Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Konumuz : Hukukçular Biz bizi konuşuruz! Konusu "hukukçular" olan ve diğer alanların konusu içine girmeyen sohbetlerimiz için.

Arzuhalcilere Karşı Birliktelik Çağrısı

Yanıt
Old 14-03-2007, 01:22   #31
wolfuykucu

 
Varsayılan

Değerli arkadaşlar;Oğuzhan arkadaşımı neden avukat olmadğığ halde bu denli ciddiye alıyorsunuz,empati yapamadığı belli...böyle konuşmasından da.Arzuhalciler ciddi bir sorundur.Ben avukat değilim ama bir çok avukat arkadaşım var,inanın bir arzuhalci kadar kazanamıyorlar,ama mesleğin şerefini haysiyetini korumak adına zor bir savaş veriyorlar.Arzuhalcilik meslek hırsızlığıdır,mesleğe hakarettir.Devlet ve meslek kuruluşu olarak(Barolar ve birlik)hukukun haysiyetini korumakla mükelleftir.Bi defa yapılan faaliyet yasal değil..avukatların ücreti az çok bu tartışılır konu..yasal prosedürü var,herkes avukat tutacak diye bir kural da yok.Avukatlık tabii ki sırf para için yapılmaz.Ama o insanlar da hukuk haysiyetini taşıyabilmeleri için yaraşır bir ücret almalıdır.Mesele bir sayfalık dilekçe değildir,her dilekçe de senelerin birikimi,yeri geldiğinde günlerce düşünmelerin izdüşümü vardır.Bir hukukçu olarak mesleği şerefiyle layıkıyla bir o kadar da zor şartlarda yürütmeye çalışan avukatlara destek veriyorum.Bence ARZUHALCİLER KALDIRILMALIDIR.
Old 14-03-2007, 10:26   #32
Av.EErdem

 
Varsayılan

Konuya; yıllarını Avukatlık mesleğine vermiş bir üstadın vermiş olduğu örnekle değinmek istiyorum.
Nasıl ki bir doktor muayene yapar , karşılığına ücretini alırsa , avukata danışmak hukuki olayın muayenesidir ve ücrete tabidir. Dilekçe yazmak da avukatın reçetesidir.
Bir doktorun hastayı ameliyat etmesi ise, avukatın vekaletname alıp davayı takip etmesidir. Nasıl ki her hasta ameliyattan sağ çıkmaz ise, bazı davaların kaybedilmesi de doğaldır.
Konuyu ve yorumları okuyunca aklıma bu benzetme geldi.
Saygılarımla...
Old 14-03-2007, 11:51   #33
Av. Canan

 
Varsayılan

Arzuhalciler öyle yaygınlaştı ki bazı illerde belediyeler bunlara küçük odacıklar şeklinde yer bile tahsis etmiştir. Bu sadece avukatları değil ülkenin hukuk sistemini de aşağılamaktır bence.
Old 14-03-2007, 12:53   #34
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Bu meselenin bana göre yegane çözümü adli ve idari mercilerde avukat nezaretinde ve yardımıyla iş yapma zorunluluğunun getirilmesidir.Diyeceksiniz ki, herkes bunun mali külfeti altından kalkamayacaktır.Avrupa da nasıl yapılıyorsa, bizde de aynısı yapılabilir. Ekonomik durumunun uygun olmadığını belgeleyenlere adli yardımdan bir meslektaş atanabilir, yine nasıl sosyal sağlık sigortası zorunluysa hukuki sorumluluk veya başka bir ad altında genel bir hukuk sigortası ihdas edilebilir.

Öğrenci arkadaşımız gibi düşünenler, "Ama burası Avrupa değil.. " diyecektir.Hayır değil ama her türlü kural ve yasanın AB müktesabatına paralel hale getirildiği bugün avukatlık mevzuatında da reforma ihtiyaç vardır.Eğer bu ülkede hukuk fakülteleri varsa (artık gereğinden çok olsa da) bu fakültenin hakkını vererek birçok maddi manevi zorlukla mezun olan kişilerin yani bizlerin de bunun medeni karşılığını beklemek en doğal hakkıdır. Öncelikle avukatlık mevzuatı çağa yakışır bir hale getirilmeli, avukatların hakları istenilen düzeye çıkartılmalı, bu düzenlemelerin içinde profesyonel meslek erbabı olan avukatların tekelindeki işleri yasal olmayan yollarla yerine getiren "arz-ı hal" cilerin de tasfiyesi yapılmalıdır.Arzuhalciler avukatlık mesleğinin önündeki engellerden biridir ama hepsi de değildir.

Hep başkalarının hakkını arayan avukatların günün birinde kendi haklarını da aradığı günlerin gelmesi ümidiyle...
Old 14-03-2007, 14:33   #35
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.Katılımcılar,

Ben okuyabiliyorum, yazabiliyorum, derdimi 20 yıl boyunca devletin içinde anlatabilmiş ve haklarımı korumayı mahkemelik olmaksızın başarabilmişim. Neden yargı önünde hakkımı avukat tutmaksızın arayamayacakmışım; anlamadım. Bu insan haklarına olduğu kadar, hukukun temeline de aykırı bence.

Biliyorum, avukat katılımcılar bana kızacaklar ama; arzuhalcilerin çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Çok rutine binmiş işlerde, örneğin veraset işlemlerinde avukat tutma zorunluğundan kurtarıyorlar insanı. Mahkemenin içinde önünüze çıkacak formalitelerden, gel - gitlerden kurtarıyorlar sizi. Aslında bunlar işin bürokrasisini bilseniz, size hiç dokunmayacak şeyler; ama bilmiyorsunuz. Bunlar hemen tamamen mahkemeye bile gerek olmayan işler. Eğer bu tür işler itiraz askısı gibi yöntemlerle mahkemeler dışına taşınırsa, arzuhalcilerin de çalışma alanları ayrılabilir. Vefat eden pederimin banka hesaplarını araştırmak için de avukat tutmadım, kendim uğraşıyorum mesela. Eğer birey işini kendisinin görebileceğine gözü kesiyorsa, yapmasına izin vermek zorunludur. Tıbbi açıdan da, kişi kendisini tedavi edebilecek durumda görüyorsa, ona karışamayız (sözü geçtiği için belirtiyorum).

Saygılarımla,
Old 14-03-2007, 15:25   #36
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

"Biliyorum, avukat katılımcılar bana kızacaklar ama; arzuhalcilerin çok yararlı olduğunu düşünüyorum."


Sayın Hekimbaşı;

Kızmayacak avukatları, cümlenin son kısmı kızdıracak .

Hazır olun.

Selam ve saygılar
Old 14-03-2007, 15:32   #37
tiyerianri

 
Varsayılan

sayın Hekimbaşı; umarım bu fikirlerinizi diş hekimi olmadan diş hekimliği yapanlar için,onkoloji uzmanı olmadan kansere çare bulanlar için,kırık ve çıkık tedavi edenler için de savunursunuz.Zira aksi bir tutum sizin kendinizle çeliştiğinizi gösterecek.Bir de şu veraset ilamının çok kolaylığından bahsetmişsiniz umarım bilirkişilik bir veraset ilamı almak zorunda kalmazsınız bir gün yada veraset ilamı için duruşma yapan bir hakime rastlamazsınız.
Saygılar
Old 14-03-2007, 17:24   #38
Hekimbaşı

 
Varsayılan Toplum için işleri kolaylaştırmak tüm meslek sahiplerinin görevidir

Sn.Katılımcılar,

Ortada sorun olmadığı zamanlarla sorun olan zamanları ve bürokrasiyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Ülkemizde bürokrasinin kendisi başlı başına bir sorun. Bu kadar içinde yaşamışlığıma rağmen, beni bile çileden çıkartabiliyor. Çok basit bazı şeyler söyleyeceğim.

Ülkemizde kimin neyin nesi olduğu artık belli; MERNİS projesi bitti. Bir birey oldüğünde onun mirasçıları da belli. Neden veraset ilamı almak için mahkemeye başvururuz da, ölüm belgesi düzenlenirken beraberinde bu bize verilmez? Eğer Sn.tiyerianri' nin dediği gibi bir durum söz konusuysa mahkemeye gidelim; değilse niye gidelim? Değer biçmek gerekiyorsa, bunu ilamdan sonra yapıyoruz zaten, vergi dairesine giderken.

Dilekçe 2 nüsha olsun, vukuatlı nüfus dökümü alın, onu öyle, bunu böyle yapın ... gibi şeyler neden her vatandaşın erişebileceği bir yere ve anlayabileceği biçimde yazılmaz? Bunları aldıktan ve dosyayı hazırladıktan sonra neden mahkeme meşgul edilir?

Başka konuları bilemem. Ama verasetle ilgili şeyler için konuşuyorum. Hepimiz ölüyoruz, hepimizin mirası konu oluyor. Bunun mahkemelik olanı olabilir; ama olması gerekmeyenler % 99.9 dur. O halde, % 0.1 için neden hepimizin zamanı, parası, işgücü harcanır; anlamam mümkün değil.

Aynı biçimde, iki taraf da boşanacağım diyorsa, neden ille de mahkeme gerekir? Mahkeme denen şey sizin hayatınızın bir parçası, kutsalınız ve bilgileriniz nedeniyle en önde değerlendirmeniz doğal. Ama normal vatandaş için mahkeme bir baş belası, ayak bağıdır; hele ortada anlaşılamayan bir konunun olmadığı durumlarda hiç çekilmez. Aylarca uğraşacaksınız, sürüneceksiniz. Ne için? Zaten bildiğiniz, kabul ettiğiniz ve başka türlüsü olamayacak birşey için.

Bu yetmeyecek; bir de bürokrasiyle uğraşacaksınız. Bu işler sırasında ayrıca kendini uyanık sanan memurların eziyetlerine katlanacaksınız. Adı lazım değil, bir mahkemede, kendi dosyamı bulabilmek için, bütün dosyaları tarih ve numara sırasına sokmak durumunda bile kaldım. Olacak şey değil. Ne o; zaten 4 kişiye 1/4 paylaşılacağını bildiğim birşeye ilişkin yazı alacağım.

Yapmayın Allah aşkına; ben avukatlık işlerden söz etmiyorum. Rutinden söz ediyorum. Bunları ayırmak, ayıklamak ve basitleştirmek de hukukçuların işi. Hem bu işi yapmayıp, hem de yapanlara karşı çıkmak hiç yakışmıyor. Bizlerin yaptığı işlerle benzetenler oldu. Hemen söyleyeyim; sekiz hemşire soru sorar, aşı yapar, bir tane hekim nezaret eder, gerekirse müdahale eder. Veraset, anlaşmalı boşanma gibi işler de benzer işler. Bunların gereğini yapmaz, vatandaşın eziyetine engel olmazsanız, arzuhalciler de olur, başka şeyler de. Elbette, benim gibi bunu beğenenler de çıkar.

Bu sizin mesleğinize ilişkin bir kanı değil, sizlerin veya meslek örgütünüzün yargının topluma yansıma biçimini yeterince önemsemediği ve sorunların çözümünü üstlenmediğine ilişkin bir eleştiridir. Benzer eleştiriyi kendi meslekdaşlarım ve meslek örgütüm için de yaptığımdan; ne derseniz deyin, hiç gocunmam. Olay ortadadır. Olmasına izin verdiğiniz bir boşluk, başkaları tarafından doldurulmaktadır.

Ele aldığım konu benim istemeden de olsa bulaştığım ve herkesin ister istemez bulaşacağı bir konu. Ama kim bilir buna benzer daha kaç tür mahkemede halledilmek zorunda kalınan olay vardır. Allah beni korusun. Bunları ayıklamak ve daha az bürokrasiyle, daha çabuk ve etkin biçimde halletmek o kadar da mı zor? Neden kimse yapmaz? Bunları kendi göreviniz olarak görmüyorsanız, hata ettiğinizi söylemekle yetineceğim. Bu mesleği yapıyorsanız, toplumdaki bireyler açısından işleri kolaylaştırmayı da mesleğinizin parçası olarak görmek zorundasınız. Görmezseniz, kolaylaştıranlara söz söyleme hakkınız da ortadan kalkar.

Umarım gerekçelerimi ortaya koyabilmişimdir.

Saygılarımla,
Old 14-03-2007, 17:29   #39
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Arzuhalciler kolaylaştırıcı değildir.

Arzuhalciler, vatandaşı hak kaybına uğratırlar, en basit işlemde bile.
Old 14-03-2007, 17:37   #40
Av.Denizhan Aktoprak

 
Varsayılan

avukatlı kanunu gereği arzuhalcilerin dilekçe yazma hakkı yoktur. Madde 63 – Baro levhasında yazılı bulunmıyanlar ve işten yasaklanmış olan avukatlar, şahıslarına ait olmıyan dava evrakını düzenliyemez, icra işlemlerini takip edemez ve avukatlara ait diğer yetkileri kullanamazlar. Baro levhasında yazılı bulunmıyanlar avukatlık unvanını da taşıyamazlar. (Ek cümle : 2/5/2001 - 4667/40 md.) Şu kadar ki, baro levhasındaki kaydı yirmi yılı dolanlardan, bürosunu kapatarak vergi kaydını sildiren avukatlar durumları hakkında bilgi vermek ve baroya karşı görev ve yükümlülüklerini yerine getirmek koşuluyla sadece avukat unvanını kullanabilirler. (1)

(Değişik: 22/1/1986 - 3256/7 md.) Birinci fıkra hükmüne aykırı eylemde bulunanlar yüzbin liradan birmilyon liraya kadar ağır para cezasına ve altı aydan bir yıla kadar hapis cezasına mahkum edilirler.

(Değişik: 22/1/1986 - 3256/7 md.) Avukatlık yapmak yetkisini taşımadıkları halde muvazalı yoldan alacak devralarak ve kanunların tanıdığı başka hakları kötüye kullanarak avukatlara ait yetkileri kullananlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş yüzbin liradan beşmilyon liraya kadar ağır para cezasiyle cezalandırılırlar.Mahkemeler, icra ve iflas daireleri ve barolar, bu maddenin kapsamına giren bir olayı öğrenince Cumhuriyet Savcılığına bildirmek zorundadırlar. Yapılacak kovuşturma sonucu Cumhuriyet Savcısı tarafından baroya bildirilir.


bu hüküm karşısında Barolar Cumhuriyet Savcılarıyla birlikte hareket ederek arzuhalcileri hakkında yasal işlem yapmaları gerekir.
Old 14-03-2007, 17:46   #41
tiyerianri

 
Varsayılan

aşı ve anlaşmalı boşanma gerçekten çok benzer durumlar.Tek ortak noktaları şu dur sanırım ikiside biraz acıtır
Old 14-03-2007, 18:00   #42
av.yıldıray

 
Varsayılan

Sayın Hekimbaşı;
Aşıyı hemşirnin yapabileceğini söylemişsiniz. Sanırım benzetme pek yerinde olmadı. Zira arzuhalciler bu işin eğitimini almış hemşireden çok, el yordamı ile iş yapan mahalle iğnecilerine benzer. Yanlış bir iğnede nasıl insanın hayatı kararır ise, yanlış bir dilekçede de insanın hayatı kararır. Eminim ki sizde bu mahalle iğnecilerine karşısınızdır. Yoksa yanılıyor muyum?
Old 14-03-2007, 18:11   #43
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.Aktoprak, Sn.Yılmaz,

Arzuhalciler dava evrakı düzenlemiyor, dilekçe yazmıyor ki. En azından benim için bu geçerli değil. Ama nelerin önden hazırlanması gerektiğini, kaçıncı katta kaçıncı odaya gitmeden önce nereye ne kadar para yatırılması gerektiğini, hangi belgenin takip açısından önem taşıdığını, işin aşamalarını, aksilik çıkarsa nelerden çıkabileceğini, çıkmazsa işlemin ne kadar süreceğini vb bilgileri veriyorlar. Adı tuvalet bekçisi de olsa, bu bilgileri bana veren herkese müteşekkir olurum. Bunun için makul bir ücret almasını da doğal karşılarım. Belki de ne gibi durumlarda hak kaybına uğrayabileceğimi kestirebilecek kadar eğitimli olduğum için bunları söyleme cesaretini gösterebiliyorum. Olsun; demek ki söylenebiliyor.

Örneğin, bizim mesleğimizde uzmanlık öncesi pratisyenlik adını verdiğimiz bir aşama var. Aslında toplumun sağlığını koruyucu işlemleri yürütür ve denetler; her hastaya bakar; tedavisini bildiği ve gözüne kestirdiği hastaları tedavi eder; sorun çıkarsa, yasal olarak yetkisi yoksa, veya gözüne kestiremezse, daha yetkili bir hekime yollarlar. Bu memlekete çok emeği geçmiş ve daha da geçeceğinden kuşku duymadığım binlerce pratisyen hekimimiz var. Genellikle devlette çalışmakla birlikte; özel sektörde de acil servisler, yatan hasta hizmetleri ve gece nöbetlerinde bu arkadaşlarımıza çok rastlarsınız. Muayenehane açanlar da vardır. Genellikle uzmanların 1/2 si ila 1/4 ü arasında değişen ücretlerle iş yaparlar. İşi hemen tamamen sakıncası yoksa önceki reçeteyi tekrarlamaktan ibaret olanlarına bile rastlarsınız.

Arzuhalci sorununu çözmek için daha ucuza çalışacak, örneğin 120 YTL olan ücret yerine 30 YTL alarak sorunsuz konuları halledecek avukatlara neden izin verilmez? Meslek örgütünüz ücretler konusunda bu kadar tutucu olmakla arzuhalcilere çanak tutmuş olmuyor mu sizce? Böyle yapacağına, mahkemelerin hemen yakınında yeterli sayıda ve olanaklarla donattığı bürolar açıp genç avukatlara neden oralarda iş vermez? O zaman arzuhalciye giden kalır mı?

Taban muayene ücretlerini koyarken benzer yanılgıya tabip odaları da düşüyor. Üstelik, taban ücrete uymazsanız sizi cezalandırıyor. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu gibi birşey. Vatandaşın parası yoksa yumurta getirir, tavuk getirir, tereyağı verir. Kaça hasta baktığımdan meslek örgütüne ne, hiç anlamamışımdır. İstersem bedava bakarım.

Saygılarımla,
Old 14-03-2007, 18:27   #44
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Arzuhalciler dava evrakı düzenlemiyor, dilekçe yazmıyor ki.

Sn.Hekimbaşı, saptamanız yanlış, yanlışlığının nedeni de aşağıdaki ifadenizden çıkıyor sanırım :

Alıntı:

En azından benim için bu geçerli değil.


hayatta olup bitenler keşke bazılarımızın başına gelenlerden ibaret olsaydı.

Arzuhalcilerin temel işi, dilekçe ( arzuhal) yazmaktır.

Alıntı:

Arzuhalci sorununu çözmek için daha ucuza çalışacak, örneğin 120 YTL olan ücret yerine 30 YTL alarak sorunsuz konuları halledecek avukatlara neden izin verilmez?

Arzuhalci sorununun çözümü, avukatlar arasında ücret bakımından haksız rekabet yaratmakla olmaz. Avukatlık, ciddi bir bilgi-yoğun iştir ve bilginin minimum değerinin belirlenmesi de bu meslek mensuplarının lehinedir.

Alıntı:
İstersem bedava bakarım.

Avukatlıkta da bu mümkündür, baroya bir dilekçe ile ücret almadan bakacağınız davayı bildirirsiniz, olur biter. ( Mesele, istersem ücretsiz bakarımda değil zaten, mesele istemediğimiz halde ücretsiz bakmamızdadır. )

Kaldı ki, avukatlık ücreti ödeyemeyecek durumda bulunan vatandaşlar için tüm baroların adli yardım büroları bulunmaktadır.

Pratisyenlikten bahsetmişsiniz, pratisyen hekim tıp fakültesi mezunu olup, TUS'u kazanamamış/kazanmamış kişidir. Arzuhalciler, hukuk fakültesi mezunu değildir. Çoğu, herhangi bir fakülte mezunu dahi değildir. (Zaten bu konu, başka bir meslek dalı ile ilişkilendirilmeden de rahatça anlaşılabilecek bir konu olup, eğretilemeye ihtiyaç duymamaktadır. Tıp neden işin içine karıştı, anlamış değilim.)

Arzuhalci sorununun çözümü arz-talep dengesinin bunu gerektirmediği bir zamana ertelenemez. Tekrar ediyorum, arzuhalciler, varlıklarının hukuka aykırı olması bir yana, mütemadiyen yanlış işlem yapmaktadır.

Saygılar.
Old 14-03-2007, 20:07   #45
nilkartal

 
Varsayılan

malatya barosuna kayıtlı avukat aysel bulut 'çözümsüz sorunlara karşı açlık gervindeyim'pankartı asarak açlık grevine girmiştir. bu haberi ilk duyduğumda trajedinin komediyle nasıl içiçe geçebileceğini bir kere daha gördüm büro masraflarını ödeyemeyecek duruma gelen meslektaşımızın çaresizliği net ortada olmakla beraber grevin kime karşı yapıldığı da bir o kadar muamma .......oguzhanbey umarım günün birinde ofisinizin camına dilekçe yazılır ibaresinden başka birşey yazmak zorunda kalmasınız .
Old 14-03-2007, 20:24   #46
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.YILMAZ,

Avukatlar arasında haksız rekabet filan yaratmak isteyen yok. Çok açık belirttim. Eleme, ayıklama ve yönlendirmeden ibaret bir hizmetten söz ediyoruz. Bunun için profesör olmaya gerek yok. Pratisyen örneğini bunun için verdim. (Pratisyenleri negatif yönden tarif eden ifadenizi de bu arada düzeltmek isterim. Herkes uzman olmak istemeyebilir; böyle bir şart yoktur. Hekimlik fakültenin bitimindeki haliyle de çok tatmin edici ve yeterli bir meslektir.) Avukatlar için de böyle hizmetler vardır ve bu düzenlenebilir. Meslek örgütünüzün işi sadece serbest avukatlık yapacaklara taban ücret baskısı yapmak değildir; toplumun gereksinimlerine de yanıt aramalıdır. Kaldı ki, ben serbest avukatlık yapanların taban ücretinin düşürülmesini de önermedim. Bana mı düşmüş? Önerdiğim, meslek örgütünüzün arzuhalciler gibi bir garabeti ortadan kaldırabilmesi için bir yöntemdi. Uygun bulmazsa, örgütünüz bir öneride bulunsun. Lafla peynir gemisi yürümez. Çözüm üretilmesi gerekiyor. Böyle bir pazar oluşmuş ve devam ediyorsa, ona karşı önlem alınması gerekiyor. Peki, neden alınmıyor? Yasa çıkartmak, takibe uğratmakla bu iş çözülebilir mi sanıyorsunuz? Tabip odaları vaka başına 10 YTL ye üfürükçülük yapan, ama ayda 10.000 YTL den fazla kazananları ortadan kaldırabildi mi? Bu bakış açısıyla kaldıramaz zaten.

Toplumu düşünmek bu mudur? İnsanları bilgisiz, yetkisiz, fırsatçıların eline düşürecek yapıların sürmesine izin vermek midir? Her meslek, toplumun önüne daha iyi, daha kolay, daha ucuz hizmet alma olanağını sunmakla yükümlüdür. Eğer o sunmazsa, sunanlar bulunur. Onu yasakla, bunu yasakla; şuna ceza koy, bunu hapse at ile iş yürümez. Zaten bu nedenle bizim bütün işlerimiz karman çorman, kimin ne olduğu belli değil, mahkemeler de gereksiz işlerden başını kaldıramıyor.

Sözünü ettiğim tarzda bir çözümde 30 YTL ye bütün işler hallolmayacak; ama vatandaş sorunlu işleri için bir avukata gitmesi gerektiğini öğrenecek. Gitmesi gerekmiyorsa da, işini kendi başına halletmiş olacak. Sizin önerdiğiniz nedir yani? Okuma yazması olmayan, sorun çıkacağının farkına varamayacak insanların bu zaaflarından yararlanarak ortada hiçbir sorun olmadığı, ilave hiçbir çaba gerekmediği halde, gelir elde etmek mi? Bunu hiçbir meslek mensubuna yakıştıramam. Lütfen önceki gönderilerde yazdıklarımı yeniden değerlendiriniz. Göreceksiniz ki, söylediklerim gerçeğin ifadesidir; mesleğinizin minimum değeriyle hiçbir ilgisi yoktur. O değeri parayla ölçmek ne kadar mümkündür, onu da bilmiyorum. Nasıl bizler ellemesek ölecek bir insanı yaşama döndürdüğümüzde bunun değeri ölçülemiyorsa, sizler de bir insanı idamdan kurtardığınızda değeri ölçülemez. Ama hayatın da gerçekleri var. Bizler de, sizler de, yaşamak için yeterli bir gelir elde etmek zorundayız. Toplumun gereksinimleriyle söz konusu gelir arasındaki dengeyi sağlamak da meslek örgütlerinin görevi. Eğer meslek örgütü bunu cehaletten alınan haraç biçiminde değerlendirirse, hiçbir yere varılamaz.

Saygılarımla,
Old 14-03-2007, 21:46   #47
Av.ZekiÖZSOY

 
Varsayılan

Mesleğimiz tabiki sırf para için yapılacak bir iş değildir her avukat aynı zamanda bir hukukçudur. Ancak bir avukatın saygın şekilde mesleğini ilerletmesi için kılık kıyafetiyle sosyal yaşantısıyla iyi bir kazanca ihtiyacı vardır. Vatandaş kendi halletmeye çalışabilir işini, arzuhalcilere gidebilir ancak dava karmakarışık hale gelir o zaman avukata gelir,o zaman da iş işten geçmiş olur.
Old 15-03-2007, 00:42   #48
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Arzuhalcileri kırık-çıkıkçılara benzetmek doğru olacaktır.

Arzuhalcinin yerine davacı veya davalı asilleri de koyabilirsiniz.

Eğitimlisi de eğitimsizi de ne acıdır ki avukatın yaptığı işe; "bir dilekçe" gözüyle bakar. O dilekçenin nasıl yazıldığı, hatasız ve hak kaybına yol açmaksızın nasıl düzenlenmesi gerektiğini ise hukukçular bilir. Hatta hatta, uzun zamandır üzerinde durmadıkları bir konu ise, hata yapmamak için kitaplarını karıştırır. Arzuhalciler ve kırık-çıkıkçılar ise, ancak ortalığı karıştırır.

*

Avukatların vatandaşın hayatını kolaylaştırmak gibi bir yükümlülükleri yoktur. Hukuk öğrenirken misyonları hiç tanımadıkları Ayşe teyzelerin, Ali, Veli beylerin anneleri vefat ettiğinde dilekçelerini yazmak, hiç tanımadıkları ve bir tarihte evlenmiş Ahmet'le Fatma'nın boşanma yolculuklarını kolaylaştırmak , o hiç hoşlanmadıkları ve Allah göstermesin bir daha görmek istemedikleri Mahkeme koridorlarındaki çilelerini sembolik ücretlerle üzerlerinden almak değildir. Avukatlar bu sevimsiz yolculuğun ucuz kolaylaştırıcıları değildir. Hiç tanımadığınız insanların hayatlarını kolaylaştırmak için bir vakit okuduğunuzun sanılması ne gülünç bir yanılgıdır! En önemlisi bir emeğin tartışması olmaz. Kabulü veya reddi olur. Sonuçlarından da seçimi yapan sorumludur. Avukat mesleki bilgisini, bu işin nasıl yapılacağını teknik detaylarıyla müvekkiline aktarmak zorunda değildir. Haklarını anlatır ve ne tür bir dava açacağından, yine muhtemel sonuçlarından söz eder, o kadar. Meslek tecrübesiyle izleyeceği yolu öğretmek gibi bir misyonu ise asla yoktur. Bunu öğrenmek isteyen, Hukuk Fakültesinde okumalı.

Meslek yaşamım boyunca en rahatsız olduğum cümle: "Ya, alt tarafı bir dilekçe, ne parası." Bunu dile getiren dilekçesini ister kendisi yazsın, ister arzuhalciye yazdırsın. Hayatlarını "kolaylaştıramadığım" için üzgün değilim.

(Unutulmamalıdır ki, hepimiz gereken durumlarda sembolik ücretlerle işlem yapabiliriz, ama bu bir yükümlülük, zorunluluk olarak dayatılamaz.)

Konuya uygun düşecek bir fıkra, meseleyi en öz haliyle de ifade eder sanıyorum (Teknisyenleri arzuhalciler, mühendisi avukat şeklinde düşünün):

Alıntı:
Ustalık bedeli

Bir fabrikada imalat hattındaki çok önemli olan ana makinalardan
biri arızalanınca fabrikadaki tüm üretim de durdu. Mevcut teknisyenler makineyi çalıştırmak için çok uğraştılar, ancak ne yaptılarsa nafile, bir türlü başaramadılar. Sonunda dışarıdan uzman
çağırdılar.
Uzman gelip makineyi inceledi. Durumuna baktı. Sonra çantasından
bir çekiç çıkardı. Elinde çekiçle makineye yaklaştı. Makinenin
belli bir noktasına elindeki çekiçle dikkatlice sert bir vuruş yaptı. Makine hemen çalışmaya başladı ve hiçbir arıza olmamış gibi devam etti. Fabrika tekrar harekete geçti. Uzman fabrikadan ayrıldıktan iki gün sonra faturasını gönderdi :
"Hizmet bedeli karşılığı 1.000 USD (bin dolar)" Fabrika müdürü bu faturaya çok kızdı. Tepesi attı ve bir çekiç darbesi için bin doları çok buldu. Uzmandan ayrıntılı fatura göndermesini istedi. Uzmandan bir gün sonra aşağıdaki ayrıntılı fatura geldi :
Makineye cekiçle vurma bedeli : 1 USD
Nereye vuracağını bilme bedeli : 999 USD
Toplam :1.000 USD

Saygılarımla...
Old 15-03-2007, 08:04   #49
A.Turan

 
Varsayılan

Arzuhalciler teknisyen de değildir. Arzuhalcileri tam tabiriyle kırıkçı-sınıkçı olarak nitelemeniz yerindedir.
Old 15-03-2007, 09:49   #50
adlt-2007

 
Varsayılan Önce Avukatlat Mesleklerine Tecavüzü Önlemede Hemfikir Olmalı

Dün tesadüfen bir hukuk sitesinin dilekçeler kısmına baktım.Sayfa açılmıyor.Sebebini öğrenmek için forum sayfasını ziyaret ettiğimde tüylerimi diken diken eden talep ve gürüşleri okudum. Talep eden arzuhalci odaları sorumlusu.Abilerim ablalarım diye başlamış talebine ve site yöneticisi avukatlardan ekmekleri ile oynandığını söyleyerek sitenin dilekçeler sayfasının kapatılmasını istemiş. Site yöneticisi de bunu kabul ederek arzuhalciler lehine sayfayı kapatmış.İşin en ilginç tarafı ise site yöneticileri olan hukukçuların dilekçe sayfasının açılmasını isteyenleri arzuhalcilere yönlendirmesi Okuyun çok çok şaşıracaksınız. Tabi okumak için bu görüşleri önce o siteye üye olacaksınız.
Neticeten arzuhalcilerin (Dava ile ilgili dilekçe yazanların) yaptığını tasvip etmiyor ve görev gaspı olarak nitelendiriyorum. Kuaförün çocuk sünnet etmesi gibi birşey yani.
Old 15-03-2007, 11:24   #51
Admin

 
Varsayılan

Sayın adlt-2007,
Alıntı:
Yazan adlt-2007
Dün tesadüfen bir hukuk sitesinin dilekçeler kısmına baktım.Sayfa açılmıyor.Sebebini öğrenmek için forum sayfasını ziyaret ettiğimde tüylerimi diken diken eden talep ve gürüşleri okudum. Talep eden arzuhalci odaları sorumlusu.Abilerim ablalarım diye başlamış talebine ve site yöneticisi avukatlardan ekmekleri ile oynandığını söyleyerek sitenin dilekçeler sayfasının kapatılmasını istemiş. Site yöneticisi de bunu kabul ederek arzuhalciler lehine sayfayı kapatmış.İşin en ilginç tarafı ise site yöneticileri olan hukukçuların dilekçe sayfasının açılmasını isteyenleri arzuhalcilere yönlendirmesi Okuyun çok çok şaşıracaksınız. Tabi okumak için bu görüşleri önce o siteye üye olacaksınız.
O hukuk sitesindeki o mesajın şaka yapma amaçlı yazılmış mizahi bir yazı olduğunu düşünüyorum. Bence çok ciddiye almayın.

Keza takdir edersiniz "arzuhalci odası" diye de bir oda yok. (en azından öyle umuyorum!)

Ancak burada bence asıl tartışılması gereken nokta internet sitelerinde dilekçe örneklerinin yayınlanıp yayınlanmaması gerektiğidir. Kişisel fikrim internette dilekçe örnekleri yayınlamanın Avukatlık Yasasına aykırı olduğu şeklindedir. Hatta bu örnekler hukuk sitesinde ya da av.tr uzantılı bir avukatın sitesinde yayınlansa bile. Nitekim THS tarihi boyunca hiç dilekçe örneği yayınlamamıştır ve bu tip taleplerde bulunmayı da yasaklayan kuralları vardır. Hatta meslektaşlar arası forumumuzda mesleki dayanışma amaçlı yayınlanan dilekçeleri bile soru sahibi yanıtı okuduktan sonra birkaç gün sonra sitemizden kaldırmaya gayret ediyoruz.

Bir hukuki hakkının peşinden koşan hukuk bilgisi olmayan bir vatandaşın yapacağı en büyük hata bir şablon dilekçe metni ile bu hakkı arama gayreti olacaktır diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu tip dilekçe örnekleri vatandaşlara yarar değil, zarar getirmektedir.

Bu nedenle şikayet konusu mesajı ciddiye alıp doğru kabul etseniz bile bir siteden dilekçelerle ilgili kısmın çıkartılmasını olumlu görmek gerektiği kanaatindeyim.
Old 15-03-2007, 11:35   #52
Av.Mehmet Yılmaz

 
Varsayılan

Arkadaşlar dilekçe yazılmasının ve karşılığında para alınabilmesi meselesinin pek çok arkadaş tarafından hafife alındığını düşünmekteyim.
Bazı meslekler vardır ki, uzmanlık gerektirir. Mesela bir doktor, hastasını 5 dakika muayene edip, 1.000 YTL alsa, bu dışarıdan bakılınca insafsız bir davranış olarak görülebilir. Zira sadece 5 dakikasını ayırmıştır.Ancak, hekimin, konusunda uzman olduğunu düşünün. O zaman şöyle diyebiliriz; en az 6 sene tıp fakültesi okumuş, üzerine, 5 sene uzmanlık eğitimi almış, yıllarca tecrübe kazanmış, onlarca seminere katılmış, yüzlerce kitap , binlerce makale okumuş ve nihayet 5 dakika içinde muayene yaparak teşhisde bulunabilir hale gelmiş ise; aldığı ücret 5 dakikanın değil; yukarıdaki anlattıklarımın karşılığıdır.
Önemli olan işi yapan erbabın, yaptığı işi herkesin yapıp yapamayacağıdır. Bazen tek bir kelime milyarlara bedeldir.
Benim bir kaç saatlik uğraşla ile vücuda getirdiğim bir dilekçe, dilekçe sahibi için çok önemli olabilir. O halde tabiki yüksek ücreti haketmiş olurum.
Banka kredi kartı borcu nedeniyle borçlu aleyhine icra takibi yapılmış olsun. Hepimiz biliyoruz ki; ilamsız takipte, itiraz, takibi durduracaktır. Nasıl bir dilekçe yazılabilir. Kolay olan, iki satır "borcum yoktur" içerikli bir dilekçe yazmak. Hepimiz , arzuhalci elinden çıkma olduğu aşikar olan bu dilekçelerden görüyoruz. Vatandaş da mutlu (geçici olarak tabii), çünkü, en azında bir süre icra takibinden kurtulmuştur. Peki avukat olarak böyle bir dilekçe yazabilir miyiz? Ben şahsen yazamam, sırf vatandaş o an mutlu olacak diye, sonradan %40 tazminatı, dava vekalet ücreti ve masrafları ile birlikte ödemek zorunda kalacağı bir dilekçe yazmak ücreti ne olursa olsun yanlıştır.Dilekçe yazıyorsam, sahibi için bir işe yaramalıdır bence.
Ama bazen sırf borcu yoktur, borca itiraz ediyoruz içerikli bir dilekçenin karşılığı değerli olabilir. Bir kaç sene önce böyle bir borçlu geldi. Banka kredi kartı borcundan dolayı kefil olduğunu, asıl borçlunun borcunu ödemediğini, icra takibine başlandığını, kendisinin de (10 milyarın üstündeydi borç ) borçlu olarak gösterildiğini söyleyerek yardımcı olmamı istedi. Aklıma ilk gelen, kefil olduğu mikatarı tespit etmek olduğu için, dosya numarasını alarak, dosyayı inceleyeceğimi, ondan sonra görüşmemiz gerektiğini söyledim. Dosyayı incelediğimde, kefilin aslında kefil olmadığı, her türlü doğmuş ve doğacak borçtan dolayı garanti verdiğini gördüm.
Şimdi: Zaten elimde olan bir yargıtay kararı ekleyerek en fazla 10 dakikada yazacağım yarım sayfalık dilekçenin maddi olarak karşılığın ne olacağını bana söyleyebilir misiniz?
Saygılarımla.
Old 15-03-2007, 11:36   #53
adlt-2007

 
Varsayılan

Sayın Site Yöneticisi
Umarım şakadır.Matbu dilekçe örneklerinin sitede yayınlanması bence de doğru değil. Görüşlerinize katılıyorum. Ancak sadece hukukçu ve hukukçu adaylarına açık olan sitelerde dilekçelerin olması iyi olur. Mesleğe yeni başlayanları da düşünmek gerek. Meslektaşların tüm bilgi ve birikimini paylaşmasından yanayım.Ama sadece meslektaşların.
Old 15-03-2007, 12:42   #54
Av.EErdem

 
Varsayılan

Sayın Hekimbaşı;
Avukatların ; kişilerin davalarını kendileri açıp takip etme özgürlüklerini yok sayıp, tüm davalar vekil avukatlar tarafından takip edilsin diye bir düşünceleri olmamıştır. Ancak; nasıl ki doktor olmayan bir kişinin reçete yazma yetkisi yoksa , hukukçu olmayan kişilerin de dilekçe yazma yetkisi yoktur. Davasını kendisi takip etmek isteyen bir kişi dilekçesini de kendisi yazar ya da bir avukattan yardım alır.
Ben ; dava açılmış ve yargı sürecinde bana vekalet veren kişilere önce dava dilekçesini inceleyeceğimi , davayı alıp almamaya daha sonra karar vereceğimi belirtiyorum. Bunun nedeni de; eğer dava dilekçesi bir arzuhalci tarafından yazılmış ve talepler doğru şekilde belirtilmemişse , bana vekalet verecek olan kişilere boşuna hayal satmak istemememdir.
Yakın zamanda bunun bir örneğini yaşadım. Bir arkadaşım, 2 yıldır kira ödemeyen kiracısına karşı, arzuhalcinin doldurduğu takip talebiyle icra takibi başlatmış, kiracının kira borcunu ödememekte ısrarı üzerine haciz aşamasına gelinmişti. Arkadaşım haciz işlemini yapmam için bana vekalet verdi. Dosyayı incelemek için gittiğimde, takip talebinin sadece birikmiş kira alacaklarını kapsadığını gördüm. İcra takibi açılalı 4 ay geçmiş olmasına rağmen bu 4 aylık alacak takip talebine göre dosya alacağı bile değil. Arzuhalcinin hatası olduğunu arkadaşıma izah ettim ve sorun yaşamadım. Ancak bazen öyle kişiler müvekkilimiz oluyor ki; durumu izah edene kadar deveye hendek atlatmamız gerekiyor.
Ayrıca arzuhalciler kadar, hattâ daha fazla rahatsız olmamız gereken dava takipçileri var.
Saygılarımla...
Old 16-03-2007, 22:00   #55
calikusu_kamuran

 
Acil

Alıntı:
Yazan ad-hoc
İstanbul Barosu'na ait birkaç baro meclis tutanağında denk geldim. Bazı meslektaşlarımız sürekli arzuhalcilerden yakınmakta ve baronun harekete geçmesini istemekteydiler. Bunun üzerine yine bazı meslektaşlarımızla görüştüm. Kendilerinin Baro'ya durumu bildirdiğini fakat baronun hiçbir şey yapmadığını belirttiler. Oysaki Baronun asli görevleri arasında arzuhalcilerle mücadele vardır ve aksi görevi ihmaldir. Birliktelik oluşturup hep beraber Arzuhalcilere karşı mücadelemizi başlatalım demek isterim. Bugün arzuhalciler hakkında Şişli Adliyesi'nde mevcut suç duyurusu başvuruları vardır. Elinizi taşın altına koyun ve mesleğinize sahip çıkın, çünkü gün gelecek arzuhalciler yüzünden biz de camlarımıza malesef bazı meslektaşlarımızın meslek etiğini hiçe sayarak astığı gibi "Dilekçe Yazılır" levhaları asacağız.

İVEDİLİKLE GEREKLİDİR. ÇÜNKÜ BUNDAN HAKLARINI KAYIP ANLAMINDA DİLEKÇELERİNİ YAZDIĞI KİŞİLER DE ZARAR GÖRMEKTEDİRLER AMA FAKAT DİLEKÇE YAZDIRMAK İSTEYEN KİŞİLER AZ PARA KARŞILIĞINDA BU İŞİ YAPTIRMIŞ OLDUĞUNDAN esas mesele olarak bunun çözülmesi gereklidir. Yani BARO KENDİ BÜNYESİNDE AZ ÜCRETLE DİLEKÇE YAZDIRMAYI SAĞLAYACAK BİR KURUM OLUŞTURMALIDIR Kİ İNSANLAR PARADAN KAÇIŞ YÜZÜNDEN BU MESLEĞİN ÇIKMAZA GİRMESİNE SEBEBİYET VERMESİNLER. ARTIK BU İŞ NASIL ÇÖZÜLÜR BİLEMEM. BU İŞLER GENELDE PARA MESELESİ YANİ.

HA BU ARADA YAKINDA İNTERNET CAFELERDE DİLEKÇE YAZILIR YAZISINI GÖRÜRSENİZ ŞAŞMAYIN.

Şöyle bir uygulama mükemmel olurdu, HER DİLEKÇENİN ALTINDA, AVUKATIN İSMİ VE İMZASI GEÇERSE dilekçe resmi dairelerde geçerli olursa bu iş olur. Yani bu imzanın orada olması VEKİLİ OLDUĞUNU GÖSTERMEYECEK sadece avukat tarafından kaleme alındığını, yani bir arz-u halci tarafından yazılmadığını gösterecek. Bence en azından ADLİ İŞLER İÇİN BU UYGULAMA GÜZEL OLUR YANİ.

ÇÖZÜMLER BİRER HAYAL TABİKİ ŞİMDİLİK.

saygılar
Old 24-03-2007, 20:20   #56
Adli Tip

 
Varsayılan Birlik...

Sn.Ad-Hoc üyeleri birliğe çağırırken öyle tahmin ediyorum ki görüş birliğine değil eylem birliğine çağırmayı kastetmiştir. Zira ben kendi adıma bu sitede boyle bir konuda fikir ayrılığı olabileceğini aklıma dahi getirmezdim,şok oldum.

Arzuhalcilik yapanlarla ve arzuhalci gibi avukatlık yapanlarla mücadele etmek her avukatın görevidir.
Old 28-03-2007, 14:02   #57
persona

 
Varsayılan

tarih 2007 , yer avrupa kapilarina yeniden dayanmis Turkiye Cumhuriyeti, cagdas modern , hemen her anlamda dunya ile yarismayi kafasina koymus bir ulke, hatta dunya yikilip yeniden kurulsa bu yeni dunya duzeninde yer alacaginin inancindaki bir halk

tartisilan konu adliye onundeki arzuhalcilar ve onlarin yazdiklari bir de hukuksal adini verdikleri dilekceler.

bu tablo bence uzerinde dusunulmesi gereken bir tablo.konuyu acan sayin ad-hoc a cok tesekkurler

ve bu duruma maruz kalan - bir anlamda asagilanmaya -hukukcular olarak insanin moralinin bozulmamasi imkansiz.

not. bu durumu bir sekilde mazur gostermek icin onca yazi yazma gayretinde bulunan degerli hukuk fakultesi ogrencisine , birgun avukatlik cubbesi giydiginde bunun gercekten ne anlama geldigini tam anlamiyla kavramasi dilegiyle.
Old 28-03-2007, 15:48   #58
calikusu_kamuran

 
Acil

Alıntı:
Yazan persona


not. bu durumu bir sekilde mazur gostermek icin onca yazi yazma gayretinde bulunan degerli hukuk fakultesi ogrencisine , birgun avukatlik cubbesi giydiginde bunun gercekten ne anlama geldigini tam anlamiyla kavramasi dilegiyle.

Kesinlikle haklısınız Üstadım, o kadar emek sarfet okumak için ve sonra sizin almanız gerekeni bir başkası emeksiz alsın, o ne ala memleket. Eskiden doktorlara kızardım muayene için çok ücret alıyorlar diye, artık almalarına kızmıyorum ama verdikleri ilaçlar işe yarasa. Deneme tahtası olmak kötü şey yani.

SAYGILARIMLA
Old 05-04-2007, 15:55   #59
yeşilbitki85

 
Varsayılan bilgin arzuhalcilere bir örnek

Sayın Dayar,
Ben de sizin gibi öğrenciyim ve aynı anda da bir avukatın yanınd çalışıyorum. olay sırf maddi yönden değerlendirirlmemeli. Bakın bugün o dediğiniz idari para cezasına itiraz dilekçesi bile öyle kolay yazılmıyor(gerçekten hukuki bir metin yazılacaksa) siziin bu şekilde düşünmeniz hukuka verilen değeri göstermektedir aslında.. düşünsene sen onca oku arzuhalic ile aynı konumda o9l.. Arkadaşlar avukatlık mesleğinin bu derece prestiji sarsılmışsa bu bizim sorunumuz. Birlik yok birlik........
bakın size bir olay anlatayım arzuhalcilerle ilgili:
temyiz dilekçesi yazılacak ve sanık mahkemede suçu işşlediğini kabul etmiş. tutranaklarda da ayrıca 'evet üzerimde taşıdığım bıçakla karın bölgesine vurdum diyor' neyse sanık ceza alıyor ve arzuhalciye dgiderek temyiz dilekçesi yazıyor. Dilekçe şekil olarak zaten bir rezillik ama içeriğine baktığında ise mağdurun kendisini bıçakladığıını, onun üzerine atladığını kendini savunmak için böle birşey yaptığını yazmış. Düşünebiliyor musun rezilliği... Artık hesap et...
Old 17-05-2007, 17:45   #60
maydin

 
Varsayılan oda birşey mi?

Sayın meslektaşlarım,

Alibeyköy'den Sütlüce'ye doğru giderseniz,Alibeyköy'ün hemen çıkışında koskocaman bir tabela::::GAYRİMENKUL VE AVUKATLIK İŞLERİ ORGANİZASYONU :.yazıyor.

Buradan iki sonuç çıkar.

1-Birileri bizden habersiz bizi pazarlıyor.(özür dilerim.)

2-Bazı meslektaşlar(belki) bile bile aracı kullanıyor olabilir....

Saygılarımla.

maydin@istanbulbarosu.org.tr
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatların Etikdışı Davranışlarına Karşı Eylem Çağrısı akif tütüncü Konumuz : Hukukçular 2 15-03-2007 15:03
TBB’den STK’lara 301 çağrısı ahmetsacit Hukuk Haberleri 0 30-01-2007 15:51
AB’den “301 kalksın” çağrısı ahmetsacit Hukuk Haberleri 1 24-09-2006 15:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07756591 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.