Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Konumuz : Hukukçular Biz bizi konuşuruz! Konusu "hukukçular" olan ve diğer alanların konusu içine girmeyen sohbetlerimiz için.

Tutanaklardan komik anlar

Yanıt
Old 07-07-2006, 20:21   #1
obaykan

 
Varsayılan Tutanaklardan komik anlar

HAKİM:-müvekkiliniz neden bosanmak istiyor avukat hanim?
-karsi taraf ile aralarinda düsünce farkliliklarindan kaynaklanan siddetli geçimsizlik bulunuyor sayin hakim
Hakim: -tabi biri aristo digeri descartes çünkü.

*yil 2005.istanbul 4. agir ceza mahkemesinde sahte raki imal etmek suçundan açilan davada saniklarin sorgusu yapiliyor.
sanik-.....lokantalardan filan topladigimiz siselere yaptigimiz rakilari doldurduk.
mahkeme baskani- alinan parmak izi örneklerinde hem sizin hem de sabikali baska kisilerin parmak izi var.
sanik-dogrudur.
mahkeme baskani-bu ne pislik,bari siseleri yikayip doldursaydiniz .

*dava: uyuşturucu kaçakçılığı
sanık: takriben 65 yaşında bir amca yer : ağır ceza mahkemesi olay : amcanın ahırı ağzına kadar marihuana dolu olarak bulunmuştur.
hakim - amca anlat bakalım ne oldu ?.
sanık - içiciyim ben reisim.
hakim - nasıl yani ?. bir ahır dolusu esrarı mı içecektin ?.
sanık - yazları yetiştirir ve biriktiririm. kışları da içerim hakim bey.
hakim - (kahkahalar) kapatırım seni ahıra, kapına da iki jandarma koyarım, yaza kadar o otu bitiremezsen sonra görüşürüz.

* dava : tarihi eser kaçakçılığı yer : ağır ceza mahkemesi olay : arabanın bagajında roma dönemi büstler yakalanmıştır.
- anlat bakalım osman ?.
- tarlamı sürerken bu kafaları buldum hakim bey, tam müzeye teslim etmek üzere yola çıkmıştım ki tutuklandım. masumum hakim bey, tahliyemi isterim
. - osmannnn. osmannnnnnn. hatay'da bulduğun kafaları neden istanbul'daki müzeye teslim etmeye çalışıyorsun

* yer : beykoz adliyesi yeni tck'nin 233/2. maddesi uyarınca hamile sevgiliyi terk edene hapis cezası verilebilecek olması nedeni ile şikayette bulunmak için savcıya giden avukat meslekdaşımıza;
- nedir bu avukat hanım?.
- sevgilisinin hamile olduğunu bildiği halde terkeden şüpheli hakkında suç duyurusunda bulunacaktım.
- allah allah. (katibe seslenir)yeni tck'yı getirin. evet burada varmış madde. ilk defa karşıma çıkıyor. - ya yeni bir madde. - bu çocuk evlilik dışı mı şimdi?. - evet. - burası istanbul.

*1940'lardan aktarılan bir anı: yaşlıca bir rum kadıncağız sanık kürsüsünde durmaktadır. duruşma uzadıkça uzar. kadıncağız şişmanlığın ve yaşı nedeniyle, mahalle karısı misali, tanık kürsüsüne yaslanıp belini bırarak ağırlığını bir tarafa vererek durur.
hakim: "hanım düzgün dur!" (sertliğiyle bilinen bir hakimdir) beş dakika sonra kadıncağız dikilmekten yine yorulur, bu sefer ağırlığı öbür tarafa vererek bükük durur.
hakim: "hanım düzgün dur!" kadıncağız tekrar toparlanır. bu olay birkaç kere tekrarlar. en sonunda hakim yine: "hanım düzgün dur!" dediğince kadıncağız lafı patlatır:
- a yeter bea! mahkeme mi yapiyoruz, fotogıraf mi çektiriyoruz?

* 2005 yılının kadıköy adliyesinde yaşanmıştır. becerikli bir katip, mübaşir hakim ekibine sahip mahkeme kadrosu, benim de birinde bulunduğum boşanma davalarını seri olarak karara bağlamaktadır. ancak bu arada listeye uyulmamakta hazır beklemekte olan kim varsa onlara öncelik de verilmektedir. arka arkaya davalar karara bağlandıktan sonra mübaşire "bizim duruşma vardı" diye danışan kimse kalmaz. mübaşir de hesabı hafiften şaşırdığı için koridora çıkıp bağırır: "bilmemkaçıncı bilmemne mahkemesinde davası olan!"... kimsecikler üzerine alınmaz. mübaşir açık olan kapıdan içeri bakar. teşkilat tam kadro hazır müşteri beklemektedir. döner tekrar koridora bağırır: - haydi! yok mu boşanmak isteyen?

* bir avukat amerikan filmlerine özendiği için midir, öztürkçeci olduğu için midir bilinmez bir duruşma boyunca hakime "yargıcım" deyip durur. hani "sayın yargıç" değil de "yargıcım" diyor ki biraz daha türk ananelerine uysun, hakim bu hitabeti garipsemesin. bir, iki , üç beş derken hakim en sonunda: "ayıp oluyor ama avukat bey!" der. avukat şaşırmıştır. "ne oldu ki?" diye sorar. hakim: - yaşça büyük olabilirsiniz ama biz de hakimiz bir yerde! deminden beri YAVRUCUM deyip duruyorsunuz. yeter ama!
Old 08-07-2006, 14:40   #2
MeLoDyY

 
Varsayılan :)))

SÜPER ÇOK GÜLDÜM YA: )
hele o yaşlı teyzeye bayıldım!
ha bir de ahırında uyuşturucu bulunan amcanın benzer bi olayında bende bi duruşmaya şahit olmuştum.khakkaten komik oluyor.mdgm olayı yeni kaldırılmıştı.beşiktaşdaydık.amcamız esrar satarken yakalnmış.göbekli kır saçlı biri.içiciim dio başka bişe demio.hakim amca yaşından başından utan,ne içmesi satıosun işte diyince amcamız avukata baktı hani bu yaşta bu lafları bana işittirdin ya gibilerinden: )taktik işi bunlar: )neyse tahliye oldu amcamız..
Old 09-07-2006, 00:37   #3
murat214154

 
Varsayılan

vallla böyle bir bölümdeyiz ki bazen kal geliyor.. arkadışımızın bizde tebessüm uyandırması çok hoş.... devamı dilegiyle
Old 10-07-2006, 17:28   #4
Av.Ayşe

 
Varsayılan

Artvin'de yargılanan bir sanık mahkemeye şiirli savunma verdi. Ancak savcı da şair çıkınca kurtulamadı.

Sanık da savcı da şair olunca, telefon teli aşırma davasının duruşması hukukun nükte ve zekayla dolu güleryüzünü gösteren atışmaya dönüştü. Türk hukuk tarihine geçecek olayda sanık "aşırma" suçu için, "Kollarım kopsun haberim varsa/ ozan bu olayı bilmez hakim bey/ ozanlar dediğin halkın özüdür/ ozanlar hırsız olmaz hakim bey" dizeleriyle savunma yaptı. Savcının yanıtı ise "Hayat zor, şartlar zor, yakacak asli ihtiyaç/ amma Aşık oğlu, buna mı muhtaç?/ suç işlenmeye görsün, bulmaz mı adaleti/ işte yakaladılar, evinde çalıntı telleri/.../ Savcı kelam etti mütalaayı, sıra mahkemenin, versin uygun cezayı" oldu.

OLAY KARADENİZ’DEN GELDİ

Artvin’in Ardanuç ilçesinde Aşık Gülhani mahlasını kullanan K.O.’nun oğlu İ.O., Ardanuç Barajı’nın yapılacağı yerde odun toplarken, "Nasıl olsa sular altında kalacak" diye telefon direğinden kopardığı teli, dereden odun çekmek için kullandı. Telefon görüşmelerinin kesilmesi üzerin isyan eden köylüler durumu Jandarma’ya iletti. Mahkeme kararıyla arama yapan Jandarma, 300 metrelik teli K.O.’nun samanlığında buldu. Bunun üzerine Cumhuriyet Savcılığı evin sahibi K.O. ve oğlu hakkında kırsal alanın önemli sorunlarından biri olan telefon teli aşırma iddiasından kamu davası açtı. Ancak o sırada Bursa’da hasta bir yakınının yanında olan ozan K.O., olayın üzüntüsüyle mahkemeye şiirli bir savunma gönderdi.
Şiirli savunmaya Cumhuriyet Savcısı İhsan Özsoy da şiir şeklinde bir esas hakkında mütalaayla karşılık verdi.
"Kaçakyayın" dergisine göre, şiirli savunma ve mütalaa şu şekilde yapıldı:

SAVUNMA: OZAN DEDİĞİN HALKIN ÖZÜ

"Kollarım kurusun haberim varsa/ ozan bu olayı bilmez hakim bey/ ozanlar dediğin halkın özüdür/ ozanlar hırsız olmaz hakim bey/ içimde var benim eğlenmez sızı/ iftiradır bize bu evrak yazı/ Kültür Bakanlığına sorasın bizi/ ozanların yüzü gülmez hakim bey/ dayanamam iftiralar kahrımda/ hayat zindan oldu çile şehrinde/ hastam var, kalmışım Bursa şehrinde/ duruşmaya ondan gelmez hakim bey/ aşıklık dediğin bambaşka sırdır/ manevi duygudur, gönülde yerdir/ hukuk adelete saygımız vardır/ devletin malını çalmaz hakim bey/ çileli Gülhani diyorlar bize/ gerçek olayları bildirdim size/ güvendim hukuka güvendim size/ çekmeyen derdimi bilmez hakim bey."

SAVCI MÜTALAASI: İ.O.’DUR BU EYLEMİN FAİLİ
"Yapıldı yargılama hakikat bulunsun diye/ adaletin terazisi denk tutulsun diye/ Yer Gümüşhane Köyü, Ardola Mahallesi/ Yıl 2004 Kasım Ayı’nın ikisi/ Ekip bakmak için arızaya varmış mahalline/ görünce şaşırmışlar telefon hattının haline/ direkler arası 300 metre teli/ kesip almış kendini bilmez biri/ bildirilmiş durum Jandarmaya/ başlanmış suç failleri aranmaya/ şüpheler toplanınca bir evde/ verilmiş arama kararı usulünce/ ev K.O’ya aittir belli/ evin samanlığında bulmuşlar telleri/ alındı baba-oğulun ayrı ayrı ifadeleri/ anlaşılsın istendi bu iş neyin nesi/ telefon hattı çalışır ahali konuşur/ düşünceli İ.O. sağa sola koşuşur/ dereye ağaç gelmiş, odun için ideal/ yamaç sarp, yol yok, kolaysa in al/ bakmış direkte asılı teller/ telleri tutar içten, çelikten gergiler/ elindeki ip kısa, yeterli değil/bozma İ.O, teller senin değil// Hayat zor, şartlar zor, yakacak asli ihtiyaç/ amma aşık oğlu, buna mı muhtaç/ suç işlenmeye görsün, bulmaz mı adaleti/ işte yakaladılar, evinde çalıntı telleri/ incelendi emval, rapor ibraz etmiş bilirkişi/ sanık İ.O.’dur bu eylemin faili/ Ey Mahkeme-i Asliye, derim ki sonunda/ aşık K.O’nun bilgisi yok bu olayda/ bu nedenle delil yetersizliğinden etsin beraat/ Mahkeme huzurunda anlaşıldı bu hakikat/ Gelince sıra K.O’nun oğlu İ.O.’ya/ isteyerek ve bilerek karşı geldi kanuna/ lehinedir 765 SK.verilsin ceza madde 492-10 üzerinden/ uygulansın madde 522 emval değerinden/ kim ister ki olsun böyle bir mahkeme/ suç isnat edelim Artvinli bir aşığa/ herkes hakkının hududunu bilse/ gerek kalmayacak jandarmaya polise/ Müddeiumumi (savcı) kelam etti mütalaayı/ sıra mahkemenin, versin uygun cezayı."
DİZELER KILIÇLI ADALET TANRIÇASINI YUMUŞATAMADI
Gözü bağlı, bir elinde terazi, diğerinde kılıç taşıyan azametli Adalet Tanrıçası duygusal ozan sözlerine kanmadı ve Ardanuç Asliye Ceza Mahkemesi, sanık İ.O.’yu önce 10 ay hapis cezasını ardından da bu cezayı, 3 bin 300 YTL para cezasına çevirerek erteledi.


//http://www.hurriyet.com.tr/gundem/4396430.asp
Old 11-07-2006, 21:21   #5
obaykan

 
Varsayılan 2.baskısı geldi:)

Vatandaş, bir avukatın yazıhanesine gelir. Duvarda büyük harflerle şu ikaz yer almaktadır. "DANIŞMADAN ÜCRET ALINMAZ." Vatandaş, buna güvenerek sorununu avukata açar, avukat da gerekli malumatı vatandaşa verir. Ona çay ısmarlar, tüm bu teşrifattan çok memnun olan vatandaş, avukata teşekkür ederek kapıya yönelir. Tam çıkmak üzereyken avukatın ikazıyla yerinde durakalır. "Danışma ücretini vermediniz", vatandaş şaşırmıştır. "Aman avukat bey, şuradaki yazıda Danışmadan ücret alınmadığı yazmıyor mu?". Avukat,"EE tamam yazıyor, danışmadan ücret almıyoruz. Ama, danışınca ücret alıyoruz. Sen de danıştın, ücreti öde bakalım. Danışmasaydın böyle bir şey talep etmeyecektim"



Avukat, cezaevinde sanıkla görüşmektedir. Sanık: "-Aman abi, ne olursun beni kurtar, beni savun". Avukat, "-Seni savunacağım ama, bana ödeyecek paran var mı?". Sanık, "-Ne demek abi, iki milyarlık çeki hemen yazayım, daha sonra da bi beş milyarlık çek daha keseyim, sen onu merak etme." Avukat, "-E o zaman davanı alabilirim, söyle bakalım, seni neyle suçluyorlar?" Sanık, "-Karşılıksız çek kesmek...


25 kişinin katili, idamla yargılanıyordu. Cezaevindekilerin ısrarı üzerine kendine bir Avukat tuttu. Avukat, sanığa
- "Bak şimdi, ben sana ne tembih edersem, mahkemede onu söyleyeceksin, hakim sana ne sorarsa ona lolo şeklinde cevap vereceksin" diye tembih etti. Nihayet duruşma başladı, hakim sordu:
-"Adın soyadın?", sanık:
- "lolo"
--"babanın adı?"
-"lolo"
-"kaç doğumlusun?"
-"lolo"
-"evli misin, bekar mısın?"
-"lolo"
-"sabıkan var mı?"
-"lolo"
Bu konuşmalar üzerine Avukat, hemen mahkemeden söz isteyerek araya girdi:
-"Efendim, gördüğünüz gibi müvekkilimin aklı başında değil, ne yaptığını bilmiyor, kendisinin bu yönden tetkikini talep ediyorum" dedi. Sanık, adli tıp'a sevkedildi ve TCK.46.maddesi gereği rapor alarak beraat etti. Ve avukatın yazıhanesine geldi, "Ee Avukat bey, çok uğraştın, yaman adammışsın, beni ipten kurtardın, sana teşekkür etmeye geldim" dedi. Avukat da "geçmiş olsun kardeşim, artık benim vekalet ücretimi ödermisin?" Sanığın avukata cevabı:
- "lolo", Avukat:
-"Yahu herkese lolo, bize de mi lolo", Sanık:
-"lolo, lolo sana da lolo"



"İpsala Adliyesi'nin dar bir Hakim odasında çok taraflı bir dava görülüyordu. Odanın içi davacı, davalı, tanıklar ve Avukatlarla hınca hınç doluydu. Hakim, davacıdan delillerini sordu. O da, tanık beyanlarına, keşfe ve tapu kayıtlarına dayandığını ifade etti. Bu arada söz sırası davalıya gelmişti. Hakim, davalıya "sen neye dayanıyorsun" diye sordu, davalı da odanın en dip kenarından hakime cevap verdi "ben kapıya dayanıyorum efendim".




K.Çekmece 3. As.Huk. Mahkemesindeki duruşmamı beklerken, hakim başka bir davaya geçti. Dava BOŞANMA davasıydı. Davacı vekili hakime dönerek "-efendim şimdi dinleteceğimiz tanık, TARAFLARIN MÜŞTEREK ÇOCUKLARIDIR" açıklamasını yaptı, hakim "tamam anladım" dedi. Tanık çağrıldı, hakim sordu :" TARAFLARI TANIR MISIN? AKRABALIK VAR MI?"



Mahkemede görülen boşanma davasında davacının Avukatı karşı tarafın getirdiği yalancı şahitlerin beyanlarından bıkmıştır. Davacı aile dostu olduğundan dolayı, olayların iç yüzünü bilmektedir ve yalancı şahitlerin beyanlarından dolayı çok kızmıştır. Zira bu beyanlardan dolayı davayı kaybetmek üzeredir. Hakimden söz alır ve "Hakim Bey, keşke tarafları ve tanıkları bir yalan makinasına bağlama imkanı olsa , o zaman bütün hakikat çıplaklığı ile ortaya çıkacaktır" der. Hakim bey gereği düşünüldü der ve ekler: Davacı vekilinin yalan makinasına bağlanma talebinin reddine.."





Yer Alanya İcra Ceza Mahkemesi. Karar aynıyla şöyle; "sanığın mal beyanında bulunmadığı, borcunu ödemeği taahhüt etmesine rağmen yerine getirmediği anlaşıldığından İİK.m.337/1 uyarınca mal beyanında bulunmayan sanığın 10 gün, yine ödeme taahhüdünü ihlal eden sanığın bu İİK.m.340 uyarınca 1 ay olmak üzere ÇOCUK DOĞRUNCAYA KADAR hafif hapis cezası ile tecziyesine...". İşin ters yanı zavallı sanık erkek! Ancak, işin arka planı şöyle! Katip bayan o zamanlarda hamile idi. Doğuma bir hafta falan vardı ki adli tatil öncesi iş yoğunluğu nedeni ile izin de kullanamamıştı. Kadıncağızın ayakları, yüzü... hasılı her tarafı şişmişti ve çalışmak zorunda idi. O günlerde bu durumdan dolayı çok acı çekiyordu. Aklı hep doğacak çocuğunda olduğundan aklından geçenlerde karar metnine girmiş. Bana düşende bu kararı öğrenir öğrenmez düşürmek oldu."






Kars Adliyesi'nde Ağır Ceza'nın Azeri kökenli reisi davanın sonunda kararı okur: "Oy balam, sana beş yıl ağır hapis cezası verdik." Sanık şaşkınlıkla sorar; "Ee, balam şimdi ben ne yapacam?" Reis yine Azeri lehçesiyle sanığa cevap verir: "Şimdi temyiz eylersin" Başkanın ne demek istediğini tam olarak anlayamayan sanık, Azeri şivesiyle cevap verir: "Ben ne temizleyecem? Nasıl pislettiysen öyle temizle."


Japonyadaki bütün avukatların sayısı ABD’nin başkenti Washington’daki avukatların sayısının yarısı kadardır. Japonya Barolar Birliği Genel Sekreteri Koji Yanase ABD’de verdiği konferansta bu gerçeği açıklayınca Amerikalılar çok şaşırmış. Sebebi sorulduğunda Koji Yanase şu bilgiyi vermiş:
"Bir Amerikalı örneğin bir atış poligonunda hedef tahtasının arkasında dururken vurulsa derhal mahkemeye gidip dava açar. Oysa bir Japon aynı şekilde vurulsa hata bendeydi, orda durmamalıydım diye düşünür ve mahkemeye gitmeyi aklına bile getirmez. Avukat sayısındaki fark işte bu anlayıştan kaynaklanır.”


"Üsküdar'da bir hırsızlık olur. Polis kadına sorar: "Şüphelendiğiniz biri var mı?" Kadın, "Apartmanda komşularım var ama, bilmiyorum. Dairemin kapısı zorlanmış ve girilmiş" der. Polis alt kata iner ve yukarıdaki daireyle ilgili sorular sorar. Adam, "Valla ben su parasını almak için kapıyı çaldım" yanıtını verir. 'Çaldım' lafını duyan polis, adamı alır götürür. İfadesindeki 'çaldım' kelimesinin altını çizer, evrakları savcılığa gönderir. Altı çizili kelimeleri okuyan savcı sorar: "Polisteki ifaden doğru mu?" "Evet Savcı Bey" cevabını veren adam, yaptığı hırsızlığı itiraf ettiği gerekçesiyle tutuklanır ve cezaevine gönderilir. Üsküdar Adliyesi'nde, avukat tutukluluğa itiraz edince, mahkeme başkanı, "Zaten bütün avukatlar da müvekkillerinin suçsuz olduğuna inanır" der. Avukat ısrarla "Dosyayı okur musunuz?" der. Başkan şöyle bir göz gezdirir. "Eee okudum." Avukat tekrar uyarır, "Bir kez daha okuyun başkanım" Başkan dosyayı bir kez daha okur.. Zile basar.. Kâtibi çağırır... "Çabuk sanığı serbest bırakın!"



Old 12-07-2006, 19:08   #6
Gündüz AKGÜL

 
Varsayılan

UYGULAMALI KEŞİF
Ben (……’a) atanmadan önce 12 yaş civarında olan bir çocuk, köylüsü 9 yaşındaki bir çocuğun fiili livata suretiyle ırzına geçiyor ve tutuklanıyor.Göreve başlayıp Ağır Ceza Mahkemesi yargılamalarına katılınca,birkaç kez de bu olayın yargılamasını yaptık.1974 yılında af çıkınca,bu olayın sanığı da aftan yararlanarak Ceza Evinden salıverildi.Mağdur çocuğun akrabaları,afla salıvermeyi içlerine sindirmemiş olacaklar ki,yetişkin üç kişi o olayın sanığını hayvan otlatırken arazide yakalayıp gözlerini bağlayarak ayni şekilde ırzına geçmişler.Adliyeye intikal eden olayda,her üç sanık tutuklandı ve haklarında Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldı.İlk olayın sanığı bu kez yargılamalara bu olayın mağduru olarak katılıyor,sanıkları da aslen Diyarbakırlı olan ve (….’da) Avukatlık bürosu açan ve tüm Adliyeciler tarafından sevilen Avukat M. T. savunuyordu.Bir yargılama sırasında M. bey olayı ırza geçmekten çıkarıp, etkili eyleme dönüştürme çabasıyla söz aldı ve “Sayın başkanım biliyorsunuz bu olayın evveliyatı var, mağdur daha önceleri müvekkillerimin küçük bir akrabalarının ırzına geçmişti. Af yasası ile salıverilince, müvekkillerim bunu kabullenmediler, yöre törelerinin de baskısı ile olay günü mağduru yakalayıp gözlerini bağladıktan sonra ellerindeki sopaları mağdurun anüsüne sokup çıkarmışlar, buda ırza geçme değil, etkili eylem (müessir fiil) suçunu oluşturuyor. Bu nedenle olay yerinde tatbiki keşif istiyorum.”şeklinde bir savunma yaptı. Her kesin anlayacağı şekilde Avukat bey şunu istiyordu. Olay yerinde mağdurun gözleri bağlanacak, anüsüne sopa sokulacak ve mağdura bu sopa mı, yoksa erkek penisimi diye sorulacak, bu olacak bir şey değildi. Her halde Avukat beyde ne istediğini düşünmeden savunma yapmıştı ve bu savunma rayından çıkarak adeta komediye dönüşmüştü. Espri kabiliyeti yüksek ve bunu da çok ciddi yapmasını beceren, Başkan rahmetli N.P. işi bozuntuya vermeden ve Avukata, savunma kadar komik olacak bir yanıt vereceğimi düşünerek bana döndü ve yargılama usulü gereği “Sayın İddia makamı Avukat beyin isteği hakkında bir düşünceniz var mı?” diye sordu. İstek karşısında gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk.Var sayın başkanım diyerek devamla, Avukat beyin isteğine iddia makamı olarak bizde katılıyoruz yalnız bir koşulumuz var, olay yerinde yapılacak uygulamalı keşifte mağdur yerine sayın Avukat beyi koyalım ve uygulamalı keşfi öğle yapalım deyince, M. bey nasıl bir pot kırdığının farkına vardı ki, telaşlı bir şekilde “efendim isteğimi geri alıyorum” dedi. Salonda yargılamanın ciddiyeti bitmiş her kes katıla katıla gülmeye başlamıştı.
Bu olay, zamanlı zamansız çıkarılan afların, bazen ne tür sonuçlar doğurduğunu, sanıklar için bir kurtuluş olmasına karşın,mağdurları nasıl yıktığını göstermesi açısında iyi bir örnek oluşturmaktadır.

Old 01-10-2006, 15:56   #7
üye8946

 
Varsayılan

Konudan biraz uzaklaşacam ama devletlerin olaya nasıl baktığını anlamak için önemli bi olay.
Olay ingiltere"de yaşanmış.Adamın biri bir kedi almış, aldığı kediyi de güzelce yıkamış.Sonra kedinin kuruması için zavallı kediyi fırına koymuş.Kedinin dokuz canı da buna dayanamamış tabi...
Sonra kedi sahibi fırını imal eden firmaya karşı dava açmış.Gerekçesi ise şu:fırının üzerinde canlılara zarar verir diye bir yazının olmaması...Kedim bunun için öldü demiş.Bizde absürd sayılacak olan bu davayı kedi sahibi kazanmış.
Yani mahkeme kedi sahibini haklı bulmuş.
Old 08-10-2006, 14:41   #8
Adilyaşam

 
Varsayılan

Bir ırza geçme davasında sadece mağdurenin suçlayıcı beyanı vardır. başka da delil bulunmamaktadır. sanık sorgu ve tutuklanması için sulh ceza mahkemesine sevk edilir. sanık sorgusunda da savcılıktaki savunmasını tekrarlar ve hakime." hakim bey ben yakışıklı biriyim, ben bu mağdureyi bırakın zorla inanın rıza ile yapmam" der. hakim de kuşkulanır ve mağdureyi çağırır ve mağdureyi gözlemler. sonra tutanağa şunu yazar...." mağdure getirilip görüldü. yapılan değerlendirmede, mağdurenin zayıf esmer ve çelimsiz olduğu, cinsel cazibesinin bulunmadığı görüldü" der ve sanığa inanıp tutuklamaz....
Old 08-10-2006, 15:47   #9
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

İnanamıyorum!
Old 08-10-2006, 16:01   #10
Adilyaşam

 
Varsayılan

Ne yazık ki gerçek. ama çok yanlış olaya neresinden bakarsanız elinizde kalır cinsinden. saygılarımla....
Old 08-10-2006, 16:10   #11
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Adilyaşam,

İletime önce inanamıyorum diye başlamış ve devamında hukuki yorum yapmıştım. Ancak forum konusu ve iletiyi yazanın bir hakim olması itibariyle daha sonra bunu gereksiz bulup zoraki sildim. Ancak yine de bütünüyle kayıtsız kalamayıp, en azından "inanamayarak" tepkimi ortaya koyma gereği duydum. Forum başlığını düşünürsek hakimin yaptığı komik değil; traji-komik!

Saygılarımla.
Old 08-10-2006, 16:23   #12
Adilyaşam

 
Varsayılan

Haklısın meslektaşım. ama bu olay 80 li yıllarda yaşandı şimdi ise çok ileri düzeydeyiz; ama tabi yine de avukatlarda ve tüm meslek dallarında olduğu gibi aramızda çürük elmalar olabilir, önemli olan bunların ayıklanması ve tüm ülkemizin, layık olduğu biçimde yönetilmesi ve herkesin işini büyük ciddiyetle yapmasıdır. Benim inancım; eğer herkes işini hangi iş olursa olsun, ciddiyetle ve işin gerektiği öğelere göre yaparsa, bizim gelişmememiz hatta, inanın bölgesel, hatta dünya gücü olmamamız için bir neden yok. bunun için altyapımız, insan potansiyelimiz(gizilgücümüz) ve doğal kaynaklarımız var. saygılarımla...
Old 11-10-2006, 15:52   #13
Av_Ece Altunay Önal

 
Varsayılan

Sanık tecavüzden yargılanmaktadır.Vekili de savunma yapacak açık bir yer bulamayınca kendisine duruşma sırasında ne sorulsa sorulsun cevap vermemesini, duymamazlıktan gelmesni tembihlemiştir. Dolayısıyla sanık sorulan sorulara cevap vermez ve vekil atılır "Müvekkilim olay sırasında mağdurenin çığlıkları sebebiyle geçici duyma problemi yaşamaktadır" der ve sahte rapor hazırdır.Amaç; cezada indirim.
Old 11-10-2006, 15:55   #14
Av_Ece Altunay Önal

 
Varsayılan

..Duruma sinirlenen mağdure oturduğu yerden "hayır bağırmadım" diye haykırmaya başlar düşüncesiz..Sonuç;"Mağdurenin karşı koymamış olmasından rızası olduğuna....sanığın beraatine.."
Old 21-10-2006, 12:26   #15
Brusk

 
Varsayılan

silah kaçakçılığı iddisıyla gözaltına alınan ve Kaçakçılık ve Organize şube müdürlüğünde sorguya çekilen müvekkilimizin dinlenen telefon konuşmalarının birinde A ile yaptığı görüşmede sürekli o jarjörün arkası delik kapak tam oturmuyor galiba, arızamı var nedir? gibelerinden konuşmalar geçtiğinden haklı olarak Şube müdürü de müvekkilimize hitaben söyle bakalım bu konuşmanda hangi silahlardan bahsediyordun bu konuda ifadeni verirmisin diye sorunca müvekkilimde Sayın müdüre karşılık"Efendim ben aslında A' annesine jarjör diye hitap ederim bu konuşmamda da onun yine annesini kastederek çok yaşlandığını...vs kasteredek gırgır yapıyordum yoksa bu dialoğun herhangi bir silahla ilgisi yok inanmıyorsanız çağırın A' yı kendisine sorun
Old 21-10-2006, 12:37   #16
Brusk

 
Varsayılan

Büroya yeni bir sekreter almıştım. İşi bilmediğinden yetiştirecektim. O dönemde bir icradosyama para gelmesini bekliyordum dosyaya çıkartılar ödemenin ne zaman dosyamıza gireceği belli olmadığından bende sürekli kızım o dosyaya bir bak bakalım para gelmişmi sen anlamazsın ama orda bir icra çalışanına sor diye tembihlemiştim.. Tabi bizimkız bir kaç gün üst üste para gelmişmi diye icra müdürüne dosyayı gösterince Müdür Bey bizim kıza bir şaka yapmış, bak kızım para geldimi diye her gün bana sorup durma para gelen dosyalara ne kadar para gelmişse onun fotokopisini çekip dosyaın kapağına yapıştırıyoruz sende bakarsın fotokopi varsa para gelmiştir yoksa gelmemiştir tamam mı der? bizimki inanır buna ertesi gün ya noldu bu dosya en son nezaman baktın diye sorunca sekreter de cevaben Avutak bey her gün sabahtan bakıyorum dosyanın kapağında para resmi yok diyincen şaşırdım ve bana anlattı tabi anladım müdür beyin onu nasıl gırgıra aldıgını
Old 01-05-2009, 22:29   #18
obaykan

 
Varsayılan

eski bir haber ama ilgimi çekti paylaşmak istedim


Ahmet Fatih Sülük adlı bir vatandaş geçen yıl, uzun yıllardır televizyoncu Can Tanrıyar ile birlikte olan Petek Dinçöz’ün aslında kendi eşi olduğu ve ‘Pazar Keyfi’ programının yapımcıları tarafından alıkonulduğu iddiasıyla geçen yıl Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcığı’na başvurur. Dilekçeyi inceleyen Cumhuriyet Savcısı Mustafa Beyarslan şikayet hakkında takipsizlik kararı verir.
Savcının kararında, ‘Petek’le müşteki (Sülük’ü kastediyor) arasında Beyoğlu 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2001/1831 sayılı dosyasında devam eden bir davanın olduğu; burada şikayetçinin sanık eşinin yani Petek’in müşteki durumda olduğu; verilen ara kararında Sülük’ün akli melekesinin incelenmesi için Adli Tıp’a gönderilmesine lüzum görüldüğü; iddianın gülünç ve maddi delillerden yoksun olduğu’ ifadesi yer alır.
ADRESİ OTEL

Kendisini bir holdingin patronu olarak tanıtan, adres olarak bir oteli gösteren Sülük, savcılığın takipsizlik kararı vermesi üzerine bu kez Dinçöz’den ‘evlilik akdi gereğince bana 5 milyar lira borcu var’ diyerek Fatih 2’nci icra Müdürlüğü’nde ‘ilamsız takip’ başlatır. 2005/3492 E sayı ile işleme konan dosyada Sülük, alacağın nedenini pek de anlaşılmayan şu cümleler ile ifade eder: ‘Ticaret Kanunu’nun 20/2 maddesince kendisi ile benim şifaen anlaşmamız sonucu, tarafıma ödeyeceği evlenme aktimizin doğurduğu alacak. icra ve haciz yoluyla kalbine haciz koyacağız evlilik aktimizden dolayı.’

İşin ilginç yanı, Fatih 2’nci icra Müdürü ‘ilamsız takip’ başvurusunu kabul eder. Ve tebligat Dinçöz’ün adresine postalanır. Postacı evde bulamayınca, tebligatı 29 Haziran 2005 tarihinde Dinçöz’ün oturduğu mahallede muhtarlığa bırakır.

Tebligatı alan Dinçöz avukatına başvurur.

‘KONTROL ZORUNDA DEĞİLİM’

Petek Dinçöz’ün avukatı Bige Bulduk, ‘kalbe haciz’ talebini görünce şaşırmış. Avukat şöyle diyor:

‘Nedir bu saçmalık diyerek icra takibi başvurusunu kabul eden icra Müdürü’ne gittik. Dosyadan fotokopi aldık. Aynen ‘Kalbine haciz koyacağız’ yazıyordu. Müdür bize ‘Bu ilamsız takip, kontrol etmek zorunda değilim’ dedi. Hukuken bu konuda bir yanlış yok. İlamlı takiplerde, yani herhangi bir mahkeme kararı ya da haciz kararına dayalı alacak takiplerinde icra müdürlüğü takip evrakını kontrol etmek ve incelemek zorunda. Ama bu ilamsız, yani mahkeme ilamına dayanmayan herhangi bir takip başvurusunu müdürün kontrol etme zorunluluğu yok. Siz de falan kişiden şifaen alacaklıyım deyip, herhangi bir belgeye dayanmayan bir alacak iddiası için matbu evrakı doldurup icra müdürlüğünde takibe koyabilirsiniz. Süresi için itiraz olur, olmazsa da bir dayanağı olmadığından bir şey çıkmaz zaten. müdür aldığına alacağına pişman olmuş zaten. Bu kişiyi adliyede tanımayan yok. Akşama kadar adliye koridorlarında dolaşan biriymiş.’

İtiraz üzerine Dinçöz hakkındaki takip kalktı.

Not: Görüşlerini almak için aradığımız Ahmet Fatih Sülük’e dün ulaşamadık.

TARTIŞILACAK ADLİ KOMEDİ

CUMHURİYET savcısının ‘Akli dengesinin bozuk olduğu gerekçesiyle Adli Tıp’a sevkini istediği’ bir kişi sizinle evli olduğunu belirtip, bu evlenme akdinden dolayı kendisine 5 milyar lira borcu olduğunuzu ileri sürerse ne olur?

Üstelik, bunun için Müdürlüğe başvurup hakkınızda ‘kalbinize haciz Koyma’, -yanlış okumadınız-, ‘kalbe haciz’ takibi kararı aldırırsa ve bunu size haciz tebligatı olarak yollarsa... İcradan gelen böyle tebligatı -eğer evliyseniz- eşinize, çevrenize nasıl izah edersiniz? Etmeniz çok zor. Çünkü siz de ne olduğunu bilmiyorsunuz.

Önce bir avukatınıza başvurup ‘felaketi’ anlamanız, ‘Kalbe haciz Koyma’ da ne demekmiş, öğrenmeniz; sonra mahkeme mahkeme dolaşıp böyle bir evlilik yapmadığınızı, bir borcunuzun olmadığını ispat etmeniz gerek.

Şimdi, yukardaki bölümdeki ‘Siz’leri kaldırıp yerine ses sanatçısı Petek Dinçöz’ü koyun. Çünkü Dinçöz şimdi ‘başına açılan böyle bir dert’i çözmeye çalışıyor.

Avukatı: Değil evli olmak, onu tanımaz bile

Avukat E. Osman Hacıbekiroğlu, itiraz dilekçesinde şunları söyledi:

‘Sanık, ‘Evlenmemizin sonucu kendisinin ve benim şifaen anlaşmamızın sonucu tarafıma ödeyeceği evlenme aktimizin doğrultusu’ şeklinde uydurma ve ahlaka aykırı bir neden yazmıştır. Petek Dinçöz’ün ismi de alacaklı olduğunu iddia edenin ileri sürdüğü gibi Mukaddes Kızılırmak değildir. Sanık alacaklı hanesine de sanki evlenme ile soyadı kadından geliyormuş gibi Ahmet Fatih Sülük Kızılırmak olarak yazmıştır. Sanıkla herhangi bir tanışıklığı dahi bulunmayan müştekinin ne evlenmesi, ne de herhangi bir borç altına girmesi söz konusudur.’

Dinçöz’ün belalısı Sülük

Dosyadan anlaşıldığına göre, Petek Dinçöz’ün başı 2001 yılından beri Ahmet Fatih Sülük’le dertte. Savcının hakkında, ‘Akli melekesinin incelenmesi için Adli Tıp’a gönderilmesine lüzum görüldüğü’ ifadesi kullandığı Sülük 2005’te de Dinçöz’ün peşini bırakmamış. İddialara göre Sülük, tedavi gördüğü Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden bir süre önce kaçtı.
Old 18-08-2009, 15:16   #19
Aslı Elif KOŞAR

 
Varsayılan

Bundan sekiz on ay öncesinde.... sevimli stajyerimize icra işlerini öğretiyoruz, adliye için gerekli pratik bilgileri öğrendikten sonra haciz aşamasına geçildi,şunu yap bunu yap, şöyle yaparsan böyle olur falan..

Yedi ay sonra...

borçlumuz banka,diyalog aşağıdaki gibi :

- Diyelim ki ödemediler ve hacze seni gönderdik, ne yaparsın ?

- Ooo harika gıcır gıcır bilgisayarlar vardır, onları kaldırırım...
Old 19-08-2009, 13:57   #20
JACELYN

 
Varsayılan

Bir iş davasında bizim tanığımız ifadesini vermeye başlamadan önce hakime hanım HUMK taki yemin metnini okurken tanık sağ elini havaya kaldırdı. Hakime hanım sordu " kızım İncil de getireyim mi". Amerikan filmlerini ne kadar izlediyse artık
Old 19-08-2009, 14:47   #21
Av.M.Telli

 
Varsayılan

Stajyerken, duruşmasına çıktığım ilk müvekkilin ikinci duruşması,tabi benim de sadece ikinci tecrübem. İmzaya itiraz etmişiz, müvekkili götürüyorum,imza örnekleri alınacak. Girmeden çok tembih ettim "teyzecim nolur sen hiç konuşma(çok konuşur,70 yaşlarında çok alem bir teyze), ben gerekeni söyleyeceğim" diye sıkı sıkı tembih ettim. Girdik, imza örneklerini alıyor hakim bey. Hakim de yaşlı baya...Karşı taraf avukatı da bay.Hakim bey birkaç imza sonra, müvekkilimizin yaşlılığını görüp ona kolaylık sağlamak için "önce oturarak at, bitince de bekletmeyeceğim seni" dedi. Bitanecik teyzecim, Sayın Hakime "Ay HAYATIIIM, bir şey olmaz,ayakta durmaya alışığım ben" dedi ve hakim dahil herkes koptu. "Ama hakim bey diyecektik değil mi S.Hanım" diye müdahale etsem de, kıpkırmızı olmuştum,sesimi kahkahalar arasından duyurabildim mi bilemiyorum
Old 23-09-2016, 15:26   #22
Admin

 
Varsayılan

Bilirkişi raporuna itiraz(?) dilekçesi:

Old 29-09-2016, 16:51   #23
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Admin
Bilirkişi raporuna itiraz(?) dilekçesi:



Kupon arsa, ha!
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Komik Hukukcu Fıkraları Serhat Arasan Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 1 28-08-2012 21:22
anılar....ama komik olsun gülelim:) hükümsüz1621 Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. 114 28-12-2009 00:42
Komik Telsiz Anonsları Av.Habibe YILMAZ KAYAR Site Lokali 4 17-12-2008 23:05
Bana Komik Geldi... Batu Han Site Lokali 7 19-03-2003 15:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08143711 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.