![]() |
|
![]() |
![]() |
#1 |
|
![]() 'Onu öyle yazmazlar!'
ÇOCUKLUKTA bir tekerleme vardı: "Onu öyle demezler" diye başlar, "...peynir ekmek yemezler" diye devam ederdi, sonunu da herkes kendisine göre bitirirdi... Ali Püsküllüoğlu'nun kitabının adı da "Onu Öyle Yazmazlar", "demezler" değil... (x) Halk ağzında sözcükler bozulabilir, örneğin halk "payton"der, oysa sözcüğün kabul edilmiş yazım biçimi "fayton"dur. Halk ağzında "abi" de olabilir, "ağbi" de olabilir, önemli olan yazım biçimidir. Ali Püsküllüoğlu böyle diyor. * * * ÖRNEĞİN, önceden her Avrupa ülkesinin kendi para birimi olduğu için Alman parasına mark, Fransız parasına frank, Yunan parasına drahmi diyorduk. Şimdi paralar birleştiğine göre ne diyeceğiz. TDK "avro" denmesini öneriyor, kimimiz Fransızın, kimimiz İngilizin, kimimiz Almanın söyleyişine uyuyoruz. Ali Püsküllüoğlu bunu da eleştiriyor... * * * PEKİ ne yapmalıyız, ne demeliyiz? Püsküllüoğlu'nun önerisi şu: "Bu sözcüğü (Euro) biçiminde yazdığımıza göre, yazıldığı gibi söyleyelim yazalım, okuyalım yani (e/u/ro) diyelim. İlk başlarda biraz zorlanırız ama çıkar yol budur." Üzerinde düşünmekte yarar var. * * * ALLAH rahmet eylesin, İhsan Sabri Çağlayangil Dışişleri Bakanı iken, başka ülkelerin Dışişleri bakanlarından söz ederken, "Aziz meslektaşım" diye lafa başlardı. Çağlayangil'in bu söylemi giderek yaygınlaştı, artık her Dışişleri Bakanı, başka ülkelerin Dışişleri bakanlarından söz ederken, lafa "Meslektaşım!" diye başlıyor. Acaba doğru mu? * * * ALİ Püsküllüoğlu'na göre yanlış... Siyaset meslek midir, siyasetçiler birbirlerine meslektaş diyebilirler mi? Ali Püsküllüoğlu "Diyemezler!" diyor: "Meslek nedir? Meslek, kişinin kendisine temel çalışma alanı seçtiği, geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iştir. Bakanın yaptığı görev, geçimini sağlamak için yaptığı sürekli bir iş midir? Değildir. O halde bir meslek de değildir. Dolayısıyla söz konusu iki bakan için meslektaş denemez. Başka dillerde dense bile Türkçede denemez." Şimdi gelelim "Onu Öyle Yazmazlar"a... "Abacur değil "abajur", "acanda" değil "ajanda", "acaip" değil "acayip", "başkanvekili" değil "başkan vekili", "beyendi" değil "beğendi", "bulucin" değil "blucin", "büftek" değil "biftek", "ceryan" değil "cereyan", "cimlastik" değil "jimnastik", "ciyer" değil "ciğer", "çeket" değil "ceket", "dalevere" değil "dalavere", "diyolog" değil "diyalog", "elektirik" değil "elektrik", "ezrail" değil "azrail", "fikistür" değil "fikstür", "herhangibiri" değil "herhangi biri", "namkör" değil "nankör"... * * * "ONU öyle demezler!" kadar, "Onu Öyle Yazmazlar"a da önem vermek gerekmez mi? ———— (x) Arkadaş Yayınları. h.pulur@milliyet.com.tr |
![]() |
#2 |
|
![]() Sayın Ali Püsküllüoğlu'na saygı ile THS'nin cevabıdır:
Yanlış/Yalnış Yazılan Kelimeler. Yalnız/Yanlız Değiliz. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=7060 Konuşma Dili-Yazı Dili Ayrımı http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=10300 (Sayın Av.Suat Ergin ve Sayın mutlakadalet'e teşekkürler.) Saygılar. |
![]() |
#3 |
|
![]() ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU'NU YİTİRDİK
Dil Derneği'nden Açıklama
Dil Devrimini ödünsüz savunmayı yaşama biçimi edinen, yaşamı boyunca Türkçeye emek veren, birbirinden değerli yapıtlar üreten; derneğimizin kurulması için atılan ilk adımları hızlandıran ve Dil Derneği’nin kurucu üyesi olan, dostumuz, abimiz, Şair, Yazar ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU’nu yitirmenin acısı içindeyiz. Düşüncelerini, devrimci duruşunu, ilkelerini ve yapıtlarının önemini gelecek kuşaklara aktarmayı görev biliyoruz. Ailesinin, tüm yakınlarının, dostlarının acısını paylaşıyoruz. DİL DERNEĞİ YÖNETİM KURULU
|
![]() |
#4 |
|
![]() Fazıl Hüsnü Dağlarca... Yaşayan en büyük şairimiz olarak anlattığımız, "Türkçem, ses bayrağım" diyen ve bunu herkesin yüreğine işleyen, dilin yalın güzelliğini sevip Türkçeyi işleyen ozanımız... Bugün yitirdiğimizi öğrendim. İki şiirini aktarmak istiyorum. Şiirlerinle yaşayacaksın...
TÜRKÇE KATINDA YAŞAMAK Seslenir seni bana “sonsuz” Der ki çoğal, Der ki uzun mutluluğuna Usun iyiliğin doğruluğun, Bir bilinmeyenden bir bilinene dek Türkçe, varolduğumuz. Türkçe, nice desem seni, Onca güzelim. Görünmek derinleşmek, Dolmak; Seni düşünürük düşünürüm, yarı karanlıklarda, dal, Anlarım onca. Bir bölü beş, bir bölü dokuz, Bir bölü bin üç! Ayrılık anlamların öylesine azar azar dağılır, Ta doğudaki balık, Duyar kokusunu Ta batıtaki yoncanın. Seslenir seni bana yakın uzak, Yeryüzü mavisinden gökyüzü yeşiline, Tutsak uluslar var ya geceler boyu Onlar için Yitik özgürlükler için, Türkçe, haykırmak O süre yaradılış dar iken Düz iken, yassı iken, Daha’lar Daha’lar Daha’lar daha’lara karışmış, Sınırlığın getirmiş yarınları. Konuşamaz iken, o yusyuvarlakta, Diyemez iken, Artısı eksisi almış götürmüş Toprağın bitkilerden arta kalan sağlığını Sıcak uzun, Bir kişiler geleceğine. Seslenir seni bana bir duru su İçinde masallar kazımış ilk yazıları ilk anıtlara, yankılanır Alandan alana, uçsuz bucaksız, Evrenden akınlarının uğultusu. Ama bağışla beni unutmuş;um, Yıldızı güneşini ayını, utanmadan. Öyle köksüz günlerim gelmiş bozkır çadırlarından çırılçıplak, Unutmuşum ana demesini bile, Öykünmüştüm türküsünü ellerin, Ağzıma bir kara düşmüş bağışla beni. İşte and içiyorum, Bütün ölüler adına Bütün gençler, bütün doğacak çocuklar adına, Varacağım deyişine gündüz gündüz, Varacağım tanrıya dek, Soluğumda soluğun Seslenir seni bana “Ova”m, “Dağ’ım, Nere gitsem bulur beni arınmış. Bir çağ ki akar ötelere, Bir ak ... ki yüce atalar, bir al ... ki ulu oğullar, Türkçem, benim ses bayrağım Fazıl Hüsnü DAĞLARCA ÖLÜ Hangi mahallede imam yok, Ben orada öleceğim. Kimse görmesin ne kadar güzel, Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim. Ölüler namına, azade ve temiz, Meçhul denizlerde balık; Müslüman değil miyim, haşa, Fakat istemiyorum, kalabalık. Beyaz kefenler giydirmesinler, Sızlamasın karanlığım havada. Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım, Ki bütün azalarım hülyada. Hiçbir dua yerine getiremez, Benim kainatlardan uzaklığımı. Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar, Çılgınca seviyorum sıcaklığımı... Fazıl Hüsnü Dağlarca |
![]() |
#5 |
|
![]() “Türk Dil Kurumunu kurarken
Mustafa Kemal’in Tek mutsuzluğu vardı Türkçeyi sevdiğini Daha Türkçe söyleyememek Kimilerinin Şimdi Tek mutluluğu var Türkçeyi sevdiklerini Daha Osmanlıca söylemek.” Fazıl Hüsnü Dağlarca |
![]() |
#6 |
|
![]() Dil Derneği, Çağdaş Türk Dili Dergisi'nin Ekim 2008 sayısını Ali Püsküllüoğlu Özel Sayısı olarak yayınladı. Sayıda Ali Püsküllüoğlu'nun özgeçmişi ve yapıtları üzerine çeşitli yazılar yer almaktadır.
|
![]() |
#7 |
|
![]() 29 EKİM
Ürünleri bitmez tükenmez Erdem verir Uygarlık verir Yiğitlik verir Orman verir Buğday verir Sevgi verir Çalışkanlık verir Aydınlık verir Yaz ekimi kış ekimi değil Türkiye'nin 29 Ekimi Fazıl Hüsnü Dağlarca |
![]() |
#8 |
|
![]() Yazdıklarım yazmaya çalıştıklarım, beli belirsiz ama; bilseydim en belirlisini bile dudaklarımla bile söylemiyecektim.
Hani şiirlerine ömrün soğuk mührünü işlemiş bir şahsiyete laf yetişmek tarzı sayardım. Artık yazmak ne için olacak."Af" istemek geç mi olacak ya da oldu. Bir sır varki oda bana ikinci doğumgünü gibi sır kalacak. AF AKŞAMI Af buyruğuyla açılmıştı hapishane kapısı Taşıyordu koca burunlar tıraşlı enseler kara çeneler Dizleri eğri omuzları çarpılmış sırtlar çıkık dökülüyordu Vakitlere kapanmış büyük karanlıklardan Taşıyordu vay dökülüyordu vay Yırtık pis bitli çirkin Sokağı dolduruyordu terli can uğultusu Geçiriyordu avucunu şaşkınlıkla saçından saçından 9 yıl yatmış Kolunda anası kucağında yavrusu Doldurmustu kapının önünü kalabalık Kimi ta dağ köylerinden koşmuş Kimi ta denizlerden Bir özlem sarmış bağrı ölümden yüce Sevgiyle arıyorlar parçalarını Heybelerinde ekmek destilerinde su Bir türlü inanamıyordu sokaklara sokaklara 20 yıl yatmış Gönüllere sığmaz olmuş kavuşmak duygusu Öyle sarılır ki geçmişe Erir göğsü göğsünde tutuklunun Pişmanlık kavaklar tarlalar davarlar için Pişmanlık gemilere düğünlere ırmaklara Pişmanlık beşiklerden kağnılardan sessiz Yerce gökçe değil insan dolusu Çılgınca kucaklıyordu hepimizi hepimizi 5 buçuk yıl yatmış Taşar içerde kalanların sorusu Çubuk demirler arkasından maviliğe Hem esenliğe ermiş hem yaşlı yelcek Bir yurt türküsü yeniler karanlığı Zaman yeğnik değildir yeğniktir Dön de gör ananı belleyecek Boş koğuşlar kurmuş pusu Sönük gözü aydınlıkla büyüyordu büyüyordu 8 yıl yatmış Çıkınlarda gecenin binlerce gecenin uyunmamış uykusu Bir yorgunluk çökünce yürünmüş yeryüzünden Kalabalıkta dağılır birer ikişer özgür Doğuya batıya kuzeye güneye özgür Yüreklerinde bir çığ Yaşamak sevinci vay Yaşamak korkusu İnmeli yani sıçrıyordu havaya havaya 17 yıl yatmış. FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA |
![]() |
#9 |
|
![]() Yücel hanım, öncelikle "Türkiye'nin 29 Ekimi"ni kutlarım: Böylesi bir paylaşım içinde teşekkürler. Aklımda tasarladığım ama tembelikten şu yazmaya çalıştığım yazamadığım mısraları yazmama siz aracı oldunuz.
Vefa: öylesi bir şey ki; hani daha iyisini yapmaya teşvik eden bir duygu sarmalı. |
![]() |
#10 |
|
![]() iSmini çok duyduğum ve benim çok beğendiğim bir şairdi bir şairdi gerçekten..yakınlarına sabır diliyorum...
saygılar. |
![]() |
#11 |
|
![]() Ağaç taşı anlamaz
Gökyüzü MAVİ iken Ağaç susuzluğu anlamaz Gökyüzü MAVİ iken Ben seni Çok sevdiğimi anlarım Gökyüzü MAVİ iken... Fazıl Hüsnü Dağlarca |
![]() |
#12 |
|
![]() Dil yurttaşlığı
Yurttaşlıktan büyüktür Sürüp gider o Kişi öldükten sonra bile Fazıl Hüsnü Dağlarca |
![]() |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
Konu Araçları | Konu İçinde Arama |
Konuyu Değerlendirin | |
|
![]() |
||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Türkçenin Renkleri: Çocuklar İçin Dil ve Ekin Dergisi | Doç. Dr. Özge Yücel | Site Lokali | 6 | 23-04-2010 11:20 |
Türkçenin Türkleşmesi | hukukçu42 | Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu | 5 | 03-10-2006 16:11 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |