05-07-2006, 00:30 | #1 | |||||||||||||||||||
|
İlk- ve Ortaöğretim Kurumlarında Zorunlu Din Dersleri
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının yukarıya aldığım maddeleri herkese vicdan, dini inanç ve kanaat özgürlüğü tanıyor ve bu özgürlüğü koruma altına alıyor. Din kültürü ve ahlak öğretimi ayrıca orta öğretim kurumlarında zorunlu ders olarak belirlenmiş. Anayasa din kültüründen hangi din kültürünüm anlaşılması gerektiğini belirtmemiş. Buna rağmen orta öğretim kurumlarında din kültürü olarak sünni islam kültürü(din dersi) öğretilir. Hıristiyan, yahudi veya başka dinlerden olanlara öğretilmeyen bu sünni islam kültürü alevi çocuklarına zorla öğretilir. Bu uygulama herkese dini inanç özgürlüğü tanıyan anayasanın 24.cü maddesine aykırı bir uygulama bence. Aynı sonuca, bugünkü Hürriyet Gazetesinin Avrupa baskısında bildirildiğene göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’de varmış. Karara göre bir alevi çocuğunun sünni islam kültürünü zorunlu ders olarak görmesi dini inanç özgürlüğünü kısıtlıyor. AİHM kararını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9.cu maddesine dayandırmış. Madde içerik olarak Anayasanın 2 4.cü maddesinin aynısı. Buna rağmen İstanbul İdare Mahkemesi ve Danıştay dava konusu olan olayda davayı reddetmiş. Dini inanışı koruma altına alan hükümler aynı olduğu halde AİHM in ve Danıştayın ayrı ayrı kararlar vermesinin gerekçeleri neler olabilir? Saygılarımla |
05-07-2006, 05:57 | #2 |
|
hukuk bilgilerimin henüz öğrenci olmamdan dolayı derinliğini kullanrak değil ama verdiğiniz argümanları hukukçu mantığıyla değerlendirerek AİHM'nin verdiği kararın yanlış olduğunu düşünüyorum.Tabi bu değerlendirmeyi Türkiye'de zorrunlu din dersi uygulama şekline bakarak söylüyorum.Türkiye'de olduğuna inandığınız ihlal ve AİHM kararı sadece uygulamaya yönelik bir hata yoksa kural ihlali olduğunu düşünmüyorum.Çünkü;
1)2,maddedki laiklik kavramı Din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu hale getrilmesine engel değil 2)mad 10 u bu bağlamda nasıl değerlendirdiğinizi anlamadım.Yani kanımca kanun önünde eşitlik ilkesini zedeleyen bir durum da yoktur dersin zorunlu kılınmasında. 3)md 24 de belirtilen özgürlüklerinin sınırlandığını da düşünmüyorum çünkü tek yönlü(açılı) bir ders olduğunu kabul etsek bile yeni bir şeyler anlatılmasının özgürlük kısıtlayıcılığı olduğunu sanmıyorum:Kişi seçiminde özgürdür halen..Zorla dinletmek hususuna ise diğer tüm dersler de gireceğine göre bu konuda da temel bi ihlal yok. Bence zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersi-anayasa maddeleri(AİH sözleşmesi)arasında bir aykırılık ilişkisi yok.Ancak ben de sizin fikrinizin özüne katılıyorum.Yani inanç özgürlüğünün zedelendiği aşikar.Bu noktada benim açımdan 2 neden olabilir:1)ilgili konunun mevzuatı ile anayasa arasında bir çatışma olabilir.Hemfikirsek mevzuatı irdeleyebiliriz 2)Mevzuatta da hukuka aykırılık yoktur sorun uygulayıcının-uygulananın zihniyetinden(algıdan) kaynaklanmaktadır. olaya farklı boyutlardan bakalım derim.yoksa Danıştay kararını kabul etmek durumunda kalacağız |
05-07-2006, 10:23 | #3 |
|
Türkiye'de laikliğe aykırı o kadar çok uygulama var ki...
-Zorunlu din dersleri.. -Kimliklerdeki din haneleri.. -Diyanet İşler Başkanlığı.. -Devlet televizyonu TRT'de sadece Suni Müslümanlar için yayın yapılması.. -Her vatandaştan kesilen vergilerin, diyanet vasıtasıyla sadece Suni Müslüman kesimin dini ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılması... |
05-07-2006, 10:36 | #4 |
|
laikliği nasıl anlıyorsunuz?
Anayasanın ilgili maddelerinde din ve vicdan özgürlüğü güvence altına alınmış ve laiklik de cumhuriyetin temel niteliği olarak anayasada yer almıştır.Laiklik iki boyutlu bir kavramdır, bir boyutu din ve devlet işlerinin ayrlığıyken diğer boyutu da din ve vicdan özgürlüğüdür.Evet haklısınız zorunlu din derslerinin bu halde müfredatta yer alması laikliğe aykırıdır.Ancak bu uygulama sorunudur.Peki niye danıştayın ve anayasa mahkemesinin başörtüsü ile ilgili verdiği karar laikliğe aykırı değil, insanlar bu sebepten dolayı kültürel bir hak olan eğitim hakkından yararlanmıyorlar,hakın özüne halel gelmiyormu.Bu anayasanın 13. maddesine aykırı değli mi, demokratik toplum düzenine aykırı değil mi?Lütfen laiklik kavramını oraya buraya esnetip kullanmayalım.Türkiyede laikliğe aykırı çok uygulama var.Bunun sebebi de laiklik kavramının anlaşılmaması..
|
05-07-2006, 11:35 | #5 |
|
bu konu toplumu bölmekten başka bir işe yaramıyor
benbir sunniyim
ve okulda ögretilen din kültürü derslerinde hem alevilik hemde diger dinler budizm bile dahil (özellikle lisede ) hepsini ögrendim. Kendi meshebimi ise daha çok kişesel çabamla ögrendim.okulda ögretilen din derslerinin bu kadar problem edilmesini anlamıyorum.Alevi olan bir insan da pek tabi çocuklarına kendi dini eğitimini rahatlıkla verebilir.bu konunun ne ülkemize ne de özgürlükler bağlmında hukuka bir katkısı olacağını sanmıyorum. tartışılmasını da geresiz buluyorum. ancak aşağıda milli eğitim bakanının dün yaptığı açıklamayı belirterek soruna(sorun olarak yaklaşan arkadaşlar içini) bir çözüm olacağını düşünüyor bu tartışmaların bitmesini diliyorum."Milli Eğitim Bakanlığı, gelecek öğretim yılından itibaren lise Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersinde, "Alevilik" konularının yer alacağını açıkladı. Bakanlık bürokratları gayrimüslim öğrencilerin din dersini okumak istemediklerinde dilekçe vererek bu dersten muaf olduklarını hatırlattı, "Alevi vatandaşımızın da dilekçeyle başvurması gerekir" dediler." |
05-07-2006, 11:40 | #6 |
|
Din dersleri müfredatına Alevilik eklemek yerine bu dersi tamamen kaldırmak gerekir. Çünkü sadece İslam dininin belirli mezheplerini anlatmak, bu dersi laikliğe uygun hale getirmez. Çünkü bu ülkede İslam dışındaki dinlere mensup olan olduğu gibi tamamen dinsiz olanlar da var.
Din dersi ancak, teolojik olan bütün dinleri(sadece semavi olanları değil) tarafsız olarak anlatacaksa ve konuyu dinler tarihi ve din felsefesi çerçevsinde işleyecekse ancak o zaman uygun olabilir. Tabii bu da ortaöğrenim seviyesindeki gençler için pek yerinde olmaz. |
05-07-2006, 12:23 | #7 |
|
Sizlerden anladığım kadarıyla..Laiklik:din lafının kesinlikle geçmemesi,hatta yaşanmaması,devletin ise sürekli dine müdahale etmesidir..Peki en temel ve sürekli gündeme gelen sorun ise dinin yanlış yansıtıldığı değilmidir..O zaman daha öğrenme yaşında olan gençlerin dinlerini doğru olarak öğrenmelerine nasıl muhalefet edersiniz..Okulladaki din dersleri müfredatını inceleyin hepsi islamın hiç bir yerde farklı olmayan temel bilgileridir..Ve saygı değer hukukçular;kanunların sözü kadar özü de önem taşır;Türk Anayasasının özünde de böyle ayrımlar kesinlikle yoktur ki;sözünde de yoktur..Yorumlarınız beni çok şaşırttı ve üzdü;bir normu incelerken nasıl halkın genel düşüngüsel yapısını unutursunuz..Bilmiyorsanız söyleyeyim bütün yazılı normlar bu düşüngüsel yapının ürünüdür ve bu yapıyı değiştirmeye normların gücü yetmez..Eğer bunda da ısrar etmeye devam ederseniz hukuka karşı olan güveni daha da kırmayı başaracaksınız...
|
05-07-2006, 12:58 | #8 | |||||||||||||||||||
|
Din kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri neden sadece din kısmıyla ilgileniliyor bunu anlamıyorum. İşin bir de ahlak boyutu var ki kimse bunun üzerinde durmuyor.
Müfredata yok aleviliği koyalım yok budizmi de öğrenelim bunun sonu nereye gider. Peki ben "moon" tarikatı üyesiysem ne olacak.
Tartışmaların amacının çok farklı olduğunu düşündüğüm için böyle uc bir örnek verdim. Bu ülkenin birlik ve beraberliğe çok ihtiyacı var. İnanç ve düşüncesi ne olursa olsun herkese saygılarımla; |
05-07-2006, 13:22 | #9 |
|
bence de zorunlu din dersi kaldırılmalı bunun yanında kimliklerimizdeki dini islamdır ibaresi kaldırılmalı çünkü yeni doğan bir çocuğun dinini seçmesi mümkün değildir dinini ailesi seçiyor bu da yanlış bir durum. ülkemiz çok uluslu olduğundan değişik dinleri ve mezepleri içeriyor ülkemizde diğer dinlerin dışında müslüman aileden doğup ateist olanlar var bunlarada haksızlık yapılıyor bunun yanında ortaöğretim okullarında okutulan zorunlu din dersi eğitimlerinin islam dininin sünni kesimine hitap ettiğini biliyoruz alevilere haksızlık yapılıyor. zorunlu din dersi kalkmalı. bence aileler çocuklarına isterlerse dini öğretebilir bunun okullarda yapılması doğru değil
bu konudaki hassasiyetlerinden dolayı diğer arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. |
05-07-2006, 13:48 | #10 | |||||||||||||||||||
|
Sn. ersa44; Türkiye'de kaç aile var ki dinini tam manasıyla bilen Türkiye'de kaç aile var ki din olarak inandığı şeylerin aslında hurafelerle dolu olduğunu bilen Hangi aile öğretecek dini çocuğuna? Günahları affolunaca diye delikli taşlardan geçmeye çalışırken taşa sıkışıp kalan; Evim olsun diye türbe duvarına elindeki tebeşirle ev resmi çizen; Çocuğumun dili açılsın diye paslı türbe anahtarını çocuğuna yalatan; Sınava girecek çocuğuna bilmam hangi hoca(!) nın okuduğu suyu içiren; Başı ağrısa doktora gitmeyip, içimde cin var diye hoca(!)ya koşan; Kısmeti açılsın diye kendi eliyle kız çocuğunu hoca olarak geçinen sahtekarın kucağına atan; Çocuğu olsun diye gözleri önünde çocuğunun taciz edilmesine seyirci kalan vs. vs. vs. saymakla bitmez. Bu aileler mi çocuğuna dini eğitim verecek Görüşünüze bu nedenlerle katılmıyorum. Saygılarımla |
05-07-2006, 13:55 | #11 |
|
syn. hukukçu 42
benim görüşüme katılırsınız katılmazsınız saygı duyarım ama din bilgisine sahip aileler konusunda çok karamsarsınız mutlaka dini yanlış bilen aileler var benim dediğim zorunlu din dersi kalksın aileler isterlerse kendileri kendi bildiklerini çocuklarına öğretsin |
05-07-2006, 15:13 | #12 |
|
Zorunluluklar Neden?
meraba arkadaşlar,
Zorunlu din kültürü ve ahlâk bilgisi dersi bence de olmamalıdır. hatta bireyler başkalarının özgürlüğüne zarar vermediği müddetçe her konuda özgür olmalılar. bu perspektiften; zorunlu eğitim ve öğretimden de vazgeçilmelidir. herkes, her topluluk (dini, etnik v.s.) kendi eğitim-öğretim programını uygulayabilmeli, özgürce. Aslında farkında değiliz belki ama, öğrencilere içeriği ne olursa olsun, zorunlu bir ders veriyoruz dini konularda. ve bunun sonucu olarak öğrencilerin dine bakışı çok daha kötü oluyor. ben okullarda okutulan zorunlu din derslerinin -belirtilmese de- öğrencilerin dine nefretle bakmasına sebep olduğuna inanıyorum. Selamlar... |
05-07-2006, 15:28 | #13 |
|
Tam Bir Özgürlük Ortamı
tam bir özgürlük ortamı istediğim.
insanlar iradelerini özgürce kullanamıyorlarsa, dünyada kalmalarının ne kıymeti/değeri olabilir ki.. bizim adımıza istemediğimiz halde karar verenler var. devletin görevi özgürlükleri ve hakları güvence altına almak mıdır, yoksa kendine doğal haklar edinmek mi? Eğitime müdahale, özgürlüğe müdahale, siyasal iktidara müdahale hakkı(!) v.b. bundan ayrı olarak kimliklerdeki din hanesinin yer almasının laikliğe aykırı olmadığını, farklılıkları ve özgürlükleri yaşatmanın bir gereği olduğunu düşünüyorum. tabii bu din hanesi gelenekselleştirilmemeli, işlevsellik kazanmalı. toplumda müslüman olmadığı halde hala din hanesinde İslâm yazan insanlar var, tabi bunun işlevsellik kazanması o kişilerin haklarını kullanmasıyla gerçekleşecek. selamlar... |
05-07-2006, 17:03 | #14 |
|
Olayı büyük bir sorunmuş gibi irdeleyen,dini ve temel kavramlarını bu kadar ürkütücü addeden saygıdeğer arkadaşlar sizce laiklik dinsiz olmayı,ahlak kurallarını öğrenmeyi hiçe saymayı mı gerekli kılar!!Öncelikle dersin adı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersidir.Henüz yetişmekte olan bir çocuğun ahlakın temel kavramlarını,dinin temel kavramlarını öğrenmesi bu kadar mı yanlıştır.Ahlak her zaman genel ahlaktır.İslam dini heryerde aynıdır.fakültelerde İslam Hukukunu okurken hangimiz bu laikliğe aykırıdır diye islam hukukunun temel kavramlarını öğrenmekten kaçındık.
Olaylara bu kadar ayrımcı yaklaşmaktan vazgeçerek bu konuda baskı yapmak yerine gerçekten ihtiyaç duyulan sorunlar hakkında baş kaldırmak dileğiyle. saygılar.. |
05-07-2006, 18:14 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
Birinci ahlak, adı "ahlak bilgisi" olan bir dersle öğrenilmez. Ahlakın temelinde okul öncesi eğitim, aile içi eğitim ve bir bütün olarak okulda alınan eğitim ve dahası kişilik vardır. İkincisi, "ahlak bilgisi" dersini almayanların ahlaksız olacağını düşünmek tamamen saçmadır. Laiklik, din ve devlet işlerinin biribirinden ayrılmasından öte, devletin bütün din ve inançlara eşit mesafede olmasını ve ayrıc din ve inanç özgürlüğünü gerekli kılar. Eğer sizin çocuğunuz Almanya'da öğrenim görüyor olsa ve ona zorla, "din kültürü ve ahlak bilgisi" adı altında Hristiyanlık propagandası ve Hristiyan kültürü aşılasalar tepkiniz ne olurdu bilmiyorum. Ama hala Türkiye'de öğrencilere sıra üstlerinde namaz kıldırılıyor ve Arapça sure ezberletilerek sözlü notu veriliyor. |
05-07-2006, 21:42 | #16 | |||||||||||||||||||
|
Özgürlükten yanayım
keşke dediğiniz gibi olsaydı. laikliği din ve devlet kavramlarından daha ayrı düşünemez miyiz? laiklik bireylerin manevi gelişimini istedikleri şekilde sağlama serbestisini verir/vermelidir. bireye öncelik tanımalıdır. din ve devlet işlerini birbirinden ayırmak sanırım hilafete varolan bir tepkinin sonucu. laiklik, herhangi bir hayat görüşünü dayatmamaktır. bu perspektiften; İslam'ın, Hristiyanlığın; yahudiliğin ötesinde, Marksizmin ve hatta kemalizm'in laik bir toplumda dayatılamayacağı sonucunu çıkarabiliriz. ve bu sebeple, Türkiye'nin laik olmadığını söyleyebilecekler de olacaktır. bundan ayrı olarak, daha önce de belirttiğim gibi, din kültürü ve ahlâk bilgisi zorunlu olmamalıdır. seçmeli olması tercih edilir fakat sistem baştan ayağa değişse daha yerinde olur. herkes kendi istediği eğitim programını uygulamalıdır. bu konuda kişilere özgürlük tanınmalıdır. din kültürü ve ahlâk bilgisi dersi kadar dinden soğutucu bir hadise olmamıştır sanırım türkiye'de. sebebi zorunlu olmasının (dayatılmasının) yanında, dersi veren öğretmenlerin yetersizliği de olabilir. hı bu arada şunu da belirtmek istiyorum: laiklikten ne anlarsak anlayalım, istersek din devlet işlerinin birbirin den ayrılması, istersek din ve dünya hayatının birbirinden ayrılması istersek, devletin bütün dinlere eşit muamele göstermesi, istersek, bireylerin manevi gelişimi ve hayat görüşleri konusunda baskıya uğramaması v.s. v.s. anlayalım, çanakkalede, inönüde, sakaryada yapılan özgürlük mücadelesinde kimse dedelerimize laiklik için savaşıyoruz. yaşasın laiklik demedi. ve birisi bunu söyleseydi dedelerimizden kaçı buna itibar edip de can vermeyi düşünebilirdi? |
05-07-2006, 22:56 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Laiklik Türkiye'ye özgür bir kurum değildir. Veya Türkiye'nin iç dinamiklerinin ortaya çıkardığı bir yapı da değildir. Laiklik, Aydnlama Çağı Avrupası'nın bir ürünüdür. Tabi bunun öncesindeki reform hareketlerini de unutmamak gerekir. Fransızlar buna laiklik der, İngilizler Sekülarizm..İsim farklı olsa da anlayış aynıdır. Dünyevi devlet işlerini, dini inançlardan ayrı tutmak,devlet işlerini din işlerine göre ayarlamamak, halkın dini inançlarına eşit mesafede durmak her devletin bekası için zorunludur. Unutmayalım, "dinsizlik" olarak çarpıtılan laiklik demokrasinin en temel koşuludur. Laik olmayan bir demokrasi olamaz.Türkiye neredeyse 80 yıldır laik yapısını muhafaza ediyor. Şu ana kadar camii'ye gitmek isteyen hangi kişiye engel olunmuş? Veya hacca gitmek isteyen birine devlet "dur gidemezsin" mi demiş? Veya oruç tutmak ya da namaz kılmak yasaklanmış mı? Bilakis, devlet vatadaşlarının dini inançlarını yerine getirmesi için her türlü imkanı tanımıştır. Burda tek itiraz "başörtüsü" konusu olacaktır. Ama meseleyi farklı noktaya çekmemek adına buna değinmiycem. Ama sırf üniveritelerde ve resmi kurumlarda başörtüsü yasak diye laiklik dinsizlik olarak ilan edilemez. |
05-07-2006, 23:02 | #18 |
|
Selam,
Hristiyan batı kültürünün doğurduğu kavramları nasılda benimseyip özümsemişiz değil mi? Tartışma ve sohbetlerimizde bile artık bu kültürün kabullerini kendi kabullerimiz gibi kullanıyoruz. Ne diyim, oldukça üzücü. Savaşta kaybedilmeyenleri barışta kendi isteğimizle vermişiz... Saygılar... |
06-07-2006, 00:07 | #19 | |||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici'nin konuyu başlatan sorusu şöyle :
Konuya katılan arkadaşların konuyu dini ve politik açıdan değil, hukuk bilimi gözüyle ve hukuki açıdan irdelemesini rica ediyorum. (Site Kuralı md.4-5 ve Site İlkeleri md.4) Konu doğası gereği hassas bir çizgideyse de, konuyu dağıtmazsak ve kişisel dini görüşler ve politik eğilimlerimize göre yorum yapmaktan kaçınırsak, konuyu politikaya veya dini konulara girmeden konuşmak mümkün olabilecektir. Keza bu mesaja yanıt verip, sitenin siyaset ve din konusundaki kuralını ve ilkelerini de bu konu içinde sorgulamadığınız için şimdiden teşekkürler! (Site Kuralı md.6) |
06-07-2006, 01:08 | #20 |
|
Yavaş...
bertrand'a katılıyorum.
tractatus da aslında söylediklerimden farklı bir şey söylemedi bunu da belirtmek zorundayım. avrupada laiklik konusundaki gelişimlerin, dini otorite olarak kabul edilenlerin siyasi etkinliğinin ortadan kaldırılması sonucunu getirmesi ve benzeri birdeğişimin hilafet müessesesinde meydana geldiği gerçeği. sebep ne olursa olsun bir tepki vardı: siyasi ve dini otorite birarada bulunmamalıydı! daha fazlasını söylemiycem aslında konu zorunlu din dersiydi. bugün camiiye gidilmesine izin verilmesi v.s. v.s. ye izin verilmesine gelince, YAVAŞ! diyorum. tabii ki verilmeli ve verilecek. bu insanlar bu ülkenin vatandaşı başörtüsünü de taksın isterse camiiye de gitsin laik bir toplum yapısı bunu gerektirir hele hele bunu müslümanların çokca bulunduğu toplumda, hiçkimse, kimse onların ibadet etmelerine engel olmadı diyerek bazı şeylerin üzerini örtmeye çalışmasın. Yavaş... Lutfen... Laiklik Dinsizlik olarak algılanmamalı bence de ama eğer toplumda böyle yaygın bir kanı varsa, biz hukukçuların üzerinde ciddi bir mesuliyet olduğunu da söyleyebilirim. ismi ne olursa olsun, biz Türkiye'de laiklik diyoruz: hiç bir ideolojiyi dayatmamaktır bu düşüncenin aslı. Medine Toplumunun teşekkülündeki ahitname de (Medine Vesikasında) böyle bir tanımlamaya göre laik tir. *Dinde (Hayat tarzında) zorlama yoktur* *yahudilerin dinleri yahudilere, hristiyanların dini hristiyanlaradır.* Zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri kaldırılmalıdır! |
06-07-2006, 13:36 | #21 |
|
ya arkadaşlar neye gömüldünüz bunlar tipik gündem yaratmak için yapılan işler bu ülkede üzerine gidilmesi gereken başka durumlar arka plana itmek amaçlı tüm bunlar yani suni gündem birde gerçek hukukçu kanun adamı olmaz hukuk adamı olur varolan lafzı önemli olan açmaktır birincisi hiçbir ülkede öyle genişlik yok tutturmuşuz bir laiklik bı iş oo kadar kolay değil lailkliği algılayışı herkesin farklı laiklik kesinlikle müslümanlık ile başka dinlerin savaşı değildir bu kadar ucuz değil ayrıca aihm türkiye lehine iki karar verdi ve aslında red etmiş olsa da yani lehimize gözüksede aleyh sonuçlar doğurdurdu bunlar basit meseleler ama bizi bölmeye yönelik işler kendimize gelelim bu kadar yıl hiçbir problem olmadı şimdi mi olacaak veya laiklik savunucuları tabi yalan laiklikçiler başörtü olayında neredeydi? biz zannediyoruz ki islamiyet karşıta olmak laiklik yok böyle bir şey bende laik bir hukukçuyum ama din dersini okumak bana zor gelmedi hatta bu derste zaten artık genel inceleniyor bu durum neden ŞİMDİ bazı kimseleri rahatsız etti açoklamasını bilemiyorum.... uzatmak da istemiyorum hukuki boyutuna pek giremedim ama bu konu üzerine kitap yazılır
saygılarımla................. |
09-07-2006, 00:15 | #22 |
|
şimdi ben konuyla ilgili hukuki tartışmayı sebepsiz buluyorum.Çünkü mademki anayasanın 24.maddesi bize din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri devletin zorunlu olarak verdiği derslerden diyor,mademki din eğitimi devletin gözetimi ve denetimi altındadır diyor elbette ki,zorunlu bir ders olduğu için kişisel inancı ne olursa olsun bu derse katılacaktır bu birinci husus.ikincisi mademki aynı madde bize din eğitimim devletin denetiminde yapılacaktır diyor elbette sünni islam eğitimi halkın çoğunluğunun inancı olarak devlet eliyle devlet denetimi ve gözetiminde yapılacaktır.ve bu madde doğrultusunda elbette danıştay aihmin değil anayasanın doğrultusunda karar verecektir bunda hukuka aykırı ne olabilirki?bence bu hukuku değil olsa olsa sizin hayat görüşünüze aykırıdır ama yapacak bir şey yok yalnızca ailesi sünni olup kendiside kendi vicdanında sünniliği seçen çocuklar için din kültürü ve ahlak bilgisi dersi zorunludur diyen bir kanun henüz mevcut değil.Eğer kastettiğiniz müfredatın genişletilmesiyse onuda ayrıca konuşuruz...
|
09-07-2006, 21:06 | #23 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli arkadaşlar, din derslerinin okullarda zorunlu olarak müfredatta yer almasının laiklik ilkesiyle çelişip çelişmediği sonu gelmeyecek tartışmalara gebe olan mühim bir konu. Şimdiye kadar bu konuyu bir çok kez tartışmış bir kişi olarak bir kez daha debelenmeden görüşümü söyleyip geçeceğim, Türkiye sadece kağıt üzerinde laik bir ülke olduğu ve laiklik ilkesinin halk tabanının genelinde kabul görmediği için din derslerininin de zorunlu verilmesinin neye uyup uymadığını tartışmak yersiz.
Yalnız arkadaşlarımızdan birinin yazdığı bir mesajda(konuyla ilgisiz olsa da) düştüğü yanlıştan dolayı kapıldığım dehşeti belirtmek istedim.
Sevgili arkadaşım, umarım bu yazıyı bir yanlışlık sonucu, iradenin fesada uğradığı, temyiz kudretinin yerinden olmadığı veya ne biliyim sarhoşken falan yazmışsındır, aksi takdirde burda oturup haddim olmayarak aldığın eğitimin kalitesini sorgulamak zorunda kalacağım. Neden mi? Çünkü bir hukuk öğrencisinin fakültede öğrendiği ilk ders olan Anayasa Hukukunda Türkiye'nin tek yapılı(üniter) bir devlet olduğunu öğretirler. Ülkemizde farklı etnik kökenlerden gelen vatandaşlarımız olsa da bu Türkiye Cumhuriyetinin tekçil yapısını bozmaz, etnik kimlik ve ulusal kimlik birbirinden tamamen farklı iki kavramdır. Bundan 5 sene önce Türkiye Cumhuriyetinin sözde 'çok uluslu' yapısından bahsetmiş olsaydın, ömrünün en güzel yıllarını DGM'lerde sürünerek heba etmek zorunda bırakılırdın(ne kadar büyük laf ettiğinin farkına varman için söyledim bunu). Bahsettiğin mezhepsel kimlik ise bambaşka bir hadise olup, çok uluslulukla uzaktan yakından alakasız bir meseledir. Türkiye Cumhuriyetinde sünnilik dahil hiç bir mezhep devlet tarafından gözetilmez, sizin sünnilik propagandası olarak gördüğünüz Din derslerinde çocuklara 'tabiat sevgisi', 'hayvanları korumanın önemi', 'ana babaya saygı' vs gibi tüm dinleri kapsayıcı konular işlenmektedir. Yoksa devlet tarafgir bir şekilde Yezid'i ve Muaviye'yi Hz. Ali'ye karşı koruyan, 12 imamın katledilişini kutlayan bir anlayış içerisinde değildir. Türkiye Cumhuriyeti Din Kültürü derslerinde sadece çocukların asgari Din ve Ahlak eğitimi almalarını sağlamaktadır. Devletimizi sünnilik propagandası yapmakla suçlamanız sanırım hem aleviliği, hem de sünniliği tam olarak tanımamanızdan kaynaklanıyor. Yukarıda alıntı yaptığım mesaja cevap olarak yazabileceğim en az 50 paragraf daha var ancak şimdilik bu kadarını yeterli görüyorum. Son olarak Ersa44, Türkiye Cumhuriyeti devletini çok uluslu olarak tanıtan Anayasa Hukuku hocanızın ellerinden öprerim. Saygılar |
09-07-2006, 22:06 | #24 |
|
Selam,
Sanırım arkadaşımız "çok uluslulukla" , "etnik köken farklılığı" nı karıştırmış. Ancak izah ettiğiniz gibi vahim bir hata olduğu kanaatinizi paylaşıyorum. Saygılar... |
10-07-2006, 20:09 | #25 |
|
sevgili arkadaşlar yazımda atladığım bir yer vardı onu da tiochfaid arkadaşımızın yazısı hatırlattı,yazımda anayasanın 24. maddesi gereği sünni islam eğitiminin elbette devlet eliyle verileceğini söylerken aslında milli eğitim müfredatının özellikle sünnilere yönelik din eğitimi vermediğini işlenen konuların çoğunluğunu ahlaksal konuların ve temel din bilgisini kapsadığını göz ardı ettim.saygılarımla
|
11-07-2006, 17:44 | #26 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Gemici,
Sayın Admin’in de belirttiği gibi sorunuza yanıt verilmediğini düşünmekteyim. Benden önce yazan arkadaşların çoğu her nedense sorunuzu görmezden gelmiş, konuyu laik-antilaik eksenine kaydırmıştır. Pek çok hukukçunun bulunduğu bu forumda, olay hukuki açıdan irdelendikten sonra, kişisel görüşler belirtilseydi anlardım ama bazı katılımcıların amacının üzüm yemek olmadığını, bağcıyı dövmek olduğunu görmekteyim. Sorunuzun yanıtına geçmeden önce bir hatırlatma yapmak durumundayım. Yazınızı okuyanlar sanki AİHM bir karar vermiş gibi algılayabilirler. Oysa başvuru ciddi bulunup incelemeye alınmıştır. Yani Türkiye aleyhine veya lehine henüz bir karar tesis edilmemiştir. Bu nedenle AİHM’nin muhtemel kararı üzerine yorumda bulunabiliriz. Siz mevzuata ilişkin bazı bilgiler vermişsiniz zaten. Ben hem onları tekrar yazmak istiyorum, hem de sizin yazmadıklarınızı da yazmak istiyorum.(Yazıma yanıt vermek isteyenlere kolaylığı bakımından)
Bu iki metne baktığımızda, birbirine yakın olduğunu görmekteyiz. Ama önemli bir fark da bulunmaktadır. Anayasa’nın 24 üncü maddesinde ayrıca;
Hükmü yer almaktadır. Hal böyle olunca Danıştay’ın kararı doğru gibi durmaktadır. Çünkü Anayasa’da açıkça, din kültürü ve ahlak dersinin ilk ve ortaöğretim kurumlarında zorunlu ders olacağı belirtilmiştir. Ancak bir başka mevzuat daha bulunmaktadır:
Alıntısını yaptığım 1 inci Protokolün 2 inci maddesine göre, ana babanın söz konusu eğitim ve öğretimin kendi dini inançlarına göre yapılmasının sağlanmasını talep etme hakkı bulunmaktadır. Bu maddeye Türkiye çekince koymuştur. Bu çekincenin hukuki anlamını tartışmaya girmeden, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun Cumhuriyetin ilanından hemen sonra ve medreselerin kapatılması amacıyla çıkarıldığını tespit ettikten sonra bu çekincenin Protokol ve Sözleşmenin ruhuna ters düşmediğini görmekteyiz. Soru şudur: Türkiye’nin koyduğu çekinceye rağmen, AİHM acaba AİHS 9 uncu maddeyle, 1 inci Protokolün 2 inci maddesini birlikte mi yorumlamaktadır? Bu soruya, AİHM’ in Leyla Şahin-Türban davasındaki yorumuna bakınca evet cevabını verebiliriz. O davada “laikliğin bireyi aşırı eğilimli gruplardan korumayı amaçladığını vurgulayan mahkeme, AİHS 9. maddesinin din motifli her eylemi korumadığının altını çizdi.” Kararda "Büyük Daire, laiklik görüşünün Sözleşme'yi destekleyen değerlere uygun olduğunu göz önünde tutuyor. Bu, Türkiye'de demokratik sistemin koruması açısından gerekli sayılabilir" denilmiştir.(Son iki cümle, eski Yargıtay C.Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’ nun bir makalesinden alınmıştır.) AİHM Sözleşmenin 9 ile 1 inci Protokolün 2 inci maddesini birlikte yorumlarsa verilecek karar Türkiye aleyhine olacaktır. Gelelim sorunuzun can alıcı noktasına...
Diye sormaktasınız. Metinler arasındaki farkı yani 1 inci Protokolün 2 inci maddesini yukarıya yazmıştım. Gerekçelerden birisi bu olabilir mi? Bence olmamalı… Neticede uluslararası antlaşmaya imza atmış bir ülkeden ve onun yargıçlarının vermiş olduğu karardan söz etmekteyiz. Şimdi karşımıza yeni bir sorunsal daha çıkmaktadır. Anayasa’ya göre AİHS nasıl bir hukuk normudur? AİHS’yi bizim mahkemelerimiz nasıl algılamalıdır? Hukukçularımız nasıl algılamalıdır? “82 Anayasası’nın 90 ıncı maddesi AİHS’yi “kanun gücünde” andlaşma niteliğinde görür.” “Anayasa Mahkemesi –masumluk karinesi- tanımıyla ilgili kararında Anayasa’ya uygunluk denetimi yapılırken uluslararası belgelerin dikkate alınmasına değinir.”(Doç.Dr.Emin Memiş) Yine 82 Anayasası’nın 15 inci maddesi şu şekildedir:
Madde metninden görüleceği üzere, olağanüstü hallerde dahi uluslararası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemelidir. O halde, hele olağanüstü hal yoksa tabii ki uluslararası hukuk hükümlerine uyulacaktır. Özetle, 1982 Anayasası uluslararası sözleşmeleri kanun üstü ve Anayasa’ya denk görmektedir. Yani nasıl ki Anayasa’ya aykırı kanun yapmak mümkün değilse, AHİS’ne aykırı kanun yapmak da mümkün değildir. Yazı uzun olacağı için, bazı detaylar hızlı geçilmiştir. Eleştiri olacaksa bu husus göz önüne alınmalıdır. Şimdi bu açıklamalardan sonra, Danıştay hakimleri neden böyle bir karar vermiştir? Sorusuna yanıt arayalım. Hakim karar verirken kanuna, anayasaya ve uluslararası hukuk kurallarına uygun karar vermek zorunda değil midir? Danıştay hakimleri, ya 1 inci protokolün 2 inci maddesini bilmemektedir(olası mıdır?), veya görmezden gelmektedir. Görmezden gelmişlerse tamamen subjektif nedenlerdendir. Ya “hassas konu bu, tepkileri üzerimize çekmeyelim” demişler ya da kendi dünya görüşlerine aykırı karar vermek istememişlerdir. Sözleşme hükmü bu kadar açık iken, hakimin takdir hakkı veya vicdani kanaatinden söz dahi etmemek gerekir. Aslında sorunuza cevap verenlerin çoğu dolaylı olarak yanıt vermiş oldular. Çoğunluk AİHM kararına tepki duymaktadır. Bu forumdaki öğrenci, stajyer avukat ve avukat arkadaşlarımızdan bazıları belki de ileride Danıştay üyesi olacaktır. Sizce bu ve benzeri konularda nasıl karar vereceklerdir? Saygılarımla |
22-07-2006, 10:15 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
Değerli meslektaşım,
Yorumunuzda olaya yaklaşım tarzınız bence yanlış, okuduğu Anayasa maddesini doğru yorumlayacağını kabul ettiğim bir hukukçunun yorumundan da uzak. Laiklik hiç bir zaman dinsizlik değildir. Aksine din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması şeklindeki kısa tanımının yanında Anayasanın 24. maddesinde belirtildiği gibi "Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve uçlanamaz" Şekliyle ayni zamanda din ve vicdan hürriyetinin teminatıdır da. Bu tanıma göre Ateistlerin din konusunda ki düşüncesi bile Anayasa'nın teminatı altındadır.Müslüman bir ülkede insanların dinlerini öğrenmesi en doğal haklarıdır.Ancak bunu Anayasanın zorunlu bir kuralı halinde değil seçimlik bir ders şeklinde olabileceği gibi,Diyanet İşleri Başkanlığının açacağı kurslar aracılığı ile olabilir.Dersin Adının Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi olması bir şey değiştirmemektedir. Pratikte öğretilen ile yasada yazılan tamamen bir birinden farklıdır. Pratikte Sünni-hanefi mezhebi öğretilmektedir. Hatta daha da ileri gidilerek laikliğe aykırı fikirlerle genç beyinler yıkanmaya çalışılmaktadır.Oysa ülkede Değişik dinlere mensup vatandaşlar olduğu gibi, Müslümanlığı kendi düşünceleri doğrultusunda uygulayan milyonlarca Alevi yurttaşımız vardır.Laiklik İlkesinin 56 müslüman ülkede yanlız Türkiyede uygulandığı ve bu ilke sayesindedir ki çağdaş uygarlıkta tüm müslüman ülkelerden kilometrelerce ilerde olduğumuz bilinmektedir. Saygılarımla.
|
22-07-2006, 19:36 | #28 |
|
din kulturu ve ahlak bilgisi adı altında bir dersin müfredata konulması bile küçük çaplı bir dayatmadır.sadece ahlak bilgisi olsa daha yerinde olurdu
|
28-07-2006, 11:28 | #29 |
|
fazla özgürlük daha çok kıstlanan özgürlük
bu dersteki din bilgisi ibaresini bir dayatma olarak görmemek lazım çünkü türkiyede şuanda bu alanda verilen bilgiler her din alanında oluyor.hedeflenen taze beyinlere bunları anlatarak hayattaki yaşama tarzını bulmasına yardımcı olabilmek ki takdir edersiniz bu da kötü bişey değildir.bu dünyanın anlamını bilmeden boş yaşamaktansa bazı şeylerin farkına varabilmeli herkes.ders müfredatı dışına çıkıp islmaiyeti daha çok anlatanlarda karşı değilim çünkü eminmki zaten islamiyetteki ahlak anlayışı üstünde duruyorlardır bununda bizi daha huzurlu bir toplum yapacağı yönünde kaygılarım yok teşekkür ederim'''özgürlüklerin çok olduğu bir ortamda yasalar kurtarıcı olur özgürlükler ise baskıcııı'''
|
03-08-2006, 14:57 | #30 |
|
1952 doğumlu annem kendi zamanında bu dersin seçimlik olduğunu ve kimsenin de bir şikayeti olmadığını söyledi.
din kültürü ve ahlak bilgisi derslerimden hatırladığım şeyler duaların arapçaları ve bu duaları zorla ezberlediğimiz.ayrıca "bir erkeğin oturduğu yere ondan sonra oturursanız zina olur" diyen bir öğretmen! bu dersin zorunlu olmaması gerektiği kanaatindeyim.insanlara gerek dinlerini ve gerekse ahlak kurallarını kafalarına vurarak öğretemeyiz.çocuklar okuldan çok ailelerinden ve toplumdan öğreniyor bunları. |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Zorunlu Din Dersleri | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Meslektaşların Soruları | 28 | 10-10-2007 11:49 |
Yeni Baslayanlar icin ANKARA Dersleri :) | Cest la vie | Site Lokali | 12 | 24-11-2006 20:20 |
Latin Dansları Ve Tango & Vals Dersleri | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Site Lokali | 0 | 09-06-2006 14:15 |
Latin Dansları Ve Tango Dersleri başlıyor:)) | Av.Habibe YILMAZ KAYAR | Kültür ve Sanat | 5 | 24-09-2004 00:48 |
Yaşam Dersleri... | ege | Hukuk Sohbetleri | 15 | 27-11-2002 09:11 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |