sürerek bono bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı ise ( .. davacıya borcu bulunmadığını ve senetteki parmak izinin kendisine ait olmadığını ... ) savunmuştur.

Yerel mahkeme ( ... senet altındaki parmak izinin davalıya ait olduğunun bilirkişi raporu ile saptanmış bulunduğu ve böylece senedin davalı tarafından verildiğinin anlaşıldığı ... ) gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiş; bu karar özel dairenin yukarıya metni aynen alınan ilamiyle bozulmuş ise de; mahkeme önceki kararında direnmiştir.

Görülüyor ki, bu davada çözümlenmesi gereken sorun; usulün 297. maddesine uygun biçimde onaylanmamış olan bir senetteki parmak izinin inkarı halinde, mahkemece parmak izi incelemesi yaptırılmak suretiyle senede değer izafe edilip edilemeyeceğine ilişkin bulunmaktadır.

Bilindiği gibi usul hukukunda senet bir ispat vasıtasıdır. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, senedin kesin delil sayılabilmesi için, borç altına giren kimse tarafından imza edilmiş olması gerekir. ( BK. m. 13, 14 ). Kural bu olmakla beraber imza atmaya muktedir olmayan veya okuma yazma bilmeyen bir kimse imza yerine parmak izi kullanabilir. Yalnız, senetteki parmak izinin borçluya aidiyeti ve bizzat borçlu tarafından basıldığının ihtiyar kurulunca ve o yerde tanınmış iki tanık tarafından onaylanması lazımdır. ( HUMK. m. 297 ) Bu madde hükmünün parmak izli belgenin düzenlenme şekli ve şartları konusunda öngördüğü kural, bir geçerlik şekli olmayıp, ispat koşuludur. Bu nedenle anılan madde hükmüne uygun biçimde onaylanmamış olan bir senetteki parmak izinin borçlu tarafından kabul ( ikrar ) edilmesi halinde, senet gene geçerli sayılır ve kesin delil teşkil eder ( HGK. 18.1.1978 gün 7/228 E. 12 K. S.K. ). Çünkü böyle bir halde senet içeriği ( muhtevası ) borçlu tarafından kabul edilmiş ve benimsenmiş demektir. Buna karşılık senetteki parmak izinin inkarı halinde, onama işleminin yasanın gösterdiği şekilde yapılmış olması gerekir. Aksi halde bu senedin hiçbir ispat değeri olmaz ve usulce geçerli kabul edilemez, yani yok sayılır ( HGK. 11.12.1971 gün, 4/937 E. 740 K.; HGK. 20.11.1974 gün, 1971/7-830 E. 1226 K. s.k. ). Hal böyle olunca, inkar edilen senetteki parmak izinin borçluya ait olup olmadığı konusunda parmak izi incelemesi yapılması da mümkün değildir. Aksi görüşün kabulü Yasanın amacına da aykırı düşer. Çünkü usulün 297. maddesinde öngörülen şeklin amacı, senet içeriğinin ( muhtevasının ) borçlu tarafından bilinmesini sağlamaktır. Yasa koyucu bu yolla okuma yazma bilmeyen bir kimsenin içeriğini bilmediği bir belge ile borç altına sokulması tehlikesinden korunmasını sağlamak istemiştir. Gerçekten senet altındaki parmak izinin usulün 297. maddesi doğrultusunda onanmış olması, senet içeriğinin borçlu tarafından bilindiğine karine teşkil eder. Oysa inceleme sonucu parmak izinin borçluya aidiyetinin tesbit edilmiş olması kesin olarak senet içeriğinin de borçlu tarafından bilindiği anlamına gelmez. Bu durum, parmak izinin borçlu tarafından ikrarı ( kabulü ) haline de benzetilemez. Zira yukarıda da değinildiği gibi böyle bir kabul senet içeriğinin bilindiği ve benimsendiği anlamını taşır.

Kaldı ki usulünce onanmış olmayan ve inkar edilen böyle bir belgenin borçlunun iradesinin tesbiti amacı ile düzenlenmiş olup olmadığının araştırılması için usul kanunu mahkemeye bir inceleme imkanı da sağlamış değildir. Usulün inkar edilen imzalara ilişkin inceleme sağlayıcı hükmünü genişleterek, Parmak izli belgeler içinde uygulamak buyurucu hükümleri yasa koyucunun amacına aykırı olarak genişletmek sonucunu doğurur ki, bu mümkün değildir. Gerçekten imza incelemesi ( istiktab ) usulde yalnız imzalar için tanınmış bir yoldur. ( HUMK. m. 308 v.s. ) ( 4.H.D. 4.3.1968 gün 805/2270 s.k. )

Diğer taraftan usulün 297. maddesine uygun biçimde onaylanmamış olan bir borçlu tarafından inkar edilen parmak izli senet yazılı delil başlangıcı da sayılamaz. Bu halde davacı, iddiasını tanık ile de ispat edemez ( Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri Usulü 4. baskı cilt II- 1980 Ankara- Sayfa 1486 ) ( HGK. 30.3.1938, 4/106-27 s.k. ).

Somut olayda, davaya dayanak yapılan senetteki davalıya aidiyeti ileri sürülen parmak izi usulün 297. maddesi uyarınca onaylanmadığı gibi davalı tarafından da açıkça inkar edilmiştir. Bu durumda mahkemenin inkar edilen parmak izi konusunda bilirkişi incelemesi yaptırması ve senede değer vermesi yukarıda anılan ilkelere ve yasa koyucunun amacına aykırıdır.

O halde yukarıda gösterilen nedenlerle H.G.K.da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen sebeplerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 22.12.1982 günü oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Yargıtay’ın bugüne kadar kökleşen içtihatları, bozma ilamında açıklanan doğrultuda bulunmaktadır.

Ancak, parmak izine dayanarak verilen mahkumiyet hükümlerinin onanması, diğer taraftan senetteki parmak izinin kendisine aidiyetini mahkemede kabul eden davalılar hakkındaki davaların kabulü ile parmak izini inkar edip bilimsel ve kesin olarak davalıya ait olduğu saptanan imza yerine parmak basılmış belgelere hukuk usulü muhakemeleri kanununun 297. maddesinin koşulları yok diye hiç değer verilmemesi ile uygulamada meydana gelen çelişki bu konu üzerinde tekrar durmayı zorunlu kılmaktadır.

Borçlar Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda doğrudan doğruya parmak izinden söz edilmemiştir.

Yargıtay İçtihatları ile parmak izi yukarıda anılan 297. maddenin kapsamına giren el ile yapılan işaretlerden sayılmıştır.

Seçimlerle ilgili bazı yasalar ile nüfus kanununda parmak izi okuma yazma bilmeyenler için imza yerine kabul edilmiştir.

Bir senetteki parmak izinin kabulü ile bilimsel olarak yapılan bilirkişi incelemesi sonucu parmak izinin aidiyetinin saptanmasının ayrı ayrı değerlendirilmesi kolay kabul edilememektedir. İnkar ve kötü niyetli davranışları ödüllendirmenin hukuk ilkeleri ile bağdaşamayacağını daima gözönünde tutarak bu yöndeki çelişkili uygulama üzerine eğilmede yarar bulunmaktadır.

Senetteki parmak izi ile ilgili şahıs arasındaki bağlantı saptandıktan sonra hukuk açısından bu belgeye bir değer verilmek gerekir.

Belgede parmak izi bulunan kişinin bunun nedenini açıklaması ve imza yerine parmak basmamış olduğunu ve o belgenin içeriğini bilemeyeceğini kanıtlaması zorunlu kabul edilmeli, aksi halde parmak izi, imza gibi bağlayıcı olmalıdır.

Parmak izi tatbikatındaki bilimsel ve teknik gelişmeler ve ceza mahkemelerince parmak izinin güçlü bir delil olarak kabul edilmesi karşısında parmak izi ile ilgili içtihadılar, artık günün koşullarına uygun düşmemektedir.

Bu konudaki kesin ve katı içtihad ve uygulamaya rağmen 50 yılı aşan bir süreden beri imza yerine parmak izi basılmak suretiyle sözleşme ve borç senetlerinin düzenlenmesine devam edilmesi yasaların uygulanması ve yaygın örf ve adetlerimize değer verilmesi açısından bazı gerçeklerin gözden kaçırıldığını da göstermektedir.

Parmak izinin imza gibi bağlayıcı olduğunun kabulünde bir takım sakıncaların ortaya çıkması söz konusu ise bu halde de böyle bir belgenin hukuk usulü muhakemeleri Kanunun 292. maddesinde sözü edilen yazılı bir beyyine başlangıcı olarak kabulü ile uygulamadaki çelişkiler bir ölçüde giderilebileceğinden onama oyundayız.

KARŞI OY YAZISI

Davacı bonoya dayanan alacak iddiasında bulunmuştur. Bu belge parmak izi ile düzenlenmiş bulunduğundan TTK. 668/7. maddesinde yazılı imza unsurunun yokluğu nedeni ile bono vasfında değildir. Hal böyle olunca senedi ciro yolu ile elde eden davacının bu iktisabı geçerli sayılamaz. Alacağın temlikine dair akti ilişki kurulmadığına nazaran davacının bu senede dayanan alacak iddiası haklılık kazanamaz ve kendisine yemin tevcihine gerek kalmadan davanın bu gerekçe ile reddedilmesi zorunludur.

Tabii ki, bu durumda HUMK. 297. maddesine temas eden anlaşmazlığa, uygulamaya ve bozma sebebine girmeye gerek kalmamaktadır.

Direnme kararının bu nedenlerle bozulması görüşündeyim.
Old 12-02-2007, 18:32   #9
ragıp

 
Varsayılan

Alıntı:
Elimde bulunan bir senet üzerinde borçlunun çift imzası olmakla birlikte kefil tarafından senet üzerine imzası olmadığından parmak basılmış. Senette imzanın zorunlu unsur olduğunu bilmekteyim ama basılmış olan parmak senedi tamamen hükümsüz mü kılar yoksa tanzim edenin imzası olduğundan tanzim eden açısından geçerli kefil açısından geçersiz bir borçlanma mı doğurur bu konuda bana yardımcı olmanız dileği ile.
Soru bu şekilde. Ben eklenen yargıtay kararlarında bu soruya ilişkin açıklık göremedim. Hatta kefil lafını bile göremedim. En azından, kefilin parmak izi kullanmasının senedin sıhhatine ilişkin kısmını göremedim.
Yargıtay kararlarındaki hususları, meslektaşımız, bildiğini söylüyor zaten
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Takip Kesinleştikten Sonra Senet Asıllarının İadesi Çok Acil macallan Meslektaşların Soruları 14 24-03-2008 15:43
acil/iş sözleşmesinin feshi ve kıdem sorunu/ acil avenginakbaba Meslektaşların Soruları 5 18-01-2007 09:46
yeni cmk 81 md. hakkında(parmak izinin yok edilmesi) Av.Dostum Ceza Hukuku Çalışma Grubu 0 29-06-2006 18:09
Parmak İzi Av. Hulusi Metin Hukuk Sohbetleri 0 11-09-2005 05:32
parmak izi almaya yetkili kurum ve kişiler kimlerdir ? öğrenci Hukuk Soruları Arşivi 1 12-02-2002 01:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04724407 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.